DEVAM:
1. Yürümeyi Adamanın Gereği
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ أبِي
بَكْرٍ، عَنْ
عَمَّتِهِ،
أَنَّهَا
حَدَّثَتْهُ
عَنْ
جَدَّتِهِ :
أَنَّهَا
كَانَتْ
جَعَلَتْ
عَلَى
نَفْسِهَا
مَشْياً
إِلَى
مَسْجِدِ
قُبَاءٍ،
فَمَاتَتْ
وَلَمْ
تَقْضِهِ،
فَأَفْتَى
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عَبَّاسٍ
ابْنَتَهَا
أَنْ
تَمْشِيَ عَنْهَا(
Abdullah b. Ebî
Bekr halasından, o da ninesinden naklediyor:
Ninesi Mescid-i Kuba'ya
kadar yürümeyi adamıştı. Adağını yerine getiremeden vefat etti. Bunun üzerine
Abdullah b. Abbas, kızına onun yerine yürümesine dair fetva verdi.
قَالَ
يَحْيَى :
وَسَمِعْتُ
مَالِكاً
يَقُولُ : لاَ
يَمْشِي
أَحَدٌ عَنْ
أَحَدٍ.
İmam Malik'ten:
Hiç kimse bir başkasının yerine yürüyemez.