SAHİH-İ MÜSLİM |
KIYAMET, CENNET, CEHENNEM |
15- MÜ'MİNİN MİSALİ
HURMA AĞACI GİBİDİR BABI
7029-63/1- Bize Yahya b. Eyyub, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr esSa'dı -lafız Yahya'ya ait
olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize İsmail -yani
b. Cafer- tahdis etti-, bana Abdullah b. Dinar'ın
haber verdiğine göre o Abdullah b. Ömer'i şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ağaçlar arasında yapraklan düşmeyen bir ağaç
vardır ve o müslümana bir misaldir. Bana onun ne
olduğunu söyleyin" buyurdu. İnsanlar vadinin ağaçlarını söylemeye
koyuldular.
Abdullah dedi ki: Benim
içime de onun hurma ağacı olduğu düştü ama utandım. Sonra: Bize onun ne
olduğunu söyle ey Allah'ın RasUlü! dediler. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "o hurma ağacıdır" buyurdu.
Ben bunu (babam) Ömer'e
söylediğimde o: Onun hurma ağacı olduğunu söylemiş olmanı şundan ve şundan daha
çok severdim dedi.
Diğer tahric: Buhari, 61
7030-64/2- Bana Muhammed
b. Ubeyd el-Guberi tahdis
etti, bize Hammad b. Zeyd tahdis etti, bize Eyyub Ebu'l-Halil ed-Dubal’DEN tahdis etti, o Mücahid'den, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Misali mümine benzeyen bir ağacın bana
haberini verin" buyurdu. Oradakiler çöIlerdeki
ağaçlardan her bir ağacı saymaya koyuldular.
İbn Ömer dedi ki: Benim içime yahut kalbime onun hurma ağacı
olduğu düştü. Onu söylemek istedimse de kavmin yaşlıları dolayısıyla
konuşmaktan çekindim. Onlar susunca Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O hurma ağacıdır" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 61, 2209
-muhtasar-, 5444, 5448 -muhtasar-
7031- .. ./3- Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve İbn Ebu
Ömer tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan
b. Uyeyne, İbn Ebu Necih’DEN tahdis
etti, o Mücahid’DEN şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer'e Medine'ye gitmek üzere arkadaşlık ettim. Onun Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den ancak bir hadis rivayet ettiğini dinledim. Dedi
ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanında idik. Bir hUrIpa ağacının özü getirildi.
Sonra önceki ikisinin hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
7032- .. ./4- Bize İbn Numeyr de tahdis
etti, bize babam tahdis etti, bize Seyf tahdis edip dedi ki: Mücahid'i şöyle derken dinledim: İbn
Ömer'i şöyle derken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e hurma ağacının özü getirildi deyip
öncekilerin hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
7033- .. ./5- Bize Ebu Bekr b. Ebu
Şeybe tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis
etti, bize Ubeydullah b. Ömer, Nafi'den
tahdis etti, o İbn Ömer'den
şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanında idik. "Bana yapraklan dökülmeyen müslüman
adama benzeyen -yahut onun gibi olan- bir ağacı haber verin" buyurdu.
İbrahim dedi ki: Muhtemelen Müslim:
"Yemişlerini de
verir" dedi. Ama ben benden başkalarının yanında da "her zaman
yemişlerini vermez" diye buldum.
İbn Ömer dedi ki: İçime onun hurma ağacı olduğu düştü. Ebu Bekir ve Ömer'in de konuşmadıklarını görünce konuşmak
-yahut bir şey söylemekhoşuma gitmedi. Ömer ise: Onu
söylemiş olmanı şundan şundan daha çok severdim
dedi.
Diğer tahric: Buhari, 4698
AÇIKLAMA: (7029)
''Ağaçlardan yaprağı düşmeyen bir ağaç vardır. .. Şundan şundan
daha çok severdim." Bu hadisteki "leentekune:
... olman" ifadesinde lam fethalıdır.
Bazı nüshalarda (7030)
"elbevadi: çöller" kelimesinin sonuda ye harfi kaydedilmiş olmakla birlikte bazılarında
ise ye harfi hazfedilmiştir. Bu da bir söyleyiştir.
Bu hadisten çeşitli
hükümler anlaşılmaktadır:
1. İlim adamının
arkadaşlarına anlayışlarını sınamak, onları düşünmeye ve dikkate teşvik etmek
için bir mesele ortaya atması müstehaptır.
2. Örnekler ve
benzerlikler verilerek konu anlatılabilir.
3. İbn
Ömer'in yaptığı gibi büyüklere saygı gösterilir. Ama büyüklerin meseleyi
bilmemeleri halinde onu bilen yaşı küçük kimsenin onu söylemesi gerekir.
4. Bir kimsenin
çocuğunun üstünlüğü ve güzel kavrayışı sebebi ile sevinmesi güzeldir. Ömer
(r.a.)'ın: "Onun hurma ağacı olduğunu söylemeni
şundan daha çok severim" demekle de bununla Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in oğluna dua etmesini, anlayışının
ve kavrayışının güzelliğini öğrenmiş olmasını arzu etmiş olmasından dolayıdır.
5. Hurma ağacının
üstünlüğü de anlaşılmaktadır.
İlim adamları der ki:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hurma ağacını hayrının çokluğu, gölgesinin sürekliliği, meyvesinin tatlılığı,
sürekli bulunması bakımından müslümana benzetmiştir.
Çünkü hurma ağacının meyvesi çıktığı andan itibaren kuruyuncaya kadar ondan
faydalı pek çok şeyedinilir. Ayrıca kerestesinden,
yaprağından, dallarından da yararlanılır, kütük olarak, odun olarak, sopa
olarak, baston olarak, hasır, ip, kapkacak ve daha
başka şeyler yapılarak kullanılır. En son yararlanılacak şeyi ise çekirdeğidir.
O da develere yem olarak verilir. Diğer taraftan hurma ağacı bitki olarak da
güzeldir. Meyvesinin şekli de güzeldir. Bu sebeple o her şeyiyle faydadır,
hayırdır, güzelliktir. Nitekim mümin de çokça itaat etmesi, ahlakının
güzelliği, namazına, orucuna, Kur'an okumaya, zikire, sadakaya, akrabalık bağını gözetmeye, diğer
itaatlere ve daha başka şeylere devam etmesi bakımından bütünüyle bir hayırdır.
İşte benzetme yönü ile alakalı doğru açıklama budur. Benzeme yönünün hurma
ağacının başının kesilmesi halinde ölmesi olduğu da söylenmiştir. Bu yönüyle
diğer ağaçlara benzemez. Hurma ağacının aşılanmadıkça meyve taşımadığı olduğu
da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.
"İnsanlar çöllerin
ağaçlarına daldılar." Yani düşünceleri çöllerdeki ağaçlara gitti. Her bir
kişi de bunu çöl ağaçlarından bir ağaç türü ile açıklamaya başladı. Hurma ağacı
hatırlarına gelmedi.
(7030) "İbn Ömer dedi ki: İçime yahut kalbime onun hurma ağacı
olduğu düştü." Burada erru ile nefis kalp ve
insanın içi demektir. "Kavmin yaşlıları" ise onların yaşça büyükleri
ve ihtiyarları demektir.
(7031) "Hurma ağacının
özü" cummar cim harfi ötreli, mim şeddelidir.
Bu da hurma ağacının
kalbinde (içinde) olup yenilen bir şeydir. Yumuşaktır.
(7032) "Bize Seyf tahdis edip dedi ki:
Mücahidi dinledim" Doğrusu bu şekilde "seyf"
dir. Kadı Iyaz dedi ki: Bir
nüshada bu isim "Süfyan" olarak kaydedilmiş
ise de o yanlıştır aksine doğrusu "seyf" dir. Buhari dedi ki: Veki' der ki: O seyf Ebu Süleyman' dır. İbnu'l Mübarek
ise: O Seyf b. Ebu
Süleyman' dır demiştir. Yahya b. el-Kattan ise: Seyf
b. Süleyman' dır demiştir.
(7033) "Yapraklan
dökülmeyen" yaprakları dağılmayan ve dökülmeyen demektir.
"İbrahim dedi ki:
Muhtemelen Müslim: Yemişlerini verir dedi. Benden başkasında da aynı şekilde
"her zaman yemişlerini vermez" diye buldum." Bunun anlamı şudur:
Müslim'in arkadaşı İbrahim b. Süfyan'ın rivayetinde
ve aynı şekilde Müslim'den nakleden ondan başka ravilerin
rivayetinde "yaprakları da düşmez, her zaman yemişlerini de vermez"
şeklindedir. İbrahim b. Süfyan ise bunu "ve
yemişlerini vermez" sözünü diğer rivayetlerden farklı olarak açıklanmasını
zor bulduğundan ötürü "muhtemelen Müslim bunu "la ... mez"i düşürerek ve verir diye söylemiştir. Ben ve
başkaları ise buraya "la"ı koymakla hata
etmiş olabiliriz.
Kadı Iyaz
ve ondan başka imamlar ise şöyle demektedir: Bu, İbrahim'in sandığı gibi yanlış
değildir. Aksine Müslim'in sahihinde bulunduğu şekli ile "la" harfi
ile doğru olandır. Nitekim Buhari de bunu bu şekilde
rivayet etmiştir. Bunun açıklaması da şöyledir: Buradaki olumsuzluk edatı
"vermesi" ile ilgili değildir. Aksine hazfedilmiş bir lafız ile
alakalıdır. Bu lafzIn takdiri de şöyledir: Bunun
yapraklan da düşmez ... şu da olmaz. Yani bu ağaç şu hal ile de bu hal ile de
karşılaşmaz demektir. Ama ravi bu şekilde atfedilen lafızlan tek tek zikretmeyip
sonradan yine söze başlayıp: "Yemişini de her zaman verir" demiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: