SAHİH-İ MÜSLİM |
MÜNAFIKLAR |
MÜNAFIKLARIN NİTELİKLERİ
VE HÜKÜMLERİ BABI
1 - (2772) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا الحسن
بن موسى.
حدثنا زهير بن
معاوية. حدثنا
أبو إسحاق؛ أنه
سمع زيد بن
أرقم يقول:
خرجنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في سفر،
أصاب الناس
فيه شدة. فقال
عبدالله بن
أبي لأصحابه:
لا تنفقوا على
من عند رسول
الله صلى الله
عليه وسلم حتى
ينفضوا من
حوله. قال
زهير وهي
قراءة من خفض
حوله.
وقال:
لئن رجعنا إلى
المدينة
ليخرجن الأعز
منها الأذل.
قال: فأتيت
النبي صلى
الله عليه وسلم
فأخبرته بذلك.
فأرسل إلى
عبدالله بن
أبي فسأله
فاجتهد يمينه
ما فعل. فقال:
كذب زيد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. قال
فوقع في نفسي
مما قالوه
شدة. حتى أنزل
الله تصديقي:
إذا
جاءك
المنافقون.
قال ثم دعاهم
النبي صلى
الله عليه
وسلم ليستغفر
لهم. قال
فلووا رؤوسهم.
وقوله: كأنهم
خشب مسندة. وقال:
كانوا رجالا
أجمل شئ.
6955-1/1-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Hasan b. Musa tahdis etti, bize
Zuheyr b. Muaviye tahdis etti, bize Ebu İshak'ın tahdis ettiğine göre o Zeyd b.
Erkam'ı şöyle derken dinlemiştir: Bir seferde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile birlikte çıkmıştık. Bu seferde insanlar kıtlık ile karşılaştılar.
Abdullah b. Ubey de arkadaşlarına: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanındakilere infak etmeyin ki O'nun etrafından dağılsınlar dedi.
Zuheyr dedi ki: Bu
(minhavli şeklindeki okuyuş) "havlehu: etrafındaki" lafzı cer ile
okuyanların kıraatidir.
Yine (İbn Ubeyy) dedi
ki: Andolsun eğer Medine'ye dönersek kesinlikle daha aziz olan oradan daha
zelil olanı çıkartacaktır.
Zeyd dedi ki: Bunun
üzerine ben de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip O'na bunu haber
verdim. O da Abdullah b. Ubeyy'e birisini gönderdi ve ona sordu. Olabildiğince
bu işi yapmadığına dair yemin etti ve: Zeyd, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e yalan söyledi dedi. Onların bu söylediklerinden dolayı da içime büyük
bir sıkıntı düştü. Sonunda Allah beni tasdik etmek üzere: "Münafıklar sana
geldiği vakit" buyruğunu indirdi.
Sonra Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendilerini onlara mağfiret dilemek üzere çağırdı ama onlar
başlarını çevirdiler. Yüce Allah'ın: "Onlar sanki dayandırılmış
kütüklerdir" buyruğu (indi). Onlar her şeyden güzel (görünümlü) adamlardı
dedi.
Diğer tahric: Buhari,
4900, 4901, 4903, 4904; Tirmizi, 3312
2 - (2773) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب
وأحمد بن عبدة
الضبي -
واللفظ لابن
أبي شيبة - (قال
ابن عبدة:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا) سفيان
بن عيينة عن
عمرو؛ أنه سمع
جابرا يقول:
أتى
النبي صلى
الله عليه
وسلم قبر
عبدالله بن أبي.
فأخرجه من
قبره فوضعه
على ركبتيه.
ونفث عليه من
ريقه. وألبسه
قميصه. فالله أعلم.
6956-2/2-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve Ahmed b. Abde ed-Dabbİ -lafız İbn
Ebu Şeybe'ye ait olmak üzere- tahdis etti. İbn Abde bize Süfyan b. Uyeyne
Amr’DAN haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi. Buna göre o (Amr)
Cabir'i şöyle derken dinlemiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah
b. Ubeyy'in kabrine gitti, onu kabrinden çıkartıp dizlerinin üzerine koydu,
üzerine tükürüğünden üfledi ve ona gömleğini giydirdi. Bu sebeple Allah en iyi
bilendir.
Diğer tahric: Buhari,
1270, 1350 -uzunca-, 3008, 5795; Nesai, 1900, 1901,2018
2-م - (2773)
حدثني أحمد بن
يوسف الأزدي.
حدثنا عبدالرزاق.
أخبرنا ابن
جريج. أخبرني
عمرو بن دينار
قال: سمعت
جابر بن
عبدالله يقول:
جاء النبي صلى
الله عليه
وسلم إلى
عبدالله بن
أبي، بعد ما
أدخل حفرته. فذكر
بمثل حديث
سفيان.
6957- .. ./3- Bana Ahmed
b. Yunus el-Ezdt tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize İbn Cureyc
haber verdi, bana Amr b. Dinar haber verip dedi ki: Cabir b, Abdullah'ı şöyle
derken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah b. Ubeyy'e
mezarına konulduktan sonra geldi deyip Süfyan'ın hadisini aynı şekilde
zikretti,
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3 - (2774) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أسامة.
حدثنا
عبيدالله بن
عمر عن نافع،
عن ابن عمر،
قال:
لما
توفي عبدالله
بن أبي، ابن
سلول، جاء
ابنه،
عبدالله بن
عبدالله إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فسأله
أن يعطيه
قميصه يكفن
فيه أباه.
فأعطاه. ثم
سأله أن يصلي
عليه. فقام
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ليصلي
عليه. فقام
عمر فأخذ بثوب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فقال: يا
رسول الله! أتصلي
عليه وقد نهاك
الله أن تصلي
عليه؟ فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"إنما خيرني
الله فقال:
استغفر لهم أو
لا تستغفر
لهم. إن تستغفر
لهم سبعين
مرة. وسأزيده
على سبعين"
قال:
إنه منافق.
فصلى عليه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فأنزل
الله عز وجل:
{ولا تصل على
أحد منهم مات
أبدا ولا تقم
على قبره} [9
/التوبة /84].
6958-3/4-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ebu Üsfune tahdis etti, bize
Ubeydullah b. Ömer, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet
etti: Abdullah b. Ubeyy b. SelUl ölünce oğlu Abdullah b. Abdullah, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek O'ndan kendisi ile babasını kefenlemek
üzere gömleğini kendisine vermesini istedi. RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) de ona (gömleğini) verdi. Sonra üzerine namaz kılmasını istedi,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazını kılmak üzere kalkınca Ömer
ayağa kalkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elbisesinden tuttu ve:
Ey Allah'ın Rasulü! Sen
bunun üzerine mi namaz kılacaksın? Halbuki Allah sana onun üzerine namaz
kılmanı nehyetmiş bulunuyor deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Allah beni ancak muhayyer bırakmış ve: Onlar için ister mağfiret dile ister
mağfiret dileme, onlara yetmiş defa mağfiret dilesen dahi buyurdu ben de
yetmişden fazlasını dileyeceğim" buyurdu. Ömer: Şüphesiz ki o bir
münafıktır dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise namazını kıldı.
Aziz ve celil Allah da: "Onlardan ölen bir kimsenin üzerine ebediyyen
namaz kılma; onun kabri başında da durma" (Tevbe; 84) buyruğunu indirdi.
4 - (2774) حدثنا
محمد بن
المثنى
وعبيدالله بن
سعيد. قالا:
حدثنا يحيى
(وهو القطان)
عن عبيدالله،
بهذا الإسناد،
نحوه. وزاد:
قال فترك
الصلاة عليهم.
6959-4/5- Bize Muhammed
b. el-Müsenna ve Ubeydullah b. Said tahdis edip dedi ki: Bize Yahya -ki o
el-Kattan'dır- Ubeydullah'dan bu isnad ile buna yakın olarak tahdis etti ve:
Bunun üzerine RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazlarını kılmayı terk
etti dedi ibaresini ekledi.
AÇIKLAMA: (6955)
"Etrafından dağılıncaya kadar" yani hepsi tek başlarına kalıncaya .
kadar demektir.
"Zuheyr: Bu
"havlehu" lafzını mecrur olarak okuyanların kıraatinde böyledir"
sözleri ile "min havlihi" diye cer harfi sebebi ile
"havlihi" lafzını cer ile okuyanların kıraatidir. Böylelikle
"men havlehu" şeklindeki fethalı olarak şaz kıraati dışarıda tutmak
istemiştir.
"Onlar başlarını
çevirdiler" yedi kıraatte "levvev" lafzı vav harfi şeddeli ve
şeddesiz olarak (levev) diye okunmuştur.
"Huşub: keresteler,
kütükler" şin harfi ötreli ve sakin (huşn) diye okunur, ötreli okunuş
çoğunluğun kıraatidir.
Zeyd b. Erkam'ın bu
hadisinden anlaşıldığı üzere imamı ilgilendiren bir hususu yahut ona benzer
büyük mertebedeki yöneticileri ilgilendiren bir hususu işitip de bunun
müslümanlara zarar vereceğinden korkarsa o işittiğini -ona karşı tedbir alması
için- ona bildirmesi gerekir. Ayrıca bu hadiste Zeyd'in bir menkıbesi vardır.
(6956-6958) Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in münafık Abdullah b. Ubeyy'in namazını kılması,
ona gömleğini giydirmesi, onun için mağfiret dilemesi, tükürüğünden üzerine
üflemesi hadisinin şerhi daha önce geçti. Bundan muhtasar olan hadiste de Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu oğluna ikram olmak üzere yaptığı ve
oğlunun salih birisi olduğu belirtilmektedir.
Müslim, rivayetlerinde
oğlunun bunu istediğini açıkça ifade etmiştir.
Ayrıca bu, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üstün ahlakından ve kendisine sahabilik yapan
kimselere müntesib olan kimselere güzel davranmasından kaynaklanır. Bu
şekildeki namaz ise şanı yüce Allah'ın: "Onlardan ölmüş bir kimsenin
üzerine ebediyyen namaz kılma, onunkabri başında da durma" (Tevbe, 84)
buyruğunun inişinden önce idi. Nitekim bu hadis-i şerifte de bunu açıkça ifade
etmiştir.
Denildiğine göre ona
gömleğini giydirmesi vakti ile Abbas'a kendisinin giydirdiği bir gömleğe
mükafat olmak üzeredir.
5 - (2775) حدثنا
محمد بن أبي
عمر المكي.
حدثنا سفيان
عن منصور، عن
مجاهد، عن أبي
معمر، عن ابن
مسعود قال:
اجتمع
عند البيت
ثلاثة نفر.
قرشيان وثقفي.
أو ثقفيان
وقرشي. قليل
فقه قلوبهم.
كثير شحم بطونهم.
فقال أحدهم:
أترون الله
يسمع ما نقول؟
وقال الآخر:
يسمع، إن
جهرنا. ولا
يسمع، إن
أخفينا. وقال
الآخر: إن كان
يسمع، إذا
جهرنا، فهو
يسمع إذا أخفينا.
فأنزل الله عز
وجل: {وما
كنتم تستترون
أن يشهد عليكم
سمعكم ولا أبصاركم
ولا جلودكم} [41
/فصلت /22] الآية.
6960-5/6-
Bize Muhammed b. Ebu Ömer el-Mekkl tahdis etti, bize Süfyan, Mansur'dan tahdis
etti, o Mücahid'den, o Ebu Ma'mer'den, o İbn Mesud’DAN şöyle dediğini rivayet
etti: Kalplerinin fıkhı az, karınlarının yağı bol iki kureyşli bir sakifli
yahut iki sakifli bir kureyşli olmak üzere üç kişi Beyt'in yanında bir araya
geldi. Onlardan biri: Ne dersiniz Allah söylediğimizi işitiyor mu dedi. Diğeri
yüksek sesle konuşursak işitir, gizli konuşursak işitmez dedi. Diğeri: Yüksek
sesle konuştuğumuzda işitiyorsa gizlediğimiz taktirde de O işitir dedi. Bunun
üzerine aziz ve celil Allah: "Siz kulaklarınız, gözleriniz, derileriniz
aleyhinizde şahitlik eder diye gizlenmiyordunuz." (Fussilet, 22) ayetini
indirdi.
Diğer tahric: Buhari,
4816, 4817, 7521; Tirmizi, 3248
AÇIKLAMA: "Kalplerinin fıkhı az, karınlarının yağı çok. .. "
Kadı Iyaz -yüce Allah'ın rahmeti ona- dedi ki: Bu, şişmanlıkla birlikte ince
kavrayış ve zekanın çok az bulunabileceğine dair dikkat çekmek özelliğini de
taşımaktadır.
5-م - (2775)
وحدثني أبو
بكر بن خلاد
الباهلي.
حدثنا يحيى
(يعني ابن
سعيد). حدثنا
سفيان. حدثني
سليمان عن
عمارة بن
عمير، عن وهب
بن ربيعة، عن
عبدالله. ح
وقال: حدثنا
يحيى. حدثنا
سفيان. حدثني
منصور عن
مجاهد، عن أبي
معمر، عن
عبدالله.
بنحوه.
6961- .. ./7- Bana Ebu
Bekir b. Hallad el-Bahili de tahdis etti, bize Yahya -yani b. Said- tahdis
etti, bize Süfyan tahdis etti, bana Süleyman, Vmare b. Vmeyr'den tahdis etti, o
Vehb b. Rabia'dan, o Abdullah'dan (H.) Yine dedi ki: Bize Yahya da tahdis etti,
bize Süfyan tahdis etti, bize Mansur, Mücahid'den tahdis etti, o Ebu
Ma'mer'den, o Abdullah'dan buna yakın olarak rivayet etti.
Diğer tahric: Ebu
Bekir b. Hallad el-Bahili'nin hadisini Tırmizi, 3250
6 - (2776) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
شعبة عن عدي
(وهو ابن ثابت)
قال: سمعت
عبدالله بن
يزيد يحدث عن
زيد بن ثابت
؛
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم خرج إلى
أحد. فرجع ناس
ممن كان معه.
فكان أصحاب
النبي صلى
الله عليه
وسلم فيهم
فرقتين. قال
بعضهم:
نقتلهم. وقال
بعضهم: لا.
فنزلت: فما
لكم في
المنافقين
فئتين [4
/النساء /88].
6962-6/8- Bize
Ubeydullah b. Muaz el-Anberi tahdis etti ... Zeyd b. Sabit'den rivayete göre
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud'a çıktı. Onunla birlikte olanlardan bir
takım insanlar da geri döndü. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı
onlar hakkında iki fırkaya ayrıldılar. Bazılan: Onları öldürelim dediler.
Bazılan hayır deyince "Ne oluyor size ki münafıklar hakkında iki fırkaya
ayrıldınız ... " (Nisa,88) ayeti nazil oldu.
AÇIKLAMA: "Size
ne oluyor ki münafıklar hakkında iki fırkaya ayrıldınız. " Arapça dil
bilginlerinin dediklerine göre bu şu demektir: onların durumu hakkında ihtilaf
etmenizde sizin lehinize ne var? "Şieteyn: iki fırka" demektir.
Basralılara göre hal olarak nasbedilmiştir. Sibeveyh dedi ki: Neyin var,
ayaktasın dediğin taktirde neden kalktın anlamında olup sen bunu hal olarak
nasb edersin. Ferra ise: Bu hazfedilmiş {gizli} bir "kane"in haberi
olarak nasbedilmiştir. Buna göre "neden ayaktaSın" {anlamındaki
maleke kaimen)in takdiri "limekunte kaimen: neden ayakta idin" takdirindedir.
6-م - (2776)
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
يحيى بن سعيد.
ح وحدثني أبو
بكر بن نافع.
حدثنا غندر.
كلاهما عن
شعبة، بهذا
الإسناد،
نحوه.
6963- .. ./9- Bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, Bize Yahya b. Said tahdis etti. (H.) Bana Ebu
Bekr b. Nafı de tahdis etti, bize Gunder tahdis etti, her ikisi Şu'be'den bu
isnad ile buna yakın olarak rivayet etti,
7 - (2777) حدثنا
الحسن بن علي
الحلواني
ومحمد بن سهل
التميمي.
قالا: حدثنا
ابن أبي مريم.
أخبرنا محمد بن
جعفر. أخبرني
زيد بن أسلم
عن عطاء بن
يسار، عن أبي
سعيد الخدري؛
أن
رجالا من
المنافقين،
في عهد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
كانوا إذا خرج
النبي صلى الله
عليه وسلم إلى
الغزو تخلفوا
عنه. وفرحوا
بمقعدهم خلاف
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فإذا
قدم النبي صلى
الله عليه
وسلم اعتذروا
إليه. وحلفوا.
وأحبوا أن
يحمدوا بما لم
يفعلوا.
فنزلت: {لا
تحسبن الذين
فرحوا بما
أتوا ويحبون
أن يحمدوا بما
لم يفعلوا فلا
تحسبنهم بمفازة
من العذاب} [3 /آل
عمران /188].
6964-7/10-
Bize Hasan b. Ali el-Hulvfmı ve Muhammed b. Sehl etTemımı tahdis edip dedi ki:
Bize İbn Ebu Meryem tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer haber verdi, bana Zeyd
b. Eslem, Ata b. Yesar’DAN haber verdi, o Ebu Said el-Hudrl’DEN rivayet
ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında münafıklardan
bazı kimseler vardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gazaya çıktığı zaman
O'nunla birlikte Çıkmaz geri kalırlar ve Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e muhalefet ederek geri kalıp oturmaktan da sevinirlerdi. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi mi de gider O' ndan özür diler ve yemin
eder, yapmadıkları işlerden ötürü de övülmeyi arzu ederlerdi. Bundan dolayı:
"Getirdikleri ile mağrur ve yapmadıklan ile övülmekten hoşlanan kimselerin
azaptan kurtulacaklarını kesinlikle sanma" (Ali İmran, 188) ayeti nazil oldu.
Diğer tahric: Buhari,
4567
8 - (2778) حدثنا
زهير بن حرب
وهارون بن
عبدالله
(واللفظ لزهير).
قالا: حدثنا
حجاج بن محمد
عن ابن جريج. أخبرني
ابن أبي
مليكة؛ أن
حميد بن
عبدالرحمن بن
عوف أخبره؛
أن
مروان قال:
اذهب. يا رافع!
(لبوابه) إلى
ابن عباس فقل:
لئن كان كل
امرئ منا فرح
بما أتى، وأحب
أن يحمد بما
لم يفعل، معذبا،
لنعذبن
أجمعون. فقال
ابن عباس: ما
لكم ولهذه
الآية؟ إنما
أنزلت هذه
الآية في أهل
الكتاب. ثم
تلا ابن عباس:
{وإذ أخذ الله
ميثاق الذين
أوتوا الكتاب
لتبيننه
للناس ولا
يكتمونه} [3 /آل عمران
/187] هذه الآية.
وتلا ابن عباس:
{لا يحسبن
الذين يفرحون
بما أتوا
ويحبون أن
يحمدوا بما لم
يفعلوا} [3 /آل
عمران /188]. وقال
ابن عباس:
سألهم النبي
صلى الله عليه
وسلم عن شيء فكتموه
إياه. وأخبروه
بغيره. فخرجوا
قد أروه
أن قد أخبروه
بما سألهم
عنه.
واستحمدوا بذلك
إليه. وفرحوا
بما أتوا، من
كتمانهم
إياه، ما
سألهم عنه.
6965-8/11-
Bize Zuheyr b. Harb ve Harun b. Abdullah -lafız Zuheyr'e ait olmak üzere-
tahdis edip dedi ki: Bize Haccac b. Muhammed, İbn Cureyc’DEN tahdis etti, bana
İbn Ebu Müleyke'nin haber verdiğine göre Humeyd b. Abdurrahman b. Avf kendisine
şunu haber verdi: Mervan: -kapıcısı- ne: ey Rafi" İbn Abbas'a git ve ona
şöyle de: Eğer yaptığından ötürü sevinen, yapmadığı için de övülmeyi seven her
birimiz azaba uğratılacaksa mutlaka hepimiz azaba uğratılacağız demektir dedi.
Bunun üzerine İbn Abbas: Bu ayet ile sizin alakanız ne ki? Bu ayet-i kerime
kitap ehli hakkında indirildi. Sonra İbn Abbas: "Hani bir zamanlar Allah
kendilerine kitap verilenlerden onu muhakkak insanlara açıklayıp anlatacaksınız
ve onu gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı" (Ali İmran, 187) ayetini okudu.
Sonra İbn Abbas: "Getirdikleri ile mağrur ve yapmadıklan ile övülmekten
hoşlanan kimselerin azabtan kurtulacaklarını kesinlikle sanmayasın" (Ali
İmran, 188) ayetini okudu. İbn Abbas şunları da söyledi: Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara bir şey sordu, onlar da onu gizleyip O'na söylemediler
kendisine başka bir şeyi bildirdiler. Dışan çıktıklarında kendisine,
kendilerine sorduğu şeyi haber verdikleri izlenimini verdiler ve bundan dolayı
kendilerini övmesini istediler. Kendilerine sorduğu hususu da O'ndan gizlemiş
olduklarından ötürü de gurura kapıldılar.
Diğer tahric: Buhari,
4568; Tirmizi, 3014
9 - (2779) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أسود بن
عامر. حدثنا
شعبة بن
الحجاج عن
قتادة، عن أبي
نضرة، عن قيس
قال : قلت
لعمار: أرأيتم
صنيعكم هذا
الذي صنعتم في
أمر علي،
أرأيا
رأيتموه أو
شيئا عهده
إليكم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؟ فقال:
ما عهد إلينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
شيئا لم يعهده
إلى الناس
كافة. ولكن
حذيفة أخبرني
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: قال
النبي صلى الله
عليه وسلم "في
أصحابي اثنا
عشر منافقا.
فيهم ثمانية
لا يدخلون
الجنة حتى يلج
الجمل في سم
الخياط.
ثمانية منهم
تكفيكهم
الدبيلة وأربعة"
لم أحفظ ما
قال شعبة فيهم.
6966-9/12- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Esved b. Amir tahdis etti, bize Şu'be b.
el-Haccac, Katade'den tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o Kays'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Ammar'a: Ali'nin işinde bu yaptığınız işi, siz kendi uygun
gördüğünüz bir görüşe dayanarak mı yaptınız, yoksa Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in size ahdettiği (tavsiye edip emrettiği) bir şeyolarak mı
yaptınız dedim. Ammar: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bütün
insanlara yapmadığı bir tavsiyeyi (emri) bize yapmış değildir. Ama Huzeyfe bana
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu haber verdi: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ashabım arasında on iki münafık
vardır. Bunların sekizi deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete girmeyecekler.
Onların sekizine de dubeyle yeter. Dört kişi ise" sonra ben Şu'be'nin onlar
hakkında neler söylediğini bellemedim.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
10 - (2779) حدثنا
محمد بن
المثنى ومحمد
بن بشار
(واللفظ لابن
المثنى). قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا شعبة
عن قتادة، عن
أبي نضرة، عن
قيس بن عباد،
قال : قلنا
لعمار: أرأيت
قتالكم،
أرأيا رأيتموه؟
فإن الرأي
يخطئ ويصيب.
أو عهدا عهده
إليكم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم؟
فقال: ما عهد
إلينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
شيئا لم يعهده
إلى الناس
كافة. وقال: إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إن
في أمتي". قال
شعبة: وأحسبه
قال: حدثني
حذيفة.
وقال
غندر: أراه
قال "في أمتي
اثنا عشر
منافقا لا
يدخلون
الجنة، ولا
يجدون ريحها،
حتى يلج الجمل
في سم الخياط.
ثمانية منهم
تكفيكهم
الدبيلة. سراج
من النار يظهر
في أكتافهم.
حتى ينجم من
صدورهم".
6967-10/13-
Bize Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar -lafız İbnu'l Müsenna'ya ait
olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be, Katade’DEN tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o Kays b. Abbad'dan şöyle
dediğini söyledi: Ammar'a savaşmanız hakkındaki kanaatiniz nedir? Kendi uygun
bulduğunuz bir görüş müydü? Şüphe görüş hata da edebilir isabet de edebilir.
Yoksa bu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in size verdiği bir ahit (bir
emir)miydi? Ammar: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bütün insanlara
ahdetmediği bir şeyi (vermediği bir emri) bize ahdetmiş değildir. Ayrıca
şunları da söyledi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz
ümmetim arasında .. vardır" buyurdu.
Şu'be dedi ki:
Zannederim: Bana Huzeyfe tahdis etti dedi.
Gunder de şöyle dedi: Kanaatime
göre şöyle dedi: "Ümmetim arasında on iki münafık kişi vardır ki bunlar
deve iğne deliğinden girmedikçe cennete girmeyecekler, kokusunu dahi
alamayacaklar. Onlardan sekizine senin namına dubeyle kafi gelecektir. O ise
omuzları arasında görünecek ve göğüslerinden yükselecek bir kandildir. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (6966)
''Ashabım arasında" (6967) on iki münafık vardır ... yükselecektir."
Hadiste "ashabım
arasında" buyurması benim ashabıma nisbet olunanlar arasında demektir.
Nitekim ikinci rivayette "ümmetim arasında" buyurmuştur. Semmul
hiyad: İğne deliği sin harfi fethalı ötreli (sum) ve kesreli (sim) diye de
söylenir. Fethalı söyleyiş daha güzeldir. Yedi kıraat imamı böyle okumuşlardır.
İğnenin deliği demektir. Yani onlar, devenin iğne deliğinden girmesi ebediyyen
mümkün olmadığı gibi cennete de ebediyyen giremeyeceklerdir.
"Dubeyle" yi
hadiste "ateşten bir kandil" diye tefsir etmiştir. Yencimu ise
görünür ve yükselir demektir. "Tekfikehum: Senin namına onlara yeter"
anlamındaki lafız "tekfihim" diye (onlara yeter) diye ikinci kafın
hazfiyle de rivayet edilmiştir. Toplayıp bir araya getirmek ve setretmek
anlamındaki "kefi" den gelen "tekfitihum" diye de rivayet
edilmiştir ki kabirlerinde onları toplayıp bir araya getirip onları gizler,
örter demektir.
11 - (2779) حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا أبو
أحمد الكوفي.
حدثنا الوليد
بن جميع.
حدثنا أبو
الطفيل قال:
كان
بين رجل من
أهل العقبة
وبين حذيفة
بعض ما يكون
بين الناس.
فقال: أنشدك
بالله! كم كان
أصحاب
العقبة؟ قال
فقال له
القوم: أخبره
إذ سألك. قال:
كنا نخبر أنهم
أربعة عشر.
فإن كنت منهم
فقد كان القوم
خمسة عشر.
وأشهد بالله أن
اثني عشر منهم
حرب لله
ولرسوله في
الحياة الدنيا
ويوم يقوم
الأشهاد. وعذر
ثلاثة. قالوا:
ما سمعنا
منادي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ولا
علمنا بما
أراد القوم.
وقد كان في
حرة فمشى فقال
"إن الماء
قليل. فلا
يسبقني إليه
أحد" فوجد
قوما قد
سبقوه. فلعنهم
يومئذ.
6968-11/14-
Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Ebu Ahmed el-Kufi tahdis etti, bize Velid
b. Cumey' tahdis etti, bize Ebu Tufeyl tahdis edip dedi ki: Akabelilerden bir
adam ile Huzeyfe arasında insanlar arasında görülen olaylardan bir olayolmuştu.
Bunun üzerine: Allah aşkına bana söyle. Akabe ashabı kaç kişi idiler dedi.
Orada bulunanlar bunun üzerine ona: Sana sorduğuna göre ona haber ver dediler.
Huzeyfe şöyle dedi: Bize onların on dört kişi oldukları haber veriliyordu. Eğer
sen de onlardan biri idiysen onlar on beş kişi olurlar. Allah adına şahitlik
ederim ki onların on ikisi dünya hayatında ve şahitlerin ayağa kalkacakları
günde Allah'a ve Resulü'ne savaş açmış kimselerdi. Onların üçünü de mazur
görmüştür. Oradakiler: Bizler Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne
münadisini işittik ne de onların ne istediklerini öğrenebildik. O sırada bir
harrede (karataşlık bir yerde) idi. Yürüdü ve:
"Şüphesiz
su pek azdır. Benden başka kimse ona gitmesin" buyurdu. Bir topluluğun
kendisinden önce varmış olduklarını buldu. O gün onlara lanet okudu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Akabelilerden
bir adam ile Huzeyfe arasında ... şahitlik ederim." Burada sözü geçen
Akabe, Ensar (radıyallahu anh)'ın bey'atleştikleri yer olan Mina'daki meşhur
akabe değildir. Bu akabe Tebuk yolu üzerinde bir akabedir. Münafıklar burada
Tebuk gazvesinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e suikast yapmak
üzere toplanmışlardı. Allah O'nu kendilerine karşı korumuştu.
12 - (2880) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
قرة بن خالد
عن أبي
الزبير، عن
جابر بن عبدالله،
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "من يصعد
الثنية، ثنية
المرار، فإنه
يحط عنه ما حط
عن بني
إسرائيل".
قال
فكان أول من
صعدها خيلنا،
خيل بني
الخزرج. ثم
تتام الناس.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"وكلكم مغفور
له، إلا صاحب
الجمل الأحمر"
فأتيناه
فقلنا له:
تعال: يستغفر
لك رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فقال:
والله! لأن
أجد ضالتي أحب
إلي من أن
يستغفر لي
صاحبكم.
قال
وكان الرجل
ينشد ضالة له.
6969-12/15-
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberı tahdis etti ... Cabir b. Abdullah dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim o yola yani Murar yoluna çıkarsa,
şüphesiz onun üzerinden İsrailOğulları üzerinden indirilen şey indirilir"
buyurdu. Oraya ilk çıkan bizim atlılar hazrecoğulları atlıları oldu. Sonra
insanların hepsi geldi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kırmızı deve sahibi dışında hepinize günahlarınız bağışlandı"
buyurdu. Bunun üzerine biz de ona gidip kendisine: Gel, Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) senin için mağfiret dilesin dedik. O: Allah'a yemin olsun ki
kaybettiğimi bulmayı, arkadaşınızın benim için mağfiret dilemesinden daha çok
severim dedi.
(Cabir) dedi ki: Adam
kaybettiği devesini arayan birisi idi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
13 - (2880) وحدثناه
يحيى بن حبيب
الحارثي.
حدثنا خالد بن
الحارث. حدثنا
قرة. حدثنا
أبو الزبير عن
جابر بن
عبدالله. قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "من يصعد
ثنية المرار
أو المرار"
بمثل حديث
معاذ. غير أنه
قال: وإذا هو
أعرابي جاء
ينشد ضالة له.
6970-13/16 Bunu bize
Yahya b. Habib el-Harisi de tahdis etti ... Cabir b. Abdullah dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim murar yahut merar yoluna
çıkarsa" deyip Muaz'ın (bir önceki) hadisin aynısını rivayet etti. Ancak
o: Meğer o kaybettiği hayvanını aramaya gelmiş bir bedevi imiş dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kim tepeye, murar tepesine
çıkarsa" buyruğu ilk rivayette bu şekilde mim harfi ötreli re harfi
şeddesiz olarak "murar" şeklindedir. İkinci rivayette ise
"murar" kelimesi mim harfi ötreli yahut fethalı (merar) diye şek ile
rivayet edilmiştir. Bazı nüshalarda ise ötreli (murar) yahut kesreli (mirar)
şeklindedir. Allah en iyi bilendir.
Murar ise acı bir
ağaçtır. Seniyenin asıl anlamı iki dağ arasındaki yoldur.
Bu seniye ise Hudeybiye
yanındadır. el-Hazimi dedi ki: İbn İshak dedi ki:
Burası Hudeybiye’DEN
iniştedir.
"Kaybettiğim
hayvanımı bulmayı... adam kendisine ait bir hayvanı arıyordu." Bu
ibaredeki "yenşudu: arıyor, soruyor" demektir. Kadı Iyaz dedi ki:
Denildiğine göre bu adamın adı münafık el-Ced b. Kays'dır.
14 - (2781) حدثني
محمد بن رافع.
حدثنا أبو
النضر. حدثنا
سليمان (وهو
ابن المغيرة)
عن ثابت، عن
أنس بن مالك.
قال:
كان
منا رجل من
بني النجار.
قد قرأ البقرة
وآل عمران.
وكان يكتب
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فانطلق
هاربا حتى لحق
بأهل الكتاب.
قال فرفعوه.
قالوا: هذا قد
كان يكتب
لمحمد. فأعجبوا
به. فما لبث أن
قصم الله عنقه
فيهم. فحفروا
له فواروه.
فأصبحت الأرض
قد نبذته على
وجهها. ثم
عادوا فحفروا
له. فواروه.
فأصبحت الأرض قد
نبذته على
وجهها. ثم
عادوا فحفروا
له. فواروه.
فأصبحت الأرض
قد نبذته على
وجهها. فتركوه
منبوذا.
6971-14/17
- Bana Muhammed b. Rafi" tahdis etti, bize Ebu Nadr tahdis etti... Enes b.
Malik dedi ki: Bizden Neccaroğullarından bir adam vardı. Bakara ve Ali İmran
surelerini okumuştu (öğrenmişti). Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e de
katiplik yapardı. Derken kaçarak gitti ve kitap ehline katıldı. Onlar onu
(mertebesini) yüksek tuttular. Bu Muhammed'e katiplik yapıyordu deyip onu
beğendiler ama fazla zaman geçmeden onların aralarında iken Allah onun boynunu
kırdı. Onun için bir çukur kazıp onu gömdüler. Fakat sabah olunca yer onu
üzerine çıkarmışh. Sonra tekrar onun için bir çukur kazdılar ve onu gömdüler.
Yine sabah olduğunda yer onu üzerine çıkarmışh. Sonra bir daha onun için
kazdılar ve onu gömdüler. Sabah olunca yer onu üzerine çıkarmışh. Onlar da onu
o çıkarılmış halinde terk ettiler.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Yer
onu üzerine attı" yani görenlere ibret olmak üzere yerin üzerine çıkardı.
"Allah onun boynunu
kırdı" yani helak etti.
15 - (2782) حدثني
أبو كريب،
محمد بن
العلاء. حدثنا
حفص (يعني ابن غياث)
عن الأعمش، عن
أبي سفيان، عن
جابر؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قدم من
سفر. فلما كان
قرب المدينة
هاجت ريح
شديدة تكاد أن
تدفن الراكب.
فزعم أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال
"بعثت هذه
الريح لموت
منافق" فلما قدم
المدينة،
فإذا منافق
عظيم، من
المنافقين،
قد مات.
6972-15/18-
Bana Ebu Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti... Cabir’den rivayete göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferden döndü. Medine'ye
yaklaştığı vakit neredeyse süvariyi dahi gömecek kadar şiddetli bir rüzgar
çıktı. Cabir dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu rüzgar
bir münafıkın ölümü sebebi ile gönderildi" buyurdu. Medine'ye geldiği
zaman münafıklardan büyük bir münafıkın ölmüş olduğunu gördü.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Neredeyse
süvariyi gömecek kadar bir rüzgar çıktı." Bütün nüshalarda bu şekilde fe
ile "tedvunu: defnedecek, gömecek" diye kaydedilmiştir. Yani şiddetli
olduğundan ötürü insanların gözünden onu uzaklaştıracak, alıp götürecek kadar
şiddetli idi.
"Bu rüzgar bir münafıkın
ölümü dolayısı ile gönderildi. " Yani ona ceza olmak, ölümüne alamet
olmak, ülkeye ve kullara ondan yana rahat vermek için gönderildi.
16 - (2783) حدثني
عباس بن
عبدالعظيم
العنبري.
حدثنا أبو محمد،
النضر بن محمد
بن موسى
اليمامي.
حدثنا عكرمة.
حدثنا إياس.
حدثني أبي.
قال : عدنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم رجلا موعوكا.
قال فوضعت يدي
عليه فقلت:
والله! ما
رأيت كاليوم
رجلا أشد حرا.
فقال نبي الله
صلى الله عليه
وسلم "ألا
أخبركم بأشد
حرا منه يوم
القيامة؟
هذينك
الرجلين
الراكبين
المقفيين" لرجلين
حينئذ من أصحابه.
6973-16/19- Bana Abbas
b. Abdulazim el-Anberi tahdis etti. Bize Ebu Muhammed en-Nadr b. Muhammed b.
Musa el-Yemami tahdis etti, bize İkrime tahdis etti, bize İyaz tahdis etti,
bize babam tahdis edip dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte sıtma olmuş bir adamı ziyarete gittik. Ben elimi onun üzerine koydum
ve: Allah'a yemin ederim ki bugün gibi harareti bundan daha şiddetli bir adam
görmedim dedim. Bunun üzerine Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Ben size kıyamet gününde harareti bundan daha şiddetli
olanı haber vereyim mi? Bunlar arkalarını dönüp giden binekli o iki
adamdır." Bunu o sırada ashabından olan iki adam için söylemişti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: ''Arkalarını
dönmüş iki binekli" arkalarını dönüp giden iki kişi anlamındadır.
"O gün için
ashabından olan iki adamı kastediyordu. Müslüman olduklarını, ashabtan
olduklarını dışa vurdukları için onlara ashabından demiştir. Yoksa sahabilik
faziletini elde eden kimselerden değillerdi.
17 - (2784) حدثني
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. ح وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
أسامة. قالا:
حدثنا
عبيدالله. ح
وحدثنا محمد
بن المثنى
(واللفظ له).
أخبرنا
عبدالوهاب
(يعني الثقفي).
حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال "مثل
المنافق كمثل
الشاة العائرة
بين الغنمين.
تعير إلى هذه
مرة، وإلى هذه
مرة".
6974-17/20-
Bana Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.)
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, ikisi
dedi ki: Bize Ubeydullah tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna da
-lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Abdulvehhab -yani es-Sekafi-
haber verdi, bize Ubeydullah, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Münafıkın misali iki koyun sürüsü arasındaki koyuna benzer. Bir defasında
bu sürüye öbüründe öbür sürüye katılır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
17-م - (2784)
حدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا يعقوب
(يعني ابن
عبدالرحمن
القاري) عن
موسى بن عقبة،
عن نافع، عن
ابن عمر، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
غير أنه قال
"تكر في هذه
مرة، وفي هذه
مرة".
6975- .. ./21- Bize
Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Yakub -yani b. Abdurrahman el-Kari- Musa b.
Ukbe'den tahdis etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den aynısını rivayet etti. Yalnız o: "Bir defasında buna bir
diğerinde de buna hücum eder" demiştir.
AÇIKLAMA: (6974)
"Münafıkın misali..." 'Aire: hangi sürüye uyamayacağını bilemeyen
şaşkın koyun demektir.
İkinci rivayette (6975)
"Bir defasında buna bir defasında öbürüne hücum eder." Yani buna da
yönelir, buna da yönelir. Bu hadisteki "tekirru: hücum eder" ile
önceki hadisteki "taim" fiilleri anlam itibari ile birbirine yakındır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: