SAHİH-İ MÜSLİM

SAHABE

 

58- SAKİF YALANCISININ VE HELAK EDİCİSİNİN ZİKRİ BABI

 

6443-229/1- Bize Ukbe b. Mukrem el-Ammi tahdis etti, bize Yakub -yani b. İshak el-Hadrami- tahdis etti, bize Esved b. Şeyban, Ebu Nevfel'den haber verdi. Abdullah b. es-Zübeyr'i Medine Akabesinde gördüm. Kureyşliler ve sair insanlar onun yanından geçip gitmeye başladı. Nihayet Abdullah b. Ömer de yanından geçti. Onun başında durup şöyle dedi: Selam sana ey Ebu Hubeyb! Selam sana ey Ebu Hubeyb! Selam sana ey Ebu Hubeyb! Allah'a yemin olsun ki ben sana bunu yapmamanı söylüyordum. Allah'a yemin olsun ki ben sana bunu yapmamanı söylüyordum. Allah'a yemin olsun ki ben sana bunu yapmamanı söylüyordum. Ama Allah'a yemin ederim ki sen -bildiğim kadarı ile- çok oruç tutan, gece çok kıyamda duran (namaz kılan), akrabalık bağlarını oldukça gözeten bir kişi idin. Allah'a yemin ederim ki kötüsü sen olduğun bir ümmet hiç şüphesiz çok hayırlı bir ümmettir.

 

Sonra Abdullah b. Ömer oradan ayrılıp gitti. Abdullah b. Ömer'in durduğu ve söyledikleri Haccac'a ulaşınca derhal İbn ez-Zubeyr'e birilerini gönderdi ve üzerinde bulunduğu ağaçtan indirilip yahudilerin kabristanına bırakıldı. Sonra annesi Ebu Bekr kızı Esma (radıyallahu anhuma)'ya haber gönderdi. Onun yanına gitmeyi kabul etmedi. Tekrar ona elçiyi gönderdi ve ya yanıma gelirsin yahut da sana saçlarından seni sürükleyecek birisini gönderirim, dedi. Esma yanına gitmeyi kabul etmedi ve: Allah'a yemin ederim beni saçlarımdan sürükleyecek birilerini bana göndermediğin sürece sana gelmeyeceğim, dedi. Bu sefer Haccac: Bana ayakkabılarımı gösterin deyip ayakkabılarını aldıktan sonra hızlıca yürümeye koyuldu. Nihayet onun yanına girdi ve: Benim Abdullah'a yaptıklarımı nasıl gördün, dedi. O: Senin onun aleyhine dünyasını ifsad ettiğini, kendi aleyhine de ahiretini ifsad ettiğini gördüm. Bana ulaştığına göre sen ona ey zatunnitakeyn (iki kuşak sahibi) kadının oğlu diyormuşsun. Evet Allah'a yemin ederim ki ben iki kuşak sahibi kadınım. Bunlardan birisi ile Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yemeği ile Ebu Bekir'in yemeğini (bağlayıp) hayvanlardan korumak için kaldırırdım. Diğeri ise kadının kendisi için olmazsa olmaz olan kuşağıdır. Hem Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: "Şüphesiz Sakifliler arasında bir yalancı ve bir helak edici vardır" diye hadis buyurdu. Yalancıyı gördük, helak ediciye gelince zannederim o senden başkası değildir, dedi. Bunun üzerine Haccac ona bir cevap vermeden kalkıp gitti. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Abdullah b. ez-Zubeyr'i Medine akabesinde gördüm ... " Medine akabesi Mekke'de bir akabe (dağ yolu)'dir. Hı harfi ötreli olarak "Ebu Hubeyb" ise İbn ez-Zubeyr'in künyesidir. Oğlu Hubeyb'in adı ile künyelenmiştir. Hubeyb onun oğullarının büyüğü idi. Üç künyesi vardı. Buhari bunları et-Tarih(elKebir)'de ve başkaları zikretmiş bulunmaktadır. Sözkonusu bu künyeleri Ebu Hubeyb, Ebu Bekr ve Ebu Bukeyr'dir.

 

 

Bu hadisten çeşitli hükümler anlaşılmaktadır:

 

1. Kabrinde veya başka yerde olsun ölüye selam vermek ve selamı üç defa tekrarlamak -İbn Ömer'in yaptığı gibi- müstehaptır.

 

2. Ölüler bilinen güzel sıfatları ile övülebilirler.

 

3. İbn Ömer'in bunda bir menkıbesi vardır. Çünkü o herkesin gözü önünde hakkı söylemiş ve Haccac'dan çekinmemiştir. Çünkü onun başı ucunda durduğunun haberinin ona ulaşacağını, söylediklerinin onu övdüğünün kendisine bildirileceğini biliyordu. Bu onun hakkı söylemesine engel olmamış, İbn ez-Zubeyr'in lehine onda bildiği hayırları sözkonusu ederek tanıklık etmiş ve Haccac'ın onun aleyhine yaymak istediği "onun Allah'ın düşmanı zalim ve benzeri" niteliklerinin batıl olduğunu ortaya koymuştur. Ömer, İbn ez-Zubeyr'in Haccac'ın kendisine nisbet ettiği bu vasıflardan uzak olduğunu anlatmak istemiş ve insanlara onun güzelliklerini, Haccac'ın söylediklerinin tam zıt vasıflara sahip olduğunu bildirmiştir. Hak ehlinin kanaatine göre İbn ez-Zubeyr mazlum idi, Haccac ve onun yoldaşları ise ona karşı başkaldıran harici kimseler idi.

 

"Ben sana bunu yapmamanı söylüyordum." Bu şekilde uzun süren bir çekİşmeye girmemeni söylüyordum.

 

İbn ez-Zubeyr'in nitelikleri arasında "akrabalık bağlarını çokça gözeten bir kimse idin" demesi ile ilgili olarak Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Bu, ahbarilerden bazılarının söylediklerinden ve onu cimrilikle nitelemelerinden çok daha sahihtir. el-Ecvad (cömert kimseler) kitabının sahibi de onu cömertler arasında saymıştır. Onun hallerinden bilinen de budur.

 

"Allah'a yemin olsun ki şerlileri sen olduğun bir ümmet en hayırlı bir ümmettir." Bu ibare nüshalarımızın bir çoğunda "en hayırlı bir ümmet" şeklindedir. Kadı Iyaz da bunu Müslim'in ravilerinin çoğunluğundan böylece nakletmiştir. Bizim diyarımızdaki nüshaların bir çoğunda ise "kötü bir ümmettir" şeklindedir. Kadı Iyaz bunu Semerkandi'nin rivayetinden diye nakletmiş ve: Bu bir hata ve bir tashiftir, demiştir.

 

"Seni saçlarından sürükleyecek" yani örüImüş saçlarından seni sürükleyecek.

"Bana ayakkabılarımı gösterin." Sebtiyye denilen ayakkabı türü üzerinde kıl bırakılmamış ayakkabılara denilir.

 

"Sonra hızlıca yürümeye koyuldu." Ebu Ubeyd "yetevezzefu"nun hızlıca yürümek anlamında olduğunu, Ebu Ömer ise böbürlenerek yürümek olduğunu söylemiştir.

"Zatunnitakeyn: İki kuşak sahibi" ilim adamları der ki: Nitak (kuşak) kadının elbisesini giyindikten sonra belini bir şeyle bağlaması ve böylelikle elbisesinin orta kısmını yukarı kaldırıp alt kısmını aşağıya salması demektir. Kadın bunu eteğine basıp tökezlememek için iş yaparken böyle yapar. Denildiğine göre Esma'ya iki kuşak sahibi adının verilmesi onun üst üste iki kuşak bağlamasından dolayı idi. Ama daha sahih olan ona bu ünvanın veriliş sebebinin kuşağını ortadan ikiye bölüp onlardan birisini küçük bir kuşak olarak bırakıp onunla yetinmesi, diğerini ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekir (radıyallahu anh)'ın azık torbalarım bağlaması için ayırdı. Nitekim kendisi de burada bu hadiste ve Buhari'de böylece ifade etmiştir. Buhari'nin lafzı ise Müslim'in lafzından daha açıktır.

 

Haccac'a: "Rasuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize ... tahdis etti," demesine gelince "ihaluke: zannederim sensin" lafzında hemze fethalı (ehaluke) ve kesreli (ihalüke) söylenir. Kesreli söyleniş daha meşhurdur. Mubir ise helak eden kişi demektir. Yalancı hakkında "onu gördük" demesinden kast! ise el-Muhtar b. Ebu Ubeyd es-Sakafı' dir. Aşırı yalancı birisi idi. Bundan daha da çirkin ve kötü olmak üzere Cebrail'in kendisine geldiğini ileri sürmesidir. İlim adamları "Kezzab: çok yalancı" ile el-Muhtar b. Ebu Ubeyd'in, el-mubir: helak edici ile de Haccac b. Yusuf (Haccac-ı zalim)'in kastedildiği üzerinde ittifak etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

59- FARSLILARIN FAZİLETİ BABI