SAHİH-İ MÜSLİM

CENNET - CEHENNEM

 

14- CEHENNEME ZORBALARIN, CENNETE DE ZAYIF KİMSELERİN GİRECEĞİ BABI

 

7101-34/1- Bize İbn Ebu Ömer tahdis etti, bize Süfyan, Ebu Zinild'dan tahdis etti, o ,6;rec'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cehennem ile cennet tartıştılar. Bu: Bana zorbalar ve mütekebbirler girer dedi. Öteki: Bana zayıflar ve yoksullar girer dedi. Aziz ve celil Allah buna: Sen benim azabımsm, seninle dilediğim kimseleri azaplandırırım -belki de: seninle dilediğime isabet ederim dedi-o Diğerine de: Sen benim rahmetimsin. Seninle dilediğime rahmet ederim. Her birinizin dolması da hakkıdır buyurdu. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7102-35/2- Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Şebabe tahdis etti, bana Verka, Ebu Zinild'dan tahdis etti, o ,6;rec'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cehennem ile cennet tartıştılar. Cehennem: Ben mütekebbirlerle ve zorbalarla üstün kılındım dedi. Cennet de: Peki bana ne oluyor da bana insanların ancak zayıfları, değersiz görülenleri ve acizleri giriyor dedi. Bunun üzerine Allah cennete: Sen benim rahmetimsin. Seninle kullanm arasından dilediğim kimselere merhamet ederim buyurdu. Cehenneme de: Sen benim azabımsın. Seninle kullarımdan dilediğim kimseleri azaplandırırım. Sizin her birinizin de dolması hakkıdır buyurdu. Ateş ise dolmayacak. Bunun üzerine (yüce Allah) ateşin üzerine ayağını koyacak, o da yeter yeter der. İşte o zaman artık dolar ve bir kısmı diğerinin içine geçirilir. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7103- .. ./3- Bize Abdullah b. Avn el-Hilali tahdis etti, bize Ebu Süfyan -yani Muhammed b. Humeyd- Ma'mer'den tahdis etti, o Eyyub'dan, o İbn Sirin'den, o Ebu Hureyre’DEN rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ve cehennem tartıştı" buyurdu dedi ve hadisi Ebu Zinad'ın hadisi ile aynı manada nakletti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7104-36/4- Bize Muhammed b. Rafi' tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den şöyle dediğini tahdis etti:

Bu{nlar) Ebu Hureyre'nin bize Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'den diye tahdis ettikleridir. Sonra aralarında şu hadisin de yer aldığı hadisler zikretti:

 

Yine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cennet ile cehennem tartıştılar. Cehennem: Ben mütekebbirlerle ve zorbalarla üstün kılındım dedi. Cennet dp; Bana ne oluyor da bana da ancak insanların zayıf olanları, değersiz görülenleri, dlinya işinden anlamayanları giriyor dedi. Allah cennete: Sen ancak benim rahmetimsin. Seninle kullarımdan dilediğim kimselere rahmet ederim buyurdu. Cehenneme de sen benim ancak azabımsın. Seninle kullarımdan dilediğime azap ederim. Her birinizin de doldurulması hakkıdır. Ama ateş, Şanı Yüce ve Mübarek Allah ayağını koyuncaya kadar dolmaz. Yeter, yeter, yeter der ve nihayet dolar. Bir kısmı diğerinin içine geçirilir. Allah da yarattıklarından hiçbir kimseye zulmetmez. Cennete gelince, muhakkak Allah onun için de (yeni) varlıklar yaratır. "

 

Diğer tahric: Buhari, 4850

 

 

 

7105- .. ./5- Bize Osman b. Ebu Şeybe de tahdis etti ... Ebu Said el-Hudri dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ve cehennem tartıştı" buyurdu deyip hadisi Ebu Hureyre'ı;ıin hadisine yakın olarak: "Her ikinizin de doldurulması hakkıdır" buyruğuna kadar zikretti ve ondan sonraki fazlalığı zikretmedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7106-37/6- Bize Abd b. Humeyd tahdis etti, bize Yunus b. Muhammed tahdis etti, bize Şeyban, Katade'den tahdis etti: Bize Enes b. Malik'in tahdis ettiğine göre Allah'ın Nebi'si (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cehennem daha var mı deyip duracak. Sonunda Şanı Yüce ve Mübarek izzetin Rabbi ona ayağını koyacak. Bu sefer: İzzetin hakkı için yeter, yeter diyecek ve bir kısmı diğerinin içine geçirilecek. "

 

Diğer tahric: Buhari, 1661; Tirmizi, 7272

 

 

 

7107- Bana Züheyr b. Harb de tahdis etti, bize Abdussamed b. Abdülvaris tahdis etti, bize Eban b. Yezid el-Attr tahdis etti, bize Katade, Enes'ten tahdis etti, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Şeyban'ın hadisi ile aynı manada rivayet etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7108-38/8- Bize Muhammed b. Abdullah er-Ruzzi tahdis etti, bize Abdulvehhab b. Ata aziz ve celil Allah'ın: "O günde biz cehenneme: Doldun mu diye soracağız. O da daha var mı diyecek" (Kaf, 30) buyruğu hakkında bize tahdis edip Said'den haber verdi, o Katade'den, o Enes b. Malik'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cehenneme (cehennemlikler) atılıp durdukça o daha var mı deyip duracak. Sonunda izzetin Rabbi içine ayağını koyacak. Bu sefer bir kısmı diğerinin içine geçecek ve: İzzetin ve keremin hakkı için yeter, yeter diyecek. Cennette ise yine de fazlalık kalacak. Nihayet Allah orası için başkalarını halk edecek ve onları cennetin fazla kısmına iskdn edecek. "

 

Diğer tahric: Buhari, 7384

 

 

 

7109-39/9- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Affan tahdis etti, bize. Hammad -yani b. Seleme- tahdis etti, bize Sabit haber verip dedi ki: Enes'i, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurdu diye naklederken dinledim: "Cennette Allah'ın kalmasını dilediği kadar bir kısım kalır. Sonra yüce Allah orası için dilediklerinden bir başkalarını yaratır."

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (7102) "Cehennem ile cennet tartıştı..." bu hadis, zahirine göre kabul edilir. Yüce Allah'ın cehennemde ve cennette ayırd etme gÜcÜ (temyiz) yarabp onunla idrak sahibi oldukları ve böylelikle birbirleriyle tarbşbkları kabul edilir. Bu böyle bir ayırd etme gücünün (temyizin) kendilerinde her zaman olmasını da gerektirmez.

 

"Cennet bana ne oluyor ki ancak insanların zayıflan değersiz görülenleri ve acizleri giriyor." Buradaki "sekat: değersiz görülen" lafzında sin ve kaf harfleri fethalıdır. Zayıfları ve değersiz görülenleri demektir. "Acez: acizler" kelimesi de ayn ve cim harfleri fethalı olup "aciz"in çoğuludur. Yani dünyalık elde etmek için çalışmaktan bu hususta güç ve imkan sahibi, servet ve varlık sahibi olmaktan aciz olanlar demektir.

 

(Diğer) rivayet olan Muhammed b. Rafi"in (7104) rivayetinde "bana ancak insanların zayıfları ve gafilleri girer" denilmektedir. Buradaki "girretuhum: gafiller" kelimesi Kadı lyaz'ın naklettiği ve aynı zamanda nüshalarda da bulunan üç şekilde rivayet edilmiştir. Bunlardan birisi "garesühüm" şeklinde gayn ve peltek se iledir. Kadı lyaz dedi ki: Bu, üstadlarımızın çoğunluğunun rivayetidir. Bu da ihtiyaç sahibi, fakir ve aç kimseler anlamındadır. Çünkü garez açlık demektir. İkincisi ise acezetuhum şeklinde ayn, cim, ze ve te ile "aciz"in çoğuludur. Az önce geçtiği gibi.

 

Üçüncüsü ise kesreli gayn, şeddeli re ve te ile "girratühüm: gafiller" şeklidir. Bizim diyarımızın nüshalarında daha meşhur olan da budur. Bu da dünya işlerinde yırtıcılığı olmayan, çok maharet sahibi olmayan, bu alanda gaflet içinde olan kimseler demektir. Bu anlamı ile: "Cennet ehlinin çoğunluğu gafil kimselerdir" şeklindeki hadise yakındır.

Kadı lyaz dedi ki: Bunlar iman ehli arasından insanların çoğunluğunu ve avamını teşkil eder. Bunlar sünnetin farkına varmazlar. Böylelikle fitnelere maruz kalmaz yahut bu halleri kendilerini bidate ya da benzeri diğer hususlara sokmaz. Bu sebeple onların imanları Sabit, akideleri sahihtir. Bunlar da müminlerin çoğunluğunu teşkil ederler ve cennet ehlinin de çoğunluğu bunlardır. Arifler, ilimleri ile amel eden alimler, abid salihler ise bunlar azdır ve bunlar yüksek derecelerin sahipleridir. (Kadı lyaz devamla) dedi ki: Denildiğine göre bu hadiste geçen "zayıflar" ile diğer hadisteki: "Cennet ehli her zayıf ve kendisini zayıf gösteren kimsedir" hadisinin anlamı da şanı yüce Allah'a boyun eğen, şanı yüce Allah huzurunda O'nun için kendi nefsini zelil edefl kimse demektir. Bu da zorba ve müstekbirin zıddıdır.

"Yeter, yeter der. İşte o vakit dolar ve bir kısmı diğerinin içine geçirilir."

 

Buradaki YÜzVa: geçirilir bir kısmı diğer kısmına katılır, toparlanır ve içinde bulunanların üzerine sıkışıp kısımları ile bir araya gelir.

 

"Kat"ın anlamı da bana bu kadarı yeter demektir. Üç söyleyişi vardır. Tı harfi sakin olarak kat kat, kesreli ve tenvinli olarak katın katın ve tenvinsiz olarak katı katı şeklinde.

 

(7104) "Cehenneme gelince, şanı yüce ve Mübarek Allah ayağını koyuncaya kadar dolmaz." Bundan sonraki rivayette ise (7106) "Cehennem şanı yüce ve Mübarek izzetin Rabbi ayağını içine koyuncaya kadar daha var mı der durur. (ayağını koyunca) yeter yeter der." Birinci rivayette. ise (7102) "Ayağını üzerine koyar" buyurulmaktadır. Bu hadis, sıfat hadislerinin meşhurlarındandır. ilim adamlarının bunlar hakkında iki ayrı kanaate sahip oldukları defalarca geçmiş bulunmaktadır:

 

ı. Selefin cumhurunun ve kelamcılardan bir grubun görüşüdür. Bu görüşe göre bunların te'vili hakkında bir söz söylenmez. Aksine biz bunların cenabı Allah'ın murad ettiği manada hak olduklarına ve bunların ona layık bir anlamlarının olduğuna, zahir anlamının da kastedilmediğine iman ederiz.

 

2. Kelamcıların cumhurunun görüşü olup, bunlar kendilerine uygun bir şekilde te'vil edilirler. Buna göre bu hadisin te'vili hususunda da ihtilaf etmişlerdir. Burada ayak (kadem}den maksat mütekaddim olan demektir. Bu da dilde yaygın bir anlamdır. Yani şanı yüce Allah onun içine azap ehlinden orası için önceden takdim ettiği kimseleri koyuncaya kadar ... demek olur. elMazerl ve Kadı Iyaz dedi ki: Bu, en-Nadr b. Şumeyl'in te'vilidir. Buna yakın bir te'vil de ibnu'l-A'rabi'den nakledilmiştir.

 

Bunların ikinci yorumuna göre maksat yaratılmışlardan birisinin kademi (ayağı)dır. Bu durumda zamir o bilinen yaratılmışa ait olur.

 

Üçüncü yoruma göre yaratılmışlar arasında bu ismi taşıyan bir varlık olma ihtimali vardır. Yüce Allah'ın onun içine ayağını koyar anlamında "rid: ayak" kelimesinin geçtiği hadise gelince, imam Ebu Bekir b. Furek bu rivayetin nakil ehli nezdinde sabit olmadığını iddia etmiş olmakla birlikte bunu Müslim ve başkaları rivayet etmiştir. Bu sebeple bu rivayet sahihtir. Te'vili de az önce kadem: ayak hakkında geçen te'vil gibi olur. Bununla birlikte "rid" ile bir insan topluluğunun kastedilmiş olması da mümkündür. Nitekim "ridün mincerad" ifadesi bir çekirgeler topluluğu anlamındadır.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Bu te'villerin en açık olanı ise bunların cehennemi hak eden ve cehennem için yaratılmış olan bir topluluk olduklarıdır. Bu te'vili yapanlar derler ki: Hadisin zahiri anlamından ayrı olarak yorumlanması zorunluluktur. Böylelikle şanı yüce Allah hakkında bilinen organın imkansız olduğuna dair kat'i delil ortaya konulabilsin.

 

(7104) "Allah yarattıklarından kimseye zulmetmez." Zulmün şanı yüce Allah hakkında imkansız olduğu defalarca açıklanmış bulunmaktadır. Allah'ın günah sebebi ile ya da günahsız olarak azaplandırdığı her bir kişiye verdiği azab O'nun adaletinin bir gereğidir.

 

"Cennete gelince, şüphesiz Allah onun için başkalarını yaratır." Bu da sevap (mükafat)'ın am ellere bağlı olmadığı şeklindeki ehl-i sünnetin görüşünün lehine bir delildir. Çünkü burada sözü edilenler o zaman yaratılacaklar ve cennette kendilerine verilecekler herhangi bir amel karşılığında verilmeyecektir. Hiçbir itaat işlememiş olan küçük çocuklar ile delilerin durumu da budur. Bunların hepsi Allah'ın rahmeti ve lütfu ile cennette olacaktır.

 

Bu hadis-i şerif ile cennetin genişliğinin pek büyük olduğuna delil vardır.

 

Nitekim sahih hadiste belirtildiği üzere bir kişiye dahi dünyanın misli ve on misli daha verilecek, ayrıca yine cennette şanı yüce Allah'ın yeniden yaratacağı bir takım yaratılmışlara yer kalacaktır .

 

 

 

 

7110-40110- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb -lafızları birbirine yakın olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Muaviye, A'meş'den tahdis etti, o Ebu Salih'den, o Ebu Said’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde ölüm, beyaz siyah bir koçmuş gibi getirilir. -Ebu Kureyb de: Cennet ile cehennem arasında durdurulur ibaresini ekledi. Hadisin geri kalan kısmında ise ittifak etmişlerdir- ve:

Ey cennet ehli! Bunu tanıyor musunuz denilir. Başlarını kaldırıp bakarlar ve:

Evet bu ölümdür derler. Yine: Ey cehennemlikler! Bunu tanıyor musunuz denilir. Onlar da başlarını kaldırıp bakarlar ve: Evet bu ölümdür derler. Bu sefer verilen bir emir ile kesilir. Sonra: Ey cennetlikler! Ebedilik var, ölüm yok. Ve ey cehennemlikler! Ebedilik var, ölüm yok denilir. " Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen onları işin bitirilivereceği o hasret günü ile korkut. Halbuki onlar gaflet içindedirler. Onlar hala iman etmezler. " (Meryem, 39) buyruğunu okudu ve eli ile dünyaya işaret buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 4730; Tirmizi, 3156;

 

 

 

7111-41/11- Bize Osman b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Ebu Said dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme konulduğu zaman ey cennet ehli denilecek. " buyurdu. Sonra hadisi Ebu Muaviye'nin hadisi manasında zikretti. Ancak rivayetinde: "İşte aziz ve celil Allah'ın ... buyruğu bunu dile getirmektedir" dedi ve sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu okudu demediği gibi aynı şekilde "eli ile dünyaya işaret etti" ibaresini de zikretmedi.

 

 

 

7112-42/12- Bize Zuheyr b. Harb, Hasan b. Ali el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd tahdis etti. Abd bana Yakub -ki o b. İbrahim b. Sa'd'dır- haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi: Bize babam Salih'den tahdis etti, bize Nafi'in tahdis ettiğine göre Abdullah dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah cennetlikleri cennete koyar, cehennemlikleri de cehenneme koyar. Sonra aralarında bir münadi kalkarak: Ey cennet ehli! Ölüm yok. Ey cehennem ehli! Ölüm yok. Herkes içinde bulunduğu halde ebedi kalacaktır diye seslenir. "

 

Diğer tahric: Buhari, 6544;

 

 

 

7113-43/13- Bana Harun b. Sa'd el-Eyl! ve Harmele b. Yahya tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb tahdis etti, bana Ömer b. Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer b. Hattab'ın tahdis ettiğine göre babası kendisine Abdullah b. Ömer'den tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cennetlikler cennete girdikten, cehennemlikler de cehenneme girdikten sonra ölüm getirilir. Nihayet cennet ile cehennem arasında bir yere konulur. Sonra bir münadi: Ey cennet ehli! Artık ölüm yok. Ey cehennem ehli! Artık ölüm yok diye seslenir. Bunun üzerine cennet ehlinin sevincine sevinç katılarak artar. Cehennem ehlinin kederine keder katılarak artar. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 6548

 

AÇIKLAMA:          (7110) "Kıyamet gününde ölüm bir koçmuş gibi getirilir. Cennet ile cehennem arasında durdurulur ve kesilir. Sonra da ebedilik vardır artık ölüm yoktur denilir." el-Mazerı dedi ki: Ehl-i sünnete göre ölüm hayatın zıddı bir arazdır. Mutezile’den bazıları ise o araz değildir. Aksine hayatın yok olmasıdır demiştir. Bu ise yüce Allah'ın: "Ölümü ve hayatı yarattı" (Mülk, 2) buyruğu dolayısı ile bir hatadır. Çünkü bu buyrukta yüce Allah ölümün bir mahluk olduğunu tespit etmektedir. Her iki görüşe göre ise ölüm koç suretinde ya da başka bir surette bir cisim değildir. Bu sebeple hadis, yüce Allah'ın bu cismi yaratacağı sonra temsilen kesileceği şeklinde te'vil edilir. Çünkü ahirettekiler hakkında ölüm sözkonusu olmayacaktır. "el-kebş el-emlah: beyaz siyah koç" denildiğine göre katıksız beyaz demektir. Bu açıklamayı İbnu'l Arabi yapmıştır. Kisai ise rengi beyaz ve siyah olmakla birlikte beyazı daha çok olana denilir demiştir. Daha önce kurbanhklar bahsinde açıklaması geçmiş bulunmaktadır.

Hemzeli olarak "yeşteibbu: başını seslenen kimseye doğru kaldırıp bakar" anlamındadır.

 

 

 

 

7114-44/14- Bana Sureye b. Yunus tahdis etti ... Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kafirin dişi yahut kafirin küçük azı dişi Uhud gibi, derisinin kalınlığı ise üç günlük mesafe gibi olacaktır. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7115-45/15- Bize Ebu Kureyb ve Ahmed b. Ömer el-Veki' tahdis edip dedi ki: ... Ebu Hureyre (Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ref ederek) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cehennemde kafirin iki omuzu arası hızlıca yol alan süvari için üç günlük mesafe kadar olacaktır. "

el-Veki' "cehennemde" lafzını zikretmedi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 6551

 

AÇIKLAMA:          "Kalirin dişi Uhud dağı gibi derisinin kalınlığı ile omuzlarının arası da üç günlük mesafe olacaktır" hadislerinde sözü edilen 1?u üç günlük mesafe ifadesi, ona acı ve ızdırap çektirmekte daha ileri derecede olması içindir.

 

Bütün bunlar yüce Allah'ın kudretinde olan hususlar olup, sadık (doğru sözlü Nebinin) bunu haber vermesi dolayısı ile buna iman etmek gerekir.

 

 

 

 

7116-46/16- Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberitahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti, bana Ma'bed b. Halid'in tahdis ettiğine göre o Harise b. Vehb'in Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinlediğini nakletmiştir: "Size cennetlikler hakkında haber vermeyeyim mi" Ashab: buyur dediler. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zayıf olan zayıf görülen ve Allah adına yemin etse onu yemininde doğru çıkardığı herkestir" buyurdu. Sonra: "Size cehennemlikleri haber vermeyeyim mi" buyurdu. Onlar: buyur dediler. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Katı, batıl adına tartışan, mal yığan cimri ve müstekbir her kişidir" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 4918,6071,6657; Tirmizi, 2605; İbn Mace, 4116

 

 

 

7117- .. ./18- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be bu isnad ile aynısını rivayet etti, ancak o: "Size (haber vermeyeyim mi yerine) delalet etmeyeyim mi" dedi.

 

 

 

7118-47/18- Bize Muhammed b. Numeyr de tahdis etti... Harise b. Vehb el-Huzai dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Size cennetlikleri haber vermeyeyim mi? Zayıf olan zayıf görülen Allah adına yemin etse onu yemininde doğru çıkardığı herkestir. Size cehennemlikleri haber vermeyeyim mi? Katı, batıl adına tartışan, kavme sonradan katılan ve büyüklük taslayan herkestir. "

 

 

 

7119-48/19- Bana Süveyd b. Said tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Saçı sakalı birbirine karışmış, kapılardan itilip kakılan nice kimse vardır ki Allah adına yemin etse onu yemininde doğru çıkartır. "

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in cennetlikler hakkında (7116) "zayıf olan zayıf görülen herkes" ibaresinde geçen "mutedaaff: Zayıf görülen" kelimesi ayn harfi fethalı olarak da kesreli olarak da (mutedaif) şeklinde zaptedilmiştir. Ama meşhur olan fethalı olduğudur. Çoğunluk başkasını zikretmemişlerdir. Anlamı ise insanlar tarafından zayıf görülen, hakir görülen, dünyada hali zayıf olduğu için kendisine karşı zorbalık taslanan kimsedir. Kesreli rivayet (mutedaiif)in ise anlamı şudur. Mütevazi, zelil görünen, önemsenmeyen, kendisini bir parça küçük düşüren kişi demektir.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Burada zayıflık kalplerin inceliği, yumuşaklığı, imana itaat ve boyun eğişi anlamında olabilir. Maksat ise cennetliklerin çoğunluğunun bu gibi kimseler olacağıdır. Tıpkı cehennemliklerin çoğunluğunun diğer kısmın teşkil etmesi gibi. Yoksa maksat her iki cihette de tamamının bunlar olacağı anlamında değildir.

 

(7119) Eşas: saçı baş! birbirine karışmış ise saçlan keçeleşmiş, toza toprağa bulanmış, saçını yağlamayan, çokça yıkayamayan kimse demektir. "Kapılardan itilip kakılan" ise kendisine' içeri girmesi için izin verilmeyen aksine engellenen, insanlar nezdinde değersiz görüldüğü için kovulan kimse demektir.

 

''Allah adına yemin etse onu yemininde doğru çıkarır" ifadesi de şu demektir: Şanı Yüce Allah'ın keremine ümit bağlayarak yeminini doğru çıkaracağını umarak yemin etse (yeminini doğru çıkartır) demektir. Allah'a dua etse duasını kabul eder anlamında olduğu da söylenmiştir. Ancak meşhur olan birinci anlamdır.

 

Cehennemlikler hakkında (7116) "katı batıl adına tartışan, mal yığan cimri ve müstekbir her kişidir." Bir rivayette de (nıS) "Katı, batıl adına tartışan, kavme sonradan katılan ve büyüklük taslayan her kişidir" sözüne gelince;

 

"Utül: katı, batıl adına tartışan" lafzında ayn ve te harfleri ötrelidir. Katı, batıl adına çetin bir şekilde tartışan kişi demektir. Katı, kaba saba demek olduğu da söylenmiştir.

 

Cevvaz: Mal yığan, cimri, cim harfi fethalı, vav şeddeli ve zı harfi ile olup mal toplayıp biriktiren, buna karşılık başkasına ondan bir şey vermeyen kimse demektir. Eti çok, yürüyüşünde kibirli olan demek olduğu söylendiği gibi kısa boylu ve göbekli demek olduğu da söylenmiştir. Böbürlenen şımaran kişi anlamında olduğu da söylenmiştir.

"Zenim: Kavme sonradan katılan" ise nesebe iddia ile katılan ama aslında onlardan olmayan kişi demektir. Bu yönü ile kuyruğu kesik koyunun kesik kuyruğuna benzetilmiştir.

 

Büyüklük taslayan (mütekebbir ve müstekbir) ise kibirli kimse demektir.

Kibir ise hakka karşı çıkmak ve insanları küçümsemek demektir.

 

 

 

 

7120-49/20- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize İbn Numeyr, Hişfun b. Urve’DEN tahdis etti, o babasından, o Abdullah b. Zem'a'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe verdi, dişi deveyi de sözkonusu etti. Onu keseni de sözkonusu edip şöyle buyurdu: "O kavmin en bedbahtı ileri atıldığı zaman onun için güçlü, oldukça şerıi, kavmi arasında kuvvetli Ebu Zem'a gibi birisi ileri atıldı." Sonra kadınları sözkonusu etti. Onlar hakkında da öğüt verdikten sonra: "Sizden biriniz ne diye hanımını döver ki" buyurdu. Ebu Bekir'in rivayetinde "cariye döver gibi." Ebu Kureyb'in rivayetinde ise "köleyi döver gibi (demiştir)." "Halbuki belki de gününün sonunda onunla cima eder." Sonra yellenmeye gülmeleri sebebi ile onlara öğüt vererek: "Sizden bir kimse neden yaptığına güler" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 3377 -muhtasar-, 4942, 5204, 6042 -muhlasar olarak-; Tirmizi, 3343; İbn Mace, 1973

 

AÇIKLAMA:          Dişi devenin kesilmesine dair hadiste geçen "arim: şerli" ayn ve re harfi ile olup dil bilginleri şöyle demişlerdir: Bu şerli, fesat çıkartan, murdar kötü kişi demektir. Güçlü ve zararlı kişi demek olduğu da söylenmiştir.

 

 

Hadis-i şeriften anlaşıldığına göre;

 

1. Te' dib zarureti olmadan kadınlara vurmak yasaklanmaktadır.

 

2. Başkasının sesini duyduğu yellenmesi dolayısı ile gülmek yasaklanmaktadır. Aksine böyle bir şey duyarsa bunu fark etmemiş gibi yapar, ona aldırmadan ve duymadığı izlenimini vererek konuşmasını meşgul olduğu işinİ sürdürür.

 

3. Güzel edep ve güzel geçim teşv!k edilmektedir.

 

 

 

 

7121-50/21- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Cerir, Suheyl'den tahdis etti, o babasından, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, Amr b. Luhayy b. Kama b. Hindif'i şu Ka'boğullarının atasını cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7122-51/22- Bana Amr en-Nakid, Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd tahdis etti. Abd, bana Yakub -ki o b. İbrahim b. Sa'd'dır- haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi: Bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb'i şöyle derken dinledim: Bahira, sütü tağutlar için alıkonulan ve insanlardan hiçkimse tarafından sağılmayan devedir. Saibe ise ilahları için serbest bıraktıkları ve üzerine hiçbir yük vurulmayan devedir.

İbnu'l Müseyyeb dedi ki: Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, Amr b. Amir el-Huzai'yi cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm ve saibeleri ilk serbest bırakan kişi o idi" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 4623

 

AÇIKLAMA:          (7121) "Ben, Amr b. Luhayy b. Kama b. Hindif'i şu Ka'boğullarının babasını cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm." Diğer rivayette (7122) ''Amr b. Amir b. el-Huzai'yi cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm. Saibeleri ilk serbest bırakan idi" buyurulmaktadır. Buradaki "Kamaa" kelimesini dört şekilde zaptetmişlerdir. Bunların en meşhuru kaf harfi kesreli mim harfi şeddeli ve fethalı (kimmaa) şeklidir. İkfncisi kaf ve kesreli mim şeddeli (kimmia) şeklidir. Bunu Kadı Iyaz el-Baci'nin İbn Mahan'dan rivayetinden olmak üzere nakletmiştir.

 

Üçüncüsü kaf harfi fethalı, mim sakin (kam'a) şeklidir. Dördüncüsü ise kaf ve mim harfleri fethalı ve mim şeddesiz (kamaa) şeklidir. Kadı Iyaz dedi ki: Bu da çoğunluğun rivayetidir.

"Hindif" ise hı ve dal harfleri kesreli zaptedilmiştir. Daha meşhur olan budur. Kadı Iyaz el-Meşarik'de bu ismin iki şekilde zaptedildiğini nakletmektedir. Biri bu, diğeri ise hı kesreli dal fethalı olmak üzere "hindef" söyleyişidir. Hindif kabilenin annesinin adıdır. Munsarıf değildir. Adı da İmran b. el-Cafb. Kudaa kızı Leyla'dır. "Ka'boğullarının atası" sözüne gelince, burada (atası anlamındaki) "eba" lafzını bu şekilde be ile zaptetmiş bulunuyoruz. Diyarımızdaki nüshaların çoğunda da bu şekildedir. Bazılarında ise hı harfi ile "eha" (ka'boğullarının kardeşi demek olur) şeklindedir. Kadı Iyaz bunu el-Cülüdi'nin ravilerinden çoğunluğundan nakletmiş ve şunları söylemiştir: Birincisi İbn Mahan ile el-Cülüdi'nin ravilerinin bazılarının rivayetidir. Doğrusu da odur. Nitekim İbn Ebu Hayseme, Musab ez-Zubeyri ve başkaları da hadisi bu şekilde zikretmişlerdir. Çünkü Ka'b, Huzaa'nın kollarından birisi ve Huzaa'nın oğludur.

 

Luhayy ise lam ötreli, ha fethalı, sondaki ye şeddelidir.

 

"Kusbeu: bağırsaklarını" kaf harfi ötreli ve sad harfi sakindir. Çoğunluk bağırsakları demek olduğunu söylerken Ebu Ubeyd "kusb" bağırsakların tekilidir demiştir.

 

İkinci rivayette (7122) "Amr b. Amir'e" gelince Kadı Iyaz şunları söylemiştir: Huzaa oğlunun nesebinde bilinen Amr b. Luhay b. Kamaa'dır. Birinci rivayette söylediği gibi. O da Kamaa b. İlyas b. Mudar'dır. Amir ise onun babası olan Ebu Kamaa'nın amcasıdır. O da Müdrike b. İlyas'dır. Hicazlı neseb bilginlerinin söyledikleri budur. Ama kimisi de şunları söyler: Onlar Yemen'den Amr b. Amir'in oğullarından gelirler. O da Amr b. Luhayy'dır. Adı ise Rabia b. Harise b. Amr b. Amir'dir. Bu görüşü kabul eden bir kimse bu ikinci rivayeti delil gösterebilir. Kadı Iyaz' ın sözleri burada sona ermektedir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

7123-52/23- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Cerir, Suheyl'den tahdis etti, o babasından, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cehennem ehlinden iki sınıf vardır. Onları henüz görmedim. (Birileri) beraberlerinde inek kuyruklarını andıran kamçılar bulunan ve onlarla insanları döven kimselerdir. (Diğeri) giyimli (ama) çıplak, meylettiren, meyleden, başları yan yatmış deve hörgüçlerini andırankadınlardır. Bu kadınlar ne cennete girerler ne de kokusunu alırlar. Ve muhakkak onun kokusu şu kadar şu kadar uzaklıktan alınır. "

 

 

AÇIKLAMA:          "İki sınıf cehennem ehlindendir. Onları henüz görmedim ... " Bu hadis, nübüvvetin mucizelerindendir. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in verdiği haber gerçekleşmiştir. Kamçı sahiplerine gelince, bunlar şurta (güvenlik) valisinin (sorumlusunun) görevlileridir. Giyinmiş kadınlar hakkında ise çeşitli açıklamalar sözkonusudur.

 

1. Bunlar Allah'ın nimetleri ile giyimli, onlara (nimetlere) şükretmekten yana çıplaktırlar.

 

2. Elbiseler bakımından giyimli, hayır işlemekten ahiretlerine gereken ihtimamı göstermekten, itaatlere itina etmekten yana çıplaktırlar.

 

3. Güzelliğini göstermek için bedeninin bir kısmını açar. İşte bunlar hem giyimli hem çıplaktır.

 

4. Elbisenin altında olanı gösterecek şekilde ince elbiseler giyerler. Mana itibari ile çıplak giyimli sayılırlar.

 

Meyleden ve meylettirenlere gelince; bunlar yüce Allah'a itaatten, onların yerine getirmeleri gereken ferderini (iffetlerini) ve diğer hususları korumaktan yana sapan, uzaklaşan kimselerdir. Meylettirirler yani başkalarına yaptıklarını yapmayı öğrettirirler.

 

Bir diğer açıklamaya göre meylederler yani yürüyüşlerinde sağa sola kırıtarak kollarını oynatarak yürürler. Bir diğer açıklamaya göre meyledenler saçlarını eğen bir şekilde tararlar. Bu ise onlar tarafından bilinen fahişelere özgü bir tarama şeklidir. Meylettirirler yani başkalarına da böyle bir taramayı öğretirler.

 

Bir diğer görüşe göre erkeklere meylederler, onları da gösterdikleri zinetleri ve başka şeylerle kendilerine meyletmelerini sağlarlar.

 

Başlarının yan yatmış deve hörgücü gibi olmasına gelince. Bu da şu demektir: Başlarını örtülerle, sanklarla ve daha başka başa sarılan şeylerle büyültürler, kabartırlar. Öyle ki saçları buhti denilen deve türünün (yan yatmış) hörgüçlerine benzer. Buna dair açıklamalarda meşhur olan budur.

 

el-Mazerı dedi ki: Bunun erkekleri arzularlar, gözlerini onlara bakmaktan çekmezler, başlarını önlerine eğmezler anlamında olduğu da vardır.

 

Kadı İyaz, meyleden kadınların saçı yan yatıran tarayışı tararlar açıklamasını tercih etmiştir. Bu da saçları örükler halinde tarayıp, başının üst tarafında onları bağlayıp başın ortasında onları bir araya getirip develerin hörgüçleri gibi olması halidir. Bu da deve hörgüçlerine benzetmekten maksadın ancak saç örgülerinin başlarının üstüne kaldırılması ve onları orada bir araya toplayıp, yaptıkları örgü ile çoğaltarak nihayet başın bir tarafına eğip yatırması şeklidir. Tıpkı hörgücün yan yatması gibi. İbn Düreyd dedi h Devenin hörgücü yanlarından birisine eğilmiş ise "nakatun meyla: hörgücü meyletmiş deve" denilir .

 

"Cennete girmezler" bu da buna benzer ifadelerde daha önce geçmiş iki şekilde yorumlanır.

 

Bu yorumlardan birisine göre bu, haram olduğunu bilmesi ile birlikte herhangi bir haram! helal kabul eden hakkında yorumlanır. Bu durumda bir kadın kafir olur, ebedi olarak cehennemde kalır ve ebediyyen cennete giremez.

 

2. Onun cehennemden kurtulan kimselerle birlikte ilk seferde girmeyeceği şeklinde yorumlanır. Yüce Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

7124-53/24- Bize İbn Numeyr tahdis etti... Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer çok yaşarsan ellerinde inek kuyruklarını andıran kamçılar bulunan sabahleyin Allah'ın gazabında giden, akşamleyin Allah'ın hışmında geri dönen kimseleri görmen yakındır. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

7125-54/25- Bize Ubeydullah b. Said, Ebu Bekr b. Nafi ve Abd b. Humeyd tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Amir el-Akadi tahdis etti, bize Eflah b. Said tahdis etti, bana Um Seleme'nin azacilıs! Abdullah b. Rafi' tahdis edip dedi ki: Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Eğer ömrün uzarsa sabahleyin Allah'ın gazabında giden O'nun lanetinde akşam dönen, ellerinde inek kuyruklarını andıran kamçılar bulunan kimseleri görmen yakındır. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

15- DÜNYANIN SONUNUN GELMESİ VE KIYAMET GÜNÜNDE HAŞRIN BEYANI BABI