SAHİH-İ MÜSLİM

SAHABE

 

5 - باب في فضل سعد بن أبي وقاص، رضي الله عنه

5- SA'D BİN EBİ VAKKAS (R.A.)'IN FAZİLETİ HAKKINDA BİR BAB

 

39 - (2410) حدثنا عبدالله بن مسلمة بن قعنب. حدثنا سليمان بن بلال عن يحيى بن سعيد، عن عبدالله بن عامر بن ربيعة، عن عائشة قالت : أرق رسول الله صلى الله عليه وسلم ذات ليلة. فقال: ليت رجلا صالحا من أصحابي يحرسني الليلة. قالت وسمعنا صوت السلاح. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من هذا؟" قال سعد بن أبي وقاص: يا رسول الله! جئت أحرسك.

قال عائشة: فنام رسول الله صلى الله عليه وسلم حتى سمعت غطيطه.

 

6180-39/1- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb tahdis etti, bize Süleyman b. Bilal, Yahya b. Said'den tahdis etti, o Abdullah b. Amir b. Rebia'den, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in uykusu kaçtı. Bunun üzerine: "Keşke bu gece ashabımdan salih bir adam beni korusa" buyurdu. Aişe dedi ki: Bu arada silah sesi duyduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim o" buyurdu. Sa'd b. Ebi Vakkas: Ey Allah'ın Rasulü! Seni korumaya geldim, dedi.

Aişe dedi ki: Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyudu, hatta horlamasını duydum.

 

Diğer tahric: Buhari, 7231; Tirmizi, 3756

 

 

40 - (2410) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث. ح وحدثنا محمد بن رمح. أخبرنا الليث عن يحيى بن سعيد، عن عبدالله بن عامر بن ربيعة؛ أن عائشة قالت:

 سهر رسول الله صلى الله عليه وسلم، مقدمه المدينة، ليلة. فقال "ليت رجلا صالحا من أصحابي يحرسني الليلة" قالت: فبينا نحن كذلك سمعنا خشخشة سلاح. فقال "من هذا؟" قال: سعد بن أبي وقاص. فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم "ما جاء بك؟" قال: وقع في نفسي خوف على رسول الله صلى الله عليه وسلم. فجئت أحرسه. فدعا له رسول الله صلى الله عليه وسلم. ثم نام. وفي رواية ابن رمح: فقلنا: من هذا؟

 

6181-40/2- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.)

Bize Muhammed b. Rumh da tahdis etti, bize Leys, Yahya b. Said'den haber verdi, o Abdullah b. Amir b. Rabia'dan rivayet ettiğine göre Aişe dedi ki: Medine'ye ilk geldiği sırada Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gece geç vakte kadar uyuyamadı. Derken: "Keşke ashabımdan salih bir adam bu gece beni korusa" buyurdu. Aişe dedi ki: Biz bu halde iken bir silah şakırtısı işitince "kim o" buyurdu. O: Sa'd b. Ebi Vakkas' ım, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ne sebeple geldin" buyurdu. O: İçime Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adına bir korku düştü, ben de O'nu korumaya geldim deyince Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona dua ettikten sonra uyudu.

İbn Rumh'un rivayetinde: Kim o, dedik denilmektedir.

 

 

40-م - (2410) حدثناه محمد بن المثنى. حدثنا عبدالوهاب. سمعت يحيى بن سعيد يقول: سمعت عبدالله بن عامر بن ربيعة يقول: قالت عائشة : أرق رسول الله صلى الله عليه وسلم ذات ليلة. بمثل حديث سليمان بن بلال.

 

6182- .. ./3- Bunu bize Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti, bize Abdulvehhab tahdis etti: Yahya b. Said'i şöyle derken dinledim: Abdullah b. Amir b. Rabia'yı şöyle derken dinledim: Aişe dedi ki: Bir gece Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyuyamadı deyip Süleyman b. Bilal'in hadisiniaynen rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          (6180) "Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyuyamadı." Erika: Uyuyamadı" hemze fethalı re harfi kesreli kaf harfi de şeddesizdir. Yani uykusu gelmedi, uykusuz kaldı. Çünkü erak uykusuz kalmak demektir. Şeddeli olarak da "erreka" diye de kullanılır. Bu da uykusuz bıraktı anlamındadır. Uykusuz kalan kişiye de "erik" denilir.

"Keşke ashabımdan salih bir adam gelse de beni korusa" buradan düşmandan korunmanın ve gerekli sağlam tedbirleri alıp ihtiyata gerek duyulan yerde ihmalkar davranmamanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. İlim adamları der ki: Bu hadis yüce Allah'ın: "Allah insanlardan seni korur" (Maide, 67) buyruğunun nüzulunden öncedir. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ayet nazil olunca birilerinin kendisini korumasına son verdi ve ashabına kendilerini korumayı bırakıp gitmelerini emir buyurdu. Zaten bu hususu ikinci rivayette (6181) açıkça ifade etmiş bulunmaktadır. Buna göre bu ilk hadis Medine'ye ilk geldiği sırada sözkonusu olmuştur. Bilindiği üzere bu ayet bundan epey zaman sonra inmiştir.

 

"Hatta O'nun horultusunu duydum." Gatit, uyuyan kimsenin çıkardığı yüksek sestir.

 

(6181) "Silah şakırtısını duyduk." "Haşhaşe: şakırtı" birbirine çarptığı zaman silahın çıkardığı sese denilir.

 

 

 

41 - (2411) حدثنا منصور بن أبي مزاحم. حدثنا إبراهيم (يعني ابن سعد) عن أبيه، عن عبدالله بن شداد. قال: سمعت عليا يقول:

 ما جمع رسول الله صلى الله عليه وسلم أبويه لأحد، غير سعد بن مالك. فإنه جعل يقول له، يوم أحد "ارم. فداك أبي وأمي!".

 

6183-41/4- Bize Mansur b. Ebu Muzahim tahdis etti, bize İbrahim -yani b. Sa'd- babasından tahdis etti, o Abdullah b. Şeddad'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ali'yi şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sa'd b. Malik’DEN başka hiçbir kimseye anam babam feda olsun diyerek ebeveynini bir arada söylemedi. Gerçek şu ki Uhud gününde ona: "Ok at babam anam sana feda olsun" buyuruyordu.

 

Diğer tahric: Buhari, 2905, 4058 -muhtasar-, 4059, 6184; Tirmizi, 3754; İbn Mace, 129;

 

 

41-م - (2411) حدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا وكيع. ح وحدثنا أبو كريب وإسحاق الحنظلي عن محمد بن بشر، عن مسعر. ح وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان عن مسعر. كلهم عن سعد بن إبراهيم، عن عبدالله بن شداد، عن علي، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثله.

 

6184- .. ./5- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti. (H.) bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Veki' tahdis etti. (H.) Bize Ebu Kureyb ve İshak el-Hanzali de Muhammed b. Bişr'den tahdis etti, o Misar'den rivayet etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan, Misar'den tahdis etti, hepsi Sa'd b. İbrahim'den, o Abdullah b. Şeddad'dan o Ali (radıyallahu anh)'dan o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'den aynısını rivayet etti.

 

 

42 - (2412) حدثنا عبدالله بن مسلمة بن قعنب. حدثنا سليمان (يعني ابن بلال) عن يحيى (وهو ابن سعيد) عن سعيد، عن سعد بن أبي وقاص قال : لقد جمع لي رسول الله صلى الله عليه وسلم أبويه يوم أحد.

 

6185-42/6- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb tahdis etti... Sa'd b. Ebu Vakkas dedi ki: Uhud günü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim için anne ve babasını bir arada (sana feda olsunlar diye) zikretti.

 

Diğer tahric: Buhari, 3725, 4056, 4057; Tirmizi, 2830, 3753; İbn Mace, 130

 

 

42-م - (2412) حدثنا قتيبة بن سعيد وابن رمح عن الليث بن سعد. ح وحدثنا ابن المثنى. حدثنا عبدالوهاب. كلاهما عن يحيى بن سعيد، بهذا الإسناد.

 

6186- .. ./7- Bize Kuteybe b. Said ve İbn Rumh, Leys b. Sa'd'dan tahdis etti. (H.) Bize İbnu'l-Müsenna da tahdis etti, bize Abdulvehhab tahdis etti, ikisi Yahya b. Said'den bu isnad ile rivayet etti,

 

 

42-م 2 - (2412) حدثنا محمد بن عباد. حدثنا حاتم (يعني ابن إسماعيل) عن بكير بن مسمار، عن عامر بن سعد، عن أبيه؛

 أن النبي صلى الله عليه وسلم جمع له أبويه يوم أحد. قال: كان رجل من المشركين قد أحرق المسلمين. فقال له النبي صلى الله عليه وسلم "ارم. فداك أبي وأمي!" قال فنزعت له بسهم ليس فيه نصل. فأصبت جنبه فسقط. فانكشفت عورته. فضحك رسول الله صلى الله عليه وسلم. حتى نظرت إلى نواجذه.

 

6187- ... /8- Bize Muhammed b. Abbfıd tahdis etti ... Amir b. Sa'd'ın babasından rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud gününde kendisi için anne babasını (sana feda olsunlar diyerek) bir arada zikretmiştir. (Sa'd) dedi ki: Müşriklerden bir adam müslümanların (canını) çok yakmıştı. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona (Sa'd'a): "Ok at babam anam sanafeda olsun" buyurdu. Sa'd dedi ki: Ben de onun için ucu olmayan bir ok attım. Onun yan tarafına isabet ettirdim o da yere düştü. Bu arada avreti de açıldı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü, hatta ben O'nun yan dişlerini gördüm.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (6183) "Ali (r.a.)'ı şöyle derken dinledim ... Ok at babam anam sana feda olsun demeye başlad!." Bir diğer rivayette (6187) Sa'd'ın şöyle dediği rivayet edilmektedir: "Uhud günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anne ve babasını benim için bir arada zikretti ve: "Ok at, babam anam sana feda olsun, dedi." Buradan bir başkasına anam babam feda olsun demenin caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. İlim adamlarının büyük çoğunluğu da böyle, demiştir. Ömer b. Hattab ve Hasan-ı Basri (radıyallahu anhuma) bunu mekruh gördükleri gibi bazıları da müslümanın kendi anne babası için feda olsunlar demesini mekruh görmüşlerdir. Sahih olan ise mutlak olarak caiz olduğudur. Çünkü bunda gerçek manada bir feda etmek sözkonusu değildir. Sadece bir söz, tatlı bir ifade, ona olan sevgiyi ve konumunu bildirmekten ibarettir. Kayıtsız ve şartsız olarak feda olsun demek sahih hadislerde geçmiş bulunmaktadır.

 

"Sa'd’den başkası için anne babasını bir arada zikretmedi" hadisi ile daha sonra her ikisini Zubeyr için sözkonusu ettiği ve her ikisinin dışındakiler için de anne babasını zikrederek feda olsun, dediğine gelince: Ali (r.a.)'ın sözü kendisinin bilgisi dahilinde olan için olumsuz olarak yorumlanır. Yani benim bildiğime göre her ikisini Sa'd b. Ebi Vakkas'dan başkası için bir arada sözkonusu etmemiştir demektir. Sa'd b. Ebu Vakkas'ın adı Sa'd b. Malik'dir.

Hadis-i şerifte aynı zamanda ok atmanın fazileti, atıcılığın teşvik edilmesi ve hayır iş yapan kimselere dua edilmesinin güzel olduğu anlaşılmaktadır.

 

(6184) "Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Şu'be tahdis etti. (H.) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Veki' tahdis etti. (H.) Bize Ebu Kureyb ve İshak el-Hanzali de Muhammed b. Bişr'den tahdis etti, o Mis' ar’DEN tahdis etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan, Mis' ar’DEN tahdis etti, hepsi İbrahim b. Sa'd'den rivayet etti."

 

Ebu Mesud ed-Oımaşki, Ebu Ali el-Gassani ve başkaları dedi ki: Bu senedi Müslim böylece rivayet etmiştir. Yine onlar dedi ki: Rivayetinde Veki' ve Mis'ar arasında Süfyan es-Sevri'yi düşürmüştür. Çünkü Ebu Bekr b. Ebu Şeybe bu hadisi kendi müsnedinde ve megazi ve başka yerlerde: Veki'den, o es-Sevri'den, o Mis'arden diye rivayet etmiştir.

 

Bazıları da Veki'in Mis' ar'e yetişmediğini iddia etmiş ise de bu apaçık bir hatadır. Çünkü İbn Ebu Hatim ve başkaları Veki'i Mis'ar'den rivayet nakledenler arasında zikretmişlerdir. Ayrıca Veki' Mis'ar'in hayatından yaklaşık yirmi altı yıl kadarına yetişmiş olmakla birlikte her ikisi de Kufeli' dirler.

 

Ebu Nuaym el-Fadl b. Dukeyn, Buhari ve başkaları dedi ki: Mis'ar 155 yılında vefat etmiştir. Ahmed b. Hanbel ve başkalarına Veki' 129 yılında doğmuştur, demişlerdir. O halde Veki'in bu hadisi Mis'ar'den işitmiş olması imkansız görülemez. İbn Ebu Şeybe'nin bu hadisi Veki'den, o Sevri'den, o Mis'arden diye rivayet etmiş olması Veki'in bu hadisi Mis'arden işitmiş olmasına mani olmaz. Nitekim benzerlerinde daha önce de böylece açıklamıştık. Allah en iyi bilendir.

(6187) "Müşriklerden bir adam müslümanların canını yakmıştı." Yani onlardan bir çok kimseyi öldürmüş ve onlar arasında ateşin etkisi gibi bir etki bırakmışt!.

 

"Ben de ona ucu bulunmayan bir ok attım ... " Buradaki "ona bir ok attım" yani başında uç bulunmayan bir ok attım demek istiyor. "Yanına isabet ettirdim." Burada "cenbehu: yanına" lafzı cim ve nun iledir, nüshaların bir çoğunda bu şekildedir. Bazılarında ise ha ve şeddeli be ile "habbetehu" şeklindedir ki bu da kalbin habbesi demektir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gülmesine gelince, üstünü n açılmasından dolayı değil düşmanının öldürülmesine sevinmesinden dolayıdır.

 

"Yan dişleri" ise küçük azı dişleri olduğu söylendiği gibi büyük azı dişlerinin olduğu da söylenmiştir. Açıklaması daha önce bir kaç defa geçti.

 

 

 

43 - (1748) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وزهير بن حرب. قالا: حدثنا الحسن بن موسى. حدثنا زهير. حدثنا سماك بن حرب. حدثني مصعب بن سعد عن أبيه؛

 أنه نزلت فيه آيات من القرآن قال: حلفت أم سعد أن لا تكلمه أبدا حتى يكفر بدينه. ولا تأكل ولا تشرب. قالت: زعمت أن الله وصاك بوالديك. وأنا أمك. وأنا آمرك بهذا.

قال: مكثت ثلاثا حتى غشي عليها من الجهد. فقام ابن لها يقال له عمارة. فسقاها. فجعلت تدعو على سعد. فأنزل الله عز وجل في القرآن هذه الآية: ووصينا الإنسان بوالديه حسنا. وإن جاهداك على أن تشرك بي [31/ لقمان/15] وفيها: وصاحبهما في الدنيا معروفا.

قال: وأصاب رسول الله صلى الله عليه وسلم غنيمة عظيمة. فإذا فيها سيف فأخذته. فأتيت به الرسول صلى الله عليه وسلم. فقلت: نفلني هذا السيف. فأنا من قد علمت حاله. فقال "رده من حيث أخذته" فانطلقت. حتى إذا أردت أن ألقيه في القبض لامتني نفسي، فرجعت إليه. فقلت: أعطنيه. قال فشد لي صوته "رده من حيث أخذته" قال فأنزل الله عز وجل: يسألونك عن الأنفال [8/ الأنفال/ 1].

قال: ومرضت فأرسلت إلى النبي صلى الله عليه وسلم فأتاني. فقلت: دعني أقسم مالي حيث شئت. قال فأبى. قلت: فالنصف. قال فأبى. قلت: فالثلث. قال فسكت. فكان، بعد، الثلث جائزا.

قال: وأتيت على نفر من الأنصار والمهاجرين. فقالوا: تعال نطعمك ونسقيك خمرا. وذلك قبل أن تحرم الخمر. قال فأتيتهم في حش - والحش البستان - فإذا رأس جزور مشوي عندهم، وزق من خمر. قال فأكلت وشربت معهم. قال فذكرت الأنصار والمهاجرون عندهم. فقلت: المهاجرون خير من الأنصار. قال فأخذ رجل أحد لحي الرأس فضربني به فجرح بأنفي. فأتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم فأخبرته. فأنزل الله عز وجل في - يعني نفسه - شأن الخمر: إنما الخمر والميسر والأنصاب والأزلام رجس من عمل الشيطان [5/ المائدة/ 90].

 

6188-43/9~ Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyrb. Harb tahdis edip dedi ki: Bize Hasan b. Musa tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Simak b. Harb tahdis etti, bana Mus'ab b. Sa'd babasından tahdis ettiğine göre kendisi hakkında Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetler nazil olmuştur. (Sa'd) dedi ki: Sa'd'ın annesi (annem) kendi dinini inkar edip kafir olmadıkça onunla ebediyyen konuşmayacağına, yemek yemeyip bir şey içmeyeceğine yemin etti ve: Sen Allah'ın sana anne babana (iyi davranmanı) tavsiye ettiğini iddia ediyorsun. İşte ben senin annenim ve sana bunu emrediyorum, dedi.

 

(Sa'd) dedi ki: Üç gün (bu hali ile) kaldı, nihayet takatsizliğinden baygın düştü. Umare denilen bir oğlu kalkıp ona su içirdi. Sa'd'a beddua etmeye başladı. Bunun üzerine aziz ve celil Allah Kur'an-ı Kerim' de: "Biz insana anne babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Şayet sana şirk koşman için seninle mücadele ederlerse ... " (Lukman, 15) ayetini indirdi. Bu ayette (onun hakkında) da "dünya hayatında da onlarla iyi geçin" buyurmaktadır.

 

(Sa'd devamla) dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) büyük miktarda bir ganimet elde etti. Ganimet arasında bir kılıç gördüm ve onu alıp Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürerek: Bu kılıcı bana nefel olarak (ganimetten ayrı) bahşet. Çünkü ben durumunu bildiğin kimseyim, dedim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu aldığın yere geri koy" buyurdu. Ben de gittim. Nihayet onu tam ganimet arasına koymak isterken nefsim beni kınadı, tekrar ona döndüm ve: Bunu bana ver, dedim. Bana sesini yükselterek:

 

"Onu aldığın yere koy" buyurdu. Bunun üzerine aziz ve celil Allah da: "Sana ganimetleri soruyorlar" (Enfal, 1) ayetini indirdi.

 

(Sa'd) dedi ki: Bir ara hastalanmıştım. Bunun için Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e haber gönderdim, yanıma geldi. Ben: Bana izin ver de malımı dilediğim gibi paylaştırayım, dedim. O kabul etmedi. O halde yarısını, dedim. Yine kabul etmedi. Üçte birini, dedim. Sustu. Böylece bundan sonra üçte bir (vasiyet) caiz oldu.

 

(Sa'd devamla) dedi ki: Ensar ve muhacirden bir kaç kişinin yanına gittim. Onlar: Gel sana yemek yedirelim, şarap ikram edelim, dediler. Bu hadise şarabın haram kılınmasından önce idi. Ben de bir bahçe içinde oldukları halde yanlarına gittim. Yanlarında közde pişirilmiş bir deve başı ve bir tulum şarap olduğunu gördüm. Ben de onlarla birlikte yedim ve içtim. Derken ensarı ve muhaciri onların arasında sözkonusu ederek muhacirler ensardan hayırlıdır, dedim. Bunun üzerine bir adam, başın çene kemiklerinden birisini alıp onunla bana vurdu, burnumu yaraladı. Bu sebeple Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip ona onu haber verdim. Aziz ve celil Allah da -kendisini kastederek- hakkında şarab'a (içki'ye) dair: "Muhakkak şarap kumar, dikilitaşlar ve fal okları şey tan ın pis işlerindendir. [ondan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz]" (Maide, 90) buyruğu nazil oldu.

 

 

AÇIKLAMA:          "Onu ganimetler arasında bırakmak istedim." Burada "el-kabd: -ganimetler- fethalı kaf, be ve dat harfleri iledir. Ganimetlerin toplandığı yer demektir. Bu hadisin büyük bir kısmı dağınık şekillerde daha önce şerh edilmiş bulunmaktadır. Ha harfi fethalı "haş" ve ötreli "huş" ise bahçe demektir.

 

 

 

44 - (1748) حدثنا محمد بن المثنى ومحمد بن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن سماك بن حرب، عن مصعب بن سعد، عن أبيه؛ أنه قال : أنزلت في أربع آيات. وساق الحديث بمعنى حديث زهير عن سماك. وزاد في حديث شعبة: قال فكانوا إذا أرادوا أن يطعموها شجروا فاها بعصا. ثم أوجروها. وفي حديثه أيضا: فضرب به أنف سعد ففزره. وكان أنف سعد مفزورا.

 

6189-44/10- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Simak b. Harb'den tahdis etti, o Mus'ab b. Sa'd'dan, o babasından şöyle dediğini rivayet etti: Hakkımda dört ayet indirildi deyip hadisi Zuheyr'in Simak'den hadisi ile aynı manada rivayet etti. Şu'be'nin hadisi rivayetinde de şu fazlahkları ekledi: (Sa'd) dedi ki: Onlar ona (anneme) yemek yedirmek istediklerinde bir değnek ile ağzını açarlar sonra da içine (yemeği) dökerlerdi. Yine rivayet ettiği hadiste şu vardır: Onunla (deve çenesi kemiği ile) Sa'd'ın burnuna vurdu ve burnunu yardı. Bundan dolayı Sa'd'ın burnu yarık idi.

 

 

AÇIKLAMA:          "Bir değnek ile ağzını açarlar sonra da içine (yemeği) dökerlerdi." Değnek ile ağzını açmalarının sebebi, yemeğin karnına gitmesini önlemek maksadıyla onu kapatmaması için idi.

 

"Şeceru: Açarlar" anlamındaki fiilin doğrusu bu şekilde Şin, Cim ve Re harfler iledir. Bütün nüshalarda da bu şekildedir. Kadı Iyaz dedi ki: Bu mı, Re harfi olmadan (ve Ha ile) Şahhu şeklindedir. Anlamı birincisine yakındır. Açtılar, genişlettiler, demektir. Şahv, genişletmek demektir. Dabbetun şahvun, adımları geniş at anlamındadır.

 

 

 

45 - (2413) حدثنا زهير بن حرب. حدثنا عبدالرحمن عن سفيان، عن المقدام بن شريح، عن أبيه، عن سعد:

 في نزلت: ولا تطرد الذين يدعون ربهم بالغداة والعشي [6/ الأنعام/ 52].

قال: نزلت في ستة: أنا وابن مسعود منهم. وكان المشركون قالوا له: تدني هؤلاء.

 

6190-45/11- Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Abdurrahman, Süfyan'dan tahdis etti, o el-Mikdam b. Şureyh'den, o babasından, o Sa'd'dan şöyle dediğini rivayet etti: "Sırf onun rızasını dileyerek sabah akşam Rablerine dua edenleri kovma" (En'am, 52) ayeti benim hakkımda nazil olmuştur.

 

(Yine Sa'd) dedi ki: Ayet, benim ve İbn Mesud'un aralarında bulunduğu altı kişi hakkında nazil olmuştur. Müşrikler de ona (Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem'e) sen bunları (kendine) yakınlaştırıyorsun, demişlerdi.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 4128

 

 

46 - (2413) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا محمد بن عبدالله الأسدي عن إسرائيل، عن المقدام بن شريح، عن أبيه، عن سعد. قال:

 كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم ستة نفر. فقال المشركون للنبي صلى الله عليه وسلم: اطرد هؤلاء لا يجترؤن علينا.

قال: وكنت أنا وابن مسعود، ورجل من هذيل، وبلال، ورجلان لست أسميهما. فوقع في نفس رسول الله صلى الله عليه وسلم ما شاء الله أن يقع. فحدث نفسه. فأنزل الله عز وجل: ولا تطرد الذين يدعون ربهم بالغداة والعشي يريدون وجهه [6/ الأنعام/ 52].

 

6191-46/12- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeyb tahdis etti... Sa'd dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte altı kişi idik. Müşrikler Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Bunların bize karşı cesaretlenmemeleri için onları kov, dediler. (Sa'dı dedi ki: Ben, İbn Mesud, Huzeyl'den bir adam, Bilal ve adlarını vermeyeceğim iki adam daha birlikte idik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in içine Allah'ın düşmesini dilediği şeyler düştü de kendi içinden bir şeyler söyledi. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah da: "Sırf onun rızasını dileyerek sabah akşam Rablerine dua edenleri kovma" (En'am, 52) buyruğunu indirdi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

6- TALHA VE ZUBEYR (R.A.)'IN FAZİLETLERİNİN BİR KISMINA DAİR BİR BAB