SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
33- NEBİ (S.A.V.)'İN
MEKKE'DE VE MEDİNE'DE NE KADAR iKAMET ETTİĞİ BABI
6047-116/1- Bize Ebu
Ma'mer İsmail b. İbrahim el-Hüzeli tahdis etti, bize Süfyan, Amr’DAN şöyle
dediğini tahdis etti: Urve'ye: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de ne
kadar kaldı, dedim. O on (yıl), dedi. Ben: Gerçek şu ki İbn Abbas on üç yıl
diyor, dedim.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6048- .. ./2- Bize İbn
Ebu Ömer de tahdis etti. Bize Süfyan, Amr'dan şöyle dediğini tahdis etti: Urve'ye:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de ne kadar kaldı, dedim. O on (yıl),
dedi. Ben: Gerçek şu ki İbn Abbas on küsür yıl diyor, dedim. (Amr) dedi ki:
Onun için mağfiret diledi ve: O bunu ancak şairin sözünden almış olmalıdır,
dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6049-117/3- Bize İshak
b. İbrahim -ki o Harun b. Abdullah'dır- Ravh b. Ubade'den tahdis etti, bize
Zekeriya b. İshak, Amr b. Dinar'dan tahdis etti, o İbn Abbas’DAN rivayet
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de on üç yıl kaldı
ve altmış üç yaşında iken vefat etti.
Diğer tahric: Buhari,
3903; Tirmizi, 3652;
6050-118/4- Bize İbn Ebu
Ömer de tahdis etti ... İbn Abbas dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Mekke'de kendisine vahiy olunduğu halde on üç yıl, Medine'de de on yıl
kaldı, altmış üç yaşında iken de vefat etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
6051-119/5- Bize
Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Eban el-Cu'fi tahdis etti, bize Selam Ebu Ahvaz
Ebu İshak'tan şöyle dediğini tahdis etti: Abdullah b. Utbe ile birlikte
oturuyordum. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kaç yıl yaşadığını
sözkonusu ettiler. Oradakilerden kimi: Ebu Bekir, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den yaşçadaha büyüktü, dedi. Abdullah dedi ki: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) altmış üç yaşında iken vefat etti. Ebu Bekir de
altmış üç yaşında iken vefat etti, Ömer de altmış üç yaşında iken öldürüldü.
(Ebu İshak devamla) dedi
ki: Orada bulunanlardan Amir b. Sa'd adındaki bir adam şöyle dedi: Bize Cerir
tahdis edip dedi ki: Muaviye'nin yanında oturuyorduk. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yaşını sözkonusu ettiler. Muaviye: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) altmış üç yaşında iken vefat etti, Ebu Bekir de altmış üç
yaşında iken vefat etti, Ömer de altmış üç yaşında iken öldürüldü, dedi.
Diğer tahric: Abdullah
b. Ömer b. Muhammed b. el-Eban el-Cu'fi'nin hadisini, Tirmizi, 3653; Amir b.
Sa'd'ın hadisini Yalnız Müslim rivayet etmiştir
6052- 120/6- Bize İbnu'l-Müsenna
ve İbn Beşşar da -lafız İbnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki:
Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti: Ebu İshak'ı Amir b.
Sa'd el-Beceli'den diye tahdis ederken dinledim. Onun Cerir’DEN rivayet ettiğine
göre Muaviye'yi hutbe verip şunları söylerken dinlemiştir: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) altmış üç yaşında iken vefat etti. Ebu Bekir ve
Ömer de öyle. Ben de altmış üç yaşındayım.
6053-12117- Bana İbn
Minhal ed-Darir de tahdis etti, bize Yezid b. Zurey tahdis etti, bize Yunus b.
Ubey, Haşimoğullarının azadlısı Ammar'dan şöyle dediğini tahdis etti: İbn
Abbas'a Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiğinde kaç yaşındaydı
diye sordum. O şöyle dedi: Senin gibi O'nun kavminden olan bir kimseye bu
hususun gizli kalacağını sanmıyordum. (Ammar) dedi ki: Gerçek şu ki ben
insanlara sordum ama bu hususta bana farklı şeyler söylediler. Bundan dolayı
senin de bu hususta ne söyleyeceğini öğrenmek istedim, dedim. O: Hesap
yapabilir misin, dedi. Ben evet deyince o şöyle dedi: Önce kırkı hesaba kat, bu
yaşta iken ona peygamberlik verildi. (Sonra) Mekke'de on beş yıl kimi zaman
güven alhnda kimi zaman korku içerisinde kaldı. Medine'ye hicretinden itibaren
de on yıl, dedi.
6054- .. ./8- Bana
Muhammed b. Rafi" de tahdis etti, bize Şebfıbe b. Sevvar tahdis etti, bize
Şu'be Yunus'dan bu isnad ile Yezid b. Zurey'in hadisine yakın olarak tahdis
etti.
6055-122/9- Bana Nasr b.
Ali de tahdis etti, bize Bişr -yani b. elMufaddal- tahdis etti, bize Halid el-Hazza
tahdis etti, bize Haşimoğullarının azadlısı Ammar tahdis etti. Bize İbn
Abbas'ın tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) altmış
beş yaşında iken vefat etti.
6056- .. ./10- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize İbn Uleyye, Halid'den bu isnad ile
tahdis etti.
6057-123/11- Bize İshak
b. İbrahim el-Hanzali de tahdis etti, bize Ravh haber verdi, bize Hammad b.
Seleme, Ammar b. Ebu Ammar'dan tahdis etti, o İbn Abbas’DAN şöyle dediğini
rivayet etti. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de on beş yıl
kaldı. Yedi yıl sesi işitiyor, ışığı görüyor ama hiçbir şey görmüyordu. Sekiz
yıl da kendisine vahiy gönderildi. Medine'de de on yıl kaldı.
AÇIKLAMA: (6042 - 6057) : Bu babta üç rivayeti zikretti. Bunlardan birisine göre
ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) altmış yaşında iken vefat etmiştir.
İkincisine göre, altmış beş, üçüncüsüne göre ise altmış üç yaşında vefat
etmiştir. En sahih ve meşhur olanları da bu sonuncusudur. Müslim bu rivayeti
burada Aişe, Enes ve İbn Abbas' (r.a.)'dan rivayet etmiştir. İlim adamları
bunların en sahih olanlarının altmış üç yaşında vefat ettiği şeklindeki rivayet
olduğunu ittifakla kabul etmişler, geri kalan rivayetleri de buna göre te'vil
etmişlerdir. O halde altmış yıl şeklindeki rivayette sadece uklid denilen ona
tam olarak bölünebilmeyi esas alan saymayı göz önünde bulundurmuş, küsüratı
zikretmemiştir. Altmış beş şeklindeki rivayet de te'vil edilmesi gereken bir
rivayettir. Bu rivayette bir şüphe ve tereddüt hasıl olmuştur. Nitekim Urve de
İbn Abbas'ın "altmış beş yıl" demesini kabul etmemiş, onun yanlış
yaptığını, nübüvvetin ilk dönemlerine yetişmemiş olduğunu ve diğerlerinden
farklı olarak sahabilik müddetinin çok olmadığına dikkat çekmiştir. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hicretten sonra Medine'de on yıl, Mekke'de
peygamberlikten önce de kırk yıl kaldığı hususu üzerinde ittifak etmişlerdir.
Görüş ayrılıkları ise nübüvvetten sonra ve hicretten önce Mekke'de ne kadar
kaldığı hususu ile ilgilidir. Sahih olan ise bunun on üç yıl olduğudur. Bu
durumda da ömrü altmış üç yıl demektir. Bizim sözünü ettiğimiz onun kırk
yaşında peygamber olarak gönderildiği hususu ilim adamlarının ittifak ettikleri
meşhur ve doğru olan husustur. Kadı Iyaz, İbn Abbas ve Said b. el-Müseyyeb’DEN
şaz bir rivayet olarak kırk üç yaşında peygamber olarak gönderildiğini
nakletmektedir. Doğrusu ise az önce geçtiği gibi kırk yaşında peygamber
olduğudur. Sahih ve meşhur olana göre de fıl senesi dünyaya gelmiştir. RI
hadisesinden üç sene sonra doğduğu söylendiği gibi dört sene sonra doğduğu da
söylenmiştir. Kadı Iyaz fıl senesinde doğduğu üzerinde icma bulunduğunu ileri
sürmüş olmakla durum onun iddia ettiği gibi değildir.
Ayrıca Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Rabiül Evvel ayı pazartesi günü doğduğu ve yine Rabiül
Evvel ayı pazartesi günü vefat ettiği üzerinde de ittifak etmiş olmakla
birlikte doğduğu günün ayın ikinci günü mü sekizinci günü mü onuncu günü mü on
ikinci günümü olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Vefat ettiği gün ise onikinci günü
kuşluk vaktidir. Allah en iyi bilendir.
(6042) "Çok uzun
boylu da değildi, kısa da değildi." Burada "bain"den kasıt fazla
uzun demektir. Yani O fazla uzun olmadığı gibi kısa da değildir, bu da daha
önce geçen (6026) "mukassat: ölçüleri mutediVmütenasib" ile aynı anlamdadır.
"Ne soluk beyaz ne
de esmer idi." Buradaki "emhak: soluk (beyaz)" kireç gibi aşırı
beyaz demektir. Bu da hoş olmayan bir görünüştür. Hatta bakan kişi böyle bir
kimseyi baraş hastalığına yakalanmış birisi dahi sanabilir.
"Adem ise koyu
esmer demektir. Yani esmer de değildi, hoş olmayan bir beyaz tenli de değildi.
Aksine onun teni aydınlık (nurlu, parıldayan) bir beyaz renkte idi. Nitekim
daha önceki hadiste de O'nun teninin aydınlık beyaz renkte olduğu belirtilmiş
idi. Bundan sonraki rivayette (6043) de "O parlak beyaz tenli idi"
denilmektedir.
(6048) "Urve'ye
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de ne kadar kaldı, dedim ... Onu
şairin sözünden almış olmalıdır, dedi." Bizim diyarımızdaki bütün
nüshalarda bu şekilde "fegaffehahu: ona mağfiret diledi" şeklinde
gayn ve fe harfi ile kaydedilmiştir. Kadı Iyaz da el-Culadl'nin rivayetinden
bunu böylece nakletmiştir. Bu da ona mağfiret dileyerek dua etti, Allah ona
mağfiret buyursun, dedi demektir. Bu lafzı çoğunlukla herhangi bir hususta hata
eden kişi hakkında kullanırlar. Buna göre o bunu diyerek hata etmiştir, Allah
ona mağfiret buyursun, demiş gibidir.
Kadı Iyaz dedi ki: İbn
Mahan'ın rivayetinde ise sad ve sonra gayn harfi ile "fesaggarahu: onu
küçük gördü" şeklindedir. Yani onun bunu bilemeyecek, idrak edemeyecek,
iyice belleyemeyecek kadar yaşının küçük olduğunu kastetti. Bu husustaki
kanaatini de şairin sözüne istinad edip onun bu hususta bilgi sahibi olmadığını
işaret etti. Kadı Iyaz bu görüşü tercih etmektedir. (Kadı Iyaz devamla): dedi ki:
Sözü geçen şair ise Ebu Kays Sırma b. Ebu Enes'dir. O şöyle demiştir:
"Kureyş arasında on
küsür yıl kaldı
Hatırlatıp durdu eğer
onunla aynı kanaati paylaşacak bir dost bulursa."
Bu beyit, Sahih-i Müslim'in
bazı nüshalarında kaydedilmiş olmakla birlikte hepsinde yoktur.
Derim ki burada adı
geçen Ebu Kays künyeli şair Sırma b. Ebu Enes b. Malik b. Adiy b. Amir b. Gam
b. Adiy b. en-Neccar el-Ensari'dir. İbn İshak, nesebini böylece vermiş ve
şunları eklemiştir: Cahiliye döneminde ruhbanlığa yönelmiş ve kıldan dokunmuş
elbiseler giyinmiş, putlardan uzaklaşmış, cünüblükten gusletmiş ve ay hali bir
kadının da cünüb kimsenin de girmediği bir odasını mescit edinmişti. Ben
İbrahim'in Rabbine ibadet ediyorum diyordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Medine'ye gelince müslüman oldu ve İslam'a güzel bir şekilde bağlandı. O sırada
da oldukça yaşlı birisi idi. Hakkı söylemekten kesinlikle çekinmezdi. Cahiliye
döneminde yüce Allah'ı ta'zim eder, yüce Rabbimizi ta'zim hakkında şiirler
söylerdi.
(6052) "Muaviye'yi
hutbe esnasında şöyle derken dinledi: ... Ben de altmış üç yaşındayım."
Bütün nüshalarda bu şekildedir, ifade sahihtir. İfadenin takdiri de şöyledir:
Ebu Bekir ve Ömer de aynı şekilde (her biri altmış üç yaşında iken vefat etti).
Sonra yeni bir cümle kurarak: Ben de altmış üç yaşındayım, dedi. Yani onlara
uyan bir yaşta öleceğimi ümit ediyorum. Bu yıl öleceğimi umarım demektir.
(6057) "Sesi
işitiyor, ışığı görüyordu." Kadı Iyaz dedi ki: Yani kendilerini görmediği
meleklerin seslerini işitiyor, meleklerin de nurunu yüce Allah'ın ayetlerinin
nurunu da görüyordu. Bu, gözü ile meleği görüp, yüce Allah'ın vahyi ile onunla
konuşuncaya kadar devam etti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
34- NEBİ
(S.A.V.)'İN İSİMLERİ HAKKINDA BİR BAB