SAHİH-İ MÜSLİM |
KIYAMET, CENNET, CEHENNEM |
15 - باب مثل
المؤمن مثل
النخلة
15- MÜ'MİNİN MİSALİ
HURMA AĞACI GİBİDİR BABI
63 - (2811) حدثنا
يحيى بن أيوب
وقتيبة بن
سعيد وعلي بن
حجر السعدي
(واللفظ
ليحيى) قالوا:
حدثنا
إسماعيل
(يعنون ابن
جعفر). أخبرني
عبدالله بن
دينار؛ أنه
سمع عبدالله
بن عمر يقول
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إن من
الشجر شجرة لا
يسقط ورقها.
وإنها مثل
المسلم. فحدثوني
ما هي؟" فوقع
الناس في شجر
البوادي.
قال
عبدالله: ووقع
في نفسي أنها
النخلة. فاستحييت.
ثم قالوا:
حدثنا ما هي؟
يا رسول الله!
قال فقال "هي
النخلة". قال
فذكرت ذلك
لعمر. قال: لأن تكون
قلت: هي
النخلة، أحب
إلي من كذا
وكذا.
7029-63/1- Bize Yahya b.
Eyyub, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr esSa'dı -lafız Yahya'ya ait olmak üzere-
tahdis edip dedi ki: Bize İsmail -yani b. Cafer- tahdis etti-, bana Abdullah b.
Dinar'ın haber verdiğine göre o Abdullah b. Ömer'i şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ağaçlar arasında yapraklan düşmeyen bir ağaç
vardır ve o müslümana bir misaldir. Bana onun ne olduğunu söyleyin"
buyurdu. İnsanlar vadinin ağaçlarını söylemeye koyuldular.
Abdullah dedi ki: Benim
içime de onun hurma ağacı olduğu düştü ama utandım. Sonra: Bize onun ne
olduğunu söyle ey Allah'ın RasUlü! dediler. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "o hurma ağacıdır" buyurdu.
Ben bunu (babam) Ömer'e
söylediğimde o: Onun hurma ağacı olduğunu söylemiş olmanı şundan ve şundan daha
çok severdim dedi.
Diğer tahric: Buhari,
61
64 - (2811) حدثني
محمد بن عبيد
الغبري. حدثنا
حماد بن زيد.
حدثنا أيوب عن
أبي الخليل
الضبعي، عن
مجاهد، عن ابن
عمر. قال : قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يوما
لأصحابه
"أخبروني عن
شجرة، مثلها
مثل المؤمن".
فجعل القوم
يذكرون شجرا
من شجر
البوادي.
قال
ابن عمر:
وألقي في نفسي
أو روعي؛ أنها
النخلة. فجعلت
أريد أن أقولها.
فإذا أسنان
القوم، فأهاب
أن أتكلم. فلما
سكتوا، قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "هي
النخلة".
7030-64/2- Bana Muhammed
b. Ubeyd el-Guberi tahdis etti, bize Hammad b. Zeyd tahdis etti, bize Eyyub
Ebu'l-Halil ed-Dubal’DEN tahdis etti, o Mücahid'den, o İbn Ömer'den şöyle
dediğini rivayet etti: Bir gün RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Misali mümine benzeyen bir ağacın bana haberini verin" buyurdu.
Oradakiler çöIlerdeki ağaçlardan her bir ağacı saymaya koyuldular.
İbn Ömer dedi ki: Benim
içime yahut kalbime onun hurma ağacı olduğu düştü. Onu söylemek istedimse de
kavmin yaşlıları dolayısıyla konuşmaktan çekindim. Onlar susunca Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O hurma ağacıdır" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
61, 2209 -muhtasar-, 5444, 5448 -muhtasar-
64-م - (2811)
حدثنا أبو بكر
بن أبي شيبة
وابن أبي عمر.
قالا: حدثنا
سفيان بن عيينة
عن ابن أبي
نجيح، عن
مجاهد، قال:
صحبت
ابن عمر إلى
المدينة. فما
سمعته يحدث عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إلا
حديثا واحدا.
قال: كنا عند
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فأتي بجمار.
فذكر بنحو
حديثهما.
7031- .. ./3- Bize Ebu
Bekir b. Ebu Şeybe ve İbn Ebu Ömer tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne,
İbn Ebu Necih’DEN tahdis etti, o Mücahid’DEN şöyle dediğini rivayet etti: İbn
Ömer'e Medine'ye gitmek üzere arkadaşlık ettim. Onun Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den ancak bir hadis rivayet ettiğini dinledim. Dedi ki: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. Bir hUrIpa ağacının özü
getirildi. Sonra önceki ikisinin hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
64-م 2 - (2811)
وحدثنا ابن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
سيف. قال: سمعت
مجاهدا يقول:
سمعت ابن عمر
يقول: أتي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بجمار. فذكر
نحو حديثهم.
7032- .. ./4- Bize İbn
Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Seyf tahdis edip dedi ki:
Mücahid'i şöyle derken dinledim: İbn Ömer'i şöyle derken dinledim: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hurma ağacının özü getirildi deyip öncekilerin
hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
64-م 3 - (2811)
حدثنا أبو بكر
بن أبي شيبة.
حدثنا أبو
أسامة. حدثنا
عبيدالله بن
عمر عن نافع،
عن ابن عمر،
قال:
كنا
عند رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فقال "أخبروني
بشجرة شبه، أو
كالرجل
المسلم. لا
يتحات ورقها".
قال
إبراهيم: لعل
مسلما قال:
وتؤتي أكلها.
وكذا وجدت عند
غيري أيضا.
ولا تؤتي
أكلها كل حين.
قال
ابن عمر: فوقع
في نفسي أنها
النخلة. ورأيت
أبا بكر وعمر
لا يتكلمان. فكرهت
أن أتكلم أو
أقول شيئا.
فقال عمر: لأن
تكون قلتها
أحب إلي من
كذا وكذا.
7033- .. ./5- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, bize Ubeydullah b.
Ömer, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. "Bana yapraklan
dökülmeyen müslüman adama benzeyen -yahut onun gibi olan- bir ağacı haber
verin" buyurdu. İbrahim dedi ki: Muhtemelen Müslim:
"Yemişlerini de
verir" dedi. Ama ben benden başkalarının yanında da "her zaman
yemişlerini vermez" diye buldum.
İbn Ömer dedi ki: İçime
onun hurma ağacı olduğu düştü. Ebu Bekir ve Ömer'in de konuşmadıklarını görünce
konuşmak -yahut bir şey söylemekhoşuma gitmedi. Ömer ise: Onu söylemiş olmanı
şundan şundan daha çok severdim dedi.
Diğer tahric: Buhari,
4698
AÇIKLAMA: (7029)
''Ağaçlardan yaprağı düşmeyen bir ağaç vardır. .. Şundan şundan daha çok
severdim." Bu hadisteki "leentekune: ... olman" ifadesinde lam
fethalıdır.
Bazı nüshalarda (7030)
"elbevadi: çöller" kelimesinin sonuda ye harfi kaydedilmiş olmakla
birlikte bazılarında ise ye harfi hazfedilmiştir. Bu da bir söyleyiştir.
Bu hadisten çeşitli
hükümler anlaşılmaktadır:
1. İlim adamının
arkadaşlarına anlayışlarını sınamak, onları düşünmeye ve dikkate teşvik etmek
için bir mesele ortaya atması müstehaptır.
2. Örnekler ve
benzerlikler verilerek konu anlatılabilir.
3. İbn Ömer'in yaptığı
gibi büyüklere saygı gösterilir. Ama büyüklerin meseleyi bilmemeleri halinde
onu bilen yaşı küçük kimsenin onu söylemesi gerekir.
4. Bir kimsenin çocuğunun
üstünlüğü ve güzel kavrayışı sebebi ile sevinmesi güzeldir. Ömer (r.a.)'ın:
"Onun hurma ağacı olduğunu söylemeni şundan daha çok severim" demekle
de bununla Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in oğluna dua etmesini,
anlayışının ve kavrayışının güzelliğini öğrenmiş olmasını arzu etmiş olmasından
dolayıdır.
5. Hurma ağacının
üstünlüğü de anlaşılmaktadır.
İlim adamları der ki:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hurma ağacını hayrının çokluğu, gölgesinin
sürekliliği, meyvesinin tatlılığı, sürekli bulunması bakımından müslümana
benzetmiştir. Çünkü hurma ağacının meyvesi çıktığı andan itibaren kuruyuncaya
kadar ondan faydalı pek çok şeyedinilir. Ayrıca kerestesinden, yaprağından,
dallarından da yararlanılır, kütük olarak, odun olarak, sopa olarak, baston
olarak, hasır, ip, kapkacak ve daha başka şeyler yapılarak kullanılır. En son
yararlanılacak şeyi ise çekirdeğidir. O da develere yem olarak verilir. Diğer
taraftan hurma ağacı bitki olarak da güzeldir. Meyvesinin şekli de güzeldir. Bu
sebeple o her şeyiyle faydadır, hayırdır, güzelliktir. Nitekim mümin de çokça
itaat etmesi, ahlakının güzelliği, namazına, orucuna, Kur'an okumaya, zikire,
sadakaya, akrabalık bağını gözetmeye, diğer itaatlere ve daha başka şeylere
devam etmesi bakımından bütünüyle bir hayırdır. İşte benzetme yönü ile alakalı
doğru açıklama budur. Benzeme yönünün hurma ağacının başının kesilmesi halinde
ölmesi olduğu da söylenmiştir. Bu yönüyle diğer ağaçlara benzemez. Hurma
ağacının aşılanmadıkça meyve taşımadığı olduğu da söylenmiştir. Allah en iyi
bilendir.
"İnsanlar çöllerin
ağaçlarına daldılar." Yani düşünceleri çöllerdeki ağaçlara gitti. Her bir
kişi de bunu çöl ağaçlarından bir ağaç türü ile açıklamaya başladı. Hurma ağacı
hatırlarına gelmedi.
(7030) "İbn Ömer
dedi ki: İçime yahut kalbime onun hurma ağacı olduğu düştü." Burada erru
ile nefis kalp ve insanın içi demektir. "Kavmin yaşlıları" ise
onların yaşça büyükleri ve ihtiyarları demektir.
(7031) "Hurma
ağacının özü" cummar cim harfi ötreli, mim şeddelidir.
Bu da hurma ağacının
kalbinde (içinde) olup yenilen bir şeydir. Yumuşaktır.
(7032) "Bize Seyf
tahdis edip dedi ki: Mücahidi dinledim" Doğrusu bu şekilde
"seyf" dir. Kadı Iyaz dedi ki: Bir nüshada bu isim "Süfyan"
olarak kaydedilmiş ise de o yanlıştır aksine doğrusu "seyf" dir.
Buhari dedi ki: Veki' der ki: O seyf Ebu Süleyman' dır. İbnu'l Mübarek ise: O
Seyf b. Ebu Süleyman' dır demiştir. Yahya b. el-Kattan ise: Seyf b. Süleyman'
dır demiştir.
(7033) "Yapraklan
dökülmeyen" yaprakları dağılmayan ve dökülmeyen demektir.
"İbrahim dedi ki:
Muhtemelen Müslim: Yemişlerini verir dedi. Benden başkasında da aynı şekilde
"her zaman yemişlerini vermez" diye buldum." Bunun anlamı şudur:
Müslim'in arkadaşı İbrahim b. Süfyan'ın rivayetinde ve aynı şekilde Müslim'den
nakleden ondan başka ravilerin rivayetinde "yaprakları da düşmez, her
zaman yemişlerini de vermez" şeklindedir. İbrahim b. Süfyan ise bunu
"ve yemişlerini vermez" sözünü diğer rivayetlerden farklı olarak
açıklanmasını zor bulduğundan ötürü "muhtemelen Müslim bunu "la ...
mez"i düşürerek ve verir diye söylemiştir. Ben ve başkaları ise buraya
"la"ı koymakla hata etmiş olabiliriz.
Kadı Iyaz ve ondan başka
imamlar ise şöyle demektedir: Bu, İbrahim'in sandığı gibi yanlış değildir.
Aksine Müslim'in sahihinde bulunduğu şekli ile "la" harfi ile doğru
olandır. Nitekim Buhari de bunu bu şekilde rivayet etmiştir. Bunun açıklaması
da şöyledir: Buradaki olumsuzluk edatı "vermesi" ile ilgili değildir.
Aksine hazfedilmiş bir lafız ile alakalıdır. Bu lafzIn takdiri de şöyledir:
Bunun yapraklan da düşmez ... şu da olmaz. Yani bu ağaç şu hal ile de bu hal
ile de karşılaşmaz demektir. Ama ravi bu şekilde atfedilen lafızlan tek tek
zikretmeyip sonradan yine söze başlayıp: "Yemişini de her zaman
verir" demiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: