SAHİH-İ MÜSLİM

FAZİLETLER

 

42- MUSA (A.S.)'IN FAZİLETLERİNİN BİR KISMINA DAİR BİR BAB

 

6098-155/1- Bana Muhammed b. Raft' tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bana Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den şöyle dediğini haber verdi: Bu{nlar) Ebu Hureyre'nin bize Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye tahdis ettikleridir. Sonra çeşitli hadisler arasırida şunu da zikretti: Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İsrailoğulları çıplak olarak yıkanırlar, biri diğerinin avretine bakardı. Musa (a.s.) ise tek başına yıkanırdı. Bu sebeple: Allah'a yemin olsun ki Musa'nın bizimle birlikte yıkanmasının tek engeli onun hayalarının şişkin olmasıdır, dediler. Bir sefer gusletmek üzere gitti ve elbisesini bir taşın üzerine koydu. Taş elbisesi ile hızlıca uzaklaştı. Bunun üzerine Musa onun arkasından hızlıca koşmaya başladı. Bu arada: Elbisemi ver ey taş! elbisemi ver ey taş! diyordu. Nihayet İsrailoğulları Musa'nın avretine baktılar ve: Allah'a yemin olsun ki Musa'nın bir kusuru yok, dediler. Sonra taş dikildi, hatta ona bakıldı. Musa da elbisesini alıp taşa vurmaya başladı. "

Ebu Hureyre dedi ki: Allah'a yemin olsun ki Musa'nın (aleyhisselam) taşa vurmasından ötürü taşta altı ya da yedi darbe izi kalmıştır.

 

 

 

6099-156/2- Bize Yahya b. Habib el-Harisı de tahdis etti, bize Yezid b. Zurey' tahdis etti, bize Halid el-Hazza, Abdullah b. Şakik'den şöyle dediğini tahdis etti: Ebu Hureyre bize haber verip dedi ki: Musa (aleyhisselam) çok hayalı bir adamdı. Hiçbir zaman çıplak olarak görülmezdi. Bundan dolayı İsrailoğulları: O hayaları şişkin birisidir, dediler. Sonra Musa azıcık bir suyun yanında yıkandı. Elbisesini bir taşın üzerine koydu. Taş da koşarak gitti. Musa da asası ile arkasından giderken: Elbisemi ver ey taş! Elbisemi ver ey taş! diyordu. Nihayet İsrailoğulların’DAN bir topluluğun yanında durdu ve: "Ey iman edenler! siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Allah onu, dediklerinden temize çıkardı. O Allah nezdinde itibarlı ve değerli idi." (Ahzab, 69) buyruğu nazil oldu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (6098) "Ader" med'li hemze'den sonra fetha'lı dal ve sonra re ile, hayaları büyük (şişkin) demektir.

 

Cemeha, hızlıca koştu demektir.

 

Nedeb ise asıl anlamı itibari ile derinin üzerinden izi henüz kaybolmamış yara izi demektir. (darbe izi diye tercüme edildi).

 

"Elbisemi ver ey taş", ey taş elbisemi bırak demektir.

 

"Az miktardaki bir suyun yanında yıkandı." Hem bizim diyarımızdaki bütün nüshalarda hem de başka yerlerdeki nüshaların çoğunda mim harfi ötreli vav harfi fethalı ye harfi sakin ve "ma: su"in küçültme ismi olarak "muveyh: az miktardaki su" şeklindedir. Tekilinin aslı ise "meveh" dir. Çünkü küçültme ismi isimleri asıllarına irca eder.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Bazı rivayetlerde zikrettiğimiz şekilde "muveyh: az miktarda su" diye kaydedilmiş olmakla birlikte bir çoğunda mim harfi fethalı, şin sakin olmak üzere "meşrabe" diye kaydedilmiştir. Bu da hurma ağacının dibinde onu sulamak için suyun toplandığı küçük çukur demektir.

 

Kadı lyaz dedi ki: Birincisinin -daha önce geçtiği gibi- tashif olduğunu sanıyorum. Allah en iyi bilendir.

 

Hadisten çeşitli hükümler çıkartılmaktadır:

 

1. Bu hadiste, Musa (aleyhisselam)'ın açık iki mucizesi vardır. Birisi taşın elbisesini alıp İsrailoğullarından bir topluluğun bulunduğu yere kadar yürüyüp götürmesidir, ikincisi de taşta darbe izlerinin görülmesidir.

 

2. Taş ve benzeri cansız varlıklarda temyiz (ayırd etme) gücünün varlığıdır. Mekke'deki taşın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e selam vermesi, hurma kütüğünün inlemesi ve benzeri hususlar da buna benzer. Daha önce bu mesele geniş bir şekilde açıklanmış bulunmaktadır. 

 

3. Yalnız başına bulunduğu taktirde çıplak yıkanmak caizdir. Avretin setredilmesi daha faziletli olsa bile. Nitekim Şafii, Malik, ilim adamlarının büyük çoğunluğu böyle, demiştir. İbn Ebu Leyla ise onlara muhalefet ederek: Şüphesiz suyun içinde de sakin olanlar (bulunan varlıklar) vardır ve bu hususta zayıf bir hadisi delil göstermiştir.

 

4. Nebilerin ve salih kimselerin beyinsiz ve cahil kimselerin eziyetleri ile sınanmaları ve onlara sabredip katlanmaları

 

5. Kadı lyaz'ın ve başkalarının söylediklerine göre nebiler -Allah'ın salat ve selamları onlara- hem ahlakları itibari ile hem yaratılışları itibari ile bedeni noksanlıklardan ve kusurlardan esendirler. Bu hususta bazı musibetleri bazılarına izafe etmek hususunda tarihçilerden tahkik sahibi olmayanların söylediklerine iltifat edilmez. Aksine yüce Allah onları her türlü kusurdan, gözlerin buğzedeceği ya da kalplerin nefret edeceği her kusurdan tenzih ettiğidir.

 

 

 

 

6100-157/3- Bana Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd de tahdis etti, Abd, bize Ma'mer tahdis etti, derken Abdurrezzak haber verdi, dedi. O İbn Tavus'dan, o babasından, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Ölüm meleği Musa (aleyhisselam)'a gönderildi. Melek onun yanına gelince Musa ona bir tokat vurup gözünü çıkardı. Melek Rabbine dönüp: Beni ölümü istemeyen bir kula gönderdin, dedi. Allah da meleğe gözünü iade etti ve şöyle buyurdu: Ona dön ve elini bir öküzün sırtına koymasını söyle. Elinin örttüğü her bir kıl karşılığında ona bir yıllık ömür verilecektir. Bunun üzerine Musa: Rabbim sonra ne olacak, dedi. Sonra ölüm buyurdu. Musa: O halde şimdi olsun deyip yüce Allah'tan kendisini bir taş atımlık mesafe kadar mukaddes arza yaklaştırmasını diledi. RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Eğer orada olsaydım kesinlikle sizlere yolun kenannda o kırmızı renkli kum yığının altındaki kabrini size gösterecektim" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 1339,3407; Nesai, 2088

 

 

 

6101-158/4- Bize Muhammed b. Raft' tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den tahdis edip dedi ki: Bu(nlar) Ebu Hureyre'nin bize RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den tahdis ettikleridir. Sonra aralarında şu hadisin de yer aldığı çeşitli hadisler zikretti:

 

Yine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ölüm meleği Musa (aleyhisselam)'a geldi ve ona: Rabbinin çağnsını kabul et, dedi. Ama Musa (aleyhisselam) ölüm meleğinin gözüne bir tokat vurdu ve gözünü çıkardı, Melek yüce Allah'a dönüp: Gerçek şu ki beni ölmek istemeyen bir kuluna gönderdin ve o gözümü çıkarttı, dedi. Allah da ona gözünü geri verdi ve: Kuluma dönüp: Hayatta kalmak mı istiyorsun? Eğer hayatta kalmak istiyorsan elini bir öküzün sırtına koy. Elinin üzerini kapattığı kıl sayısı kadar yıl yaşayacaksın de buyurdu. Musa (a.s.) sonra ne olacak, dedi. Sonra öleceksin, dedi. Musa bu sefer: O halde Rabbim hemen şimdi öleyim, canımı arz-ı mukaddes'e bir taş atımlık mesafede bir yerde al, dedi.

 

Resulullah (-sav-): ''Allah'a yemin olsun ki eğer ben orada olsaydım size yolun yan tarafında kırmızı kum yığınının oradaki kabrini size gösterirdim.'' buyurdu.

 

Ebu İshak dedi ki: Bize Muhammed b. Yahya tahdis etti, bize Abdürrezzak tahdis etti, bize Ma'mer bu hadisin aynısını haber verdi.

 

Diğer tahric: Buhari, 3407;

 

 

 

6102-159/5- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Huceyn b. el-Müsenna tahdis etti, bize Abdulaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, Abdullah b. el-Fadl, elHaşimi’DEN tahdis etti, o Abdurrahman el-Arec'den, o Ebu Hureyre’den şöyle dediğini rivayet etti: Bir Yahudi, bir malını satışa arzetmiş iken o malına bir bedel teklif edildiği halde bundan hoşlanmadı yahut bu bedevi kabul etmedi. -Şüphe eden Abdulazizdir- bunun üzerine: Musa (aleyhisselam)'ı insanlar üzerine seçip üstün kılan hakkı için olmaz, dedi. Ensar’DAN bir adam onun bu, dediğini işitince yüzüne bir tokat indirdi ve: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda bulunuyarken sen Musa (aleyhisselam)'ı seçip insanlara üstün kılan hakkı için mi diyorsun, dedi. Bunun üzerine Yahudi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gitti ve: Ey Ebu'l Kasım! Benim zimmetim ve ahdim var. Fakat filan kişi de yüzü me tokat vurdu deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yüzüne neden tokat vurdun" buyurdu, adam: Ey Allah'ın Resulü! Bu kişi sen bizim aramızda bulunuyarken Musa (aleyhisselam)'ı insanlar arasından seçip üstün kılan hakkı için diye yemin etti, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öyle bir kızdı ki kızdığı yüzünden anlaşıldı sonra da: ''Allah'ın nebileri arasında üstünlük farkı gözetmeyin. Gerçek şu ki sura üfürülecek, göklerde ve yerde bulunanların hepsi -Allah'ın diledikleri müstesna- baygın düşecek. Sonra sura bir defa daha üfürülecek. Ben de ilk diriltilen kişi olacağım. -yahut ilk diriltilenler arasında olacağım- O sırada Musa (aleyhisselam)'ın da arşı yakalamış olduğunu göreceğim. Acaba Tur günündeki baygınlığı sebebi ile hesaba çekilmiş olduğundan mı yoksa benden önce diriltildiğinden mi (bu haldedir) bilemeyecek ve: Metta oğlu Yunus (aleyhisselam)'dan herhangi bir kimsenin daha faziletli olduğunu da söylemiyorum" buyurdu.

 

Bunu bana Muhammed b. Halim de tahdis etti, bize Yezid b. Harun tahdis etti, bize Abdulaziz b. Ebu Seleme bu isnad ile aynı şekilde tahdis etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 3414

 

 

 

6103-160/6- Bana Zuheyr b. Harb ve Ebu Bekr en-Nadr tahdis edip, dedi ki ... Ebu Hureyre dedi ki: Yahudilerden bir adam ile müslümünlardan bir adam birbirlerine ağır sözler söyledi. Müslüman adam: Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i alemlerin arasından seçip üstün kılan hakkı için, dedi, yahudi de: Musa {aleyhisselam)'ı seçip alemlere üstün kılan hakkı için deyince, müslüman hemen elini kaldırıp yahudinin yüzüne bir tokat indirdi. Yahudi, RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna giderek onun ve müslümanın başından geçenleri o'na haber verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim Musa'dan hayırlı olduğumu söylemeyin. Çünkü insanlar baygın düşecek, ilk ayılacak kişi de ben olacağım. Ama Musa'nın arşın yanını yakalamış olduğunu göreceğim. Acaba o da baygın düşenler arasında olup benden önce mi ayılmış olacak, yoksa Allah'ın (baygın düşecekler arasından) istisna ettiği kimselerden mi olacağını bilemiyorum" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 6517, 2411, 7472; Ebu Davud, 4671

 

 

 

6104-161/7- Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Darimi ve Ebu Bekir b. İshak da tahdis edip, dedi ki ... Ebu Hureyre dedi ki: Müslümanlardan bir adam ile yahudilerden bir adam karşılıklı birbirlerine ağır sözler söylediler deyip, İbrahim b. Sa'd'ın İbn Şihab'dan rivayet ettiği hadisi aynen rivayet etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 3408

 

 

 

6105-162/8- Bana Amr en-Nakid de tahdis etti, bize Ebu Ahmed ezZubeyri tahdis etti, bize Süfyan Amr b. Yahya’DAN tahdis etti, o babasından o Ebu Said el-Hudri’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Yüzüne tokat atılmış bir Yahudi, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldi deyip hadisi Zühri'nin hadisi ile aynı manada rivayet etti. Yalnız o rivayetinde: "Ben, acaba Musa benden önce baygın düşenlerdenmi idi yoksa Tur'daki baygınlığı mı yetti bilemiyorum", dedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 2412, 3398, 4638, 6517 -muallak olarak-, 6917, 7427; Ebu Davud, 4668

 

 

 

6106-163/9- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Veki', Süfyan'dan tahdis etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tah-dis etti, bize Süfyan, Amr b. Yahya'dan tahdis etti, o babasından, o Ebu Said el-Hudri'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Nebiler arasında birisinin diğerinden hayırlı olduğunu söylemeyin" buyurdu. İbn Numeyr Amr b. Yahya'nın hadisi rivayetinde: Babam bana tahdis etti, şeklindedir.

 

 

 

6107-164/10- Bize Heddab b. Halid ve Şeyban b. Ferruh tahdis edip dedi ki: Bize Hammad b. Seleme, Sabit el-Bünani ve Süleyman et-Teymi’DEN tahdis etti, onlar Enes b. Malik’DEN rivayet ettiklerine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İsra'ya götürüldüğüm gece kırmızı kum yığını yakınında bulunan Musa'nın yanından geçtim -Heddab'ın rivayetinde yolu m uğradı- o kabrinde ayakta namaz kılıyordu" buyurdu.

 

Diğer tahric: Nesai, 1631, 1632, 1633, 1634

 

 

 

6108-165/11- Bize Ali b. Haşrem de tahdis etti. Bize İsa -yani b. Yunus- haber verdi. (H.) Bize Osman b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Cerir tahdis etti, (İsa ile) ikisi Süleyman et-Teymi'den o Enes'den rivayet etti. (H.) Bunu bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abde b. Süleyman, Süfyan'dan tahdis etti, o Süleyman et-Teymi'den Enes'i şöyle derken dinledini, dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kabrinde namaz kılıyorken Musa'ya yolum uğradı" buyurdu, İsa'nın hadisi rivayetinde: "İsra'ya götürüldüğüm gece ... yolum uğradı" ziyadesini ekledi.

 

 

AÇIKLAMA:          (6100) "Ebu Hureyre dedi ki: Ölüm meleği Musa (aleyhisselam)'a gönderildi... Kırmızı kum yığınının altında yolun kenanndaki kabrini size gösterirdim." Diğer rivayette (6101) "Rasuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Ölüm meleği Musa'ya geldi... gözünü çıkardı" buyurulmakta ve bundan önceki rivayete yakın olarak rivayeti zikretmiş bulunmaktadır.

 

(6100) "Sakke: tokat vurdu" latame" ile aynı anlamdadır. İkinci rivayette geçen "metmufevr: bir öküzün sırtı" demektir. "Ramyetu hacer: bir taşın ulaşacağı kadar bir yer" demektir.

"Meh"in sonundaki he sekt (susma) he sidir. Bu da bir soru olup bundan sonra ne olacak hayat mı yoksa ölüm mü anlamındadır.

 

Kesıb: Tümsek, uzunca kum yığını demektir. "Rabbine icabet et: çağrısını kabul et" onun ölüm çağrısını kabul et demektir. Bu da senin ruhunu almaya geldim demektir.

Musa (aleyhisselam)'ın arz-ı mukaddese yakınlaştırılmasını dilemesi ise oranın şerefi ve orada nebilerin ve başkalarının gömülü olmasından ötürü faziletli olması sebebiyledir.

Kimi ilim adamı şöyle demiştir: Musa {aleyhisselam)'ın oraya yakınlaştırılmasını dilemekle birlikte bizzat Beytül Makdis'i dilememesinin sebebi, kabrinin onlar arasında meşhur olacağından ve bunun sonunda insanların kabri sebebi ile fitneye düşmelerinden korktuğu içindir.

 

Buradan, faziletli ve mübarek yerlerde salihlerin defnedildiği yerlere yakın yerlerde defnedilmenin müstehap olduğu da anlaşılmaktadır. Allah en iyi bilendir.

el-Mazeri dedi ki: Bazı inkarcılar bu hadisi kabul etmeyip onu bir türlü havsalalarına sığdıramayıp şöyle derler: Musa'nın ölüm meleğinin gözünü çıkarması nasıl caiz olabilir? İlim adamları ise buna birkaç şekilde cevap vermişlerdir:

 

1. Musa (aleyhisselam)'a yüce Allah'ın böyle bir tokat atma iznini vermesi imkansız bir şey değildir. Bu durumda bu kendisine tokat indirilen melek için bir sınavolur. Şanı yüce Allah da yarattıkları hakkında dilediğini yapar ve murad ettiği şeklinde onları sınar.

 

2. Bu ifade mecazidir, kasıt Musa (aleyhisselam)'ın onunla tarbşlığı ve delili ile onu mağlup ettiğidir. Nitekim bir kimse diğerini getirdiği delil ile yenik düşürecek olursa filan kişi filanın gözünü çıkardı denilir. Aynı şekilde herhangi bir şeyde bir eksiklik meydana getirdiğiniz taktirde de "evvartuşey: o şeyin gözünü çıkardı (eksik bıraktı)" denilir. (el-Mazeri) dedi ki: Ama bu ifade Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah gözünü ona geri verdi" sözü ile zayıflamaktadır. Şayet: Ona delilini geri verdi demek istemiştir diye söylenecek olursa bu açıklama da uzak bir ihtimal olur.

 

3. Musa (aleyhisselam) bunun Allah tarafından gelen bir melek olduğunu bilmiyordu. Kendisini öldürmek isteyen bir adam olduğunu sandığı için ona karşı kendisini savundu. Bu savunması ise gözünün çıkması sonucuna kadar vardı. Yoksa gözünü çıkarmak kaslını gütmemişti. Bunu da ''Ona bir tokat vurdu" rivayeti desteklemektedir.

 

İşte Ebu Bekr b. Huzeyme ile onun dışındaki mütekaddimunun verdiği cevap budur. İmam Mazerı ve Kadı Iyaz da bunu tercih etmiş ve şöyle demişlerdir: Hadis-i şerifte onun kasten gözünü çıkardığına dair açık bir ifade bulunmamaktadır. Eğer: İkinci defa geldiğinde kendisinin ölüm meleği olduğunu söylediği zaman Musa itiraf ve kabul etmiştir denilecek olursa buna da şöyle cevap verilir: İkinci defada Musa ona kendisinin ölüm meleği olduğunu anladığı bir alamet ile gelmişti. Bundan dolayıda birinci defanın aksine teslimiyet göstermişti. Allah en iyi bilendir.

 

İkinci rivayette (6101) "O halde şimdi (canımı al) Rabbim beni arz-ı mukaddese bir taş atımlık uzaklıkta canımı al" nüshaların bir çoğunda mevt: ölüm"den gelen bir kelime olarak mim, te ve nun ile "emitni" şeklindedir. Bazı nüshalarda ise dal ve iki nun ile "ednini: beni yaklaşlır" şeklindedir. Her ikisi de doğrudur.

 

"Elinin üzerini kapattığı kıl sayısınca yıl yaşayacaksın" ibaresi de bütün nüshalarda bu şekilde "tevaret" diye kaydedilmiş olup üzerini kapatıp örttüğü demektir.

(6102) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah'ın nebileri arasında fazilet farkı gözetmeyin" ile ilgili açıklama ve yorum geniş bir şekilde Faziletler Kitabı'nın baştaraflarında geçti.

 

"Sur'a üfürülecek. .. bilemiyorum" bir rivayette de: "insanlar baygın düşecekler, ilk ayılan kişi ben olacağım ... yoksa yüce Allah'ın istisna ettiklerinden midir" bu rivayetlerde geçen "sa'k ve sa'ka: baygınlık" helak olmak ve ölmek anlamındadır. Nitekim saikal insan da buradan geldiği gibi sad harfi fethalı ve ötreli olarak "saaka ve sauka" da denilebilir. Bazıları ise ötreli (sauka) söyleyişini kabul etmemektedir. Ancak yıldırım çarptı manasına kullanılırsa sad ve ayn harfleri fethalı söylenir. "Asakat" da yıldırımın birilerini çarpması için kullanılır. Temimoğulları ise kaf harfini öne alarak (yıldırıma) "saika" derler.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Bu, hadisler arasında en müşkil hadislerden birisidir. Musa ölmüş olduğu halde bu baygınlık onu nasıl idrak edecektir. Ancak hayatta olanlar baygın düşecektir. Hadisteki: "yüce Allah'ın istisna ettiklerindenmi" buyruğu ise onun hayatta olduğuna delil olmakla birlikte Musa (aleyhisselam)'ın hayata geri döndüğüne delil değildir, İsa hakkında gelen rivayetlerde olduğu gibi hayatta olduğu anlamına gelmez. Çünkü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Orada olsaydım size yolun yan tarafındaki kabrini gösterecektim" Kadı Iyaz dedi ki: Sözü geçen bu baygınlığın, ölümden sonra dirilişin akabinde meydana gelecek olan göklerin ve yerin yarılması sırasındaki baygınlık olma ihtimali vardır. O taktirde ayetlerle hadisler arasında uyum gerçekleşir. Ayrıca bunu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Ayıldı'' ifadesi desteklemektedir. Çünkü ayıldı ifadesi baygınlıktan ayılmak hakkında kullanılır. Ölüm için ise ba's fiili kullanılır. Tur'daki baygınlık ise ölüm değildi.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'in (6103) "benden önce mi ayılmış olacak bilemiyorum" buyruğu hakkında şu ihtimal sözkonusudur: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu üzerinden yerin yarılıp açılacağı ilk kendisi olacağını bilmeden önce söylemiş olabilir. Bu, bu lafzı zahir anlamı ile kabul etmemiz halinde sözkonusu olur. -Çünkü nebimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kayıtsız ve şartsız olarak üzerinden yerin yarılıp açılacağı ilk kişidir. Ayrıca bunun anlamı şu da olabilir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerin üzerlerinden ilk yarılıp açılacağı zümre arasındadır. Musa (aleyhisselam)'da bu zümreden yani nebiler -Allah'ın salat ve selamı üzerlerine- zümresinden olur. Allah en iyi bilendir. Kadı Iyaz' ın açıklamaları burada sona ermektedir .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

43- YUNUS (A.S.)'A VE NEBİ (S.A.V.)'İN: "HERHANGİ BİR KULUN: BEN YUNUS BİN METTA'DAN HAYIRLIYIM DEMESİ YARAŞMAZ" BUYRUĞUNA DAİR BİR BAB