SAHİH-İ MÜSLİM |
KADER |
1 - باب
كيفية الخلق
الآدمي، في
بطن أمه،
وكتابة رزقه
وأجله وعمله،
وشقاوته
وسعادته
1- ADEMOĞLU'NUN
ANNESİNİN KARNINDA NASIL YARATILDIĞI, RIZKININ, ECELİNİN, AMELİNİN,
BEDBAHTLIĞININ VE MUTLULUĞUNUN YAZILMASI BABI
1 - (2643) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
معاوية ووكيع.
ح وحدثنا محمد
بن عبدالله بن
نمير الهمداني
(واللفظ له).
حدثنا أبي
وأبو معاوية
ووكيع. قالوا:
حدثنا الأعمش
عن زيد بن
وهب، عن
عبدالله قال:
حدثنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، وهو الصادق
المصدوق "إن
أحدكم يجمع خلقه
في بطن أمه
أربعين يوما.
ثم يكون في
ذلك علقة مثل
ذلك. ثم يكون
في ذلك مضغة
مثل ذلك. ثم
يرسل الملك
فينفخ فيه
الروح. ويؤمر
بأربع كلمات:
بكتب رزقه،
وأجله،
وعمله، وشقي
أو سعيد.
فوالذي لا إله
غيره! إن
أحدكم ليعمل
بعمل أهل
الجنة حتى ما
يكون بينه
وبينها إلا
ذراع. فيسبق
عليه الكتاب.
فيعمل بعمل
أهل النار. فيدخلها.
وإن أحدكم
ليعمل بعمل
أهل النار.
حتى ما يكون
بينه وبينها
إلا ذراع.
فيسبق عليه
الكتاب. فيعمل
بعمل أهل
الجنة.
فيدخلها".
6665-1/1-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ebu Muaviye ve Veki' tahdis etti.
(H.) Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemdani -lafız ona ait olmak üzere-
de tahdis etti, bize babam, Ebu Muaviye ve Veki' tahdis edip, dediler ki: Bize
Xmeş Zeyd b. Vehb'den tahdis etti, o Abdullah'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Bize -doğru sözlü ve doğru sözlülüğü tasdik edilenRasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) tahdis etti: "Şüphesiz sizden her birinizin annesinin karnında
hilkati kırk günde bir araya toplanır. Sonra orada onun kadar bir süre
içerisinde bir alaka olur. Sonra orada onun kadar bir süre içerisinde bir
çiğnemlik et olur. Sonra melek gönderilir ona ruhu üfler ve ona nzkı, eceli,
ameli, bedbaht mı yoksa mutlu mu olacağından ibaret dört kelime (yazmak) ile
emrolunur. Kendisinden başka hiçbir ilah olmayana yemin ederim ki sizden herhangi
bir kimse cennetliklerin omeli ile kendisi ile cennet arasında bir arşınlık
mesafe kalıncaya kadar amel eder de kitap aleyhine olmak üzere öne geçer ve
cehennemliklerin ameli ile am el eder sonunda da oraya girer. Ve yine şüphesiz
sizden bir kimse cehennemliklerin am eli ile kendisi ile onun arasında ancak
bir arşın kalıncaya kadar amel eder de kitap onun aleyhine öne geçer ve
cennetliklerin ameli ile amel edip oraya girer. "
Diğer tahric: Buhari,
Bedul Halk, 3208, 3332, 6594, 7454; Ebu Davud, 4708; Tirmizi, 2137; İbn Mace,
76
1-م - (2643)
حدثنا عثمان
بن أبي شيبة
وإسحاق بن
إبراهيم.
كلاهما عن
جرير بن
عبدالحميد. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم.
أخبرنا عيسى
بن يونس. ح
وحدثني أبو
سعيد الأشج.
وحدثنا وكيع.
ح وحدثناه عبيدالله
بن معاذ.
حدثنا أبي.
حدثنا شعبة بن
الحجاج. كلهم
عن الأعمش،
بهذا الإسناد.
قال في حديث
وكيع "إن خلق
أحدكم يجمع في
بطن أمه أربعين
ليلة". وقال في
حديث معاذ عن
شعبة "أربعين
ليلة أربعين
يوما". وأما في
حديث جرير
وعيسى "أربعين
يوما".
6666- .. ./2- Bize Osman
b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim ikisi Cerir b.
Abdulhamid'den tahdis
etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize İsa b. Yunus haber verdi.
(H.) Bana Ebu Said el-Eşecc de tahdis etti, bize Veki' tahdis etti. (H.) Bunu
bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be b.
el-Haccac tahdis etti, hepsi A'meş'den bu isnad ile rivayet etti.
Veki'in hadisinde:
"Şüphesiz sizden birinizin hilkati annesinin karnında kırk gecede bir
araya getirilir" buyurdu. Muaz'ın Şu'be'den hadisi rivayetinde de:
"Kırk gece kırk gün" buyurdu. Cerir ve İsa'nın hadisinde ise
"kırk gün" buyurdu (denilmektedir}.
AÇIKLAMA: "Bize
doğru sözlü ve doğruluğu tasdik edilmiş Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) tahdis etti: ... " Hadisteki "es-sadık el-masduk: doğru
sözlü, doğruluğu tasdik edilmiş"in anlamı sözünde doğru, getirdiği şerefli
vahiyde de doğrulanan demektir.
"İnne ehallekum:
Şüphesiz biriniz" de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
lafızlarının nakledilmesi 'sureti ile "inne"nin hemzesi kesrelidir.
"Rızkını
yazması" anlamındaki lafzın başında bulunan "be" harfi
"dört" anlamındaki lafızdan bedeldir. "Mutlu mu yahut bedbaht
mı" anlamındaki lafızlar ise hazfedilmiş bir mübtedanın haberi olmak üzere
merfudur. Yani o bedbaht yahut mutludur demek olur.-
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in bu hadisteki: "Sonra melek gönderilir" buyruğu
meleğin gönderilmesinin yüz yirmi günden sonra olduğunu ortaya koymaktadır.
Bundan sonraki rivayette (6667) "melek, nutfe rahimde yerleştikten kırk
yahut kırk beş gece sonra nutfenin üzerine girer ve Rabbim bedbaht mı yoksa
mutlu mu der. " Üçüncü rivayette (6668) "Nutfe üzerinden kırk iki gün
geçince Allah ona bir melek gönderir. Ona suret verir. Onun kulaklarını, gözlerini,
derisini yaratır. " Huzeyfe b. Esid'in rivayetinde (6670) "muhakkak
nutfe rahime düşer, kırk gece sonra melek onun üzerine iner." Bir
rivayette (6671) "Rahim ile görevli bir melek kırk küsür geceden sonra
Allah'ın izni ile bir şeyi yaratmayı murad ettiği zaman. .. " deyip
hadisin geri kalanını zikretmektedir. Enes'in rivayetinde (6672) "şüphesiz
Allah, rahim ile bir melek görevlendirmiştir. O: Rabbim nutfe (oldu), Rabbim
alaka (oldu), Rabbim mudga (bir çiğnemlik et oldu) der. .. "
İlim adamları der ki: Bu
rivayetleri bir arada cem ve telif yolu şudur:
Melek nutfenin durumunu
yakından gözetler ve onunla birlikteliği sözkonusu olup: Rabbim bu şimdi alaka
(sülük gibi bir kan parçacığı), bu mudga diye zamanı geldikçe söyler. Her bir
vakitte yüce Allah'ın emri ile geldiği aşamayı ifade eder. Bununla birlikte
yüce Allah durumunu en iyi bilendir. Meleğin konuşmasının ve icraatının çeşitli
zamanları vardır. Birincisi yüce Allah'ın onu nutfe olarak yarattığı, sonra onu
alakaya intikal ettirdiği zamandır. Meleğin bunun sonunda bir çocuk olacağını
bildiği zaman budur. Çünkü her bir nutfe sonunda çocuk olmaz. Bu ise ilk kırk
günün akabinde olur. O zaman nzkı, eceli, ameli, bedbahtlığı ya da mutluluğu
yazılır.
Bundan sonra meleğin
onun hakkında bir başka zamanda bir icraatı olur. Bu da ona suret verilmesi,
kulağının, gözlerinin, derisinin, etinin, kemiğinin yaratılması, erkek mi dişi
mi olması vaktidir. Bu da üçüncü kırk günde gerçekleşir. Bu süre de çiğnem et
olma hali ve bu kırk günün bitmesinden ona ruhun üflenmesinden önceki bir
süredir. Çünkü ruhun üflenmesi ancak suretinin tamamlanmasından sonra olur.
Rivayetlerin birisinde
(6668) "nutfe üzerinden kırk iki gece (gün) geçince Allah ona bir melek
gönderir. Ona suret verir. Kulaklarını, gözlerini, derisini, etini ve
kemiklerini yaratır. (Melek) Rabbim erkek mi dişi mi (olacak) diye sorar,
Rabbin de dilediği hükmü verir. Melek de (bunu) yazar, sonra: Rabbim eceli (ne
zamandır) der, Rabbin dilediğini buyurur, melek de yazar ve nzkını da rivayette
zikretti" rivayetine gelince: Bununla ilgili olarak Kadı Iyaz ve başkaları
şöyle demektedir: Hadis zahirinden anlaşıldığı gibi değildir. Hadisi zahirine
göre yorumlamak doğru olmaz. Aksine burada ona suret verilmesinden,
kulaklarının ... yaralılmasından kasıt şudur. O bun!arı yazar sonra bir başka
vakitte bunları fiilen yerine getirir. Çünkü ilk kırk günün akabinde suret
vermek adeten olan bir şey değildir. Suretlendirme üçüncü kırk günde
gerçekleşir. Bu da bir çiğnemlik et süresidir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Sonra o nutfeyi andolsun ki biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık,
sonra onu sağlam bir karargahda yerleşen bir nutfe kıldık, sonra o nutfeyi
alaka olarak yarattık, sonra o alakayı bir parça et olarak yarattık ve o bir
parça eti kemik olarak yarattık, kemiğe de et giydirdik." (Muminun, 11-14)
Sonra melek cenini bir başka şekilde suretlendirir. Bu da dört ayı tamamladığı
zaman olan üçüncü kırk günün akabinde ruhun üflenmesi zamanıdır.
İlim adamları ruh
üflemenin ancak dört ay sonra gerçekleştiği üzerinde ittifak etmişlerdir.
Buhari'deki bir rivayette: "Şüphesiz sizden birinizin yaratılması
annenizin karnında kırk günde toplanır. Sonra onun gibi bir süre alaka olur.
Sonra onun gibi bir süre mudga olur. Sonra ona melek gönderilir ve dört kelime
ile ona izin verilir. O da rızkını, ecelini, bedbaht ya da mutlu mu olduğunu
yazar. Sonra da içine (ruh) üfler" denilmektedir. Buna göre hadisteki
"sonra" lafzı ile "sonra gönderilir" buyurulmuş olması
meleğin bu hususları yazmasının üçüncü kırk günden sonrasına tehir edilmesini
gerektirmektedir. Geri kalan hadisler ise bu yazma işinin ilk kırk günden sonra
olmasını gerektirmektedir. Bunun cevabı şudur: Hadisteki: "Sonra ona melek
gönderilir, ona izin verilir, o da yazar" ifadesi "annesinin karnında
toplanır" ifadesine atfedilmiş olup onunla alakalıdır: Kendisinden
öncekilerle alakalı değildir. Kendisinden önceki ifade ise "sonra onun
gibi bir süre mudga olur" ifadesidir. Ayrıca "sonra onun gibi bir
süre alaka olur, sonra onun gibi bir süre mudga olur" ibareleri ise
atfedilen ile üzerine atf edilen arasında mutariza (ara) cümlesidir. Bu ise
caizdir. Kur'an-ı Kerim'de de sahih hadiste de onun dışında Arap kelamında da
görülen bir üsluptur.
Kadı Iyaz ve başkaları
dedi ki: Bu işler için meleğin gönderilmesinden maksat ise ona bunları
yapmasının ve bu filleri yerine getirmesinin emredilmesidir. Yoksa hadis-i
şerifte onun rahim ile görevli kılındığı ve Rabbim nutfe oldu, Rabbim alaka
oldu demekle görevlendirildiği açıkça ifade edilmiştir. Kadı Iyaz dedi ki: Enes'in
rivayet ettiği hadisde: "Allah bir mahluku yaratmaya hükmetmeyi dilediği
zaman (melek) Rabbim erkek mi dişi mi, bedbaht mı yoksa mutlu mu (olacak) der
ifadeleri az önceki açıklamalarımıza aykırı olmadığı gibi bu sözü mudga
halinden sonra söylemesi de gerekmez. Aksine bu yeni bir ifade başlangıcıdır ve
bir başka duruma dair haber vermektir. Önce meleğin nutfe ile alakasının
durumunu haber verdi, sonra da yüce Allah'ın nutfeyi bir alaka olarak yaratmayı
murad ettiği zaman şunlar şunlar olur diye haber verdi.
Diğer taraftan mık,
ecel, bedbahtlık, mutluluk, amel, erkek ve dişi oluş gibi sözkonusu edilenlerin
hepsinden maksat da bunların görevli meleğe zahir olması ve bunları yerine
getirip yazma emrini ona vermesidir. Yoksa şanı yüce Allah'ın kaza (ve takdir)i
bütün bunlardan çok daha öncedir. Bütün bunları bilip irade buyurması da
ezelden beri var olan bir şeydir. Allah en iyi bilendir.
"Kendisinden bOşka
hiçbir ilah olmayana yemin ederim ki, sizden biriniz ... cehennemliklerin ameli
ile amel eder. .. " buyruğunda geçen zira': arşından kasıt ölümünün,
ölümünden sonra gideceği yere girmesinin yakınlığını, gideceği o yurt ile ona
varması arasında kalan mesafenin ancak kendisi ile yeryüzünde gitmek istediği
yer arasında bir arşınlık mesafe kalmış olan kimse gibi yakın olduğunu temsili
bir ifade ile anlatmak içindir.
Bu hadisten maksat da
şudur: Böyle bir olay insanlar arasında nadiren görülebilir. Yoksa çoğunlukla
onların görünen hali bu değildir. Diğer taraftan insanların şerden hayra
dönüşleri çoğunlukla görülen bir halalmakla birlikte hayırdan şerre dönüşleri
son derece nadir ve oldukça az görülen bir şey olması yüce Allah'ın bir lütfu
ve rahmetinin bir genişliğinin tecellisidir. Bu da şanı yüce Allah'ın (kutsi
hadisteki) "şüphesiz rahmetim gazabımı geçmiştir" ve "gazabıma
galip gelmiştir" hadisi gibidir. Bunun kapsamına küfür ya da masiyet yolu
ile cehenneme götüren amele geçen kimseler girmekle birlikte bu iki farklı
durumdakiler cehennemde ebedi kalmak ve kalmamak bakımından farklıdırlar. Çünkü
kafir cehennemde ebedi olarak kalacaktır. Muvahhid ölmüş asi (ve günahkar) kişi
ise -daha önce de açıklandığı gibi- orada ebedi kalmayacaktır.
Bu hadiste kader açık
bir şekilde ifade edildiği gibi tevbenin kendisinden önceki günahları yıkbğı,
bir şey (bir hal) üzere olan kimse hakkında hayır ya da şer ile hüküm verildiği
ancak küfrün dışında masiyet işlemiş kimselerin de (akibetlerinin) Allah'ın
meşieti (irade ve dilemesi)ne durumlarının bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Allah
en iyi bilendir.
2 - (2644) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير وزهير بن
حرب (واللفظ
لابن نمير).
قالا: حدثنا
سفيان بن عيينة
عن عمرو بن
دينار، عن أبي
الطفيل، عن
حذيفة بن أسيد
، يبلغ
به النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
"يدخل الملك
على النطفة
بعدما تستقر
في الرحم
بأربعين، أو
خمسة وأربعين
ليلة. فيقول:
يا رب! أشقي أو
سعيد؟
فيكتبان. فيقول:
أي رب! أذكر أو
أنثى؟
فيكتبان.
ويكتب عمله وأثره
وأجله ورزقه.
ثم تطوى
الصحف. فلا
يزاد فيها ولا
ينقص".
6667-2/3- Bize Muhammed
b. Abdullah b. Numeyr ve Zuheyr b. Harb -lafız İbn Numeyr'e ait olmak üzere-
tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan tahdis etti, o
Ebu't-Tufeyl'den, o Huzeyfe b. Esid'den hadisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem}'e ulaştırarak dedi ki: "Nutfe rahimde karar bulduktan kırk yahut
kırk beş gece sonra nutfenin bulunduğu yere girer ve: Rabbim bedbaht mı yoksa
mutlu mu der. Bunlar yazılır. Sonra: Rabbim, erkek mi yoksa dişi mi der. Bunlar
da yazılır. Ayrıca ameli, izi, eceli ve nzkı da yazılır. Sonra sahifeler
katlanır. Onlara ne bir şey eklenir ne bir şey eksiltilir. ''
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Huzeyfe
b. Esid" Esid isminde hemze fethalırlır.
"Rabbim bedbaht mı
yoksa mutlu mu der ve bunlar yazılır. .. " Yuktebani: yazılır fiili her
iki yerde de baş harfi ötrelidir. Yani bu ikisinden birisi yazılır.
3 - (2645) حدثني
أبو الطاهر،
أحمد بن عمرو
بن سرح. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني عمرو
بن الحارث عن
أبي الزبير
المكي؛ أن
عامر بن واثلة
حدثه؛ أنه سمع
عبدالله بن
مسعود يقول:
الشقي
من شقي في بطن
أمه والسعيد
من وعظ بغيره.
فأتى رجلا من
أصحاب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
يقال له حذيفة
بن أسيد
الغفاري.
فحدثه بذلك من
قول ابن مسعود
فقال: وكيف
يشقى رجل بغير
عمل؟ فقال له
الرجل: أتعجب
من ذلك؟ فإني
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول "إذا مر بالنطفة
ثنتان
وأربعون
ليلة، بعث
الله إليها
ملكا. فصورها
وخلق سمعها
وبصرها وجلدها
ولحمها
وعظامها. ثم
قال: يا رب!
أذكر أم أنثى؟
فيقضي ربك ما
شاء. ويكتب
الملك. ثم
يقول: يا رب! أجله.
فيقول ربك ما
شاء ويكتب
الملك. ثم
يقول: يا رب!
رزقه. فيقضي
ربك ما شاء.
ويكتب الملك.
ثم يخرج الملك
بالصحيفة في
يده. فلا يزيد
على ما أمر ولا
ينقص".
6668-3/4-
Bana Ebu't-Tahir Ahmed b. Amr b. Serh tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi,
bana Amr b. el-Haris, Ebu Zubeyr el-Mekki'den haber verdiğine göre Amir b.
Vasile kendisine şunu tahdis etti: O Abdullah b. Mesud'u şöyle derken
dinlemiştir: Bedbaht kimse annesinin karnında iken bedbaht alandır. Mutlu kimse
ise başkası ile kendisine öğüt verilendir. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in ashabından Huzeyfe b. Esid el-Gifari denilen bir adamın yanına
gitti. Bunu İbn Mesud'un sözü olarak ona tahdis etti ve: Bir ameli olmadığı
halde bir adam nasıl bedbaht olabilir deyince adam ona: Sen buna mı şaşıyorsun?
Şüphesiz ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken
dinledim, dedi: "Nutfenin üzerinden kırk iki gece geçtimi Allah ona bir melek
gönderir. Ona suret verir, onun kulaklarını, gözlerini, derisini, etini,
kemiklerini yaratır. Sonra da: Rabbim erkek mi yoksa dişi mi der. Rabbin
dilediği hükmü verir. Melek de yazar. Sonra: Rabbim eceli der. Rabbin
dilediğini buyurur, melek de yazar. Sonra: Rabbim nzkı der. Rabbin dilediği
hükmü verir, melek de yazar. Sonra melek sahifeler elinde olduğu halde Çıkar ve
artık ona verilen emre ne bir şey ekler ne de eksiltir. "
3-م - (2645)
حدثنا أحمد بن
عثمان
النوفلي.
أخبرنا أبو عاصم.
حدثنا ابن
جريج. أخبرني أبو
الزبير؛ أن
أبا الطفيل
أخبره؛ أنه
سمع عبدالله
بن مسعود
يقول. وساق
الحديث بمثل
حديث عمرو بن
الحارث.
6669-..../5- Bize Ahmed
b. Osman en-Nevfeli tahdis etti, bize Ebu Kasım haber verdi, bize İbn Cüreyc
tahdis etti, bana Ebu'z-Zübeyr'in haber verdiğine göre Ebu't-Tufeyl de
kendisine şunu haber vermiştir: Abdullah b. Mesud'u şöyle derken dinledik:
Sonra Hadisi Amr b. el-Haris'in Hadisi ile aynen nakletti.
4 - (2645) حدثني
محمد بن أحمد
بن أبي خلف.
حدثنا يحيى بن
أبي بكير.
حدثنا زهير،
أبو خيثمة.
حدثني عبدالله
بن عطاء؛ أن
عكرمة بن خالد
حدثه؛ أن أبا
الطفيل حدثه
قال: دخلت على
أبي سريحة،
حذيفة بن أسيد
الغفاري،
فقال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بأذني
هاتين، يقول
"إن النطفة
تقع في الرحم
أربعين ليلة.
ثم يتصور
عليها الملك".
قال زهير:
حسبته قال الذي
يخلقها "فيقول:
يا رب! أذكر أم
أنثى؟ فيجعله
الله ذكرا أو
أنثى. ثم يقول:
يا رب! أسوي أو
غير سوي؟
فيجعله الله
سويا أو غير
سوي. ثم يقول:
يا رب! ما
رزقه؟ ما أجله؟
ما خلقه؟ ثم
يجعله الله
شقيا أو سعيدا".
6670-4/6-
Bana Muhammed b. Ebu Halef tahdis etti, bana Yahya b. Ebu Bukeyr tahdis etti,
bana Zuheyr Ebu Hayseme tahdis etti, bana Abdullah b. Ata'nın tahdis ettiğine
göre İkrime b. Halid kendisine şunu tahdis etti: Ebu't-Tufeyl kendisine tahdis
edip dedi ki: Ben, Ebu Seriha Huzeyfe b. Esid el-Gifari'nin yanına girdim şöyle
dedi: Şu iki kulağımla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle
buyururken dinledim: "Şüphesiz nutfe rahime kırk gecede düşer. Sonra melek
onun üzerine iner." Zuheyr dedi ki: Zannederim onu yaratan melek, dedi.
"O: Rabbim erkek mi yoksa dişi mi der. Allah onu erkek ya da dişi olarak
yaratır. Sonra: Rabbim tam mı yoksa eksik mi olacak. Allah onu tam yahut eksik
yaratır. Sonra: Rabbim nzkı ne, eceli ne, huyu ne der. Sonra Allah onu bedbaht
ya da mutlu kılar. "
AÇIKLAMA: "Ebu
Seriha'nın yanına girdim." Seriha isminde sin harfi fethalı re kesreHdir.
"Şüphesiz nutfe
kırk gecede rahime düşer sonra üzerine melek iner." Diyanmızdaki bütün
nüshalarda bu şekilde (iner anlamı verilen kelimesi) "yetesavvaru"
şeklinde sad iledir. Kadı Iyaz ise sin ile "yetesevveru" diye
zikretmiş ve bundan kasıt inmesidir, demiştir. Bu ise eve yukarısından inilmesi
halinde kullanılan "tesevvera" fiilinden bir istiaredir. Tesevvur
ancak yukarıdan olur. Buna göre bizim diyarımızdaki nüshalarda görülen
"sad" harfi ile fiilin yazılması sin’DEN değiştirilmiş olmalıdır.
Allah en iyi bilendir.
4-م - (2645)
حدثنا
عبدالوارث بن
عبدالصمد.
حدثني أبي. حدثنا
ربيعة بن
كلثوم. حدثني
أبي، كلثوم عن
أبي الطفيل،
عن حذيفة بن
أسيد الغفاري،
صاحب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
رفع
الحديث إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "أن ملكا
موكلا بالرحم.
إذا أراد الله
أن يخلق شيئا
بإذن الله،
لبضع وأربعين
ليلة" ثم ذكر نحو
حديثهم.
6671-
.. ./7- Bize Abdulvaris b. Abdüssamed tahdis etti, bana babam tahdis etti, bize
Rabia b Kü]sum tahdis etti, bana babam Külsum, Ebu't-Tufayl'den tahdis etti, o
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından Huzeyfe b. Esid
e]-Gifan'den hadisi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ref ederek
(dayandırarak, dedi ki): "Kırk küsür geceden sonra Allah -Allah'ın izni
ile- bir şeyi yaratmayı murad ettiği zaman rahim ile görevli bir melek ...
" deyip sonra da öncekilerin hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
5 - (2646) حدثني
أبو كامل،
فضيل بن حسين
الجحدري.
حدثنا حماد بن
زيد. حدثنا
عبيدالله بن
أبي بكر عن
أنس بن مالك.
ورفع الحديث
أنه قال:
"إن
الله عز وجل
قد وكل بالرحم
ملكا. فيقول:
أي رب! نطفة. أي
رب! علقة. أي رب!
مضغة. فإذا
أراد الله أن
يقضي خلقا قال
قال الملك: أي
رب! ذكر أم
أنثى؟ شقي أم
سعيد؟ فما
الرزق؟ فما
الأجل؟ فيكتب
كذلك في بطن
أمه".
6672-5/8- Bana Ebu Kamil
Fudayl b. Husayn el-Cahderi tahdis etti, bize Hammad b. Zeyd tahdis etti, bize
Ubeydullah b. Ebu Bekr, Enes b. Malik'den tahdis etti ve hadisi ref ederek
(Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e isnad ederek) şöyle buyurduğunu
rivayet etti: "Şüphesiz aziz ve celil Allah rahim ile bir melek
görevlendirmiştir. Melek: Rabbim nutfe (oldu), Rabbim alaka (oldu), Rabbim
mudğa (bir çiğnem et oldu) der. Allah bir yaratmayı takdir etmeyi murad ederse
melek: Rabbim erkek mi yoksa dişi mi, bedbaht mı yoksa mutlu mu, rızık ne ecel
ne der ve böylece annesinin karnında iken yazar."
Diğer tahric: Buhari,
318, 3333, 6595; T.Eşraf, 1080
6 - (2647) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة وزهير بن
حرب وإسحاق بن
إبراهيم -
واللفظ لزهير
- (قال إسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا) جرير عن
منصور، عن سعد
بن عبيدة، عن
أبي
عبدالرحمن، عن
علي، قال:
كنا
في جنازة في
بقيع الغرقد.
فأتانا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقعد وقعدنا
حوله. ومعه مخصرة.
فنكس فجعل
ينكت بمخصرته.
ثم قال "ما منكم
من أحد، ما من
نفس منفوسة،
إلا وقد كتب
الله مكانها
من الجنة والنار.
وإلا وقد كتبت
شقية أو
سعيدة" قال
فقال رجل: يا
رسول الله!
أفلا نمكث على
كتابنا، وندع العمل؟
فقال "من كان
من أهل
السعادة،
فسيصير إلى
عمل أهل
السعادة. ومن
كان من أهل
الشقاوة،
فسيصير إلى
عمل أهل
الشقاوة"
فقال "اعملوا
فكل ميسر. أما
أهل السعادة
فييسرون لعمل
أهل السعادة.
وأما أهل
الشقاوة
فييسرون لعمل
أهل الشقاوة".
ثم
قرأ {فأما من
أعطى واتقى*
وصدق بالحسنى*
فسنيسره
لليسرى* وأما
من بخل
واستغنى* وكذب
بالحسنى*
فسنيسره
للعسرى} [92
/الليل /5 - 10].
6673-6/9-
Bize Osman b. Ebi Şeybe, Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim -lafız Züheyr'e ait
olmak üzere- tahdis etti. İshak bize Cerir, Mansur'dan haber verdi derken diğer
ikisi tahdis etti, dedi. O, Said b. Ebu Ubeyde'den, o Ebu Abdurrahman'dan, o
Ali'den şöyle dediğini rivayet etti: Bakiu'l-Garkad'da bir cenazede idik.
Derken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de yanımıza geldi. O oturdu biz
de etrafında oturduk. Beraberinde bir asa vardı. Başını eğdi. Asası ile (yere)
bir şeyler çizmeye başladı. Sonra şöyle buyurdu: "Sizden bir kimse ve
canlı her bir nefisin mutlaka Allah cennet ve cehennemdeki yerini yazmıştır.
Mutlaka onun bedbaht ya da mutlu olduğunu yazmıştır." Bunun üzerine bir
adam: Ey Allah'ın Rasulü! Peki kitabımıza bağlı kalıp ameli terk mi edelim, dedi.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mutluluk ehlinden
olan kimse sonunda mutlu olacakların ameline yönelecektir. Bedbahtlık ehlinden
olan kimse de sonunda bedbaht olanların ameline yönelecektir. " Sonra
şöyle buyurdu: "Amel edin. Çünkü herkese (gittiği yol) kolaylaştırılır.
Mutlu alacaklara mutlu kimselerin ameli kolaylaştırılır. Bedbaht alacaklara da
bedbaht olacakların ameli kolaylaştırılır. Sonra da: ''Artık kim verir ve
sakınırsa ve o el hüsnayı da doğrularsa biz de ona kolay olanı kolaylaştırırız.
Ama kim cimrilik eder ve kendisini müstağni görürse o el hüsnayı da yalanlarsa
biz de ona en zoralanı kolaylaştırırız. " (Leyl, 5-10) buyruklarını
okudu."
Diğer tahric: Buhari,
1362, 4945 -muhtasar-, 4946 -muhtasar-, 4947 -muhtasar-, 4949, 6665 -muhtasar-,
7552 -muhtasar-; Tirmizi, 2136 -muhtasar-, 3344; İbn Mace., 78
AÇIKLAMA: "Başını
öne eğdi, elindeki sopa ile yerde bazı çizgiler çizmeye başladı."
Burada "nekese:
başını önüne eğdi" kaf harfi şeddeli de şeddesiz de söylenir (şeddeli
söyleyiş nekkese). Her ikisi de fasih söyleyiştir. Üzüntülü, kederli bir
şekilde başını yere doğru eğdi demektir.
"Yenkütü: bazı
çizgiler çizdi" ye harfi fethalı, kaf ötrelidir. Elindeki sopa ile arka
arkaya pek derin olmayan bir çizgi çizdi demektir. Bu ise düşünceli, endişeli
bir kişinin yaptığı bir iştir. Mihsare: Sapa, mim harfi kesreli olarak insanın
eline aldığı ve ona dayandığı küçük asa, baston ve benZerlerine denilir.
Bütün bu hadislerde
kaderin isbatı hususunda ehl-i sünnetin kanaatinin lehine açık delaletler
vardır. Aynı şekilde meydana gelen bütün olayların yüce Allah'ın hayrı ile
şerri ile, faydalı olanı ile zararlısı ile kaderi ile meydana geldiğini
göstermektedir. İman kitabının baş taraflarında bu hususta hatırı sayılır
açıklamalar' geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah: "O işlediklerinden sorumlu
tutulmaz halbuki onlara sorulur" (Enbiya, 23) buyurmaktadır. O halde mülk
yüce Allah'a aittir. O dilediğini yapar. Mülk sahibine mülkündeki tasarruf
dolayısı ile itiraz olmaz. Ayrıca yüce Allah'ın fiilleri için gerekçe sorulmaz.
İmam Ebu'I-Muzaffer es-Sem'ani dedi ki: Bu babtaki konuyu bilmenin yolu
katıksız kıyas ve mücerred akli bilgiler dışında kitap ve sünnetin getirdikleri
buyruklardır. Kim bu buyruklardaki sınırların dışına çıkacak olursa şaşkınlık
denizlerinde sapar ve kaybolur. Ayrıca nefsini de rahatlatacak dereceye
ulaşamaz. Kalbinin kendisi ile mutmain olacağı yerlere ulaşamaz. Çünkü kader
yüce Allah'ın sırlarından bir sırdır. Onun önünde perdeler indirilmiştir ve
bunları bilmek Allah'a mahsustur. O kaderi yaratılmışların akıllarına ve
onların bilgilerine karşı -bu husustaki bildiği hikmetler sebebi ile-
perdelemiştir. Bizim görevimiz bize çizilen sınırda durmak ve o sınırı
aşmamaktır. Şanı Yüce Allah kaderin ilmini aleme karşı dürüp katlamıştır. Onu
ne mürsel bir nebi bilir ne de mukarreb bir melek.
Denildiğine göre kaderin
sırrı (yaratılmışlara) cennete girecekleri vakit açıkça görünür, cennete
girmeden önce görünmez. Allah en iyi bilendir.
Bu hadislerde am eli
terk edip, ezelde takdir edilen kadere bel bağlamak da yasaklanmaktadır. Aksine
şeriatte yer alan amellerle yükümlülükleri n yerine getirilmesi gerekir.
Herkese de ne için yaratılmışsa o kolaylaştırılır. Mutluluk ehlinden olan
kimselere Allah mutlu kimselerin amelini işlemeyi kolaylaştırır. Bedbaht
kimselerden olanlara da Allah bedbahtların amelini işlemeyi kolaylaştırır.
Tıpkı: "Ona kolayolanı kolaylaştırırız, zor olanı kolaylaştırırız"
buyurduğu gibi ve tıpkı bu hadislerin açıkça ifade ettikleri gibi.
6-م - (2647)
حدثنا أبو بكر
بن أبي شيبة
وهناد بن
السري. قالا:
حدثنا أبو
الأحوص عن
منصور، بهذا
الإسناد في
معناه. وقال:
فأخذ عودا.
ولم يقل:
مخصرة. وقال
ابن أبي شيبة
في حديثه عن
أبي الأحوص:
ثم قرأ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
6674- .. ./10- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Hennad b. es-Serrı tahdis edip dedi ki: Bize Ebu'l-Ahvas,
Mansur’DAN bu isnad ile bu manada tahdis etti ve "bir çubuk aldı",
dedi. "Asa" demedi. İbn Ebu Şeybe ise Ebu'l-Ahvas'dan rivayet ettiği
hadisinde: Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ... okudu, dedi.
7 - (2647) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب
وأبو سعيد
الأشج. قالوا:
حدثنا وكيع. ح
وحدثنا ابن نمير.
حدثنا أبي.
حدثنا الأعمش.
ح وحدثنا أبو
كريب (واللفظ
له). حدثنا أبو
معاوية. حدثنا
الأعمش عن سعد
بن عبيدة، عن
أبي
عبدالرحمن
السلمي، عن
علي. قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ذات يوم
جالسا وفي يده
عود ينكت به.
فرفع رأسه
فقال "ما منكم
من نفس إلا
وقد علم
منزلها من
الجنة والنار".
قالوا: يا
رسول الله!
فلم نعمل؟
أفلا نتكل؟ قال
"لا. اعملوا.
فكل ميسر لما
خلق له". ثم
قرأ {فأما من
أعطى واتقى*
وصدق بالحسنى*
إلى قوله
فسنيسره
للعسرى} [92
/الليل /5 -10].
6675-7/11-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve Ebu Said elEşecc tahdis edip dedi
ki: Bize Veki' tahdis etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis
etti, bize A'meş tahdis etti. (H.) Bize Ebu Kureyb de -lafız ona ait olmak
üzere- tahdis etti, bize Ebu Muaviye tahdis etti, bize A'meş, Sa'd b.
Ubeyde'den tahdis etti, o Ebu Abdurrahman es-Sülemi'den, o Ali’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün elinde
bir değnek olduğu halde oturuyordu. O değnekle yerde bazı çizgiler çiziyordu.
Başını kaldırıp "sizden cennet ve cehennemdeki yeri bilinmedik hiç bir
nefis yoktur" buyurdu. Ashab: Ey Allah'ın RasUlü! O halde ne diye amel
ediyoruz? Tevekkül etmeyelim mi, dediler. O: "Hayır, am el edin. Çünkü
herkese ne için yaratılmışsa o kolaylaştırılır" buyurdu. Sonra: ''Artık
kim verir ve sakınırsa o el hüsnayı da doğrularsa" (Leyl, 5-6) buyruğundan
itibaren "biz de ona en zor olanı kolaylaştırırız" (Leyl, 10)
buyruğuna kadar okudu.
7-م - (2647)
حدثنا محمد بن
المثنى وابن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن منصور
والأعمش؛
أنهما سمعا
سعد بن عبيدة
يحدثه عن أبي
عبدالرحمن
السلمي، عن
علي، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم. بنحوه.
6676- .. ./12- Bize
Muhamemd b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b.
Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Mansur ve A' meş’DEN tahdis ettiğine göre her
ikisi de Sa'd b. Ubeyde'yi bunu Ebu Abdurrahman es-Sülemi'den, o Ali'den, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den buna yakın olarak rivayet ettiğini
dinlemişlerdir.
8 - (2648) حدثنا
أحمد بن يونس.
حدثنا زهير.
حدثنا أبو الزبير.
ح وحدثنا يحيى
بن يحيى.
أخبرنا أبو
خيثمة عن أبي
الزبير، عن
جابر. قال : جاء
سراقة بن مالك
بن جعشم قال:
يا رسول الله!
بين لنا ديننا
كأنا خلقنا
الآن. فيما
العمل اليوم؟
أفيما جفت به
الأقلام وجرت
به المقادير،
أم فيما
نستقبل؟ قال
"لا. بل فيما جفت
به الأقلام
وجرت به
المقادير"
قال: ففيم العمل؟
قال
زهير: ثم تكلم
أبو الزبير
بشيء لم
أفهمه. فسألت:
ما قال؟ فقال
"اعملوا فكل
ميسر".
6677-8/13-
Bize Ahmed b. Yunus tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Ebu Zubeyr
tahdis etti. (H.) Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Ebu Hayseme, Ebu
Zubeyr’den haber verdi, o Cabir’den şöyle dediğini rivayet etti: Süraka b.
Malik b. Cu'şum geldi ve: Ey Allah'ın Rasulü! Bize sanki şu an yaratılmışız
gibi dinimizi Beyan et. Bugün amel ne hakkındadır? Kalemlerin kendisi ile
kuruduğu kaderlerin cereyan ettiği bir şey hakkında mı yoksa gelecekte
karşılaşacağımız şey hakkında mı, dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hayır, aksine kalemlerin kendisi ile kuruduğu ve kendisi ile
takdirlerin cereyan ettiği şey hakkındadır" buyurdu. Süraka: O halde am el
ne içindir, dedi:
Zuheyr dedi ki: Sonra
Ebu Zubeyr anlamadığım bir şey söyledi. Ne söyledi, dedim. (Ebu Zubeyr): ''Amel
edin, herkese kolaylaştırılır" (buyurdu), dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Kalemlerin
kendisi ile kuruduğu" yani kendisi hakkında kaderlerin geçmişte takdir
edildiği, yüce Allah'ın ezeli ilmi ile bildiği, levh-i mahfuzda yazımı
tamamlanmış ve kendisi ile yazıldığı kalemin kuruyup artık ona bir şeyler
eklemenin ve ondan bir şeyler çıkarmanın imkansız olduğu şey demektir.
İlim adamları der ki: Bu
hadis-i şeriflerde sözkonusu edilen yüce Allah'ın Kitabı (yazması) Levh'i,
Kalem'i ve Sahifeler gibi hususlar, hepsine iman edilmesi gereken şeylerdir.
Bunların nasıl oldukları ve nitelikleri ise ancak yüce Allah'ın bilebileceği
bir husustur. Kimse O'nun dilediğinden başka ilminden bir şey kuşatamaz. Allah en
iyi bilendir.
8-م - (2648)
حدثني أبو
الطاهر.
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني عمرو
بن الحارث عن
أبي الزبير،
عن جابر بن
عبدالله،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، بهذا
المعنى. وفيه:
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم "كل
عامل ميسر
لعمله".
6678-
.. ./14- Bana Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Amr b.
el-Haris, Ebu Zubeyr'den haber verdi, o Cabir b. Abdullah'dan, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu manada rivayet etti. Rivayetinde şu da
vardır: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her amelde bulunana
ameli kolaylaştırılır" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
9 - (2649) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا حماد
بن زيد عن يزيد
الضبعي. حدثنا
مطرف عن عمران
بن حصين. قال:
قيل:
يا رسول الله!
أعلم أهل
الجنة من أهل
النار؟ قال
فقال: "نعم"
قال قيل: ففيم
يعمل
العاملون؟
قال "كل ميسر
لما خلق له".
6679-9/15-
Bize Yahya b. Yahya tahdis etti, bize Hammad b. Zeyd, Yezid ed-Dubai'den haber
verdi, bize Mutarrif, İmran b. Husayn'den şöyle dediğini" tahdis etti: Ey
Allah'ın Rasulü! Cennet ehli kimlerdir, cennet ehli kimlerdir. Ayırd edilmiş
olarak biliniyor mu diye soruldu. O: "Evet" buyurdu. Peki o halde
amel edenler ne diye amel ediyorlar denildi. O: "Herkese ne için
yaratılmışsa o kolaylaştırılır" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 6596,
7551 -muhtasar-; Ebu Davud, 4709
9-م - (2649)
حدثنا شيبان
بن فروخ.
حدثنا
عبدالوارث. ح
وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة وزهير بن
حرب وإسحاق بن
إبراهيم وابن
نمير عن ابن
علية. ح
وحدثنا يحيى
بن يحيى.
أخبرنا جعفر
بن سليمان. ح
وحدثنا ابن
المثنى. حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة.
كلهم عن يزيد
الرشك، في هذا
الإسناد.
بمعنى حديث
حماد. وفي
حديث
عبدالوارث.
قال قلت: يا
رسول الله!
6680- .. ./16- Bize
Şeyban b. Ferruh tahdis etti, bize Abdulvaris tahdis etti. (H.) Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb, İshak b. İbrahim ve İbn Numeyr de İbn Uleyye'den
tahdis etti. (H.) Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Cafer b. Süleyman
haber verdi. (H.) Bize İbnu'l-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer
tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti, hepsi Yezid er-Rişk'den bu isnad ile
Hammad'ın hadisi ile aynı manada rivayet etti. Abdurrezzak hadisinde dedi ki:
Ben: Ey Allah'ın Rasulü!, dedim".
10 - (2650) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم
الحنظلي.
حدثنا عثمان
بن عمر. حدثنا
عزرة بن ثابت
عن يحيى بن
عقيل، عن يحيى
بن يعمر، عن
أبي الأسود الدئلي،
قال:
قال
لي عمران بن
الحصين: أرأيت
ما يعمل الناس
اليوم
ويكدحون فيه،
أشيء قضي
عليهم ومضى
عليهم من قدر
ما سبق؟ أو
فيما
يستقبلون به
مما أتاهم به
نبيهم، وثبتت
الحجة عليهم؟
فقلت: بل شيء
قضي عليهم،
ومضى عليهم.
قال فقال:
أفلا يكون ظلما؟
قال: ففزعت من
ذلك فزعا
شديدا. وقلت:
كل شيء خلق
الله وملك
يده. فلا يسأل
عما يفعل وهم
يسألون. فقال
لي. يرحمك
الله! إني لم
أرد بما سألتك
إلا لأحزر
عقلك. إن
رجلين من مزينة
أتيا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقالا: يا
رسول الله!
أرأيت ما يعمل
الناس اليوم،
ويكدحون فيه،
أشيء قضي عليهم
ومضى فيهم من
قدر قد سبق،
أو فيما
يستقبلون به
مما أتاهم به
نبيهم، وثبتت
الحجة عليهم؟
فقال "لا. بل
شيء قضي عليهم
ومضى فيهم.
وتصديق ذلك في
كتاب الله عز
وجل: {ونفس وما
سواها* فألهمها
فجورها
وتقواها}" [91
/الشمس /7-و-8].
6681-10/17-
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali tahdis etti, bize Osman b. Ömer tahdis etti,
bize Azre b. Sabit, Yahya b. Ukayl'den tahdis etti, o Yahya b. Ya'mur'dan, o
Ebu'l-Esved ed-Dieli'den şöyle dediğini rivayet etti: Bana İmran b. el-Husayn
dedi ki: İnsanların bugün amel edip kendisi için çalıŞıP çabaladıkları
geçmişteki kaderden haklarında hükme bağlanıp onlar için geçip gitmiş bir şey
midir yoksa nebilerinin kendilerine getirip haklarında delilin Sabit olduğu ve
gelecekte yapacakları bir şey midir ne dersin? Ben: Aksine bu haklarında takdir
edilmiş ve geçip gitmiş bir şeydir, dedim. Bunun üzerine İmran: Peki bu zulüm
olmaz mı, dedi. Bundan ileri derecede korktum ve: Her şey Allah'ın yarattığıdır
ve O'nun elinin mülküdür. Ona yaptığından dolayı soru sorulmaz ama onlar
sorumlu tutulurlar, dedim. Bu sefer bana: Allah'ın rahmeti üzerine olsun.
Gerçekten ben sana bu sorduğum soru ile ancak senin aklının seviyesini ölçmek
istemiştim. Müzeyne’DEN iki adam, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gelip şöyle dediler: Ey Allah'ın Rasulü! Bugün insanların uğrunda am el edip
çalıŞıP çabaladıkları, geçip gitmiş bir kaderden haklarında hükme bağlanıp
geçmiş bir şey midir yoksa nebilerinin kendilerine getirip haklarında huccetin
(delilin) sabit olduğu hususlara bağlı olarak gelecekte yapacakları bir şey
midir ne dersin, dediler. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hayır, aksine onların hakkında hükme bağlanıp geçip gitmiş bir şeydir.
Bunun tasdiki de aziz ve celil Allah'ın kitabındaki: "Her bir nefse ve onu
düzenleyene sonra da ona hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene (Şems, 7-8)
buyruğudur" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "İnsanların
hakkında amel edip çalışıp çabaladıkları" sayedip uğraştıkları demektir.
Kedh ister dünya ister ahiret için olsun amel için çalışmak demektir.
"Aklını ölçmek
istedim." Aklını, anlayışını, bilgini sınamak istedim. Allah en iyi
bilendir.
11 - (2651) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
عبدالعزيز
(يعني ابن
محمد) عن
العلاء، عن
أبيه، عن أبي
هريرة؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إن
الرجل ليعمل
الزمن الطويل
بعمل أهل
الجنة، ثم
يختم عمله
بعمل أهل
النار. وإن
الرجل ليعمل
الزمن الطويل
بعمل أهل
النار، ثم
يختم له عمله
بعمل أهل الجنة".
6682-11/18-
Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz -yani b. Muhammed- Ala’DAN
tahdis etti, o babasından, o Ebu Hureyre’DEN rivayet ettiğine göre Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz adam, uzun bir
zaman cennetliklerin ameli ile amel eder. Sonra onun için ameli
cehennemliklerin ameli ile mühürlenir ve şüphesiz adam, uzun bir zaman cehennemliklerin
ameli ile am el eder ve sonra onun için ameli cennetliklerin am eli ile
mühürlenir. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
12 - (112) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
يعقوب (يعني
ابن عبدالرحمن
القاري) عن
أبي حازم، عن
سهل بن سعد الساعدي؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إن
الرجل ليعمل
عمل أهل
الجنة، فيما
يبدو للناس،
وهو من أهل
النار. وإن
الرجل ليعمل
عمل أهل
النار، فيما
يبدو للناس،
وهو من أهل
الجنة".
6683-16/19-
Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Yakub -yani b. Abdurrahman el-Kari Ebu
Hazim'den tahdis etti, o Sehl b. Sa'd es-Saidi'den rivayet ettiğine göre
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz adam,
insanlara görünen kadarı ile cennetliklerin ameli ile amel eder. Halbuki o
cehennemliklerdendir ve şüphesiz adam insanlara göründüğü kadarı ile
cehennemliklerin ameli ile amel eder halbuki o cennetliklerdendir. "
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
2- ADEM VE
MUSA'NıN (A.S.) TARTIŞMASI BABI