SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
54 - باب
تحريم سب
الصحابة، رضي
الله عنهم
54- ASHABA (R.A.)
SÖVMENİN HARAM KILINDIĞI BABI
221 - (2540) حدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي وأبو
بكر بن أبي شيبة
ومحمد بن
العلاء (قال
يحيى: أخبرنا.
وقال الآخران:
حدثنا) أبو
معاوية عن
الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لا
تسبوا أصحابي.
لا تسبوا
أصحابي.
فوالذي نفسي
بيده! لو أن
أحدكم أنفق
مثل أحد ذهبا،
ما أدرك مد
أحدهم، ولا
نصيفه".
6434-221/1- Bize Yahya
b. Yahya et-Temimı, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Ala tahdis etti.
Yahya, bize Ebu Muaviye A'meş'den haberverdi derken diğer ikisi tahdis etti,
dedi. (A'meş) Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ashabıma sövmeyin, ashabıma
sövmeyin. Nefsim elinde olana yemin ederim ki sizden biriniz Uhud kadar altın
infak etse onlardan birisinin bir müddüne (avucuna) yahut onun yarısına dahi
erişemez" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
222 - (2541) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير عن الأعمش،
عن أبي صالح،
عن أبي سعيد.
قال:
كان
بين خالد بن
الوليد وبين
عبدالرحمن بن
عوف شيء. فسبه
خالد. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لا
تسبوا أحدا من
أصحابي. فإن
أحدكم لو أنفق
مثل أحد ذهبا،
ما أدرك مد
أحدهم ولا
نصيفه".
6435-222/2- Bize Osman
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Cerir, P;meş'den tahdis etti, o Ebu Salih'den, o
Ebu Said’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Halid b. Velid ile Abdurrahman b. Avf
arasında bir şey vardı. Halid ona ağır söz söyleyince Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Ashabımdan kimseye sövmeyin. Şüphesiz sizden birisi Uhud
kadar altın infak etse dahi onlardan birisinin bir müddüne de onun yarısı
kadarına da erişemez" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
3673; Ebu Davud, 4658; Tırmizi, 3861; İbn Mace, 161
222-م - (2541)
حدثنا أبو
سعيد الأشج
وأبو كريب. قالا:
حدثنا وكيع عن
الأعمش. ح
وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. ح وحدثنا
ابن المثنى
وابن بشار.
قالا: حدثنا
ابن أبي عدي.
جميعا عن شعبة،
عن الأعمش،
بإسناد جرير
وأبي معاوية.
بمثل حديثهما.
وليس في حديث
شعبة ووكيع
ذكر عبدالرحمن
بن عوف وخالد
بن الوليد.
6436- .. ./3- Bize Ebu
Said el-Eşecc ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Veki', A'meş'den tahdis
etti. (H.) Bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.)
Bize İbnu'l-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Ebu Adiyy
tahdis etti, birlikte Şu'be’DEN rivayet ettiler, o A'meş'den Cerir'in ve Ebu
Muaviye'nin isnadı ile her ikisinin hadisinin aynısını rivayet etti. Fakat
Şu'be ve Veki'in hadislerinde Abdurrahman b. Avf ile Halid b. Velid'den söz edilmemektedir.
AÇIKLAMA: (6434)
"Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Ala, Ebu
Muaviye'den tahdis etti, o A'meş'den, o Ebu Salih'dan, o Ebu Hureyre'den şöyle
dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ashabıma
sövmeyin ... " buyurdu.
Ebu Ali el-Ceyani dedi
ki: Ebu Mesud ed-Dimeşki dedi ki: Bu bir yanılmadır. Ebu Muaviye'nin hadis
rivayeti A'meş'den, o Ebu Salih'den, o Ebu Said el-Hudri' dendir. Ebu
Hureyre’DEN değildir. Nitekim bu hadisi Yahya b. Yahya ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe
ile Ebu Kureyb ve herkes de böylece rivayet etmiştir. (Ebu Mesud devamla) dedi
ki: Darakutni'ye bu hadisin isnadına dair soru sorulmuş o da şu cevabı
vermiştir: Bu hadisi A'meş rivayet etmiş olmakla birlikte ondan rivayet şeklinde
ihtilaf vardır. Bunu Zeyd b. Ebu Umeyye kendisinden, o Ebu Salih'den, o Ebu
Hureyre'den diye rivayet ederken Ebu Avane'ye ondan rivayet hususunda ihtilaf
edilmiş ve bunu Affan ile Yahya b Hammad, Ebu Avane'den, o A'meş'den diye
rivayet etmiştir. Bunu aynı şekilde Müsedded, Ebu Kamil ve Şeyban da Ebu
Avane’DEN diye rivayet etmişler ve Ebu Hureyre ile Ebu Said'den, demişlerdir.
Nasr b. Ali de bu şekilde Ebu Davud ve el-Hiraşi'den, o A'meş'den diye rivayet
etmiştir. Halbuki A'meş'in rivayetlerinden doğru olan Ebu Salih'den, o Ebu
Said’DEN diye rivayetidir. Ayrıca bunu Zaide, Asım'dan, o Ebu Salih'den, o Ebu
Hureyre'den diye rivayet etmiştir. Sahih olan ise Ebu Salih'den, onun Ebu
Said’DEN diye rivayetidir. Allah en iyi bilendir.
Şunu bilelim ki ashab (r.a.)'a
sövmek haram kılınmış hayasızlıklardan bir haramdır. Aralarından ister fitneye
karışmış olanlara olsun ister başkalarına olsun fark etmez. Çünkü onlar bu
savaşlarda içtihadda bulunmuş ve te'vil yapmış kimselerdir. Nitekim bu hususu,
bu şerhin ashabın faziletlerinin baş tarafında açıklamış bulunmaktayız. Kadı
lyaz dedi ki: Onlardan birisine sövmek büyük masiyet günahlardandır. Bizim de
cumhurun da benimsediği görüşe göre böyle bir kimse öldürülmez ama ona ta'zir
cezası verilir. Maliki mezhebine mensub bazıları öldürüleceğini söylemişlerdir.
RasUlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: ''Ashabıma sövmeyin ... " dil bilginleri der ki:
Nasu: nısf, yarı demektir. Bunun dört söyleyişi vardır. Nun harfi kesreli
"nısf", ötreli "nusf", fethalı "nasf" ve ye harfi
ziyade si ile "nasiyf". Bunları Kadı lyaz el-Meşfuik adlı eserinde
Hattabi’DEN nakletmektedir.
Hadisin anlamına
gelince: Sizden herhangi bir kimse Uhud dağı kadar altın infak etse dahi bundan
dolayı kazanacağı sevap, ashab-ı kiramdan birisinin bir müd' lük harcamasına da
yarım müd' lük harcamasına da sevabı erişemez.
Kadı lyaz dedi ki: Bunu
ashabın faziletleri babında cumhurdan diye yapmış olduğumuz ashabın tamamının
kendilerinden sonrakilerin hepsinden faziletli görüldüğüne dair kanaat da
desteklemektedir. Onların bu infaklarının faziletli oluş sebebi ise
başkalarının durumundan farklı olarak zaruret ve darlık zamanlarında harcamış
olmalarıdır. Ayrıca onların yaphkları harcamalar (intaklar), RasUlullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yardım etmek ve O'nu himaye etmek amacına
yönelikti. Ondan sonra ise böyle bir imkan yoktur. Onların cihadları da diğer
itaatleri de böyle idi. Nitekim yüce Allah: ''Aranızdan fetihten önce infak
edip savaşanlar (ile diğerleri) bir olmaz. Onların dereceleri daha büyüktür"
(Hadid, 10) buyurmaktadır. Bütün bunların yanında onların ruhlarında şefkat,
sevgi, huşu, mütevazilik, başkalarını kendisine tercih etmek, Allah yolunda
hakkıyla cihad etmek gibi hasletleri de vardı. Diğer taraftan bir an dahi olsa
peygamber sohbetinde bulunmanın faziletine hiçbir amel denk değildir ve hiçbir
şey ile onun derecesine erişilemez. Faziletler ise kıyas ile elde edilmez.
Çünkü fazilet Allah'ın lütfudur. Onu dilediği kimseye verir.
Kadı lyaz dedi ki: Hadis
alimlerinden bazıları şöyle der: Bu fazilet uzunca sahabilik yapmış, onunla
birlikte savaşmış, infak etmiş, hicret etmiş ve (O'na ve dinine) yardım etmiş
kimseler hakkındadır. Arap heyetleri gibi O'nu bir defa gören yahut da fetihten
sonra son zamanlarında ve dinin aziz kılınıp güçlendirilmesinden sonra O'nu
gören fakat hicret de etmemiş, dinde herhangi bir etkisi izi kalmamış,
müslümanlara da bir faydası dokunmamış kimseler hakkında sözkonusu değildir.
(Kadı Iyaz devamla) dedi ki: Doğrusu ise birincisidir ve çoğunluk da bu
kanaattedir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
55- UVEYS
EL-KARANİ (R.A.)'IN BAZI FAZİLETLERİ BABI