SAHİH-İ MÜSLİM |
CENNET - CEHENNEM |
1- CENNETİN NİTELİKLERİ
BABI
1 - (2822) حدثنا
عبدالله بن
مسلمة بن
قعنب. حدثنا
حماد بن سلمة
عن ثابت
وحميد، عن أنس
بن مالك. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "حفت
الجنة
بالمكاره. وحفت
النار
بالشهوات".
7061-111- Bize Abdullah b.
Mesleme b. Ka'neb tahdis etti, bize Hammad b. Seleme Sabit ve Humeyd’DEN tahdis
etti; o Enes b. Malik’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Cennet hoşa gitmeyen şeylerle kuşatılmış, cehennem de
şehvet ve arzularla kuşatılmıştır" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizi,
2559
(2823)
وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا شبابة.
حدثني ورقاء
عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
7062- .. ./2- Bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Şebabe tahdis etti, bana Verka, Ebu
Zinad'dan tahdis etti, o A'rec'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Cennet
hoşlanılmayan şeylerle kuşatılmış, cehennem de arzularla kuşatılmıştır. "
Bunu Müslim bu şekilde "huffet: kuşatılmış" diye rivayet etmiştir.
Buhari'de de aynı şekilde kaydedildiği gibi yine Buhari'de "hucibet:
perdelenmiştir" diye de kaydedilmiştir. Her ikisi de sahihtir.
İlim adamları der ki:
Bu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e verilmiş olan güzel temsil
türleri arasında yer alan cevaimul kerimden harika ve fevkalade fasih sözlerdendir.
Anlamı şudur: Cennete ancak hoşlanılmayan şeyler yapılarak ulaşılır, cehenneme
de arzu ve şehvetler yerine getirilerek. Bu şekilde her ikisi bunlarla
perdelenmiştir. Perdeyi kaldırabilen kimse perdelenen şeye ulaşır. Cennetin
önündeki perdeyi kaldırmak hoşlanılmayan şeylere tahammül ile mümkün olur.
Cehennem üzerindeki perdeyi kaldırmak da şehvetleri işleyerek gerçekleşir.
Hoşlanılmayan şeylerin
kapsamına ibadetlerde gayretli olmak, ibadetleri ısrarla devam ettirmek, ibadet
meşakkatlerine sabretmek, öfkeyi yutmak, affetmek, hilm (tahammülkarlık)
göstermek, sadaka vermek, kötülük yapana iyilik yapmak, arzu ve isteklere karşı
sabırlı davranmak ve benzeri hususlar girer.
Cehennemin etrafını
kuşatmış olan arzu ve şehvetlere gelince, göründüğü kadarı ile bunlar içki,
zina, yabancı kadına bakmak, gıybet etmek, eğlence yoluna gitmek ve benzeri
haram arzu ve isteklerdir.
Mübah olan şehvet ve
arzular ise bunun kapsamına girmez. Bununla birlikte haram olanlara çeker
korkusu ile ya da kalbi katılaştırır yahut itaatlerden meşgul eder yahut da bu
alanda harcama yapmak için dünyalığı elde etmeye ihtiyaç duymaya ve benzeri
hususlara sürüklemesi korkusuyla da bunları çokça yapmak mekruh görülmüştür.
2 - (2824) حدثنا
سعيد بن عمرو
الأشعثي
وزهير بن حرب
(قال زهير:
حدثنا. وقال
سعيد: أخبرنا)
سفيان عن أبي
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. قال "قال
الله عز وجل: أعددت
لعبادي
الصالحين ما
لا عين رأت،
ولا أذن سمعت،
ولا خطر على
قلب بشر".
مصداق
ذلك في كتاب
الله: {فلا
تعلم نفس ما
أخفي لهم من
قرة أعين جزاء
بما كانوا
يعملون{ [32 /السجدة
/17].
7063-2/3- Bize Said b.
Amr el-Eş'ası ve Zuheyr b. Harb tahdis etti. Zuheyr bize Süfyan, Ebu Zinad’DAN
tahdis etti derken Said haber verdi dedi. O ,6;rec'den, o Ebu Hureyre'den, o
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurdUğunu' rivayet etti:
"Yüce Allah buyurdu ki: Ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği,
hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin hatırına gelmediği şeyleri
hazırladım." Bunu doğrulayan Allah'ın kitabındaki: "Onlara o
işlediklerine mükafat olmak üzere kendileri için gözleri aydınlatan ne nimetler
gizlendiğini hiçbir kimse bilmez" (Secde, 14) buyruğudur.
Diğer tahric: Buhari,
3244,4779; Tırmizi, 3197
3 - (2824) حدثني
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب. حدثني
مالك عن أبي
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة؛
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال "قال
الله عز وجل:
أعددت لعبادي
الصالحين ما
لا عين رأت،
ولا أذن سمعت،
ولا خطر على
قلب بشر. ذخرا.
بله ما أطلعكم
الله عليه".
7064-3/4- Bana Harun b.
Said el-Eyl! tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bana Malik, Ebu Zinad'dan
tahdis etti, o A'rec'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Aziz ve Celil Allah buyurdu ki:
Ben salih ku Ila rı m için -Allah'ın size haber verdikleri bir tarafa- hiçbir
gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir beşerin kalbinden
geçirmediği şeyleri biriktirip sakladım. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4 - (2824) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
أبو معاوية. ح
وحدثنا ابن
نمير (واللفظ
له). حدثنا أبي.
حدثنا الأعمش
عن أبي صالح،
عن أبي هريرة،
قال : قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يقول
الله عز وجل:
أعددت لعبادي
الصالحين ما
لا عين رأت، ولا
أذن سمعت، ولا
خطر على قلب
بشر. ذخرا. بله
ما أطلعكم
الله عليه". ثم
قرأ: {فلا تعلم
نفس ما أخفي
لهم من قرة
أعين}.
7065-4/5- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Muaviye tahdis etti.
(H) Bize İbn Numeyr -lafız ona ait olmak üzere- de tahdis etti, bize babam
tahdis etti, bize A'meş, Ebu Salih'den tahdis etti, o Ebu Hureyre’den şöyle
dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''Aziz ve Celil Allah buyuruyor ki: Ben salih kullarım için -Allah'ın sizi
haberdar ettiği bir tarafa- hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği
ve hiçbir beşerin kalbinden geçirmediği şeyleri biriktirip hazırladım"
Sonra da: "Onlara işlediklerine mükafat olmak üzere kendileri için gözleri
aydınlatan ne nimetler gizlendiğini hiçbir kimse bilmez" buyruğunu okudu.
Diğer tahric: Ebu
Bekir b. Ebu Şeybe'nin hadisini Buhari, 4779'da muallak olarak; İbn Mace, 3228;
İbn Numeyr'in hadisini Yalnız Müslim rivayet ebniştir
5 - (2825) حدثنا
هارون بن
معروف وهارون
بن سعيد
الأيلي. قالا:
حدثنا ابن
وهب. حدثني
أبو صخر؛ أن
أبا حازم حدثه
قال: سمعت سهل
بن سعد
الساعدي يقول
: شهدت
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم مجلسا وصف
فيه الجنة.
حتى انتهى. ثم
قال صلى الله
عليه وسلم في
آخر حديثه
"فيها ما لا
عين رأت، ولا
أذن سمعت، ولا
خطر على قلب
بشر" ثم اقترأ
هذه الآية:
{تتجافى
جنوبهم عن
المضاجع
يدعون ربهم
خوفا وطمعا
ومما رزقناهم
ينفقون* فلا
تعلم نفس ما
أخفي لهم من
قرة أعين جزاء
بما كانوا
يعملون} [32
/السجدة /16 و-17].
7066-5/6- Bize Harun b.
Maruf ve Harun b. Said el-Eyli tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb tahdis etti,
bize Ebu Sahr'ın tahdis ettiğine göre Ebu Hazim kendisine tahdis edip dedi ki:
Sehl b. Sa'd el-Saidi'yi şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in bir meclisinde hazır bulundum. O mecliste cenneti anlatlı ve
nihayet sonuna kadar geldikten sonra hadisin sonunda şöyle buyurdu: "Orada
hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin kalbinden
geçirmediği şeyler vardır" buyurdu ve şu ayet-i kerimeyi okudu:
"Yanları yataklarından uzak kalır. Rablerine korkarak ve ümit ederek dua
ederler. Onlara verdiğimiz rızıktan infak da ederler. Onlara o işlediklerine
mükafat olmak üzere kendileri için gözleri aydınlatan ne nimetlergizlendiğini
hiçbir kimse bilmez" (Secde, 15-16) ayetini okudu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Salih
kulları m için -Allah'ın size bildirdikleri şöyle dursun- hiçbir gözün
görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir beşerin kalbinden geçirmediği
şeyleri biriktirip hazırladım. " Bazı nüshalarda ''Allah'ın sizi haberdar
ettiklert şöyle dursun" şeklinde iken bazı nüshalarda da "sizi
haberdar ettiklerim" şeklindedir. Bu, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe'nin
rivayetinde böyledir. Bütün nüshalarda "zühran: biriktirip" diye
kaydedilmiş olmakla birlikte bundan önce zikredilen Harun b. Said el-Eyli
(7064) rivayetinde ise bazı nüshalarda "vezühran: ve biriktirip"
şeklindedir. Bazılarında da birinci şekildeki gibidir.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu
çoğunluğun rivayetidir, diğeri gibi daha açıktır.
Birincisi ise
el-Farisi'nin rivayetidir.
"Belhe: şöyle
dursun" lafzında be harfi fethalı lam harfi sakindir. Yani Allah'ın sizi
haberdar ettiklerini bir kenara bırak, size bildirmedikleri daha da büyüktür
demektir. Böylelikle Allah'ın haberdar etmedikleri yanında diğerlerinin ayrıca
sözkonusu edilmesine gerek olmadığını anlatmak istemiş gibidir. Bunun
"onlardan başka" anlamında olduğu söylendiği gibi ... nasıl olur
anlamında olduğu da söylenmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: