SAHİH-İ MÜSLİM |
MÜNAFIKLAR |
MÜNAFIKLARIN NİTELİKLERİ
VE HÜKÜMLERİ BABI
6955-1/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Hasan b. Musa tahdis etti, bize Zuheyr b.
Muaviye tahdis etti, bize Ebu İshak'ın tahdis ettiğine göre o Zeyd b. Erkam'ı şöyle
derken dinlemiştir: Bir seferde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte çıkmıştık. Bu seferde insanlar kıtlık ile karşılaştılar. Abdullah b.
Ubey de arkadaşlarına: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanındakilere infak etmeyin ki O'nun etrafından dağılsınlar dedi.
Zuheyr dedi ki: Bu
(minhavli şeklindeki okuyuş) "havlehu: etrafındaki" lafzı cer ile
okuyanların kıraatidir.
Yine (İbn Ubeyy) dedi
ki: Andolsun eğer Medine'ye dönersek kesinlikle daha aziz olan oradan daha
zelil olanı çıkartacaktır.
Zeyd dedi ki: Bunun
üzerine ben de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip O'na bunu haber
verdim. O da Abdullah b. Ubeyy'e birisini gönderdi ve ona sordu. Olabildiğince
bu işi yapmadığına dair yemin etti ve: Zeyd, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e yalan söyledi dedi. Onların bu söylediklerinden dolayı da içime büyük
bir sıkıntı düştü. Sonunda Allah beni tasdik etmek üzere: "Münafıklar sana
geldiği vakit" buyruğunu indirdi.
Sonra Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendilerini onlara mağfiret dilemek üzere çağırdı ama onlar
başlarını çevirdiler. Yüce Allah'ın: "Onlar sanki dayandırılmış
kütüklerdir" buyruğu (indi). Onlar her şeyden güzel (görünümlü) adamlardı
dedi.
Diğer tahric: Buhari,
4900, 4901, 4903, 4904; Tirmizi, 3312
6956-2/2- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve Ahmed b. Abde ed-Dabbİ -lafız İbn Ebu Şeybe'ye
ait olmak üzere- tahdis etti. İbn Abde bize Süfyan b. Uyeyne Amr’DAN haber
verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi. Buna göre o (Amr) Cabir'i şöyle
derken dinlemiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah b. Ubeyy'in
kabrine gitti, onu kabrinden çıkartıp dizlerinin üzerine koydu, üzerine
tükürüğünden üfledi ve ona gömleğini giydirdi. Bu sebeple Allah en iyi
bilendir.
Diğer tahric: Buhari,
1270, 1350 -uzunca-, 3008, 5795; Nesai, 1900, 1901,2018
6957- .. ./3- Bana Ahmed
b. Yunus el-Ezdt tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize İbn Cureyc
haber verdi, bana Amr b. Dinar haber verip dedi ki: Cabir b, Abdullah'ı şöyle
derken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah b. Ubeyy'e
mezarına konulduktan sonra geldi deyip Süfyan'ın hadisini aynı şekilde
zikretti,
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6958-3/4- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ebu Üsfune tahdis etti, bize Ubeydullah b. Ömer,
Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b.
Ubeyy b. SelUl ölünce oğlu Abdullah b. Abdullah, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e gelerek O'ndan kendisi ile babasını kefenlemek üzere gömleğini
kendisine vermesini istedi. RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona
(gömleğini) verdi. Sonra üzerine namaz kılmasını istedi, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) namazını kılmak üzere kalkınca Ömer ayağa kalkıp Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elbisesinden tuttu ve:
Ey Allah'ın Rasulü! Sen
bunun üzerine mi namaz kılacaksın? Halbuki Allah sana onun üzerine namaz
kılmanı nehyetmiş bulunuyor deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Allah beni ancak muhayyer bırakmış ve: Onlar için ister mağfiret dile ister
mağfiret dileme, onlara yetmiş defa mağfiret dilesen dahi buyurdu ben de
yetmişden fazlasını dileyeceğim" buyurdu. Ömer: Şüphesiz ki o bir
münafıktır dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise namazını kıldı.
Aziz ve celil Allah da: "Onlardan ölen bir kimsenin üzerine ebediyyen
namaz kılma; onun kabri başında da durma" (Tevbe; 84) buyruğunu indirdi.
6959-4/5- Bize Muhammed
b. el-Müsenna ve Ubeydullah b. Said tahdis edip dedi ki: Bize Yahya -ki o
el-Kattan'dır- Ubeydullah'dan bu isnad ile buna yakın olarak tahdis etti ve:
Bunun üzerine RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazlarını kılmayı terk
etti dedi ibaresini ekledi.
AÇIKLAMA: (6955)
"Etrafından dağılıncaya kadar" yani hepsi tek başlarına kalıncaya .
kadar demektir.
"Zuheyr: Bu
"havlehu" lafzını mecrur olarak okuyanların kıraatinde böyledir"
sözleri ile "min havlihi" diye cer harfi sebebi ile
"havlihi" lafzını cer ile okuyanların kıraatidir. Böylelikle
"men havlehu" şeklindeki fethalı olarak şaz kıraati dışarıda tutmak
istemiştir.
"Onlar başlarını
çevirdiler" yedi kıraatte "levvev" lafzı vav harfi şeddeli ve
şeddesiz olarak (levev) diye okunmuştur.
"Huşub: keresteler,
kütükler" şin harfi ötreli ve sakin (huşn) diye okunur, ötreli okunuş
çoğunluğun kıraatidir.
Zeyd b. Erkam'ın bu
hadisinden anlaşıldığı üzere imamı ilgilendiren bir hususu yahut ona benzer
büyük mertebedeki yöneticileri ilgilendiren bir hususu işitip de bunun
müslümanlara zarar vereceğinden korkarsa o işittiğini -ona karşı tedbir alması
için- ona bildirmesi gerekir. Ayrıca bu hadiste Zeyd'in bir menkıbesi vardır.
(6956-6958) Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in münafık Abdullah b. Ubeyy'in namazını kılması,
ona gömleğini giydirmesi, onun için mağfiret dilemesi, tükürüğünden üzerine
üflemesi hadisinin şerhi daha önce geçti. Bundan muhtasar olan hadiste de Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu oğluna ikram olmak üzere yaptığı ve
oğlunun salih birisi olduğu belirtilmektedir.
Müslim, rivayetlerinde
oğlunun bunu istediğini açıkça ifade etmiştir.
Ayrıca bu, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üstün ahlakından ve kendisine sahabilik yapan
kimselere müntesib olan kimselere güzel davranmasından kaynaklanır. Bu şekildeki
namaz ise şanı yüce Allah'ın: "Onlardan ölmüş bir kimsenin üzerine
ebediyyen namaz kılma, onunkabri başında da durma" (Tevbe, 84) buyruğunun
inişinden önce idi. Nitekim bu hadis-i şerifte de bunu açıkça ifade etmiştir.
Denildiğine göre ona
gömleğini giydirmesi vakti ile Abbas'a kendisinin giydirdiği bir gömleğe
mükafat olmak üzeredir.
6960-5/6- Bize Muhammed
b. Ebu Ömer el-Mekkl tahdis etti, bize Süfyan, Mansur'dan tahdis etti, o
Mücahid'den, o Ebu Ma'mer'den, o İbn Mesud’DAN şöyle dediğini rivayet etti:
Kalplerinin fıkhı az, karınlarının yağı bol iki kureyşli bir sakifli yahut iki
sakifli bir kureyşli olmak üzere üç kişi Beyt'in yanında bir araya geldi.
Onlardan biri: Ne dersiniz Allah söylediğimizi işitiyor mu dedi. Diğeri yüksek
sesle konuşursak işitir, gizli konuşursak işitmez dedi. Diğeri: Yüksek sesle
konuştuğumuzda işitiyorsa gizlediğimiz taktirde de O işitir dedi. Bunun üzerine
aziz ve celil Allah: "Siz kulaklarınız, gözleriniz, derileriniz
aleyhinizde şahitlik eder diye gizlenmiyordunuz." (Fussilet, 22) ayetini
indirdi.
Diğer tahric: Buhari,
4816, 4817, 7521; Tirmizi, 3248
AÇIKLAMA: "Kalplerinin
fıkhı az, karınlarının yağı çok. .. " Kadı Iyaz -yüce Allah'ın rahmeti
ona- dedi ki: Bu, şişmanlıkla birlikte ince kavrayış ve zekanın çok az
bulunabileceğine dair dikkat çekmek özelliğini de taşımaktadır.
6961- .. ./7- Bana Ebu
Bekir b. Hallad el-Bahili de tahdis etti, bize Yahya -yani b. Said- tahdis
etti, bize Süfyan tahdis etti, bana Süleyman, Vmare b. Vmeyr'den tahdis etti, o
Vehb b. Rabia'dan, o Abdullah'dan (H.) Yine dedi ki: Bize Yahya da tahdis etti,
bize Süfyan tahdis etti, bize Mansur, Mücahid'den tahdis etti, o Ebu
Ma'mer'den, o Abdullah'dan buna yakın olarak rivayet etti.
Diğer tahric: Ebu
Bekir b. Hallad el-Bahili'nin hadisini Tırmizi, 3250
6962-6/8- Bize
Ubeydullah b. Muaz el-Anberi tahdis etti ... Zeyd b. Sabit'den rivayete göre
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud'a çıktı. Onunla birlikte olanlardan bir
takım insanlar da geri döndü. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı
onlar hakkında iki fırkaya ayrıldılar. Bazılan: Onları öldürelim dediler.
Bazılan hayır deyince "Ne oluyor size ki münafıklar hakkında iki fırkaya
ayrıldınız ... " (Nisa,88) ayeti nazil oldu.
AÇIKLAMA: "Size
ne oluyor ki münafıklar hakkında iki fırkaya ayrıldınız. " Arapça dil
bilginlerinin dediklerine göre bu şu demektir: onların durumu hakkında ihtilaf
etmenizde sizin lehinize ne var? "Şieteyn: iki fırka" demektir.
Basralılara göre hal olarak nasbedilmiştir. Sibeveyh dedi ki: Neyin var,
ayaktasın dediğin taktirde neden kalktın anlamında olup sen bunu hal olarak
nasb edersin. Ferra ise: Bu hazfedilmiş {gizli} bir "kane"in haberi
olarak nasbedilmiştir. Buna göre "neden ayaktaSın" {anlamındaki
maleke kaimen)in takdiri "limekunte kaimen: neden ayakta idin"
takdirindedir.
6963- .. ./9- Bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, Bize Yahya b. Said tahdis etti. (H.) Bana Ebu
Bekr b. Nafı de tahdis etti, bize Gunder tahdis etti, her ikisi Şu'be'den bu
isnad ile buna yakın olarak rivayet etti,
6964-7/10- Bize Hasan b.
Ali el-Hulvfmı ve Muhammed b. Sehl etTemımı tahdis edip dedi ki: Bize İbn Ebu
Meryem tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer haber verdi, bana Zeyd b. Eslem, Ata
b. Yesar’DAN haber verdi, o Ebu Said el-Hudrl’DEN rivayet ettiğine göre
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında münafıklardan bazı kimseler
vardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gazaya çıktığı zaman O'nunla birlikte
Çıkmaz geri kalırlar ve Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e muhalefet
ederek geri kalıp oturmaktan da sevinirlerdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi mi de gider O' ndan özür diler ve yemin eder, yapmadıkları
işlerden ötürü de övülmeyi arzu ederlerdi. Bundan dolayı: "Getirdikleri
ile mağrur ve yapmadıklan ile övülmekten hoşlanan kimselerin azaptan
kurtulacaklarını kesinlikle sanma" (Ali İmran, 188) ayeti nazil oldu.
Diğer tahric: Buhari,
4567
6965-8/11- Bize Zuheyr
b. Harb ve Harun b. Abdullah -lafız Zuheyr'e ait olmak üzere- tahdis edip dedi
ki: Bize Haccac b. Muhammed, İbn Cureyc’DEN tahdis etti, bana İbn Ebu
Müleyke'nin haber verdiğine göre Humeyd b. Abdurrahman b. Avf kendisine şunu
haber verdi: Mervan: -kapıcısı- ne: ey Rafi" İbn Abbas'a git ve ona şöyle
de: Eğer yaptığından ötürü sevinen, yapmadığı için de övülmeyi seven her
birimiz azaba uğratılacaksa mutlaka hepimiz azaba uğratılacağız demektir dedi.
Bunun üzerine İbn Abbas: Bu ayet ile sizin alakanız ne ki? Bu ayet-i kerime
kitap ehli hakkında indirildi. Sonra İbn Abbas: "Hani bir zamanlar Allah kendilerine
kitap verilenlerden onu muhakkak insanlara açıklayıp anlatacaksınız ve onu
gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı" (Ali İmran, 187) ayetini okudu. Sonra
İbn Abbas: "Getirdikleri ile mağrur ve yapmadıklan ile övülmekten hoşlanan
kimselerin azabtan kurtulacaklarını kesinlikle sanmayasın" (Ali İmran,
188) ayetini okudu. İbn Abbas şunları da söyledi: Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onlara bir şey sordu, onlar da onu gizleyip O'na söylemediler kendisine
başka bir şeyi bildirdiler. Dışan çıktıklarında kendisine, kendilerine sorduğu
şeyi haber verdikleri izlenimini verdiler ve bundan dolayı kendilerini övmesini
istediler. Kendilerine sorduğu hususu da O'ndan gizlemiş olduklarından ötürü de
gurura kapıldılar.
Diğer tahric: Buhari,
4568; Tirmizi, 3014
6966-9/12- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Esved b. Amir tahdis etti, bize Şu'be b.
el-Haccac, Katade'den tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o Kays'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Ammar'a: Ali'nin işinde bu yaptığınız işi, siz kendi uygun
gördüğünüz bir görüşe dayanarak mı yaptınız, yoksa Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in size ahdettiği (tavsiye edip emrettiği) bir şeyolarak mı
yaptınız dedim. Ammar: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bütün
insanlara yapmadığı bir tavsiyeyi (emri) bize yapmış değildir. Ama Huzeyfe bana
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu haber verdi: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ashabım arasında on iki münafık
vardır. Bunların sekizi deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete girmeyecekler.
Onların sekizine de dubeyle yeter. Dört kişi ise" sonra ben Şu'be'nin
onlar hakkında neler söylediğini bellemedim.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6967-10/13- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar -lafız İbnu'l Müsenna'ya ait olmak
üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be,
Katade’DEN tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o Kays b. Abbad'dan şöyle dediğini
söyledi: Ammar'a savaşmanız hakkındaki kanaatiniz nedir? Kendi uygun bulduğunuz
bir görüş müydü? Şüphe görüş hata da edebilir isabet de edebilir. Yoksa bu
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in size verdiği bir ahit (bir
emir)miydi? Ammar: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bütün insanlara
ahdetmediği bir şeyi (vermediği bir emri) bize ahdetmiş değildir. Ayrıca
şunları da söyledi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz
ümmetim arasında .. vardır" buyurdu.
Şu'be dedi ki:
Zannederim: Bana Huzeyfe tahdis etti dedi.
Gunder de şöyle dedi:
Kanaatime göre şöyle dedi: "Ümmetim arasında on iki münafık kişi vardır ki
bunlar deve iğne deliğinden girmedikçe cennete girmeyecekler, kokusunu dahi
alamayacaklar. Onlardan sekizine senin namına dubeyle kafi gelecektir. O ise
omuzları arasında görünecek ve göğüslerinden yükselecek bir kandildir. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (6966)
''Ashabım arasında" (6967) on iki münafık vardır ... yükselecektir."
Hadiste "ashabım
arasında" buyurması benim ashabıma nisbet olunanlar arasında demektir.
Nitekim ikinci rivayette "ümmetim arasında" buyurmuştur. Semmul
hiyad: İğne deliği sin harfi fethalı ötreli (sum) ve kesreli (sim) diye de
söylenir. Fethalı söyleyiş daha güzeldir. Yedi kıraat imamı böyle okumuşlardır.
İğnenin deliği demektir. Yani onlar, devenin iğne deliğinden girmesi ebediyyen
mümkün olmadığı gibi cennete de ebediyyen giremeyeceklerdir.
"Dubeyle" yi
hadiste "ateşten bir kandil" diye tefsir etmiştir. Yencimu ise
görünür ve yükselir demektir. "Tekfikehum: Senin namına onlara yeter"
anlamındaki lafız "tekfihim" diye (onlara yeter) diye ikinci kafın
hazfiyle de rivayet edilmiştir. Toplayıp bir araya getirmek ve setretmek
anlamındaki "kefi" den gelen "tekfitihum" diye de rivayet
edilmiştir ki kabirlerinde onları toplayıp bir araya getirip onları gizler, örter
demektir.
6968-11/14- Bize Zuheyr
b. Harb tahdis etti, bize Ebu Ahmed el-Kufi tahdis etti, bize Velid b. Cumey'
tahdis etti, bize Ebu Tufeyl tahdis edip dedi ki: Akabelilerden bir adam ile
Huzeyfe arasında insanlar arasında görülen olaylardan bir olayolmuştu. Bunun üzerine:
Allah aşkına bana söyle. Akabe ashabı kaç kişi idiler dedi. Orada bulunanlar
bunun üzerine ona: Sana sorduğuna göre ona haber ver dediler. Huzeyfe şöyle
dedi: Bize onların on dört kişi oldukları haber veriliyordu. Eğer sen de
onlardan biri idiysen onlar on beş kişi olurlar. Allah adına şahitlik ederim ki
onların on ikisi dünya hayatında ve şahitlerin ayağa kalkacakları günde Allah'a
ve Resulü'ne savaş açmış kimselerdi. Onların üçünü de mazur görmüştür.
Oradakiler: Bizler Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne münadisini
işittik ne de onların ne istediklerini öğrenebildik. O sırada bir harrede
(karataşlık bir yerde) idi. Yürüdü ve:
"Şüphesiz su pek
azdır. Benden başka kimse ona gitmesin" buyurdu. Bir topluluğun
kendisinden önce varmış olduklarını buldu. O gün onlara lanet okudu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Akabelilerden
bir adam ile Huzeyfe arasında ... şahitlik ederim." Burada sözü geçen
Akabe, Ensar (radıyallahu anh)'ın bey'atleştikleri yer olan Mina'daki meşhur
akabe değildir. Bu akabe Tebuk yolu üzerinde bir akabedir. Münafıklar burada
Tebuk gazvesinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e suikast yapmak
üzere toplanmışlardı. Allah O'nu kendilerine karşı korumuştu.
6969-12/15- Bize
Ubeydullah b. Muaz el-Anberı tahdis etti ... Cabir b.
Abdullah dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim o yola yani Murar yoluna
çıkarsa, şüphesiz onun üzerinden İsrailOğulları üzerinden indirilen şey
indirilir" buyurdu. Oraya ilk çıkan bizim atlılar hazrecoğulları atlıları
oldu. Sonra insanların hepsi geldi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Kırmızı deve sahibi dışında hepinize günahlarınız
bağışlandı" buyurdu. Bunun üzerine biz de ona gidip kendisine: Gel,
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) senin için mağfiret dilesin dedik. O:
Allah'a yemin olsun ki kaybettiğimi bulmayı, arkadaşınızın benim için mağfiret
dilemesinden daha çok severim dedi.
(Cabir) dedi ki: Adam
kaybettiği devesini arayan birisi idi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6970-13/16 Bunu bize
Yahya b. Habib el-Harisi de tahdis etti ... Cabir b. Abdullah dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim murar yahut merar yoluna
çıkarsa" deyip Muaz'ın (bir önceki) hadisin aynısını rivayet etti. Ancak
o: Meğer o kaybettiği hayvanını aramaya gelmiş bir bedevi imiş dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kim tepeye, murar tepesine
çıkarsa" buyruğu ilk rivayette bu şekilde mim harfi ötreli re harfi
şeddesiz olarak "murar" şeklindedir. İkinci rivayette ise
"murar" kelimesi mim harfi ötreli yahut fethalı (merar) diye şek ile
rivayet edilmiştir. Bazı nüshalarda ise ötreli (murar) yahut kesreli (mirar)
şeklindedir. Allah en iyi bilendir.
Murar ise acı bir
ağaçtır. Seniyenin asıl anlamı iki dağ arasındaki yoldur.
Bu seniye ise Hudeybiye
yanındadır. el-Hazimi dedi ki: İbn İshak dedi ki:
Burası Hudeybiye’DEN
iniştedir.
"Kaybettiğim
hayvanımı bulmayı... adam kendisine ait bir hayvanı arıyordu." Bu
ibaredeki "yenşudu: arıyor, soruyor" demektir. Kadı Iyaz dedi ki:
Denildiğine göre bu adamın adı münafık el-Ced b. Kays'dır.
6971-14/17 - Bana
Muhammed b. Rafi" tahdis etti, bize Ebu Nadr tahdis etti... Enes b. Malik
dedi ki: Bizden Neccaroğullarından bir adam vardı. Bakara ve Ali İmran
surelerini okumuştu (öğrenmişti). Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e de
katiplik yapardı. Derken kaçarak gitti ve kitap ehline katıldı. Onlar onu
(mertebesini) yüksek tuttular. Bu Muhammed'e katiplik yapıyordu deyip onu
beğendiler ama fazla zaman geçmeden onların aralarında iken Allah onun boynunu
kırdı. Onun için bir çukur kazıp onu gömdüler. Fakat
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Yer
onu üzerine attı" yani görenlere ibret olmak üzere yerin üzerine çıkardı.
"Allah onun boynunu
kırdı" yani helak etti.
6972-15/18- Bana Ebu
Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti... Cabir’den rivayete göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferden döndü. Medine'ye yaklaştığı vakit
neredeyse süvariyi dahi gömecek kadar şiddetli bir rüzgar çıktı. Cabir dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu rüzgar bir münafıkın ölümü
sebebi ile gönderildi" buyurdu. Medine'ye geldiği zaman münafıklardan
büyük bir münafıkın ölmüş olduğunu gördü.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Neredeyse
süvariyi gömecek kadar bir rüzgar çıktı." Bütün nüshalarda bu şekilde fe
ile "tedvunu: defnedecek, gömecek" diye kaydedilmiştir. Yani şiddetli
olduğundan ötürü insanların gözünden onu uzaklaştıracak, alıp götürecek kadar
şiddetli idi.
"Bu rüzgar bir
münafıkın ölümü dolayısı ile gönderildi. " Yani ona ceza olmak, ölümüne
alamet olmak, ülkeye ve kullara ondan yana rahat vermek için gönderildi.
6973-16/19- Bana Abbas
b. Abdulazim el-Anberi tahdis etti. Bize Ebu Muhammed en-Nadr b. Muhammed b.
Musa el-Yemami tahdis etti, bize İkrime tahdis etti, bize İyaz tahdis etti,
bize babam tahdis edip dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte sıtma olmuş bir adamı ziyarete gittik. Ben elimi onun üzerine koydum
ve: Allah'a yemin ederim ki bugün gibi harareti bundan daha şiddetli bir adam
görmedim dedim. Bunun üzerine Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Ben size kıyamet gününde harareti bundan daha şiddetli
olanı haber vereyim mi? Bunlar arkalarını dönüp giden binekli o iki
adamdır." Bunu o sırada ashabından olan iki adam için söylemişti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: ''Arkalarını
dönmüş iki binekli" arkalarını dönüp giden iki kişi anlamındadır.
"O gün için
ashabından olan iki adamı kastediyordu. Müslüman olduklarını, ashabtan
olduklarını dışa vurdukları için onlara ashabından demiştir. Yoksa sahabilik
faziletini elde eden kimselerden değillerdi.
6974-17/20- Bana
Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bize
Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, ikisi dedi
ki: Bize Ubeydullah tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna da -lafız ona
ait olmak üzere- tahdis etti, bize Abdulvehhab -yani es-Sekafi- haber verdi,
bize Ubeydullah, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Münafıkın misali
iki koyun sürüsü arasındaki koyuna benzer. Bir defasında bu sürüye öbüründe
öbür sürüye katılır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6975- .. ./21- Bize
Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Yakub -yani b. Abdurrahman el-Kari- Musa b.
Ukbe'den tahdis etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den aynısını rivayet etti. Yalnız o: "Bir defasında buna bir
diğerinde de buna hücum eder" demiştir.
AÇIKLAMA: (6974)
"Münafıkın misali..." 'Aire: hangi sürüye uyamayacağını bilemeyen
şaşkın koyun demektir.
İkinci rivayette (6975)
"Bir defasında buna bir defasında öbürüne hücum eder." Yani buna da
yönelir, buna da yönelir. Bu hadisteki "tekirru: hücum eder" ile
önceki hadisteki "taim" fiilleri anlam itibari ile birbirine yakındır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: