SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
42 - باب
من فضائل
سلمان و صهيب
وبلال، رضي
الله تعالى
عنهم
42- SELMAN, SUHAYB VE
BİLAL (R.A.)'IN BAZI FAZİLETLERİ BABI
170 - (2504) حدثنا
محمد بن حاتم.
حدثنا بهز.
حدثنا حماد بن
سلمة عن ثابت،
عن معاوية بن
قرة، عن عائذ
بن عمرو؛
أن
أبا سفيان أتى
على سلمان و
صهيب وبلال في
نفر. فقالوا:
والله! ما أخذت
سيوف الله من
عنق عدو الله
مأخذها. قال
فقال أبو بكر:
أتقولون هذا
لشيخ قريش
وسيدهم؟. فأتى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فأخبره.
فقال "يا أبا
بكر! لعلك
أغضبتهم. لئن
كنت أغضبتهم
لقد أغضبت
ربك".
فأتاهم
أبو بكر فقال:
يا إخوتاه!
أغضبتكم؟
قالوا: لا.
يغفر الله لك.
يا أخي!
6361-170/1- Bize
Muhammed b. Hatim tahdis etti, bize Behz tahdis etti, bize Hammad b. Seleme,
Sabifden tahdis etti, o Muaviye b. Kurra'dan, o Aiz b. Amr'dan rivayet ettiğine
göre Ebu Süfyan birkaç kişi ile birlikte bulunan Selman, Suhayb ve Bilal'in
yanından geçince onlar: Allah'a yemin olsun ki Allah'ın kılıçları Allah
düşmanının boynunda olması gereken yeri bulmadı, dediler. Bunun üzerine Ebu
Bekir: Siz bu sözleri Kureyş'in şeyhi ve efendisi olan birisine mi
söylüyorsunuz, dedi. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına giderek
O'na bunu haber verince Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Ebu Bekir! Onları kızdırmış olabilirsin. Andolsun eğer onları kızdırdıysan
Rabbini kızdırdın demektir" buyurdu.
Bunun üzerine Ebu Bekir
yanlarına gitti: Kardeşlerim sizi kızdırdım mı?, dedi. Onlar: Hayır, Allah sana
mağfiret buyursun kardeşcağIZım, dediler.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Ebu
Süfyan birkaç kişi ile birlikte bulunan Selman, Suhayb ve Bilal'in yanından
geçti... boynunda alması gereken yeri almadı." Buradaki "me'hezeha:
alması gereken yer" lafzını iki şekilde zaptetmişlerdi. Birisi (mim
harfinden sonraki) hemze kasr ile ve hı harfi fethalı öbürü ise med ile ve
hemze kesreli (mahiziha şeklinde) zaptetmişlerdir. Her ikisi de sahihtir.
Ebu Süfyan'ın bu gelişi
Hudeybiye barışından sonraki ateşkes döneminde kafir olduğu sırada
gerçekleşmişti.
Hadis, Selman'ın ve
diğer arkadaşlarının açık bir faziletini dile getirmekte, ayrıca hadisten zayıf
ve dinine bağlı kimselerin kalplerini incitmeyip onlara ikramda bulunmak,
onlara iyi ve güzel muamele ebnek gerektiği de anlaşılmaktadır.
"Kardeşlerim sizi
kızdırdım mı? Onlar: Hayır, Allah sana mağfiret buyursun kardeşcağızım,
dediler." Burada "ya uhayye: kardeşcağızım" lafzını hemze ötreli
küçülbne ismi olarak zaptebnişlerdir. Bu da sevgi, rikkat ve muhabbet ifade
eden bir küçülbne ismidir. Bazı nüshaIarda ise hı harfi fethalı (ya ahi:
kardeşim) şeklindedir. Kadı Iyaz dedi ki: Ebu Bekir’DEN rivayet edildiğine göre
o böyle bir kipi kullanmayı yasakIamış ve: Allah sana afiyet versin, Allah sana
rahmet ihsan buyursun de, fazlasını söyleme demektir. Yani duadan önce
"la: hayır" lafzını kullanma. Çünkü bu durumda ifadenin şekli yapılan
duanın nefyedilmesi (olumsuzlanması) şeklini alır. Bazılan da: La ve
yağfirullahi lek: Hayır ve Allah da sana mağfiret buyursun" de,
demişlerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
43- ENSAR
(R.A.)'IN BAZI FAZİLETLERİ HAKKINDA BİR BAB