SAHİH-İ MÜSLİM |
ZİKİR DUA TEVBE İSTİĞFAR |
18- İŞLEDİKLERİNİN
ŞERRİNDEN VE İŞLEMEDİKLERİNİN ŞERRİNDEN (ALLAH'A) SIĞINMA BABI
6833-66/1- Bize Yahya b.
Yahya ve İshak b. İbrahim -lafız Yahya'ya ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki:
Bize Cerir, Mansur’DAN haber verdi, o Hilal'den, o Ferve b. Nevfel Eşcai'den
şöyle dediğini rivayet etti: Aişe'ye Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in ne diyerek dua ettiğini sordum. O bana şu cevabı verdi:
"Allah'ım, ben işlediklerimin şerrinden ve işlemediklerimin şerrinden sana
sığınırım" buyururdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1550; Nesai, 1306,5540,5541; İbn Mace, 3839
6834- .. ./2- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: ... Ferve b. Nevfel dedi
ki: Aişe'ye Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yaptığı bir dua rivayet
etmesini istedim. O dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Allah'ım, yaptıklarımın şerrinden ve yapmadıklarımın şerrinden sana
sığmırım" derdi.
6835- .. ./3- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize İbn Ebu Adiyy
tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Amr b. Cebele de tahdis etti, bize Muhammed
-yani b. Cafer- tahdis etti, (Ebu Adiyy ile birlikte) ikisi Şu'be'den, o
Husayn'den bu isnad ile aynısını rivayet etti. Ancak Muhammed b. Cafer'in
hadisinde: "Ve yapmadığımın şerrinden" demiştir.
6836-67/3- Bana Abdullah
b. Haşim tahdis etti... Ferve b. Nevfel'in Aişe’DEN rivayet ettiğine göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) duasında şöyle derdi: ''Allah'ım, gerçekten ben
yaptıklarımın şerrinden ve yapmadıklarımın şerrinden sana sığınırım"
derdi,
AÇIKLAMA: ''Allah'ım
yaptıklarımın şerrinden ve yapmadıklarımın şerrinden sana sığmırım." İlim
adamları anlamı şudur demişlerdir. Dünyada bir cezayı gerektirmesi mümkün olan
ahirette de -kastetmesem dahi- eksiklik gerektiren kazandığım amellerin
şerrinden sığınırım.
Bununla ümmete nasıl dua
edeceğinin öğretilmesinin kastedilmiş olma ihtimali de vardır.
6837-68/5- Bize Haccac
b. eş-Şair tahdis etti ... İbn Abbas'dan rivayete göre Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle derdi: ''Allah'ım sana teslim oldum, sana iman ettim,
sana tevekkül ettim, sana döndüm. Ancak seninle düşmana karşı mücadele ettim.
Allah'ım beni dalalete düşürmenden izzetine sığınırım. Senden başka ilah
yoktur. Sen ölmeyen hayysın, cinler ve insanlar ise ölürler. "
Diğer tahric: Buhari,
7383
AÇIKLAMA: ''Allah'ım
sana teslim oldum, sana iman ettim." Yani sana (emrine) uydum ve seni
tasdik ettim. Bu ifadede iman ile İslam arasında fark bulunduğuna bir işaret
vardır. İman Kitabı'nın baş taraflarında açıklaması geçmiş bulunmaktadır.
"Yalnız sana
tevekkül ettim." Yani işimi sana havale ettim. "Sana döndüm"
gayretim ve itaatim ile sana yöneldim, senden başka her şeyden yüz çevirdim.
"Senin ile düşmana
karşı mücadele ettim. " Yani ben senin ile delil gösteririm, savaşırım ve
savunurum.
6838-69/6- Bana
Ebu't-Tahirtahdis etti... Ebu Hureyre'den rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bir seferde bulunursa ve seher vaktinde kalkarsa şöyle derdi:
"(Bu sözümü) işiten biri (başkasına) işittirsin. Biz Allah'a nimetlerinden
ve güzel imtihanından dolayı hamd ederiz. Rabbimiz bizimle beraber ol. Bize
lütfeyle. (Bu sözlerimi) ateşten Allah'a sığınarak (söylüyorum). "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 5086
AÇIKLAMA: "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferde ise ve seher vakti kalktığında ...
derdi." Hadiste geçen "eshara: seher vakti kalktığında" ya seher
vakti kalktığı zaman yahut da yolculuğu esnasında seher vaktine geldiği zaman
demektir. Seher de gecenin son zamanlarıdır.
"İşiten
işittirsin" anlamındaki "semmea samiun" iki şekilde rivayet
edilmiştir. Birisi semia" den mim harfi fethalı ve şeddeli olmak üzere
"semmea: işittirdi, işittirsin, ikincisi ise mim şeddesiz ve kesreli olarak
(semia: işitti) şeklidir. Kadı Iyaz burada ve Meşarikul Envar adlı eserinde bir
de Metali sahibi şeddeli okuyuşu tercih etmiş ve Müslim'in ravilerinin
çoğunluğunun rivayetinin bu olduğuna işaret edip şöyle demişlerdir: Yani benim
bu sözümü işiten bir kimse onu başkasına tebliğ edip bildirsin. Bunun aynısını
da seher vaktinde zikre ve bu şekilde duaya dikkat çekmek için söylemiştir.
Hattabi ve başkaları ise
bu kelimeyi kesreli ve şeddesiz (semia: işitti) diye zaptetmiştir. Hattabi dedi
ki: Bu da bir tanık bizim yüce Allah'a nimetleri ve bizi güzel şekilde sınaması
dolayısıyla hamd ettiğimize tanıklık etsin demektir. "Rabbimiz bizimle
beraber ol ve bize lütuf ta bulun" yani bizi koru, bizi kolla, bizi
muhafaza buyur, pek çok nimetlerinle bize lütfunu ihsan et, hoşumuza gitmeyen
her şeyi de bizden uzaklaştır.
''Ateşten Allah'a
sığınarak (söylüyorum)" Burada (aizen: sığınarak) hal olarak nasb
edilmiştir. Yani ben bunu istiaze eden (Allah'a sığınan) ve cehennem ateşinden
Allah'ın himayesine giren birisi olarak söylüyorum.
6839-70/7- Bize
Ubeydullah b. Muaz el-Anberi tahdis etti... Ebu Burde b. Ebu Musa el-Eş' ari
babasından, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre şu
duayı yapardı: ''Allah'ım günahımı, bilgisizliğimi, işimde aşırı kaçışımı,
kendisini benden daha iyi bildiğin her bir şeyi bana bağışla. Allah'ım ciddi
halimi, şakamı, hatamı, kasten yaptığımı -ki bütün bunlar bende var- bana
mağfiret buyur. Allah'ım önden gönderdiklerimi de geri bıraktıklarımı da
açıkladıklarımı da gizlediklerimi de benden daha iyi bildiklerini de bana
bağışla. Öne geçiren de sensin, geri bırakan da sensin. Sen her şeye gücü
yetensin. "
Diğer tahric: Buhari,
6398, 6398 -muallak olarak-, 6399
6840- .. ./8- Bunu bize
Muhammed b. Beşşfu da tahdis etti, bize Abdulmelik b. es-Sabbah el-Mismai
tahdis etti, bize Şu'be bu isnad ile rivayet etti.
AÇIKLAMA: "Allah'ım
günahımı, bilgisizliğimi, işimde aşın gidişimi... bana bağışla ki bunların
hepsi bende var." Yani ben bütün bu nitelikleri taşıyan birisiyim. Bunları
bana bağışla. Denildiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
sözlerini mütevazilik olsun diye söylemiş ve kemali kaçırmayı nefsi aleyhine
günahlar olarak değerlendirmiştir. Bir diğer görüşe göre yanılma sonucu yaptıklarını
kastetmiştir. Bir başka açıklamaya göre nübüvvetlen önceki halini kastetmiştir.
Durum ne olursa olsun o geçmiş ve gelecek bütün günahlan bağışlanmış birisidir.
Bu dualan ve başka dualan mütevazilik olmak üzere yapmıştır. Çünkü dua bir
ibadettir.
Dil bilginlerinin
dediklerine göre israf (işte aşın gitmek) haddi aşmak, sının aşmak demektir.
"Öne geçiren de
sensin geri bırakan da sensin." Şanı Yüce Allah yarattıklarından
dilediklerini kendi ihsan' ettiği tevfiki ile rahmetine yakınlaştırır, dilediği
kimseleri de yardımsız bıraktığı için geri bırakır.
6841-71/9- Bize İbrahim
b. Dinar tahdis etti ... Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle derdi: ''Allah'ım, işimi helake götürmekten koruyan dinimi benim
için ıslah et. İçinde geçimimin bulunduğu dünyamı benim için ıslah et.
Dönüşümün kendisine olacağı ahiretimi benim için ıslah et. Hayatı benim için
her türlü haynn artışı ölümü benim için her bir şerden rahata kavuşmak (sebebi)
kıl. "
6842-72/10- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar tahdis edip dedi ki: ...
Abdullah'ın Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayetine göre O:
''Allah'ım senden hidayet, takvalı olmak, iffetli olmak ve zenginlik
dilerim" derdi.
6843- .. ./11- Bize
Muhammed b. e!-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis edip dediler ki: Bize
Abdurrahman, Süfyan’DAN tahdis etti, o Ebu İshak’DAN bu isnad ile aynısını
rivayet etti ancak İbnu'l-Müsenna rivayetinde: "Ve iffeti" dedi.
AÇIKLAMA: ''Allah'ım
ben senden hidayet, takva, iffetli olmak ve zenginlik dilerim."
Afaf ve iffet mübah
olmayan şeylerden kendisini korumak ve onlardan vazgeçmek demektir. Buradaki
zenginlikten kasıt nefis zenginliği ve insanlara onların ellerinde bulunanlara
ihtiyaç eğilimi duymamak demektir.
6844-73/12- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, İshak b. İbrahim ve Muhammed b. Abdullah b. Numeyr -lafız
İbn Numeyr'e ait olmak üzere- tahdis etti. İshak bize Ebu Muaviye Asım’DAN
haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi. O Abdullah b. el-Haris'den, o
Ebu Osman en-Nehdi'den, o Zeyd b. Erkam’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Ben
size ancak Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in söylediği gibi
söylüyorum. O şöyle derdi: ''Allah'ım acizlikten, tembellikten, korkaklıktan,
cimrilikten, ihtiyarlıktan ve kabir azabından sana sığınırım. Allah'ım nefsime
takvasını ver ve onu tertemiz et. Sen onu tertemiz edenlerin en hayırlısısın.
Sen onun hem velisisin hem mevlasısın. Allah'ım ben fayda vermeyen ilimden,
huşu duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kendisine icabet olunmayan (kabul
olunmayan) bir duadan 'sana sığınırım. "
Diğer tahric: Nesai,
5473
AÇIKLAMA: "Allah'ım
nesfime takvasını ver. .. ve doymayan nefisden ... sana sığınırım." Bu
hadis ve bundan başka seci'li diğer hadisler ilim adamlarının şu şekildeki
görüşlerinin lehine bir delildir: Dua esnasında yerilen seci'li sözler
zorlanarak yapılan seci'lerdir. Çünkü böyle bir zorlama huşuu, huzuu, İhlası
giderir, Allah'a yalvarıp yakarmaktan, O'na ihtiyacı arzetmekten alıkoyar,
kalbi başka şeylerle meşgul eder. Fakat fasahatın mükemmelliği ve buna benzer
özellikler dolayısıyla ayrıca düşünmeden ve zorlamadan söylenen yahut da
ezberlenmiş olan seci'li sözlerle dua etmekte bir sakınca yoktur. Hatta bu
güzeldir.
"Doymayan
nefis"den maksat hırs, tamah, açgözlülük ve nefsin uzak emellere
bağlanmasından Allah'a sığınmak demektir. "Onu teskiye eden" onu
temizleyip arındıran demektir. Burada "en hayırlı" tafdil (sıfat
üstünlük derecesi) için değildir. Aksine bu onu senden başka temizleyecek kimse
yoktur anlamındadır. Nitekim: 'bnun velisi ancak sensin" buyurmuştur.
6845-74/13- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti... Abdullah b. Mesud dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) akşamı ettiği zaman: ':4kşamı ettik, mülk de Allah'ın olduğu halde
el-Hasen dedi ki: Bana
ez-Zübeydi İbrahim'den bu duada şunu da hıfzettiğini tahdis etti: "Mülk
yalnız O'nundur, ham d de yalnız O'nadır. O her şeye gücü yetendir. Allah'ım
senden bu gecenin hayrını dilerim. Bu gecenin şerrinden ve ondan sonrakinin
şerrinden sana sığınırım. Allah'ım tembellikten, kötü yaşlanmaktan sana
sığınzrım. Allah'ım cehennem ateşindeki bir azaptan ve kabirdeki bir azaptan
sana sığınzrım. "
AÇIKLAMA: ':4llah
'ım tembellikten ve kötü yaşlanmaktan sana sığınırım." Kadı Iyaz dedi ki:
Buradaki el-kibr kelimesini be harfini sakin ve fethalı (el-kibar) diye rivayet
ettik. Be harfi sakin olarak insanlara karşı büyüklenmek anlamındadır. Be harfi
fethalı olarak yaşlanmak, bunamak ve erzeli ömre (ömrün en kötü haline)
döndürülmek demektir. Başka hadiste geçtiği gibi. Kadı Iyaz dedi ki: Bu açıktır
ve öncekine göre daha meşhurdur. (Devamla) dedi ki:
Fethalı rivayeti
el-Herevı zikretmekle birlikte Hattabi her iki şekilde de bunu zikretmiş ve
fethalı okuyuşu (yaşlılık) doğru bulmuştur. Nesai'nin "ömrün kötü
hali" şeklindeki rivayeti de bunu desteklemektedir.
6846:..75/14- Bize Osman
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Cerir, Hasan b. Ubeydullah'dan tahdis etti, o
İbrahim b. Suveyd'den, o Abdurrahman b. Yezid'den, o Abdullah'dan şöyle rivayet
etti: Allah'ın nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akşamı ettiği zaman:
''Akşamı ettik, mülk de Allah'ın olduğu halde
6847-76/15- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Huseyn b. Ali, laide'den tahdis etti, o
Hasan b. Ubeydullah'dan,' o İbrahim b. Suveyd'den, o Abdurrahman b. Yezid'den,
o Abdullah’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) akşamı ettiği zaman şöyle derdi: ''Akşamı ettik ve mülk Allah'ın olduğu
halde
Hasan b. Ubeydullah dedi
ki: Bu hadiste bana Zubeyr, İbrahim b. Suveyd'den, o Abdurrahman b. Yezid'den,
o Abdullah'dan -hadisi (Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ref ederek şöyle
buyurduğunu zikretti: ''Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur, O bir ve tektir,
O'nun ortağı yoktur. Mülk yalnız O'nundur. Hamd yalnız O'nadır. O her şeye gücü
yetendir. "
6848-77116- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle derdi: ''Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O bir ve
tektir. Askerlerini aziz kıldı, kuluna yardım etti, tek başına bütün hiziblere
galip geldi. Ondan sonra hiçbir şey yoktur. "
AÇIKLAMA: "Hiziblere
tek başına galip geldi. " Yani kendilerine karşı hizipler halinde gelen
kafir kabileleri yalnız o bozguna uğratb. Bu da insanların savaşmaları
sözkonusu olmadan aksine üzerlerine bir rüzgar ve görmediğiniz ordular
göndermek sureti ile onları yendi demektir.
"Ondan sonra"
yani ondan başka "bir şey yoktur"
6849-78/17- Bize Ebu Kureyb
Muhammed b. el-Ala tahdis etti ... Ali dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bana şöyle buyurdu: ''Allah'ım bana hidayet ver. Beni doğru yolda
yürüt. Hidayet ile sana doğru yolu gösterdiğini, doğru yolda yürütmek ile oku n
doğrultulup düzeltilmesini hatırla" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6850- .. ./18- Bize İbn
Numeyr de tahdis etti, bize Abdullah -yani b. İdristahdis etti, bize Asım b.
Kuleyb bu isnad ile tahdis edip dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana: "Allah'ım senden bana hidayet vermeni ve beni doğru yolda
yürütmeni dilerim de" buyurdu. Sonra aynısmı zikretti.
AÇIKLAMA: ''Allah'ım
bana hidayet ver, beni doğru yolda yürüt ... " Burada "sedad:
doğruluk" sin harfi fethalı söylenir. Sedatüssehm: okun doğrultulması,
düzeltilmesidir. Beni doğru yolda yürüt de bütün işlerimde istikamet üzere
yürüyen dosdoğru kimse kıl demektir. Çünkü "sedad"in asıl anlamı
istikamet ve işlerde doğru (ve mutedil) olmak demektir. Burada "hüda:
hidayet" ise doğru yolda olmaktır. Müzekker ve müennes olabilir.
"Hüda ile seni
doğru yola iletmesini, sedad ile de oku doğrultmayı hatırlat" buyruğunun
anlamı da şudur: sen bunu dua ettiğin zaman bu iki lafzı hatırına getirmek
sureti ile hatırla. Çünkü doğru yolu gösterenin kendisi doğru yoldan sapmaz.
Oku doğrultan kişi de oku dosdoğru yapmaya gayret gösterir ve oku
doğrultmadıkça atışı da doğru gitmez. Bu şekilde dua eden kimsenin de ilmini
düzeltip doğruItmaya ve sünnete bağlı kalmaya çokça gayret göstermesi gerekir.
Bir diğer açıklamaya
göre bu lafız ile doğru yolda yürümeyi ve hidayeti -unutmaması için- hatırlasın
(onunla çağrıştırsm) demektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
19- GÜNÜN BAŞINDA
VE UYUYACAĞI ZAMAN TESBİH GETİRME BABI