SAHİH-İ MÜSLİM |
ZİKİR DUA TEVBE İSTİĞFAR |
17 - باب
ما يقول عند
النوم وأخذ
المضجع
17- UYURKEN VE YATAGA
YATARKEN KİŞİNİN NE SÖYLEYECEĞİ BABI
56 - (2710) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة وإسحاق
بن إبراهيم - واللفظ
لعثمان - (قال
إسحاق:
أخبرنا. وقال
عثمان: حدثنا)
جرير عن
منصور، عن سعد
بن عبيدة.
حدثني البراء
بن عازب؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إذا
أخذت مضجعك
فتوضأ وضوءك
للصلاة. ثم
اضطجع على شقك
الأيمن. ثم قل:
اللهم! إني
أسلمت وجهي
إليك. وفوضت
أمري إليك.
وألجأت ظهري
إليك رغبة
ورهبة إليك.
لا ملجأ ولا
منجا منك إلا
إليك. آمنت
بكتابك الذي
أنزلت. وبنبيك
الذي أرسلت.
واجعلهن من
آخر كلامك.
فإن مت من
ليلتك، مت
وأنت على
الفطرة".
قال
فرددتهن
لأستذكرهن
فقلت: آمنت
برسولك الذي
أرسلت. قال
"قل: آمنت
بنبيك الذي
أرسلت".
6820-56/1-
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim -lafız Osman'a ait olmak üzere-
tahdis etti. İshak bize Cerir, Mansur’DAN haber verdi derken Osman tahdis etti
dedi. O Sa'd b. Ubeyde’DEN rivayet etti: Bana el-Bera b. Azib'in tahdis
ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yatağına yatacağın zaman namaz için aldığın abdest gibi abdest al. Sonra
sağ yanına yat sonra: Allah'ım ben yüzümü sana teslim ettim. İşimi sana havale
ettim. Senden ümit ile ve senden korkarak sırtımı sana dayadım. Senden yine
ancak sana sığınılır, senden kurtuluş da yine sendendir. İndirdiğin kitabına,
gönderdiğin nebine iman ettim de ve son söyleyeceğin sözler bunlar olsun. Eğer
o gecende ölürsen fıtrat üzere olduğun halde ölürsün. "
Bera b. Azib dedi ki:
Ben bunları habrlamak için tekrarlayınca gönderdiğin Resulü'ne iman ettim
dedim. O: "Gönderdiğin nebine iman ettim de" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
247, 6311; Ebu Davud, 5046, 5047, 5048; Tirmizi, 3394 -muallak olarak-, 3574
56-م - (2710)
وحدثنا محمد
بن عبدالله بن
نمير. حدثنا
عبدالله (يعني
ابن إدريس)
قال: سمعت
حصينا عن سعد
بن عبيدة، عن
البراء بن
عازب، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، بهذا
الحديث. غير
أن منصورا أتم
حديثا. وزاد
في حديث حصين
"وإن أصبح
أصاب خيرا".
6821- .. ./2- Bize
Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize Abdullah -yanib. İdris- tahdis
edip dedi ki: Husayn'ı Said b. Ubegde'den rivayet ederken dinledim. O Bera b.
Azib'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu hadisi rivayet etti.
Ancak Mansur'un hadisi rivayeti daha tamdır. Husayn'ın hadisinde: "Eğer
sabahı ederse hayırla karşılaşır" ibaresini ekledi.
57 - (2710) حدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
أبو داود.
حدثنا شعبة. ح
وحدثنا ابن
بشار. حدثنا
عبدالرحمن
وأبو داود.
قالا: حدثنا
شعبة عن عمرو
بن مرة. قال: سمعت
سعد بن عبيدة
يحدث عن
البراء بن
عازب؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
أمر رجلا، إذا
أخذ مضجعه من
الليل، أن
يقول "اللهم!
أسلمت نفسي
إليك. ووجهت
وجهي إليك. وألجأت
ظهري إليك.
وفوضت أمري
إليك. رغبة
ورهبة إليك.
لا ملجأ ولا
منجا منك إلا
إليك. آمنت
بكتابك الذي
أنزلت.
وبرسولك الذي
أرسلت. فإن
مات مات على
الفطرة" ولم
يذكر ابن بشار
في حديثه: من
الليل.
6822-57/3-
Bize Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti, bize Ebu Davud tahdis etti, bize Şu'be
tahdis etti. (H.) Bize İbn Beşşar da tahdis etti, bize Abdurrahman ve Ebu Davud
tahdis edip dedi ki: Bize Şu'be, Amr b. Murre'den şöyle dediğini tahdis etti:
Sa'd b. Ubeyde'yi el-Bera b. Azib'den tahdis ederken dinledim: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adama geceleyin yatağına çekildiği vakit
şöyle demesini emir buyurdu: "Allah'ım nefsimi sana teslim ettim, yüzümü
sana çevirdim, sırtımı sana dayadım, senden ümid ederek ve senden korkarak
işimi sana havale ettim. Senden başka sığınak, senden başka kurtuluş yoktur.
İndirdiğin kitabına, gönderdiğin Rasulü'ne iman ettim. Eğer ölürse frÇrat üzere
ölür"
İbn Beşşar hadisinde
"geceleyin" lafzInı zikretmedi.
58 - (2710) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
الأحوص عن أبي
إسحاق، عن
البراء بن
عازب، قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لرجل "يا
فلان! إذا
أويت إلى
فراشك" بمثل
حديث عمرو بن
مرة. غير أنه
قال "وبنبيك
الذي أرسلت.
فإن مت من ليلتك،
مت على
الفطرة. وإن
أصبحت، أصبت
خيرا".
6823-58/4-
Bize Yahya b. Yahya tahdis etti, bize Ebu'l-Ahvas, Ebu İshak'dan haber verdi, o
el-Bera b. Azib'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bir adama: "Ey filan! Yatağına çekildiğin vakit" buyurdu
deyip Amr b. Murre'nin hadisini aynı şekilde rivayet etti, Ancak o rivayetinde
şöyle dedi: "gönderdiğin nebine de (iman ettim). Eğer o gece ölürsen
fıtrat üzere ölürsün ve eğer sabahı edersen hayırla karşılaşırsın" dedi.
Diğer tahric: Buhari,
7488
58-م - (2710)
حدثنا ابن
المثنى وابن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن أبي
إسحاق؛ أنه سمع
البراء بن
عازب يقول:
أمر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم رجلا.
بمثله. ولم
يذكر "وإن
أصبحت أصبت
خيرا".
6824- ... ./5- Bize
İbnu'l Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer.
tahdis etti, bize Şu'be, Ebu İshak’dan tahdis ettiğine göre o el-Bera b. Azib'i
şöyle derken dinlemiştir: Rasillullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adama
ermetti deyip hadisi aynı şekilde rivayet etti ve: "ve eğer sabahı edersen
hayırla karşılaşırsın" sözlerini zikretmedi.
Diğer tahric: Buhari,
6313
59 - (2711) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. حدثنا
شعبة عن
عبدالله بن
أبي السفر، عن
أبي بكر بن
أبي موسى، عن
البراء؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان، إذا
أخذ مضجعه،
قال "اللهم!
باسمك أحيا
وباسمك أموت".
وإذا استيقظ
قال "الحمد
لله الذي
أحيانا بعدما
أماتنا،
وإليه النشور".
6825-59/6- Bize
Ubeydullah b. Muaz tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Abdullah b,
Ebu Sefer'den tahdis etti, o Ebu Bekr b. Ebu Musa'dan, o el-Bera’dan rivayet
ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatağına yattığı zaman:
"Allah'ım senin adınla dirilirim, senin adınla ölürüm" derdi.
Uyandığı zaman da: "Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamd olsun.
Ölümden sonra diriliş de yalnız O'na (huzuruna gitmek üzere olacak) dır"
buyururdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
60 - (2712) حدثنا
عقبة بن مكرم
العمي وأبو
بكر بن نافع. قالا:
حدثنا غندر.
حدثنا شعبة عن
خالد. قال: سمعت
عبدالله بن
الحارث يحدث
عن عبدالله بن
عمر؛ أنه
أمر رجلا، إذا
أخذ مضجعه،
قال "اللهم!
خلقت نفسي
وأنت توفاها.
لك مماتها
ومحياها. إن
أحييتها
فاحفظها، وإن
أمتها فاغفر
لها. اللهم! إني
أسألك
العافية"
فقال له رجل:
أسمعت هذا من
عمر؟ فقال: من
خير من عمر،
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
قال
ابن نافع في
روايته: عن
عبدالله بن
الحارث. ولم
يذكر: سمعت.
6826-60/7-
Bize Ukbe b. Mukrem el-Ammi ve Ebu Bekr b. Nafi tahdis edip dedi ki: Bize
Gunder tahdis etti, bize Şu'be, Halid’DEN şöyle dediğini
.
tahdis etti: Abdullah b. el-Haris'i Abdullah b. Ömer'den tahdis ederken
dinledim. Buna göre o bir adama yatağına yattığı zaman şöyle demesini emretti:
''Allah'lm nefsimi sen yarattın, onu alacak da sensin. Ölümü de senin hayatı da
senindir. Eğer onu yaşatırsan onu koru, eğer onu öldürürsen ona mağfiret buyur.
Allah'ım şüphesiz ben senden afiyeti dilerim." Adam ona: Sen bunu Ömer'den
mi dinlemiştin dedi. O: Ömer'den daha hayırlı olandan. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den dedi.
İbn Nafi rivayetinde:
Abdullah b. el-Haris'den dedi ve "dinledim" ibaresini
zikretmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in el-Bera'nın rivayet ettiği hadiste (6820)
"yatağına yattığin zaman namaz için aldığın abdest gibi abdest al ...
" hadisindeki "yatağına yattığın zaman" ifadesi yatağında yatıp
uyumak istediğin taktirde abdest al demektir.
Bu hadiste vacip olmayan
müstehap üç önemli sünnet vardır:
1. Uyumak istendiği
zaman abdest almak. Eğer abdestli ise o abdesti onun için yeterlidir. Çünkü
maksat o gece ölmek korkusu ile abdestli olarak ölmektir. Ayrıca göreceği
rüyanın daha doğru çıkması, rüyasında şeytanın onunla uyuyup onu korkutma
ihtimalinin uzaklaştırılması içindir.
2. Sağ yanının üzerine
uyumak. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sağ ile iş yapmayı sağdan
başlamayı severdi. Diğer taraftan sağ yanı üzerinde uyumak uyanmayı
çabuklaşbnr.
3. Son ameli o olsun
diye yüce Allah'ı zikretmek.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Allah'ım yüzümü sana teslim ettim." Diğer
rivayette (6822) "Nefsimi sana teslim ettim" şeklindedir. Yani ben
sana teslimiyet gösterdim, kendimi senin emrine uyan hükmüne itaat eden hale
getirdim. İlim adamları der ki: Burada vech (yüz) ve nefs zatın tamamı
anlamındadır. Selleme, esleme ve istesleme fiilleri hep aynı anlamda (teslim
oldu, teslimiyet gösterdi) demektir.
"Sırtımı sana
dayadım" ise sana"tevekkül ettim, bütün işlerimde sana güvenip
dayandım. Tıpkı bir insanın sırtını dayadığı bir yere güvenmesi gibi.
"Ümit ederek ve
korkarak" yani sevabım ümit ederek, azabından korkarak (böyle yapıyorum).
"Fıtrat üzere
ölürsün" İslam üzere ölürsün demektir.
"Sabahı edersen
hayırla karşılaşırsın. "Yani bu sünnetlerin sevabım hayra gösterdiğin
önemin Allah'ın ve Rasulü'nün emrine tabi olmanın sevabım elde etmiş olursun.
Bera b. Azib (r.a.)'ın:
"Onları hatırlamak üzere tekrar ettim ve:
Gönderdiğin Rasulü'ne
iman ettim dedim, O hayır, gönderdiğin nebine iman ettim de buyurdu.
İlim adamları burada
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in onun sözünü kabul etmeyişinin
sebebi ve söylemesi gereken lafzı ona tekrar etmesinin sebebi hakkında ihtilaf
etmişlerdir. Bir açıklamaya göre onu reddetmesinin sebebi "Rasulü'ne iman
ettim" sözünün lafız bakımından Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
başkasının anlaşılma ihtimali dolayısıyladır. el-Mazerı ve başkaları ise onun
sözünü düzeltmesinin sebebinin bu zikir ve duada harfiyyen varid olmuş
lafızları söylemek ve başka bir şey eklememek gerektiğinden dolayıdır .. Çünkü
bazen mükafat bu harflerle alakalı olabilir. Belki de yüce Allah bu kelimeleri
O'na vahiy ile bildirmiştir. Böylelikle bunların harfiyyen söylenmesi bir
zorunluluk olur. Bu da güzel bir açıklamadır.
Bir diğer açıklamaya
göre ise "gönderdiğin nebin" de söz sanab açısından bir akıcılık taşımaktadır.
Ayrıca hem nübüvvet hem de risalet bir arada zikredilmiş olur. Ama gönderdiğin
Rasul'ün demesi halinde "rasul ve erselte: gönderdiğin" lafzı (aynı
kökten gelen iki kelime olarak) tekrar edilmesi dolayısıyla belagat ehlinin
ayıpladığı bir kullanımdır. Diğer taraftan bu kitabın mukaddimesinin şerhinin
baş taraflarında risaletin nübüvveti gerektirmediği aksinin de böyle olduğunu
açıklamış idik.
Bazı ilim adamları da bu
hadisi, mana ile rivayetin kabul edilmeyeceğine delil göstermişlerdir. Ama onların
çoğunluğu bilen kişinin bu rivayetinin caiz olduğu kanaatindedir. Bu hadise de
burada mananın farklılık arzettiğini söyleyerek cevap vermişlerdir. Çünkü
mananındeğişmesi halinde mana yolu ile rivayetin kabul edilmeyeceği hususunda
da görüş ayrılığı yoktur ..
"Yatağına
çekildiğin zaman" yani yatağına gidip yattığın zaman. Nitekim bundan
sonraki diğer rivayette (6825) "yatağına yatacağı zaman" denilmiştir.
Yine bundan sonra gelen bir başka hadiste (6832) "yatağına çekildiğin
zaman bize yediren, içiren, bize yeten, bizi banridıran Allah'a ham d olsun
derdi" denilmektedir. Yatağa çekilmek anlamındaki "eva" kasr
iledir. "Ava: barındırdı" ise medlidir. Sahih, fasih ve meşhur olan
söyleyiş budur. Ama her ikisinin de kasır ile söylendiği de nakledilmiştir. Defalarca
açıklaması daha önceden geçti. Burada "avana: bizi barındıran"
lafzının bize rahmet buyuran anlamında olduğu da söylenmiştir ..
(6825) ''Allah'lm senin
adınla ölürüm, senin adınla Yaşarım." Bunun hayatta kaldığım sürece senin
adını anarak yaşarım ve senin adın üzere ölürüm anlamında olduğu söylendiği
gibi "seninle Yaşarım" yani bana hayat veren sensin, beni öldüren
sensin demektir. Burada isim müsemmanın kendisidir.
"Bizi öldürdükten
sonra bizi dirilten Allah'a hamd olsun, ölümden sonra diriliş de O'nadır."
Burada bizi öldürmekten kasıt uykudur. Ölümden sonra diriliş "muşu"
ise kıyamet gününde ölümden sonra diriliş için hayat vermek, diriltmek
demektir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böylelikle ölümü andıran uykudan
sonra uyanmayı ölümden sonra dirilişin isbatına dikkat çekmektedir. İlim
adamları der ki: Uyumak isterken dua etmenin hikmeti daha önce geçtiği gibi
amellerinin Hatimesinin (sonunun, kapanmasının) o olmasının istenmesinden
dolayıdır .. Sabah bu duanın yapılmasının hikmeti ise ameline tevhidi
zikrederek ve güzel sözleri anarak başlamasıdır.
(6826) ''Allah'ım
nefsimi (beni) sen yarattın, onu alacak olan sensin, ölümü de senin, hayatı da
senindir." Yanı hayatı, ölümü ve bütün işleri sana aittir, senin
kudretinle ve senin egemenliğin ile olur.
61 - (2713) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا جرير عن
سهيل. قال:
كان
أبو صالح
يأمرنا، إذا
أراد أحدنا أن
ينام، أن
يضطجع على شقه
الأيمن. ثم
يقول "اللهم!
رب السماوات
ورب الأرض ورب
العرش العظيم.
ربنا ورب كل
شئ. فالق الحب
والنوى. ومنزل
التوراة والإنجيل
والفرقان.
أعوذ بك من شر
كل شيء أنت
آخذ بناصيته.
اللهم! أنت
الأول فليس
قبلك شئ. وأنت
الآخر فليس
بعدك شئ. وأنت
الظاهر فليس
فوقك شئ. وأنت
الباطن فليس
دونك شئ. اقض
عنا الدين
وأغننا من الفقر".
وكان يروى ذلك
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[ش (شر كل شيء
أنت آخذ
بناصيته) أي
من شر كل شيء
من المخلوقات،
لأنها كلها في
سلطانه، وهو
آخذ بنواصيها.
(اقض عنا
الدين) يحتمل
أن المراد
بالدين، هنا،
حقوق الله
تعالى وحقوق
العباد كلها،
من جميع الأنواع].
6827
-61/8- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Cerir, Suheyl’DEN şöyle dediğini
tahdis etti: Ebu Salih bize birimiz uyumak istediği zaman sağ yanı üzerine
yatmasını emreder sonra şöyle derdi: ''Allah'ım göklerin Rabbi, yerin Rabbi,
pek büyük arşın Rabbi. Bizim Rabbimiz ve her şeyin Rabbi. Taneyi ve çekirdeği
çatlatan, Tevrat'ı, İncil'i ve Furkan'ı indiren, alnından yakaladığın her bir
şeyin şerrinden sana sığınınm. Allah'ım sen ilksin, senden önce hiçbir şey yok,
sen ahirsin, senden sonra hiçbir şey yok. Sen zahirsin, senin üstünde hiçbir
şey yok. Sen batınsın, senin ötende hiçbir şey yok. Borcumuzu öde ve bizi
fakirlikten kurtarıp zengin kıl. " O bunu Ebu Hureyre'den, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye rivayet ederdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
62 - (2713) وحدثني
عبدالحميد بن
بيان الواسطي.
حدثنا خالد
(يعني الطحان)
عن سهيل، عن
أبيه، عن أبي
هريرة، قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يأمرنا،
إذا أخذنا
مضجعنا، أن
نقول. بمثل
حديث جرير.
وقال "من شر كل
دابة أنت آخذ
بناصيتها".
6828-62/9-
Bana Abdulhamid b. Beyan el-Vasıti de tahdis etti, bize Halid -yani et-Tahhan-
Suheyl'den tahdis etti, o babasından, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet
etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize yattığımız zaman şöyle
dememizi emrederdi deyip Cerir'in hadisini aynen rivayet etti ve: ''Alnından
yakaladığın her bir hayvanın şerrinden" dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 5051; Tırmizi, 3400
63 - (2713) وحدثنا
أبو كريب،
محمد بن
العلاء. حدثنا
أبو أسامة. ح
وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة وأبو
كريب. قالا:
حدثنا ابن أبي
عبيدة. حدثنا
أبي. كلاهما
عن الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة.
قال:
أتت
فاطمة النبي
صلى الله عليه
وسلم تسأله خادما.
فقال لها
"قولي: اللهم!
رب السماوات
السبع" بمثل
حديث سهيل عن
أبيه.
6829-63110-
Bize Ebu Kuruyeb Muhammed b, el-Ala da tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti.
(H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb de tahdis edip dedi ki: Bize İbn
Ebu Ubeyde tahdis etti, bize babam tahdis etti, ikisi A'meş'den, o Ebu
Salih'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Fatıma, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e O'ndan bir hizmetçi istemek üzere geldi. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ona: "Ey yedi göğün Rabbi Allah'ım ... de" buyurdu
ve hadisi Suheyl'in babasından rivayet ettiği gibi rivayet etti.
Diğer tahric: Ebu
Kureyb ve Muhammed b. el-Ala 'nın hadisini Tirmizi, 3481; Ebu Bekr b. Ebu Şeybe
ve Ebu Kureyb'in hadisini de İbn Mace, 3831
64 - (2714) وحدثنا
إسحاق بن موسى
الأنصاري.
حدثنا أنس بن عياض.
حدثنا
عبيدالله.
حدثني سعيد بن
أبي سعيد
المقبري عن
أبيه، عن أبي
هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إذا
أوى أحدكم إلى
فراشه، فليأخذ
داخلة إزاره،
فلينفض بها
فراشه، وليسم
الله. فإنه لا
يعلم ما خلفه
بعده على
فراشه. فإذا
أراد أن
يضطجع،
فليضطجع على
شقه الأيمن. وليقل:
سبحانك اللهم!
ربي بك وضعت
جنبي. وبك أرفعه.
إن أمسكت
نفسي، فاغفر
لها. وإن أرسلتها،
فاحفظها بما
تحفظ به عبادك
الصالحين".
6830-64/11- Bize İshak
b. Musa el-Ensan de tahdis etti ... Ebu Hureyre Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Biriniz yatağına yatmak
istediği zaman izarının iç tarafını alarak onunla yatağını silkelesin. Allah'ın
adını ansın. Çünkü döşeği üzerinde kendisinden sonra ne olduğunu bilmez. Yatmak
istediği zaman da sağ yanı üzerine yatsın ve şöyle desin: Seni her eksiklikten
tenzih ederim Allah'ım. Rabbim, senin ile yanımı koydum, seninle onu
kaldırırım. Eğer canımı alıkoyarsan ona mağfiret buyur. Eğer salarsan onu salih
kullarını ne ile koruyorsan onunla koru. "
Diğer tahric: Buhari,
6320; Ebu Davud, 5050;
64-م - (2714)
وحدثنا أبو
كريب. حدثنا
عبدة عن
عبيدالله بن
عمر، بهذا
الإسناد. وقال
"ثم ليقل:
باسمك ربي
وضعت جنبي.
فإن أحييت
نفسي،
فارحمها".
6831- .. ./12- Bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize Abde, Ubeydullah b. Ömer’DEN bu isnad ile tahdis
edip dedi ki: "Sonra da: Senin adınla Rabbim yanımı koydum. Eğer nefsime
hayat verirsen ona rahmet buyur desin" demiştir.
64 - (2715) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا يزيد بن
هارون عن حماد
بن سلمة، عن
ثابت، عن أنس؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان إذا
أوى إلى فراشه
قال "الحمد
لله الذي
أطعمنا وسقانا،
وكفانا
وآوانا. فكم
ممن لا كافي له
ولا مؤوي".
6832-65/13-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Yezid b. Harun, Hammad b.
Seleme'den tahdis etti, o Sabit'den, o Enes'den rivayet ettiğine göre
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatağına çekildiği zaman şöyle derdi:
"Bizi yediren, içiren, bize kifayet edecek şeyleri veren ve bizi
barındıran Allah'a ham d olsun. Nice kimseler var ki ona yetecek şeyleri
verecek, onu barındıracak kimseleri yoktur. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 5053; Tirmizi, 3396
AÇIKLAMA: (6827)
''Alnından yakaladığın her bir şeyin şerrinden sana sığınırım."
Yani yaratılmışların
hepsinin şerrinden sana sığınırım, çünkü onların hepsi O'nun saltanat ve
egemenliği altındadır ve hepsinin alnından yakalamıştır.
''Allah'ım sen ilksin,
senden önce hiçbir şey yoktur. .. Borcumuzu öde."
Burada borçtan maksadın
bütün yönleri ile yüce Allah'ın haklarıile kulların hakları olma ihtimali
vardır. Yüce Allah'ın isimlerinden birisi olarak zahir ise kahretmek, galip
gelmek, kemal derecesinde kudret sahibi olmak anlamında üstün olmaktan (zuhur)
gelmektedir. Nitekim filan kişi filana zahir oldu (galip geldi) ifadesi de
buradan gelmektedir. Kesin delillerle zahir (açıkça varlığı görülen, bilinen)
anlamında olduğu da söylenmiştir. Batın ise mahlukatı tarafından görünemeyen,
hicab arkasında bulunan demektir. Gizlilikleri bilen anlamında olduğu da
söylenmiştir.
Şanı Yüce Allah'a
"Ahir" adının verilmesi ile ilgili olarak da imam Ebu Bekir
el-Bakillanı şunları söylemektedir: Bu O' nun ilim, kudret ve daha başka
ezelden beri sahip olduğu sıfatları ile baki olduğu ve yaratılmışların
ölümünden sonra onların ilimlerinin kaderlerinin, duyularının kaybolup
cesetlerinin darmadağın olmasından sonra da böyle devam edecek olan demektir.
(Bakillanı devamla) dedi ki: Mutezile bu ismi ileri sürerek cisimlerin yok olup
büsbütün kaybolup gitmeleri şeklindeki görüşlerine delil göstermişlerdir ve
bunun manası yarattıklarının yok oluşundan fena bulmasından sonra baki kalması
demektir demişlerdir. Ancak hak ehlinin görüşü bundan farklıdır, onların sıfatlarının
kaybolup gitmesinden sonra kendi sıfatları ile ahir olduğunun kastedildiğini
söylemişlerdir. Bundan sonra filan oğullarından en son (ahir) kalan kişi
filandır denilirken hayatta kalan kişi kastedilir. Yoksa onların ölülerinin
Gisimlerinin yok olup kaybolması kastedilmez. İbnu'l Bakillanı'nin açıklamaları
bunlardır.
(6832) "Sizden
biriniz yatağına çekildiği vakit izarının iç tarafını alsın ... " izarın
iç tarafı ucu demektir. Yani yatağına girmeden önce yatağını bu şekilde
silkelemesi müstehaptır. Böylelikle yatağında bir yılan, bir akrep ya da daha
başka eziyet verici şeyler kalmamış olur. Eli ile onu silkelerken izarının ucu
ile elini örtmeli ki eğer yatağında hoşlanılmayan bir şey varsa eline
hoşlanmaya cağı bir şey isabet etmesin.
"Kendisini barındırocak
kimsesi olmayan nice kimse vardır. " Yani kendisine merhamet edecek,
kendisine şefkat edecek kimsesi olmayan nice kimse. Vatanı ve barınacak bir
meskeni olmayan kimse diye de açıklanmıştır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
18- İŞLEDİKLERİNİN
ŞERRİNDEN VE İŞLEMEDİKLERİNİN ŞERRİNDEN (ALLAH'A) SIĞINMA BABI