SAHİH-İ MÜSLİM |
BİRR VE SILA |
6 - باب صلة
الرحم،
وتحريم
قطيعتها
6- AKRABALIK BAĞINI GÖZETMEK
(SILA-İ RAHİM) VE ONU KOPARMANIN HARAM KILINDIĞI BABI
16 - (2554) حدثنا
قتيبة بن سعيد
بن جميل بن
طريف بن عبدالله
الثقفي ومحمد
بن عباد. قالا:
حدثنا حاتم
(وهو ابن
إسماعيل) عن
معاوية (وهو
ابن أبي مزرد،
مولى بني
هاشم). حدثني
عمي، أبو
الحباب، سعيد
بن يسار عن
أبي هريرة،
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إن الله
خلق الخلق.
حتى إذا فرغ
منهم قامت
الرحم فقالت:
هذا مقام
العائذ من
القطيعة. قال:
نعم. أما ترضين
أن أصل من
وصلك وأقطع من
قطعك؟ قالت:
بلى. قال: فذاك
لك".
ثم
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "اقرؤا إن
شئتم: {فهل
عسيتم إن
توليتم أن
تفسدوا في
الأرض
وتقطعوا
أرحامكم.
أولئك الذين
لعنهم الله
فأصمهم وأعمى
أبصارهم. أفلا
يتدبرون
القرآن أم على
قلوب أقفالها}"
[47 /محمد /22 و-23 و-24].
6465-16/1 -Bize Kuteybe
b. Said b. Cemil b. Tarlf b. Abdullah es-Sakafi ve Muhammed b. Abbad tahdis
edip dedi ki: Bize Hatim- ki o b. İsmail'dir Muaviye'den -ki o da Haşim
oğullarının azadlısı b. Ebu Müzerrid'dir- tahdis etti. Bana amcam Ebu'l-Hubab
Said b. Yesar, Ebu Hureyre'den şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki yüce Allah
mahlukatı yarattı. Onları yaratmayı bitirince rahim ayağa kalkarak bu
koparılmaktan sığınanın duruşudur, dedi. Yüce Allah: Evet senin bağını gözeten
kimsenin benim de bağını gözetmeme, seni koparanı da koparmama razı değil misin
buyurdu. Rahim: Razıyım, dedi. Yüce Allah: Bunu sana verdim buyurdu."
Sonra Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dilerseniz 'sizden beklenen
ayrılıp gittiğinizde yeryüzünde fesat çıkarmak ve akrabalık bağlarınızı
paramparça etmek değil midir ki. İşte böyleleri Allah'ın kendilerini
lanetlediği, sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir. Onlar
Kur'an'ı iyiden iyiye düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var'
(Muhammed, 22-24) buyruklarını okuyun. "
Diğer tahric: Buhari,
4830, 4831, 4832, 5987;
17 - (2555) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب
(واللفظ لأبي
بكر). قالا:
حدثنا وكيع عن
معاوية بن أبي
مزرد، عن يزيد
بن رومان، عن
عروة، عن
عائشة. قالت
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "الرحم
معلقة بالعرش
تقول: من
وصلني وصله
الله. ومن
قطعني قطعه
الله".
6466-17/2- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb -lafız Ebu Bekir'e ait olmak üzere- tahdis edip
dedi ki: Bize Veki', Muaviye b. Ebu Muzerrid'den tahdis etti, o Yezid b.
Ruman'dan, o Urve'den, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rahim arşa asılı olup, beni bitiştireni
(bağımı gözeten i) Allah da bitiştirsin, beni kopartanı da Allah da kopartsın
der" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
5989
18 - (2556) حدثني
زهير بن حرب
وابن أبي عمر.
قالا: حدثنا سفيان
عن الزهري، عن
محمد بن جبير
بن مطعم، عن أبيه،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال "لا
يدخل الجنة
قاطع". قال ابن
أبي عمر: قال
سفيان: يعني
قاطع رحم.
6467-18/3- Bana Zuheyr
b. Harb ve İbn Ebu Ömer tahdis edip dedi ki:
Bize Süfyan, Zühri'den
tahdis etti, o Muhammed b .. Cübeyr b. Mut'im'den, o babasından, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "(Akrabalık bağını) kopartan kimse
cennete girmez" buyurdu.
İbn Ebu Ömer dedi ki:
Süfyan dedi ki: Yani rahim (akrabalık)! kopartanı kastediyor.
Diğer tahric: Buhari,
5984; Ebu Davud, 1696; Tirmizi, 1909
AÇIKLAMA: (6465)
"Rahim kalkarak ... " diğer rivayette (6466) "Rahim arşa
asılıdır. .. '" Kadı Iyaz dedi ki: Bağlanan ve koparılan kendisine karşı
iyi davranılan rahim ancak manevi bir husustur. Maddi bir şey değildir. Bu bir
akrabalık ve bir nesebten ibarettir. Bu akrabalık ve neseb bir anne rahminde
toplanır ve böylelikle bu akrabalıklar birbirine bağlanır. İşte bu bağa
"rahim" denilmiştir. Yani rahmin ayağa kalkması ve konuşması
beklenemez. Bu durumda onun burada ayağa kalktığından ve (arşa) asılmasından
söz edilmesi bir örneklendirmedir ve Arapların bu hususta kullanmayı adet
edindikleri üzere güzel bir istiaredir. Maksat bu akrabalık bağının durumunun
büyüklüğüne, bu bağı gözetip koparmayanların faziletine, kötü davranmaları
sureti ile bu bağı kopartanların da günahlarının büyüklüğüne dikkat çekmektir.
Bundan dolayı ukuk (akrabalık bağına riayet etmemek)a koparmak denilmiştir.
Çünkü bu mastar olarak yarmak anlamındadır. Sanki o böyle yaparak bitişik olan
bu bağı koparmış gibi olur.
- Kadı Iyaz devamla dedi
ki: Bununla birlikte yüce Allah'ın emri ile meleklerden bir meleğin kalkıp arşa
tutunmuş olup, onun dili ile bunları söylemiş olmasının kastedilme ihtÜnali de
vardır. Kadı Iyaz' ın açıklamaları bunlardır.
"Aiz: sığınan,
istiazede bulunan" demektir. Bu da bir şeye sığınarak korunan, ona iltica
eden ve onu yardıma çağıran kimse anlamındadır.
İlim adamları der ki:
Sıla (akrabalık bağının gözetilmesi)nin gerçek mahiyeti şefkat ve merhamet
göstermektir. Buna göre şanı yüce Allah'ın sıla yapması (bağı koruyup
gözetmesi) O'nun onlara lütufta bulunması, rahmetini ihsan etmesi, lütuf ve
nimetleri ile onlara merhamet buyurması demektir. Yahut da onların en üst
melekutundakilerle bağlı olmaları, kemdisini bilip ona itaat etmeleri için
kalplerine genişlik vermesidir ..
Kadı Iyaz dedi ki:
Sıla-i rahimin 'genel olarak vacip, koparılmasının ise büyük bir masiyet olduğu
hususunda görüş ayrılığı yoktur. Bu babtaki hadisler buna tanıklık eder. Ama
sıla, biri diğerinden daha yukarıda derece derecedir. Bunun asgari mertebesi
ise darılmamaktır. Akrabalık bağının koruhması selamlaşmak ile dahi olsa söz
ile olur. Bu da güç ve ihtiyacın farklılık arzetmesine göre değiŞIklik
gösterir. Kimisi vaciptir, kimisi müstehaptır. Kısmen bu bağı gözetip en ileri
derecede gözetmeyen kimseye bu bağı koparal'} diye adlandırılmaz. Diğer
taraftan- gücünün yettiği kadarını ve yapması gerektiği kadarını yapmayan bir
kimseye de akrabalık bağını gözeten (sıla-i rahim yapan) diye adlandırılmaz.
(Kadı lyaz devamla) dedi
ki: ilim adamları gözetilmesi gereken akrabalık bağının sınırlan hususunda
ihtilaf etmişlerdir .. Bunun mahrem olan her bir akrabalık olduğu söylenmiştir.
Oyle ki bunlardan biri erkek diğeri dişi olursa bunların birbirleri ile nikahlanması
haram olur. Bu açıklamaya göre amca çocukları da dayı çocukları da bunun
kapsamına girmez. Bu görüşü kabul eden kimse görüşüne kadının halası ya da
teyzesi ile birlikte aynı nikah altında bulundunılmasmın haram kılınmış
olmasını ve benzeri hususlan diğer taraftan da amca kızlan ve dayı kızlan
hakkında bunun caiz olduğunu delil gösterir.
Bu hükmü n miras
hususunda zevil erham denilen her bir akraba hakkında genel olduğu ve mahrem
olan ile olmayan arasında fark olmadığı da söylenmiştir. Buna da Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Sonra sana daha yakın olan sonra sana
daha yakın olan" buyruğu delildir. Kadı lyaz'ın açıklamalan bunlardır.
Bu ikinci görüş doğru
alandır. Buna delil olan hususlardan birisi de Mısır ahalisi hakkında onların
bir zimmet ve bir akrabalıklarının olduğunu ifade eden hadis-i şerif ile
"iyiliğin en iyisi kişinin babasının sevdiği kimselerin yakınlarını
gözetmesidir" hadisidir. Halbuki bunlarla mahremiyet sözkonusu değildir.
Allah en iyi bilendir.
(6467) ''Akrabalık bağını
kopartan cennete girmez." Bu hadis de daha önce iman Kitabı'nda benzerleri
hakkında sözkonusu edilmiş iki şekilde te'vil edilir. Bu iki yanımdan birisine
göre bu sebepsiz ve herhangi bir şüphe sözkonusu olmadan haram olduğunu
bilmekle birlikte akrabalık bağını koparmayı helal kabul eden kişi hakkında
yonımlanır. Böyle bir kimse kafirdir, ateşte ebediyyen kalır, ebediyyen cennete
girmeyecektir.
ikinci yonımun anlamı da
şudur: Böyle bir kimse cennete ilk girecek olan es-sabikun ile birlikte ilk
seferinde girmeyecek. Aksine şanı yüce Allah'ın murad edeceği kildan ile
geciktirilmekle cezalandırılacaktır.
19 - (2556) حدثني
عبدالله بن
محمد بن أسماء
الضبعي. حدثنا
جويرية عن
مالك، عن
الزهري؛ أن
محمد بن جبير
بن مطعم
أخبره؛ أن
أباه أخبره؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "لا
يدخل الجنة
قاطع رحم".
6468-19/4- Bana Abdullah
b. Muhammed b. Esma ed-Dubai tahdis etti, bize Cuveyriye, Malik'den tahdis
etti, o Zühri'den rivayet ettiğinegöre Muhammed b. Cubeyr b. Mut'im kendisine
şunu haber verdi: Babasının kendisine haber verdiğine göre Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Akrabalık bağını koparan bir kimse cennete
girmeyecektir" buyurdu.
19-م - (2556)
حدثنا محمد بن
رافع وعبد بن
حميد عن عبدالرزاق،
عن معمر، عن
الزهري، بهذا
الإسناد،
مثله. وقال:
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
6469- .. ./5- Bize
Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd, Abdurrezzak'tan tahdis etti, o Ma'mer'den,
o Zühri'den bu isnad ile aynısını rivayet etti ve: RasınuIlah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i ... dinledim, dedi,
20 - (2557) حدثني
حرملة بن يحيى
التجيبي.
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، عن أنس
بن مالك. قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول "من
سره أن يبسط
عليه رزقه، أو
ينسأ في أثره،
فليصل رحمه".
6470-20/6- Bana Harmele
b. Yahya et-Tucibi tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus İbn
Şihflb'dan haber verdi, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti:
RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Üzerine rızkının
genişletilmesinden yahut ecelinin geciktirilmesinden memnun olan kimse
akrabalık bağını gözetsin" buyururken dinledim.
Diğer tahric: Buhari,
2067; Ebu Davud, 1693
21 - (2557) وحدثني
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثني
أبي عن جدي.
حدثني عقيل بن
خالد. قال: قال
ابن شهاب: أخبرني
أنس بن مالك؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "من أحب
أن يبسط له في
رزقه، وينسأ
له في أثره،
فليصل رحمه".
6471-21/7- Bana
Abdulmelik b. Şuayb b. Leys de tahdis etti, bana babam, dedemden tahdis etti:
Bana Ukayl b. Halid tahdis edip dedi ki: İbn Şihflb dedi ki: Bana Enes b.
Malik'in haber verdiğine göre RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kendisi için rızkının genişletilmesini, ecelinin geciktirilmesini seven
bir kimse akrabalık bağını gözetsin" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
5986
22 - (2558) حدثني
محمد بن
المثنى ومحمد
بن بشار
(واللفظ لابن
المثنى). قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا شعبة
قال: سمعت
العلاء بن
عبدالرحمن يحدث
عن أبيه، عن
أبي هريرة؛
أن
رجلا قال: يا
رسول الله! إن
لي قرابة.
أصلهم ويقطعوني.
وأحسن إليهم
ويسيئون إلي.
وأحلم عنهم
ويجهلون علي.
فقال "لئن كنت
كما قلت،
فكأنما تسفهم
المل. ولا
يزال معك من
الله ظهير
عليهم، ما دمت
على ذلك".
6472-22/8- Bana Muhammed
b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşfu -lafız ibnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere-
tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis edip
dedi ki: el-Ala b. Abdurrahmanı babasından tahdis ederken dinledim: O Ebu
Hureyre'den rivayet ettiğine göre bir adam: Ey Allah'ın Rasulü! Benim
akrabalarım var. Ben onları gözettiğim halde onlar benimle bağlarını
koparıyorlar. Onlara iyilik yaptığım halde bana kötülük yapıyorlar. Onların
cahilliklerini bağışladığım halde bana karşı cahillik ediyorlar, dedi.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer sen, dediğin gibi isen
onlara kızgın kül yediriyor gibisin ve sen bu halin üzere devam ettiğin üzere
Allah'tan da onlara karşı sana yardımcı olacak bir melek hep seninle beraber
olacaktır" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (6471)
"Kendisi için nzkında genişlik verilmesi, ecelinin de geciktirilm esini
seven bir kimse akrabalık bağını gözetsin. " Burada eserden kasıt eceldir.
Çünkü o bıraktığı eseri / izi itibari ile hayata tabidir. Rızkın yayılmasından
kasıt ise genişletilmesi ve bollaşmasıdır. Ona bereketin ihsan edilmesi olduğu
da söylenmiştir.
Ecelin geciktirilmesine
gelince, bu hususta meşhur bir soru vardır. O da ecellerin ve rızıkların artıp
eksilmeleri sözkonusu olmayacak şekilde mukadder olduktarıdır. "Onların
ecelleri geldiğinde ne bir an geri bırakılır ne bir an öne alınırlar. "
(Pirai, 34) ilim adamları buna çeşitli şekilde cevap vermişlerdir:
Bu cevapların sahih
olanı şudur: Bu artış ömürde bereket, itaatlere muvaffakiyet, vakitlerini
ahirette kendisine yarayacak şekilde ve kaybolmaktan onu koruyacak şekilde ve
başka yollarla onu mamur etmesi demektir.
ikinci cevap: Bu
meleklere görülene, levh-i mahfuzda ve buna benzer durumlarda görülene
nisbetledir. Onlar levh'de kişinin ömrünün-akrabalık bağını gözetmesi hali
dışında- altmış yıl olduğunu görürler. Eğer akrabalık bağını gözetirse ona
(mesela) kırk yıl daha ektenir. Şanı Yüce Allah ise onun bu türden neler
yapacağını zaten bilendir. işte bu da yüce Allah'ın: "Allah dilediğini
siler, dilediğini sabit bırakır." (Rad, 39) buyruğunun bir anlamı da
budur. Buna göre yüce Allah'ın ilmine, onun ezeli kaderine nisbetle fazlalık ve
artış sözkonusu değildir. Aksine bu imkansız bir şeydir. Ama yaratılmışlar
tarafından görünene nisbetle artış tasavvur olunur. işte hadisten kas ıt budur.
Üçüncüsü ise: Maksat
kendisinden sonra ondan güzel bir şekilde söz edilmesidir. Böylece sanki
ölmemiş gibi olur. Bunu da Kadı Iyaz nakletmiştir. Ama bu zayıf ya da batıl bir
açıklamadır. Allah en iyi bilendir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in akrabalarının bağını gözettiği halde kendisi ile olan
bağlarını koparttıklarını söyleyen kişiye: "Eğer, dediğin gibi isen ...
" buyruğunda geçen: elmel mim harfi fethalı olarak sıcak kül demektir.
Zahir: yardımcı ve onların eziyetlerini geri püskürten anlamındadır.
"Ben onlara karşı
halim davranıyorum. Onlar ise bana karşı cahilce davranıyarlar." Yani bana
kötülük ediyorlar. Burada cahillik çirkin söz demektir. Hadisin anlamına
gelince: "Sen onlara kızgın kül yediriyor gibisin." Bu ise onların
karşı karşıya kalacağı acı ve eziyetin sıcak kül yiyen kimsenin çektiği acılara
benzetilmesidir. Böyle bir durumda iyilik yapan aleyhine de bir durum sözkonusu
olmaz. Aksine onlar onun akrabalık bağını kestikleri için ve ona eziyete
sebebiyet olduklarından ötürü pek büyük günah kazanırlar. Anlamın şu olduğu da
söylenmiştir: Sen onlara iyilik yapmakla onları mahcup ediyor ve kendi
nazarlarında kendilerini küçültüyorsun. Çünkü sen onlara çokça iyilik yaparken onlar
da çirkin işler yapmaktadırlar. Bu da kendilerinin kendilerini rüsvay ve
değersiz görmelerine sebep olur. Böylelikle onlar sıcak kül yiyen kimseye
benzerler.
Bir diğer açıklamaya
göre onların senin kendilerine yaptığın ihsanlan! iyilikleri yemeleri kızgın
kül gibi onların bağırsaklarını kavurup yakar. Allah en iyi bilendir .
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
7- KISKANMANIN,
NEFRETLEŞMENİN, BİRBİRİNE SIRT ÇEVİRMENİN HARAM KILINDIĞI BABI