SAHİH-İ MÜSLİM |
KIYAMET, CENNET, CEHENNEM |
4- YAHUDİLERİN NEBİ
(S.A.V.)'E RUH HAKKINDA SORU SORMALARI VE YÜCE ALLAH'IN: "SANA RUH
HAKKINDA SORARLAR" BUYRUĞU BABI
6990-32/1- Bize Ömer b.
Hafs b. Giyas tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize A'meş tahdis etti, bana
İbrahim Alkame'den tahdis etti, o Abdullah'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir tarlada yürüyordum. Kendisi
bir hurma dalına dayanıyordu. Yahudilerden birkaç kişi yanından geçince
birbirlerine: Ona ruha dair soru sorun dediler. Sonra: Ona soru sormaya sizi
iten nedir? Size hoşunuza gitmeyecek bir karşılık vermesin dediler. Sonra haydi
sorun dediler. Onlardan biri onun yanına gidip kendisine ruha dair soru sordu.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir süre sustu. O kişiye hiçbir cevap
vermedi. Ben O'na vahiy gelmekte olduğunu bildİm. Hemen yerimde durdum. Vahiy
nazil olunca: "Bir de sana ruhu soruyorlar. De ki: Ruh Rabbimin
emrindendir. Size bilgiden ancak pek az bir şey verilmiştir" (İsra, 85)
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
125,4721, 7297, 7456, 7462; Tirmizi, 3141
6991-33/2- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Ebu Said el-Eşec tahdis edip dedi ki: Bize Veki' tahdis etti.
(H.) Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali ve Ali b. Haşrem de tahdis edip dediler
ki: Bize İsa b. Yunus haber verdi (Veki' ile) ikisi A'meş'den, o İbrahim'den, o
Alkame'den, o Abdullah'dan şöyle dediğini rivayet etti: Medine'deki bir tarlada
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yürüyordum deyip Hafs'ın
hadisine yakın olarak rivayet etti. Ancak Veki'in hadisinde "size bilgiden
ancak pek az bir şey verilmiştir" buyruğu, İsa b. Yunus'un hadisinde ise
İbn Haşrem'in rivayetinden olmak üzere "vemautu: onlara
verilmemiştir" şeklindedir.
6992-34/3- Bize Ebu Said
el-Eşec tahdis edip dedi ki: Abdullah b. İdris'i şöyle derken dinledim: A'meş'i
bunu Abdullah b. Murre'den diye rivayet ederken dinledim, o Mesruk'dan, o
Abdullah’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bir hurmalık içerisinde bir hurma dalına dayanıyor iken deyip, sonra da hadisi
öncekilerin A' meş’DEN rivayet ettikleri hadislerine yakın olarak zikretti ve
rivayetinde: "Size bilgiden ancak pek az bir şey verilmiştir" dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6993-35/4- Bize' Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said el-Eşec -lafız Abdullah'a ait olmak
üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Veki' tahdis etti, bize A'meş, Ebu Duha’DAN
tahdis etti, o Mesruk'dan, o Habbab’DAN şöyle dediğini rivayet etti: el-As b.
Vail üzerinde bir alacağım vardı. Ona alacağımı ödemesini istemek üzere
gittim'. O da bana: Muhammed'i inkar etmediğin sürece borcumu ödemeyeceğim
dedi. Ben de ona: Sen ölünce sonra da diriltilinceye kadar dahi Muhammed'i asla
inkar etmeyeceğim dedim. O: Ben ölümden sonra diriltilecek miymişim. O halde
mala ve çoluk çocuğa döneceğim zaman senin de borcunu ödeyeceği m dedi.
Veki' dedi ki: A'meş
böyle dedi. Bunun üzerine şu: "O ayetlerimizi inkar eden ve: Elbette bana
mal ve evlat verilecektir diyen kimseyi gördün mü" buyruğundan itibaren
"ve bize tek başına gelecektir" (Meryem, 77-80) ayeti nazil oldu
dedi.
Diğer tahric: Buhari,
2091, 2275, 4732, 4733, 4734, 4735; Tirmizi, 3162
6994-36/5- Bize Ebu
Kureyb tahdis etti, bize Ebu Muaviye tahdis etti. (H.) Bize İbn Numeyr de
tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti,
bize Cerir haber verdi. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan
tahdis etti, hepsi A'meş'den bu isnad ile Veki'in hadisine yakın olarak rivayet
etti. Cerir'in hadisinde şöyle denilmektedir: (HabbSb) dedi ki: Cahiliye
döneminde demirci idim. As b. Vail'e bir iş yapmıştım. Ona gidip ondan
alacağımı ödemesini istedim.
AÇIKLAMA: (6990)
"Bir tarlada Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yürüyordum. O
da bir hurma dalına dayanıyordu."
Hars (tarla) ekin ekilen
yerdir. Diğer rivayetteki (6992) "hurmalıkta" ifadesi ile de
kastedilen aynı şeydir. Müslim'in sahihinin bütün nüshaları "hars"in
üç noktalı peltek se ile ittifak halinde kaydetmişlerdir. Buhari de bir kaç yerde
bunu böylece rivayet etmiştir. Ama kitabın baş taraflarında: "Size ancak
ilimden pek az bir şey verilmiştir" (İsra, 85) de "hirab:
harabeler" denilmektedir fakat ilim adamları birincisi daha doğrudur,
diğerinin de açıklanabilir bir tarafı vardır. O yerde her iki niteliğin de
bulunması da mümkündür demişlerdir.
Asib (hurma dalı) ise
kuru hurma dalına denilir.
"Ona ruha dair soru
sorun. Onlar ... hoşunuza gitmeyecek bir şeyle karşılık vermesin dediler."
Bütün nüshalarda bu şekilde "merabekum ileyhi: sizi O'na soru sormaya iten
nedir" şeklindedir. Yani sizi O'na soru sormaya iten yahut O'nun hakkında
sizi tereddüte düşüren ne oldu ki O'na soru sorma gereğini duydunuz. Yahut da
sizi kötü sonucundan korktuğunuz bir soru sormaya iten nedir demektir.
"Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sustu." Başını önüne eğdi, ondan yüz çevinli diye de
açıklanmıştır.
"Vahiy nazil olunca
"sana ruha dair soru soruyorlar ... " buyurdu." Buhari de bu
hadisi zikrettiği babların birçoğunda bunu bu şekilde zikretmiştir. Kadı Iyaz
dedi ki: Bu bir yanılmadır. Doğrusu ise daha önce İbn Mahan' ın rivayetinde
geçen: "Vahiy hali ondan açılınca / gidince" ifadeleridir. Nitekim
Buhari de bir yerde bunu böyle rivayet etmiştir. Bir yerde de "vahiy hali
kalkınca" diye rivayet etmiş ve: uygun şekil budur demiştir. Çünkü bundan
önce üzerine vahyin nüzulünü zikretmiştir.
Derim ki: Bununla
birlikte bütün rivayetler sahihtir. Muslim'in rivayetinin anlamı: Vahiy nazil
olunca ifadesinde sözün tamam olduğu, sonra da yüce Allah'ın: "De ki: Ruh
Rabbimin emrindendir, size ilimden ancak pek azı verilmiştir" (İsra, 85)
buyruğu nazil olmuştur. Nitekim bazı nüshalarda da -meşhur kıraate uygun
olarak- "size ... verilmiştir" şeklindedir. Buhari ve Müslim'in
nüshalarının bir çoğunda da: "Size ilimden ancak pek az bir pay
verilmiştir" şeklindedir.
el-Mazerı dedi ki: Ruh
ve nefis hakkında söz söylemek kapalı ve hassas konulardan birisidir. Bununla
birlikte insanlar bu hususta çokça söz söylemiş ve eserler telif etmişlerdir.
Ebu'} Hasan el-Eşari dedi ki: Ruh iç ve dış nefis demektir. İbnu'l Bakillani
ise Eşari'nin bu söyledikleri ile hayat olduğu arasında müteredditdir. Ruhun
zahir cisimler ve zahir organlar ile ortak latif bir cisim olduğu söylendiği
gibi kimisi de ruhu yüce Allah'tan başkası bilmez demiştir. Çünkü yüce Allah:
"De ki: Ruh Rabbimin emrindendir." (İsra, 85) buyurmuştur.
Cumhur ise şöyle
demektedir: Ruh bilinen bir şeydir. Fakat sözü geçen bu görüşler çerçevesinde
hakkında ihtilaf etmişlerdir. Onun kan olduğu söylendiği gibi başka şeyler de
söylenmiştir. Ayet-i kerimede onun bilinmeyeceğine ve Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in de bunu bilmediğine delil bulunmamaktadır. Ama O ancak ayet-i
kerimede bulunan ifadelerle cevap vermiştir. Çünkü kendilerine göre eğer ruhu
açıklayacak şekilde cevap verirse nebi değildi.
Ruhun iki söylenişi
vardır. Müzekker ve müennes olarak kullanılır. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: