SAHİH-İ MÜSLİM |
CENNET - CEHENNEM |
باب
النار يدخلها
الجبارون،
والجنة
يدخلها الضعفاء
14- CEHENNEME
ZORBALARIN, CENNETE DE ZAYIF KİMSELERİN GİRECEĞİ BABI
34 - (2846) حدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "احتجت
النار والجنة.
فقالت هذه:
يدخلني
الجبارون
والمتكبرون. وقالت
هذه: يدخلني
الضعفاء
والمساكين.
فقال الله، عز
وجل، لهذه:
أنت عذابي
أعذب بك من
أشاء (وربما
قال: أصيب بك
من أشاء). وقال
لهذه: أنت
رحمتي أرحم بك
من أشاء. ولكل
واحدة منكما
ملؤها".
7101-34/1-
Bize İbn Ebu Ömer tahdis etti, bize Süfyan, Ebu Zinild'dan tahdis etti, o
,6;rec'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cehennem ile cennet
tartıştılar. Bu: Bana zorbalar ve mütekebbirler girer dedi. Öteki: Bana
zayıflar ve yoksullar girer dedi. Aziz ve celil Allah buna: Sen benim azabımsm,
seninle dilediğim kimseleri azaplandırırım -belki de: seninle dilediğime isabet
ederim dedi-o Diğerine de: Sen benim rahmetimsin. Seninle dilediğime rahmet
ederim. Her birinizin dolması da hakkıdır buyurdu. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
35 - (2846) وحدثني
محمد بن رافع.
حدثنا شبابة.
حدثني ورقاء
عن أبي
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
"تحاجت النار
والجنة. فقالت
النار: أوثرت
بالمتكبرين والمتجبرين.
وقالت الجنة:
فما لي لا
يدخلني إلا
ضعفاء الناس
وسقطهم
وعجزهم. فقال
الله للجنة:
أنت رحمتي،
أرحم بك من
أشاء من
عبادي. وقال للنار:
أنت عذابي،
أعذب بك من
أشاء من
عبادي. ولكل
واحدة منكم
ملؤها. فأما
النار فلا
تمتلئ. فيضع
قدمه عليها.
فتقول: قط قط.
فهنالك تمتلئ.
ويزوي بعضها
إلى بعض".
7102-35/2-
Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Şebabe tahdis etti, bana Verka, Ebu
Zinild'dan tahdis etti, o ,6;rec'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cehennem ile cennet
tartıştılar. Cehennem: Ben mütekebbirlerle ve zorbalarla üstün kılındım dedi.
Cennet de: Peki bana ne oluyor da bana insanların ancak zayıfları, değersiz
görülenleri ve acizleri giriyor dedi. Bunun üzerine Allah cennete: Sen benim
rahmetimsin. Seninle kullanm arasından dilediğim kimselere merhamet ederim
buyurdu. Cehenneme de: Sen benim azabımsın. Seninle kullarımdan dilediğim
kimseleri azaplandırırım. Sizin her birinizin de dolması hakkıdır buyurdu. Ateş
ise dolmayacak. Bunun üzerine (yüce Allah) ateşin üzerine ayağını koyacak, o da
yeter yeter der. İşte o zaman artık dolar ve bir kısmı diğerinin içine
geçirilir. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
35-م - (2846)
حدثنا
عبدالله بن
عون الهلالي.
حدثنا أبو
سفيان (يعني
محمد بن حميد)
عن معمر، عن
أيوب، عن ابن
سيرين، عن أبي
هريرة؛ أن
النبي صلى الله
عليه وسلم قال
"احتجت الجنة
والنار". واقتص
الحديث بمعنى
حديث أبي
الزناد.
7103- .. ./3- Bize
Abdullah b. Avn el-Hilali tahdis etti, bize Ebu Süfyan -yani Muhammed b.
Humeyd- Ma'mer'den tahdis etti, o Eyyub'dan, o İbn Sirin'den, o Ebu Hureyre’DEN
rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ve
cehennem tartıştı" buyurdu dedi ve hadisi Ebu Zinad'ın hadisi ile aynı
manada nakletti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
36 - (2846) حدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
همام بن منبه.
قال: هذا ما
حدثنا أبو هريرة
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فذكر
أحاديث منها:
وقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "تحاجت
الجنة والنار.
فقالت النار:
أوثرت بالمتكبرين
والمتجبرين.
وقالت الجنة:
فما لي لا يدخلني
إلا ضعفاء
الناس وسقطهم
وغرتهم؟ قال
الله للجنة:
إنما أنت
رحمتي أرحم بك
من أشاء من عبادي.
وقال للنار:
إنما أنت
عذابي أعذب بك
من أشاء من
عبادي. ولكل
واحدة منكما
ملؤها. فأما
النار فلا
تمتلئ حتى يضع
الله، تبارك
وتعالى، رجله.
تقول: قط قط قط.
فهنالك تمتلئ.
ويزوي بعضها
إلى بعض. ولا
يظلم الله من
خلقه أحدا. وأما
الجنة فإن
الله ينشئ لها
خلقا".
7104-36/4-
Bize Muhammed b. Rafi' tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer,
Hemmam b. Münebbih'den şöyle dediğini tahdis etti:
Bu{nlar) Ebu Hureyre'nin
bize Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'den diye tahdis ettikleridir.
Sonra aralarında şu hadisin de yer aldığı hadisler zikretti:
Yine Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cennet ile cehennem
tartıştılar. Cehennem: Ben mütekebbirlerle ve zorbalarla üstün kılındım dedi.
Cennet dp; Bana ne oluyor da bana da ancak insanların zayıf olanları, değersiz
görülenleri, dlinya işinden anlamayanları giriyor dedi. Allah cennete: Sen
ancak benim rahmetimsin. Seninle kullarımdan dilediğim kimselere rahmet ederim
buyurdu. Cehenneme de sen benim ancak azabımsın. Seninle kullarımdan dilediğime
azap ederim. Her birinizin de doldurulması hakkıdır. Ama ateş, Şanı Yüce ve
Mübarek Allah ayağını koyuncaya kadar dolmaz. Yeter, yeter, yeter der ve
nihayet dolar. Bir kısmı diğerinin içine geçirilir. Allah da yarattıklarından
hiçbir kimseye zulmetmez. Cennete gelince, muhakkak Allah onun için de (yeni)
varlıklar yaratır. "
Diğer tahric: Buhari,
4850
(2847) وحدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير عن
الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي سعيد
الخدري قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "احتجت
الجنة
والنار" فذكر
نحو حديث أبي
هريرة. إلى
قوله "ولكليكما
علي ملؤها"
ولم يذكر ما
بعده من الزيادة.
7105-
.. ./5- Bize Osman b. Ebu Şeybe de tahdis etti ... Ebu Said el-Hudri dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ve cehennem
tartıştı" buyurdu deyip hadisi Ebu Hureyre'ı;ıin hadisine yakın olarak:
"Her ikinizin de doldurulması hakkıdır" buyruğuna kadar zikretti ve
ondan sonraki fazlalığı zikretmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
37 - (2848) حدثنا
عبد بن حميد.
حدثنا يونس بن
محمد. حدثنا شيبان
عن قتادة.
حدثنا أنس بن
مالك؛
أن
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم قال "لا
تزال جهنم
تقول: هل من
مزيد، حتى يضع
فيها رب
العزة، تبارك
وتعالى. قدمه.
فتقول: قط قط،
وعزتك. ويزوي
بعضها إلى بعض".
7106-37/6-
Bize Abd b. Humeyd tahdis etti, bize Yunus b. Muhammed tahdis etti, bize
Şeyban, Katade'den tahdis etti: Bize Enes b. Malik'in tahdis ettiğine göre
Allah'ın Nebi'si (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cehennem
daha var mı deyip duracak. Sonunda Şanı Yüce ve Mübarek izzetin Rabbi ona
ayağını koyacak. Bu sefer: İzzetin hakkı için yeter, yeter diyecek ve bir kısmı
diğerinin içine geçirilecek. "
Diğer tahric: Buhari,
1661; Tirmizi, 7272
37-م - (2848)
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
عبدالصمد بن
عبدالوارث.
حدثنا أبان بن
يزيد العطار.
حدثنا قتادة
عن أنس، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمعنى
حديث شيبان.
7107- Bana Züheyr b.
Harb de tahdis etti, bize Abdussamed b. Abdülvaris tahdis etti, bize Eban b. Yezid
el-Attr tahdis etti, bize Katade, Enes'ten tahdis etti, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den Şeyban'ın hadisi ile aynı manada rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
38 - (2848) حدثنا
محمد بن
عبدالله
الرزي. حدثنا
عبدالوهاب بن
عطاء، في قوله
عز وجل: {يوم
نقول لجهنم هل
امتلأت وتقول
هل من مزيد} [50 /ق /30]
فأخبرنا عن
سعيد، عن
قتادة، عن أنس
بن مالك،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه قال
"لا تزال جهنم
يلقى فيها
وتقول: هل من
مزيد. حتى يضع
رب العزة فيها
قدمه. فينزوي
بعضها إلى بعض
وتقول: قط قط.
بعزتك وكرمك.
ولا يزال في
الجنة فضل حتى
ينشئ الله لها
خلقا،
فيسكنهم فضل
الجنة".
7108-38/8-
Bize Muhammed b. Abdullah er-Ruzzi tahdis etti, bize Abdulvehhab b. Ata aziz ve
celil Allah'ın: "O günde biz cehenneme: Doldun mu diye soracağız. O da
daha var mı diyecek" (Kaf, 30) buyruğu hakkında bize tahdis edip Said'den
haber verdi, o Katade'den, o Enes b. Malik'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cehenneme (cehennemlikler)
atılıp durdukça o daha var mı deyip duracak. Sonunda izzetin Rabbi içine
ayağını koyacak. Bu sefer bir kısmı diğerinin içine geçecek ve: İzzetin ve
keremin hakkı için yeter, yeter diyecek. Cennette ise yine de fazlalık kalacak.
Nihayet Allah orası için başkalarını halk edecek ve onları cennetin fazla kısmına
iskdn edecek. "
Diğer tahric: Buhari,
7384
39 - (2848) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا عفان.
حدثنا حماد
(يعني ابن
سلمة). أخبرنا
ثابت قال:
سمعت أنسا
يقول،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، قال
"يبقى من الجنة
ما شاء الله
أن يبقى. ثم
ينشئ الله
تعالى لها
خلقا مما يشاء".
7109-39/9-
Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Affan tahdis etti, bize. Hammad -yani b.
Seleme- tahdis etti, bize Sabit haber verip dedi ki: Enes'i, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurdu diye naklederken dinledim: "Cennette Allah'ın
kalmasını dilediği kadar bir kısım kalır. Sonra yüce Allah orası için
dilediklerinden bir başkalarını yaratır."
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (7102)
"Cehennem ile cennet tartıştı..." bu hadis, zahirine göre kabul
edilir. Yüce Allah'ın cehennemde ve cennette ayırd etme gÜcÜ (temyiz) yarabp
onunla idrak sahibi oldukları ve böylelikle birbirleriyle tarbşbkları kabul
edilir. Bu böyle bir ayırd etme gücünün (temyizin) kendilerinde her zaman
olmasını da gerektirmez.
"Cennet bana ne
oluyor ki ancak insanların zayıflan değersiz görülenleri ve acizleri
giriyor." Buradaki "sekat: değersiz görülen" lafzında sin ve kaf
harfleri fethalıdır. Zayıfları ve değersiz görülenleri demektir. "Acez:
acizler" kelimesi de ayn ve cim harfleri fethalı olup "aciz"in
çoğuludur. Yani dünyalık elde etmek için çalışmaktan bu hususta güç ve imkan
sahibi, servet ve varlık sahibi olmaktan aciz olanlar demektir.
(Diğer) rivayet olan
Muhammed b. Rafi"in (7104) rivayetinde "bana ancak insanların
zayıfları ve gafilleri girer" denilmektedir. Buradaki "girretuhum:
gafiller" kelimesi Kadı lyaz'ın naklettiği ve aynı zamanda nüshalarda da
bulunan üç şekilde rivayet edilmiştir. Bunlardan birisi "garesühüm"
şeklinde gayn ve peltek se iledir. Kadı lyaz dedi ki: Bu, üstadlarımızın
çoğunluğunun rivayetidir. Bu da ihtiyaç sahibi, fakir ve aç kimseler
anlamındadır. Çünkü garez açlık demektir. İkincisi ise acezetuhum şeklinde ayn,
cim, ze ve te ile "aciz"in çoğuludur. Az önce geçtiği gibi.
Üçüncüsü ise kesreli
gayn, şeddeli re ve te ile "girratühüm: gafiller" şeklidir. Bizim
diyarımızın nüshalarında daha meşhur olan da budur. Bu da dünya işlerinde
yırtıcılığı olmayan, çok maharet sahibi olmayan, bu alanda gaflet içinde olan
kimseler demektir. Bu anlamı ile: "Cennet ehlinin çoğunluğu gafil
kimselerdir" şeklindeki hadise yakındır.
Kadı lyaz dedi ki:
Bunlar iman ehli arasından insanların çoğunluğunu ve avamını teşkil eder.
Bunlar sünnetin farkına varmazlar. Böylelikle fitnelere maruz kalmaz yahut bu
halleri kendilerini bidate ya da benzeri diğer hususlara sokmaz. Bu sebeple
onların imanları Sabit, akideleri sahihtir. Bunlar da müminlerin çoğunluğunu
teşkil ederler ve cennet ehlinin de çoğunluğu bunlardır. Arifler, ilimleri ile
amel eden alimler, abid salihler ise bunlar azdır ve bunlar yüksek derecelerin
sahipleridir. (Kadı lyaz devamla) dedi ki: Denildiğine göre bu hadiste geçen
"zayıflar" ile diğer hadisteki: "Cennet ehli her zayıf ve
kendisini zayıf gösteren kimsedir" hadisinin anlamı da şanı yüce Allah'a
boyun eğen, şanı yüce Allah huzurunda O'nun için kendi nefsini zelil edefl
kimse demektir. Bu da zorba ve müstekbirin zıddıdır.
"Yeter, yeter der.
İşte o vakit dolar ve bir kısmı diğerinin içine geçirilir."
Buradaki YÜzVa:
geçirilir bir kısmı diğer kısmına katılır, toparlanır ve içinde bulunanların
üzerine sıkışıp kısımları ile bir araya gelir.
"Kat"ın anlamı
da bana bu kadarı yeter demektir. Üç söyleyişi vardır. Tı harfi sakin olarak
kat kat, kesreli ve tenvinli olarak katın katın ve tenvinsiz olarak katı katı
şeklinde.
(7104) "Cehenneme
gelince, şanı yüce ve Mübarek Allah ayağını koyuncaya kadar dolmaz."
Bundan sonraki rivayette ise (7106) "Cehennem şanı yüce ve Mübarek izzetin
Rabbi ayağını içine koyuncaya kadar daha var mı der durur. (ayağını koyunca)
yeter yeter der." Birinci rivayette. ise (7102) "Ayağını üzerine
koyar" buyurulmaktadır. Bu hadis, sıfat hadislerinin meşhurlarındandır.
ilim adamlarının bunlar hakkında iki ayrı kanaate sahip oldukları defalarca
geçmiş bulunmaktadır:
ı. Selefin cumhurunun ve
kelamcılardan bir grubun görüşüdür. Bu görüşe göre bunların te'vili hakkında
bir söz söylenmez. Aksine biz bunların cenabı Allah'ın murad ettiği manada hak
olduklarına ve bunların ona layık bir anlamlarının olduğuna, zahir anlamının da
kastedilmediğine iman ederiz.
2. Kelamcıların
cumhurunun görüşü olup, bunlar kendilerine uygun bir şekilde te'vil edilirler.
Buna göre bu hadisin te'vili hususunda da ihtilaf etmişlerdir. Burada ayak
(kadem}den maksat mütekaddim olan demektir. Bu da dilde yaygın bir anlamdır.
Yani şanı yüce Allah onun içine azap ehlinden orası için önceden takdim ettiği
kimseleri koyuncaya kadar ... demek olur. elMazerl ve Kadı Iyaz dedi ki: Bu,
en-Nadr b. Şumeyl'in te'vilidir. Buna yakın bir te'vil de ibnu'l-A'rabi'den
nakledilmiştir.
Bunların ikinci yorumuna
göre maksat yaratılmışlardan birisinin kademi (ayağı)dır. Bu durumda zamir o
bilinen yaratılmışa ait olur.
Üçüncü yoruma göre
yaratılmışlar arasında bu ismi taşıyan bir varlık olma ihtimali vardır. Yüce
Allah'ın onun içine ayağını koyar anlamında "rid: ayak" kelimesinin
geçtiği hadise gelince, imam Ebu Bekir b. Furek bu rivayetin nakil ehli
nezdinde sabit olmadığını iddia etmiş olmakla birlikte bunu Müslim ve başkaları
rivayet etmiştir. Bu sebeple bu rivayet sahihtir. Te'vili de az önce kadem:
ayak hakkında geçen te'vil gibi olur. Bununla birlikte "rid" ile bir
insan topluluğunun kastedilmiş olması da mümkündür. Nitekim "ridün
mincerad" ifadesi bir çekirgeler topluluğu anlamındadır.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu
te'villerin en açık olanı ise bunların cehennemi hak eden ve cehennem için
yaratılmış olan bir topluluk olduklarıdır. Bu te'vili yapanlar derler ki:
Hadisin zahiri anlamından ayrı olarak yorumlanması zorunluluktur. Böylelikle
şanı yüce Allah hakkında bilinen organın imkansız olduğuna dair kat'i delil
ortaya konulabilsin.
(7104) "Allah
yarattıklarından kimseye zulmetmez." Zulmün şanı yüce Allah hakkında
imkansız olduğu defalarca açıklanmış bulunmaktadır. Allah'ın günah sebebi ile
ya da günahsız olarak azaplandırdığı her bir kişiye verdiği azab O'nun
adaletinin bir gereğidir.
"Cennete gelince,
şüphesiz Allah onun için başkalarını yaratır." Bu da sevap (mükafat)'ın am
ellere bağlı olmadığı şeklindeki ehl-i sünnetin görüşünün lehine bir delildir.
Çünkü burada sözü edilenler o zaman yaratılacaklar ve cennette kendilerine
verilecekler herhangi bir amel karşılığında verilmeyecektir. Hiçbir itaat
işlememiş olan küçük çocuklar ile delilerin durumu da budur. Bunların hepsi
Allah'ın rahmeti ve lütfu ile cennette olacaktır.
Bu hadis-i şerif ile
cennetin genişliğinin pek büyük olduğuna delil vardır.
Nitekim sahih hadiste
belirtildiği üzere bir kişiye dahi dünyanın misli ve on misli daha verilecek,
ayrıca yine cennette şanı yüce Allah'ın yeniden yaratacağı bir takım
yaratılmışlara yer kalacaktır .
40 - (2849) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب (وتقاربا
في اللفظ).
قالا: حدثنا
أبو معاوية عن
الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي سعيد. قال
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يجاء
بالموت يوم
القيامة كأنه
كبش أملح
(وزاد أبو
كريب) فيوقف
بين الجنة
والنار
(واتفقا في
باقي الحديث)
فيقال: يا أهل
الجنة! هل
تعرفون هذا؟
فيشرئبون
وينظرون
ويقولون: نعم.
هذا الموت.
قال ويقال: يا
أهل النار! هل
تعرفون هذا؟
قال فيشرئبون
وينظرون ويقولون:
نعم. هذا
الموت. قال
فيؤمر به
فيذبح. قال ثم
يقال: يا أهل
الجنة! خلود
فلا موت. ويا
أهل النار!
خلود فلا موت"
قال ثم قرأ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
{وأنذرهم يوم
الحسرة إذ قضي
الأمر وهم في
غفلة وهم لا
يؤمنون} [19 /مريم
/39] وأشار بيده
إلى الدنيا.
7110-40110- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb -lafızları birbirine yakın olmak üzere- tahdis
edip dedi ki: Bize Ebu Muaviye, A'meş'den tahdis etti, o Ebu Salih'den, o Ebu
Said’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde ölüm, beyaz siyah bir koçmuş gibi getirilir.
-Ebu Kureyb de: Cennet ile cehennem arasında durdurulur ibaresini ekledi.
Hadisin geri kalan kısmında ise ittifak etmişlerdir- ve:
Ey cennet ehli! Bunu
tanıyor musunuz denilir. Başlarını kaldırıp bakarlar ve:
Evet bu ölümdür derler.
Yine: Ey cehennemlikler! Bunu tanıyor musunuz denilir. Onlar da başlarını
kaldırıp bakarlar ve: Evet bu ölümdür derler. Bu sefer verilen bir emir ile
kesilir. Sonra: Ey cennetlikler! Ebedilik var, ölüm yok. Ve ey cehennemlikler!
Ebedilik var, ölüm yok denilir. " Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sen onları işin bitirilivereceği o hasret günü ile korkut.
Halbuki onlar gaflet içindedirler. Onlar hala iman etmezler. " (Meryem,
39) buyruğunu okudu ve eli ile dünyaya işaret buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
4730; Tirmizi, 3156;
41 - (2849) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير عن الأعمش،
عن أبي صالح،
عن أبي سعيد.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إذا
أدخل أهل
الجنة الجنة،
وأهل النار
النار، قيل:
يا أهل الجنة!"
ثم ذكر بمعنى
حديث أبي
معاوية. غير أنه
قال "فذلك
قوله عز وجل"
ولم يقل: ثم
قرأ رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. ولم
يذكر أيضا:
وأشار بيده
إلى الدنيا.
7111-41/11-
Bize Osman b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Ebu Said dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennetlikler cennete, cehennemlikler de
cehenneme konulduğu zaman ey cennet ehli denilecek. " buyurdu. Sonra
hadisi Ebu Muaviye'nin hadisi manasında zikretti. Ancak rivayetinde: "İşte
aziz ve celil Allah'ın ... buyruğu bunu dile getirmektedir" dedi ve sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu okudu demediği gibi aynı şekilde
"eli ile dünyaya işaret etti" ibaresini de zikretmedi.
42 - (2850) حدثنا
زهير بن حرب
والحسن بن علي
الحلواني وعبد
بن حميد (قال
عبد: أخبرني.
وقال الآخران:
حدثنا) يعقوب -
وهو ابن
إبراهيم بن
سعد - حدثنا
أبي عن صالح.
حدثنا نافع؛
أن عبدالله
قال:
إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"يدخل الله
أهل الجنة
الجنة. ويدخل
أهل النار
النار. ثم
يقوم مؤذن
بينهم فيقول:
يا أهل الجنة!
لا موت. ويا
أهل النار! لا
موت. كل خالد
فيما هو فيه".
7112-42/12-
Bize Zuheyr b. Harb, Hasan b. Ali el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd tahdis etti. Abd
bana Yakub -ki o b. İbrahim b. Sa'd'dır- haber verdi derken diğer ikisi tahdis
etti dedi: Bize babam Salih'den tahdis etti, bize Nafi'in tahdis ettiğine göre
Abdullah dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah cennetlikleri cennete koyar, cehennemlikleri de cehenneme koyar.
Sonra aralarında bir münadi kalkarak: Ey cennet ehli! Ölüm yok. Ey cehennem
ehli! Ölüm yok. Herkes içinde bulunduğu halde ebedi kalacaktır diye seslenir.
"
Diğer tahric: Buhari,
6544;
43- (2850) حدثني
هارون بن سعيد
الأيلي
وحرملة بن
يحيى. قالا:
حدثنا ابن
وهب. حدثني
عمر بن محمد
بن زيد بن
عبدالله بن
عمر بن
الخطاب؛ أن
أباه حدثه عن عبدالله
بن عمر؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إذا
صار أهل الجنة
إلى الجنة،
وصار أهل
النار إلى النار،
أتى بالموت
حتى يجعل بين
الجنة والنار.
ثم يذبح. ثم
ينادي مناد:
يا أهل الجنة!
لا موت. ويا
أهل النار! لا
موت. فيزداد
أهل الجنة
فرحا إلى
فرحهم. ويزداد
أهل النار
حزنا إلى
حزنهم".
7113-43/13-
Bana Harun b. Sa'd el-Eyl! ve Harmele b. Yahya tahdis edip dedi ki: Bize İbn
Vehb tahdis etti, bana Ömer b. Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer b.
Hattab'ın tahdis ettiğine göre babası kendisine Abdullah b. Ömer'den tahdis
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cennetlikler cennete girdikten, cehennemlikler de cehenneme girdikten
sonra ölüm getirilir. Nihayet cennet ile cehennem arasında bir yere konulur.
Sonra bir münadi: Ey cennet ehli! Artık ölüm yok. Ey cehennem ehli! Artık ölüm
yok diye seslenir. Bunun üzerine cennet ehlinin sevincine sevinç katılarak
artar. Cehennem ehlinin kederine keder katılarak artar. "
Diğer tahric: Buhari,
6548
AÇIKLAMA: (7110)
"Kıyamet gününde ölüm bir koçmuş gibi getirilir. Cennet ile cehennem
arasında durdurulur ve kesilir. Sonra da ebedilik vardır artık ölüm yoktur
denilir." el-Mazerı dedi ki: Ehl-i sünnete göre ölüm hayatın zıddı bir
arazdır. Mutezile’den bazıları ise o araz değildir. Aksine hayatın yok
olmasıdır demiştir. Bu ise yüce Allah'ın: "Ölümü ve hayatı yarattı"
(Mülk, 2) buyruğu dolayısı ile bir hatadır. Çünkü bu buyrukta yüce Allah ölümün
bir mahluk olduğunu tespit etmektedir. Her iki görüşe göre ise ölüm koç
suretinde ya da başka bir surette bir cisim değildir. Bu sebeple hadis, yüce
Allah'ın bu cismi yaratacağı sonra temsilen kesileceği şeklinde te'vil edilir.
Çünkü ahirettekiler hakkında ölüm sözkonusu olmayacaktır. "el-kebş
el-emlah: beyaz siyah koç" denildiğine göre katıksız beyaz demektir. Bu
açıklamayı İbnu'l Arabi yapmıştır. Kisai ise rengi beyaz ve siyah olmakla
birlikte beyazı daha çok olana denilir demiştir. Daha önce kurbanhklar bahsinde
açıklaması geçmiş bulunmaktadır.
Hemzeli olarak
"yeşteibbu: başını seslenen kimseye doğru kaldırıp bakar"
anlamındadır.
44 - (2851) حدثني
سريج بن يونس.
حدثنا حميد بن
عبدالرحمن عن
الحسن بن صالح،
عن هارون بن
سعد، عن أبي
حازم، عن أبي
هريرة، قال
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "ضرس
الكافر، أو
ناب الكافر،
مثل أحد. وغلظ
جلده مسيرة ثلاث".
7114-44/14- Bana Sureye
b. Yunus tahdis etti ... Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Kafirin dişi yahut kafirin küçük azı dişi Uhud
gibi, derisinin kalınlığı ise üç günlük mesafe gibi olacaktır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
45 - (2852) حدثنا
أبو كريب
وأحمد بن عمر
الوكيعي.
قالا: حدثنا
ابن فضيل عن
أبيه، عن أبي
حازم، عن أبي
هريرة. يرفعه
قال "ما بين
منكبي الكافر
في النار،
مسيرة ثلاثة
أيام، للراكب
المسرع".
ولم
يذكر الوكيعي
"في النار".
7115-45/15-
Bize Ebu Kureyb ve Ahmed b. Ömer el-Veki' tahdis edip dedi ki: ... Ebu Hureyre (Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ref ederek) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Cehennemde kafirin iki omuzu arası hızlıca yol alan süvari için üç günlük
mesafe kadar olacaktır. "
el-Veki'
"cehennemde" lafzını zikretmedi.
Diğer tahric: Buhari,
6551
AÇIKLAMA: "Kalirin
dişi Uhud dağı gibi derisinin kalınlığı ile omuzlarının arası da üç günlük
mesafe olacaktır" hadislerinde sözü edilen 1?u üç günlük mesafe ifadesi,
ona acı ve ızdırap çektirmekte daha ileri derecede olması içindir.
Bütün bunlar yüce Allah'ın
kudretinde olan hususlar olup, sadık (doğru sözlü Nebinin) bunu haber vermesi
dolayısı ile buna iman etmek gerekir.
46 - (2853) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
شعبة. حدثني
معبد بن خالد؛
أنه سمع حارثة
بن وهب؛
أنه
سمع النبي صلى
الله عليه
وسلم قال "ألا
أخبركم بأهل
الجنة؟"
قالوا: بلى.
قال صلى الله
عليه وسلم "كل
ضعيف متضعف.
لم أقسم على
الله لأبره".
ثم قال "ألا أخبركم
بأهل النار؟"
قالوا بلى.
قال "كل عتل
جواظ مستكبر".
7116-46/16-
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberitahdis etti, bize babam tahdis etti, bize
Şu'be tahdis etti, bana Ma'bed b. Halid'in tahdis ettiğine göre o Harise b.
Vehb'in Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinlediğini
nakletmiştir: "Size cennetlikler hakkında haber vermeyeyim mi" Ashab:
buyur dediler. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zayıf olan zayıf
görülen ve Allah adına yemin etse onu yemininde doğru çıkardığı herkestir"
buyurdu. Sonra: "Size cehennemlikleri haber vermeyeyim mi" buyurdu.
Onlar: buyur dediler. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Katı,
batıl adına tartışan, mal yığan cimri ve müstekbir her kişidir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
4918,6071,6657; Tirmizi, 2605; İbn Mace, 4116
46-م - (2853)
وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة، بهذا
الإسناد،
بمثله. غير
أنه قال "ألا
أدلكم".
7117- .. ./18- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be bu isnad ile aynısını rivayet etti, ancak o: "Size (haber vermeyeyim
mi yerine) delalet etmeyeyim mi" dedi.
47 - (2853) وحدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
وكيع. حدثنا
سفيان عن معبد
بن خالد قال:
سمعت حارثة بن
وهب الخزاعي
يقول : قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "ألا
أخبركم بأهل
الجنة؟ كل
ضعيف متضعف.
لو أقسم على
الله لأبره.
ألا أخبركم
بأهل النار؟
كل جواظ زنيم
متكبر".
7118-47/18- Bize
Muhammed b. Numeyr de tahdis etti... Harise b. Vehb el-Huzai dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Size
cennetlikleri haber vermeyeyim mi? Zayıf olan zayıf görülen Allah adına yemin
etse onu yemininde doğru çıkardığı herkestir. Size cehennemlikleri haber
vermeyeyim mi? Katı, batıl adına tartışan, kavme sonradan katılan ve büyüklük
taslayan herkestir. "
48 - (2854) حدثني
سويد بن سعيد.
حدثني حفص بن
ميسرة عن العلاء
بن
عبدالرحمن،
عن أبيه، عن
أبي هريرة؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "رب
أشعث مدفوع
بالأبواب، لو
أقسم على الله
لأبره".
7119-48/19-
Bana Süveyd b. Said tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Saçı sakalı birbirine
karışmış, kapılardan itilip kakılan nice kimse vardır ki Allah adına yemin etse
onu yemininde doğru çıkartır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in cennetlikler hakkında (7116) "zayıf olan
zayıf görülen herkes" ibaresinde geçen "mutedaaff: Zayıf
görülen" kelimesi ayn harfi fethalı olarak da kesreli olarak da (mutedaif)
şeklinde zaptedilmiştir. Ama meşhur olan fethalı olduğudur. Çoğunluk başkasını
zikretmemişlerdir. Anlamı ise insanlar tarafından zayıf görülen, hakir görülen,
dünyada hali zayıf olduğu için kendisine karşı zorbalık taslanan kimsedir.
Kesreli rivayet (mutedaiif)in ise anlamı şudur. Mütevazi, zelil görünen,
önemsenmeyen, kendisini bir parça küçük düşüren kişi demektir.
Kadı Iyaz dedi ki:
Burada zayıflık kalplerin inceliği, yumuşaklığı, imana itaat ve boyun eğişi
anlamında olabilir. Maksat ise cennetliklerin çoğunluğunun bu gibi kimseler
olacağıdır. Tıpkı cehennemliklerin çoğunluğunun diğer kısmın teşkil etmesi
gibi. Yoksa maksat her iki cihette de tamamının bunlar olacağı anlamında
değildir.
(7119) Eşas: saçı baş!
birbirine karışmış ise saçlan keçeleşmiş, toza toprağa bulanmış, saçını
yağlamayan, çokça yıkayamayan kimse demektir. "Kapılardan itilip
kakılan" ise kendisine' içeri girmesi için izin verilmeyen aksine
engellenen, insanlar nezdinde değersiz görüldüğü için kovulan kimse demektir.
''Allah adına yemin etse
onu yemininde doğru çıkarır" ifadesi de şu demektir: Şanı Yüce Allah'ın
keremine ümit bağlayarak yeminini doğru çıkaracağını umarak yemin etse (yeminini
doğru çıkartır) demektir. Allah'a dua etse duasını kabul eder anlamında olduğu
da söylenmiştir. Ancak meşhur olan birinci anlamdır.
Cehennemlikler hakkında
(7116) "katı batıl adına tartışan, mal yığan cimri ve müstekbir her
kişidir." Bir rivayette de (nıS) "Katı, batıl adına tartışan, kavme
sonradan katılan ve büyüklük taslayan her kişidir" sözüne gelince;
"Utül: katı, batıl
adına tartışan" lafzında ayn ve te harfleri ötrelidir. Katı, batıl adına
çetin bir şekilde tartışan kişi demektir. Katı, kaba saba demek olduğu da
söylenmiştir.
Cevvaz: Mal yığan,
cimri, cim harfi fethalı, vav şeddeli ve zı harfi ile olup mal toplayıp
biriktiren, buna karşılık başkasına ondan bir şey vermeyen kimse demektir. Eti
çok, yürüyüşünde kibirli olan demek olduğu söylendiği gibi kısa boylu ve
göbekli demek olduğu da söylenmiştir. Böbürlenen şımaran kişi anlamında olduğu
da söylenmiştir.
"Zenim: Kavme
sonradan katılan" ise nesebe iddia ile katılan ama aslında onlardan
olmayan kişi demektir. Bu yönü ile kuyruğu kesik koyunun kesik kuyruğuna
benzetilmiştir.
Büyüklük taslayan
(mütekebbir ve müstekbir) ise kibirli kimse demektir.
Kibir ise hakka karşı
çıkmak ve insanları küçümsemek demektir.
49 - (2855) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
ابن نمير عن
هشام بن عروة،
عن أبيه، عن
عبدالله بن
زمعة. قال : خطب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فذكر
الناقة وذكر
الذي عقرها.
فقال "إذ
انبعث أشقاها:
انبعث بها رجل
عزيز عارم
منيع في رهطه،
مثل أبي زمعة"
ثم ذكر النساء
فوعظ فيهن ثم
قال "إلام يجلد
أحدكم
امرأته؟" في
رواية أبي بكر
"جلد الأمة"
وفي رواية أبي
كريب "جلد
العبد. ولعله
يضاجعها من
آخر يومه" ثم
وعظهم في ضحكهم
من الضرطة
فقال "إلام
يضحك أحدكم
مما يفعل؟"
7120-49/20- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize İbn Numeyr, Hişfun b.
Urve’den tahdis etti, o babasından, o Abdullah b. Zem'a'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe verdi, dişi deveyi
de sözkonusu etti. Onu keseni de sözkonusu edip şöyle buyurdu: "O kavmin
en bedbahtı ileri atıldığı zaman onun için güçlü, oldukça şerıi, kavmi arasında
kuvvetli Ebu Zem'a gibi birisi ileri atıldı." Sonra kadınları sözkonusu
etti. Onlar hakkında da öğüt verdikten sonra: "Sizden biriniz ne diye
hanımını döver ki" buyurdu. Ebu Bekir'in rivayetinde "cariye döver
gibi." Ebu Kureyb'in rivayetinde ise "köleyi döver gibi
(demiştir)." "Halbuki belki de gününün sonunda onunla cima
eder." Sonra yellenmeye gülmeleri sebebi ile onlara öğüt vererek:
"Sizden bir kimse neden yaptığına güler" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
3377 -muhtasar-, 4942, 5204, 6042 -muhlasar olarak-; Tirmizi, 3343; İbn Mace,
1973
AÇIKLAMA: Dişi
devenin kesilmesine dair hadiste geçen "arim: şerli" ayn ve re harfi
ile olup dil bilginleri şöyle demişlerdir: Bu şerli, fesat çıkartan, murdar
kötü kişi demektir. Güçlü ve zararlı kişi demek olduğu da söylenmiştir.
Hadis-i şeriften
anlaşıldığına göre;
1. Te' dib zarureti
olmadan kadınlara vurmak yasaklanmaktadır.
2. Başkasının sesini
duyduğu yellenmesi dolayısı ile gülmek yasaklanmaktadır. Aksine böyle bir şey
duyarsa bunu fark etmemiş gibi yapar, ona aldırmadan ve duymadığı izlenimini
vererek konuşmasını meşgul olduğu işinİ sürdürür.
3. Güzel edep ve güzel
geçim teşv!k edilmektedir.
50 - (2856) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا جرير عن
سهيل، عن أبيه،
عن أبي هريرة.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "رأيت
عمرو بن لحي
بن قمعة بن
خندف، أبا بني
كعب هؤلاء، يجر
قصبه في النار".
7121-50/21-
Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Cerir, Suheyl'den tahdis etti, o babasından,
o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ben, Amr b. Luhayy b. Kama b. Hindif'i şu Ka'boğullarının
atasını cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
51 - (2856) حدثني
عمرو الناقد
وحسن
الحلواني
وعبد بن حميد
(قال عبد:
أخبرني. وقال
الآخران:
حدثنا) يعقوب -
وهو ابن
إبراهيم بن
سعد - حدثنا
أبي عن صالح، عن
ابن شهاب. قال:
سمعت سعيد بن
المسيب يقول:
إن البحيرة
التي يمنع
درها
للطواغيت،
فلا يحلبها
أحد من الناس.
وأما السائبة
التي كانوا
يسيبونها
لآلهتهم، فلا
يحمل عليها
شيء. وقال ابن
المسيب: قال
أبو هريرة:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "رأيت
عمرو بن عامر
الخزاعي يجر
قصبه في
النار. وكان
أول من سيب
السيوب".
7122-51/22-
Bana Amr en-Nakid, Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd tahdis etti. Abd, bana
Yakub -ki o b. İbrahim b. Sa'd'dır- haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti
dedi: Bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan şöyle dediğini rivayet
etti: Said b. el-Müseyyeb'i şöyle derken dinledim: Bahira, sütü tağutlar için
alıkonulan ve insanlardan hiçkimse tarafından sağılmayan devedir. Saibe ise
ilahları için serbest bıraktıkları ve üzerine hiçbir yük vurulmayan devedir.
İbnu'l Müseyyeb dedi ki:
Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, Amr
b. Amir el-Huzai'yi cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm ve saibeleri
ilk serbest bırakan kişi o idi" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
4623
AÇIKLAMA: (7121)
"Ben, Amr b. Luhayy b. Kama b. Hindif'i şu Ka'boğullarının babasını
cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm." Diğer rivayette (7122)
''Amr b. Amir b. el-Huzai'yi cehennemde bağırsaklarını sürüklerken gördüm.
Saibeleri ilk serbest bırakan idi" buyurulmaktadır. Buradaki
"Kamaa" kelimesini dört şekilde zaptetmişlerdir. Bunların en meşhuru
kaf harfi kesreli mim harfi şeddeli ve fethalı (kimmaa) şeklidir. İkfncisi kaf
ve kesreli mim şeddeli (kimmia) şeklidir. Bunu Kadı Iyaz el-Baci'nin İbn
Mahan'dan rivayetinden olmak üzere nakletmiştir.
Üçüncüsü kaf harfi
fethalı, mim sakin (kam'a) şeklidir. Dördüncüsü ise kaf ve mim harfleri fethalı
ve mim şeddesiz (kamaa) şeklidir. Kadı Iyaz dedi ki: Bu da çoğunluğun
rivayetidir.
"Hindif" ise
hı ve dal harfleri kesreli zaptedilmiştir. Daha meşhur olan budur. Kadı Iyaz
el-Meşarik'de bu ismin iki şekilde zaptedildiğini nakletmektedir. Biri bu,
diğeri ise hı kesreli dal fethalı olmak üzere "hindef" söyleyişidir.
Hindif kabilenin annesinin adıdır. Munsarıf değildir. Adı da İmran b. el-Cafb.
Kudaa kızı Leyla'dır. "Ka'boğullarının atası" sözüne gelince, burada
(atası anlamındaki) "eba" lafzını bu şekilde be ile zaptetmiş
bulunuyoruz. Diyarımızdaki nüshaların çoğunda da bu şekildedir. Bazılarında ise
hı harfi ile "eha" (ka'boğullarının kardeşi demek olur) şeklindedir.
Kadı Iyaz bunu el-Cülüdi'nin ravilerinden çoğunluğundan nakletmiş ve şunları
söylemiştir: Birincisi İbn Mahan ile el-Cülüdi'nin ravilerinin bazılarının
rivayetidir. Doğrusu da odur. Nitekim İbn Ebu Hayseme, Musab ez-Zubeyri ve
başkaları da hadisi bu şekilde zikretmişlerdir. Çünkü Ka'b, Huzaa'nın
kollarından birisi ve Huzaa'nın oğludur.
Luhayy ise lam ötreli,
ha fethalı, sondaki ye şeddelidir.
"Kusbeu:
bağırsaklarını" kaf harfi ötreli ve sad harfi sakindir. Çoğunluk
bağırsakları demek olduğunu söylerken Ebu Ubeyd "kusb" bağırsakların
tekilidir demiştir.
İkinci rivayette (7122)
"Amr b. Amir'e" gelince Kadı Iyaz şunları söylemiştir: Huzaa oğlunun
nesebinde bilinen Amr b. Luhay b. Kamaa'dır. Birinci rivayette söylediği gibi.
O da Kamaa b. İlyas b. Mudar'dır. Amir ise onun babası olan Ebu Kamaa'nın
amcasıdır. O da Müdrike b. İlyas'dır. Hicazlı neseb bilginlerinin söyledikleri
budur. Ama kimisi de şunları söyler: Onlar Yemen'den Amr b. Amir'in
oğullarından gelirler. O da Amr b. Luhayy'dır. Adı ise Rabia b. Harise b. Amr
b. Amir'dir. Bu görüşü kabul eden bir kimse bu ikinci rivayeti delil
gösterebilir. Kadı Iyaz' ın sözleri burada sona ermektedir. Allah en iyi
bilendir.
52 - (2128) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا جرير عن
سهيل، عن أبيه،
عن أبي هريرة.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "صنفان
من أهل النار
لم أرهما. قوم
معهم سياط
كأذناب البقر
يضربون بها
الناس. ونساء
كاسيات
عاريات مميلات
مائلات.
رؤوسهن
كأسنمة البخت
المائلة. لا
يدخلن الجنة
ولا يجدن
ريحها. وإن
ريحها لتوجد
من مسيرة كذا
وكذا".
7123-52/23-
Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Cerir, Suheyl'den tahdis etti, o
babasından, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cehennem ehlinden iki sınıf
vardır. Onları henüz görmedim. (Birileri) beraberlerinde inek kuyruklarını
andıran kamçılar bulunan ve onlarla insanları döven kimselerdir. (Diğeri)
giyimli (ama) çıplak, meylettiren, meyleden, başları yan yatmış deve
hörgüçlerini andırankadınlardır. Bu kadınlar ne cennete girerler ne de kokusunu
alırlar. Ve muhakkak onun kokusu şu kadar şu kadar uzaklıktan alınır. "
AÇIKLAMA: "İki
sınıf cehennem ehlindendir. Onları henüz görmedim ... " Bu hadis,
nübüvvetin mucizelerindendir. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
verdiği haber gerçekleşmiştir. Kamçı sahiplerine gelince, bunlar şurta (güvenlik)
valisinin (sorumlusunun) görevlileridir. Giyinmiş kadınlar hakkında ise çeşitli
açıklamalar sözkonusudur.
1. Bunlar Allah'ın
nimetleri ile giyimli, onlara (nimetlere) şükretmekten yana çıplaktırlar.
2. Elbiseler bakımından
giyimli, hayır işlemekten ahiretlerine gereken ihtimamı göstermekten, itaatlere
itina etmekten yana çıplaktırlar.
3. Güzelliğini göstermek
için bedeninin bir kısmını açar. İşte bunlar hem giyimli hem çıplaktır.
4. Elbisenin altında
olanı gösterecek şekilde ince elbiseler giyerler. Mana itibari ile çıplak
giyimli sayılırlar.
Meyleden ve
meylettirenlere gelince; bunlar yüce Allah'a itaatten, onların yerine
getirmeleri gereken ferderini (iffetlerini) ve diğer hususları korumaktan yana
sapan, uzaklaşan kimselerdir. Meylettirirler yani başkalarına yaptıklarını
yapmayı öğrettirirler.
Bir diğer açıklamaya
göre meylederler yani yürüyüşlerinde sağa sola kırıtarak kollarını oynatarak
yürürler. Bir diğer açıklamaya göre meyledenler saçlarını eğen bir şekilde
tararlar. Bu ise onlar tarafından bilinen fahişelere özgü bir tarama şeklidir.
Meylettirirler yani başkalarına da böyle bir taramayı öğretirler.
Bir diğer görüşe göre
erkeklere meylederler, onları da gösterdikleri zinetleri ve başka şeylerle
kendilerine meyletmelerini sağlarlar.
Başlarının yan yatmış
deve hörgücü gibi olmasına gelince. Bu da şu demektir: Başlarını örtülerle,
sanklarla ve daha başka başa sarılan şeylerle büyültürler, kabartırlar. Öyle ki
saçları buhti denilen deve türünün (yan yatmış) hörgüçlerine benzer. Buna dair
açıklamalarda meşhur olan budur.
el-Mazerı dedi ki: Bunun
erkekleri arzularlar, gözlerini onlara bakmaktan çekmezler, başlarını önlerine
eğmezler anlamında olduğu da vardır.
Kadı İyaz, meyleden
kadınların saçı yan yatıran tarayışı tararlar açıklamasını tercih etmiştir. Bu
da saçları örükler halinde tarayıp, başının üst tarafında onları bağlayıp başın
ortasında onları bir araya getirip develerin hörgüçleri gibi olması halidir. Bu
da deve hörgüçlerine benzetmekten maksadın ancak saç örgülerinin başlarının
üstüne kaldırılması ve onları orada bir araya toplayıp, yaptıkları örgü ile
çoğaltarak nihayet başın bir tarafına eğip yatırması şeklidir. Tıpkı hörgücün
yan yatması gibi. İbn Düreyd dedi h Devenin hörgücü yanlarından birisine
eğilmiş ise "nakatun meyla: hörgücü meyletmiş deve" denilir .
"Cennete
girmezler" bu da buna benzer ifadelerde daha önce geçmiş iki şekilde
yorumlanır.
Bu yorumlardan birisine
göre bu, haram olduğunu bilmesi ile birlikte herhangi bir haram! helal kabul eden
hakkında yorumlanır. Bu durumda bir kadın kafir olur, ebedi olarak cehennemde
kalır ve ebediyyen cennete giremez.
2. Onun cehennemden
kurtulan kimselerle birlikte ilk seferde girmeyeceği şeklinde yorumlanır. Yüce
Allah en iyi bilendir.
53 - (2857) حدثنا
ابن نمير.
حدثنا زيد
(يعني ابن
حباب). حدثنا
أفلح بن سعيد.
حدثنا
عبدالله بن
رافع، مولى أم
سلمة. قال:
سمعت أبا
هريرة يقول
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يوشك،
إن طالت بك
مدة، أن ترى
قوما في
أيديهم مثل
أذناب البقر.
يغدون في غضب
الله،
ويروحون في سخط
الله".
7124-53/24- Bize İbn
Numeyr tahdis etti... Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer çok yaşarsan ellerinde inek kuyruklarını
andıran kamçılar bulunan sabahleyin Allah'ın gazabında giden, akşamleyin Allah'ın
hışmında geri dönen kimseleri görmen yakındır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
54 - (2857) حدثنا
عبيدالله بن
سعيد وأبو بكر
بن نافع وعبد
بن حميد.
قالوا: حدثنا
أبو عامر
العقدي. حدثنا
أفلح بن سعيد.
حدثني
عبدالله بن
رافع، مولى أم
سلمة، قال:
سمعت أبا هريرة
يقول : سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول "إن
طالت بك مدة،
أوشكت أن ترى
قوما يغدون في
سخط الله،
ويروحون في
لعنته. في
أيديهم مثل
أذناب البقر".
7125-54/25- Bize
Ubeydullah b. Said, Ebu Bekr b. Nafi ve Abd b. Humeyd tahdis edip dedi ki: Bize
Ebu Amir el-Akadi tahdis etti, bize Eflah b. Said tahdis etti, bana Um
Seleme'nin azacilıs! Abdullah b. Rafi' tahdis edip dedi ki: Ebu Hureyre'yi
şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle
buyururken dinledim: "Eğer ömrün uzarsa sabahleyin Allah'ın gazabında
giden O'nun lanetinde akşam dönen, ellerinde inek kuyruklarını andıran kamçılar
bulunan kimseleri görmen yakındır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
15- DÜNYANIN SONUNUN
GELMESİ VE KIYAMET GÜNÜNDE HAŞRIN BEYANI BABI