SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
59 - باب فضل
فارس
59- FARSLILARIN FAZİLETİ
BABI
230 - (2546) حدثني
محمد بن رافع
وعبد بن حميد
(قال عبد: أخبرنا.
وقال ابن
رافع: حدثنا)
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن جعفر
الجزري، عن
يزيد بن
الأصم، عن أبي
هريرة، قال
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لو كان
الدين عند
الثريا لذهب
به رجل من فارس
- أو قال - من
أبناء فارس.
حتى يتناوله".
6444-230/1- Bana Muhammed
b. Rafi' ve Abd b. Humeyd tahdis etti, Abd bize Abdurrezzak haber verdi derken
İbn Rafi' tahdis etti, dedi. Bize Ma'mer, Cafer el-Cezeri'den haber verdi, o
Yezid b. el-Asam'dan, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer din, ülker yıldızının yanında olsaydı
farslardan bir adam -yahut da farsoğullarından bir adam, dedi- onu alıncaya
kadar giderdi" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
231 - (2546) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
عبدالعزيز
(يعني ابن
محمد) عن ثور،
عن أبي الغيث،
عن أبي هريرة
قال:
كنا
جلوسا عند
النبي صلى
الله عليه
وسلم. إذ نزلت
عليه سورة
الجمعة. فلما
قرأ: {وآخرين
منهم لما
يلحقوا بهم} [62
/الجمعة /3] قال
رجل: من
هؤلاء؟ يا
رسول الله!
فلم يراجعه
النبي صلى
الله عليه
وسلم. حتى
سأله مرة أو
مرتين أو
ثلاثا. قال
وفينا سلمان
الفارسي. قال
فوضع النبي
صلى الله عليه
وسلم يده على
سلمان، ثم قال
"لو كان
الإيمان عند
الثريا، لناله
رجال من هؤلاء".
6445-231/2- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz -yani b. Muhammed- Sevr’DEN tahdis etti, o
Ebu'l-Gays'dan, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Nebi {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in huzurunda oturuyorduk. Derken O'na Cumua Sliresi nazil
oldu. "Ve onlardan henüz kendilerine kavuşmamış olanlara da" (Cumua,
3) buyruğunu okuyunca bir adam: Bunlar kimlerdir ey Allah'ın Resulü! diye
sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona cevap vermedi. Nihayet O'na bir
iki ya da üç defa sordu aramızda Sel man-ı Farisi (radıyallahu anh) da. vardı.
Bu sefer Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini Selman'ın üzerine koydu sonra
da: "İman, ülker yıldızının yanında olsa dahi bunlardan bazı adamlar onu
elde edeceklerdir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
4897, 4898; Tirmizi, 3310, 3933;
AÇIKLAMA: Bu hadiste
onların açık bir fazileti, mecazi ifadeler kullanmanın ve kullanılacağı
yerlerde mübalağa yapmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: