SAHİH-İ MÜSLİM

BİRR VE SILA

 

2- ANNE BABAYA İYİLİK YAPMANIN NAFİLE NAMAZA VE DİĞER AMELLERE GÖRE ÖNCELENMESİ BABI

 

6455-7/1- Bize Şeyban b. Ferruh tahdis etti, bize Süleyman b. elMuğire tahdis etti, bize Humeyd b. Hilal, Ebu Rafi" den tahdis etti, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Cureyc bir manastırda ibadete çekilmişti. Annesi geldi.

 

Humeyd dedi ki: Ebu Rafi' bize annesinin kendisini çağırdığı zaman avucunu nasıl kaşının üstüne koyduğunu, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in nasıl gösterdiğini, Ebu Hureyre'nin de bunu nasıl gösterdiğini bize gösterdi. Annesi: Ey Cureyc! Ben senin annenim. Benimle konuş, dedi. Onun namaz kıldığı zamana rast geldi. Cureyc: Allah'ım annem mi namazım mı, dedi. Sonra namazını tercih etti. Annesi döndü. Sonra ikinci bir defa daha geri geldi ve: Ey Cureyc! Ben senin annenim. Benimle konuş, dedi. Cureyc. Annem mi namazım mı, dedi ve namazını tercih etti. Bunun üzerine annesi:

Allah'ım! Bu Cureyc'dir ve o benim oğlumdur. Ben onunla konuştuğum halde o benimle konuşmayı kabul etmedi. Allah'ım! Ona açıkça hayasızlık işleyen kadınları göstermedikçe onun canını alma, dedi.

{Ravi} dedi ki: Eğer fitneye düşürülmesi için ona beddua etseydi gerçekten fitneye düşürülürdü.

{Devamla} dedi ki: Bir koyun çobanı da gelip onun manastırına sığınırdı.

Köyden bir kadın dışarı çıktı, çoban onunla birlikte oldu. Kadın hamile kaldı ve bir çocuk doğurdu. Kadına: Bu ne denildi. Kadın: Şu manastırdaki adamdan oldu, dedi. Bu sefer onlar baltaları ile kazmaları ile gelip ona seslendiler. Namaz kıldığına rast geldiler. Bu sebeple onlarla konuşmadı. Onlar manastırını yıkmaya başladılar. Rahip, onların bu yaptıklarını görünce yanlarına indi. Ona: Bu kadına sor, dediler. O da önce gülümsedi, sonra da çocuğun başını sıvazlayarak: Baban kimdir, dedi. Bebek: Babam koyun çobanıdır, dedi. Gelenler çocuktan bunu işitince ona: Senin manastırından yıktığımız kısmı altın ve gümüşle bina edelim, dediler. O hayır ama daha önce olduğu gibi yine topraktan bina edin, dedi. Sonra da manastırına çıktı. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Bu babta Cureyc (r.a.)'ın kıssası, onun annesinin kendisini çağırmasına namazı tercih etmesi üzerine annesinin ona beddua etmesi, yüce Allah'ın da onun bu bedduasını kabul etmesine dair kıssası yer almaktadır.

 

İlim adamları der ki: Bu, Cureyc'in yapması gereken doğru davranışın annesinin çağırmasına icabet etmesi Olduğuna delildir. Çünkü o nafile bir namaz kılmakta idi. Nafile namazı devam ettirmek ise bir tatavvu' dur. Vacip değildir. Annenin çağrısını kabul edip ona iyilik yapmak ise vaciptir, ona karşı gelmek haramdır. Namazını çabucak bitirip ona cevap vermesi, sonra tekrar namazına dönmesi de mümkündü. Ama o annesinin kendisini manastırdan ayrılmaya tekrar dünyaya, dünya ile alakah işlere, dünyadan alınacak nasib ve paya geri dönmesi için kendisini çağıracağından ve yapmayı niyet edip ahitleştiği kararlılığını zayıflatmasından korkmuş olabilir.

 

"Onu açıkça hayasızlık işleyen kadınları ona göstermedikçe öldürme."

Munisat: Açıkça hayasızlık işleyen kadınlar, birinci mim ötreli, ikincisi kesrelidir. Zina eden, fuhuş işleyen ve bunu açık açık yapan kadınlar demektir. Tekili "munise" dir. Bu aynı zamanda "meyamıs" diye de çoğulu yapılan bir kelimedir.

 

"Bir koyun çobanı onun manastırına sığınırdı." Deyr: Manastır; şehirden uzak hristiyan rahiplerin her şeyden ellerini çekip ibadet etmek üzere kaldıkları mabettir. Diğer rivayette sözü geçecek olan "savmaa" ile aynı anlamdadır. Savmaa ise kendilerine ulaşılması ve yanlarına girilmesi imkanı pek bulunmayan ve her şeyden uzaklaşıp sığındıkları minare gibi yüksekçe bir binanın adıdır.

 

"Baltaları ile geldiler." Füus hemzeli ve medli olarak baltalar demek olup hemzeli "fe's"in çoğuludur. Mesahi: Kazmalar mishatın çoğuludur. Bu da çapaya benzer bir alettir. Ancak demirden yapılır. Bu açıklamayı Cevheri yapmıştır.

 

 

 

 

6456-8/2- Bize Züheyr b. Harb tahdis etti, bize Yezid b. Harun tahdis etti, bize Cerir b. Hazim haber verdi, bize Muhammed b. Sirin, Ebu Hureyre'den tahdis etti. O Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: ''Beşikte üç kişi'den başka konuşan olmamoştır. (Biri) Meryem oğlu İsa (a.s.)'dır, diğeri Cüreyc'in sahibi (bebek)dir, Cüreyc abid bir adamdı. Bir manastır edindi. Kendisi o manastırda kalıyordu. Namaz kılıyorken annesi o'na geldi ve: Ey Cüreyc!, dedi Cüreyc: Rabbim biri annem biri namazım, dedi ve namazına devam etti. Annesi de geri döndü. Ertesi gün yine namaz kılmakta iken annesi geldi. Ey Cüreyc!, dedi. Cüreyc: Rabbim biri annem biri namazım deyip namazına devam etti. Annesi de dönüp gitti. Ertesi gün yine namaz kılmakta iken annesi ona geldi ve: Ey Cüreyc!, dedi. O: Rabbim biri annem biri namazım deyip yine namazına devam etti. Bu sefer annesi: Allah'ım açıkça hayasızlık işleyen kadınların yüzüne bakmadıkça onu öldürme, dedi.

 

İsrailoğulları Cureyc'i ve onun ibadetini kendi aralarında konuştular. Güzelliği örnek gösterilen fahişe bir kadın da vardı. Bu kadın: İsterseniz onu sizin için fitneye düşürebilirim, dedi. Kadın kendisini ona gösterdiği halde o kadına iltifat etmedi. Onun manastırında kalan bir çobanın yanına gitti ve çobana kendisi ile beraber olma imkanını verdi. Çoban da kadın ile zina etti. Kadın gebe kaldı. Çocuğunu doğurunca bu Cureyc'dendir, dedi. Onun yanına gittiler, aşağı inmesini istediler. Manastırım yıktılar ve onu dövmeye başladılar. Kendisi: Bu haliniz ne, dedi. Onlar: Bu fahişe kadınla zina ettin, senden de bir çocuk doğurdu, dediler. Cureyc: Çocuk nerede, dedi. Çocuğu getirdiler. Cureyc: Beni bırakın da namaz kılayım, dedi ve namaz kıldı. Namazını bitirdikten sonra bebeğin yanına gitti, parmağı ile karnını dürttü ve:

Ey çocuk baban kimdir, dedi. O: Filan çobandır, dedi. Bu sefer Cureyc'e dönüp onu öpmeye, ellerini ona sürmeye başladılar ve: Senin manastırını senin için altından inşaa edelim, dediler. O: Hayır, önceden olduğu gibi çamurdan yeniden yapın, dedi. Onlar da bunu yaptılar.

 

Bir gün bir bebek annesinden süt emmekte iken dinç / güçlü ve güzel görünüşlü bir ata binmiş bir adam geçti. Bebeğin annesi: Allah'ım, oğlumu bunun gibi yap, dedi. Çocuk memeyi bırakarak o adama bakmaya başladı ve: Allah'ım beni onun gibi yapma, dedi. Sonra memesine dönüp yine süt emmeye koyuldu. "

 

"(Ebu Hureyre) dedi ki: Ben, Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şehadet parmağını ağzına koyup onu emmeye başlayarak çocuğun süt emmesini taklit ettiğini görüyor gibiyim. (Devamla) dedi ki: "Derken yanlarından bir kızı döve döve götürürlerken geçtiler. Bu arada: Zina ettin, hırsızlık yaptın diyorlardı. Kendisi ise: Allah bana yeter, o ne güzel vekildir diyordu. Bebeğin annesi: Allah'ım oğlumu bu kız gibi kılma, dedi. Bu sefer bebek süt emmeyi bıraktı ve o kıza bakarak: Allah'ım beni onun gibi yap, dedi. İşte o vakit karşılıklı konuşmaya başladılar. Anne: Hay boğazı ağrıyası, güzel kılıklı bir adam geçti. Allah'ım oğlumu onun gibi kıl, dedim. Sen: Allah'ım beni onun gibi kılma, dedin. Sonra bu cariyeyi döverek ve zina ettin, hırsızlık yaptın diyerek geçirdiler. Ben: Allah'ım oğlumu onun gibi yapma, dedim. Sen: Allah'ım beni onun gibi yap, dedin.

 

Bebek: O adam zorba birisi idi. Bundan dolayı ben de Allah'ım beni onun gibi yapma, dedim. Şu cariyeye de zina etmediği halde zina ettin, hırsızlık etmediği halde hırsızlık ettin diyorlar. Bundan dolayı ben de: Allah'ım beni onun gibi yap, dedim. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 3436, 2482

 

AÇIKLAMA:          "Beşikte üç kişiden başkası konuşmamıştır." Böyle deyip onları zikretti.

Bunlar arasında ise sihirbaz ve rahip ile ilgili hadiste kadın ile birlikteki küçük çocuk Müslim'in Sahihi'nin son taraflarında zikredilmiş ashabuhdud kıssası sözkonusu edilmemiştir. Bunun cevabı şöyledir: Orada sözü geçen çocuk beşikte değildi. Beşikteki bir çocuktan -yaşça küçük olsa dahi- daha büyüktü.

 

"Güzelliği örnek gösterilen bir fahişe" yani eşsiz güzellikte olması dolayısı ile örnek gösterilen demektir.

 

"Ey çocuk, baban kimdir, dedi. O: Filan çobandır, dedi." Zina eden kimseye zinadan doğma çocuğu nesebi itibari ile katılmaz denilebilir. Buna iki şekilde cevap verilir: Birinci cevap: Muhtemeldir ki onların şeriatlerinde nesebine katılabiliyordu.

İkinci cevap: Bundan kasıt sen kimin suyundansın diye öğrenmektir. Bu durumda mecaz yolu ile ona baba denilmiş olur.

 

"Dinç / güçlü ve güzel görünümlü bir at üzerinde bir adam geçti. " Fe harfi ile "farihe" güçlü, gayretli, çalışkan demektir. Şare ise görünüş ve kılık kıyafet demektir.

"İşte orada karşılıklı konuşmaya başladılar. Annesi; boğazı ağrıyasıca, dedi." Karşılıklı konuşmalarının anlamı şudur: Anne süt emen yavrusuna dönüp onunla konuşmaya başladı. Bundan önce ise onu konuşabilecek durumda görmüyordu. Kendisi defalarca konuşunca onun kendisi ile konuşulabilecek birisi olduğunu anladı, ona sordu ve ona cevap verdi. "Halka:

 

Boğazı ağrıyasıca" ile ilgili açıklamalar daha önce Hacc Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır.

Hırsızlık yapmadığı halde hırsızlık yaptığını söyledikleri kız hakkında ''Allah'ım beni onun gibi kıl" demesi ise Allah'ım bu kız masiyetlerden kurtulmuş birisi olduğu gibi beni de masiyetlerden kurtulmuş kıl anlamındadır. Yoksa işlemediği, uzak bulunduğu bir batıla nisbet edilip onu yaptığının söylenmesi bakımından onun gibi kılınması kastedilmemiştir.

Cureyc'in bu hadisinden pek çok hüküm anlaşılır:

 

1. Anne babaya karşı iyi davranmanın büyüklüğü ve anne hakkının mü-

ekked ve vurgulu oluşu

 

2. Annenin duası makbuldür.

 

3. Farklı işler birbirleri ile çatışacak olursa en önemlilerinden başlanır.

 

4. Şanı yüce Allah, gerçek dostlarının zorlu ve şiddetli hallerle sınanmaları durumunda çoğunlukla onlara bir çıkış yolu gösterir. Nitekim yüce Allah:

 

''Allah'tan kim korkarsa onun için bir çıkış yolu var eder" (Talak, 2) buyurmaktadır. Bazen hallerinde bir fazlalık ve onları daha da arındırmak için kimi zamanlarda onların üzerindeki zorluklar fazlası ile görülür. Bu da onlar için bir lütufdur.

 

5. Önemli hususlar için dua edileceği zaman namaz kılmak maksadı ile abdest almak müstehaptır.

 

6. Abdest bizden öncekilerin şeriatinde biliniyordu. Bu hadisin Buhari'deki rivayetinde "abdest aldı ve namaz kıldı" ifadesi Sabittir. Kadı İyaz bazı ilim adamlarından abdestin bu ümmete has olduğunu ileri sürmüş olduğunu nakletmektedir.

 

7. Evliyaların kerametleri isbat edilmektedir. Bu da mutezileye hilafen ehl-i sünnetin kabul ettiği bir husustur.

 

8. Evliyaların kerametleri bazen kendilerinin seçimi ve isteği ile ortaya çıkabilir. Mezhebimize mensub kelamcılar nezdinde sahih olan görüş budur. Onlardan onların tercih ve istekleri ile keramet meydana gelmez diyenler de vardır.

 

9. Kerametler bütün türleri ile olağanüstü bir surette ortaya çıkabilir.

Ama bazıları bunu kabul etmeyerek kerametin duanın kabul edilmesi ve buna benzer hususlar ile ilgili özel olduğunu kabul etmişlerdir. Ama böyle diyenlerin bu kanaati yanlıştır. Vakıayı da inkar etmektir. Aksine doğru olan kerametin maddi şeyleri değiştirmek ve bulunmayan bir şeyi hazır etmek ve benzeri suretlerle de olabilir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

3- YAŞLILIKLARI SIRASINDA ANNE BABASINA YA DA ONDAN BİRİSİNE YETİŞMEKLE BİRLİKTE CENNETE GİREMEYENİN BURNU YERE SÜRTÜNSÜN BABI