SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
58 - باب
ذكر كذاب ثقيف
ومبيرها
58- SAKİF YALANCISININ
VE HELAK EDİCİSİNİN ZİKRİ BABI
229 - (2545) حدثنا
عقبة بن مكرم
العمي. حدثنا
يعقوب (يعني ابن
إسحاق
الحضرمي).
أخبرنا
الأسود بن
شيبان عن أبي
نوفل.
رأيت
عبدالله بن
الزبير على
عقبة المدينة.
قال فجعلت
قريش تمر عليه
والناس. حتى
مر عليه
عبدالله بن
عمر. فوقف
عليه. فقال:
السلام عليك،
أبا خبيب!
السلام عليك،
أبا خبيب!
السلام عليك،
أبا خبيب! أما
والله! لقد كنت
أنهاك عن هذا.
أما والله!
لقد كنت أنهاك
عن هذا. أما
والله! لقد
كنت أنهاك عن هذا.
أما والله! إن
كنت، ما علمت،
صواما. قواما. وصولا
للرحم. أما
والله! لأمة
أنت أشرها
لأمة خير. ثم
نفذ عبدالله
بن عمر. فبلغ
الحجاج موقف عبدالله
وقوله. فأرسل
إليه. فأنزل
عن جذعه. فألقي
في قبور
اليهود. ثم
أرسل إلى أمه
أسماء بنت أبي
بكر.
فأبت أن
تأتيه. فأعاد عليها
الرسول:
لتأتيني أو
لأبعثن إليك
من يسحبك
بقرونك. قال
فأبت وقالت:
والله! لا
آتيك حتى تبعث
إلي من يسحبني
بقروني. قال
فقال: أروني سبتي.
فأخذ نعليه.
ثم انطلق
يتوذف. حتى
دخل عليها.
فقال: كيف
رأيتني صنعت
بعدو الله؟
قالت: رأيتك
أفسدت عليه
دنياه، وأفسد
عليك آخرتك.
بلغني أنك
تقول له: يا
ابن ذات
النطاقين! أنا،
والله! ذات
النطاقين. أما
أحدهما فكنت
أرفع به طعام
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، وطعام
أبي بكر من
الدواب. وأما
الآخر فنطاق
المرأة التي
لا تستغني
عنه. أما إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حدثنا
"أن في ثقيف كذابا
ومبيرا" فأما
الكذاب
فرأيناه. وأما
المبير فلا
إخالك إلا
إياه. قال
فقام عنها ولم
يراجعها.
6443-229/1-
Bize Ukbe b. Mukrem el-Ammi tahdis etti, bize Yakub -yani b. İshak el-Hadrami-
tahdis etti, bize Esved b. Şeyban, Ebu Nevfel'den haber verdi. Abdullah b.
es-Zübeyr'i Medine Akabesinde gördüm. Kureyşliler ve sair insanlar onun
yanından geçip gitmeye başladı. Nihayet Abdullah b. Ömer de yanından geçti.
Onun başında durup şöyle dedi: Selam sana ey Ebu Hubeyb! Selam sana ey Ebu
Hubeyb! Selam sana ey Ebu Hubeyb! Allah'a yemin olsun ki ben sana bunu
yapmamanı söylüyordum. Allah'a yemin olsun ki ben sana bunu yapmamanı
söylüyordum. Allah'a yemin olsun ki ben sana bunu yapmamanı söylüyordum. Ama
Allah'a yemin ederim ki sen -bildiğim kadarı ile- çok oruç tutan, gece çok
kıyamda duran (namaz kılan), akrabalık bağlarını oldukça gözeten bir kişi idin.
Allah'a yemin ederim ki kötüsü sen olduğun bir ümmet hiç şüphesiz çok hayırlı
bir ümmettir.
Sonra Abdullah b. Ömer
oradan ayrılıp gitti. Abdullah b. Ömer'in durduğu ve söyledikleri Haccac'a
ulaşınca derhal İbn ez-Zubeyr'e birilerini gönderdi ve üzerinde bulunduğu
ağaçtan indirilip yahudilerin kabristanına bırakıldı. Sonra annesi Ebu Bekr
kızı Esma (radıyallahu anhuma)'ya haber gönderdi. Onun yanına gitmeyi kabul
etmedi. Tekrar ona elçiyi gönderdi ve ya yanıma gelirsin yahut da sana
saçlarından seni sürükleyecek birisini gönderirim, dedi. Esma yanına gitmeyi
kabul etmedi ve: Allah'a yemin ederim beni saçlarımdan sürükleyecek birilerini
bana göndermediğin sürece sana gelmeyeceğim, dedi. Bu sefer Haccac: Bana
ayakkabılarımı gösterin deyip ayakkabılarını aldıktan sonra hızlıca yürümeye
koyuldu. Nihayet onun yanına girdi ve: Benim Abdullah'a yaptıklarımı nasıl
gördün, dedi. O: Senin onun aleyhine dünyasını ifsad ettiğini, kendi aleyhine
de ahiretini ifsad ettiğini gördüm. Bana ulaştığına göre sen ona ey
zatunnitakeyn (iki kuşak sahibi) kadının oğlu diyormuşsun. Evet Allah'a yemin
ederim ki ben iki kuşak sahibi kadınım. Bunlardan birisi ile Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yemeği ile Ebu Bekir'in yemeğini (bağlayıp)
hayvanlardan korumak için kaldırırdım. Diğeri ise kadının kendisi için olmazsa
olmaz olan kuşağıdır. Hem Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize:
"Şüphesiz Sakifliler arasında bir yalancı ve bir helak edici vardır"
diye hadis buyurdu. Yalancıyı gördük, helak ediciye gelince zannederim o senden
başkası değildir, dedi. Bunun üzerine Haccac ona bir cevap vermeden kalkıp
gitti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Abdullah
b. ez-Zubeyr'i Medine akabesinde gördüm ... " Medine akabesi Mekke'de bir
akabe (dağ yolu)'dir. Hı harfi ötreli olarak "Ebu Hubeyb" ise İbn
ez-Zubeyr'in künyesidir. Oğlu Hubeyb'in adı ile künyelenmiştir. Hubeyb onun
oğullarının büyüğü idi. Üç künyesi vardı. Buhari bunları et-Tarih(elKebir)'de
ve başkaları zikretmiş bulunmaktadır. Sözkonusu bu künyeleri Ebu Hubeyb, Ebu
Bekr ve Ebu Bukeyr'dir.
Bu hadisten çeşitli
hükümler anlaşılmaktadır:
1. Kabrinde veya başka
yerde olsun ölüye selam vermek ve selamı üç defa tekrarlamak -İbn Ömer'in
yaptığı gibi- müstehaptır.
2. Ölüler bilinen güzel
sıfatları ile övülebilirler.
3. İbn Ömer'in bunda bir
menkıbesi vardır. Çünkü o herkesin gözü önünde hakkı söylemiş ve Haccac'dan çekinmemiştir.
Çünkü onun başı ucunda durduğunun haberinin ona ulaşacağını, söylediklerinin
onu övdüğünün kendisine bildirileceğini biliyordu. Bu onun hakkı söylemesine
engel olmamış, İbn ez-Zubeyr'in lehine onda bildiği hayırları sözkonusu ederek
tanıklık etmiş ve Haccac'ın onun aleyhine yaymak istediği "onun Allah'ın
düşmanı zalim ve benzeri" niteliklerinin batıl olduğunu ortaya koymuştur.
Ömer, İbn ez-Zubeyr'in Haccac'ın kendisine nisbet ettiği bu vasıflardan uzak
olduğunu anlatmak istemiş ve insanlara onun güzelliklerini, Haccac'ın
söylediklerinin tam zıt vasıflara sahip olduğunu bildirmiştir. Hak ehlinin
kanaatine göre İbn ez-Zubeyr mazlum idi, Haccac ve onun yoldaşları ise ona
karşı başkaldıran harici kimseler idi.
"Ben sana bunu
yapmamanı söylüyordum." Bu şekilde uzun süren bir çekİşmeye girmemeni
söylüyordum.
İbn ez-Zubeyr'in
nitelikleri arasında "akrabalık bağlarını çokça gözeten bir kimse
idin" demesi ile ilgili olarak Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Bu,
ahbarilerden bazılarının söylediklerinden ve onu cimrilikle nitelemelerinden
çok daha sahihtir. el-Ecvad (cömert kimseler) kitabının sahibi de onu cömertler
arasında saymıştır. Onun hallerinden bilinen de budur.
"Allah'a yemin
olsun ki şerlileri sen olduğun bir ümmet en hayırlı bir ümmettir." Bu ibare
nüshalarımızın bir çoğunda "en hayırlı bir ümmet" şeklindedir. Kadı
Iyaz da bunu Müslim'in ravilerinin çoğunluğundan böylece nakletmiştir. Bizim
diyarımızdaki nüshaların bir çoğunda ise "kötü bir ümmettir"
şeklindedir. Kadı Iyaz bunu Semerkandi'nin rivayetinden diye nakletmiş ve: Bu
bir hata ve bir tashiftir, demiştir.
"Seni saçlarından
sürükleyecek" yani örüImüş saçlarından seni sürükleyecek.
"Bana
ayakkabılarımı gösterin." Sebtiyye denilen ayakkabı türü üzerinde kıl
bırakılmamış ayakkabılara denilir.
"Sonra hızlıca
yürümeye koyuldu." Ebu Ubeyd "yetevezzefu"nun hızlıca yürümek
anlamında olduğunu, Ebu Ömer ise böbürlenerek yürümek olduğunu söylemiştir.
"Zatunnitakeyn: İki
kuşak sahibi" ilim adamları der ki: Nitak (kuşak) kadının elbisesini
giyindikten sonra belini bir şeyle bağlaması ve böylelikle elbisesinin orta
kısmını yukarı kaldırıp alt kısmını aşağıya salması demektir. Kadın bunu
eteğine basıp tökezlememek için iş yaparken böyle yapar. Denildiğine göre
Esma'ya iki kuşak sahibi adının verilmesi onun üst üste iki kuşak bağlamasından
dolayı idi. Ama daha sahih olan ona bu ünvanın veriliş sebebinin kuşağını
ortadan ikiye bölüp onlardan birisini küçük bir kuşak olarak bırakıp onunla
yetinmesi, diğerini ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekir
(radıyallahu anh)'ın azık torbalarım bağlaması için ayırdı. Nitekim kendisi de
burada bu hadiste ve Buhari'de böylece ifade etmiştir. Buhari'nin lafzı ise
Müslim'in lafzından daha açıktır.
Haccac'a:
"Rasuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize ... tahdis etti,"
demesine gelince "ihaluke: zannederim sensin" lafzında hemze fethalı
(ehaluke) ve kesreli (ihalüke) söylenir. Kesreli söyleniş daha meşhurdur. Mubir
ise helak eden kişi demektir. Yalancı hakkında "onu gördük" demesinden
kast! ise el-Muhtar b. Ebu Ubeyd es-Sakafı' dir. Aşırı yalancı birisi idi.
Bundan daha da çirkin ve kötü olmak üzere Cebrail'in kendisine geldiğini ileri
sürmesidir. İlim adamları "Kezzab: çok yalancı" ile el-Muhtar b. Ebu
Ubeyd'in, el-mubir: helak edici ile de Haccac b. Yusuf (Haccac-ı zalim)'in
kastedildiği üzerinde ittifak etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: