SAHİH-İ MÜSLİM |
ZİKİR DUA TEVBE İSTİĞFAR |
11- KUR'AN-I KERİM
TİLAVET ETMEK VE ZİKRETMEK ÜZERE TOPLANMANIN FAZİLETİ BABI
6793-38/1- Bize Yahya b.
Yahya et-Temimi, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Ala el-Hemdani -lafız
Yahya'ya ait olmak üzere- tahdis etti. Yahya bize Ebu Muaviye A'meş'den haber
verdiderken diğer ikisi tahdis etti dedi. O Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre'den
şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Kim, mümin bir kimsenin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını
giderirse, Allah da onun kıyamet günüsıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.
Zorluk çeken bir kimseye kolaylık sağlayana Allah da dünyada da ahirette de
kolaylık sağlar. Kim, müslüman bir kimsenin (kusurunu) örterse Allah da dünyada
da ahirette de onu (kusurunu) örter. Kul, kardeşine yardımcı olmaya devam
ettiği sürece Allah da kulun yardımcısıdır. Kim bir yolu izleyip o yolda bir
ilim ararsa, Allah da ona bununla cennete giden bir yolu kolaylaştırır. Bir
topluluk Allah'ın evlerinden bir evde toplanarak Allah'ın kitabını okuyup kendi
aralarında onu müzakere ederlerse, mutlaka üzerlerine sekinet (huzur) iner,
rahmet onları kaplar, melekler onları kuşatır, Allah kendi nezdindekiler
arasında onları anar. Amelinin kendisini geciktirdiği kimseyi de nesebi
hızlandırmaz. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4946; İbn Mace,225
AÇIKLAMA: Bu babta
Ebu Hureyre'nin: "Bir müminin dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı gideren
bir kimsenin ... " hadisi yer almaktadır: Bu türlü ilimleri temel esasları
ve pek çok edebi bir arada zikreden pek büyük bir hadistir. Hadisin çeşitli
bölümlerinin ayrı ayrı şerhleri önceden geçti.
"Sıkıntının
giderilmesi" onun ortadan kaldırılması, izale edilmesi demektir. Buradan
da müslümanların ihtiyaçlarını görmenin, ilim, mal, yardım, bir maslahatı
göstermek, nasihat ve daha başka insanın kolayına gelen herhangi bir yolla
onlara faydalı olmanın faziletine dikkat çekildiği gibi müslümanın kusurunu
örtmenin fazileti de sözkonusu edilmektedir. Buna dair etraflı açıklama daha
önceden yapılmıştı. Aynı şekilde zorluK çeken (yani borcunu ödemekte zorlanan)
borçluya mühlet vermenin fazileti, ilim tahsil etmek için gitmenin fazileti de
anlaşılmaktadır. Bu ise şanı yüce Allah'ın rızasını gözetmek şartı ile şer'i
ilimlerle uğraşmayı gerektirir. Bu her ne kadar bütün ibadetlerde bir şart ise
de ilim adamlarının bu meseleyi özellikle bu kayıt ile birlikte zikretmeleri
bir adetleridir. Çünkü bu hususta bazı kimseler işi gevşek tutabilir ve ilme
yeni başlayan bazı kimseler ve benzerleri bundan gaflete düşebilirler.
"Birtopluluk yüce
Allah'ın kitabını okumak ve onu kendi aralarında müzakere etmek üzere Allah'ın
evlerinden bir evde toplanırlarsa ... " Burada sözü edilen
"sekinet"in rahmet olduğu söylenmiştir. Kadı Iyaz'ın tercih ettiği de
budur. Ama devamında "rahmet"in ona atfedilmesi dolayısı ile zayıf
bir görüştür. Bunun itminan (huzur) ve vakar olduğu da söyleniniştir. Bu daha
güzel bir açıklamadır.
Bu, mescitte Kur'an
tilavet etmek üzere toplanıp bir araya gelmenin faziletine bir delildir. Bizim
ve cumhurun benimsediği kanaat budur. Malik mekruhtur demiş, onun mezhebine
mensup bazı kimseler de bunu te'vil etmişlerdir. Bu fazileti elde edebilmek
bakımından bir medrese, bir ribatta ve bunlara benzer biryerde toplanıp bir
araya gelmek de. mescit kapsamındadır -inşaallah-. Buna bundan sonraki hadis de
delil teşkil etmektedir. Çünkü o hadis her yeri kapsayan mutlak bir ifade
ihtiva etmektedir. Bu durumda birinci hadisteki kayıt çoğunlukla görülen durum
için zikredilmiş olur. Özellikle de o zamanda bu böyle idi. Dolayısıyla bunun
gereğince amel etmeyi gerektiren bir anlamı olmaz.
''Amelinin kendisini
geciktirdiği kimseyi nesebi hızlandırmaz. " Yani ameli eksik olan bir
kimseyi nesebi amel eden kimselerin mertebesine ulaştıramaz. O halde bir
kimsenin nesebinin şerefine atalarının faziletine bel bağlayarak 9-mel etmekte
kusur etmemesi gerekir.
6794- .. ./2- Bize
Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bunu
bize Nasr b. Ali el-Cahdamı de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti (Numeyr
ile birlikte) dediler ki: Bize A'meş tahdis etti, bize İbn Numeyr, Ebu
Salih'den tahdis etti, Ebu Üsame'nin hadisinde ise şöyle denilmektedir: Bize
Ebu Salih, Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buyurdu deyip Ebu Muaviye'nin hadisini aynen rivayet etti. Şu
kadar var ki Ebu Üsame'nin hadisinde zorluk çeken kimseye kolaylık sağlamak
sözkonusu edilmemiştir.
Diğer tahric: Tirmizi,
2646 -muhtasar-, 2945;
6795-39/3- Bize Muhammed
b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis
etti, bize Şu'be tahdis etti: Ebu İshak'ı el-Eğarr Ebu Müslim'den şöyle
dedidiye tahdis ederken dinledim: Ebu Hureyre ile Ebu Said el-Hudd hakkında
tanıklık ederim ki her ikisi de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle
buyurduğuna dair tanıklık ettiler: "Bir topluluk aziz ve celil Allah'ı
zikretmek için oturursa mutlaka melekler onları kuşatir, rahmet onları kaplar,
üzerlerine sekinet iner ve Allah onları kendi nezdindekiler arasında anar.
"
Diğer tahric: Tirmizi,
3378; İbn Mace, 3791
6796- .. ./4- Bunu bana
Zuheyr b. Harbda tahdis etti, bize Abdurrahman tahdis etti, bize Şu'be bu isnad
ile buna yakın olarak tahdis etti.
6797-40/5- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Merhum b. Abdulaziz, Ebu Neame es-Sa'di'den
tahdis etti, o Ebu Osman'dan, o Ebu Said el-Hudrl’DEN şoyle dediğini rivayet
etti: Muaviye mescitte bulunan bir halkanın yanına çıktı ve: Oturmanıza sebep
ne dedi. Onlar: Allah'ı zikredelim diye oturduk dediler. Muaviye: Allah aşkına
bundan başka oturmanızın bir sebebi yok mu dedi. Onlar: Allah adına yemin
ederiz ki bundan başka bir sebeple oturmadık dediler. O: Benim size yemin
ettirmemin sebebi şüphesiz sizi ith am ettiğim için degildir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e benim kadar yakın olup da O'ndan benden daha az
hadis rivayet eden yoktur. Ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ashabından bir halkanın yanına çıkıp: "Oturmanıza sebep ne" diye
sordu. Onlar: Biz Allah'ı zikretmek ve bizi İslam'a hidayet etti, onunla bize
lütufda bulunduğu için O'na hamd etmek üzere oturduk dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah aşkına bundan başka oturmanıza sebep
yok mu" buyurdu. Onlar: Allah'a yemin olsun bundan başka bir sebeple oturmadık
dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben sizi
itham ettiğim için size yemin vermedim. Ama gerçek şu ki Cebrai! bana gelip
aziz ve celil Allah'ın meleklere karşı sizlerle öğündüğünü haber verdi. "
Diğer tahric: Tirmizi,
3379; Nesai, 5441 -muhtasar-;
AÇIKLAMA: "Sizi
itham ettiğim için size yemin vermedim." "Tühme: İtham" kelimesi
he harfi fethalı (tuheme) ve sakin (tühme) olarak okunabilir.
"Vehim"den gelmektedir. Baştaki te vavdan bedeldir. Bir kimse
hakkında (kötü zan) beslenmesi halinde ith am etmek fiili kullanılır.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz aziz ve celil Allah meleklere karşı
sizinle övünüyor" buyruğu şu demektir: Sizin faziletinizi onlara
gösteriyor, güzel amelinizi onlara göstererek onların arasında sizi övüyor.
Yubahi fiilinden" beha: güzellik demektir. Fılan kişi malı ile ve çoluk
çocuğu ile övünüyor derken bu fiilin kullanılması onlarla böbürleniyor, onları
göstererek başkalarına karşı güzelliğini ortaya koyuyor, güzelliklerini izhar ediyor
demektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
12- İSTİĞFARIN VE
ÇOKÇA İSTİĞFAR ETMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI