SAHİH-İ MÜSLİM |
BİRR VE SILA |
25- NEBİ (S.A.V.)'İN
LANETLEDİĞİ YAHUT SÖVDÜĞÜ YAHUT BEDDUA ETTİĞİ HALDE BUNA LAYIK OLMAYAN KİMSE
İÇİN BU BİR ZEKAT (ARINMA) BİR ECİR VE BİR RAHMET OLUR BABI
6557-88/1- Bize Zuheyr
b. Harb tahdis etti, bize Cerir, A'meş'den tahdis etti, o Ebu Dua'dan, o
Mesruk'dan, o Aişe (radıyallahu anha)’DAN şöyle dediğini rivayet etti: İki adam
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girdi. Bir hususta O'nunla
konuştular. Ne olduğunu bilmiyorum. Onu kızdırdılar. Bu sebeple onlara lanet
etti, onlara ağır sözler söyledi. Çıkıp gittiklerinde ben: Ey Allah'ın Rasulü!
Bu iki kişinin elde ettiği hayır gibi kim hayır namına bir şeyelde etmiş
olabilir, dedim. O: "O nedir" buyurdu. Ben: Onlara lanet ettin, ağır
sözler söyledin, dedim. Şöyle buyurdu: Benim Rabbime ne şart koştuğumu biliyor
musun. Ben: Allah'ım ben ancak bir beşerim. Hangi müslümana lanet ettim yahut
ağır söz söyledimse onu o kimse için bir zekat (arınma) ve bir ecir kıl,
dedim."
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6558-..../2- Bunu bize
Ebu Bekir b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Muaviye
tahdis etti. (H.) Bunu bize Ali b. Hucr es-Sa'di, İshak b. İbrahim ve Ali b.
Haşrem de birlikte İsa b. Yunus'dan tahdis etti, (Ebu Muaviye ile) ikisi A'meş'den
bu isnad ile Cerir'in hadisine yakın olarak rivayet ettiler. İsa'nın hadisinde:
Onunla yalnız kaldılar, O'da onlara ağır söz söyledi, lanet etti ve onları
dışarı çıkardı, dedi.
Diğer tahric: Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb'in hadisini Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Ali b.
Hucr es-es-Sadi ve İshak b. İbrahim'in hadisini Yalnız Müslim rivayet etmiştir;
6559-89/3- Bize Muhammed
b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti... Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'ım ben ancak bir beşerim. Müslümanlardan
hangi adama ağır söz söyledim yahut ona lanet ettim yahut sopa vurdumsa onu
onun için bir zekat (annma) ve bir rahmet kıl" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6560-.:./4- Bize İbn
Numeyr de tahdis etti... Cabir, Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını
rivayet etti ancak onun rivayetinde "bir zekat (temizlenme, arınma) ve bir
ecir (kıl)" ibaresi yer almaktadır.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6561- .. ./5- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Muaviye tahdis
etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize İsa b. Yunus haber verdi
(Ebu Muaviye ile) ikisi A'meş'den, Abdullah b. Numeyr'in isnadı ile onun
hadisini aynı şekilde rivayet etti, ancak İsa'nın hadisinde "ve bir
ecir" lafzını Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste zikretti, Cabir'in
hadisi rivayetinde de "ve bir rahmet" lafzını zikretti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6562-90/6- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Allah'ım ben senin nezdinde bir ahit aldım. Bana olan o ahdini
asla bozmazsın. Şüphesiz ben ancak bir beşerim. Hangi mümine eziyet ettim, ağır
söz söyledim, lanet ettim, sopa vurdumsa onu onun için bir namaz, bir zekat,
onunla kıyamet gününde kendisini zatına yakınlaştıracağın yakınlaştıncı bir
amel kıl" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6563- .. ./7- Bunu bize
İbn Ebu Ömer tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti, bize Ebu Zinad bu isnad ile
buna yakın olarak rivayet etti ancak o: "Yahut ona sopa vurdumsa
(celedtühü)", demiştir.
Ebu Zinad dedi ki: Bu
ise Ebu Hureyre'nin söyleyişidir. Halbuki bu lafız ancak "celedtühü: ona
sopa vurdum" şeklindedir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6564- .. ./8- Bana Süleyman
b. Ma'bed tahdis etti, bize Süleyman b.
Harb tahdis etti, bize
Hammad b. Zeyd, Eyyub’DAN tahdis etti, o Abdurrahman el-A'rec'den, o Ebu
Hureyre (radıyallahu anh)'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den buna
yakın olarak rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6565-91/9- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys, Said b. Ebu Said’DEN tahdis etti, o Nasrilerin
azadlısı Salim’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Ebu Hureyre'yi şöyle
derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken
dinledim: ''Allah'ım Muhammed ancak bir beşerdir. Beşerin kızdığı gibi O'da
kızar. Ben senin nezdinde bir ahit edindim. Bana ahdinden asla dönmezsin. Hangi
mümine eziyet ettim yahut ona ağır söz söyledim, yahut ona sopa vurdumsa onu
onun için bir keffaret ve kıyamet gününde onunla kendisini kendine
yakınlaştıracağın yakınlaştırıcı bir amel kıl. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6566-92/10- Bana Harmele
b. Yahya tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre o Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinlemiştir: ''Allah'lm hangi mümin kula
ağır söz söyledimse sen onu kendisi için kıyamet gününde sana yakınlaştıracak
bir amel kıl. "
Diğer tahric: Buhari,
6361
6567-93/11- Bana Zuheyr
b. Harb ve Abd b. Humeyd tahdis etti, Zuheyr dedi ki: Bize Yakub b. İbrahim
tahdis etti, bize İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu amcasından tahdis etti, bana
Said b. el-Müseyyeb, Ebu Hureyre'den şöyle dediğini tahdis etti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: ''Allah'lm ben senin
nezdinde bir ahit aldım, bana olan ahdinden asla caymazsın. Hangi mümine sövdüm
yahut sopa vurdumsa bunu kıyamet gününde onun için bir keffaret kıl. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6568-94/2- Bana Harun b.
Abdullah ve Haccac b. eş-Şair tahdis edip dedi ki: bize Haccac b. Muhammed
tahdis edip dedi ki: İbn Cureyc dedi ki: Bana Ebu Zubeyr'in haber verdiğine
göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinlemiştir: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim:
"Ben ancak bir
beşerim ve ben aziz ve celil Rabbime şu şartı koştum: Müs!ümanlardan hangi kula
ağır söz söyledim yahut ona sövdümse bu onun için bir zekat ve bir edr olsun.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6569-..../13- Bunu bana
İbn Ebi Halef tahdis etti, bize Ravh tahdis etti. (H.) Bunu bize Abd b. Humeyd
de tahdis etti, bize Ebu Asım tahdis etti, (Ravh ile) birlikte İbn Cüreyc'den
bu isnad ile aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6570-95/14- Bana Zuheyr
b. Harb ve Ebu Ma'n er-Rekaşi -lafız Zuheyr'e ait olmak üzere- tahdis edip dedi
ki: Bize Ömer b. Yunus tahdis etti, bize İkrime b. Ammar tahdis etti, bize
İshak b. Ebu Talha tahdis etti, bana Enes b. Malik tahdis edip dedi ki: Um
Süleym'in -ki o Enes'in annesidir- yanında yetim bir kız vardı. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetim kızı görünce:
"Sen o musun,
gerçekten büyüdün. Yaşın büyümesin" buyurdu. Yetim kızcağız ağlayarak Um
Süleym'in yanına döndü. Um Süleym: Neyin var kızcağız, dedi. Küçük kız:
Allah'ın Nebi'si yaşımın büyümemesi için bana beddua etti. Şimdi yaşım
ebediyyen büyümeyecek yahut ömrüm uzamayacak, dedi. Um Süleym alelacele
örtüsüne bürünerek dışarı çıkb. Derken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile karşılaştı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Neyin var
ey Um Süleym" buyurdu. Um Süleym: Ey Allah'ın Nebi'si! Sen benim yetim
kızıma beddua mı ettin, dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"One demek ey Um Süleym" buyurdu. Um Süleym: O senin kendisine
yaşının büyümemesi ve ömrünün uzamaması için beddua ettiğini iddia ediyor,
dedi. (Enes) dedi ki: Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
güldü, sonra şöyle dedi: "Ey Um Süleym! Sen benim Rabbime koştuğu m
şartımı bilmiyor musun? Rabbime şart koşarak şöyle dedim: Ben ancak bir
beşerim. Beşerin razı olduğu gibi razı olur, beşerin kızdığı gibi kızanm. Her
kime ümmetimden layıkı olmadığı bir bedduada bulunursam o bedduayı onun için
bir annma, bir zekat, onunla kıyamet gününde o kişiyi kendisine
yakınlaştıracağı yakınlaştıncı bir amel kıl, dedim."
Ebu Ma'n "yetim
kız" lafzının hadiste geçtiği her üç yerde de küçültme ismi olarak
"yuteyyimetün: yetim kızcağız", dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6571-96/15- Bize
Muhammed b. el-Müsenna el-Anezi tahdis etti. (H.) Bize İbn Beşşar da -lafız
İbnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis etti, ikisi dedi ki: Bize Umeyye b.
Halid tahdis etti, bize Şu'be, Ebu Hamza elKassab'dan tahdis etti, o İbn
Abbas'dan şöyle dediğini rivayet etti: Çocuklarla birlikte oynuyordum.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince bir kapının arkasında
saklandım ama O gelip avucunu açmış olduğu halde bana bir defa vurdu ve:
"Git ve bana Muaviye'yi çağır", dedi. Ben de geldim ve:
O yemek yiyor, dedim.
Sonra bana: "Git bana Muaviye'yi çağır" buyurdu. Ben de geldim ve o
yemek yiyor, dedim. Bu sefer: "Hay Allah onun karnını doyurmasın"
buyurdu.
İbnu'l-Müsenna dedi ki:
Ben Umeyye'ye: "hataani" ne demektir, dedim. o: Elinin içi ile bana
vurdu demektir, dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6572-97/16- Bana İshak
b. Mansur tahdis etti, bize Nadr b. Şumeyl haber verdi, bize Şu'be tahdis etti,
bize Ebu Hamza haber verdi, İbn Abbas'ı şöyle derken dinledim: Çocuklarla
birlikte oynuyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince O'ndan
saklandım deyip hadisi aynı şekilde zikretti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (6557)
''Allah'ım ben ancak bir beşerim. Hangi müslümana lanet ettimse ... " Bir
rivayette (6559) "yahut ona sopa vurdumsa, onu onun için bir zekat ve bir
rahmet kıl" başka bir rivayette (6562) "hangi mümine eziyet ettimse,
ona ağır söz söyledim, lanet okudum, celde vurdumsa ... " başka bir
rivayette (6565) "Muhammed ancak bir beşerdir, beşerin kızdığı gibi kızar.
.. " bir diğer rivayette (6570) "ben Rabbime şunu şart koştum ve,
dedim ki: Ben ancak bir beşerim ... "
Bu hadis-i şerifler,
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ümmetine ne kadar şefkatli olduğunu
ümmetinin maslahatına olan hususlara ne kadar itina gösterdiğini, onlar için ne
kadar ihtiyatlı olup onlara faydalı olan her bir hususu ne kadar arzu ettiğini
açıkça göstermektedir. Son olarak zikredilen bu rivayet de diğer mutlak
rivayetlerdeki maksada açıklık getirip Beyan etmektedir. Bu da O'nun beddua
ettiği kimsenin eğer bedduaya ağır söze lanetlenmeye ve benzeri hususlara layık
değil ise ve müslüman ise bunun onun için bir rahmet, bir keffaret, bir zekat
ve buna benzer bir yakınlaştırıcı amel olmasını istemesidir. Çünkü kendisi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kafirlere ve münafıklara da beddua etmişti. Bu
onlar için bir rahmet olmamıştır.
Eğer kendisine beddua
etmesine yahut ağır sözler söylemesine ya da lanet okumasına ve benzeri şeyler
söylemesine layık olmayan birisine nasıl beddua eder diye sorulursa, buna
verilecek cevap ilim adamlarının, dedikleri şekilde iki türde özetlenebilir:
1. Burada maksat görünüş
itibari ile böyle bir sözün kendisine söyle nmesini gerektirmekle birlikte
Allah nezdinde ve iç yüzünün hakikatinde buna layık olmamasıdır. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onun dışarıdan görünen durumuna göre şer'i bir
belirti ile bunu hakettiğini görür fakat batınen ise buna layık değildir. Ama
kendisi zahire göre hükmetmekle emrolunmuştur. Gizli hallerden dolayı hesaba
çekmek ise Allah'a aittir.
2. Onun ağır söz
söylemesi, beddua etmesi ve benzer sözleri maksat olarak gözetilmemiştir.
Aksine bu Arapların herhangi bir niyet olmadan sözlerine eklemeyi adet
edindikleri türden sözlerdir. Sağ elin toprak olsun, kesilesin, boğazın ağrısın
sözleri gibidir. Yine bu hadiste de: "yaşın büyümesin" Muaviye ile
ilgili hadiste de: ''Allah onun karnını doyurmasın" ve buna benzer sözler
de hiçbirisinde bedduanın gerçek manasını kastetmezler. Fakat Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), bu türden söylediklerinin herhangi birisinin kabul
edileceğinden korktuğu için şanı yüce Rabbinden dilekte bulundu ve bunları bir
rahmet, bir keffaret, bir yakınlık, bir temizlenme ve bir ecir kılmasını
diledi. Ayrıca bu gibi sözler O'ndan nadiren ve çok istisnai zamanlarda
görünürdü. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çirkin konuşmaz,
çirkin konuşmaya kendisini zorlamaz, lanet okumaz ve kendi nefsi adına intikam
almazdı. Zaten bu husus: "Devslilere beddua et" demeleri üzerine
''Allah'ım Devslilere hidayet ver", dediğine dair hadiste görüldüğü gibi
ayrıca O: ''Allah'ım kavmime mağfiret buyur, çünkü onlar bilmiyorlar" diye
dua etmiştir. Allah en iyi bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Beşerin kızdığı gibi ben de kızanm"
buyurmasına gelince; şöyle denilebilir: Buyruğun zahirinden ağır söz ve benzeri
sözleri söylemesinin kızgınlık sebebi ile olduğu anlaşılmaktadır. Bunun cevabı
da el-Mazeri'nin şu sözleri ile dile getirdiği şekildedir: Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) beddua, ağır söz söylemek ve sopa vurmak ile birisi yaplığı
iş olan iki husus arasından birini seçmekte serbest bırakılması hallerini
kastetmiş olması ihtimali vardır. Seçmekte serbest olduğu diğer iş ise bir
başka emir ile onu vazgeçirmek ve alıkoymaktır. Ama yüce Allah için kızması
muhayyer bırakıldığı iki işten birisini seçmeye itmiştir. Bu da o kişiye ağır
söz söylemesi, lanet okuması, dövmesi ve benzeri hususlardır. Bu da şeriatin
hükmünün dışında olan bir şey değildir. Allah en iyi bilendir.
Burada 'bnu o kimse için
bir namaz (salat) kıl" yani diğer rivayette olduğu gibi bir rahmet kıL.
Çünkü yüce Allah'tan salat rahmettir.
(6563) "Celedduhu:
ona sopa vurdu isem" söyleyişi, Ebu Hureyre'nin söyleyişidir. Bunun doğru
şekli "celedtuhu"dur. Bu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
söyleyişinin böyle olduğu anlamındadır. Bu aynı zamanda genel olarak Arapların
meşhur olan söyleyişidir. Ebu Hureyre'nin söyleyişi ise te ile dal harflerini
idgam-ı misleyn olmak üzere şeddeli okuması şeklindedir. Bu da caizdir.
(6565) "Nasrilerin
azadlısı Salim" buna dair açıklama daha önce defalarca geçti.
(6570) "Bize İkrime
b. Ammar tahdis etti, bize İshak b. Ebu Talha tahdis etti," bütün
nüshalarda bu şekildedir ve bu doğrudur. Çünkü o İshak b. Abdullah b. Ebu
Talha' dır. Onu dedesine nisbet ederek zikretmiştir.
"Um Süleym'in
yanında yetim bir kız vardı. -ki o (Um Süleym) Enes'in annesidir- Buradaki
"ki o Enes'in annesidir" derken kastettiği Um Süleym'in Enes'in
annesi olduğudur.
"Yetim kıza: Sen o
musun" derken "hiyeh: ye harfi fethalı son he sakindir. Bu da sekt
(susuş) hesi diye bilinir.
"Yaşım büyümeyecek
yahut karnım (yaşıtlanm), dedi." Karn fethalı kaf iledir. Bu da onun
yaşıtlan, akranları demektir. Kadı Iyaz dedi ki: Bu onun ömrü uzun olmayacak
anlamındadır. Çünkü bir kimsenin ömrü uzarsa yaşıtının ömrü de uzar. Ancak onun
bu açıklaması tarlışılır bir açıklamadır. Çünkü yaşıt, iki kişiden birisinin
ömrünün uzun olması diğerinin ömrünün uzun olmasını gerektirmez. Bazen iki
kişinin yaşı aynı olmakla birlikte biri diğerinden önce ölebilir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yetim kıza: "Yaşın büyümesin" sözü
ile ona gerçek manada beddua etmek istememiştir. Aksine bu daha önce bu hususta
bu türden kullanılan lafızlar kabilinden olmak üzere kullanılmıştır.
"Başörtüsünü başına
doladı." Başının üzerine koyup doladı, çevirdi demektir.
(6571) Ebu Hamza
el-Kassab'dan, o İbn Abbas'dan" Burada anılan "Ebu Hamza"nın adı
İmran b. Ebu Ata el-Esedi el-Vasiti el-Kassab yani kamış satıcısıdır.,
dediklerine göre onun İbn Abbas'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
diye bu hadisin dışında bir rivayeti yoktur. Onun ayrıca İbn Abbas'dan, İbn
Abbas'ın sözü olarak: Müslüman bir kimsenin yahudi ile ortaklık yapmasını hoş
görmezdi diye rivayeti de vardır. Buhari ve Müslim'in sahihlerinde yer alan
bütün "Ebu Cemre, İbn Abbas'dan" şeklindeki rivayetlerde cim ve re
iledir. Ebu Cemre ise Nasr b. İmran ed -Dabb!' dir. Ancak burada anılan
el-Kassab'ın Müslim'de sadece bu hadisi yer almaktadır. Buharide ondan söz
edilmez.
"İbn Abbas dedi ki:
Çocuklarla oynuyordum ... git bana Muaviye'yi çağır."
Ravi "hataeni: eli
ile bana vurdu" kelimesini "kafedenı" diye açıklamıştır.
Hataeni kelimesi ha
sonra tı sonra da hemze iledir. "Kafedenı" ise kaf sonra fe sonra del
iledir. "Hat' etun: bir defa vurmak" ha fethalı, tı sakin ve ondan
sonra hemze iledir. Bu da omuzlar arasına açık el ile vurmak demektir. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu İbn Abbas'a latife olmak ve onu ısındırmak,
alıştırmak için yapmıştır. Muaviye'ye gelmesi gecikince "hay
doymasın" diye beddua etmesi ile ilgili olarak da az önce geçtiği gibi iki
şekilde cevap vermek sözkonusudur. Birincisine göre bu beddua kastı olmaksızın
böylece söylenivermiştir. İkincisine göre bu gecikmesi sebebi ile onun için bir
cezadır.
Müslim -yüce Allah'ın
rahmeti ona- bu hadisten Muaviye'nin bedduayı hak etmediği anlamını çıkardığı
için bu hadisi bu baba koymuş ve başkası ise bunu Muaviye'nin menkıbeleri
arasına koymuştur. Çünkü gerçekte bu onun için bir duaya dönüşür.
Bu hadiste, çocukların
haram olmayan şeylerle oynamasına izin vermenin caiz olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca,
ı. Küçük çocuğun bir
kimseyi çağırmak ve buna benzer hediyeyi taşıyıp götürmek, bir ihtiyacı istemek
ve benzeri hususlar için gönderilmesi halinde çocuğa itimat edilip
güvenilebileceğini göstermektedir.
2. Nazının geçtiği
başkasının çocuğunu böyle bir iş için göndermek caizdir. Bu çocuğun menfaati
olan bir hususta (aleyhine) bir tasarruftur denilmez. Çünkü bu pek büyük bir iş
değildir. Şeriat de ihtiyaç duyulduğu için ve örfde de müslümanların
uygulamasında da görülegeldiği için buna müsamaha gösterilir. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
26- İKİ YÜZLÜ
KİMSENİN YERİLMESİ VE ONUN (BU GİBİ) İŞİNİN HARAM KILINDIĞI BABI