SAHİH-İ MÜSLİM

ZİKİR DUA TEVBE İSTİĞFAR

 

11 - باب فضل الاجتماع على تلاوة القرآن، وعلى الذكر

11- KUR'AN-I KERİM TİLAVET ETMEK VE ZİKRETMEK ÜZERE TOPLANMANIN FAZİLETİ BABI

 

38 - (2699) حدثنا يحيى بن يحيى التميمي وأبو بكر بن أبي شيبة ومحمد بن العلاء الهمداني - واللفظ ليحيى - (قال يحيى: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا) أبو معاوية عن الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي هريرة. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من نفس عن مؤمن كربة من كرب الدنيا، نفس الله عنه كربة من كرب يوم القيامة. ومن يسر على معسر، يسر الله عليه في الدنيا والآخرة. ومن ستر مسلما، ستره الله في الدنيا والآخرة. والله في عون العبد ما كان العبد في عون أخيه. ومن سلك طريقا يلتمس فيه علما، سهل الله له به طريقا إلى الجنة. وما اجتمع قوم في بيت من بيوت الله، يتلون كتاب الله، ويتدارسونه بينهم، إلا نزلت عليهم السكينة، وغشيتهم الرحمة وحفتهم الملائكة، وذكرهم الله فيمن عنده. ومن بطأ به عمله، لم يسرع به نسبه".

 

6793-38/1- Bize Yahya b. Yahya et-Temimi, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Ala el-Hemdani -lafız Yahya'ya ait olmak üzere- tahdis etti. Yahya bize Ebu Muaviye A'meş'den haber verdiderken diğer ikisi tahdis etti dedi. O Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim, mümin bir kimsenin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet günüsıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Zorluk çeken bir kimseye kolaylık sağlayana Allah da dünyada da ahirette de kolaylık sağlar. Kim, müslüman bir kimsenin (kusurunu) örterse Allah da dünyada da ahirette de onu (kusurunu) örter. Kul, kardeşine yardımcı olmaya devam ettiği sürece Allah da kulun yardımcısıdır. Kim bir yolu izleyip o yolda bir ilim ararsa, Allah da ona bununla cennete giden bir yolu kolaylaştırır. Bir topluluk Allah'ın evlerinden bir evde toplanarak Allah'ın kitabını okuyup kendi aralarında onu müzakere ederlerse, mutlaka üzerlerine sekinet (huzur) iner, rahmet onları kaplar, melekler onları kuşatır, Allah kendi nezdindekiler arasında onları anar. Amelinin kendisini geciktirdiği kimseyi de nesebi hızlandırmaz. "

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 4946; İbn Mace,225

 

AÇIKLAMA:          Bu babta Ebu Hureyre'nin: "Bir müminin dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı gideren bir kimsenin ... " hadisi yer almaktadır: Bu türlü ilimleri temel esasları ve pek çok edebi bir arada zikreden pek büyük bir hadistir. Hadisin çeşitli bölümlerinin ayrı ayrı şerhleri önceden geçti.

 

"Sıkıntının giderilmesi" onun ortadan kaldırılması, izale edilmesi demektir. Buradan da müslümanların ihtiyaçlarını görmenin, ilim, mal, yardım, bir maslahatı göstermek, nasihat ve daha başka insanın kolayına gelen herhangi bir yolla onlara faydalı olmanın faziletine dikkat çekildiği gibi müslümanın kusurunu örtmenin fazileti de sözkonusu edilmektedir. Buna dair etraflı açıklama daha önceden yapılmıştı. Aynı şekilde zorluK çeken (yani borcunu ödemekte zorlanan) borçluya mühlet vermenin fazileti, ilim tahsil etmek için gitmenin fazileti de anlaşılmaktadır. Bu ise şanı yüce Allah'ın rızasını gözetmek şartı ile şer'i ilimlerle uğraşmayı gerektirir. Bu her ne kadar bütün ibadetlerde bir şart ise de ilim adamlarının bu meseleyi özellikle bu kayıt ile birlikte zikretmeleri bir adetleridir. Çünkü bu hususta bazı kimseler işi gevşek tutabilir ve ilme yeni başlayan bazı kimseler ve benzerleri bundan gaflete düşebilirler.

 

"Birtopluluk yüce Allah'ın kitabını okumak ve onu kendi aralarında müzakere etmek üzere Allah'ın evlerinden bir evde toplanırlarsa ... " Burada sözü edilen "sekinet"in rahmet olduğu söylenmiştir. Kadı Iyaz'ın tercih ettiği de budur. Ama devamında "rahmet"in ona atfedilmesi dolayısı ile zayıf bir görüştür. Bunun itminan (huzur) ve vakar olduğu da söyleniniştir. Bu daha güzel bir açıklamadır.

 

Bu, mescitte Kur'an tilavet etmek üzere toplanıp bir araya gelmenin faziletine bir delildir. Bizim ve cumhurun benimsediği kanaat budur. Malik mekruhtur demiş, onun mezhebine mensup bazı kimseler de bunu te'vil etmişlerdir. Bu fazileti elde edebilmek bakımından bir medrese, bir ribatta ve bunlara benzer biryerde toplanıp bir araya gelmek de. mescit kapsamındadır -inşaallah-. Buna bundan sonraki hadis de delil teşkil etmektedir. Çünkü o hadis her yeri kapsayan mutlak bir ifade ihtiva etmektedir. Bu durumda birinci hadisteki kayıt çoğunlukla görülen durum için zikredilmiş olur. Özellikle de o zamanda bu böyle idi. Dolayısıyla bunun gereğince amel etmeyi gerektiren bir anlamı olmaz.

 

''Amelinin kendisini geciktirdiği kimseyi nesebi hızlandırmaz. " Yani ameli eksik olan bir kimseyi nesebi amel eden kimselerin mertebesine ulaştıramaz. O halde bir kimsenin nesebinin şerefine atalarının faziletine bel bağlayarak 9-mel etmekte kusur etmemesi gerekir.

 

 

 

38-م - (2699) حدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا أبي. ح وحدثناه نصر بن علي الجهضمي. حدثنا أبو أسامة. قالا: حدثنا الأعمش. حدثنا ابن نمير عن أبي صالح. وفي حديث أبي أسامة: حدثنا أبو صالح عن أبي هريرة. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم. بمثل حديث أبي معاوية. غير أن حديث أبي أسامة ليس فيه ذكر التيسير على المعسر.

 

6794- .. ./2- Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bunu bize Nasr b. Ali el-Cahdamı de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti (Numeyr ile birlikte) dediler ki: Bize A'meş tahdis etti, bize İbn Numeyr, Ebu Salih'den tahdis etti, Ebu Üsame'nin hadisinde ise şöyle denilmektedir: Bize Ebu Salih, Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu deyip Ebu Muaviye'nin hadisini aynen rivayet etti. Şu kadar var ki Ebu Üsame'nin hadisinde zorluk çeken kimseye kolaylık sağlamak sözkonusu edilmemiştir. 

 

Diğer tahric: Tirmizi, 2646 -muhtasar-, 2945;

 

 

39 - (2700) حدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة. سمعت أبا إسحاق يحدث عن الأغر، أبي مسلم؛ أنه قال: أشهد على أبي هريرة وأبي سعيد الخدري أنهما شهدا على النبي صلى الله عليه وسلم؛

 أنه قال "لا يقعد قوم يذكرون الله عز وجل إلا حفتهم الملائكة، وغشيتهم الرحمة، ونزلت عليهم السكينة، وذكرهم الله فيمن عنده".

 

6795-39/3- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti: Ebu İshak'ı el-Eğarr Ebu Müslim'den şöyle dedidiye tahdis ederken dinledim: Ebu Hureyre ile Ebu Said el-Hudd hakkında tanıklık ederim ki her ikisi de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğuna dair tanıklık ettiler: "Bir topluluk aziz ve celil Allah'ı zikretmek için oturursa mutlaka melekler onları kuşatir, rahmet onları kaplar, üzerlerine sekinet iner ve Allah onları kendi nezdindekiler arasında anar. "

 

Diğer tahric: Tirmizi, 3378; İbn Mace, 3791

 

 

39-م - (2700) وحدثنيه زهير بن حرب. حدثنا عبدالرحمن. حدثنا شعبة، في هذا الإسناد، نحوه.

 

6796- .. ./4- Bunu bana Zuheyr b. Harbda tahdis etti, bize Abdurrahman tahdis etti, bize Şu'be bu isnad ile buna yakın olarak tahdis etti.

 

 

40 - (2701) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا مرحوم بن عبدالعزيز عن أبي نعامة السعدي، عن أبي عثمان، عن أبي سعيد الخدري، قال:

 خرج معاوية على حلقة في المسجد. فقال: ما أجلسكم؟ قالوا: جلسنا نذكر الله. قال: آلله! ما أجلسكم إلا ذاك؟ قالوا: والله! ما أجلسنا إلا ذاك. قال: أما إني أستحلفكم تهمة لكم. وما كان أحد بمنزلتي من رسول الله صلى الله عليه وسلم أقل عنه حديثا مني. وإن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج على حلقة من أصحابه. فقال "ما أجلسكم؟" قالوا: جلسنا نذكر الله ونحمده على ما هدانا للإسلام، ومن به علينا. قال "آلله! ما أجلسكم إلا ذاك؟" قالوا: والله! ما أجلسنا إلا ذاك. قال "أما إني لم أستحلفكم تهمة لكم. ولكنه أتاني جبريل فأخبرني؛ أن الله عز وجل يباهي بكم الملائكة".

 

6797-40/5- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Merhum b. Abdulaziz, Ebu Neame es-Sa'di'den tahdis etti, o Ebu Osman'dan, o Ebu Said el-Hudrl’DEN şoyle dediğini rivayet etti: Muaviye mescitte bulunan bir halkanın yanına çıktı ve: Oturmanıza sebep ne dedi. Onlar: Allah'ı zikredelim diye oturduk dediler. Muaviye: Allah aşkına bundan başka oturmanızın bir sebebi yok mu dedi. Onlar: Allah adına yemin ederiz ki bundan başka bir sebeple oturmadık dediler. O: Benim size yemin ettirmemin sebebi şüphesiz sizi ith am ettiğim için degildir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e benim kadar yakın olup da O'ndan benden daha az hadis rivayet eden yoktur. Ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir halkanın yanına çıkıp: "Oturmanıza sebep ne" diye sordu. Onlar: Biz Allah'ı zikretmek ve bizi İslam'a hidayet etti, onunla bize lütufda bulunduğu için O'na hamd etmek üzere oturduk dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah aşkına bundan başka oturmanıza sebep yok mu" buyurdu. Onlar: Allah'a yemin olsun bundan başka bir sebeple oturmadık dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben sizi itham ettiğim için size yemin vermedim. Ama gerçek şu ki Cebrai! bana gelip aziz ve celil Allah'ın meleklere karşı sizlerle öğündüğünü haber verdi. "

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, 3379; Nesai, 5441 -muhtasar-;

 

AÇIKLAMA:          "Sizi itham ettiğim için size yemin vermedim." "Tühme: İtham" kelimesi he harfi fethalı (tuheme) ve sakin (tühme) olarak okunabilir. "Vehim"den gelmektedir. Baştaki te vavdan bedeldir. Bir kimse hakkında (kötü zan) beslenmesi halinde ith am etmek fiili kullanılır.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz aziz ve celil Allah meleklere karşı sizinle övünüyor" buyruğu şu demektir: Sizin faziletinizi onlara gösteriyor, güzel amelinizi onlara göstererek onların arasında sizi övüyor. Yubahi fiilinden" beha: güzellik demektir. Fılan kişi malı ile ve çoluk çocuğu ile övünüyor derken bu fiilin kullanılması onlarla böbürleniyor, onları göstererek başkalarına karşı güzelliğini ortaya koyuyor, güzelliklerini izhar ediyor demektir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

12- İSTİĞFARIN VE ÇOKÇA İSTİĞFAR ETMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI