SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
24 - باب
في سدل النبي
صلى الله عليه
وسلم شعره، وفرقه
24- NEBi (S.A.V.)'İN
SAÇLARINI SALMASI VE AYIRMASI HAKKINDA BİR BAB
90 - (2336) حدثنا
منصور بن أبي
مزاحم ومحمد
بن جعفر بن زياد
(قال منصور:
حدثنا. وقال
ابن جعفر:
أخبرنا) إبراهيم
(يعنيان ابن
سعد) عن ابن
شهاب، عن
عبيدالله بن
عبدالله، عن
ابن عباس. قال:
كان
أهل الكتاب
يسدلون
أشعارهم. وكان
المشركون
يفرقون
رؤوسهم. وكان رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يحب
موافقة أهل الكتاب
فيما لم يؤمر
به. فسدل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ناصيته. ثم
فرق بعد.
6016-90/1- Bize Mansur
b. Ebu Müzahim ve Muhammed b. Cafer b. Ziyad tahdis etti. Mansur bize İbrahim
-yani b. Sa'd- tahdis etti, derken, İbn Cafer haber verdi, dedi. O İbn
Şihab'dan, o Ubeydullah b. Abdullah'dan, o İbn Abbas’DAN şöyle dediğini rivayet
etti: Kitap ehli saçlarını salıyorlar, müşrikler de başlarını (saçlarını)
ortadan ayırıyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise hakkında
kendisine emir verilmeyen hususlarda Kitap Ehli'ne muvafakat etmeyi severdi. Bu
sebeple Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) saçlarını alnının üzerine
saldı, daha sonra ise ayırdı.
Diğer tahric: Buhari,
3558, 3944, 5917; Ebu Davud, 4188; Nesai, 5253; İbn Mace, 3632
90-م - (2336)
وحدثني أبو
الطاهر.
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، بهذا
الإسناد، نحوه.
6017- .. ./2- Bana Ebu
Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab’DAN bu
isnad ile buna yakın olarak haber verdi.
AÇIKLAMA: (6016)
"Kitap ehli saçlarını salıyorIardı. Müşrikler ise başlarını (saçlarını)
ayınyorlardı... Sonra ayırdı."
Dil bilginleri der ki:
Sedele: Saldı fiili muzari olarak dal harfi ötreli ve kesreli olmak üzere
yesdülü ve yesdilu (salar) diye kullanılır. Kadı Iyaz da: Saç hakkında bu fiil
saçın salınması, bırakılması demektir. Devamla dedi ki: İlim adamlarına göre
bundan maksat saçın alnın üzerine salınması ve bir perçem gibi yapılması
demektir. Nitekim bu fiil salınmaları ve yan taraflarından toplanmamaları
halinde saç ve elbise hakkında da kullanılır. Fark (saçı ortadan ayırmak) ise
saçın bir kısmını diğerinden ayırmak demektir. İlim adamları der ki: Saçları
ayırmak sünnettir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sonunda dönüp
yaplığı budur. Açıkça anlaşıldığına göre O, vahiy emri ile buna dönmüştür.
Çünkü hadisde: "Kendisine emir verilmeyen hususlarda kitap ehline uygun
hareket etmeyi severdi" buyurulmaktadır. Kadı Iyaz dedi ki: Hatta kimi ilim
adamı saçların salıverilmesi neshedilmiştir, bunu yapmak caiz olmadığı gibi
alnının üzerine ve kulaklarına sarkıtması da caiz değildir, demişlerdir. Ama
muhtemel olan saçları ayırmanın vacip olmayıp caiz olduğunun kastedildiğidir.
Bununla birlikte saçlarını ayırmanın vahiy ile değil de kitap ehline muhalefet
hususunda bir içtihad olma ihtimali de vardır. Bu durumda saçları ayırmak
müstehap olur. İşte bundan dolayı selef bu hususta ihtilaf etmiş, onların bir
kısmı saçlarını ayırırken diğer bir kısmı saçlarını kulaklarının üzerine
salmıştır. Nitekim hadiste de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in saçlarının
uzaması halinde eğer ayrılabiliyorsa ayırdığı, değilse ayırmadığı
belirtilmiştir. Malik: Erkeğin saçlarını ayırmasını daha çok severim, demiştir.
Kadı Iyaz'ın ifadeleri bunlardır.
Velhasıl sahih ve tercih
olunan saçları salmanın da ayırmanın da caiz olduğu ama ayırmanın daha
faziletli olduğudur. Allah en iyi bilendir.
Kadı Iyaz dedi ki: İlim
adamları Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hakkında herhangi bir şey
indirilmediği hususlarda kitap ehline muvafakat etmesinin yorumu hususunda
ihtilaf etmişlerdir. Denildiğine göre O bu uygulamayı İslam'ın ilk dönemlerinde
onları ısındırmak için ve putperestlere muhalefet hususunda onlara muvafakati
tercih ettiği için yapmışlır. Allah onların kalplerinin ısındırılmasına ihtiyaç
bırakmayıp İslam'ı diğer bütün diğer dinlere üstün kılınca bundan başka
hususlarda onlara muhalefet etmeyi açıkça ortaya koymuştur. Ağaran saçların
boyanması bunlar arasındadır. Başkaları da şöyle demişlerdir: Kendisine vahiy
gönderilmemiş olduğu hususlarda onların şeriatlerine tabi olmasının emredilmiş
olma ihtimali vardır. Ancak bu onların değişikliğe uğratmadıkları bilinen
hususlarda sözkonusu olur. Bazı usül alimleri bu hadisi bizden önceki şeriati
de bizim şeriatimizde ona muhalif bir hüküm varid olmadığı sürece bizim için
şeriat olduğuna delil göstermişlerdir. Diğer bir kısmı ise: Aksine bu onların
şeriatının bizim için de şeriat olmayacağına delildir, demişlerdir. Çünkü
onlara muvafakat etmeyi severdi diyerek bunun daha hayırlı olduğuna işaret
etmiştir. Eğer bizim için şeriat olmuş olsaydı ona uymak kesinleşirdi. Allah en
iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
25- NEBİ (S.A.V.)'İN
NİTELİKLERİ VE YÜZÜ İTİBARİ İLE İNSANLARIN EN GÜZELİ OLDUĞU HAKKINDA