SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
38 - باب
وجوب امتثال
ما قاله شرعا،
دون ما ذكره
صلى الله عليه
وسلم من معايش
الدنيا، على
سبيل الرأي
38- RASULULLAH
(S.A.V.)'İN KENDİ KİŞİSEL GÖRÜŞÜ OLMAK ÜZERE DÜNYA MAİŞETİNE AİT HUSUSLARDA
SÖYLEDİKLERİ DIŞINDA ŞER'AN SÖYLEDİKLERİ HUSUSLARA UYUP, GEREKLERİNİ YERİNE
GETİRMENİN VACİB OLDUĞU BABI
139 - (2361) حدثنا
قتيبة بن سعيد
الثقفي وأبو
كامل الجحدري.
وتقاربا في
اللفظ. وهذا
حديث قتيبة.
قالا: حدثنا
أبو عوانة عن
سماك، عن موسى
بن طلحة، عن
أبيه. قال : مررت
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم بقوم على
رؤوس النخل.
فقال "ما يصنع
هؤلاء؟"
فقالوا: يلقحونه.
يجعلون الذكر
في الأنثى
فيتلقح. فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم "ما
أظن يغني ذلك
شيئا" قال
فأخبروا بذلك
فتركوه. فأخبر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بذلك
فقال "إن
كان ينفعهم
ذلك فليصنعوه.
فإني إنما
ظننت ظنا. فلا
تؤاخذوني
بالظن. ولكن
إذا حدثتكم عن
الله شيئا
فخذوا به.
فإني لن أكذب
على الله عز وجل".
6079-139/1-
Bize Kuteybe b. Said es-Sakafi ve Ebu Kamil el-Cahderi -lafızları birbirine
yakın olmak üzere- tahdis etti. -Bu Kuteybe'nin rivayetidir- İkisi dedi ki:
Bize Ebu Avane, Simak'den tahdis etti, o Musa b. Talha'dan, o babasından şöyle
dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
hurma ağaçlarının başlarına çıkmış bir topluluğun yanından geçtim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunlar ne yapıyor" buyurdu.
Yanındakiler: Onu (onları) aşılıyorlar, erkek olan tohumu (çiçeği) dişi olanın
içine koyuyorlar ve böylelikle aşılanmış oluyor, dediler. Bunun üzerine
RasUluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben bunun herhangi bir
faydasının olacağını sanmıyorum" buyurdu.
(Talha) dedi ki: Onlara
bu haber verilince onlar da bu işi yapmayı bıraktılar. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e de bu yaptıkları haber verilince: "Eğer bunun
kendilerine bir faydası varsa onu yapsınlar, ben sadece bir zanda bulundum.
Zandan dolayı da beni sorgulamayın. Ama size Allah'tan herhangi bir şeyi söyleyecek
olursam onu alın. Şüphesiz ki ben aziz ve celil Allah'a asla yalan
söylemem" buyurdu.
Diğer tahric: İbn
Mace, 2470
140 - (2362) حدثنا
عبدالله بن
الرومي
اليمامي
وعباس بن عبدالعظيم
العنبري
وأحمد بن جعفر
المعقري. قالوا:
حدثنا النضر
بن محمد.
حدثنا عكرمة
(وهو ابن عمار).
حدثنا أبو
النجاشي.
حدثني رافع بن
خديج قال:
قدم
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم المدينة.
وهم يأبرون
النخل. يقولون
يلقحون النخل.
فقال "ما تصنعون؟".
قالوا: كنا
نصنعه. قال
"لعلكم لو لم تفعلوا
كان خيرا"
فتركوه. فنفضت
أو فنقصت. قال
فذكروا ذلك له
فقال "إنما
أنا بشر. إذا
أمرتكم بشيء
من دينكم فخذوا
به. وإذا
أمرتكم بشيء
من رأي. فإنما
أن بشر" قال
عكرمة: أو نحو
هذا. قال
المعقري:
فنفضت. ولم
يشك.
6080-140/2-
Bize Abdullah b. er-Rumı el-Yemamı, Abbas b. Abdulazim el-Anberi ve Ahmed.
Cafer el-Ma'kiri tahdis edip, dediler ki: Bize Nadr b. Muhammed tahdis etti,
bize İkfime -ki o b. Ammar'dır- tahdis etti, bize Ebu'l Necaşi tahdis etti,
bana Rafi" b. Hadk tahdis edip dedi ki: Allah'ın Nebi'si (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiğinde onlar da hurma ağaçlarını te'bir
ediyorlardı -hurma ağaçlarını telkih ediyorlardı (aşılıyorlardı) - Allah
Rasulü:
"Ne
yapıyorsunuz" buyurdu. Onlar: Biz önceden beri bunu yapıyorduk, dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Belki de yapmasanız bir hayır
olur" buyurdu. Bunun üzerine onlar da bu işi bıraktılar. Bu sefer ağaçlar
mahsullerini döktü -yahut eksik geldi-o Sonra bu hususu O'na söyleyince O:
"Ben ancak bir beşerim. Size dininizden olan bir şeyemrettiğim taktirde
onu alın. Kendi görüşümden olan bir şeyemredecek otursam muhakkak ki ben ancak
bir beşerim" buyurdu.
İkrime: Yahut buna
yakın, dedi.
el-Ma'kiri ise şüphe
etmeden "Mahsullerini döktü", dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
141 - (2363) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد.
كلاهما عن
الأسود بن عامر.
قال أبو بكر:
حدثنا الأسود
بن عامر. حدثنا
حماد بن سلمة
عن هشام بن
عروة، عن
أبيه، عن عائشة.
وعن ثابت، عن
أنس؛
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم مر بقوم
يلقحون. فقال
"لو لم تفعلوا
لصلح" قال
فخرج شيصا.
فمر بهم فقال
"ما لنخلكم؟ "
قالوا: قلت
كذا وكذا. قال
"أنتم أعلم
بأمر دنياكم".
6081-141/3-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Amr en-Nakid, ikisi Esved b. Amir'den tahdis
etti. Ebu Bekr dedi ki: Bize Esved b. Amir tahdis etti, bize Hammad b. Seleme,
Hişam b. Urve'den tahdis etti, o babasından, o Aişe’DEN rivayet etti. Ayrıca
Sabit'den, o Enes’DEN rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
(hurma ağaçlarını) aşılayan bazı kimselerin yanından geçince: "Bunu
yapmasanız iyi olur" buyurdu. Bu sefer adi koruk mahsul verdi. Sonra
onların yanından geçince: "Hurma ağaçlarınıza ne oldu" buyurdu.
Onlar: Sen şöyle şöyle buyurmuştun ya, dediler. O: "Dünyanızın işini siz
daha iyi bilirsiniz" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe'nin hadisini, İbn Mace, 2470; Esved b. Amir'in hadisini İbn Mace,
2471
AÇIKLAMA: Bu babta
hurma ağaçlarının aşılanması hadisi yer almaktadır. Ayrıca Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in (6079) "bunun bir fayda vereceğini zannetmiyorum ...
" bir rivayette de: (6080) "size dininizden bir hususu emredecek
olursam onu alın ... " diğer rivayette de (6081) "siz dünyanızın
işlerini daha iyi bilirsiniz" buyruğu yer almaktadır.
ilim adamları der ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Görüşüme dayanarak"
buyurması teşride bulunmak üzere değil de dünya ve dünya geçimi hakkında görüşünden
hareketle söyledim demektir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendi
içtihadına dayanarak söyleyip de şer'an görüşü olarak belirttiği hususlar
gereğince de amel etmek icab eder. Ama hurma ağaçlarının aşılanması bu türden
değildir. Aksine bu beraberinde "rey: görüş" lafzı ile birlikte
bundan önce sözedilen türdendir. Yani hadisin sonunda ikrime'nin kaydedilen
sözü dolayısı ile bunu manası ile rivayet etmiştir. Çünkü ikrime "yahut
buna yakın", demiş olup, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in lafzını
muhakkak bir şekilde haber vermemektedir.
ilim adamları der ki: Bu
söylenen söz haber değildir. Bu rivayetlerde açıkça ifade ettiği gibi "bir
zan (bir kanaat)" den ibaretti. ilim adamlarının, dediklerine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in geçim hususları hakkındaki görüşü ve zannı
başkasınınki gibidir. Böyle bir olayın meydana gelmesi kabul edilmeyecek bir
şey değildir, bunda bir eksiklik de yoktur. Buna sebep ise nebilerin bütün
gayretlerinin ahiret ile ve ahirete dair bilgiler ile alakalı olmasından
dolayıdır. Allah en iyi bilendir.
(6079) "Telkih
ediyorlardı" diğer rivayetteki "te'bir ediyorlardı"
aşılıyorlardı ile aynı anlamdadır. Bu da erkek hurma dölünü dişi dölüne koyup
Allah'ın izni ile aşılanması ve mahsul vermesidir.
(6080) "Bana Ahmed
b. Cafer el-Ma'kiri tahdis etti." Ma'kirI nisbetinde mim harfi fethalı,
ayn sakin, kat kesreli olup Yemen'de bir cihet adı olan "Ma'kir"e
mensuptur.
"Mahsullerini döktü
yahut eksik verdi" arılamındaki bütün fiillerin asıl harfleri fethalırlır.
Hadisin sonunda "el-Ma'kiri'nin şüphe etmeksizin söylediği
"fenefadad: mahsullerini döktü" ise meyvesini düşürdü anlamındadır.
Dil bilginleri der ki: Bu şekilde dökülüp düşerılere "nafd" denilir.
Mastar olmakla birlikte dökülen, düşen anlamındadır.
(6081) "Adi koruk
çıktı." Buradaki (adi koruk anlamını verdiğimiz) "şiiyz" şin
harfi kesreli ye harfi sakin (harf-i med) ve sad iledir. Bu da kuruduğu zaman
pek yaramayan bayağı taze (koruk) hurmaya denilir. Bunun, koruk hurmanın en
bayağısı olduğu da söylenmiştir. Bir diğer görüşe göre ise bayağı kuru hurma
demektir. Anlarrılar birbirine yakındır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
39- NEBİ (S.A.V.)'E
BAKMANIN VE O'NU GÖRMEYİ TEMENNİ ETMENİN FAZİLETİ BABI