SAHİH-İ MÜSLİM |
KIYAMET, CENNET, CEHENNEM |
3- CENNETLİKLERE
YAPILACAK İKRAM BABI
6988-30/1- Bize Abdulmelik b. Şuayb b. el-leys tahdis etti
... Ebu Said el-Hudrı Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yer kıyamet gününde -cennetliklere ikram
olmak üzere- tek bir ekmek gibi olacaktır. Cebbar (Allah) onu eli ile birinizin
yolculuk halinde ekmeğini evirip çevirmesi gibi evirip çevirecektir. "
(Ebu
Said devamla) dedi ki: Derken yahudilerden
bir adam geldi ve: Rahman seni Mübarek kılsın ey Ebu'I-Kasım!
Sana kıyamet gününde cennetliklere ilk olarak ne ikram edileceğini haber
vereyim mi dedi. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) "Ver" buyurdu. Şöyle
dedi: Yer bir ekmek (gibi) olacaktır -tıpkı Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
buyurduğu gibi- Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bize baktı sonra azı dişleri
görününceye kadar güldü. Gelen adam: Sana onların katıklarının ne olacağını
haber vereyim mi dedi. RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ver" buyurdu. O da: Onların katıkları balam ve nundur
dedi. Ashab: Bu nedir dediler. O: Öküz ve balıktır.
Her ikisinin karaciğerlerinin sarkan parçasından yetmiş bin kişi yiyecektir
dedi.
Diğer tahric: Buhari, 6520
6989-31/2- Bize Yahya b.
Habib el-Harisi tahdis etti ...
Ebu Hureyre dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yahudilerden on kişi bana uysa onun (yerin) üzerinde müslüman
olmadık bir yahudi kalmazdı" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 3941
AÇIKLAMA: (6988)
"Kıyamet gününde yer ... bir
ekmek gibi olacaktır. .. " Nun
ve ze harfleri ötreli olarak "nüzül" misafire konakladığı zaman ilk olarak
hazırlanıp getirilen ikramdır. Hı harfi ötreli olarak "hubze"
hakkında da dil bilginleri şunu söylemişlerdir: Bu, sıcak kül üzerine konulan
ekmektir.
"Yolcu ekmeği"
ise yolcunun bu şekilde sıcak külün üzerine bıraktığı ve eli ile evirip
çevirdiği yani toplanıp kendisine gelinceye ve pişinceye kadar elden ele evirip
çevirdiği ekmeğe denilir. Çünkü bu hali ile ekmek yufka ve benzeri şeyler gibi
açık ve yayılmış değildir.
Yüce Allah hakkında el
ile ilgili açıklamalar ve bunun te'vili az önce
geçmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte yüce Allah'ın hakkında organ olarak elin
kesinlikle sözkonusu olmayacağı da belirtildi.
"Onun gibi hiçbir şey yoktur" (Şura, 11)
Hadisin anlamına
gelince: Şanı yüce Allah yeri bir büyük ekmek gibi bir hale getirecektir. Bu da
cennetlikler için ilk ikram ve yiyecek olacaktır. Allah her şeye kadir alandır.
"Onların katıkları
balam ve nun olacaktır ...
" Nun ilim adamlarının ittifakı ile balık
demektir. Balam'ın anlamı hususunda ise farklı
görüşler vardır. Bu görüşler arasında sahih olan Kadı Iyaz'ın
ve ondan başka muhakkiklerin tercih ettiklerine göre bunun ibranice
bir kelime olup, arapça öküz demek olduğudur. Zaten bunu
bu şekilde açıklamıştır. Bundan dolayı yahudiye
açıklamasını sordular. Eğer arapça bir kelime olsaydı
ashab bunu bilir ayrıca ona bu kelimeyi sorma ihtiyaçlan olmazdı. Bu kelimenin açıklaması hakkında tercih
olunan budur.
Hattabi dedi ki: Belki de yahudi onlarla
muammalı bir şekilde konuşmak istemiş ve harflerin sıralarını değiştirip iki
harften birini diğerinin önüne geçirmiştir. Bu harfler ise lam, elif ve ya dır. O bununla lea vezninde "lea"yı kastetmiştir. Bu da yabani öküz demektir. Ama ravi ye harfini tashife uğratarak
bunu be harfine dönüştürmüştür. Hattabi devamla dedi
ki: Bu, bu hususta yapılabilecek doğruya en yakın açıklamadır. Allah en iyi
bilendir.
"Karaciğerin sarkan
parçası"na gelince: Bu, karaciğerde asılı duran ayn
bir parçadır. Ciğerin en lezzetli kısmı odur. "Ondan yetmiş bin kişi
yiyecektir" sözü hakkında da Kadı lyaz şunları
söylemektedir: bunların hesapsız olarak cennete girecek yetmiş bin kişi olmalan ihtimali vardır. Böylelikle en güzel ikram onlara
özel olarak yapılmış olacaktır. Bununla birlikte yetmiş bin ile sayıca pek çok
kimseyi kastetmiş ve onları sadece bu miktar ile sınırlandırmak istememiş olma
ihtimali de vardır. Böyle bir kullanım zaten arapçada
bilinen bir husustur. Allah en iyi bilendir ..
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: