SAHİH-İ MÜSLİM

FİTNELER – KIYAMET ALAMETLERİ

 

21- DECCAL'İN NİTELİKLERİ, MEDİNE'NİN ONA HARAM OLMASI, MÜMİN KİŞİYİ ÖLDÜRMESİ VE DİRİLTMESİ HAKKINDA BİR BAB

 

7301-112/1- Bana Amr en-Nakid, Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd lafızları birbirine yakın ve anlatım Abd'e ait olmak üzere tahdis etti. Abd bana Yakub -ki o b. İbrahim b. Sa'd'dır- tahdis etti derken diğer ikisi bize tahdis etti dedi. (Yakub dedi ki) bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan rivayet etti. Bana Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'nin haber verdiğine göre Ebu Said el-Hudri dedi ki: Bir gün, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize deccal hakkında uzun bir hadis irad buyurdu. Bize tahdis ettikleri arasında şu da vardı: "Onun Medine'nin dağ yollarına girmesi haram olduğu halde gelecek ve sonunda Medine yakınlarındaki işlenmemiş bazı tarlalara gelecek. O gün insanların hayırlısı -yahut insanların hayırlılarından- bir adam onun karşısına çıkacak ve ona: Ben senin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bize hadisini naklettiği deccal olduğuna şahitlikederim diyecek. Bunun üzerine deccal: Ne dersiniz, eğer ben bunu öldürsem, sonra onu diriltsem -bu durum hakkında bir şüpheniz olur mu diyecek. Onlar: Hayır diyecekler. Bunun üzerine onu öldürecek sonra diriltecek. O adam kendisini dirilteceği zaman: Allah'a yemin olsun ki senin durumun ile ilgili basiretim hiçbir zaman şu andakinden daha ileri olmamıştır diyecek. Bu sefer deccal onu bir defa daha öldürmek isteyecek ama istediğini ona yapmasına imkan verilmeyecektir. "

Ebu İshak dedi ki: Denildiğine göre bu adam Hızır (a.s.)'dır.

 

Diğer tahric: Buhari, 1882, 7132;

 

 

 

7302- .. ./2- Bana Abdullah b. Abdurrahman ed-Darimi de tahdis etti, bize Ebu'!-Yeman haber verdi, bize Şuayb, Zühri'den bu isnad ile aynısını haber verdi.

 

 

 

7303-113/3- Bana -Merm ahalisinden-Muhammed b. Abdullah b. Kuhzaz tahdis etti, bize Abdullah b. Osman, Ebu Hamza'dan tahdis etti, o Kays b. Vehb'den, o Ebu'l-Veddak'den, o Said el-Hudrl’DEN şöyle dediğini rivayet etti: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Deccal çıkacak ve onun karşısına müminlerden birisi gidecek. Onun da karşısına silahlılar deccal'in silahlı adamları çıkacak ve ona: Nereye gitmek istiyorsun diyecekler. O: Bu çıkan kişiye gideceğim diyecek. Ona: Sen Rabbimize inanmıyor musun diyecekler. O: Bizim Rabbimizde bir gizlilik yoktur diyecek. Bu sefer onu öldürün diyecekler. Sonra birbirlerine: Rabbiniz kendisi dururken sizden birinizin herhangi bir kimseyi öldürmesini size yasaklamamış mıydı diyecekler. Bunun üzerine onu alıp deccal'e götürecekler. Mümin onu göreceğizaman: Ey insanlar! İşte bu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'in sözünü ettiği deccal'dir diyecek. Bunun üzerine deccal'in verdiği emir ile karnı üzerine yatırılacak ve: Onu alın ve kafasını yarın diyecek. Sırtına ve karnına alabildiğine vurulacak. Deccal: Yoksa bana iman etmiyor musun diyecek. O: Sen çok yalancı mesihsin diyecek. Bunun üzerine deccal'in vereceği emir ile testere ile başının ortasından bacaklarının arasına kadar testere ile biçilecektir. Sonra deccal onu iki parçası arasında yürüyecek sonra da ona: Kalk diyecek. O da ayakta dimdik doğrulacak. Bu sefer yine ona: Bana iman ediyor musun diyecek. O: Sana dair basiretim ancak arttı diyecek. Sonra: Ey insanlar! Bu benden sonra artık hiçbir insana bunu yapamayacaktır diyecek. Bu sefer deccal onu kesmek üzere alacak. Ancak boynu ile köprücük kemiği arası bakır kılınacak ve onu bir türlü kesemeyecek. Ellerini ve ayaklarını yakalayıp onu atacak. İnsanlar ise onu ancak ateşe attığını sanacak. Oysa kendisi ancak cennete konulmuş olacaktır. "

Sonra RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İşte alemlerinRabbi nezdinde

insanlar arasında şehadeti en büyük odur" buyurdu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (7301) "Onun Medine'nin dağ yollarına girmesi ona haram kılınmıştır."

 

Buradaki "nikab: dağ yolları" nun harfi kesreli olup yolları ve dağ yolları anlamındadır. Bu da iki dağ arasındaki yol demek olan "nakıb"in çoğuludur.

 

"Onu öldürecek sonra onu diriltecek." el-Mazerı dedi ki: Eğer, yalancı kimsenin eli ile mucizenin gösterilmesi imkansızdır. Peki onun eli ile bu gibi olağanüstü haIler nasıl ortaya çıkacaktır denilecek olursa buna şu şekilde cevap verilir: O ancak nübüvvet iddiasında bulunacaktır. Fakat onun hadis {sonradan yaratılmış} olduğunun delilleri ileri sürdüğü iddiayı sarsmakta, onu yalanlamaktadır.

 

Nebi ise ancak peygamberlik iddiasında bulunur. Beşer hakkında peygamberlik ise imkansız bir şey değildir. Bu sebeple eğer herhangi bir şeyin çürütmediği bir delil ortaya koyacak olursa tasdik edilir.

 

Decca!'in: "Ne dersiniz eğer bunu öldürsem sonra onu diriltsem bu iş hakkında şüphe eder misiniz demesi üzerine onlar: Hayır diye cevap verecekler." Bu açıklanması zor görülebilir. Çünkü decca!'in ortaya koyacağı o işte rububiyyetinin delaleti sözkonusu değildir. Çünkü onun üzerinde eksikliğin, sonradan yaratılmışlığın delilleri şahsının kötü görünümü, yalancı oluşunun şahitliği, gözleri arasında kafır olduğunun yazılı olması ve daha başka hususlar ile birlikte bu nasıl olur denilecek olursa, buna da bab'ın baş taraflarında geçene yakın bir şekilde cevap verilir. O da şudur: Onların bu sözleri onu tasdik etmek için değil, ondan korktukları için ve takiyye olmak üzere söylemişlerdir. Belki de biz senin yalancı ve kafir olduğunda şüphe etmiyoruz da demek istemiş olabilirler. Çünkü onun yalancı ve kafir oİduğunda şüphe eden kimse kafir olur. Onlar ise kendisinden korktukları için böyle tevriyeli bii' ifade ile onu kandıracaklar. Şüphe etmiyoruz diyenlerin kendisini tasdik eden yahudilerden ve yüce Allah'ın bedbahtlığını takdir etmiş olduğu yahudi olmayan diğerlerinden olma ihtimali de vardır.

 

"Ebu İshak dedi ki: Bu adamın Hızır (a.s.) olduğu söylenir."

 

Burada adı geçen Ebu İshak, kitabı Müslim'den rivayet eden İbrahim b. Süfyan'dır. Nitekim Ma'mer de el-Cami' adlı eserinde bu hadisin akabinde İbn Süfyan'ın söyledikleri gibi söylemiştir. Bu da onun Hızır (a.s.)'ın hayatta olduğunu açıkça ifade etmektir. Sahih olan da budur. Menkıbeler Kitabı'nda ilgili babında geçmiş bulunmaktadır.

 

"Mesanih: silahlı kimseler" beraberlerinde silah bulunan ve merkezlerde görevlendirilen -bekçi, koruyucu gibi- bir topluluğa denilir. Silah taşıdıklarından ötürü onlara bu isim verilir.

 

(7303) "Deccal'in hakkında verdiği emir ile karnı üzerine yatınlır ve onu alın ve kafasını yann der." [Bu ibaredeki birinci lafız (feyuşebbahu: karnı üzerine yatınlır) lafzı üç şekilde rivayet edilmiştir. Birinci lafız] şin, be ve ha harfleri iledir. Karnı üzerine onu uzatırlar demektir. İkinci lafız ise "şeccuhu: kafasını yardılar" şeddeli cim iledir. Başta yara açmak anlamındaki "eşşec" den gelmektedir. İkinci şekil ise birinci şekil olan "feyuşebbahu: karnı üzere yatınlır" gibi olup "onu alın ve onu karnı üzerine yatırın (şebbuhuhu) der" şeklindedir. Üçüncüsü ise "feyuşeccu ve şeccuhu: başı yanlır ... ve yardılar" şekilleridir. Burada her iki kelime de cim harfi iledir. Kadı Iyaz ikinci şekli sahih kabul etmiştir. el-Humeydi'nin el-Cem Beyne Sahihayn'de zikrettiği şekil de odur. Ama bize göre daha sahih olan birinci şekildir.

"Başının ortasından testere ile biçilecek. " Rivayet bu şekilde hemzeli olarak "yu'şeru: biçilecek" şeklindedir. Mi'şfu: testere de mimden sonra hemze iledir. Daha fasih olan da budur. Her ikisinde de hemzenin hafifletilmesi ve birincisinde hemzenin vav ikincisinde ise ye haline getirilerek telaffuzu (yCişeru ve iyşar diye) caizdir. Bununla birlikte testere anlamındaki lafzın nun ile "minşar" diye kullanılması da caizdir. Buna göre "neşartul haşebete: tah- . tayı biçtim" denilir. Birinci söyleyişe göre ise eşerlu denilir.

 

"Mefrakurras: Başın orta yeri" başın ortası (saçların ortadan ayrıldığı yer) demektir. Te harfi fethalı, kaf harfi ötreli olmak üzere "terkuve" ise boğaz çukuru ile omuz arasındaki kemik (köprücük kemiği) demektir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

22- DECCAL İLE "O AZİZ VE CELİL ALLAH NEZDİNDE DAHA DEĞERSİZDİR" BUYRUĞU HAKKINDA BİR BAB