DEVAM:
32. Düşman Dışında Bir Engelden Dolayı Tavaf Yapamayanın Durumu
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ أَيُّوبَ
بْنِ أبِي
تَمِيمَةَ
السَّخْتِيَانِيِّ،
عَنْ رَجُلٍ
مِنْ أَهْلِ الْبَصْرَةِ
كَانَ
قَدِيماً،
أَنَّهُ قَالَ
: خَرَجْتُ
إِلَى
مَكَّةَ
حَتَّى إِذَا
كُنْتُ
بِبَعْضِ
الطَّرِيقِ
كُسِرَتْ
فَخِذِي،
فَأَرْسَلْتُ
إِلَى
مَكَّةَ،
وَبِهَا عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عَبَّاسٍ،
وَعَبْدُ اللَّهِ
بْنُ عُمَرَ
وَالنَّاسُ،
فَلَمْ
يُرَخِّصْ
لِي أَحَدٌ
أَنْ
أَحِلَّ،
َأَقَمْتُ
عَلَى ذَلِكَ
الْمَاءِ
سَبْعَةَ
أَشْهُرٍ،
حَتَّى أَحْلَلْتُ
بِعُمْرَةٍ.
Eyyub b. Ebî
Temime es-Sahtiyanî, Basralı bir adamdan naklediyor: Mekke'ye doğru yola
çıktım, bir süre gittikten sonra uyluk kemiğim kırıldı. Mekke'ye haber
gönderdim. Orada bulunan Abdullah b. Abbas'la, Abdullah b. Ömer ve
diğerlerinden hiç kimse ihramdan çıkmama izin vermediler. O vaziyette suyun
başında tam yedi ay ikamet etmek zorunda kaldım. Bilahare Umre yaparak,
ihramdan çıktım.