SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
15- NEBİ (S.A.V.)'İN
KIZI (A.S.)'IN FAZİLETLERİ BABI
6257-93/1- Bize Ahmed b.
Abdullah b. Yunus ve Kuteybe b. Said ikisi Leys b. Sa'd’dan tahdis etti. İbn
Yunus dedi ki: Bize Leys tahdis etti, bize Abdullah b. Ubeydullah b. Ebu
Muleyke el-Kuraşi et-Teymi'nin tahdis ettiğine göre Misver b. Mahreme kendisine
şunu tahdis etti: O RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i minber üzerinde
şöyle buyururken dinlemiştir: "Şüphesiz Hişam b. el-Muğire'nin oğulları
kızlarını Ali b. Ebu Talib'e nikahlamak için benden izin istediler. Ben onlara
izin vermem. Tekrar söylüyorum izin vermem. Tekrar söylüyorum izin vermem.
Ancak Ebu Talib'in oğlu kızımı boşayıp sonra onların kızlarını nikahlamak
istemesi hali müstesnadır. Şüphesiz benim kızım benden bir parçadır. Onu
şüpheye düşüren beni de şüpheye düşürür. Ona eziyet veren şey bana da eziyet
verir. "
6258-94/2- Bana Ebu
Ma'mer İsmail b. İbrahim el-Hüzeli tahdis etti, bize Süfyan Amr'dan tahdis
etti, o İbn Ebu Muleyke'den, o Misver b. Mahreme'den şöyle dediğini rivayet
etti: RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fatıma şüphesiz benden
bir parçadır. Ona eziyet veren bana da eziyet verir" buyurdu.
6259-95/3- Bana Ahmed b.
Hanbel tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim haber verdi, bana babam Velid b.
Kesir'den tahdis etti, bana Muhammed b. Amr b. Halhale ed-Düeli'nin tahdis
ettiğine göre İbn Şihab kendisine şunu tahdis etti: Ali b. el-Hüseyin'in
kendisine tahdis ettiğine göre Hüseyin b. Ali'nin (rahmetullahi aleyh)
öldürülmesinden sonra Yezid b. Muaviye'nin yanından dönüp Medine'ye geldikleri
zaman Misver b. Mahreme onunla karşılaşmış ve kendisine: Bana yerine getireyim
diye emredeceğin bir ihtiyacın var mı, dedi. Ben ona: Hayır, dedim.
Bu sefer Misver ona:
RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kılıcını bana verir misin? Çünkü
ben bunların sana baskın gelerek onu senden alacaklarından korkarım. Allah'a
yemin ederim ki eğer onu bana verecek olursan canım çıkmadıkça kesinlikle ona
ulaşılamayacaktır. Çünkü Ali b. Ebu Talib, Fatıma (r.anha)'nın üzerine Ebu
Cehil'in kızına talib oldu. Bunun üzerine ben, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in bu minberi üzerinde bu hususta insanlara hutbe verip -ki ben o gün
baliğ olmuştum- şöyle buyurduğunu dinledim: "Şüphesiz Fatıma bendendir ve
gerçekten ben onun dini hususunda fitneye düşürüleceğinden korkanm."
(Misver) devamla dedi
ki: Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abduşşems oğullarından bir
damadını sözkonusu etti. Damat olarak onu güzelce övdü ve şöyle buyurdu:
"Benimle konuştu, doğru söyledi, bana söz verdi, verdiği sözünü tamamen
yerine getirdi. Gerçek şu ki ben helal olan bir şeyi haram kılmadığım gibi
haram olanı da helal kılmam. Ama Allah'a yemin ederim ki Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in kızı ile Allah'ın düşmanının kızı ebediyyen bir yerde bir
araya gelmeyecektir. "
Diğer tahric: Buhari,
926, 927 -muallak olarak olayı zikretmeden-, 3110, 3714; Ebu Davud, 2069, 2070;
İbn Mace, 1999
6260-96/4- Bize Abdullah
b. Abdurrahman ed-Darimı tahdis etti, bize Ebu'l-Yeman haber verdi, bize Şuayb,
Zühri'den haber verdi, bana Ali b. Hüseyin'in haber verdiğine göre Misver b.
Mahreme kendisine şunu haber verdi: Ali b. Ebu Talib (radıyallahu anh) yanında
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in kızı bulunduğu halde Ebu Cehil'in
kızına talib oldu. Fatıma bunu işitince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem}'e geldi ve O'na: Senin kavmin senin kızlarının adına kızmadığından söz
ediyorlar. İşte Ali, Ebu Cehil'in kızını nikahlamak istiyor, dedi.
Misver dedi ki: Bunun
üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağa kalktı.
Teşehhüd getirdiği zaman
teşehhüdünü işittim. Sonra şöyle buyurdu: "İmdi şüphesiz ben Ebu'l-As b.
er-Rabi'ye (bir kızımı) nikahladım. O bana ne söylediyse doğru söyledi.
Şüphesiz Muhammed'in kızı Fatıma benden bir parçadır. Ben onların onu ancak
fitneye (belaya) maruz bırakmalarından korkarım. Allah'a yemin ederek şunu
söylüyorum ki Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızı ile Allah'ın
düşmanının kızı ebediyyen aynı adamın yanında bir arada olmayacaktır. "
Misver: Bunun üzerine
Ali ona talib olmaktan vazgeçti, dedi.
6261- .. ./5- Bunu bana
Ebu Ma'n er-Rakaşi de tahdis etti, bize Vehb -yani b. Cerir- babasından tahdis
edip dedi ki: Ben Numan'ı -yani b. Raşid'iZühri'den bu isnad ile hadisi buna
yakın olarak tahdis ederken dinledim.
AÇIKLAMA: (6257)
"Haşim b. el-Muğireoğulları ... benden izin istediler. .. ona eziyet veren
şey bana da eziyet verir. " Diğer rivayette: " (6259) "Ben ne
haram olan bir şeyi helal ederim ne de helal olan bir şeyi haram ederim ...
" diğer rivayette de (6260) "şüphesiz Fatıma benden bir parçadır. ..
"
Bad'a be harfi fethalı
olarak ve başka türlüsü de olmaz et parçası demektir. Mim harfi ötreli
"mudga" da böyledir. "Onu şüpheye düşüren"deki
"reyb" hakkında İbrahim el-Harbi şöyle diyor: Reyb akıbetinden
korktuğun için seni şüphe ve tereddüte düşüren şeydir. Ferra da:
"Rabe" ile "erabe" aynı anlamdadır. Ebu Zeyd dedi ki: Rabe
kesinlikle şüpheye düşüren şey için kullanılır, erabe ise şüpheye düşüren ya da
yanıltan şeyanlamındadır. Yine Ebu Zeyd ve başkalarından da Ferra'nın, dediği
gibi açıklama nakledilmiştir.
İlim adamları der ki: Bu
hadis-i şerif ile Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hayatta iken her bir
durumda ve her ne şekilde olursa olsun isterse bu esası itibari ile mübah olan
bir sebebten kaynaklansın O'na eziyet etmek haram kılınmaktadır. Bu hususta
başkası ondan farklıdır. İlim adamları der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Ali (radıyallahu anh)'a Ebu Cehil'in kızını nikahlamasının mübah
olduğunu "ben helal olan bir şeyi haram kılmıyorum" buyruğu ile
bildirmiş olmakla birlikte hadiste açıkça (nas ile) belirtilmiş iki illet
sebebi ile ikisinin aynı nikah altında bulunmalarını yasaklamış bulunmaktadır:
1. Böyle bir iş
Fatıma'ya eziyet verir. O taktirde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de eziyet
görür. Bunun sonucunda O' na eziyet veren kişi helak olur. İşte hem Ali'ye hem
de Fatıma'ya olan mükemmel derecedeki şefkatinden ötürü böyle bir işin
yapılmasını nehy etmiştir.
2. Kıskançlık sebebi ile
Fatıma (radıyallahu anha)'nın fitneye düşmesinden korkmuştur. Denildiğine göre
bundan maksat her ikisinin aynı nikah altında bulundurulmasını yasaklamak
değildir. Aksine bunun anlamı Allah'ın lütfu ile onların bir arada (aynı nikah
altında) toplanmayacaklarını bildirmesidir. Nitekim Enes b. en-Nadr da: Allah'a
yemin olsun ki Rubeyyin dişi kırılmayacaktır", demişti. Bununla birlikte
ikisinin aynı nikah altında bulundurulmasının haram kılınmasının kastedilmiş
olma ihtimali de vardır. O taktirde "ben helal olan bir şeyi haram
kılmıyorum" buyruğu yani ben Allah'ın hükmüne aykırı bir şey söylemiyorum.
Çünkü o bir şeyi helal kılmışsa ben onu haram etmem. Eğer bir şeyi haram
kılmışsam ben onu haram kılınam. Onun haram kılındığını da söylemeyip susmam.
Çünkü benim susuşum onu helal kılınaktır. Bu durumda Allah'ın nebisinin kızı
ile Allah'ın düşmanının kızını aynı nikah altında toplamak nikah ile ilgili
haramlardan birisi olur.
(6259) "Sonra
Abduşşemsoğullarından bir damadını sözkonusu etti."
Bu ise Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızı Zeyneb'in kocası Ebu'I-As b. er-Rabi'dir.
"Sıhr" koca, kocanın akrabaları, kadının akrabaları hakkında
kullanılır. Kelime bir şeyi yakınlaştırmak anlamındaki "sahara ve
ashara" kökünden türemiştir. Musaheret ise yabancı ve uzak kimseler
arasında yakınlaşmak demektir.
6262-97/6- Bize Mansur
b. Ebu Muzahim tahdis etti, bize İbrahim -yani b. Sa'd- babasından tahdis etti,
o Urve'den, o Aişe'den rivayet etti. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da -lafız ona ait
olmak üzere- tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim tahdis etti, bize babam
babasından tahdis ettiğine göre Urve b. ez-Zubeyr de kendisine şunu tahdis
etti: Aişe'nin kendisine tahdis ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), kızı Fatıma'yı çağırarak ona gizli bir şey söyledi. Bunun üzerine
ağladı. Sonra yine ona gizli bir şey söyledi bu sefer güldü. Aişe dedi ki: Ben
de Fatıma'ya: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sana gizlice
söyleyince ağladığın sonra gizlice söyleyince güldüğün o şey nedir, dedim. O: (ilk)
gizli söylediğinde bana ölümünü haber vermişti ben de ağladım. Sonra bana
tekrar gizlice söylediğinde bu sefer aile halkından O'nun arkasından ilk
gidecek kişinin ben olduğumu haber verdi. Bunun için de güldüm, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
3715, 3716, 3625, 3626, 4433, 4434; Tirmizi, 3893
AÇIKLAMA: "Bana
aile halkından kendisine ilk kavuşacak olanın ben olduğumu haber verdi. Bu
sebebe güldüm." Bu, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in açık bir
mucizesidir. Hatta burada iki mucize vardır. Kendisinden sonra hayatta
kalacağını ve aile halkı arasında kendisine ilk kavuşacak olanın o olduğunu
haber verdi ve haber verdiği gibi gerçekleşti. Fatıma (radıyallahu anha) da O'
na çabucak kavuşacağına sevindiği için güldü.
Hadisten, onların
ahireti tercih ettikleri, ahirete intikal etmekten ve dünyadan kurtulmaktan
sevindikleri de anlaşılmaktadır.
6263-98/7- Bize Ebu
Kamil el-Cahderı Fudayl b. Husayn tahdis etti, bize Ebu Avane, Firas’DEN tahdis
etti, o Amir'den, o Mesruk'dan, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevceleri yanında bulunuyorlardı. Onlardan bir
tanesi dahi ayrılmamıştı. Fatıma yürüyerek karşıdan geldi. Yürüyüşü Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yürüyüşünden hiçbir şekilde ayrılmıyordu. Onu
görünce kendisini güzel bir şekilde karşıladı ve: "Kızıma merhaba"
buyurduktan sonra onu sağına yahut soluna oturttu. Sonra ona gizlice bir şey
söyledi. Oldukça şiddetli bir şekilde ağladı. Onun bu feryadını görünce bu
sefer ona yine gizlice bir şey söyledi. Bunun üzerine güldü. Ben ona:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımları arasından özellikle sana
gizlice bir şey söylemişken sen kalkmış ağlıyorsun, dedim.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kalktıktan sonra ona: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sana ne, dedi diye sordum. O: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sırrını açıklayacak değilim, dedi.
(Aişe) dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettikten sonra:
Senin üzerindeki hakkım
adına senden kesinlikle Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sana
söylediklerini bana söylemelisin, dedim. Fatıma: Şimdi söyleyebilirim. Birinci
defada bana gizli bir şeyler söylediğinde şunu haber vermişti: Cebrail her sene
kendisi ile Kur'an-ı Kerim'i bir ya da iki defa karşılıklı okuyordu (muaraza).
Şimdi ise iki defa arz etti. (Ve buyurdu ki) şüphesiz ben ecelimin yaklaşmış
olduğunu görüyorum. Sen de Allah'a karşı takvalı ol ve sabret. Çünkü ben senin
için gerçekten iyi bir selefim (önden gidenim)", dedi.
(Fatıma devamla) dedi
ki: İşte bunun üzerine gördüğün şekilde ağladım. Benim feryadımı görünce bana
ikinci defa gizlice bir söz söyledi ve:
"Ey Fatıma!
Müminlerin kadınlarının efendisi yahut bu ümmetin kadınlarının efendisi olmaya
razı değil misin?" buyurdu. (Fatıma) dedi ki: Bunun üzerine gördüğün
şekilde güldüm.
Diğer tahric: Buhari,
3623 -muhtasar-, 6285, 6286; İbn Mace, 1621
6264-99/8- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abdullah b.
Numeyr de Zekeriya'dan
tahdis etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize
Zekeriyya, Firas’DEN tahdis etti, o Amir'den, o Mesruk'dan, o Aişe’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hanımları
toplandı. Onlardan bir tanesi dahi eksik değildi. Fatıma karşıdan yürüyerek
geldi. Yürüyüşü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yürüyüşü gibiydi.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kızıma merhaba" buyurdu ve onu
sağına ya da soluna oturttu. Sonra ona gizli bir söz söyledi.
Fatima (r.anha) bunun
üzerine ağladı. Sonra O O'na gizli bir söz daha söyledi. Bu sefer güldü. Ben
ona: Neden ağlıyorsun, dedim. O: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
sırrını açıklayacak değilim, dedi.
Aişe dedi ki: Ben bugün
gibi üzüntüye yakın bir sevinç görmedim. Ağladığı zaman ona şöyle dedim:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arcımızdan özel olarak sana bir şeyler
söyledi, sonra ağlıyor musun, dedim. O'na O'nun ne söylediğini de sordum. O:
Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Sınıfı! açıklayacak değilim, dedi.
Nihayet ruhu kabzedilince ona sordum. bu sefer şöyle dedi: O bana Cebrail'in
her sene bir defa Kur'an'ı kendisine arzettğini fcıkıt bu yıl O'na Kur'im'ı iki
defa arzettiğini söyledi ve: "Gördüğün ise ecdimin kesinlikle yaklaşmış
olduğundan ibarettir. Ve şüphesiz sen aile halkım arasinda bana ilk kavuşacak
olansın ve ben senin için iyi bir selefim " buyurdu. İşte bundan dolayı
ağladım. Sonra o bana yine gizlice şunu söyledi: "Müminlerin hanımlarının
efendisi yahut da bu ümmetin hanımlarının efendisi olmaya razı değil misin"
buyurdu. Ben de bundan dolayı güldüm.
AÇIKLAMA: "Bana
Cebrail'in her sene Kur'an-ı Kerim'i kendisine iki ya da üç defa arzettiğini
haber verdi." Bu (6263) rivayette bu şekildedir. İki defanın sözkonusu
edilmesi ravilerden birisinden kaynaklanan bir şüphenin bir neticesidir.
Doğrusu ise geri kalan diğer rivayetlerde olduğu gibi bunun yer almamastdır.
"Gördüğüm şu ki
ecelim yaklaşmış bulunuyor. Bu sebeple Allah'a karşı takvalı ol ve sabret ...
" Selef önden giden demektir. Yani ben senden önce gidiyorum, sen de benim
yanıma geleceksin.
Bu rivayetlerde
"eme terday: razı olmaz mısın" şeklinde bütün nüshalarda böylece
kaydedilmiştir. Bu da bir söyleyiştir. Meşhur olan ise "terdayne"
şeklidir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
16- MU'MİNLERİN
ANNESİ UM SELEME (R.ANHA)'NIN FAZİLETLERİNİN BAZISINA DAİR BİR BAB