SAHİH-İ MÜSLİM |
BİRR VE SILA |
33 - باب
الوعيد
الشديد لمن
عذب الناس
بغير حق
33- İNSANLARA HAKSIZ YERE
AZAP (İŞKENCE) YAPAN KİMSELERE AĞIR TEHDİDİN YAPILDIĞI BABI
117 - (2613) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا حفص بن
غياث عن هشام
بن عروة، عن
أبيه، عن هشام
بن حكيم بن حزام.
قال :مر
بالشام على
أناس، وقد
أقيموا في
الشمس، وصب على
رؤسهم الزيت.
فقال: ما هذا؟
قيل: يعذبون
في الخراج.
فقال: أما إني
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول "إن الله
يعذب الذين
يعذبون في
الدنيا".
6600-11 7/1- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Hafs b. Giyaz, Hişam b. Urve’DEN tahdis
etti, o babasından, o Hişam b. Hakim b. Hizam’DAN şöyle dediğini rivayet etti:
Şam'da bazı kimselerin yanından geçerken güneşte ayakta bekletildiklerini ve
başlarının üzerine yağ döküldüğünü gördüm. Bu ne deyince bunlara haraç dolayısı
ile azap (işkence) ediliyor denildi. Bunun üzerine o: Ama ben Rasillullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Şüphesiz Allah dünyada {başkalarına}
azap eden kimseleri azaplandıracaktır" buyururken dinledim, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3045
118 - (2613) حدثنا
أبو كريب.
حدثنا أبو
أسامة عن
هشام، عن أبيه.
قال :مر
هشام بن حكيم
بن حزام على
أناس من
الأنباط بالشام.
قد أقيموا في
الشمس. فقال:
ما شأنهم؟ قالوا:
حبسوا في
الجزية. فقال
هشام: أشهد لسمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول "إن
الله يعذب
الذين يعذبون
الناس في
الدنيا".
6601-118/2- Bize Ebu
Kureyb tahdis etti, bize Ebu Usame Hişam'dan tahdis etti, o babasından şöyle
dediğini rivayet etti: Hişam b. Hakim b. Hizam, Şam Nabtilerinden bir takım
kimselerin güneşte ayakta bekletilmekte olduklarını görünce bunların durumu ne,
dedi. Oradakiler: Cizye sebebi ile tutukludurlar, dediler. Bunun üzerine Hişam:
Şahitlik ederim ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken
dinledim, dedi: "Muhakkak Allah dünyada insanlara azap eden kimseler azap
eder. "
118-م - (2613)
حدثنا أبو
كريب. حدثنا
وكيع وأبو
معاوية. ح وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا جرير.
كلهم عن هشام،
بهذا الإسناد.
وزاد في حديث
جرير: قال
وأميرهم
يومئذ عمير بن
سعد على
فلسطين فدخل
عليه فحدثه.
فأمر بهم
فخلوا.
6602- .. ./3- Bize Ebu
Kureyb tahdis etti, bize Veki' ve Ebu Muaviye tahdis etti. (H.) Bize İshak b.
İbrahim de tahdis etti, bize Cerir haber verdi, hepsi Hişam’DAN bu isnad ile
rivayet etti. Cerir'in hadisi rivayetinde fazladan şunları da söyledi: O gün
için emirleri Filistin varisi Umeyr b. Sa'd idi. Onun yanına girdi, onunla
konuştu. Bunun üzerine onun emri ile serbest bırakıldılar.
119 - (2613) حدثني
أبو الطاهر.
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير؛
أن
هشام بن حكيم
وجد رجلا، وهو
على حمص، يشمس
ناسا من النبط
في أداء
الجزية. فقال:
ما هذا؟ إني
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول "إن الله
يعذب الذين
يعذبون الناس
في الدنيا".
6603-119/4- Bana
Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab’DAN
haber verdi, o Urve b. ez-Zubeyr’DEN rivayet ettiğine göre Hişam b. Hakim,
Hıms'da iken bir adamın cizye ödemesi hususunda nabatilerden bir takım kimseleri
güneşte beklettiğini görünce bu ne, dedi. Şüphesiz ben Resulullah(Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Muhakkak Allah dünyada
insanlara azap edenlere azap eder"
AÇIKLAMA: "Şüphesiz
Allah insanlara azap edenleri azaplandırır." Bu ifade haksız yere yapılan
azap (işkence) hakkında yorumlanır. Dolayısıyla kısas, hadler, , ta'zir ve buna
benzer haklı olarak yapılan azap bunun kapsamına girmez.
(6601)
"Nabatilerden bazı kimseler" Nabti Acem çiftçilerine denilir. (6602)
"O gün emirleri ... Umeyr b. Sa'd idi." Nüshaların çoğunluğunda bu
şekilde küçülte ismi olarak Umeyr b. Sa'd'dır. Sa'd da ayn’DAN sonra ye
bulunmaksızın ayn harfi sakindir. Bazılarında ise Umeyr b. Said diye
kaydedilmiş olup ayn harfi sakin ve ye ziyadesi ile zikredilmiştir.
Kadı Iyaz dedi ki: çoğu
üstadımızın nezdinde nüshaların bir çoğunda ve rivayetlerin çoğunda bulunan
şekil budur. Doğrusu da budur. Umeyr b. Sa'd b. Umeyr el-Ensari el-Evsi olup
Amr b. Avf oğullarındandır. Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anh) Hıms valisi
olarak görevlendirmişti. Ondan "benzeri bulunmayan kişi" diye söz
edilirdi.
Ebu Zeyd el-Ensari ise
Kur'an'ı toplamışlardan birisi idi. Allah en iyi bilendir.
"Filistin valisi
emirleri" Filastin diye fe harfi kesreli lam harfi fethalı söylenir.
Beytül Makdis ve çevresi bölgesine denilir.
"Verdiği emir
üzerine serbest bırakıldılar." Buradaki "fehullu: serbest
bırakıldılar" lafzını hı harfi ile de ha harfi ile de zaptetmişlerdir. (Ha
harfi ile bağları çözüldü demektir). Ama noktalı hı ile zapt daha meşhur ve
daha güzeldir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: