SAHİH-İ MÜSLİM |
SAHABE |
2- ÖMER (R.A.)'IN
FAZİLETLERİNDEN BAZISINA DAİR BİR BAB
6137-14/1- Bize Said b. Amr el-Eş' asi, Ebu Rabi" el-Ateki ve
Ebu Kureyb Muhammed b. el-Ala -lafız Ebu Kureyb'e ait olmak üzere- tahdis etti.
Ebu Rabi': Bize İbnul Mübarek, Ömer b. Said b. Ebu Huseyn’DEN tahdis etti,
derken diğer ikisi haber verdi, dedi: O (Ömer) İbn Ebu Muleyke'den şöyle
dediğini rivayet etti: İbn Abbas'ı şöyle derken dinledim: Ömer b. el-Hattab
teneşirinin üzerine konulup henüz yerinden kaldırılmamışken insanlar etrafını
sardılar. Ona dua ettiler, onu övdüler, ona salavat
getirdiler. Ben de aralarında idim. Aniden bir adamın arkamdan omuzumu
tuttuğunu gördüm. Ona dönüp baktığımda Ali olduğunu gördüm. O da Ömer'e rahmet
okudu ve:
Geriye yüce Allah'ın
huzuruna ameli gibi bir amelle çıkmayı senden daha' çok arzu ettiğim bir kimse
bırakmadın. Allah'a yemin ederim ki kesinlikle ben Allah'ın seni öbür iki
arkadaşınla birlikte biraraya getireceğini zannedip durdum. Çünkü ben çok defa Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Ben Ebu Bekir ve Ömer'le birlikte
geldim, ben Ebu Bekir ve Ömer'le birlikte girdim, ben Ebu Bekir ve Ömer'le
birlikte çıktım", dediğini çokça iiltihişimdir. İşte bundan ötürü
gerçekten ben Allah'ın seni o ikisi ile birlikte bir araya getireceğini çokça
ümit etmişimdir -yahut zannetmişimdir-, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
3677, 3685; İbn Mace, 98
6138- .. ./2- Bize İshak
b. İbrahim de tahdis etti, bize İsa b. Yunus, Ömer b. Said'den bu isnad ile
aynısını haber verdi.
AÇIKLAMA: "İnsanlar
onun etrafını sard!." Onun etrafını çevreledi. Burada teneşir naaşı
anlamındadır.
"Aniden bir adamın
... " yani ansızın farkettiğim sadece bu oldu. Burada "bir adam"
ifadesi bütün nüshalarda be harfi ile "birecül" şeklindedir. Yani
ansızın karşılaştığım durum veya hal bir adam ile karşılaşmam oldu demektir.
Hadis-i şerifte Ebu
Bekir ve Ömer'in fazileti, Ali (r.a.)'ın her ikisi lehine şahitliği ve onlardan
güzel bir şekilde sözettiği vefatından önce Ömer (radıyallahu anh) hakkındaki
zannının doğru çıktığı anlaşılmaktadır. Allah hepsinden razı olsun.
6139-15/3- Bize Mansur
b. Ebu Muzahim tahdis etti. Bize İbrahim b. Sa'd, Salih b. Keysan'dan tahdis
etti. (H.) Bize Zuheyr b. Harb, Hasan b. Ali el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd -Iafız
onlara ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Yakub b. İbrahim tahdis etti,
bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan rivayet etti. Bana Ebu Umame
b. Sehl'in tahdis ettiğine göre o Ebu Said el-Hudri'yi şöyle derken
dinlemiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben uyurken
insanların üzerlerinde gömlekler bulunduğu halde arz olunduklarını gördüm. Bu
gömleklerin bir kısmı memelere ulaşıyor, bir kısmı bundan daha aşağısına
varıyordu. Yanımdan Ömer b. el-Hattab da üzerinde (ucunu) yerde sürüklediği bir
gömlek olduğu halde geçti" buyurdu. Ashab: Ey Allah'ın Rasulü! Bunu ne ile
yorumladınız, dediler, O: "din ile" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
23, 3691, 7008, 7009; Tirmizi, 2285, 2286; Nesai, 5026
6140-16/4- Bana Harmele
b. Yahya tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus'un haber verdiğine
göre İbn Şihab kendisine Hamza b. Abdullah b. Ömer b. Hattab'dan diye haber
verdi, o babasından (Abdullah b. Ömer' den) oRasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den: "Ben uykuda iken bana içinde süt bulunan bir kdsenin
getirildiğini gördüm. Ondan içtim. Ta ki ben ona kanmışlığımın tırnaklarımın
içerisinde attığını görünceye kadar. Sonra benden artanı Ömer b. el-Hattab'a verdim"
buyurdu. Ashab: Ey Allah'ın Rasulü! Bunu ne ile yorumladınız diye sordu, O:
"İli m ile" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
82, 3681, 7006, 7007, 7027, 7032; Tirmizi, 2284
6141- .. ./5- Bunu bize
Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys, Ukayl'den
tahdis etti. (H.) Bize
el-Hulvani ve Abd b. Humeyd de tahdis etti, ikisi Yakub b. İbrahim b. Sa'd'dan
rivayet etti, bize Ebu Salih, Yunus'un isnadı ile onun hadisine yakın olarak
rivayet etti.
AÇIKLAMA: (6139)
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uykusunda gördüğü rüya hakkında:
"Ömer de üzerinde (uçlarını) yerde sürüklediği bir gömlek olduğu halde
geçti... din ile buyurdu. "Diğer rivayette (6140) "İçinde süt bulunan
bir kdsenin bana verildiğini gördüm ... İlim ile buyurdu" denilmektedir.
Rüya tabirinde ehil
kimseler dedi ki: Rüyada gömlek (entari, uzun elbise) din anlamındadır. Onun
yerde sürüklenmesi ise güzel etkilerinin ve güzel sünnetlerinin
(uygulamalarının) vefatından sonra müslümanlar arasında ona uyulması için
kalıcı olduğunu gösterir. Sütün ilim ile yorumlanması ise her ikisinin çok
faydalı olmak gibi ortak bir yönlerinin bulunmasından ötürüdür. Ayrıca her
ikisi de salaha (düzelmeye) sebeptir. Çünkü süt, küçük çocukların gıdası ve
(bedenen) düzelmelerinin' sebebidir. Bundan sonraki dönemde de beden için güç
ve gıdadır. İlim de ahiretin de dünyanın da ıslahı için bir sebeptir.
6142-17/6- Bize Harmele
b. Yahya tahdis etti, bize İbn Vehb haberverdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber
verdiğine göre Said b. el-Müseyyeb kendisine Ebu Hureyre'yi şöyle derken
dinlediğini haber vermiştir: Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle
buyururken dinledim: "Ben uykuda iken kendimi bir kuyunun başında gördüm.
Kuyunun üzerinde de büyükçe bir kova vardı. O kuyudan Allah'ın dilediği kadar
su çektim. Sonra onu Ebu Kuhafe'nin oğlu aldı. O da o kova ile bir ya da iki
kova çekti. Kuyudan su çekişinde -ki Allah ona mağfiret buyursun- bir parça
zayıflık vardı. Sonra o kova daha büyük bir kova halini aldı. Onu Hattab'ın
oğlu aldı. Ben insanlar arasında Ömer b. Hattab'ın su çekişi gibi çeken eşsiz
bir yiğit görmedim. Hatta insanlar develerini dahi sulayıp ağıllarına geri
götürdüler. "
Diğer tahric: Buhari,
3664
6143- ... /7- Bana Abdulmelik
b. Şuayb b. Leys de tahdis etti, bize babam dedemden tahdis etti, bana Ukayl b.
Halid tahdis etti. (H.) Bize AInr en-Nakid, el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd de
Yakub b. İbrahim b. Sa'd'dan tahdis etti, bize babam Salih'den Yunus'un isnadı
ile onun hadisine yakın olarak tahdis etti.
Diğer tahric:
Abdulmelik b. Şuayb b. Leys'in hadisini Buhari, 7021; Amr en-Nakid'in hadisini
de yalnızca Müslim rivayet etmiştir
6144- .. ;/8- Bize
el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd tahdis edip dedi ki: Bize Yakub tahdis etti, bize
babam Salih'den şöyle dediğini tahdis etti: A'rec ve başkaları dedi ki:
Gerçekten Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"(Rüyamda) Ebu Kuhafe'nin oğlunu su çekerken gördüm ... " buyurdu
deyip Zühri'nin hadisine yakın olarak hadisi rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6145-18/9- Bana Ahmed b.
Abdurrahman b. Vehb tahdis etti... Ebu Hureyre'nin azadlısı Ebu Yunus'un Ebu
Hureyre'den tahdis ettiğine göre o Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Uyuduğum bir sırada rüyada Havzımın
başında su çekip insanlara su verdiğimi gördüm. Derken Ebu Bekir yanıma geldi,
beni dinlendirmek içinkovayı elimden aldı. İki kova çekti. Çekişinde bir parça
zayıflık vardı. Allah ona mağfiret buyursun. Arkasından Hattab'ın oğlu gelip
(kovayı) ondan aldı. Ben hiçbir şekilde ondan daha güçlü su çeken bir adam
görmedim. Nihayet insanlar arkalarını dönüp gittiklerinde Havz hala dopdolu ve
taşıyordu. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6146-19/10- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Abdullah b. Numeyr -lafız Ebu Bekir'e ait olmak
üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Bişr tahdis etti, bize Ubeydullah
b. Ömer tahdis etti, bana Ebu Bekr b. Salim, Salim b. Abdullah'dan tahdis etti,
o Abdullah b. Ömer'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "(Rüyamda) bir kuyu başında bir deve kovası ile su
çekiyormuşum gibi gördüm. Ebu Bekr gelerek bir ya da iki kova çekti. Bir parça
zayıf çekti. Şanı Yüce ve mübarek Allah ona mağfiret buyursun. Sonra Ömer gelip
su çekti, kova büyük bir kovaya dönüştü. Ben onun su çektiği gibi su çeken
eşsiz bir yiğit görmedim. Nihayet insanlar suya kandı ve develerini dahi
sulayıp ağıllarına geri götürdüler. "
Diğer tahric: Buhari,
3682
6147- .. ./2- Bize Ahmed
b. Abdullah b. Yunus tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bana Musa b. Ukbe,
Salim b. Abdullah'dan tahdis etti, o babasından Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in Ebu Bekir ve Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anhuma) hakkındaki
rüyasını öncekilerin hadisine yakın olarak rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
3633 "buna yakın-, 7020; Tirmizi, 2289
AÇIKLAMA: Rasulullah
{Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kendimi üzerinde bir kova bulunan
birkuyunun başında gördüm ... develerini dahi sulayıp ağıllarına götürdüler.
"
Hadiste geçen kalib,
kazılmış fakat örülmemiş kuyu demektir. Delv ise müzekker ve müennes olarak
kullanılır (kova), zenub ise zel harfi fethalı olarak söylenir, içi su dolu
kova demektir. Garb ise büyük kovaya denir. Nez' ise su çekmek anlamındadır.
Za'f (zayıflık) dat harfi ötreli (du'f) ve fethalı (da'f) olarak iki meşhur
söyleyiş olup ötreli söyleyiş daha fasihtir.
İstehalet: Dönüştü,
küçükken büyük bir kova haline geldi demektir. Abkari (eşsiz, yiğit) aslında
seyyid demektir. Üstünde hiçbir şeyolmayan anlamında olduğu da söylenmiştir.
"Develerini dahi
sulayıp ağıllarına götürdüler"e gelince, insanlar develerini suladıktan
sonra ağıllarına kadar götürüp onları orada bıraktılar demektir. Atan ise
develerin sulanmalarından sonra dinlenmeleri için götürüldükleri yer (ağıl)dır.
İlim adamları der ki: Bu rüya Ebu Bekir ve Ömer (radıyallahu anhuma)'nın
halifelikleri döneminde meydana gelenlere, onların güzel yaşayış ve
uygulamalarına, etkilerinin açık ve insanların her ikisinden de etkilendiğine
dair açık bir örnektir. Bütün bunlar da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den,
O'nun bereketinden ve O'na ashablık edip arkadaşlık etmekten kaynaklanmaktadır.
Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bizzat kendisi işin sahibi idi. O
da bu işi en mükemmel bir şekilde yerine getirdi, İslam'ın temellerini attı,
İslam'ın emirlerinin uygulanmasının zeminini hazırladı, asıllarını ve dallarını
açıkça ortaya koydu, insanlar Allah'ın dinine kitleler halinde girdi. Yüce
Allah da: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim" (Maide, 3)
buyruğunu indirdi. Sonra (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti. Yerine Ebu
Bekr (radıyallahu anh) iki yıl ve birkaç ay halifelik yaptı. İşte "bir ya
da iki kova" buyruğu ile kastedilen buradaki şüphe raviden
kaynaklanmaktadır. Maksat ise diğer rivayette açıkça ifade ettiği üzere
"iki kova" dır. Onun halifelik döneminde irtidad edenlerle savaş
ortaya çıktı, onların kökleri kazındı. İslam etrafa yayılarak genişledi. Sonra
o vefat edince yerine Ömer (r.a.) halife oldu. Onun zamanında da İslam
genişledi ve daha önce benzeri görülmedik bir şekilde İslam ahkamının sağlam
bir şekilde karar bulduğunu gördüler. İşte müslümanların durumu da
"kuyu" ile ifade edildi. Buna sebep ise kuyunun içinde bulunan ve kendileri
için hayat ve ıslahlarına kaynak teşkil eden suyun bulunmasıdır. Onların
emirleri (halifeleri) de kendileri için su çeken kişiye benzetilmiştir. Onun su
çekmesi ise onların menfaatlerine olan işleri yerine getirmesi, onların
işlerini çekip çevirip idare etmesidir.
Ebu Bekir (radıyallahu
anh) hakkında: "Çekişinde bir parça zayıflık vardı" ifadesi Ebu
Bekir'in faziletini düşürmek anlamını ihtiva etmediği gibi Ömer (radıyallahu
anh)'ın ondan faziletli olduğu manasına da gelmez. Burada ifade ancak onların
halifelik sürelerini ve insanların uzun bir dönem sürmesi, İslam'ın ve
topraklarının yayılması, malların ve daha başka ganimet ve fütuhatın artması
dolayısıyla şehirler kurması ve divanları oluşturması sebebi ile Ömer
(radıyallahu anh)'ın yönetiminde insanların daha çok yararlanmalarından
dolayıdır.
Resulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah ona mağfiret buyursun" buyruğu da Ebu Bekr
{radıyallahu anh)'ın durumunu eksik göstermek için olmadığı gibi herhangi bir
günaha işaret anlamında da değildir. Bu sadece müslümanların (o zamanlar)
konuşmalarını kendisi ile destekledikleri bir tabirden ibaretti. Bu da ne güzel
bir destektir.
Müslim'in Sahihi'ndeki
bir hadiste geçtiği üzere "Bu müslümanların: şunu yap, Allah da sana
mağfiret buyursun diye söyledikleri bir söz olduğu" belirtilmiş idi.
ilim adamları der ki:
işte bütün bunlar Ebu Bekir ve Ömer {radıyallahu anhuma)'nın halife
olacaklarını ve halifeliklerinin sahih olduğunu, halifeliklerinin niteliklerini
ve müslümanların da yönetimlerinden yararlanacaklarını haber vermektedir.
(6145) "Ebu Bekir
yanıma gelerek beni dinlendirmek için kovayı elimden aldı. " ilim adamları
der ki: Bu ifadede Ebu Bekr (radıyallahu anh)' ın O' nun yerine vekil
olacağına, O'ndan sonra halife olacağına bir işarettir. Ayrıca Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in vefatı ile dünyanın yorgunluk ve meşakkatlerinden
dinleneceğini göstermektedir. Nitekim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"(ölen) dinlenmiş ve kendisinden rahata kavuşulmuş olur" ile:
"Dünya müminin zindanıdır. Bugünden sonra da baban için bir sıkıntı üzüntü
olmayacaktır" buyurmuştur.
(6146) "İnsanlar
arasında onun su çekişi gibi çeken eşsiz bir yiğit görmedim" buyruğuna
gelince, buradaki "yefri: çeken" fiili ye harfi fethalı, fe sakin, re
harfi kesrelidir. "Feryehu: onun çekişi gibi" lafzı da iki şekilde
rivayet edilmiştir. Birisi re harfi sakin ye şeddesiz "feryehu"
şeklinde, ikincisi re harfi kesreli ye harfi şeddeli (feriyyehu şeklinde)
rivayetidir. Her ikisi de sahih iki söyleyiştir. Halil ise şeddeli söyleyişi
kabul etmeyerek: Bu yanlıştır çünkü ittifakla: Ben onun yaptığı işi yapan ve
kestiği gibi kesen bir efendi görmedim anlamında olduğunu ittifakla kabul
etmişlerdir. Çünkü re harfi sakin olarak "fer"in asıl anlamı kesmek
demektir. Ve: fereytu efrihi feryem: kestim, onu kesiyorum, kesmek denilir. Bu
da düzeltmek için kesmek anlamındadır. Ama ifsad edip bozmak maksadı ile bir
şeyi kesip yarmayı anlatmak için de efri şekli kullanılır. Araplar da: Bir
kimsenin bir işi güzel yapmasını anlatmak için yefri fiilini kullanırlar.
Hasan'ın hadisinde: Andalsun onları bir derinin kesildiği (yüzüldüğü) gibi
keseceğim tabiri de buradan gelmektedir ki yani onları hicv ederek derinin
kesildiği gibi keseceğim anlamındadır.
"Hatta develerini
dahi sulayıp ağıllarına götürdüler" açıklaması az önce geçti. Kadı Iyaz
dedi ki: Bunun zahirinden anlaşıldığı üzere bu özel olarak Ömer (radıyallahu
anh)'ın halifeliği ile alakalıdır. Bunun bir arada hem Ebu Bekir'in hem Ömer'in
halifeliği hakkında olduğu da söylenmiştir. Çünkü her ikisinin de yönetim
işlerine güzelce nezaret etmeleri, çekip çevirmeleri, müslümanların maslahatını
güzel bir şekilde yerine getirmeleri sayesinde iş tamam oldu ve insanlar
develerini ağıllarına götürdüler (rahat ettiler). Çünkü Ebu Bekir irtidad
edenlerin kökünü kazıdı, müslümanların birliklerini sağladı, onları birbirine
kaynaştırdı, fütuhata başladı, işleri "hazırladı. Ömer b. el-Hattab
döneminde ise bunların mahsulleri olgunlaşıp kemale erdi. Allah her ikisinden
de razı olsun.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Bir deve kovası ile çekiyormuşum gibi"
tabirinde "bekre deve" kaf harfi sakin ve fethalı okunur.
(6146) "Nihayet
insanlar suya kan dı. "Yani kendilerine yetecek kadarını aldılar.
6148-20/12- Bize
Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti. Bize babam tahdis etti, bize
Süfyan, Amr ve İbnul Münkedir’DEN tahdis ettiklerine göre her ikisi Cabir'i
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şunu haber verirken dinlemişlerdir. (H.)
Bize Zuheyr b. Harb da -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Süfyan b.
Uyeyne, İbnul Münkedir ve Amr’DAN tahdis etti. İkisi Cabir'den, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cennete
girdim. Cennette bir ev yahut bir köşk gördüm. Bu kimindir, dedim. Ömer b.
el-Hattab'ındır, dediler. İçeri girmek istedim sonra senin kıskançlığını
hatırladım." Bunun üzerine Ömer ağlayarak: Ey Allah'ın Rasulü! Hiç senden
kıskanılır mı, dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6149- .. ./13- Bunu bize
İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Süfyan, Amr ve İbnul Münkedir'den haber
verdi, o Cabir'den rivayet etti. (H.) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe de tahdis
etti, bize Süfyan, Amr’DAN tahdis ettiğine göre o Cabir'i (şöyle derken)
dinlemiştir. (H.) Bunu bize Amr en-Nakid de tahdis etti, bize Süfyan, İbnul
Münkedir'den tahdis etti: Cabir'i Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
dinledim deyip İbn Numeyr ve Zuheyr'in hadisinin aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6150-21/14- Bana Harmele
b. Yahya tahdis etti ... Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Uyuduğum bir sırada kendimi
cennette gördüm. Bir köşkün yanında bir kadın görüverdim. Bu kimindir, dedim.
Ömer b. el-Hattab'ındır, dediler. Ben de ümer'in kıskançlığını hatırlayarak
arkamı donüp gidiverdim. "
Ebu Hureyre dedi ki: Biz
hep birlikte o mecliste Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
bulunuyorken Ömer de ağlayıverdi. Sonra Ömer: Babam sana feda olsun ey Allah'ın
Rasulü! Seni mi kıskanacağım, dedi,
Diğer tahric: Buhari,
5227
6151- .. ./15- Bunu bana
Amr en-Nakid, Hasan el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd de tahdis edip, dediler ki:
Bize Yakub b. İbrahim tahdis etti, bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn
Şihab'dan bu isnad ile aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6152-22/16- Bize Mansur
b. Muzahim tahdis etti. Bize İbrahim -yani b.
Sa'd- tahdis etti. (H.)
Bize Hasan el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd de tahdis etti, -Abd bana Yakub -ki o b.
İbrahim b. Sa'd'dır- haber verdi derken Hasan tahdis etti, dedi. (Yakub, dedi
ki): Bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan rivayet etti: Bana
Abdulhamid b. Ahdurrahman b. Zeyd'in haber verdiğine göre Muhammed b. Sa'd b.
Ebu Vakkas da kendisine şunu haber vermiştir: Babası Sa'd dedi ki: Ömer
(radıyallahu anh), Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girmek
için izin istedi. Huzurunda Kureyş'den bazı kadınlar da vardı. Onunla
konuşuyor, konuşmalarını çokça uzatıyorlardı. Sesleri de yüksek çıkıyordu. Ömer
izin isteyince onlar da kalkıp alelacele hicabın arkasına çekildiler.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona izin verdiğinde gülüyordu. Bunun
üzerine Ömer: "Allah seni hep güldürsün ey Allah'ın Rasulü!, dedi.
RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim yanımda bulunan bu
kadınlara şaştı m. Sesini işitince hemen perdenin arkasına koşuştular"
buyurdu. Ömer: Ey Allah'ın Rasulü! Senden çekinmelerine sen daha layıksın,
dedi. Sonra Ömer: Ey kendi nefislerinin düşmanları! Benden çekiniyorsunuz da
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den çekinmiyorsunuz öyle mi, dedi.
Kadınlar: Evet, sen
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e göre daha sert ve daha haşinsin,
dediler. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Nefsim elinde olana
yemin ederim ki şeytan bir yolda seninle karşılaşacak olursa mutlaka senin
geçtiği n yoldan başka bir yolu takip eder" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
3294, 3683 -muallak olarak-, 6085
6153- .. ./17- Bize
Harun b. Maruf tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre Ömer b. el-Hattab,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi. Yanında ResuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e karşı seslerini yükseltmiş bazı kadınlar da
vardı. Ömer içeri girmek için izin alınca onlar da çabucak perdenin arkasına
çekildiler. Sonra Zühri'nin hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (6152)
"Salih'den o İbn Şihab'dan ... Ömer izin istedi." Bu hadiste
birbirinden rivayet nakleden tabiinden dört kişi bir arada yer almaktadır.
Bunlar Salih, İbn Şihab, Abd b. Humeyd ve Muhammed' dir. Abdulhamid de İbn
Abbas' ı görmüştür.
"Huzurunda
Kureyş'den O'nunla konuşan ve sesleri yüksek O'na çokça soru soran kadınlar
vardı." İlim adamlarının, dediklerine göre "O'na çokça soru
soran"dan kasıt O'nun kendileri ile çokça konuşmasını isteyen
ihtiyaçlarına ve sordukları fetvalarına cevap vermesini isteyen kadınlar
anlamındadır.
"Seslerinin yüksek
olması" ile ilgili olarak Kadı lyaz şunları söylemektedir: Bunun ResuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sesinden fazla sesi yükseltmenin
yasaklanmasından önce olma ihtimali olduğu gibi onların seslerinin yüksek
çıkması tek tek onların her birinin sesinin Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sesinden yüksek olması anlamında değil de seslerinin toplamının
yüksek çıkması demektir.
"Kadınlar: Sen
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e göre daha sert ve haşinsin,
dediler." Sert ve haşin (faz ve galiz) aynı anlamdadır. Bu da sert
tabiatlı olmaktan ve sert davranmaktan ibarettir. İlim adamları der ki: Burada
efalu: daha ... sın kipi üstünlük belirtmek için değildir. Aksine bu, sen sert
ve haşinsin demektir sadece. Kadı lyaz dedi ki: Bunun üstünlük anlamına
yorumlanması ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'deki sertliğin ise kafir ve
münafıklara karşı sertlikten ibaret olarak anlaşılması da doğru olabilir.
Nitekim yüce Allah: "Kafirlerle münafıklara karşı cihad et ve onlara sert
ol" (Tevbe, 73) buyurmaktadır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayrıca
yüce Allah'ın haramlarının çiğnenmesi halinde kızar ve sertleşirdi.
Bu hadiste yumuşak
davranmanın, halim olmanın ve rıfk ile muamele etmenin -şer'i bir maksadın
gerçekleşmesine engel olmadığı sürece- faziletli olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü
yüce Allah: "Müminler için kanatlarını indir" (Hicr,88); "Eğer
kaba ve katı yürekli olsaydın senin etrafından şüphesiz dağılırlardı" (Ali
İmran, 159); "O müminlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir"
(Tevbe, 128) buyurmaktadır.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki..." Burada
fec’DEN kasıt geniş yol demektir. Aynı zamanaa iki dağ arasındaki açıklık yere
de denilir.
Bu hadis zahirinden
anlaşıldığı şekilde kabul edilir. Buna göre şeytan, Ömer (radıyallahu anh)'ın
bir yolda gitmekte olduğunu gördümü Ömer'in heybetinden çekinerek kaçar ve o
yoldan ayrılır. Bir başka yolu izler. Buna sebep ise Ömer'in kendisine bir şey
yapacağı ihtimali ile sertliğinden, kuvvetinden aşırı derecede korkması idi.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu,
şeytan ın ondan uzak ve onu aldatmaktan uzak olduğuna; Ömer (radıyallahu
anh)'ın bütün işlerinde şeytanın emrettiğine aykırı dosdoğru yolu izleyen bir
kişi olduğuna dair bir misal olma ihtimali de vardır. Ama doğrusu birincisidir.
6154-23/18- Bana
Ebu't-Tahir Ahmed b. Amr b. Serh tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb, İbrahim b.
Sa'd'dan tahdis etti, o babası Sa'd b. İbrahim'den, o Ebu Seleme'den, o
Aişe’DEN rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyururdu: "Sizden önceki ümmetler arasında kendilerine ilham verilen bazı
kimseler vardı. Eğer benim Gmmetimde onlardan birisi varsa şüphesiz ki Ömer b.
el-Hatta b onlardandır. "
İbn Vehb dedi ki:
"Muhaddesun" kendilerine ilham verilenler diye açıklanır.
Diğer tahric: Tirmizi,
3693
6155- .. ./19- Bize
Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bize Amr en-Nakid ve
Zuheyr b. Harb da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Uyeyne tahdis etti, {Leys'le}
ikisi İbn Adan'dan o Sa'd b. İbrahim'den bu isnad ile aynısını rivayet etti.
AÇIKLAMA: (6154)
"İbn Vehb İbrahim b. Sa'd'dan ... Ömer b. el-Hattab onlardandır.
İbn Vehb dedi ki:
"Muhaddesun" ilham verilenler diye açıklanır." Bu isnad
Darakutni'nin Müslim'e istidrakte bulunduğu isnadlardandır. Şöyle demiştir:
Bu hadisin rivayetinde
meşhur olan İbrahim b. Sa'd'dan o babasından, o Ebu Seleme’den diye
rivayetidir. Ebu Seleme dedi ki: Bana ulaştığına göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buyurdu şeklindedir. Buhari de bu hadisi bu yoldan Ebu
Seleme'den, o Ebu Hureyre'den diye rivayet etmiştir.
İlim adamları
"muhaddesun" ile ne kastedildiğinin yorumu hususunda ihtilaf
etmişlerdir. İbn Vehb ilhama mazhar olanlar diye açıkladığı gibi isabet edenler
diye de açıklanmıştır. Bir hususta bir zanda bulundukları zaman adeta onlara
bir şey ilham edilmiş de o zanda bulunmuşlar gibi olurlar. Onlarla meleklerin
konuştuğu da söylenmiştir. Bir rivayette de "mutekellemun: kendileri ile
konuşulanlar" diye kaydedilmiştir. Buhari de: Doğruluk onların dillerinden
dökülür diye açıklamıştır.
Hadiste, evliyanın
kerametlerinin Sabit olduğu dile getirilmektedir.
6156-24/20- Bize Ukbe b.
Mukrem el-Ammi tahdis etti... Bize Nafi' İbn Ömer’DEN şöyle dediğini haber
verdi: Ömer dedi ki: Üç hususta Rabbime o muvafakat ettim. İbrahim'in makamı
hususunda, hicab hususunda ve Bedir esirleri hakkında.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Ömer,
dedi ki ... ve Bedir esirleri hakkında." Bu, Ömer (radıyallahu anh)'ın
menkıbelerinin ve faziletlerinin en üstün ve değerli olanlarındandır. Bu bundan
önceki hadise de uygundur. Bundan ötürü Müslim bunu hemen onun akabinde
kaydetmiştir. Bu rivayette: Üç hususta Rabbime muvafakat ettim denilmiş ve bu
üç hususu da böylece açıklamıştır. Sahihde yer alan başka bir rivayette de
şöyle denilmektedir: "RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hanımlan
kıskançlık hususunda bir araya gelip ittifak ettiler. Ben: Umulur ki o sizi
boşayacak olursa Rabbi O' na sizin yerinize sizden hayırlı zevceler verir,
dedim. Ayette de bu şekilde nazil oldu.
Müslim'in bundan sonra
zikrettiği hadiste de münafıkların namazının kılınmaması hususunda ona
muvafakat edildiği ve ayetin bu hususta böylece nazil olduğu
kaydedilmektedir.(Tevbe 84) Bir de içkinin haram kılınması hususunda da
muvafakat gelmiştir. Böylelikle muvafakatler allı tane olmuş olur. Bununla
birlikte onun lafzında (üçten) fazla muvafakati reddeden bir ifade yoktur.
Allah en iyi bilendir.
6157-25/21- Bize Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Ebu Usame tahdis etti, bize Ubeydullah,
Nafi'den, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ubey b. Selul
öldüğünde oğlu Abdullah b. Abdullah, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
geldi ve Ondan babasını kendisi ile kefenlemek üzere gömleğini vermesini
istedi. Allah Resulü de gömleğini ona verdi. Sonra babasının cenaze namazını
kıldırmasını istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazını
kıldırmak üzere ayağa kalkınca Ömer kalktı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in elbisesinden tutarak: Ey Allah'in Resulü! Allah sana onun namazını
kılmanı yasakladığı halde mi namazını kılacaksın, dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah beni ancak muhayyer bırakmış ve: "Onlar
için ister mağfiret dile ister mağfiret dileme. Onlar için yetmiş defa mağfiret
dilesen de yine Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır" (Tevbe, 80)
buyurmuştur. Ben de yetmişten fazla mağfiret dileyeceğim" buyurdu. Ömer:
Gerçek şu ki o bir münafıktır, dedi.
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun namazını kıldırdı. Şanı yüce Allah da:
"Onlardan ölen hiçbir kimsenin namazını asla kılma! Kabrinin başında da
durma." (Tevbe, 84) buyruğunu indirdi.
Diğer tahric: Buhari,
4670; Müslim, 6958
AÇIKLAMA: "Abdullah
b. Ubeyy b. Selül öldüğünde" Abdullah'ın ismının yazılışında doğru şekil
"İbn Selül"in elif ile yazılması ve Abdullah'ın i'rabı ile
i'rablanması gerekir. Çünkü bu onun ikinci sıfalıdır. Zira kendisinin adı
Abdullah b. Ubeyy'dir. O aynı zamanda Selül'ün de oğludur. Çünkü Ubeyy onun
babası, Selül annesidir. Böylelikle bir arada anne ve babasına nisbet edilmiş
ve her ikisi ile nitelendirilmiş olmaktadır. Buna ve benzerlerine dair açıklama
daha önce İman Kitabı'nda el-Mikdad hadisinde kelime-i şehadeti açıkça
söylediğine dair hadiste geçti ve orada bunun şekillerini açıkladık.
"Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ona kendisi ile münafık babasını kefenlemesi için gömleğini
verdi..." denildiği üzere ona gömleğini vermesi ve gömleği ile onu
kefenlemesi oğlunun gönlünü hoş etmek içindi. Çünkü oğlu salih bir sahabi idi.
Bunu isteyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de istediğini yerine getirdi.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu ölü münafık Abdullah'a mükafat olmak
üzere yaptığı da söylenmiştir. Çünkü kendisi amcası Abbas'a Bedir gününde esir
alındığı sırada giymek üzere bir gömlek vermişti.
Bu hadiste Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üstün ahlakının azameti Beyan edilmektedir.
Çünkü O esasen o münafığın yaptığı eziyetleri biliyordu. Yine de ona güzellikle
karşılık verdi. Bir gömleğini kefen olmak üzere ona verdi. Namazını kıldırdı,
onun için mağfiret diledi. Nitekim yüce Allah da: "Muhakkak sen büyük bir
ahlak üzeresin" (Kalem, 4) buyurmuştur.
Bu hadiste ona namaz
kılmanın, bağışlanması için dua etmenin, ona dua etmek maksadı ile de kabri
başında durmanın haram olduğu hükmü vardır.
6158- .. ./22- Bunu bize
Muhammed b. el-Müsenna ve Ubeydullah b.
Sa'd'da tahdis edip dedi
ki: Bize Yahya -ki o el-Kattan'dır- Ubeydullah'dan bu isnad ile, Ebu Usame'nin
hadisi ile aynı manada rivayet etmekle birlikte "onların (münafıkların)
üzerine namaz kılmayı da terk etti" demektedir.
Diğer tahric: Buhari,
1269, 5796; Müslim, 6959; Tirmizi, 3098; Nesai, 1899; İbn Mace, 1523
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
3- OSMAN BİN AFFAN
(R.A.}'IN FAZİLETLERİNDEN BİR KISMINA DAİR BİR BAB