SAHİH-İ MÜSLİM

SAHABE

 

54- ASHABA (R.A.) SÖVMENİN HARAM KILINDIĞI BABI

 

6434-221/1- Bize Yahya b. Yahya et-Temimı, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Ala tahdis etti. Yahya, bize Ebu Muaviye A'meş'den haberverdi derken diğer ikisi tahdis etti, dedi. (A'meş) Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ashabıma sövmeyin, ashabıma sövmeyin. Nefsim elinde olana yemin ederim ki sizden biriniz Uhud kadar altın infak etse onlardan birisinin bir müddüne (avucuna) yahut onun yarısına dahi erişemez" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

6435-222/2- Bize Osman b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Cerir, P;meş'den tahdis etti, o Ebu Salih'den, o Ebu Said’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Halid b. Velid ile Abdurrahman b. Avf arasında bir şey vardı. Halid ona ağır söz söyleyince Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ashabımdan kimseye sövmeyin. Şüphesiz sizden birisi Uhud kadar altın infak etse dahi onlardan birisinin bir müddüne de onun yarısı kadarına da erişemez" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 3673; Ebu Davud, 4658; Tırmizi, 3861; İbn Mace, 161

 

 

 

6436- .. ./3- Bize Ebu Said el-Eşecc ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Veki', A'meş'den tahdis etti. (H.) Bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bize İbnu'l-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Ebu Adiyy tahdis etti, birlikte Şu'be’DEN rivayet ettiler, o A'meş'den Cerir'in ve Ebu Muaviye'nin isnadı ile her ikisinin hadisinin aynısını rivayet etti. Fakat Şu'be ve Veki'in hadislerinde Abdurrahman b. Avf ile Halid b. Velid'den söz edilmemektedir.

 

 

AÇIKLAMA:          (6434) "Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Ala, Ebu Muaviye'den tahdis etti, o A'meş'den, o Ebu Salih'dan, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ashabıma sövmeyin ... " buyurdu.

 

Ebu Ali el-Ceyani dedi ki: Ebu Mesud ed-Dimeşki dedi ki: Bu bir yanılmadır. Ebu Muaviye'nin hadis rivayeti A'meş'den, o Ebu Salih'den, o Ebu Said el-Hudri' dendir. Ebu Hureyre’DEN değildir. Nitekim bu hadisi Yahya b. Yahya ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ile Ebu Kureyb ve herkes de böylece rivayet etmiştir. (Ebu Mesud devamla) dedi ki: Darakutni'ye bu hadisin isnadına dair soru sorulmuş o da şu cevabı vermiştir: Bu hadisi A'meş rivayet etmiş olmakla birlikte ondan rivayet şeklinde ihtilaf vardır. Bunu Zeyd b. Ebu Umeyye kendisinden, o Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre'den diye rivayet ederken Ebu Avane'ye ondan rivayet hususunda ihtilaf edilmiş ve bunu Affan ile Yahya b Hammad, Ebu Avane'den, o A'meş'den diye rivayet etmiştir. Bunu aynı şekilde Müsedded, Ebu Kamil ve Şeyban da Ebu Avane’DEN diye rivayet etmişler ve Ebu Hureyre ile Ebu Said'den, demişlerdir. Nasr b. Ali de bu şekilde Ebu Davud ve el-Hiraşi'den, o A'meş'den diye rivayet etmiştir. Halbuki A'meş'in rivayetlerinden doğru olan Ebu Salih'den, o Ebu Said’DEN diye rivayetidir. Ayrıca bunu Zaide, Asım'dan, o Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre'den diye rivayet etmiştir. Sahih olan ise Ebu Salih'den, onun Ebu Said’DEN diye rivayetidir. Allah en iyi bilendir.

 

Şunu bilelim ki ashab (r.a.)'a sövmek haram kılınmış hayasızlıklardan bir haramdır. Aralarından ister fitneye karışmış olanlara olsun ister başkalarına olsun fark etmez. Çünkü onlar bu savaşlarda içtihadda bulunmuş ve te'vil yapmış kimselerdir. Nitekim bu hususu, bu şerhin ashabın faziletlerinin baş tarafında açıklamış bulunmaktayız. Kadı lyaz dedi ki: Onlardan birisine sövmek büyük masiyet günahlardandır. Bizim de cumhurun da benimsediği görüşe göre böyle bir kimse öldürülmez ama ona ta'zir cezası verilir. Maliki mezhebine mensub bazıları öldürüleceğini söylemişlerdir.

 

RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Ashabıma sövmeyin ... " dil bilginleri der ki: Nasu: nısf, yarı demektir. Bunun dört söyleyişi vardır. Nun harfi kesreli "nısf", ötreli "nusf", fethalı "nasf" ve ye harfi ziyade si ile "nasiyf". Bunları Kadı lyaz el-Meşfuik adlı eserinde Hattabi’DEN nakletmektedir.

 

Hadisin anlamına gelince: Sizden herhangi bir kimse Uhud dağı kadar altın infak etse dahi bundan dolayı kazanacağı sevap, ashab-ı kiramdan birisinin bir müd' lük harcamasına da yarım müd' lük harcamasına da sevabı erişemez.

 

Kadı lyaz dedi ki: Bunu ashabın faziletleri babında cumhurdan diye yapmış olduğumuz ashabın tamamının kendilerinden sonrakilerin hepsinden faziletli görüldüğüne dair kanaat da desteklemektedir. Onların bu infaklarının faziletli oluş sebebi ise başkalarının durumundan farklı olarak zaruret ve darlık zamanlarında harcamış olmalarıdır. Ayrıca onların yaphkları harcamalar (intaklar), RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yardım etmek ve O'nu himaye etmek amacına yönelikti. Ondan sonra ise böyle bir imkan yoktur. Onların cihadları da diğer itaatleri de böyle idi. Nitekim yüce Allah: ''Aranızdan fetihten önce infak edip savaşanlar (ile diğerleri) bir olmaz. Onların dereceleri daha büyüktür" (Hadid, 10) buyurmaktadır. Bütün bunların yanında onların ruhlarında şefkat, sevgi, huşu, mütevazilik, başkalarını kendisine tercih etmek, Allah yolunda hakkıyla cihad etmek gibi hasletleri de vardı. Diğer taraftan bir an dahi olsa peygamber sohbetinde bulunmanın faziletine hiçbir amel denk değildir ve hiçbir şey ile onun derecesine erişilemez. Faziletler ise kıyas ile elde edilmez. Çünkü fazilet Allah'ın lütfudur. Onu dilediği kimseye verir.

 

Kadı lyaz dedi ki: Hadis alimlerinden bazıları şöyle der: Bu fazilet uzunca sahabilik yapmış, onunla birlikte savaşmış, infak etmiş, hicret etmiş ve (O'na ve dinine) yardım etmiş kimseler hakkındadır. Arap heyetleri gibi O'nu bir defa gören yahut da fetihten sonra son zamanlarında ve dinin aziz kılınıp güçlendirilmesinden sonra O'nu gören fakat hicret de etmemiş, dinde herhangi bir etkisi izi kalmamış, müslümanlara da bir faydası dokunmamış kimseler hakkında sözkonusu değildir. (Kadı Iyaz devamla) dedi ki: Doğrusu ise birincisidir ve çoğunluk da bu kanaattedir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

55- UVEYS EL-KARANİ (R.A.)'IN BAZI FAZİLETLERİ BABI