|
SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
29 - باب
من فضائل جرير
بن عبدالله،
رضي الله تعالى
عنه
29- CERİR BİN ABDULLAH
(R.A.)'IN BAZI FAZİLETLERİ BABI
134 - (2475) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا خالد
بن عبدالله عن
بيان، عن قيس
بن أبي حازم،
عن جرير بن
عبدالله. ح
وحدثني
عبدالحميد بن
بيان. حدثنا
خالد عن بيان
قال: سمعت قيس
بن أبي حازم
يقول: قال جرير
بن عبدالله:
ما
حجبني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم منذ
أسلمت. ولا
رآني إلا ضحك.
6313-134/1- Bize Yahya b.
Yahya tahdis etti, bize Halid b. Abdullah, Beyan'dan haber verdi, o Kays b. Ebu
Hazim'den, o Cerir b. Abdullah'dan rivayet etti. (H.) Bana Abdulhamid b. Beyan
da tahdis etti. Bize Halid, Beyan'dan şöyle dediğini tahdis etti. Ben, Kays b.
Ebu Hazim'i şöyle derken dinledim: Cerir b. Abdullah dedi ki: Müslüman
olduğumdan beri Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni perde arkasında
bekletmemiştir. Beni her gördüğünde de mutlaka gülmüştür.
Diğer tahric: Buhari,
3035, 3822, 6089; Tirmizi, 3820, 3821; İbn Mace, 159 -uzunca-
135 - (2475) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع
وأبو أسامة عن
إسماعيل. ح
وحدثنا ابن
نمير. حدثنا عبدالله
بن إدريس.
حدثنا
إسماعيل عن
قيس، عن جرير.
قال : ما
حجبني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم منذ
أسلمت. ولا
رآني إلا تبسم
في وجهي. زاد
ابن نمير في
حديثه عن ابن
إدريس: ولقد
شكوت إليه إني
لا أثبت على
الخيل. فضرب
بيده في صدري
وقال: "اللهم!
ثبته. واجعله
هاديا مهديا".
6314-135/2- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Veki' ve Ebu Usame, İsmail'den tahdis
etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize Abdullah b. İdris tahdis etti,
bize İsmail, Kays’DAN tahdis etti, o Cerir’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Müslüman olduğumdan beri Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni perde
arkasında bekletmemiştir. Beni her gördüğünde de mutlaka yüzüme gülümsemiştir,
dedi.
İbn Numeyr hadisinde İbn
İdris'den şunu ilave etmiştir: Ben O'na atlar üzerinde sağlam duramadığımdan
şikayet ettim. Bunun üzerine O eli ile göğ- . süme vurdu ve: ''Allah'ım onun
Sabit durmasını sağla ve onu hidayete ileten ve hidayete erdirilmiş kıl"
buyurdu.
AÇIKLAMA: "Müslüman
olduğumdan beri Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni perde arkasında
bekletmemiştir ve her gördüğünde de mutlaka gülmüştür." Yani hiçbir
zamanda O'nun huzuruna girmemi engellememiştir. "Gülmek"den maksat
ise ikinci rivayette açıkça ifade ettiği gibi "gülümsemesi" dir.
Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bunu ikram olmak, lütuf ve
güleryüz göstermek için yapmıştır.
Hadisten, gelen kimseye
karşı böyle bir güzel davranışın müstehap olduğu ve Cerir'in de açık bir
fazileti anlaşılmaktadır.
136 - (2476) حدثني
عبدالحميد بن
بيان. أخبرنا
خالد عن بيان،
عن قيس، عن
جرير. قال : كان
في الجاهلية
بيت يقال له
ذو الخلصة.
وكان يقال له
الكعبة
اليمانية
والكعبة
الشامية. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "هل أنت
مريحي من ذي
الخلصة
والكعبة
اليمانية
والشامية؟"
فنفرت إليه في
مائة وخمسين
من أحمس.
فكسرناه
وقتلنا من
وجدنا عنده.
فأتيته
فأخبرته. قال:
فدعا لنا
ولأحمس.
6315-136/3- Bana Abdulhamid
b. Beyan tahdis etti, bize Halid, Beyan’DAN haber verdi, o Kays'dan, o
Cerir’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Cahiliye döneminde kendisine Zülhalasa
denilen bir ev (mabed) vardı. Aynı zamanda ona elkabetul yemaniye ve
elkabetuşşamiyye de denilirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Beni Zülhalasadan, elkabel yemaniye ve eşşamiyyeden rahatlatır
mısın" buyurdu. Bunun üzerine biz de Ahmeslilerden yüz eHi kişi olarak ona
gittik. Onu kırdık, yanında bulduklarımızı öldürdük. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gelip O'na durumu haber verdim. (Cerir) dedi ki: Bize ve
Ahmeslilere dua etti.
137 - (2476) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا جرير
عن إسماعيل بن
أبي خالد، عن
قيس بن أبي
حازم، عن جرير
بن عبدالله
البجلي. قال
: قال
لي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "يا جرير!
ألا تريحني من
ذي الخلصة"
بيت لخثعم كان
يدعى كعبة
اليمانية. قال
فنفرت في
خمسين ومائة
فارس. وكنت لا
أثبت على
الخيل. فذكرت
ذلك لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فضرب
يده في صدري
فقال "اللهم!
ثبته. واجعله
هاديا مهديا".
قال
فانطلق
فحرقها
بالنار. ثم
بعث جرير إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رجلا
يبشره. يكنى أبا
أرطاة، منا.
فأتى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فقال له: ما
جئتك حتى
تركناها
كأنها جمل أجرب.
فبرك رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
خيل أحمس
ورجالها، خمس
مرات.
6316-137/4- Bize İshak
b. İbrahim tahdis etti, bize Cerir İsmail b. Ebu Halid'den haber verdi, o Kays
b. Ebu Hazim'den, o Cerir b. Abdullah elBecel!’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Cerir! Zülhalasa'dan
yana beni rahata kavuşturmaz mısın" buyurdu. O Kabetul yemaniyeyye (yemen
kabesi) diye bilinen Hassamlılara ait bir ev (mabed) idi.
(Cerir) dedi ki: yüz
elli atlı ile birlikte yola çıktım. At üzerinde duramıyordum. Bunu Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem}'e söylediğim zaman eli ile göğsüme vurdu ve:
"Allah'ım ona sebat ver ve onu hidayete ileten ve hidayete erdirilen
kıl" buyurdu.
Bunun üzerine Cerir
gitti ve orayı ateşle yaktı. Sonra Cerir, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e -bizden- Ebu Ertat künyeli bir adamı ona müjde vermek üzere gönderdi.
Bu, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'e gelerek O'na:
Biz onu uyuz olmuş bir
deve gibi bir halde bırakmadan ben sana gelmedim, dedi. Bunun üzerine
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ahmeslilerin atlıları na ve
piyadelerine beş defa mübarek olmaları için dua etti.
137-م - (2476)
حدثنا أبو بكر
بن أبي شيبة.
حدثنا وكيع. ح
وحدثنا ابن
نمير. حدثنا
أبي. ح وحدثنا
محمد بن عباد.
حدثنا سفيان.
ح وحدثنا ابن
أبي عمر.
حدثنا مروان
(يعني
الفزاري). ح
وحدثني محمد
بن رافع. حدثنا
أبو أسامة.
كلهم عن إسماعيل،
بهذا الإسناد.
وقال في حديث
مروان: فجاء
بشير جرير،
أبو أرطاة،
حصين بن
ربيعة، يبشر النبي
صلى الله عليه
وسلم.
6317- .. ./5- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Veki' tahdis etti. (H) Bize İbn Numeyr de
tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H) Bize Muhammed b. Abbad da tahdis etti,
bize Süfyan tahdis etti. (H) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Mervan
-yani el-fezari- tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize
Ebu Usame tahdis etti. Hepsi İsmail’DEN bu isnad ile rivayet etti. Mervan
hadisinde şöyle dedi: Cerir'in Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'e müjdeyi
götüren müjdecisi Ebu Ertat Husayn b. Rabia idi.
AÇIKLAMA: (6315)
"Zülhalasa" hı ve lam iledir. Meşhur olan da budur. Kadı Iyaz ise
aynı zamanda lam harfinin fethalı olması ile birlikte hı harfinin ötreli
(zülhulesa) okunacağını nakletmektedir. Yine hı harfi fethalı lam harfi sakin
(zülhalsa) söyleyişini de nakletmiştir. Burası Yemen'de bulunan ve içinde
tapındıkları putların yer aldıkları bir ev (mabed) idi.
. "Ona
el-Ka'betu'l-Yemaniyye ve el kabetul şamiye denilirdi" Bazı nüshalarda
arada vav bulunmaksızın "el-Ka'betu'l-Yemaniyye, el-Ka'betu'şŞamiyye"
şeklindedir. Ama bu söyleyiş yanlış anlamaya sebeptir. Maksat şudur: Onlar
Zülhalasa'ya "el-Ka'betu'l-Yemamiyye " adını verirlerdi. Mekke'de
bulunan kabe-i muazzama ise" el-Ka'betu'ş-Şamiyye" diye
adlandırılırdı. Birbirlerinden ayırdedilmeleri için onlara farklı isimler verdiler.
İşte maksat budur, lafız buna göre yorumlanır. Buna göre takdiri oraya
el-Ka'betu'lYemaniyye denilirken Mekke'dekine de (el-Ka'betu')ş-Şamiyye
denilirdi. Bunu (arada vav olmaksızın) el-Ka'betu'l-Yemaniyye,
el-Ka'betu'ş-Şamiyye diye rivayet edenlerin rivayetine göre manası bu iki
lafızdan birisi bir yerin diğeri ise bir diğerinindir denilmesine benzer.
"Sen beni
Zülhalasa'dan ve el-Ka'betu'l-Yemaniyye ve eş-Şamiyye'den rahata kavuşturur
musun" ibaresi hakkında da Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Burada
şamiyenin sözkonusu edilmesi ravilerden birisinin yanılması ve yanlışıdır.
Doğrusu bunun yer almamasıdır. Buhari de bunu bu isnad ile zikretmiş olup, onda
bu fazlalık ve yanılma bulunmamaktadır.
Kadı Iyaz'ın bu
açıklaması ise pek iyi değildir. Aksine bu lafzı te'vil etmek mümkündür. Bu
durumda ifadenin takdiri şöyle olur: Sen beni bunların el-Ka'betu'l-Yemaniyye
ve (elkabetu) eşşamiye demelerinden ve böyle bir adlandırmada bulunmayı
gerektiren bu yerin varlığından rahata kavuşturur musun demek olur.
"Çıktım" sözü ile de savaşa çıktım demek istemiştir.
(6316) "
el-Ka'betu'l-Yemaniyye diye anılan" bütün nüshalarda bu şekildedir. Bu da
mevsufun sıfatına izafe edilmesi türünden olup, Kufeliler bunu caiz kabul
ederler. Basralılar ise bu hususta hazfedilmiş bir ifade olduğunu takdir
ederler. Yani kabetul cihetil yemaniye: yemen cihetindeki kabe şeklindedir.
"Yemaniye" de meşhur olan söyleyişe göre ikinci ye şeddesizdir.
Şeddeli olarak da nakledilmiştir. Açıklaması Hacc Kitabı'nda geçti.
"Uyuz bir deve
gibi" yani uyuz olduğu için katrana sıvanmış, bundan dolayı da kapkara
kesilmiş deve demektir. Bununla yakıldığından ötürü kapkara kesildiğini
kastetmektedir.
Hadisten, bablın
izlerinin ibret verecek şekilde ortadan kaldırılması ve bunda (gerektiğinde)
işin ileriye götürülebileceği anlaşılmaktadır. Yine bu hadiste fetih ve benzeri
hususları bildirecek müjdeci göndermenin müstehap olduğu da anlaşılmaktadır.
"Cerir'in müjdecisi
Ebu Ertat Husayn b. Rabia geldi." Bazı nüshalarda bu şekilde sad ile
"Husayn" şeklinde olmakla birlikte birçoğunda sin ile
"Hüseyn" şeklindedir. Kadı lyaz her iki şekli de zikrederek doğrusu
sad iledir. İbn Mahan'ın nüshasında var olan da budur, demiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
30- ABDULLAH BİN
ABBAS (R.A.)'IN FAZİLETLERİ BABI