SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
36- BEDİR'E KATILANLAR
(R.A.)'IN BAZI FAZİLETLERİ VE HATİB BİN EBİ BELTEA KISSASI BABI
6351-161/1- Bize Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe, Amr en-Nakid, Züheyr b. Harb, İshak b. İbrahim ve İbn Ebi
Ömer -lafız Amr'a ait olmak üzere- tahdis etti, İshak bize Süfyan b. Uyeyne
Amr'dan haber verdi derken diğerleri tahdis etti, dedi. (Amr) Asam b.
Muhammed'den rivayet etti: Bana Ubeydullah b. Ebi Rafi -ki o Allah'ın
katibi'dir- tahdis edip dedi ki: Ali (r.a.)'ı şöyle derken dinledim: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni, Zübeyr'i ve Mikdad'ı gönderip: ''Ravzatu
Hah denilen yere gidin. Orada beraberinde bir mektup bulunan bir kadın
bulacaksınız. O mektubu o kadından alın" buyurdu. Derhal atlarımızı
koşturarak yola koyulduk. Derken o kadın ile karşılaşlık. Mektubu çıkart,
dedik. Yanımda mektup yok, dedi. Biz: Ya mektubu çıkarlırsın yahut da
elbiselerini çıktartırsın deyince mektubu örgülü saçlarının arasından çıkardı.
Biz de onu alıp Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirdik. Mektupta
şunları gördük: Hatib b. Ebu Belta'dan Mekke'lilerden müşriklere bazı kimselere
yazılmış ve kendilerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir
durumunu haber veriyordu. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Hdtib bu ne" buyurdu. Hatib: Bana yapacağın muamelede acele etme ey
Allah'ın Rasulü! Ben Kureyşliler arasına sonradan katılmış bir kişi idim-
Süfyan: ben onlarla antlaşmalı birisi idim, bizzat Kureyşlilerden değildi,
dedi- seninle birlikte bulunan diğer muhacirlerin ise (Kureyşliler ile)
akrabalıkları vardı ve bu sayede kendi aile fertlerini koruyabiliyorlardı. Ben
de mAdem onlar arasında böyle bir neseb akrabalığım yok bari o vesile ile
akrabalarımı koruyacakları şekilde onlara bir iyilik yapmak istedim. Ben bu işi
kafir olduğum için de yapmadım, dinimden döndüğüm için de yapmadım, müslüman
olduktan sonra küfre razı olduğum için de yapmadım, dedi.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'de: "Doğru söyledi" buyurdu. Bu sefer Ömer: Ey Allah'ın
Rasulü! Beni bırak da şu münafığın boynunu vurayım, dedi. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki o Bedir'e katılmıştır. Nereden
biliyorsun belki de Allah Bedir'e katılanlara muttali olmuş ve: İstediğinizi
yapın, ben size mağfiret buyurdum, demiş olabilir" buyurdu. Sonra Aziz ve
Celil Allah: "Ey iman edenler! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız
olanları ... veliler edinmeyin" (Mümtahine, 1) ayetini indirdi.
Ebu Bekir ve Zuheyr'in
hadisi rivayetlerinde ayet zikredilmemiştir. İshak ise rivayetinde ayetin
Süfyan tarafından tilavet edildiğini belirtmiştir.
Diğer tahric: Buhari,
4274, 3007, 4890; Ebu Davud, 2650; Tirmizi, 3305
AÇIKLAMA: "Ravzatu
Hah " iki hı iledir. Bütün ilim adamlarının söyledikleri ve bütün
rivayetlerde ve kitaplarda yer alan doğru şekil budur. Ama Buhari'de Ebu
Avane'nin rivayeti olarak ha ve cim ile "Hacc" diye kaydedilmiştir.
İlim adarriları da bunun Ebu Avane'nin bir yanlışı olduğunu ve onun bunu
"Zatu Hacc" ile karıştırmış olduğunu da ittifakla söylemişlerdir.
Zatuhacc ise . hacıların yolu üzerinde Medine ile Şam arasında bir yerdir.
Ravzatuha ise Medine'ye yakın, Mekke ile Medine arasındadır. el-Metali sahibi
dedi ki: es-Saidi burası Mekke'ye yakındır, demiştir. Ama doğru olan
birincisidir.
"Orada beraberinde
bir mektup bulunan bir kadın bulacaksınız." Burada zaina: kadın cariye
demektir. Zainanın asıl anlamı hevdecdir. Cariyeye bu ismin veriliş sebebi ise
cariyenin hevdecin içinde seyahat etmesinden dolayıdır. Bu cariye Kureyşli
İmran b. Ebu Sayfiye ait Sare adında bir cariye idi.
Bu hadiste, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in açık bir mucizesivardır. Hadisten ayrıca şu
hükümler de anlaşılmaktadır:
1. Erkek yahut kadın
olsun casusların mektuplarının açılıp okunması sureti ile gizlilikleri açığa
çıkartılır.
2. Fesat çıkartan bir kadının
tesettürü -eğer bir masIahat varsa yahut da tesettüründe bir kötülük varsa-
açılır, gizlediği açığa çıkarılır. Ama eğer tesettüründe bir kötülük yoksa ve
bundan dolayı da bir masIahat ortadan kalkmıyorsa tesettür mendup olur.
Tesettürün (bu gibi kimseler için) teşvik edilmesi hakkındaki hadisler buna
göre yorumlanır.
3. Casusluk yapan kimse
ile onun dışında büyük günah işleyen kimseler bundan dolayı kafir olmazlar. Bu
tür bir am el ise kesin olarak büyük bir günahtır. Çünkü Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e eziyeti de ihtiva etmektedir. Ona eziyet etmenin büyük bir
günah olduğunda ise şüphe yoktur. Çünkü yüce Allah: "Allah'a ve Rasulüne
eziyet edenlere muhakkak Allah onlara ... lanet eder" (Ahzab, 57)
buyurmuştur.
4. Asi olan bir
günahkara imamın izni olmadan had vurulmaz, ona ta'zir de yapılmaz.
5. İmamın (devlet
başkanının) ve hakimin meclis arkadaşları uygun gördüklerini istişare olmak
üzere söylemeleri sözkonusudur. Nitekim Ömer, Hatib'in boynunun vurulması
şeklindeki kanaatini ifade etmiştir. Şafii mezhebi ile bir grubun kanaatine
göre müslüman casusa ta'zir uygulanır ama öldürülmesi caiz değildir. Bazı
Maliki mezhebi alimleri ise tevbe etmesi hali dışında öldürülür. Bazıları ise
tevbe etse dahi öldürülür, demiş. Malik ise onun hakkında imam kendi ictihadına
göre uygulama yapar, demiştir.
"Mektubu saçının
örgüsünden çıkardı." Akisa (ikasın tekili) örülmüş saç demektir.
"Belki de Allah
Bedir'e katılanlara muttali olmuş ... " İlim adamları der ki:
Bu onların ahirette
günahlarının mağfiret olunacağı anlamındadır. Yoksa onlardan herhangi bir kimse
eğer haddi gerektiren bir iş ya da bir başka davranış yapacak olursa, dünyada
ona gereği olan ceza uygulanır. Kadı Iyaz haddin uygulanacağı üzerinde icma
bulunduğunu nakletmiştir. Nitekim Ömer de onların bazılarına had uygulamıştır.
(Kadı Iyaz) dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Bedir'e katılmış
birisi olmakla birlikte Mistah'a had vurmuştur.
6352- .. ./2- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Muhammed b.
Fudayl tahdis etti. (H.)
Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Abdullah b. İdris haber verdi. (H.)
Bize Rifaa b. el-Heysem el-Vasıti de tahdis etti, bize Halid -yani b. Abdullah-
tahdis etti, hepsi Husayn'dan, o Sa'd b. Ubeyde'den, o Ebu Abdurrahman
el-Sülemi'den, o Ali (radıyallahu anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Ebu Mersed el-Ganevi'yi ve Zubeyr
b. el-Avvam'ı -hepimiz de süvari olduğumuz halde- gönderdi ve:
"Ravzatu Hahya
vanncaya kadar gidin. Orada beraberinde Hatib'den müşriklere yazılmış bir
mektup bulunan müşriklerden bir kadın bulacaksınız" buyurdu. Sonra hadisi
Ubeydullah b. RM"in Ali'den rivayet ettiği manada olmak üzere zikretti.
Diğer tahric: Buhari,
3983,6259,3081,6939; Ebu Davud, 2651
AÇIKLAMA: "Ali
(radıyallahu anh) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni ve Ebu
Mersed el-Ganevi'yi... gönderdi." Önceki rivayette Ebu Mersed yerine
Mikdad zikredilmişti. Arada bir aykırılık yoktur. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Ali, Zubeyr, Mikdad ve Ebu Mersed olmak üzere dört kişi göndermişti.
6353-162/3- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Rumh da
tahdis etti, bize Leys, Ebu Zubeyr'den haber verdi. Onun cabir'den rivayet
ettiğine göre Hatib'e ait bir köle Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gelerek Hatib'i şikayet etti ve: Ey Allah'ın Rasulü! Yemin olsun Hatib ateşe
girecektir, dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Valan söyledin. Ona girmeyecektir. Çünkü o Bedir'e ve Hudeybiye'ye
katılmıştır" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizi,
3864
AÇIKLAMA: "Ey
Allah'ın Resulü! Yemin olsun Hatib ateşe girecektir ... Bunun üzerine
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yalan söyledin ... buyurdu."
Hadisten:
1. Bedir ve Hudeybiye'ye
katılanların fazileti ile onlardan birisi olduğu için Hatib'in fazileti dile
getirilmektedir.
2. Yalan söylemek lafzı
bir şey hakkında gerçekte olduğu durumun hilafina kasten ya da yanılarak haber
vermek demektir. Bunun geçmiş ya da gelecek ile ilgili bir haber olmasında da
fark yoktur. Mutezile ise bunu özel olarak kasten verilen haberler hakkında
kabul etmişlerdir. Mesele daha önce İman Kitabı'nda geçti.
Bazı dil bilginleri de
şöyle demiştir: Yalan -gelecek ile ilgili olanların aksine- ancak geçmişe dair
verilen haberler hakkında sözkonusudur. Fakat bu hadis onların da kanaatini
reddetmektedir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
37- ŞECERE
ASHABININ YANİ RIDVAN BEYATİNE KATILANLARIN (R.A.) BAZI FAZİLETLERİ BABI