SAHİH-İ MÜSLİM

BİRR VE SILA

 

16- ZALİM YA DA MAZLUM KARDEŞE YARDIM ETMEK BABI

 

6525-62/1- Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Ebu Zubeyr Cabir'den şöyle dediğini tahdis etti: Biri muhacirlerden diğeri ensardan iki çocuk kavga etti. Muhacir olan kişi yahut muhacirler: Muhacirlerin imdadına koşun diye seslendi. Ensardan olan kişi yahut Emsar: Ensann yardımına koşun diye seslendi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de dışan çıkıp: "Bu ne? Cahiliye mensuplarının davası mı?" buyurdu. Ashab: Hayır ey Allah'ın Rasulü! Ancak iki çocuk birbiri ile kavga etti de biri diğerinin kıçına vurdu, dediler. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunun bir zaran yok. Kişi zalim yahut mazlum olsun kardeşine yardım etsin. Zalim ise o işi yapmamasını söylesin. Şüphesiz ki bu ona bir yardımdır. Eğer mazlum lse ona yardım etsin" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

6526-63/2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb, Ahmed b. Abde ed-Dabbi ve İbn Ebu Ömer -lafız İbn Ebu Şeybe'ye ait olmak üzeretahdis etti, İbn Abde bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti, dedi. (Süfyan b. Uyeyne) dedi ki: Amr, Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledi: Bir gazada Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte idik. Muhacirlerden bir adam Ensar’DAN bir adamın kıçına vurdu. Ensar’DAN olan kişi ensara yardıma koşun, dedi. Muhacirlerden olan kişi de: Muhacirlere yardıma koşun, dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu cahiliye davası ne oluyor" buyurdu. Ashab: Ey Allah'ın Resulü! Muhacirlerden bir adam Ensar'dan bir adamın kıçına vurdu, dediler. Bunun üzerine: "Onu bırakın. Çünkü o kokuşmuştur" buyurdu. Abdullah b. Ubeyy bunu işitince: Bunu yaptılar ha! Allah'a yemin olsun ki eğer Medine'ye dönersek mutlaka daha aziz olan oradan daha zelil olanı çıkartacaktır, dedi.

Ömer: Beni bırak da bu münafığın boynunu vurayım deyince Allah Resulü: "Ona ilişme. İnsanlar Muhammed ashabını öldürüyor diye konuşmamalı" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Buhari, 4905, 4907; Tirmizi, 3315

 

 

 

6527-64/3 -Bize İshak b .İbrahim ,İshak b. Mansur ve Muhammed b. Rafi 'tahdis etti ,İbn Rafi 'bize Abdurrezzak tahdis etti derken diğer ikisi haber verdi, dedi. Bize Ma'mer, Eyyub'dan haber verdi, O Amr b. Dinar'dan, o Cabir b. Abdullah'dan şöyle dediğini rivayet etti: Muhacirlerden bir adam Ensardan bir adamın kıçına vurdu. O da Nebil (Sallallahu aleyhi ve Sellem')'e varıp O'ndan kısas uygulamasım istedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bırakın onu. Çünkü o kokuşmuştur" buyurdu. İbn Mansur rivayetinde: Amr, ben Cabir'i dinledim, dedi, demiştir.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (6525) "İki çocuk kavga etti" yani biri birine vurdu.

 

"Muhacir kişi: Muhacirlerin imdadına koşun diye seslendi, ensar da ensara yardıma koşun diye seslendi." Bu nüshaların bir çoğunda her iki yerde lam (sonraki isimden) ayrı olarak (....) diye yazılmıştır. Bazılarında ise lam sonraki isimle bitişik olarak (.....) ile (.....) şeklindedir. Bazılarında ise (.....) şeklinde hemze ve sonra ayrı bir lam iledir. Ama bütün bunlarda lam fethalıdır. Bu da istiğase denilen yardıma çağırmak halinde kullanılan lamdır. Ama sahih yazılış lam'ın (sonraki isme) bitişik yazılmasıdır. Bu da muhacirleri çağınyorum, onları yardıma çağınyorum demektir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in buna "cahiliye davosı" adım vermesi O'nun böyle bir hali hoş görmediğinden dolayıdır. Çünkü bu cahiliye dönemi insanlarının dünya işleri ve dünya ile alakalı hususlardakabilelerin birbirleri ile dayanıştığı hususlardan idi. Cahiliye döneminde insanlar haklarını asabeleri ile (yakın akrabaları ile) ve kabileleri ile alıyordu. İslam bunu iptal etmek üzere ve davaları şer'i hükümlere göre halledip ayırmak üzere geldi. Buna göre bir kimse bir diğerine haksızlık yapacak olursa hakim ikisi arasında hükmeder ve haksızlığın gereği ne ise İslam kurallarından kesin olarak bilinen hususlara göre gereğini yerine getirmeye mecbur eder.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu olayın sonunda "bir zaran yok" buyurması da şu demektir: Bu işten benim korktuğum sakıncalı durum meydana gelmedi. Çünkü o fitne ve fesadı gerektiren büyük bir işin meydana geldiğinden korkmuştu. Yoksa burada cahiliye davasını güderek yardıma çağırmanın mekruh {hoş olmayan} olarak görülmesini kaldırmaya dönmüş değildir.

 

"Onlardan biri diğerinin kıçına vurdu.'' -Kesea, el, ayak, kılıç ya da başka bir şeyle birisinin arkasına, kalçasına vurmak demektir.

 

{6526} "Onu bırakın çünkü o kokuşmuştur" çirkindir, tiksinti vericidir, rahatsız edicidir demektir.

 

"Bırak onu, insanlar Muhammed ashabın! öldürüyor diye konuşmamalı " bu buyruktan şunlar anlaşılmaktadır:

 

1. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne kadar halim olduğu

2. Tercih edilen bazı hususların terk edilip daha büyük bir kötülük doğurması korkusu ile bazı kötülüklere sabır ve tahammül gösterdiği. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların kalplerini kazanmaya çalışıyor, bedevilerin, münafıkların ve başkalarının kablıklarına müslümanların gücü arbncaya kadar ve İslam daveti tamamlanıp iman kalpleri ısındırılacak olanların kalplerinde iyice yer edip başkalarının da müslüman olma rağbeti gelişsin diye sabır ve tahammülgösteriyordu. Ayrıca onlara bu maksatla çok miktarda mallar veriyor, bu husus dolayısı ile ve İslam'ı izhar edip açığa vurdukları için münafıkları öldürmüyordu. Ayrıca o zahire göre hüküm vermeyi emir buyurmuştur. Gizliliklerin hesabını sormak ise Allah'a aittir. Diğer taraftan münafıklar O'nun ashabı arasında sayılıyordu. Onunla birlikte cihad ediyorlardı. Ya hamiyetleri gereği bunu yapıyorlardı ya dünyalık istedikleri yahut da aşiretlerinden onunla birlikte bulunanlara bağlılıkları (asabiyet) dolayısı ile cihad ediyorlardı.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Acaba onların yaptıklarını görmezlikten gelip onlarla savaşmamak hükmü devam ediyor mu yoksa İslam'ın güçlenmesi ile ve yüce Allah'ın: "Kafirlerle ve münafıklarla cihad et" (Tevbe, 73) buyruğunun inmesi ile birlikte bu hüküm neshedilmiş midir ve bu ayet kendisinden önceki (bu hususa dair) hükmü nesh edici midir hususunda ihtilaf etmişlerdir. Burada onlar münafıklıklarını açığa vurmadıkları sürece affedilirler, açığa vurdukları taktirde öldürülürlerdi şeklinde üçüncü bir görüş daha ileri sürülmüştür .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

17- MÜ'MİNLERİN KARŞILIKLI MERHAMETLERİ, ŞEFAKATLERİ VE YARDIMLAŞMALARI BABI