SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
52- ASHAB-I KİRAM'IN,
SONRA ONLARDAN SONRA GELECEKLERİN, SONRA ONLARDAN SONRA GELECEKLERİN FAZİLETİ
BABI
6414-208/1- Bize Ebu Hayseme Zuheyr b. Harb ve Ahmed b. Abde
ed-Dabbi -lafız Zuheyr'e ait olmak üzere7 tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan b.
Uyeyne tahdis edip dedi ki: O Amr'ın ve Cabir'in, Ebu Said el-Hudri'den diye
haber verdiklerini dinlemiştir. Onlar Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'den
şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelecek
ki insanlardan bir cemaat gazaya gidecek, onlara: Aranızda Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem}'i gören var mı denilecek. Onlar evet diyecekler.
Sonra onlara fetih nasib olacak. Sonra yine insanlardan bir cemaat gazaya
çıkacak. Kendilerine: Aranızda Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
arkadaşlık eden kimseleri gören kimseler var mı denilecek. Onlar evet
diyecekler. Onlara da fetih nasib olacak. Sonra insanlardan bir cemaat yine
gazaya çıkacak. Onlara: Aranızda Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
arkadaşlık eden kimseleri görmüş kimseler var mı denilecek. Onlar evet
diyecekler. Onlara da fetih nasib olacak. "
Diğer tahric: Buhari,
2897, 3594, 3649
6415-209/2- Bana Said b.
Yahya b. Said el-Umevi tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize İbn Cureyc,
Ebu Zubeyr’DEN tahdis etti. O Cabir’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Said
el-Hudri şunu söyledi: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"İnsanlar azerine öyle bir zaman gelecek ki aralarından bir askeri birlik
gönderilecek. Ve: Bir bakın aranızda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ashabından kimseyi bulabilecek misiniz diyecekler. Böyle bir adam bulunacak ve
o adam için kendilerine fetih nasib olacak. Sonra ikinci bir birlik
gönderilecek, yine: Aranızda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'in ashabını
gören kimse{ler) var mı diyecekler. Yine onun için kendilerine fetih nasib
olacak. Sonra üçüncü bir birlik gönderilecek. Yine: Bir bakın aralarında Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabını gören kimse (ler) görebilecek misiniz
denilecek. Bundan sonra dördüncü birlik gönderilecek ve: Bir bakın, aralarında
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'in ashabından birisini görmüş olanı görmüş
bir kimse var mı denilecek. Böyle bir adam bulunacak ve onun için kendilerine
fetih nasib olacak. "
6416-210/3- Bize Kuteybe
b. Said ve Hennad b. es-Sem tahdis edip dedi ki: Bize Ebu'l-Ahvas, Mansur’DAN
tahdis etti, o İbrahim b. Yezid'den, o Abide es-Selmani'den, o Abdullah’DAN
şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ümmetimin hayırlıları hemen benimle birlikte olan kuşaktır. Sonra
onlardan sonra gelecekler, sonra onlardan sonra geleceklerdir. Daha sonra ise
onlardan birisinin şahitliği yemininden yemini de şahitliğinden önce gelecek
bir kavim gelecektir." Burada hadisinde "karn: kuşak" lafzını
zikretmedi. Kuteybe de: "Sonra öyle kavimler gelecektir ki ... ",
dedi.
Diğer tahric: Buhari,
2652, 3651, 6429, 6658; Tirmizi, 3859, İbn Mace, 2362
6417-611/4- Bize Osman
b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim el-Hanzali tahdis etti. İshak: Bize Cerir,
Mansur’DAN haber verdi derken, Osman tahdis etti, dedi. O İbrahim'den, o
Abide'den, o Abdullah'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e: Hangi insanlar daha hayırlıdır diye soruldu. O: "Benim
kuşağı m, sonra onlardan gelenler, sonra onlardan sonra gelenler, sonra
onlardan birisinin şahitliği yemininden önce yemini şahitliğinden önce
gerçekleşen bir kavim gelecektir" buyurdu.
İbrahim dedi ki: Bundan
dolayı biz henüz küçükken ahitleşmeyi ve şahitliklerde bulunmayı bize
yasaklıyorlardı, dedi.
6418- .. ./5- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b.
Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna ve
İbn Beşşar da tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrahman tahdis etti, bize Süfyan
tahdis etti, (Şu'be ile) ikisi Mansur'dan Ebu'l-Ahvas ve Cerir'in isnadı ile
onların hadisleri ile aynı manada rivayet etti ama ikisinin hadisinde:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e soruldu ibaresi yoktur.
6419-212/6- Bana Hasan
b. Ali el-Hulvani de tahdis etti, bize Ezher b.
Sa'd es-Semman, İbn
Avn'dan tahdis etti, o İbrahim'den, o Abide'den, o Abdullah'dan, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"İnsanların en hayırlıları benim kuşağımdır. Sonra onlardan sonra
gelenler, sonra onlardan sonra gelenlerdir" üçüncüsünde mi dördüncüsünde
mi şunu söylediğini bilmiyorum: "Onlardan sonra öyle bir kesim gelecek ki
onların birinin şahitliği yemininden önce yemini de şahitliğinden önce olacak.
"
6420-213/7- Bana Yakub
b. İbrahim tahdis etti, bize Huşeym, Ebu Bişr’DEN tahdis etti. (H.) Bana İsmail
b. Salim de tahdis etti, bize Huşeym haber verdi, bize Ebu Bişr, Abdullah b.
Şakik'den haber verdi, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti:
RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimin hayırlılan aralarında
gönderilmiş olduğum benim kuşağımdır. Sonra onlardan sonra gelecek
olanlardır" buyurdu. Üçüncüsünü zikredip etmediğini en iyi bilen
Allah'tır. "(Sonra) şişmanlığı seven ve şahitlik etmeleri istenmeden önce
şahitlik eden bir kavim onların yerine geçecektir" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6421- .. ./8- Bize
Muhammed b. Beşşar tahdis etti, bize Muhammed b.
Cafer tahdis etti. (H.)
Bana Ebu Bekr b. Nafi de tahdis etti, bize Gunder, Şu'be'den tahdis etti. (H.)
Bana Haccac b. eş-Şair de tahdis etti, bize Ebu'lVelid tahdis etti, bize Ebu
Avane tahdis etti, (Şu'be ile) ikisi Ebu Bişr'den bu isnad ile aynısını rivayet
etti. Ancak Şu'be'nin hadisinde şu vardır: Ebu Hureyre: İki defa mı yoksa üç
defa mı (dediğini) bilmiyorum, dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: RasUlullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (6414) "İnsanlardan bir cemaat gaza
edeceklerdir." Buradaki "fİaM: cemaat" kesreli fe ve sonra hemze
iledir. Cemaat ve topluluk demektir. Kadı Iyaz hemzesiz ve şeddesiz ye ile
(fiyam) söylenişinin de olduğunu nakletmektedir. Bir diğer söyleyiş olarak da
fe harfi fethalı olmak üzere (feyam)ı da Halil’DEN nakletmiştir. Meşhur olan-
ise birincisidir.
Bu hadiste Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in birkaç mucizesi, ashabı kiramın, tabiinin ve
onlardan sonra gelen etbau tabiinin fazileti de dile getirilmektedir. Burada
"ba's: askeri birlik" ordu anlamındadır.
(6416) "Abide
es-Selmani" de "Abide" isminde ayn harfi fethalıdır. esSelmani
nisbetinde de lam harfi sakindir, Selmanoğullarına mensuptur.
(6422) "En
hayırlınız benim kuşağımdır." Bir rivayette (6419) "İnsanların en
hayırlıları benim kuşağımdır, sonra onlardan sonra gelenler. .. " buyurmaktadır.
İlim adamları en hayırlı kuşağın Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kuşağı
olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Maksat ise O'nun ashabıdır. Ayrıca
cumhurun kabul ettiği doğru kanaatin şu olduğunu kaydetmiş bulunuyoruz: Bir an
dahi olsa Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'i görmüş olan her bir müslüman
onun ashabındandır.
"İnsanların en
hayırlısı" ifadesi umumi bir ifadedir. Kasıt ise kuşağın tamamıdır. Ama bu
sahabinin nebilere -Allah'ın salat ve selamları onlara- üstün olmalarını
gerektirmez. Tek tek kadınların da Meryem, Asiye ve diğerlerinden faziletli
olmalarını da gerektirmez. Aksine maksat genel olarak kuşağın genel olarak
bütün kuşaklardan üstün olduğunu anlatmaktır.
Kadı lyaz dedi ki:
Burada karn: kuşaktan ne kastedildiği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Muğire,
O'nun kuşağı ashabı ve hemen onlardan sonra gelen onların çocukları ve onların
çocuklarının çocuklarıdır. Şehr ise O'nun kuşağı, onu gören bir göz kaldığı
sürece devam eder, demiştir. İkinc karn ise O'nu göreni gören göz kaldığı
sürece devam eder. Sonra da böyle sürüp gider, demiştir. Bir başkası ise şöyle
demiştir: Karn (kuşak) bir süre içerisinde birlikte bulunan her bir tabakaya
denilir. Bir diğer görüşe göre uzun ya da kısa olsun bir nebinin gönderildiği
her bir süreye karn deniliyor. el-Harbi ise karnın yıl olarak miktarı
hususundaki görüş ayrılıklarının on yıldan yüz yirmi yıla kadar değiştiğini
sözkonusu ettikten sonra bunlar arasında açık herhangi bir görüş yoktur
demektedir. Onun görüşüne göre karn helak olup da kendilerinden hiçbir kimsenin
kalmadığı her bir ümmet (topluluk) dir.
Hasan ve başkaları ise:
Karn yirmi yıldır derken Katade yetmiş, Nehai kırk yıldır, demiştir. Zürare b.
Ebu Evfa ise yüz yirmi yıl, Abdulmelik b. Umeyr yüz yıl, demiştir.
İbnu'l-A'rabi ise karn vakit demektir, demiştir. Kadı lyaz'ın bu husustaki
nakilleri burada sona ermektedir.
Sahih olan ise
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in karnının ashabı kiram, ikincisinin
tabiun, üçüncüsünün de onların tabileri olanlar (etbau tabiin) olduklarıdır.
(6416) "Sonra
onlardan birinin şahitliğinin yemininden öne geçtiği yemininin de şahitliğinin
önüne geçtiği bir topluluk gelecektir. " Bu, şahitlik etmekle birlikte
yemin eden şahidi yergidir. Maliki mezhebine mensub kimi fukaha bunu şahitliği
ile birlikte yemin edenin şahitliğinin kabul edilmeyeceğine delil göstermiştir.
İlim adamlarının çoğunluğunun kanaatine göre ise şahitliği reddedilmez.
Hadisin anlamına
gelince, hem yemin eder hem şahitlik eder. Bazı hallerde bu önce gelir, bazı
hallerinde de öteki.
Diğer rivayette (6417)
"onlardan birilerinin şahitliği ... öne geçer" denilmektedir.
İbrahim'in:
"Bize ahitleşmeyi
ve şahitlik yapmayı yasaklıyorlardı" sözü de hem yemin hem de şahitliği
birlikte yapmayı yasaklıyorlardı demektir. Bir diğer açıklamaya göre Allah'ın
ahdi üzere yemin etmeyi ya da Allah adına şahitlik ediyorum demeyi
yasakladıkları kastedilmiştir.
(6419) "Daha sonra
bunların arkasından öyle bir kavim gelecek ki..."
Nüshaların bir çoğunda:
"yetehallefu: arkalarından gelecek" şeklinde bazılarında ise te harfi
hazfedilerek "yahlifu" şeklindedir. Her ikisi de doğrudur. Yani
onlardan sonra yerlerine öyle halefler gelecek ki ... demektir. Maksada
gelince: Bunlar kötü haleflerdir. Dil bilginleri der ki: Half: halef başkasının
yerine geçen demektir. Hayırlı bir şekilde geçen hakkında da şer (kötü) bir
şekilde geçenler hakkında da kullanılır. Ama hayırlı halefler için lam harfi
fethalı da sakin olarak da (halef ve half şekillerinde) söylenir, iki ayrı
söyleyiştir, ama fethalı söyleyiş daha meşhur ve daha güzeldir. Şer hususunda
ise cumhura göre sakin (half olarak) söylenir. Fethalı söyleyiş de nakledilmiş
bulunmaktadır.
(6420) "Sonra
şişmanlamayı seven ve şahitlik etmeleri istenmeden önce şahitlik eden bir kavim
yerlerine gelecektir." Bir rivayette de (6422) ''Aralarında şişmçınlığın
görüleceği bir kavim çıkacaktır" denilmektedir. Sin harfi fethalı
"semaneh" şişmanlık demektir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisin
anlamı hakkında şu açıklamayı yapmışlardır: Burada şişmanlıktan kasıt fazla et toplamaktır.
Yani bu hal onlar arasında çoğalacaktır. Yoksa hepsi şişman olacaklar anlamında
değildir. Şişmanlığın yerilen olanı bunu özellikle elde etmek için yapılanıdır.
Ama hilkatinde bu vasıf olan kimse bunun kapsamına girmez. Bunu kendisi
sağlayan kişi ise mutad olandan fazla çokça yiyip içen kimse demektir. Buradaki
"şişmanlık" dan maksadın onların kendilerinde olmayan şeyleri çokça
elde ettiklerini ve sahip bulunmadıkları şeref ve benzeri hususları iddia eden
kimseler oldukları da söylenmiştir. Bununla çok mal toplamalarının kastedildiği
de söylenmiştir.
"Şahitlik etmeleri
istenmeden şahitlik ederler." Bu hadis, zahiri itibari ile
"şahitlerin en hayırlısı şahitlik etmesi istenmeden önce şahitlik yapan
kimsedir" şeklindeki diğer hadise muhalif görünmektedir. İlim adamları der
ki: Bu iki hadis bir arada şöyle telif edilebilir: Öbür hadiste yergi bir
insanın kendisinin bildiği bir hakkı hususunda bu hak sahibi şahitlik
yapılmasını istemeden önce acele edip şahitlik yapan kimse hakkındadır. Övgü
ise bir insan hakkında şahitlik edecek bir bilgisi bulunmakla birlikte o hak
sahibinin bu hakkı konusunda bilgi sahibi olmadığı halde sözkonusudur.
Böylelikle bunu hak sahibine istediği taktirde hakimin huzurunda bu hak ile
ilgili olarak şahit tutması için haber verir. Karşılığı Allah'tan beklenen bir
şahitlik (hisbe şehadeti) bulunan kimsenin durumu da bunun kapsamına girer.
Hisbe şahitliği ise yüce Allah'ın hakları ile ilgili bir şahitliktir. Böyle bir
kimse hakime gidip bu hak ile ilgili olarak şahitlik yapar. Bu da (bu davranışı
ile) övülen bir kişidir. Ancak şahitlik bir had ile ilgili olup onu
gizlemesinin masIahat olduğunu görmesi hali müstesnadır.
Bu iki hadisin
birbirleri ile cem ve telif edilmesine dair sözünü ettiğimiz bu açıklamabizim,
mezhep alimlerimizin, Malik'in ve ilim adamlarınınbüyük çoğunluğunun
benimsediği kanaattir. Doğrusu da budur.
Bununla ilgili olarak
zayıf bazı görüşler de ileri sürülmüştür. Bu görüşlerden birisi kayıtsız ve şartsız
olarak bu şekilde şahitlik yapanın yerildiği ve şahitlik yapanı öven hadisi bir
kenara bırakan kişinin görüşüdür. Bir diğer görüş ise bunu yalan şahitlik
olarak yorumlayanların görüşüdür. Bir diğer zayıf görüş ise bunu hadler ile
ilgili şehadet hakkında kabul edenlerin kanaatidir. Bütün bu görüşler de
tutarsızdır.
Abdullah b. Şubrume bu
hadisi, şahitlik etmesi istenmeden önce ikrara dair şahitlikte bulunmanın kabul
olunmayacağı hususundaki kanaatin lehine bir delil olarak göstermiştir. Bizim
ve cumhurun bu husustaki kanaati ise böyle bir şahitliğin kabul edileceği
şeklindedir.
6422-214/9- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar birlikte Gunder’DEN
tahdis etti. İbnu'l-Müsenna dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be tahdis etti, ben Ebu Cemre'yi dinledim. Bana Zehdem b. Mudarrib tahdis
etti, ben İmran b. Husayn'ı şöyle tahdis ederken dinledim: RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Şüphesiz en
hayırlılarınız benim kuşağımdır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra onlardan
sonra gelenler, sonra onlardan sonra gelenlerdir. " İmran dedi ki: Ben,
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendi kuşağından sonra (onlardan sonra
gelenleri) iki defa mı yoksa üç defa mı söylediğini bilmiyorum. "Sonra da
bunlardan sonra şahitlik etmeleri istenmediği halde şahitlik eden, hainlik eden
fakat kendilerine güvenilmeyen, adak aday ip gereğini yerine getirmeyen ve
aralarında şişmanlığın ortaya çıkacağı kimseler gelecektir. "
Diğer tahric: Buhari,
2651, 3650, 6428, 6695; Nesai, 3818
6423- .. ./10- Bana
Muhammed b. Hatim tahdis etti, bize Yahya b. Said tahdis etti. (H.) Bize
Abdurrahman b. Bişr el-Adevi de tahdis etti, bize Behz tahdis etti. (H.) Bana
Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Şebabe tahdis etti, hepsi Şu' be’DEN bu
isnad ile rivayet etti. Onların hadisinde şöyle denilmektedir: Kendi kuşağından
sonra iki kuşak mı yoksa üç mü söylediğini bilmiyorum.
Şebabe hadisinde de
şöyle demiştir: Ben Zehdem b. Mudarrib'i dinledim. O sırada bir ihtiyacı için bir
at üzerinde bana gelmişti. Bana tahdis ettiğine göre o İmran b. Husayn'l. ..
dinlemiştir.
Yahya ve Şebabe'nin
hadisi rivayetlerinde ise: ''Adak adarlar ve onu yerine getitmezler" (onu
yerine getirmezler anlamındaki fiili "vela yefune şeklinde''''söyledi.
Behz'in hadisinde ise İbn Cafer'in, dediği gibi "yulune" şeklindedir.
6424-215/11- Bize
Kuteybe b. Said ve Muhammed b. Abdulmelik elUmevi de tahdis edip dedi ki: Bize
Avane tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis
edip dedi ki: Bize Muaz b. Hişam tahdis etti, bana babam tahdis etti, (Ebu
Avane ile) ikisi Katade'den, o Zürare b. Evfa'dan rivayet etti, o İmran b.
Husayn'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu hadisi rivayet etti:
"Bu ümmetin en hayırlıları aralarında (peygamber olarak) gönderildiğim
kuşaktır, sonra onlardan sonra gelenler." Ebu Avane hadisinde şu ziyade
vardır: Üçüncüsünü zikretti mi etmedi mi Allah en iyi bilendir diyerek
Zehdem'in İmran'dan hadisini aynı şekilde rivayet etti. Hişam'ın Katade'den hadisinde
de: "Yemin etmeleri istenmeden de yemin ederler" ibaresini ziyade
olarak zikretti.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4657; Tirmizi, 2222
AÇIKLAMA: (6422)
"Hainlik ederler ve onlara güvenilmez." "Onlara güvenilmez"
anlamındaki vela yuttemenune" lafzı nüshaların bir çoğunda nun harfi
şeddeli olarak "yetemennevne" diye kaydedilmiş olmakla birlikte
bazılarında da "yu'temenune" şeklindedir. Bu da onlar beraberinde
eminlik, güvenilirlik kalmayacak şekilde açık bir surette hainlik ederler
demektir.
Bu ise bir defalığına
pek önemsenmeyen bir hususta hainlik eden kimsenin halinden farklıdır. Onun
hainlik ettiği söylenebilse de bazı durumlarda bundan dolayı eminlik
çerçevesinin dışına çıkmaz.
''Adak adarlar ve onu
yerine getirmezler." "Yurune, yerine getirirler" fiili bir
rivayette "yerune" şeklindedir, her ikisi de doğrudur. Çünkü fiil,
vefa ve evfa olarak kullanılır.
Hadisten, adağın
gereğinin yerine getirilmesinin vacip olduğu hükmü anlaşılmaktadır. O ise görüş
ayrılığı sözkonusu olmamak üzere vaciptir. Daha önce ilgili babında baştan
adakta bulunmak nehyedilmiş ise de.
Bu hadislerde nübüvvetin
bir takım delilleri ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in açık bir
mucizesi vardır. Çünkü haber verdiği bütün bu hususlar haber verdiği şekilde gerçekleşmiştir.
"Ebu Cemre'yi şöyle
derken dinledim: Bana Zehdem b. Mudarrib tahdis etti." Ebu Cemre'nin adı
Nasr b. İmran'dır. Buna dair açıklama daha önce İman Kitabı'nda Abdulkayslılar
heyeti ile ilgili hadiste ve daha başka birkaç yerde geçmiş bulunmaktadır.
Burada onun kastedildiğinde görüş ayrılığı yoktur. "Zehdem" isminde
ze fethalı, he sakin, sonra fethalı bir dal iledir. "Mudarrib"
isminde mim ötreli, dat fethalı, şeddeli ve de kesrelidir.
6425-216/12- Bize -Lafız
kendisine ait olmak üzere- Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Şuca' b. Mahled tahdis edip
dediler ki: Bize Huseyn -ki o, İbn Ali el-Cu'fi'dir- Zaide'den tahdis etti. O,
Süddi'den, o Abdullah el-Behi'den, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Bir
adam, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: İnsanların hayırlıları kimlerdir,
diye sordu. O: ''Aralarında bulunduğum kuşaktır, sonra ikincisidir, sonra da
üçüncüsüdür" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "es-Süddi'den,
o Abdullah el-Behi'den, o Aişe'den" buradaki "el-Behi" nisbetinde
be harfi fethalı he kesrelidir. Bu isnad da Darakutni'nin istidrakte bulunduğu
isnadlardan olup şöyle demiştir: el-Behi ancak Urve'den, o Aişe'den diye
rivayet etmiştir.
Kadı Iyaz dedi ki: Hadis
alimleri onun Aişe’DEN rivayetinin sahih olduğunu söylemişlerdir. Nitekim
Buhari de onun Aişe’DEN rivayetini zikretmiş bulunmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: