SAHİH-İ MÜSLİM |
BİRR VE SILA |
24 - باب
النهي عن لعن
الدواب
وغيرها
24- HAYVANLARA VE
BAŞKALARINA LANET OKUMANIN YASAK OLDUĞU BABI
80 - (2595) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب.
جميعا عن ابن
علية. قال
زهير: حدثنا
إسماعيل بن
إبراهيم.
حدثنا أيوب عن
أبي قلابة، عن
أبي المهلب،
عن عمران بن
حصين، قال
: بينما
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في بعض
أسفاره،
وامرأة من
الأنصار على
ناقة. فضجرت
فلعنتها. فسمع
ذلك رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فقال
"خذوا ما
عليها ودعوها.
فإنها ملعونة".
قال
عمران: فكأني
أراها تمشي في
الناس، ما
يعرض لها أحد.
6547-80/1-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb birlikte İbn Uleyye’DEN tahdis
etti. Zuheyr dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim tahdis etti, bize Eyyub, Ebu
Kilabe'den tahdis etti, o Ebu'l Mühelleb'den, o İmran b. Husayn’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seferlerinden
birisinde iken ensardan bir kadın da bir dişi deve üzerinde bulunuyorken usanıp
deveye lanet okudu. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu işitti ve:
"Devenin üzerinde ne varsa alın ve onu salıverin. Çünkü o
lanetlenmiştir" buyurdu.
İmran dedi ki: Ben onu
şimdi dahi insanlar arasında yürürken görür gibiyim. Kimse ona dönüp bakmıyordu
bile.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2561
81 - (2595) حدثنا
قتيبة بن سعيد
وأبو الربيع.
قالا: حدثنا
حماد (وهو ابن
زيد). ح وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا الثقفي.
كلاهما عن
أيوب. بإسناد
إسماعيل. نحو
حديثه. إلا أن
في حديث حماد:
قال عمران:
فكأني أنظر
إليها، ناقة
ورقاء. وفي
حديث الثقفي:
فقال "خذوا ما
عليها
وأعروها.
فإنها ملعونة".
6548-81/2- Bize Kuteybe
b. Said ve Ebu Rabi' tahdis edip dedi ki: Bize Hammad -ki o b. Zeyd'dir- tahdis
etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Sakafi tahdis etti, (Hammad
ile birlikte) ikisi Eyyub'dan İsmail'in isnadı ile onun hadisine yakın olarak
rivayet etti. Ancak Hammad'ın hadisinde şöyle denilmektedir: İmran dedi ki: Ben
onu görür gibiyim. Boz bir dişi deve idi. Sakafi'nin hadisinde de (Resulullah
Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Üzerinde bulunanları alın, onu çıplak
bırakın. Çünkü o lanetlenmiştir" buyurdu.
82 - (2596) حدثنا
أبو كامل
الجحدري،
فضيل بن حسين.
حدثنا يزيد
(يعني ابن
زريع). حدثنا
التيمي عن أبي
عثمان، عن أبي
برزة
الأسلمي، قال
: بينما
جارية على
ناقة، عليها
بعض متاع
القوم، إذ
بصرت بالنبي
صلى الله عليه
وسلم. وتضايق بهم
الجبل. فقالت:
حل. اللهم!
العنها. قال
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم "لا
تصاحبنا ناقة
عليها لعنة".
6549-82/3- Bize Ebu
Kamil el-Cahderi, Fudayl b. Husayn tahdis etti...
Ebu Berze el-Eslemı dedi
ki: Bir cariye bir dişi deveye binmişti. Deve üzerinde cemaatin bazı eşyaları
vardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'i görüverdi. Dağ yolunun dar bir
yerinde bulunuyorlardı. Cariye: Deh, Allah'ım bunu lanetle, dedi. Bunun üzerine
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üzerinde lanet okunan bir dişi deve
bizimle beraber olmasın" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
83 - (2596) حدثنا
محمد بن
عبدالأعلى.
حدثنا
المعتمر. ح وحدثني
عبيدالله بن
سعيد. حدثنا
يحيى (يعني
ابن سعيد).
جميعا عن
سليمان
التيمي، بهذا
الإسناد. وزاد
في حديث
المعتمر "لا.
أيم الله! لا
تصاحبنا
راحلة عليها
لعنة من الله"
أو كما قال.
6550-83/4- Bize Muhammed
b. Abdula'la tahdis etti, bize Mu'temir tahdis etti. (H.) Bana Ubeydullah b.
Said de tahdis etti, bize Yahya -yani b. Said tahdis etti,- hepsi Süleyman
et-Teymi'den bu isnad ile rivayet etti. el-Mutemir hadisinde şu fazlalık vardır.
"Hayır, Allah'a yemin ederim üzerinde Allah'tan bir lanet bulunan bir dişi
deve bizimle birlikte olmaz. " Yahut buyurduğu gibi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kadının lanet okuduğu dişi deve hakkında:
"Üzerinde olanları alın, onu salın. Çünkü o lanetlenmiştir" buyurması
bir diğer rivayete göre de: "Üzerinde lanet okunmuş bir dişi deve bizimle
olmasın" buyurması, bu laneti okuyan kadına da başkasına da bu işten
vazgeçmeleri içindir. Çünkü daha önce böyle lanet okumayı yasakladığı gibi o
kadından önce de başkasını böyle yapmaktan yasaklamıştır. Bundan dolayı kadın o
deveyi serbest bırakmakla cezalandırılmış oldu. Maksat ise kendisinin de yolda
o deve ile birlikte olmayı yasaklamasıdır. O devenin satılması, boğazlanması ve
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber olunmadığı hallerde ona
binilmesi ve bundan başka bu durumdan önce caiz olan diğer tasarruflar eski
hali üzere caiz kalmaya devam etmiştir. Çünkü şeriat ancak onunla birlikte yolculuk
yapmanın nehyedilmesi hakkında gelmiştir. Bunun dışında diğer hususlar olduğu
gibi kalmış oldu.
(6548) "Boz renkli
bir dişi deve" yani beyazı siyaha karışmış dişi deve demektir. Dişisine
"verka" erkeğine de "evrak" denilir. Rengi kül rengi gibi
olana bu ismin verildiği de söylenmiştir.
(6549) "Kadın: deh,
dedi." Hal: deh develere söylenen ve onları harekete geçirmek için
kullanılan bir kelimedir. Lam harfleri sakin olarak hal hal de denilir. Kadı
Iyaz dedi ki: Aynı şekilde tenvinli ve tenvinsiz olarak lam harfi kesreli halin
halin ve hali hali de denilir.
(6548) "Üzerinde
olanları alın, onu çıplak bırakın." Burada maksat onun üzerindeki
eşyaları, semerini ve diğer araçları alın demektir.
84 - (2597) حدثنا
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب. أخبرني
سليمان (وهو
ابن بلال) عن
العلاء بن
عبدالرحمن.
حدثه عن أبيه،
عن أبي هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "لا
ينبغي لصديق
أن يكون لعانا".
6551-84/5- Bize Harun b.
Said el-Eylı tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sıddık bir kimsenin çok lanet okuyan
birisi olmaması gerekir" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
84-م - (2597)
حدثنيه أبو
كريب. حدثنا
خالد بن مخلد
عن محمد بن
جعفر، عن
العلاء بن
عبدالرحمن.
بهذا الإسناد،
مثله.
6552- .. ./6- Bunu bana
Ebu Kureyb tahdis etti, bize Halid b. Mahled, Muhammed b. Cafer'den tahdis
etti, o el-Ala b. Abdurrahman'dan bu isnad ile aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
85 - (2598) حدثني
سويد بن سعيد.
حدثني حفص بن
ميسرة عن زيد
بن أسلم؛
أن
عبدالملك بن
مروان بعث إلى
أم الدرداء
بأنجاد من
عنده. فلما أن
كان ذات ليلة،
قام عبدالملك
من الليل،
فدعا خادمه،
فكأنه أبطأ
عليه، فلعنه.
فلما أصبح
قالت له أم
الدرداء:
سمعتك الليلة،
لعنت خادمك
حين دعوته.
فقالت: سمعت
أبا الدرداء
يقول: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لا يكون
اللعانون
شفعاء ولا
شهداء، يوم
القيامة".
6553-8517-
Bana Suveyd b. Said tahdis etti, bana Hafs b. Meysere Zeyd b. Eslem'den tahdis
ettiğine göre Abdulmelik b. Mervan, Um ed-Derda'ya kendinden bazı mefruşatı
göndermişti. Bir gece Abdulmelik geceleyin kalktı, hizmetçisini çağırdı.
Hizmetçi yanına gelmekte gecikir gibi oldu. Bundan dolayı ona lanet okudu.
Sabah olunca Um ed-Derda ona: Ben senin bu gece hizmetçini çağırdığın zaman ona
lanet okuduğunu işittim, dedi ve şunları söyledi: Ebu Derda'yı şöyle derken
dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Lanet okuyanlar
kıyamet gününde ne şefaat edenler ne şahitlik edenler olurlar" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4907;
85-م - (2598)
حدثنا أبو بكر
بن أبي شيبة وأبو
غسان المسمعي
وعاصم بن
النضر التيمي.
قالوا: حدثنا
معتمر بن
سليمان. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم.
أخبرنا
عبدالرزاق.
كلاهما عن
معمر، عن زيد
بن أسلم، في
هذا الإسناد،
بمثل معنى حديث
حفص بن ميسرة.
6554- .. ./8- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, Ebu Gassan el-Mismai ve Asım b. en-Nadr et-Teymi tahdis edip
dedi ki: Bize Mu'temir b. Süleyman tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim de
tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi (Mu'temir ile) ikisi Ma'mer'den, o
Zeyd b. Eslem'den bu isnad ile Hafs b. Meysere'nin hadisi ile aynı manada
rivayet etti.
86 - (2598) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا معاوية
بن هشام عن
هشام بن سعد،
عن زيد بن
أسلم وأبي
حازم، عن أم
الدرداء، عن
أبي الدرداء
. سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول "إن
اللعانين لا
يكونون شهداء
ولا شفعاء،
يوم القيامة".
6555-86/9- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Um ed-Derda'nın Ebu Derda'dan rivayete göre o
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim, demiştir:
"Şüphesiz lanet okuyanlar kıyamet gününde ne şahitlik edenler olurlar, ne şefaat
edenler."
87 - (2599) حدثنا
محمد بن عباد
وابن أبي عمر.
قالا: حدثنا مروان
(يعنيان
الفزاري) عن
زيد (وهو ابن
كيسان) عن أبي
حازم، عن أبي
هريرة. قال
: قيل:
يا رسول الله!
ادع على
المشركين. قال
"إني لم أبعث
لعانا. وإنما
بعثت رحمة".
6556-87/10- Bize
Muhammed b. Abbad ve İbn Ebu Ömer tahdis edip dedi ki: ... Ebu Hureyre dedi ki:
Ey Allah'ın Resulü! Müşriklere beddua et denildi. o: "Şüphesiz ben lanet
okuyan olarak gönderilmedim. Ben ancak rahmet olmak üzere gönderildim"
buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (6551)
"Sıddık bir kimsenin lanet okuyan birisi olmaması gerekir." (6555)
"Lanet okuyanlar kıyamet gününde ne şahitlik edenler ne şefaat edenler
olurlar." Bu hadiste lanet okumak yasaklanmakta ve bunu huyedinen bir
kimsede de bu güzel sıfatların bulunmayacağı belirtilmektedir. Çünkü beddua
olarak lanet okunduğu zaman yüce Allah'ın rahmetinden uzaklaştırmak kastedilir.
Böyle bir beddua ise şanı yüce Allah'ın kendi aralarında merhametli olmak,
iyilik ve takva üzere yardımlaşmakla nitelendirdiği ve kendilerini birbirini
güçlendiren bina gibi tek bir vücud gibi ortada olmalarını istediği müminlerin
ahlakından olamaz. Ayrıca mümin bir kimse kendisi için sevdiğini kardeşi için
de sever. Dolayısı ile müslüman kardeşine lanet okuyan -ki o da yüce Allah'ın
rahmetinden uzaklaştırmaktır- son derece aradaki ilişkiyi koparmış ve ona
arkasını dönüp gitmiş olur. Bu ise bir müslümanın kafir kimse için arzu ettiği
ve onun için beddua ettiği en ileri noktadır. Bundan dolayı sahih hadisde:
"Mümini lanetlemek onu öldürmek gibidir" buyurulmuştur. Çünkü katil,
öldürdüğü kimsenin dünya menfaatlerinden yararlanma imka nını ortadan kaldım.
Lanet okuyan kimse de onun ahiret nimetleri ile yüce Allah'ın rahmeti ile
alakasının kopmasını ister.
Mümine lanet okumak
günah bakımından onu öldürmek ile aynı anlamdadır diye de açıklanmıştır. Bu
daha açık ve güçlüdür.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in (6553) "ne şefaat edenler ne şahitlik edenler
olurlar" buyruğu da şu demektir: Kıyamet gününde cehenneme girmeleri
gereken kardeşleri hakkında müminlerin şefaat edecekleri zamanda bunlar kıyamet
gününde şefaat edemeyecekler. "Şahitlik edenler" hakkında ise üç
farklı görüş vardır. Bunların en sahih ve meşhur olanları da şudur:
Bunlar kıyamet gününde
diğer ümmetlere karşı rasullerinin kendilerine risaletleri tebliğ ettiklerine
dair şahitlik etmeyecekler, ikincisine göre dünyada şahitlik eden kimseler
olamazlar. Yani fasıklıkları sebebi ile şahitlikleri kabul edilmez. Üçüncüsü
ise Allah yolunda öldürülmek olan şehit düşmek onlara nasib olmaz.
(6551) "Sıddfk bir
kimsenin lanet okuyan olmaması gerekir." Ve (6553) "Lanet okuyanlar
şefaatçi olamazlar" buyruğunda lanet okuyanlar anlamındaki lafız çokluk
bildiren bir kip ile kullanılmışlır. Çokluk bildirmeyen lain ve lainun: lanet
eden, lanet edenler buyurmamışlır. Çünkü bu hadisteki yergi bir defa ve bunun
gibi az miktarda lanet eden kimse hakkında değil çokça lanet okuyan kimseyi
yermek hakkındadır. Ayrıca mübah olan yerde lanet okuyan kişi hakkında da
değildir. Bu ise şerialın sözkonusu ettiği haller ile ilgilidir. Allah'ın
zatimleri lanetlemesi, yahudi ve hristiyanları lanetlemesi (hadisde) saç
ekleyen, dövme yapan (yaplıran), içki içen, faiz yiyen, yediren, yazan,
şahitliğini yapan, suret yapan, babasından başkasına kendisini nisbet eden,
gerçek efendilerinden başkalarının mevlası (azadlısı) olduğunu söyleyen,
arazinin alametlerini değiştiren kimseler ile bunların dışında sahih hadislerde
meşhur olanlara lanet okumak gibi.
(6553) "Um
ed-Derda'ya kendinden bazı mefruşat gönderdi." Buradaki "encad:
mefruşat" lafzında hemze fethalı sonra nun sonra cim iledir. Tekili neced
diye gelir. Bu da mefruşat, yaygı, halı, perde gibi evi süsleyen ev eşyasına
denilir. Cevheri bunun tekilinin "necd" diye cim harfi sakin olarak kullanıldığını
söylemiş, çoğulu ise nücud diye gelir, demiştir. Bunu da Ebu Ubeyd'den
nakletmiştir. Buna göre bunlar iki ayrı söyleyiştir. İbn Mahan'ın rivayetinde
"hı harfi ile "bihadin: bir hizmetçi" kaydedilmekte ise de
meşhur olan birincisidir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: