SAHİH-İ MÜSLİM |
KIYAMET, CENNET, CEHENNEM |
KIYAMET
18 - (2785) حدثني
أبو بكر بن
إسحاق. حدثنا
يحيى بن بكير.
حدثني
المغيرة (يعني
الحزامي) عن
أبي الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة
، عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إنه
ليأتي الرجل
العظيم
السمين يوم
القيامة، لا
يزن عند الله
جناح بعوضة.
اقرؤوا: {فلا
نقيم لهم يوم
القيامة وزنا}"
[18 /الكهف /105].
6976-1811- Bana Ebu Bekr
b. İshak tahdis etti... Ebu Hureyre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Şüphesiz kıyamet gününde pek
büyük ve pek şişman adam gelir de Allah nezdinde bir sivrisinek kanadı kadar
bir ağırlığı olmaz. -Dilerseniz- "Biz kıyamet gününde onlar için ölçü
tutmayacağız" (Kehf 105) ayetini okuyunuz."
Diğer tahric: Buhari,
4729
19 - (2786) حدثنا
أحمد بن
عبدالله بن
يونس. حدثنا
فضيل (يعني
ابن عياض) عن
منصور، عن
إبراهيم، عن
عبيدالله
السلماني، عن
عبدالله بن
مسعود قال
: جاء
حبر إلى النبي
صلى الله عليه
وسلم فقال: يا
محمد! أو يا
أبا القاسم!
إن الله تعالى
يمسك السماوات
يوم القيامة
على إصبع.
والأرضين على إصبع.
والجبال
والشجر على
إصبع. والماء
والثرى على
إصبع. وسائر
الخلق على
إصبع. ثم
يهزهن فيقول: أنا
الملك. أنا
الملك. فضحك
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم تعجبا
مما قال
الحبر. تصديقا
له. ثم قرأ: {وما
قدروا الله حق
قدره والأرض
جميعا قبضته
يوم القيامة
والسماوات
مطويات
بيمينه،
سبحانه
وتعالى عما
يشركون} [39
/الزمر /67].
6977-19/2- Bize Ahmed b.
Abdullah b. Yunus tahdis etti. Bize Fudayl -yani b. İyaz- Mansur’dan tahdis
etti. O, İbrahim'den, o Abıde es-Selmani'den, o Abdullah b. Mesud'dan şöyle
dediğini rivayet etti: Bir (yahudi) alim, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gelip: Ey Muhammed -yahut ey Ebu'I-Kasım- şüphesiz Yüce Allah kıyamet gününde
gökleri bir parmak, yerleri bir parmak, dağları ve ağaçları bir parmak, suyu,
toprağı bir parmak ve diğer mahlukatı bir parmak üzerinde tutacak. Sonra onları
sarsarak: Ben melik olanım, ben melik olanım buyuracak dedi. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bu alimin dediğine şaşarak ve onun
söylediklerini tasdik ederek güldü sonra: "Onlar Allah'ı gereği gibi
takdir edemediler. Halbuki kıyamet gününde arz bütünü ile onun kabzasındadır.
Gökler ise onun sağ'eli ile dürülmüş olacaktır. O şirk koştuklarından
münezzehtir ve çok yücedir. " (Zümer, 67) ayetini okudu.
Diğer tahric: Buhari, 4811,
7414, 7513; Tırmizi, 3238, 3239;
20 - (2786) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة وإسحاق
بن إبراهيم. كلاهما
عن جرير، عن
منصور، بهذا
الإسناد، قال:
جاء
حبر من اليهود
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. بمثل
حديث فضيل.
ولم يذكر: ثم
يهزهن. وقال:
فلقد رأيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ضحك حتى
بدت نواجذه
تعجبا لما
قال. تصديقا
له. ثم قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "وما
قدروا الله حق
قدره" وتلا
الآية.
6978-20/3- Bize Osman b.
Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim ikisi Cerir’DEN tahdis etti, o Mansur'dan bu
isnad ile rivayet edip şöyle dedi: Yahudilerden bir alim, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in yanına geldi ve Fudayl'ın hadisinin aynısını
rivayet etmekle birlikte "sonra onları sallayacak" ibaresini
zikretmedi.
Ayrıca (Abdullah b.
Mesud) dedi ki: Andalsun, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in alimin
söylediğine şaşarak ve O'nu tasdik etmek üzere azı dişleri görününceye kadar
güldüğünü gördüm. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar
Allah'ı gereği gibi takdir edemediler" buyurdu ve ayeti okudu.
21 - (2786) حدثنا
عمر بن حفص بن
غياث. حدثنا
أبي. حدثنا الأعمش
قال: سمعت
إبراهيم يقول:
سمعت علقمة
يقول: قال
عبدالله : جاء
رجل من أهل
الكتاب إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال: يا
أبا القاسم!
إن الله يمسك
السماوات على
إصبع. والأرضين
على إصبع.
والشجر
والثرى على
إصبع. والخلائق
على إصبع. ثم
يقول: أنا
الملك. أنا
الملك. قال فرأيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم ضحك حتى
بدت نواجذه.
ثم
قرأ: وما
قدروا الله حق
قدره.
6979-21/4- Bize Ömer b.
Hafs b. Giyas tahdis etti. Bize babam tahdis etti, bize A'meş tahdis edip dedi
ki: İbrahim'i şöyle derken dinledim: Alkameyi şöyle derken dinledim. Abdullah
dedi ki: Kitap ehlinden bir adam, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gelerek: Ey Ebu'l-Kasım! Şüphesiz Allah gökleri bir parmak üzerinde, yerleri
bir parmak üzerinde, ağaçları ve toprağı bir parmak üzerinde, diğer mahlukatı
da bir parmak üzerinde tutacak sonra da: Ben elMelik'im, ben el-Melik'im
buyuracak dedi. (Abdullah) dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in azı
dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm sonra:
"Onlar Allah'ı
gereği gibi takdir edemediler" buyruğunu okudu.
22 - (2786) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة و
أبو كريب.
قالا: حدثنا
أبو معاوية. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم وعلي
بن خشرم. قالا:
أخبرنا عيسى
بن يونس. ح
وحدثنا عثمان
بن أبي شيبة.
حدثنا جرير.
كلهم عن الأعمش،
بهذا الإسناد.
غير أن في
حديثهم جميعا:
والشجر على
إصبع. والثرى
على إصبع.
وليس في حديث
جرير: والخلائق
على إصبع.
ولكن في
حديثه:
والجبال على
إصبع. وزاد في
حديث جرير:
تصديقا له
تعجبا لما قال.
6980-22/5- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Muaviye tahdis etti. (H.)
Bize İshak b. İbrahim ve Ali b. Haşrem tahdis edip (Ebu Muaviye ile birlikte)
dediler ki: Bize İsa b. Yunus haber verdi. (H.) Bize Osman b. Ebu Şeybe de
tahdis etti, bize Cerir tahdis etti, hepsi A'meş'den bu isnad ile rivayet etti.
Ancak hepsinin hadislerinde: Ağaçlar bir parmak üzerinde, toprak bir parmak
üzerinde denilmektedir. Cerir'in hadisinde bütün yaratıklar bir parmak üzerinde
ibaresi yoktur. Ama onun hadisinde:
Dağlar da bir parmak
üzerinde denilmektedir. Cerir'in hadisinde ayrıca: Onu tasdik etmek üzere ve
söylediklerine hayret ederek ibaresini eklemiştir.
23 - (2787) حدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
حدثني ابن
المسيب؛ أن
أبا هريرة كان
يقول : قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يقبض
الله تبارك
وتعالى الأرض
يوم القيامة.
ويطوي السماء
بيمينه. ثم
يقول: أنا
الملك. أين
ملوك الأرض؟".
6981-23/6- Bana Harmele
b. Yahya tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi. Bana Yunus İbn Şihab'dan haber
verdi, bana İbnu'l Müseyyeb'in tahdis ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle derdi:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şanı Yüce ve Mübarek Allah
kıyamet gününde arzı kabzasına alacak, göğü sağı ile katlayıp dürecek. Sonra
ben melikim nerede yeryüzünün melikleri buyuracak" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6519, 7382; İbn Mace, 192
AÇIKLAMA: 'Yıllah
nezdinde sivrisinek kanadı kadar ağırlığı olmayan" yani değer itibari ile
mevkisi itibari ile ona denk olmayan demektir. Bu da onun hiçbir değeri yoktur
anlamındadır. Bu hadiste şişmanlık yerilmektedir.
Habr ve ha harfi kesreli
olarak hibr diye de söylenir. Fethalı söyleyiş (habr) daha fasihtir. Alim kimse
demektir.
(6977) "Şüphesiz
Allah gökleri bir parmak üzerinde ... sonra onları sallar. " Bu hadis-i
şerif sıfat hadislerindendir. Daha önce belirtildiği gibi bunlar ile ilgili iki
görüş vardır. Bir görüşe göre bunlar te'vil edilir. Diğer bir görüşe göre bunların
zahirlerinin kastedilmediğine inanılmakla birlikte bunlara iman edilip te'vil
cihetine gidilmez. Te'vili kabul edenlerin görüşüne göre burada parmaklar güç
ve iktidar diye te'vil ederler. Yani yüce Allah bunları büyüklüklerine,
Muazzamlıklarına rağmen yorulmadan, usanmadan yaratmıştır. İnsanlar da mübalağa
ve önemsemeyişi anlatmak için bu gibi durumlarda parmağı sözkonusu eder ve
herhangi bir kimse ben parmağımla dahi Zeyd'i öldürebilirim der. Yani onu
öldürmek bana zor değildir. Burada yarattıklarından bazılarının parmağının
kastedilmiş olma ihtimali vardır. Bu da imkansız bir şey değildir. Kısacası
maksat (cenab-ı Allah hakkında) organ olarak elin kastedilmesi imkansızdır.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), (yahudi) alimin dediğine şaşarak ve onu tasdik etmek üzere
güldü sonra da ... ayetini okudu." Hadisin zahirinden anlaşıldığına göre
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alimin: Yüce Allah gökleri, yeri ve
yaratılmışları parmağı üzerine alacağı şeklindeki sözünü doğrulamış bulunmakta,
sonra da onun söylediklerine yakın işaret ihtiva eden ayeti okumuş olmaktadır.
Kadı Iyaz dedi ki: Bazı
kelamcılar şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gülmesi,
şaşması ve ayeti okuması yahudi alimini tasdik etmek maksadıyla değildi. Aksine
onun sözünü reddetmek, onu kabul etmemek ve kötü inanışma hayret edip
şaşırmaktır. Çünkü yahudilerin kanaatleri tecsim doğrultusundadır. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onun bu maksadını anlamış oldu.
"Onu tasdik etmek
üzere" ifadesi ise ancak ravinin kendi anlayışına göre söylediği bir
sözdür.
Bununla birlikte birinci
açıklama daha güçlüdür.
24 - (2788) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
أسامة عن عمر
بن حمزة، عن
سالم بن
عبدالله.
أخبرني عبدالله
بن عمر قال
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يطوي
الله عز وجل السماوات
يوم القيامة.
ثم يأخذهن
بيده اليمنى.
ثم يقول: أنا
الملك. أين
الجبارون؟
أين المتكبرون؟
ثم يطوي
الأرضين
بشماله. ثم
يقول: أنا الملك.
أين
الجبارون؟
أين
المتكبرون؟".
6982-2417- Bize Ebu
Bekir b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Üsame, Ömer b. Hamza'dan tahdis
etti, o Salim b. Abdullah'dan rivayet etti: Bana Abdullah b. Ömer haber verip
dedi ki: RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Aziz ve
Celil Allah kıyamet gününde gökleri katlar sonra onları sağ eline alır sonra
ben melikim nerede cebbarlar, nerede mütekebbirler buyurur. Sonra yerleri de
solu ile dürüp katlar sonra: Ben el-Melikim nerede cebbarlar, nerede
mütekebbirler buyurur.''
Diğer tahric: Buhari,
7413 -muallak olarak-; Ebu Davud, 4732
25 - (2788) حدثنا
سعيد بن
منصور. حدثنا
يعقوب (يعني
ابن
عبدالرحمن).
حدثني أبو
حازم عن عبيدالله
بن مقسم؛
أنه
نظر إلى
عبدالله بن
عمر كيف يحكي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"يأخذ الله عز
وجل سماواته
وأرضيه بيديه.
فيقول: أنا
الله. (ويقبض أصابعه
ويبسطها) أنا
الملك" حتى
نظرت إلى المنبر
يتحرك من أسفل
شيء منه. حتى
إني لأقول:
أساقط هو
برسول الله صلى
الله عليه
وسلم؟
6983-25/8- Bize Said b.
Mansur tahdis etti, bize Yakub -yani b. Abdurrahman- tahdis etti, bana Ebu
Hazim, Ubeydullah b. Miksem’DEN tahdis ettiğine göre o Abdullah b. Ömer'in
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i nasıl taklit ettiğine baktı. buyurdu
ki: "Aziz ve celil Allah göklerini ve yerlerini ellerine alır ve: -parmaklarını
kapatıp açarak- ben Allah'ım ben el-Melikim der." O kadar ki minbere
baktım da O'nun alt tarafından hareket ettiğini gördüm. Hatta ben: Acaba
RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i düşürecekmi dedim.
Diğer tahric: İbn
Mace, 198,4275
26 - (2788) حدثنا
سعيد بن
منصور. حدثنا
عبدالعزيز بن
أبي حازم.
حدثني أبي عن
عبيدالله بن
مقسم، عن
عبدالله بن
عمر، قال : رأيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم على
المنبر، وهو
يقول "يأخذ
الجبار، عز
وجل، سماواته
وأرضيه
بيديه" ثم ذكر
نحو حديث
يعقوب .
6984-26/9- Bize Said b.
Mansur tahdis etti ... Abdullah b. Ömer dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'i minber üzerinde şöyle buyururken gördüm: ''Aziz ve Celil Cebbar
göklerini ve yerlerini ellerine alır" sonra Yakubun hadisine yakın olarak
hadisi zikretti.
AÇIKLAMA: (6982)
''Allah kıyamet gününde gökleri katlayıp dürer. .. " Bir rivayette (6983)
İbn Miksem, İbn Ömer'e RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i nasıl taklit
ediyor diye halilL Şöyle buyurdu: ... hareket ediyordu."
İlim adamları der ki:
Burada parmaklarını kapatıp açtığından söz edilen kişi Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'dir. Bundan dolayı şöyle demiştir: İbn Miksem İbn Ömer'e Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i nasıl taklit ediyor diye baktı denilmiştir,
Şanı yüce Allah hakkında
ellerin kullanılmasına gelince, bu da kudreti diye te'vil edilir. Bunu da iki
el kinayesi ile ifade etmiştir. Çünkü bizim fiillerimiz ellerle meydana gelir.
Daha açık ve nefıslerde daha pekişmesi için bizim anlayacağımız bir suretle
bize hitap edilmiştir. Ayrıca misalin tamamlanması için de sağ ve sol elden söz
edilmiştir. Çünkü bizler ikram ettiğimiz değer verdiğimiz şeyleri sağ elimizle,
ondan daha aşağı mertebede olanlarını da sol elimizle alırız. Ayrıca biz sağ
elimizle sol elimizle yapmaya güç yetiremediğimiz şeyleri yapabiliriz.
Bilindiği gibi gökler yerden daha Muazzamdır. Bundan dolayı onları sağa izafe
etmiş, yerleri de sola izafe etmiştir. Böylelikle istiarede yakınlaştıncı ifade
de ortaya çıkmış olmaktadır. Bununla birlikte şanı yüce Allah için bir şeyin
daha hafif, bir başkasının daha ağır olmakla nitelendirilmesi sözkonusu
değildir. Bunlar el-Mazeri'nin bu husustaki açıklamalarının özetidir.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu
hadiste üç lafız vardır: İçine alır, katlar ve alır. Hepsi toplayıp bir araya
getirmek anlamındadır. Çünkü gökler yayılmış vaziyettedir. Yer de donatılmış ve
uzatılmış bir surettedir. Sonra bunlar kaldırmak, izale etmek, yeri ve gökleri
farklı şekilde değiştirmek anlamına gelir. Böylelikle bütün anlamlar bunların
birbirlerine katılması, kaldırılması, başkaları ile değiştirilmesi noktasında
birleşir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in parmaklarını açıp kapatması ise
bu yaratılmışların elin içine alınıp önceleri yayılmış ve açılmış iken bunların
toplanıp bir araya getirilmesi için bir temsil ile açılmış ve yayılmış olan ile
kapatılıp dürülen için bir anlatım, bir hikayedir. Yoksa bu katlayıp düren ve
yayan yüce Allah'ın sıfatı olan kabz ve bastına (katlayıp dürmesine ve
yaymasına) bir işaret değildir. Herhangi bir şekilde organ olmayan el denilen
yüce Allah'ın sem'i sıfatının misallendirilmesi de değildir.
Minber hakkında:
"Altından hareket ediyordu" ifadesi ise aşağıdan yukarıya doğru
hareket ediyordu demektir. Çünkü aşağının hareketi ile yukarı hareket eder. Bununla
birlikte onun Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu işaretinin hareketi ile
hareket etme ihtimali vardır. Kadı Iyaz dedi ki: Bununla birlikte kütüğün
inlemesi gibi bu işittiklerinin heybetine kapılarak kendisinin hareket etmiş
olma ihtimali de vardır. Sonra Kadı Iyaz şunları söylemektedir:
Bu hadiste varid olmuş
müşkil ifadelerden nebisinin maksadının ne olduğunu en iyi bilen Allah'tır.
Bizler yüce Allah'a ve O'nun sıfatlarına iman ederiz. Hiçbir şeyi O'na
benzetmeyiz. Onu da bir şeye benzetmeyiz: "Onun gibi hiçbir şey yoktur, O
her şeyi işitendir, her şeyi görendir." (Şura, 11) Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in söylediği ve O'ndan Sabit olan ise haktır ve doğrudur.
Bilgisini idrak ettiğimizi yüce Allah'ın lütfu ile idrak etmiş oluruz. Bize
gizli kalanına da iman ederiz, ilmini yüce Allah'a havale ederiz. Lafzını da
kendisi ile bize hitap edilen arap dilinde yorumlanması mümkün olan şekilde
yorumlarız ama şanı yüce Allah'ı zahir anlamından anlaşılan manadan tenıih
ettikten sonra her iki anlamdan herhangi birisinin kesin olduğunu da
söylemeyiz. Başarı Allah'tandır.
''Ağaçlar ve toprak da
bir parmak üzerinde olacaktır." Buradaki essera nemli toprak demektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
1- YARATMAYA
BAŞLAMAK VE ADEM ALEYHİSSELAM'IN YARATILMASI BABI