SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
12- MUMİNLERİN ANNESİ
HATİCE (R.ANHA)'NIN FAZİLETLERİ BABI
6221-69/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr
ve Ebu Usame tahdis etti.
(H.) Bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize Ebu Usame, İbn Numeyr, Veki'
ve Ebu Muaviye tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim
de tahdis etti, bize Abde
b. Süleyman haber verdi, hepsi Hişam b. Urve'den -lafız Ebu Usame'nin
hadisinin lafızıdır- (H.) Bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize
Ebu Usame Hişam'dan tahdis etti, o babasından şöyle dediğini rivayet etti:
Abdullah b. Cafer'i şöyle derken dinledim: Kufe'de
Ali'yi şöyle derken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) 'i şöyle buyururken dinledim: "Onun
kadınlarının en hayırlısı İmran kızı Meryem'dir ve onun kadınlarının en
hayırlısı HuvEylfd kızı Hatice'dir."
Ebu Kureyb dedi ki: Bu arada Veki, semaya ve yere işaret etti.
AÇIKLAMA: "Kadınlarının
en hayırlısı İmran kızı Meryem'dir ... " Veki' bu işareti ile "kadınlarının" kelimesindeki
zamiri açıklamak ve bundan maksadın da bütün yeryüzü kadınları olduğunu
anlatmaktır. Yani yer ile gök arasındaki bütün kadınların en hayırlıları
bunlardır. Daha güçlü olan anlamının: Bunların her birinin kendi çağında
yeryüzü kadınlarının en hayırlısı olduğudur. İkisi arasında hangisinin
faziletli olduğu hususunda ise bir şey söylenmemiştir. Kadı Iyaz
dedi ki: Her ikisinin yeryüzü kadınlarının hayırlılarından olmaları anlamına
gelme ihtimali de vardır. Ama doğrusu birincisidir.
6222-70/2- Bize Ebu Bekr b. Ebu
Şeybe ve Ebu Kureyb de tahdis edip dedi ki:
Bize Veki' tahdis etti.
(H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis
edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti,
birlikte Şu'be'den rivayet ettiler (H.) Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberı de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis
etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Amr b. Murre’DEN
tahdis etti, oMurre'den, o
Musa’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Erkeklerden çok kimse kemale ermiştir. Ama kadınlardan İmran kızı Meryem
ile Firavun'un kansı Asiye'den başka kimse kemale
ermemiştir. Şüphesiz Aişe'nin kadınlar üzerindeki
üstünlüğü tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir." buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 3411, 3433, 3769,
5418; Tirmizi, 1834; Nesai,
3957 -muhtasar-; İbn Mace,
3280;
AÇIKLAMA: "Erkeklerden
pek çok kimse kemale ermiştir ... "
Kemele: kemale erdi mim harfi fethalı olarak ayrıca ötreli (kemule) ve kesreli (kemile) olmak
üzere üç meşhur söyleyişi vardır. Ama kesreli söyleyiş zayıftır.
Kadı Iyaz
dedi ki: Bu hadisi kadınlardan nebi olduğunu, Asiye ve Meryem'in birer kadın
nebi olduğunu söyleyenler delil gösterirler. Cumhur ise her ikisinin de nebi
olmadığı kanaatindedir. Bunlar sıddıka ve Yüce
Allah'ın velilerinden iki kadın velidir. "Kemal" kelimesi de bir
şeyin tamam oluşu ve kendi alanında en ileri noktaya varması hakkında
kullanılır. Burada kasıt ise bütün faziletlerde iyilik ve takva hasletlerinde
en ileri noktaya varmaktır.
Kadı Iyaz
dedi ki: Bu iki kadının nebi olduklarını kabul edersek başkalarının onlara
yetişmeyeceğinde şüphe yoktur. Eğer iki veli kadın olduklarını söylersek bu
ümmetten başkalarının da onlarla bu hususta ortak olmalarının önünde engel
yoktur. Kadı Iyaz'ın sözleri bunlardır. Ama bu iki
kadının nebi olduklarına dair yaptığı nakil garib ve
zayıftır. Çünkü bir topluluk bunun olmadığı üzerinde icma
bulunduğunu nakletmiştir. Allah en iyi bilendir.
':4işe'nin kadınlara
üstünlüğü tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir. " İlim adamları der
ki: Bunun anlamı şudur: Her bir yemeğin tiridi onun suyundan (çorbasından)
üstündür. Et tiridi etin tiritsiz suyundan üstündür. Et olmayan tirit ise sırf
sudan üstündür. Burada üstünlükten kasıt ise faydası, doyurucu olması,
yiyiminin rahat, lezzetli olması, kolaylıkla yenilmesi, insanın çabuk bir
şekilde kendisine yetecek kadarını ondan yiyebilmesi ve daha başka sebepler
dolayısıyla üstünlüğüdür. Bu bakımdan o bütün sulu yemeklerden daha üstündür.
Diğer yemeklerden de üstündür. Aişe'nin diğer
kadınlara üstünlüğü ise tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğünden de fazladır.
Bu hadiste, Aişe (radıyallahu
anha)'nın Meryem ve Asiye'den
daha faziletli olduğu açıkça ifade edilmemiştir. Çünkü bununla bu ümmetin
kadınlarından daha faziletli olduğunu kastetmiş olma ihtimali vardır.
6223-71/3- Bize Ebu Bekr b. Ebu
Şeybe, Ebu Kureyb ve İbn Numeyr
tahdis edip dedi ki: ... Ebu
Hureyre dedi ki: Cebrail, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ey Allah'ın Resulü! İşte
Hatice sana geliyor. Beraberinde içinde katık yahut yemek ya da içecek bulunan
bir kap var. O sana gelince aziz ve celil Rabbinden de benden de ona selamımızı
ilet. Ayrıca ona cermette gürültünün de olmadığı
yorgunluğu n da olmadığı içi oyulmuş cennetten bir evinin olacağını müjdele,
dedi.
Ebu Bekr rivayetinde "Ebu Hureyre'den", dedi ve
"işittim" demedi, hadiste de "ve benden de" demedi.
Diğer tahric: Buhari, 3820, 7497
-muhtasar-
AÇIKLAMA: "Ebu Hureyre, dedi ki ... "
Bu hadis sahabe mürsellerindendir. Daha önce geçtiği
gibi büyük çoğunluk bunu hüccet kabul etmişlerdir. Bu hususta üstad Ebu İshak el-İsferayini muhalefet etmiştir. mürsel
olmasının sebebi ise Ebu Hureyre'nin
Hatice (radıyallahu anha)'ya yetişmemiş olmasından
dolayıdır. O halde bu hadis onun Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den ya da bir sahabiden
işitmiş olduğu şeklinde değerlendirilir. Ebu Hureyre ise burada Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den bizzat işitmiş olduğunu
zikretmemektedir.
Hadisteki "sana
geliyor" sana yönelmiş, sana doğru geliyor demektir.
"Sana gelince"
de senin yanına varınca ona selam söyle demektir. İşte bunlar Hatice (r.anha)'nın açıkça görülen faziletleridir.
"İçi oyulmuş
inciden bir ev" ilim adamlarının cumhuru dedi ki: Burada "kasab"dan maksat içi oyulmuş inci demektir. Pek yüksek
köşk gibidir. Bunun mücevherat dizilerek süslenmiş altından bir köşk demek
olduğu da söylenmiştir. Dil bilginleri der ki: Mücevherden olan kasab, içi oyulmuş uzunca olanına denilir. Esasen içi
oyulmuş her bir şeye de "kasab" denilir.
Zaten hadiste "içi oyulmuş inciden" diyerek de açıklamalı olarak
gelmiş bulunmaktadır. Hattabi ve başkalarının,
dediklerine göre burada evden kas ıt da köşktür.
Sahab (gürültü) birbirine karışan yüksek seslere denilir. Nasab ise meşakkat ve yorgunluk demektir. Bu kelime nun harfi ötreli sad sakin olmak
üzere "nusb" diye de söylenir, her iki harf
fethalı olarak (nasab) diye de söylenir, iki ayrı
söyleyiş olup bunları Kadı Iyaz ve başkaları da
nakletmiştir. Ama fethalı söyleyiş daha meşhur ve daha fasihtir. Kur'an-ı Kerim'de de bu şekilde gelmiştir. Bir kimse
yorulup bitkinleştiği zaman "nasibe: yoruldu" denilir.
6224-72/4- Bize Muhammed
b. Abdullah b. Numeyr tahdis
etti, bize babam ve Muhammed b. Bişr el-Abdi,
İsmail'den şöyle dediğini tahdis etti: Abdullah b. Ebu Evfa'ya: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Hatice'ye cennette bir ev müjdesini vermiş miydi, dedim. O: Evet, onu cennette
içi oyulmuş bir inciden yapılmış gürültünün de yorgunluğun da bulunmadığı bir
ev ile müjdelemiştir, dedi.
Diğer tahric: Buhari, 1792 -muhtasar-,
3819;
6225- .. ./5- Bize Yahya
b. Yahya tahdis etti, bize Ebu
Muaviye haber verdi. (H.) Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Veki' tahdis etti. (H.) Bize
İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Mu'temir b. Süleyman ve Cerir
haber verdi. (H.) Bize İbn Ebu
Ömer de tahdis etti, bize Süfyan
tahdis etti, hepsi İsmail b. Ebu
Halid'den, o İbn Ebu Evfa'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
aynısını rivayet etti.
6226-73/6- Bize Osman b.
Ebu Şeybe tahdis etti ... Aişe dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) HuvEylıd kızı Hatice'ye
cennette bir ev müjdesini vermiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6227-7417- Bize Ebu Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti... Aişe dedi ki: Ben,
Hatice'yi kıskandığım kadar hiçbir kadını kıskanmadım. (Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
benimle evlenmeden üç yıl önce o vefat etmişti. Onu kıskanmamın sebebi ise Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
Hatice'yi çokça andığını işitmemdİ. Aziz ve celil
Rabbi kendisine onu cennette içi oyulmuş inciden bir ev ile müjdelemesini de emretmiştİ. Hatta koyun keser sonra onu Hatice'nin hanım
arkadaşlarına hediye ederdi.
Diğer tahric: Buhari, 6004, 7484
-muhtasar-
AÇIKLAMA: "Aişe dedi ki: Benimle evlenmeden üç sene önce vefat
etmişti." Kastettiği kendisi ile nikah akdi yapmasından önce değil zifafa
girmesinden önce vefat ettiğidir. Yoksa onun vefatı akitten birbuçuk
sene kadar önce olmuştu.
6228-75/7 - Bize Sehl b. Osman tahdis etti. .. Aişe dedi ki: Ben, Hatice’DEN başka Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
hanımlarından kimseyi kıskanmadım. Üstelik ben ona yetişmemiştim.
Aişe dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
koyun kestiği zaman "Bunu Hatice'nin arkadaşlarına gönderin"
buyururdu. Aişe dedi ki: Bir gün O'nu kızdırdım ve
Hatice mi, dedim. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz onu sevmek bana rızık olarak verildi" buyurdu,
Diğer tahric: Buhari, 3818 -uzunca,
buna yakın-; Tirmizi, 2017
AÇIKLAMA: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Onun sevgisi bana rızık olarak verildi"
sözlerinde onu sevmenin Hatice için elde edilmiş bir fazilet olduğuna
işarettir.
6229-., ./9- Bize Zuheyr b, Harb ve Ebu Kureyb birlikte Ebu Muaviye’DEN tahdis etti, bize Hişam bu isnad ile Ebu Usame'nin hadisine
yakın olarak koyun ile ilgili anlatılanlara kadar rivayet etti ve ondan sonraki
fazlalığı zikretmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6230-76/10- Bize Abd b. Humeyd tahdis
etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühri'den haber verdi, o Urve'den, o Aişe'den şöyle
dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hanımları arasından Hatice'yi kıskandığım kadar
hiçbirisini kıskanmış değilim, Buna sebep ise Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
onu çokça anması idi. Halbuki onu hiç de görmemiştim.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6231-77/11- Bize Abd b. Humeyd tahdis
etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühn'den haber verdi, o Urve'den, o Aişe'den şöyle
dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Hatice üzerine vefat edinceye kadar evlenmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6232-78/12- Bize Suveyd b. Said tahdis etti ... Aişe dedi ki: HuvEylid kızı Hatice'nin kız kardeşi Hale, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girmek için izin istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hatice'nin izin isteme tarzına benzetti ve bu O'nun
hoşuna gitti ve: ''Aman Allah'ım Huveylid kızı Hale
(geldi)" buyurdu. Ben de kıskanarak: Sen çenelerinin içi kırmızı, uzun bir
zamandan beri ölüp gitmiş Kureyş kocakarılarından bir
kocakarının nesini anıyorsun. Halbuki Allah sana onun yerine ondan başkasını da
vermiş bulunuyor, dedim.
Diğer tahric: Buhari, 3821
AÇIKLAMA: "bu
O'nun hoşuna gitti." Yani onun gelişi ile Hatice'yi ve Hatice'nin hayatta
olduğu günleri halırlamaktan ötürü sevindi, memnun
oldu. Bütün bunlar geçmişteki beraberliğe güzel bir şekilde vefakarlık, sevgiyi
korumak, arkadaşın ve beraber oturup kalkılan kimsenin hayatta iken de
vefatından sonra da ona gereken saygıyı göstermek gerektiğine, o arkadaşın
yakınlarına da ikramda bulunmak gerektiğine bir delildir.
"Ağzının içi
kırmızı Kureyş kocakarılarından bir kocakarı"
yani o kadar yaşlı bir kocakarı idi ki yaşlılığından ötürü dişleri dökülmüş,
ağzında beyaz tek bir diş dahi kalmamış, geriye sadece diş etlerinin
kırmızılığı kalmış kocamış bir kadın demektir.
Kadı Iyaz
dedi ki: el-Mısri ve daha başka ilim adamlarının,
dediklerine göre kadınlar (kumalar) arasında kıskançlık, musamaha
ile karşılanır. Bundan dolayı onlar için bir ceza sözkonusu
değildir. Çünkü bu onların tabiatlarında olan bir şeydir. Bundan dolayı da bu
kıskançlığı sebebi ile Aişe'ye bu işi yapmaması
söylenmemiştir. Kadı Iyaz dedi ki: Bana göre Aişe bu sözleri yaşının küçüklüğü ve gençliğinin ilk
zamanlarında olduğundan dolayı söylemiştir. Belki de o zaman henüz büluğa dahi ermemiş olabilirdi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
13- AİŞE (R.ANHA)
HAKKINDA BİR BAB