SAHİH-İ MÜSLİM

FAZİLETLER

 

23- NEBİ (S.A.V.)'İN SOGUKTA VE VAHYİN KENDİSİNE GELDİĞİ ZAMANDA TERLEMESİ BABI

 

6012-86/1- Bize Ebu Kureyb, Muhammed b. el-Ala tahdis etti ... Aişe dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e (vahiy) soğuk sabah vaktinde inerdi de sonra O'nun alnından ter boşalırdı.

 

 

 

6013-87/2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Süfyan b.

Uyeyne tahdis etti. (H.) Bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize Ebu Usame ve İbn Bişr tahdis etti, hepsi Hişam'dan rivayet etti. (H.) Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti. Bize Muhammed b. Bişr tahdis etti, bize Hişam babasından tahdis etti, o Aişe'den rivayet ettiğine göre el-Haris b. Hişam Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Vahiy sana nasıl geliyor diye sordu. o: "Bazen bana bir çıngırak sesi gibi gelir. Bu bana en ağır gelenidir. Sonra ben onu bellemiş olduğum halde benden ayrılır. Bazen de adam sureti gibi bir surette bir melek gelir. Onun ne söylediğini de bellerim. "

 

Diğer tahric: Ebu Sekr b. Ebu Şeybe ile Muhammed b. Abdullah b. Numeyr'in hadislerini Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

6014-88/3- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti ... Ubade b. es-Sam it dedi ki: Allah'ın Nebi'sine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy indirildiği zaman bundan dolayı zorlanır ve yüzünün rengi değişirdi.

 

 

 

6015-89/4- Bize Muhammed b. Beşşar da tahdis etti ... Ubade b. es-Samit dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vahiy indirildiği zaman başını eğer, ashabı da başlarını eğerdi. Vahiy hali üzerinden kaldınhnca başını kaldırırdi.

 

 

AÇIKLAMA:          (6014) "Vahiy sana nasıl gelir ... söylediğini bellerim."

 

Ahyan: Bazen, zamanlar demektir. Az ve çok hakkında kullanılır. Salsala, ardı arkasına gelen ses demektir. Hattabi dedi ki: Bu ardı arkasına gelen işitip fakat ilk işittiği sırada onu sağlam olarak tesbit edememekle birlikte bundan sonra onu iyice bellediği ses anlamındadır. ilim adamları der ki: Bunun hikmeti ise evvela Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bütünü ile kulağını ona vermesi, başka bir şeyi duymayacak hale gelmesi, kalbinde de meleğin sesinden başkasına bir yer kalmaması içindir.

 

Veaytu: Belledim ise anladım, kavradım, hıfzettim demektir.

 

Yafsimu ise, vahyin beni bürüyen hali bitip ayrıldığı zaman anlamındadır. Bu açıklamayı Hattabi yapmıştır. ilim adamları ise şöyle demektedir:

 

Fasm; aslında tamamen koparmaksızın kesmek demektir. Kaf ile kasm ise ayırmak ile birlikte koparmak anlamındadır.

 

Hadisin anlamı da şudur: Melek dönmek üzere ayrılıp giderdi. Bir daha dönmemek üzere ilişkiyi kopartırcasına ondan ayrılmazdı.

 

Bu kelime aynı zamanda ye harfi ötreli sad harfi fethalı edilgen bir fiil olarak "yufsamu" diye de rivayet edildiği gibi ye harfi ötreli sad harfi kesreli (yufsimu şeklinde) rubai olarak efsame yufsimu'den gelen bir mı olarak da rivayet edilmiştir. Bu ise az kullanılır bir söyleyiştir. Bu da yağmurun kesilmesi için kullanılan "efsame'l-matar: yağmur kesildi"den alınmıştır.

 

ilim adamları der ki: Bu hadiste vahyin hallerinden ikisi zikredilmiştir.

 

Bunların biri çıngırak sesini andıran şekildir. Diğeri de meleğin adam suretinde görülmesidir. Vahiyden olmakla birlikte uykuda rüyayı sözkonusu etmemiştir. Çünkü soru soranın maksadı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e özel olup, ancak O'nun tarafından bilinebilecek başkaları için de saklı olan halin Beyan edilmesidir. Rüya ise müşterek ve bilinen bir haldir.

 

(6014) "Bundan dolayı zorlanır ve yüzünün rengi değişirdi." Buradaki "kuribe: zorlanır" kaf harfi ötreli, re harfi kesrelidir. "Terebbede: değişirdi" ise değişir ve kül rengini alırdı demektir. Bunun zahirinden anlaşıldığı üzere Hacc Kitabı'nın baş taraflarındaki umre için ihrama giren ihramlı kişi ile ilgili hadiste geçenlere bir aykırılık görülmektedir. Çünkü orada belirtildiği üzere bu ihramlı kişi üzerinde haluk denilen hoş koku vardı. Ya'la b. Umeyye ise vahyin nüzulü esnasında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e baktığında yüzünün renginin kızarmış olduğunu görmüştü.

 

Bunun cevabı ise buradaki kırmızılık bir çeşit bulanık kırmızı demektir.

 

İşte terebbüdün manası da budur. Ayrıca vahyin ilk halinde rengi bu şekilde değişir, sonra kırmızılaşırdı. Ya da tam aksi olurdu demektir ..

 

(6015) "Vahiy hali kaldırılınca" bizim diyarımızın nüshalarının çoğunluğunda hemze sakin te lam ve ye ile "utliye" şeklinde olup vahiy hali kaldırılınca demektir. et-Tahrir sahibi ve başkaları bunu böylece açıklamışlardır. Bazı nüshalarda ise (te yerine) cim ile "ucliye: açılınca" şeklindedir. İbn Mahan'ın rivayetinde ise "incela: açılınca" şeklindedir. Bu da bu hal üzerinden izale edilince ve gidince demektir. Buhari'nin rivayetinde de aynı şekildedir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

24- NEBi (S.A.V.)'İN SAÇLARINI SALMASI VE AYIRMASI HAKKINDA BİR BAB