SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
25 - باب
في صفة النبي
صلى الله عليه
وسلم، وأنه كان
أحسن الناس
وجها
25- NEBİ (S.A.V.)'İN
NİTELİKLERİ VE YÜZÜ İTİBARİ İLE İNSANLARIN EN GÜZELİ OLDUĞU HAKKINDA
91 - (2337) حدثنا
محمد بن
المثنى ومحمد
بن بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة قال:
سمعت أبا إسحاق.
قال: سمعت
البراء يقول
: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رجلا
مربوعا. بعيد
ما بين
المنكبين.
عظيم الجمة
إلى شحمة
أذنيه. عليه
حلة حمراء ما
رأيت شيئا قط
أحسن منه صلى
الله عليه
وسلم.
6018-91/1- Bize Muhammed
b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer
tahdis etti, bize Şu'be tahdis edip dedi ki: Ebu İshak'ı şöyle derken dinledim:
el-Bera'yı şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) orta
boylu, omuzlarının arası geniş, saçı kulaklarının yumuşağına varan büyükçe bir
demet idi. Üzerinde kırmızı bir hülle vardı. Ben O'ndan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) daha güzelini kesinlı}de. görmedim.
Diğer tahric: Buhari,
3551, 5848; Ebu Davud, 4072, 4184 muhtasar olarak-; Tirmizi, 2811; Nesai,
5247,5329
92 - (2337) حدثنا
عمرو الناقد
وأبو كريب.
قالا: حدثنا
وكيع عن
سفيان، عن أبي
إسحاق، عن
البراء قال:
ما
رأيت من ذي
لمة أحسن في
حلة حمراء من
رسول الله صلى
الله عليه وسلم.
شعره يضرب
منكبيه. بعيد
ما بين
المنكبين. ليس
بالطويل ولا
بالقصير .قال
أبو كريب: له
شعر.
6019-92/2- Bize Amr
en-Nakid ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: el-Bera dedi ki: Ben kırmızı bir
hülle içerisinde kulaklarına kadar sarkan saçı. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellemfden güzelini görmedim. Saçları omuzlarına kadar ulaşıyordu.
Omuzlarının arası genişti, uzun boylu da değildi, kısa da değildi.
Ebu Kureyb rivayetinde:
"Onun ... saçı vardi.", demiştir.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4183; Tirmizi, 1724,3635,2811; Nesai, 5248;
93 - (2337) حدثنا
أبو كريب،
محمد بن
العلاء. حدثنا
إسحاق بن
منصور عن
إبراهيم بن
يوسف، عن
أبيه، عن أبي
إسحاق. قال:
سمعت البراء
يقول : كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أحسن
الناس وجها.
وأحسنه خلقا.
ليس بالطويل
الذاهب ولا
بالقصير.
6020-93/3- Bize Ebu
Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti ... Ebu İshak dedi ki: el-Bera'yı şöyle
derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), yüzü itibari ile
insanların en güzeli idi. Hilkati itibari ile de onların en güzeli idi.
Alabildiğine de uzun değildi, kısa da değildi.
Diğer tahric: Buhari,
3549
AÇIKLAMA: (6018) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) orta boylu idi" ifadesi ikinci rivayetteki
(6019) "uzun da değildi kısa da değildi" ibaresi ile aynı anlamdadır.
(6018) "Saçları
kulaklarının yumuşağına kadar inen" bir diğer rivayette (6019)
"saçlarını kulaklarına kadar salan O'ndan daha güzel kimse görmedim"
bir rivayette (6020) "Saçları omuzlarına kadar değerdi" bir diğer
rivayette (6018)" Saçları kulaklarının yumuşağına kadar varırdı"
başka bir rivayette (6019) "Ben saçları kulaklarına kadar ulaşan O'ndan
güzelini görmedim" (sonra gelecek) diğer bir rivayette (6022)
"saçları omuzlarına değerdi" diğer rivayette (6023)
"kulaklarının yarısına kadar varırdı" öbür rivayette (6021)
"kulakları ile omuzları arasına kadar varırdı" denilmektedir.
Dil bilginleri der ki: Cümme
vefradan daha çoktur. Cümme ise omuzlara kadar sarkan saç, vefre ise iki
kulağın yumuşağına kadar varan saç, limme ise omuzlara kadar yaklaşan saça
denilir.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu
rivayetlerin arası şöylece cem edilir: Kulağa kadar varan; kulakların
yumuşaklarına kadar ulaşan saç demektir. Kulakları ile omuzları arasındaki saç
da odur. Çünkü saçın arka kısmı da omuzlara değen bölümüdür. (Kadı Iyaz, dedi
ki): şöyle de açıklanmıştır. Bu farklılıklar zaman farklılığına bağlıdır.
Saçını kısaltmadığı zaman omuzuna kadar ulaşırdı. Kısalttığı zaman kulaklarının
ortasına kadar gelirdi. Onun saçı buna göre uzayıp kısalırdı. Atik denilen yer
ise vücudun omuz ile boyun arası bölgesidir. Kulak yumuşağı ise kulağın alt
tarafındaki yumuşak kısmı olup küpenin takıldığı yerdir. Bu rivayetleri ise
İbrahim el-Harbi'nin naklettiği "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in saçı vefreden çok cümmeden az idi" rivayeti açıklık
getirmektedir.
el-Bera'nın hadisinde
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzü itibari ile de insanların
en güzeli, hilkati itibari ile de onların en güzeli idi" hadisi hakkında
Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Biz burada bu lafzı ha harfi fethalı ve lam
harfi sakin olmak üzere "halkan: hilkatVyaratılışı itibari ile" diye
zaptettik. Çünkü onun maksadı cisminin niteliklerini anlatmaktır. Enes'in
rivayet ettiği hadiste ise bunu ötreli (hulukan: ahlakı itibari ile) diye
rivayet ettik. Çünkü orada güzel geçimi hakkında haber vermektedir.
Buradaki (hilkati
hakkında en güzelleri anlamında olmak üzere) "ahsenehu" demesine
gelince, Ebu Hatim ve başkaları şöyle demişlerdir: Araplar bunu bu şekilde
"ahsenehum: onların en güzeli" kastı ile (zamiri tekil olarak
kullanıp) ahsenehu" diye söylerler ve zam iri n çoğulunu kullanmazlar.
Bunun yerine onlar insanların en güzeli ve en haseni (güzeli) derken çoğul olan
insanlara dair zamiri tekil olarak kullanırlar. Nitekim: "Develere binen
en hayırlı kadınlar Kureyş'in kadınlarıdır. O(nlar) çocuğa en şefkatlileri,
kocaya karşı en atıfetli olan kadın (lar) dır" hadisi ile Ebu Süfyan'ın:
"Bende Arap kadınlarının en haseni ve en güzeli vardır" derken de bu
şekilde kullanmıştır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
26- NEBİ
(S.A.V.)'İN SAÇININ SIFATI BABI