SAHİH-İ MÜSLİM

BİRR VE SILA

 

47 - باب فضل من يموت له ولد فيحتسبه

47- BİR ÇOCUĞU ÖLÜP DE BUNUN ECRİNİ BEKLEYEN KİMSENİN FAZİLETİ BABI

 

150 - (2632) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن ابن شهاب، عن سعيد بن المسيب، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال "لا يموت لأحد من المسلمين ثلاثة من الولد فتمسه النار، إلا تحلة القسم".

 

6639-150/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e İbn Şihab’DAN rivayetini okudum. O Said b. el-Müseyyeb'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle dediğini rivayet etti: "Müslüman lardan herhangi bir kimsenin üç çocuğu ölürse -yemin gereği olan miktar dışında- kesinlikle ona ateş dokunmayacaktır. ''

 

Diğer tahric: Buhari, 6656; Tırmizi, 1060; Nesai, 1874

 

 

150-م - (2632) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وعمرو الناقد وزهير بن حرب. قالوا: حدثنا سفيان بن عيينة. ح وحدثنا عبد بن حميد وابن رافع عن عبدالرزاق أخبرنا معمر. كلاهما عن الزهري. بإسناد مالك. وبمعنى حديثه. إلا أن في حديث سفيان "فيلج النار إلا تحلة القسم".

 

6640- .. ./2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne tahdis etti. (H.) Bize Abd b. Humeyd ve İbn Rafi', Abdurrezzak'dan tahdis etti, bize Ma'mer haber verdi (Süfyan ile) ikisi Zühri'den Malik'in isnadı ile ve onun hadisi ile aynı manada rivayet etti. Yalnız Süfyan'ın hadisinde: "-yemin gereği olan miktar dışındaateşe girmeyecektir", demiştir.

 

Diğer tahric: Ebu Sekr b. Ebu Şeybe'nin hadisini Buhari, 1251'de; İbn Mace, 1603; Abd b. Humeyd'in rivayetini Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

151 - (2632) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا عبدالعزيز (يعني ابن محمد) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لنسوة من الأنصار "لا يموت لإحداكن ثلاثة من الولد فتحتسبه، إلا دخلت الجنة". فقالت امرأة منهن: أو اثنين؟ يا رسول الله! قال "أو اثنين".

 

6641-151/3- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz -yani b. Muhammed- Suheyl’den tahdis etti, o babasından, o Ebu Hureyre’den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ensar’DAN bazı kadınlara şöyle buyurdu: "Sizden birinizin üç çocuğu ölür de onun mükafatını (Allah'tan) umarsa mutlaka cennete girer" buyurdu. Onlardan bir kadın: Peki ya iki çocuk ey Allah'ın Rasulü!, dedi. O: "İki çocuk dahi olsa" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

152 - (2633) حدثنا أبو كامل الجحدري، فضيل بن حسين. حدثنا أبو عوانة عن عبدالرحمن بن الأصبهاني، عن أبي صالح، ذكوان، عن أبي سعيد الخدري قال:

 جاءت امرأة إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالت: يا رسول الله! ذهب الرجال بحديثك. فاجعل لنا من نفسك يوما نأتيك فيه. تعلمنا مما علمك الله. قال "اجتمعن يوم كذا وكذا". فاجتمعن. فأتاهن رسول الله صلى الله عليه وسلم فعلمهن مما علمه الله. ثم قال "ما منكن من امرأة تقدم بين يديها، من ولدها، ثلاثة، إلا كانوا لها حجابا من النار" فقالت امرأة: واثنين. واثنين. واثنين؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "واثنين. واثنين. واثنين".

 

6642-152/4- Bize Ebu Kamil el-Cahderi Fudayl b. Husayn tahdis etti, bize Ebu Avane, Abdurrahman b. el-Asbahani'den tahdis etti, o Ebu Salih Zehvan'dan, o Ebu Said el-Hudri’den şöyle dediğini rivayet etti: Bir kadın, ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ey Allah'ın Resulü! Erkekler senin hadisini öğrenip gitti. Kendin bize bir gün ayır da o günde sana gelelim bize Allah'ın sana öğrettiklerinden öğretirsin, dedi. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu şu günü toplanın" buyurdu. Kadınlar toplanınca ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de yanlarına gitti, onlara Allah'ın kendisine öğrettiklerinden öğretti sonra şöyle buyurdu: "Sizden herhangi bir kadın kendinden önce üç çocuk önden gönderirse, mutlaka onlar onun için cehenneme karşı perde olurlar." Bir kadın: Ya iki çocuk, ya iki çocuk, ya iki çocuk, dedi. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "İki çocuk dahi olsa, iki çocuk dahi olsa, iki çocuk dahi olsa" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 101, 102, 1249, 7310

 

 

153 - (2634) حدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. ح وحدثنا عبيدالله بن معاذ. حدثنا أبي. حدثنا شعبة عن عبدالرحمن بن الأصبهاني، في هذا الإسناد، بمثل معناه. وزادا جميعا عن شعبة، عن عبدالرحمن بن الأصبهاني. قال: سمعت أبا حازم يحدث عن أبي هريرة قال "ثلاثة لم يبلغوا الحنث".

 

6643-153/5- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti. (H.) Bize UbeyduIlah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Abdurrahman elAsbahani’DEN bu isnad ile aynı manada rivayet etti ve her ikisi birlikte şunu eklediler: Şu'be'den, o Abdurrahman el-Asbahani'den dedi ki: Ebu Hazim'i Ebu Hureyre’DEN şöyle dedi diye tahdis ederken dinledim: "Büluğ çağına ermemiş üç çocuk. "

 

 

AÇIKLAMA:          (6639) "Müslümanlardan bir kimsenin üç çocuğu ölür de ... -yemin gereği olan miktar dışında- ... " İlim adamları der ki: "yemin gereği olan miktar" yeminin kendisi ile çözüldüğü şeye denilir. Bu da hadiste müfesser olarak gelmiş olup maksadın yüce Allah'ın: "Şüphe yok ki aranızda oraya uğramayacak hiç kimse yoktur" (Meryem, 71) buyruğu olduğu belirtilmiştir. Nitekim Ebu Ubeyd de ilim adamlarının cumhum da böyle, demiştir. Bu ayet-i kerimede kasem (yemin) ise mukadderdir. Yani Allah'a yemin olsun ki aranızda oraya uğramayacak hiç kimse yoktur demektir.

 

Bir diğer görüşe göre maksat yüce Allah'ın: "Rabbin hakkı için onları ve şeytanları elbette haşredeceğiz ... " (Meryem, 68) buyruğudur.

 

İbn Kuteybe dedi ki: Bu da cehenneme uğrama süresinin oldukça az olacağinı anlatmaktadır. (İbn Kuteybe devamla) dedi ki: tahillatili kasem (yemin gereği olan miktar) bu gibi yerlerde arap dilinde kullanılır. Denildiğine göre bunun takdiri şöyledir: Yemin gereği olan miktar kadar dahi oraya uğramayacaktır. Yani cehennem ona asla değmeyecek, yemin gereği olan azıcık bir miktar dahi ona isabet etmeyecektir. Şanı yüce Allah'ın: "Şüphe yok ki aranızda oraya uğramayacak hiç kimse yoktur" buyruğundan maksat ise sıratın üzerinden geçiştir. Sırat ise cehennem üzerinde kurulmuş bir köprüdür. Bunun cehennem'in yakınında durmak olduğu da söylenmiştir.

 

(6641) "Üç çocuk" sonra da iki çocuk hakkında soru sorulunca "iki çocuk dahi olsa" buyurması da kadının O'na bu soruyu sorması esnasında yahut ondan önce bu hususun O'na vahyedildiği şeklinde açıklanır. Müslim'den başka kitaplarda ise "bir çocuk dahi olsa" denilmektedir.

 

(6643) "Büluğ çağına varmamış" yani günahın yazıldığı mükelleflik yaşına varmamış demektir.

 

 

 

154 - (2635) حدثنا سويد بن سعيد ومحمد بن عبدالأعلى (وتقاربا في اللفظ) قالا: حدثنا المعتمر عن أبيه، عن أبي السليل، عن أبي حسان، قال:

 قلت لأبي هريرة: إنه قد مات لي ابنان. فما أنت محدثي عن رسول الله صلى الله عليه وسلم بحديث تطيب به أنفسنا عن موتانا؟ قال: قال: نعم "صغارهم دعاميص الجنة يتلقى أحدهم أباه، - أو قال أبويه -، فيأخذ بثوبه، - أو قال بيده -، كما آخذ أنا بصنفة ثوبك هذا. فلا يتناهى، - أو قال فلا ينتهي -، حتى يدخله الله وأباه الجنة".

وفي رواية سويد قال: حدثنا أبو السليل. وحدثنيه عبيدالله بن سعيد. حدثنا يحيى (يعني ابن سعيد) عن التيمي، بهذا الإسناد. وقال: فهل سمعت من رسول الله صلى الله عليه وسلم شيئا تطيب به أنفسنا عن موتانا؟ قال: نعم.

 

6644-154/6- Bize Suveyd b. Said ve Muhammed b. Abdula'la -lafızları birbirine yakın olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Mu'temir babasından tahdis etti, o Ebu Seli!'den, o Ebu Hassan’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Hureyre'ye: Benim iki oğlum öldü. Bana ölülerimizden dolayı kendisi ile nefsimizin hoşlanacağı Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye bana nasıl bir hadis nakledeceksin, dedim. Ebu Hureyre: Nakledeyim, dedi (ve şunları söyledi): Allah Rasulü buyurdu ki: "onların küçükleri cennetin sudan çıkmayan kurtçuklan {gibi)dir. Onlardan biri babasını -yahut ana babasını- karşılar, onu elbisesinden -yahut elinden, dedi- benim senin bu elbisenin ucunu tuttuğum gibi tutar ve Allah hem kendisini hem babasını cennete koyuncaya kadar bırakmaz."

 

Suveyd'in rivayetinde şöyle dedi: Bize Ebu Selil tahdis etti, bunu bana Ubeydullah b. Said de tahdis etti, bize Yahya -yani b. Said- et-Teymi'den bu isnad ile tahdis etti ve şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den ölenlerimiz hakkında nefsimizi memnun edecek bir şey dinledin mi, dedi. O: Evet, dedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

155 - (2636) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة ومحمد بن عبدالله بن نمير وأبو سعيد الأشج (واللفظ لأبي بكر). قالوا: حدثنا حفص (يعنون ابن غياث). ح وحدثنا عمر بن حفص بن غياث. حدثنا أبي عن جده، طلق بن معاوية، عن أبي زرعة بن عمرو بن جرير، عن أبي هريرة قال : أتت امرأة النبي صلى الله عليه وسلم بصبي لها. فقالت: يا نبي الله! ادع الله له. فلقد دفنت ثلاثة. قال "دفنت ثلاثة؟" قالت: نعم. قال "لقد احتظرت بحظار شديد من النار".

قال عمر، من بينهم: عن جده. وقال الباقون: عن طلق. ولم يذكروا الجد.

 

6645-155/8- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b. Numeyr ve Ebu Said el-Eşecc -lafız Ebu Bekr'e ait olmak üzere- tahdis edip, dediler ki: Bize Hafs -yani b. Giyaz- tahdis etti. (H.) Bize Ömer b. Hafs b. Giyaz tahdis etti, bize babam dedesi Talk b. Muaviye'den tahdis etti, o Ebu Züra b. Amr b. rerir'den o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir kadın küçük bir çocuğu ile Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldi ve Ey Allah'ın Nebisi! Bunun için Allah'a dua et. Çünkü ben üç çocuk gömdüm, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üç çocuk mu gömdün" buyurdu. Kadın: Evet deyince. O: "Sen ateşe karşı pek güçlü ve sağlam bir engelle korunmuş oldun" buyurdu.

 

Aralarından Ömer: "Dedesinden", dedi. Diğerleri ise "Talk'dan" deyip "'dedesini" zikretmediler.

 

Diğer tahric: Nesai, 1876

 

 

156 - (2636) حدثنا قتيبة بن سعيد وزهير بن حرب. قالا: حدثنا جرير عن طلق بن معاوية النخعي، أبي غياث، عن أبي زرعة بن عمرو بن جرير، عن أبي هريرة. قال : جاءت امرأة إلى النبي صلى الله عليه وسلم بابن لها. فقالت: يا رسول الله! إنه يشتكي. وإني أخاف عليه. قد دفنت ثلاثة. قال "لقد احتظرت بحظار شديد من النار".

قال زهير: عن طلق. ولم يذكر الكنية.

 

6646-156/8- Bize Kuteybe b. Said ve Zuheyr b. Harb tahdis edip dedi ki: Bize Cerir Talk b. Muaviye en-Nehai Ebi Giyaz'dan tahdis etti, o Ebu Züra b. Amr b. Cerir'den o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir kadın bir oğlu ile Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ey Allah'ın Ras(ılü! Bu hastalandı ve ben onun için korkuyorum. Üç çocuk gömdüm, dedi. Allah Rasulü: ';4teşe karşı güçlü ve sağlam bir engelle korunmuş oldun" buyurdu.

Zuheyr "Talk'dan" deyip künyeyi zikretmedi.

 

 

AÇIKLAMA:          (6644) "Küçükleri cennetin sudan çıkmayan kurtçuklan {gibi)dir." Burada "deamis: kurtçuklar" dal ayn ve sad harfleri iledir. Tekili "duumus" diye gelir. Cennetlerin küçükleri anlamındadır. Duumusun asıl anlamı ise suda oluşan ve sudan hiç ayrılmayan küçük bir kurtçuktur. Yani bu küçük çocuk da cennetten ayrılmamak üzere oradadır.

 

"Elbisenin ucu" deki "sanife: uç" sad harfi fethalı, nun harfi kesreli söylenir. Aynı zamanda {nundan sonra ye ile} sanife de denilir.

 

''Allah onu da babasını da cennete koyuncaya kadar bırakmaz." Onu terketmez demektir.

 

(6645) ';4teşe karşı güçlü ve sağlam bir engelle korunmuş oldun." Yani son derece sağlam bir engel ile kendini korudun. Çünkü "hazr" men etmek, engellemek demektir. Ha harfi kesreli "hızaar" ve fethalı "hazaar" ise bahçe ve benzeri yerler etrafında çubuklardan ve başka uygun şeylerden duvar gibi çevrilen şeye {çite} denilir.

 

Bu hadislerde müslümanların çocuklarının cennette olduklarına delil bulunmaktadır. Bir topluluk bu hususta müslümanların icmaının bulunduğunu nakletmiştir. el-Mazeri dedi ki: nebilerin -Allah'ın salat ve selamı onlara- cennette olduklarına dair kesin bir icma vardır. Onların dışında bulunan diğer müminlerin çocuklarına gelince, ilim adamlarının büyük çoğunluğu kesin olarak cennette olduklarını söylemişlerdir. Hatta bir topluluk onların kesinlikle cennetliklerden oldukları hususunda icma bulunduğunu nakletmişledir. Buna delil de yüce Allah'ın: "İman edip soylan iman ile kendilerine uyanların biz evlatlarını da kendilerine katarız" (Tur, 21) buyruğudur.

 

Bazı kelamcılar bu hususta bir şey söylememiş ve mükellefler gibi onlar hakkında da kesin bir ifade kullanılamayacağına işaret etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

48- ALLAH BİR KULU SEVERSE ONU KULLARINA SEVDİRİR BABI