SAHİH-İ MÜSLİM

BİRR VE SILA

 

6- AKRABALIK BAĞINI GÖZETMEK (SILA-İ RAHİM) VE ONU KOPARMANIN HARAM KILINDIĞI BABI

 

6465-16/1 -Bize Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarlf b. Abdullah es-Sakafi ve Muhammed b. Abbad tahdis edip dedi ki: Bize Hatim- ki o b. İsmail'dir Muaviye'den -ki o da Haşim oğullarının azadlısı b. Ebu Müzerrid'dir- tahdis etti. Bana amcam Ebu'l-Hubab Said b. Yesar, Ebu Hureyre'den şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki yüce Allah mahlukatı yarattı. Onları yaratmayı bitirince rahim ayağa kalkarak bu koparılmaktan sığınanın duruşudur, dedi. Yüce Allah: Evet senin bağını gözeten kimsenin benim de bağını gözetmeme, seni koparanı da koparmama razı değil misin buyurdu. Rahim: Razıyım, dedi. Yüce Allah: Bunu sana verdim buyurdu."

Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dilerseniz 'sizden beklenen ayrılıp gittiğinizde yeryüzünde fesat çıkarmak ve akrabalık bağlarınızı paramparça etmek değil midir ki. İşte böyleleri Allah'ın kendilerini lanetlediği, sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir. Onlar Kur'an'ı iyiden iyiye düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var' (Muhammed, 22-24) buyruklarını okuyun. "

 

Diğer tahric: Buhari, 4830, 4831, 4832, 5987;

 

 

 

6466-17/2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb -lafız Ebu Bekir'e ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Veki', Muaviye b. Ebu Muzerrid'den tahdis etti, o Yezid b. Ruman'dan, o Urve'den, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rahim arşa asılı olup, beni bitiştireni (bağımı gözeten i) Allah da bitiştirsin, beni kopartanı da Allah da kopartsın der" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Buhari, 5989

 

 

 

6467-18/3- Bana Zuheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer tahdis edip dedi ki:

Bize Süfyan, Zühri'den tahdis etti, o Muhammed b .. Cübeyr b. Mut'im'den, o babasından, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "(Akrabalık bağını) kopartan kimse cennete girmez" buyurdu.

İbn Ebu Ömer dedi ki: Süfyan dedi ki: Yani rahim (akrabalık)! kopartanı kastediyor.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 5984; Ebu Davud, 1696; Tirmizi, 1909

 

AÇIKLAMA:          (6465) "Rahim kalkarak ... " diğer rivayette (6466) "Rahim arşa asılıdır. .. '" Kadı Iyaz dedi ki: Bağlanan ve koparılan kendisine karşı iyi davranılan rahim ancak manevi bir husustur. Maddi bir şey değildir. Bu bir akrabalık ve bir nesebten ibarettir. Bu akrabalık ve neseb bir anne rahminde toplanır ve böylelikle bu akrabalıklar birbirine bağlanır. İşte bu bağa "rahim" denilmiştir. Yani rahmin ayağa kalkması ve konuşması beklenemez. Bu durumda onun burada ayağa kalktığından ve (arşa) asılmasından söz edilmesi bir örneklendirmedir ve Arapların bu hususta kullanmayı adet edindikleri üzere güzel bir istiaredir. Maksat bu akrabalık bağının durumunun büyüklüğüne, bu bağı gözetip koparmayanların faziletine, kötü davranmaları sureti ile bu bağı kopartanların da günahlarının büyüklüğüne dikkat çekmektir. Bundan dolayı ukuk (akrabalık bağına riayet etmemek)a koparmak denilmiştir. Çünkü bu mastar olarak yarmak anlamındadır. Sanki o böyle yaparak bitişik olan bu bağı koparmış gibi olur.

 

- Kadı Iyaz devamla dedi ki: Bununla birlikte yüce Allah'ın emri ile meleklerden bir meleğin kalkıp arşa tutunmuş olup, onun dili ile bunları söylemiş olmasının kastedilme ihtÜnali de vardır. Kadı Iyaz' ın açıklamaları bunlardır.

 

"Aiz: sığınan, istiazede bulunan" demektir. Bu da bir şeye sığınarak korunan, ona iltica eden ve onu yardıma çağıran kimse anlamındadır.

 

İlim adamları der ki: Sıla (akrabalık bağının gözetilmesi)nin gerçek mahiyeti şefkat ve merhamet göstermektir. Buna göre şanı yüce Allah'ın sıla yapması (bağı koruyup gözetmesi) O'nun onlara lütufta bulunması, rahmetini ihsan etmesi, lütuf ve nimetleri ile onlara merhamet buyurması demektir. Yahut da onların en üst melekutundakilerle bağlı olmaları, kemdisini bilip ona itaat etmeleri için kalplerine genişlik vermesidir ..

 

Kadı Iyaz dedi ki: Sıla-i rahimin 'genel olarak vacip, koparılmasının ise büyük bir masiyet olduğu hususunda görüş ayrılığı yoktur. Bu babtaki hadisler buna tanıklık eder. Ama sıla, biri diğerinden daha yukarıda derece derecedir. Bunun asgari mertebesi ise darılmamaktır. Akrabalık bağının koruhması selamlaşmak ile dahi olsa söz ile olur. Bu da güç ve ihtiyacın farklılık arzetmesine göre değiŞIklik gösterir. Kimisi vaciptir, kimisi müstehaptır. Kısmen bu bağı gözetip en ileri derecede gözetmeyen kimseye bu bağı koparal'} diye adlandırılmaz. Diğer taraftan- gücünün yettiği kadarını ve yapması gerektiği kadarını yapmayan bir kimseye de akrabalık bağını gözeten (sıla-i rahim yapan) diye adlandırılmaz.

 

(Kadı lyaz devamla) dedi ki: ilim adamları gözetilmesi gereken akrabalık bağının sınırlan hususunda ihtilaf etmişlerdir .. Bunun mahrem olan her bir akrabalık olduğu söylenmiştir. Oyle ki bunlardan biri erkek diğeri dişi olursa bunların birbirleri ile nikahlanması haram olur. Bu açıklamaya göre amca çocukları da dayı çocukları da bunun kapsamına girmez. Bu görüşü kabul eden kimse görüşüne kadının halası ya da teyzesi ile birlikte aynı nikah altında bulundunılmasmın haram kılınmış olmasını ve benzeri hususlan diğer taraftan da amca kızlan ve dayı kızlan hakkında bunun caiz olduğunu delil gösterir.

 

Bu hükmü n miras hususunda zevil erham denilen her bir akraba hakkında genel olduğu ve mahrem olan ile olmayan arasında fark olmadığı da söylenmiştir. Buna da Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Sonra sana daha yakın olan sonra sana daha yakın olan" buyruğu delildir. Kadı lyaz'ın açıklamalan bunlardır.

 

Bu ikinci görüş doğru alandır. Buna delil olan hususlardan birisi de Mısır ahalisi hakkında onların bir zimmet ve bir akrabalıklarının olduğunu ifade eden hadis-i şerif ile "iyiliğin en iyisi kişinin babasının sevdiği kimselerin yakınlarını gözetmesidir" hadisidir. Halbuki bunlarla mahremiyet sözkonusu değildir. Allah en iyi bilendir.

(6467) ''Akrabalık bağını kopartan cennete girmez." Bu hadis de daha önce iman Kitabı'nda benzerleri hakkında sözkonusu edilmiş iki şekilde te'vil edilir. Bu iki yanımdan birisine göre bu sebepsiz ve herhangi bir şüphe sözkonusu olmadan haram olduğunu bilmekle birlikte akrabalık bağını koparmayı helal kabul eden kişi hakkında yonımlanır. Böyle bir kimse kafirdir, ateşte ebediyyen kalır, ebediyyen cennete girmeyecektir.

 

ikinci yonımun anlamı da şudur: Böyle bir kimse cennete ilk girecek olan es-sabikun ile birlikte ilk seferinde girmeyecek. Aksine şanı yüce Allah'ın murad edeceği kildan ile geciktirilmekle cezalandırılacaktır.

 

 

 

 

6468-19/4- Bana Abdullah b. Muhammed b. Esma ed-Dubai tahdis etti, bize Cuveyriye, Malik'den tahdis etti, o Zühri'den rivayet ettiğinegöre Muhammed b. Cubeyr b. Mut'im kendisine şunu haber verdi: Babasının kendisine haber verdiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Akrabalık bağını koparan bir kimse cennete girmeyecektir" buyurdu.

 

 

 

6469- .. ./5- Bize Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd, Abdurrezzak'tan tahdis etti, o Ma'mer'den, o Zühri'den bu isnad ile aynısını rivayet etti ve: RasınuIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i ... dinledim, dedi,

 

 

 

6470-20/6- Bana Harmele b. Yahya et-Tucibi tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus İbn Şihflb'dan haber verdi, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti: RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Üzerine rızkının genişletilmesinden yahut ecelinin geciktirilmesinden memnun olan kimse akrabalık bağını gözetsin" buyururken dinledim.

 

Diğer tahric: Buhari, 2067; Ebu Davud, 1693

 

 

 

6471-21/7- Bana Abdulmelik b. Şuayb b. Leys de tahdis etti, bana babam, dedemden tahdis etti: Bana Ukayl b. Halid tahdis edip dedi ki: İbn Şihflb dedi ki: Bana Enes b. Malik'in haber verdiğine göre RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisi için rızkının genişletilmesini, ecelinin geciktirilmesini seven bir kimse akrabalık bağını gözetsin" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5986

 

 

 

6472-22/8- Bana Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşfu -lafız ibnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis edip dedi ki: el-Ala b. Abdurrahmanı babasından tahdis ederken dinledim: O Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre bir adam: Ey Allah'ın Rasulü! Benim akrabalarım var. Ben onları gözettiğim halde onlar benimle bağlarını koparıyorlar. Onlara iyilik yaptığım halde bana kötülük yapıyorlar. Onların cahilliklerini bağışladığım halde bana karşı cahillik ediyorlar, dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer sen, dediğin gibi isen onlara kızgın kül yediriyor gibisin ve sen bu halin üzere devam ettiğin üzere Allah'tan da onlara karşı sana yardımcı olacak bir melek hep seninle beraber olacaktır" buyurdu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (6471) "Kendisi için nzkında genişlik verilmesi, ecelinin de geciktirilm esini seven bir kimse akrabalık bağını gözetsin. " Burada eserden kasıt eceldir. Çünkü o bıraktığı eseri / izi itibari ile hayata tabidir. Rızkın yayılmasından kasıt ise genişletilmesi ve bollaşmasıdır. Ona bereketin ihsan edilmesi olduğu da söylenmiştir.

 

Ecelin geciktirilmesine gelince, bu hususta meşhur bir soru vardır. O da ecellerin ve rızıkların artıp eksilmeleri sözkonusu olmayacak şekilde mukadder olduktarıdır. "Onların ecelleri geldiğinde ne bir an geri bırakılır ne bir an öne alınırlar. " (Pirai, 34) ilim adamları buna çeşitli şekilde cevap vermişlerdir:

 

Bu cevapların sahih olanı şudur: Bu artış ömürde bereket, itaatlere muvaffakiyet, vakitlerini ahirette kendisine yarayacak şekilde ve kaybolmaktan onu koruyacak şekilde ve başka yollarla onu mamur etmesi demektir.

 

ikinci cevap: Bu meleklere görülene, levh-i mahfuzda ve buna benzer durumlarda görülene nisbetledir. Onlar levh'de kişinin ömrünün-akrabalık bağını gözetmesi hali dışında- altmış yıl olduğunu görürler. Eğer akrabalık bağını gözetirse ona (mesela) kırk yıl daha ektenir. Şanı Yüce Allah ise onun bu türden neler yapacağını zaten bilendir. işte bu da yüce Allah'ın: "Allah dilediğini siler, dilediğini sabit bırakır." (Rad, 39) buyruğunun bir anlamı da budur. Buna göre yüce Allah'ın ilmine, onun ezeli kaderine nisbetle fazlalık ve artış sözkonusu değildir. Aksine bu imkansız bir şeydir. Ama yaratılmışlar tarafından görünene nisbetle artış tasavvur olunur. işte hadisten kas ıt budur.

 

Üçüncüsü ise: Maksat kendisinden sonra ondan güzel bir şekilde söz edilmesidir. Böylece sanki ölmemiş gibi olur. Bunu da Kadı Iyaz nakletmiştir. Ama bu zayıf ya da batıl bir açıklamadır. Allah en iyi bilendir.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in akrabalarının bağını gözettiği halde kendisi ile olan bağlarını koparttıklarını söyleyen kişiye: "Eğer, dediğin gibi isen ... " buyruğunda geçen: elmel mim harfi fethalı olarak sıcak kül demektir. Zahir: yardımcı ve onların eziyetlerini geri püskürten anlamındadır.

 

"Ben onlara karşı halim davranıyorum. Onlar ise bana karşı cahilce davranıyarlar." Yani bana kötülük ediyorlar. Burada cahillik çirkin söz demektir. Hadisin anlamına gelince: "Sen onlara kızgın kül yediriyor gibisin." Bu ise onların karşı karşıya kalacağı acı ve eziyetin sıcak kül yiyen kimsenin çektiği acılara benzetilmesidir. Böyle bir durumda iyilik yapan aleyhine de bir durum sözkonusu olmaz. Aksine onlar onun akrabalık bağını kestikleri için ve ona eziyete sebebiyet olduklarından ötürü pek büyük günah kazanırlar. Anlamın şu olduğu da söylenmiştir: Sen onlara iyilik yapmakla onları mahcup ediyor ve kendi nazarlarında kendilerini küçültüyorsun. Çünkü sen onlara çokça iyilik yaparken onlar da çirkin işler yapmaktadırlar. Bu da kendilerinin kendilerini rüsvay ve değersiz görmelerine sebep olur. Böylelikle onlar sıcak kül yiyen kimseye benzerler.

 

Bir diğer açıklamaya göre onların senin kendilerine yaptığın ihsanlan! iyilikleri yemeleri kızgın kül gibi onların bağırsaklarını kavurup yakar. Allah en iyi bilendir .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

7- KISKANMANIN, NEFRETLEŞMENİN, BİRBİRİNE SIRT ÇEVİRMENİN HARAM KILINDIĞI BABI