SAHİH-İ MÜSLİM |
FİTNELER – KIYAMET ALAMETLERİ |
21 - باب
في صفة
الدجال،
وتحريم
المدينة
عليه، وقتله
المؤمن
وإحيائه
21- DECCAL'İN NİTELİKLERİ,
MEDİNE'NİN ONA HARAM OLMASI, MÜMİN KİŞİYİ ÖLDÜRMESİ VE DİRİLTMESİ HAKKINDA BİR
BAB
112 - (2938) حدثني
عمرو الناقد
والحسن
الحلواني
وعبد بن حميد.
وألفاظهم
متقاربة.
والسياق لعبد
(قال: حدثني.
وقال الآخران:
حدثنا) يعقوب -
وهو ابن إبراهيم
بن سعد -. حدثنا
أبي عن صالح،
عن ابن شهاب.
أخبرني
عبيدالله بن
عبدالله بن
عتبة؛ أن أبا
سعيد الخدري
قال:
حدثنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يوما حديثا
طويلا عن
الدجال. فكان
فيما حدثنا
قال "يأتي،
وهو محرم عليه
أن يدخل نقاب
المدينة.
فينتهي إلى
بعض السباخ
التي تلي
المدينة.
فيخرج إليه
يومئذ رجل هو
خير الناس، أو
من خير الناس.
فيقول له:
أشهد أنك الدجال
الذي حدثنا
رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
حديثه. فيقول
الدجال:
أرأيتم إن
قتلت هذا ثم
أحييته،
أتشكون في
الأمر؟
فيقولون: لا.
قال فيقتله ثم
يحييه. فيقول
حين يحييه:
والله! ما كنت
فيك قط أشد
بصيرة مني
الآن. قال فيريد
الدجال أن
يقتله فلا
يسلط عليه".
قال
أبو إسحاق:
يقال إن هذا
الرجل هو
الخضر عليه
السلام.
7301-112/1- Bana Amr
en-Nakid, Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd lafızları birbirine yakın ve
anlatım Abd'e ait olmak üzere tahdis etti. Abd bana Yakub -ki o b. İbrahim b.
Sa'd'dır- tahdis etti derken diğer ikisi bize tahdis etti dedi. (Yakub dedi ki)
bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan rivayet etti. Bana Ubeydullah
b. Abdullah b. Utbe'nin haber verdiğine göre Ebu Said el-Hudri dedi ki: Bir
gün, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize deccal hakkında uzun bir
hadis irad buyurdu. Bize tahdis ettikleri arasında şu da vardı: "Onun
Medine'nin dağ yollarına girmesi haram olduğu halde gelecek ve sonunda Medine
yakınlarındaki işlenmemiş bazı tarlalara gelecek. O gün insanların hayırlısı
-yahut insanların hayırlılarından- bir adam onun karşısına çıkacak ve ona: Ben
senin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bize hadisini naklettiği
deccal olduğuna şahitlikederim diyecek. Bunun üzerine deccal: Ne dersiniz, eğer
ben bunu öldürsem, sonra onu diriltsem -bu durum hakkında bir şüpheniz olur mu
diyecek. Onlar: Hayır diyecekler. Bunun üzerine onu öldürecek sonra diriltecek.
O adam kendisini dirilteceği zaman: Allah'a yemin olsun ki senin durumun ile ilgili
basiretim hiçbir zaman şu andakinden daha ileri olmamıştır diyecek. Bu sefer
deccal onu bir defa daha öldürmek isteyecek ama istediğini ona yapmasına imkan
verilmeyecektir. "
Ebu İshak dedi ki:
Denildiğine göre bu adam Hızır (a.s.)'dır.
Diğer tahric: Buhari,
1882, 7132;
112-م - (2938)
وحدثني
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدارمي. أخبرنا
أبو اليمان.
أخبرنا شعيب
عن الزهري، في
هذا الإسناد،
بمثله.
7302- .. ./2- Bana
Abdullah b. Abdurrahman ed-Darimi de tahdis etti, bize Ebu'!-Yeman haber verdi,
bize Şuayb, Zühri'den bu isnad ile aynısını haber verdi.
113 - (2938) حدثني
محمد بن
عبدالله بن
قهزاذ، من أهل
مرو. حدثنا
عبدالله بن
عثمان عن أبي
حمزة، عن قيس
بن وهب، عن
أبي الوداك،
عن أبي سعيد
الخدري، قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يخرج
الدجال
فيتوجه قبله
رجل من
المؤمنين.
فتلقاه المسالح،
مسالح الدجال.
فيقولون له:
أين تعمد؟ فيقول:
أعمد إلى هذا
الذي خرج. قال
فيقولون له:
أو ما تؤمن
بربنا؟ فيقول:
ما بربنا
خفاء.
فيقولون:
اقتلوه. فيقول
بعضهم لبعض:
أليس قد نهاكم
ربكم أن
تقتلوا أحدا
دونه. قال
فينطلقون به
إلى الدجال.
فإذا رآه
المؤمن قال:
يا أيها
الناس! هذا
الدجال الذي
ذكر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. قال فيأمر
الدجال به
فيشبح. فيقول:
خذوه وشجوه.
فيوسع ظهره
وبطنه ضربا.
قال فيقول: أو
ما تؤمن بي؟ قال
فيقول: أنت
المسيح
الكذاب. قال
فيؤمر به فيؤشر
بالمئشار من
مفرقه حتى
يفرق بين
رجليه. قال ثم
يمشي الدجال
بين القطعتين.
ثم يقول له: قم. فيستوي
قائما. قال ثم
يقول له: أتؤمن
بي؟ فيقول: ما
ازددت فيك إلا
بصيرة. قال ثم
يقول: يا أيها
الناس! إنه لا
يفعل بعدي
بأحد من
الناس. قال
فيأخذه
الدجال
ليذبحه. فيجعل
ما بين رقبته
إلى ترقوته
نحاسا. فلا
يستطيع إليه سبيلا.
قال فيأخذ
بيديه ورجليه
فيقذف به.
فيحسب الناس
أنما قذفه إلى
النار. وإنما
ألقي في
الجنة". فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "هذا
أعظم الناس
شهادة عند رب
العالمين".
7303-113/3- Bana -Merm
ahalisinden-Muhammed b. Abdullah b. Kuhzaz tahdis etti, bize Abdullah b. Osman,
Ebu Hamza'dan tahdis etti, o Kays b. Vehb'den, o Ebu'l-Veddak'den, o Said
el-Hudrl’DEN şöyle dediğini rivayet etti: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Deccal çıkacak ve onun karşısına müminlerden birisi
gidecek. Onun da karşısına silahlılar deccal'in silahlı adamları çıkacak ve
ona: Nereye gitmek istiyorsun diyecekler. O: Bu çıkan kişiye gideceğim diyecek.
Ona: Sen Rabbimize inanmıyor musun diyecekler. O: Bizim Rabbimizde bir gizlilik
yoktur diyecek. Bu sefer onu öldürün diyecekler. Sonra birbirlerine: Rabbiniz
kendisi dururken sizden birinizin herhangi bir kimseyi öldürmesini size
yasaklamamış mıydı diyecekler. Bunun üzerine onu alıp deccal'e götürecekler.
Mümin onu göreceğizaman: Ey insanlar! İşte bu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) 'in sözünü ettiği deccal'dir diyecek. Bunun üzerine deccal'in verdiği
emir ile karnı üzerine yatırılacak ve: Onu alın ve kafasını yarın diyecek.
Sırtına ve karnına alabildiğine vurulacak. Deccal: Yoksa bana iman etmiyor
musun diyecek. O: Sen çok yalancı mesihsin diyecek. Bunun üzerine deccal'in
vereceği emir ile testere ile başının ortasından bacaklarının arasına kadar
testere ile biçilecektir. Sonra deccal onu iki parçası arasında yürüyecek sonra
da ona: Kalk diyecek. O da ayakta dimdik doğrulacak. Bu sefer yine ona: Bana
iman ediyor musun diyecek. O: Sana dair basiretim ancak arttı diyecek. Sonra:
Ey insanlar! Bu benden sonra artık hiçbir insana bunu yapamayacaktır diyecek.
Bu sefer deccal onu kesmek üzere alacak. Ancak boynu ile köprücük kemiği arası
bakır kılınacak ve onu bir türlü kesemeyecek. Ellerini ve ayaklarını yakalayıp
onu atacak. İnsanlar ise onu ancak ateşe attığını sanacak. Oysa kendisi ancak
cennete konulmuş olacaktır. "
Sonra RasUlullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İşte alemlerinRabbi nezdinde
insanlar arasında
şehadeti en büyük odur" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (7301)
"Onun Medine'nin dağ yollarına girmesi ona haram kılınmıştır."
Buradaki "nikab:
dağ yolları" nun harfi kesreli olup yolları ve dağ yolları anlamındadır.
Bu da iki dağ arasındaki yol demek olan "nakıb"in çoğuludur.
"Onu öldürecek
sonra onu diriltecek." el-Mazerı dedi ki: Eğer, yalancı kimsenin eli ile
mucizenin gösterilmesi imkansızdır. Peki onun eli ile bu gibi olağanüstü haIler
nasıl ortaya çıkacaktır denilecek olursa buna şu şekilde cevap verilir: O ancak
nübüvvet iddiasında bulunacaktır. Fakat onun hadis {sonradan yaratılmış}
olduğunun delilleri ileri sürdüğü iddiayı sarsmakta, onu yalanlamaktadır.
Nebi ise ancak
peygamberlik iddiasında bulunur. Beşer hakkında peygamberlik ise imkansız bir
şey değildir. Bu sebeple eğer herhangi bir şeyin çürütmediği bir delil ortaya
koyacak olursa tasdik edilir.
Decca!'in: "Ne
dersiniz eğer bunu öldürsem sonra onu diriltsem bu iş hakkında şüphe eder
misiniz demesi üzerine onlar: Hayır diye cevap verecekler." Bu açıklanması
zor görülebilir. Çünkü decca!'in ortaya koyacağı o işte rububiyyetinin delaleti
sözkonusu değildir. Çünkü onun üzerinde eksikliğin, sonradan yaratılmışlığın
delilleri şahsının kötü görünümü, yalancı oluşunun şahitliği, gözleri arasında
kafır olduğunun yazılı olması ve daha başka hususlar ile birlikte bu nasıl olur
denilecek olursa, buna da bab'ın baş taraflarında geçene yakın bir şekilde cevap
verilir. O da şudur: Onların bu sözleri onu tasdik etmek için değil, ondan
korktukları için ve takiyye olmak üzere söylemişlerdir. Belki de biz senin
yalancı ve kafir olduğunda şüphe etmiyoruz da demek istemiş olabilirler. Çünkü
onun yalancı ve kafir oİduğunda şüphe eden kimse kafir olur. Onlar ise
kendisinden korktukları için böyle tevriyeli bii' ifade ile onu kandıracaklar.
Şüphe etmiyoruz diyenlerin kendisini tasdik eden yahudilerden ve yüce Allah'ın
bedbahtlığını takdir etmiş olduğu yahudi olmayan diğerlerinden olma ihtimali de
vardır.
"Ebu İshak dedi ki:
Bu adamın Hızır (a.s.) olduğu söylenir."
Burada adı geçen Ebu
İshak, kitabı Müslim'den rivayet eden İbrahim b. Süfyan'dır. Nitekim Ma'mer de
el-Cami' adlı eserinde bu hadisin akabinde İbn Süfyan'ın söyledikleri gibi
söylemiştir. Bu da onun Hızır (a.s.)'ın hayatta olduğunu açıkça ifade etmektir.
Sahih olan da budur. Menkıbeler Kitabı'nda ilgili babında geçmiş bulunmaktadır.
"Mesanih: silahlı
kimseler" beraberlerinde silah bulunan ve merkezlerde görevlendirilen
-bekçi, koruyucu gibi- bir topluluğa denilir. Silah taşıdıklarından ötürü
onlara bu isim verilir.
(7303) "Deccal'in
hakkında verdiği emir ile karnı üzerine yatınlır ve onu alın ve kafasını yann
der." [Bu ibaredeki birinci lafız (feyuşebbahu: karnı üzerine yatınlır)
lafzı üç şekilde rivayet edilmiştir. Birinci lafız] şin, be ve ha harfleri
iledir. Karnı üzerine onu uzatırlar demektir. İkinci lafız ise "şeccuhu:
kafasını yardılar" şeddeli cim iledir. Başta yara açmak anlamındaki "eşşec"
den gelmektedir. İkinci şekil ise birinci şekil olan "feyuşebbahu: karnı
üzere yatınlır" gibi olup "onu alın ve onu karnı üzerine yatırın
(şebbuhuhu) der" şeklindedir. Üçüncüsü ise "feyuşeccu ve şeccuhu:
başı yanlır ... ve yardılar" şekilleridir. Burada her iki kelime de cim
harfi iledir. Kadı Iyaz ikinci şekli sahih kabul etmiştir. el-Humeydi'nin
el-Cem Beyne Sahihayn'de zikrettiği şekil de odur. Ama bize göre daha sahih
olan birinci şekildir.
"Başının ortasından
testere ile biçilecek. " Rivayet bu şekilde hemzeli olarak "yu'şeru:
biçilecek" şeklindedir. Mi'şfu: testere de mimden sonra hemze iledir. Daha
fasih olan da budur. Her ikisinde de hemzenin hafifletilmesi ve birincisinde
hemzenin vav ikincisinde ise ye haline getirilerek telaffuzu (yCişeru ve iyşar
diye) caizdir. Bununla birlikte testere anlamındaki lafzın nun ile
"minşar" diye kullanılması da caizdir. Buna göre "neşartul
haşebete: tah- . tayı biçtim" denilir. Birinci söyleyişe göre ise eşerlu
denilir.
"Mefrakurras: Başın
orta yeri" başın ortası (saçların ortadan ayrıldığı yer) demektir. Te
harfi fethalı, kaf harfi ötreli olmak üzere "terkuve" ise boğaz
çukuru ile omuz arasındaki kemik (köprücük kemiği) demektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
22- DECCAL İLE
"O AZİZ VE CELİL ALLAH NEZDİNDE DAHA DEĞERSİZDİR" BUYRUĞU HAKKINDA
BİR BAB