SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
14- RASÜLULLAH (S.A.V.),
KENDİSİNDEN İSTENEN HİÇBİR ŞEYE ASLA HAYIR DEMEMİŞ OLDUĞU VE ÇOKÇA VERDİĞİ BABI
5972-56/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Amr en-Nakid tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne'nin İbnul
Münkedir'den tahdis ettiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken
dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bir şey istenmiş olup
da hayır, dediği görülmemiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5973- .. ./2- Bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize el-Eşcai tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b.
el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdurrahman -yani b. Mehdi- tahdis etti, (Eşcai
ile) ikisi Süfyan'dan, o Muhammed b. elMünkedir'den şöyle dediğini rivayet
etti: Ben Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledim deyip birebir aynısını
zikretti.
Diğer tahric: Buhari,
6034
5974-57/3- Bize Asım b.
en-Nadr et-Teymı de tahdis etti ... Musa b. Enes babasından şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den müslüman olmak için
her ne istenmişse mutlaka onu vermiştir. (Enes devamla) dedi ki: Ona bir adam
geldi de o adama iki dağın arasındaki koyunları verdi. O adam kavmine geri
dönüp: Kavmim, müslüman olun. Şüphesiz Muhammed fakirlikten korkmayan bir
şekilde bağışlarda bulunuyor, dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5975-58/4- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Enes'den rivayete göre bir adam Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den iki dağ arasında bulunan koyunları istedi. O da o koyunları
ona verdi. Bu adam kavmine gidip: Kavmim, müslüman olun. Allah'a yemin ederim
ki Muhammed fakirlikten korkmayan bir eda ile bağışlarda bulunup veriyor, dedi.
Enes dedi ki: Gerçek şu
ki bir adam dünyayı istemekten başka bir maksadı bulunmaksızın müslüman
oluyordu. Fakat müslüman olması ile birlikte İslam'ı dünyadan ve dünyanın
üzerindeki her şeyden daha çok seviveriyordu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5976-59/5- Bana
Ebu't-Tahir Ahmed b. Amr b. Serh de tahdis etti ... İbn Şihflb dedi ki: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Fetih (yani) Mekke Fethi gazvesini yaptı. Sonra
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberindeki müslümanlarla birlikte
çıkıp Huneyn'de savaştılar. Allah dinini ve müslümanları zafere kavuşturdu. O
gün Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Saffan b. Umeyye'ye yüz koyun
verdikten sonra bir yüz daha sonra bir yüz daha verdi.
İbn Şihab dedi ki: Bana
Said b. el-Müseyyeb'in tahdis ettiğine göre Saffan: Andolsun RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana o verdiklerini verdiğinde insanlar arasında
en nefret ettiğim kişi idi. Ama o bana arbk o insanlar arasında en sevdiğim
kişi oluncaya kadar vermeye devam etti.
Diğer tahric: Tirmizi,
666
(5972) "RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bir şey istenip de hayır, demiş
değildir." Bundan sonra da RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
müellefe-i kulüb'e ve başkalarına verdiklerine dair hadisleri zikretmektedir.
Bütün bunlar Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne kadar büyük çapta
cömert olduğunu, cömertliğinin ne kadar geniş olduğunu açıklamaktadır. Bu da
dünya malından kendisinden ne istenmişse vermiştir anlamındadır.
(5973) "Bize Ebu
Kureyb tahdis etti, bize el-Eşcai tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. el-Müsenna
da tahdis etti." Diyarımızdaki bütün bu nüshalarda bu şekilde
"Muhammed b. el-Müsenna" diye kaydedilmiştir. Kadı Iyaz da bunu
el-Culudt’DEN böylece nakletmiştir. İbn Mahan' ın rivayetinde de Muhammed b.
Hatim diye kaydedilmiştir, Ebu Mesud el-Dimeşki de, Halef el-Vasıti de böylece
zikretmiştir.
(5975) "Ona iki
dağın arasındaki koyunları verdi." Yani bunlar iki dağın arasını
dolduracak kadar çok sayıda koyundu. Bu hadiste ve bundan sonrakinde Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in müellefe-i kulüb'e yaptığı bağışlar sözkonusu
edilmektedir. Kalpleri İslam'a ısındırılacak (müellefe-i kulüb}'e bu şekilde
bağışlarda bulunabileceğinde görüş ayrılığı yoktur. Ama onlara zekattan
payolarak verilir mi bunda görüş ayrılığı vardır. Bize göre daha sahih olan
onlara zekattan da beytül malden de pay verileceği şeklindedir. İkinci görüşe
göre ise onlara zekattan pay verilmez; özel olarak beytül malden verİLir.
Bunlar kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen müslümanlar içindir. Kalpleri
İslam'a ısındırılacak kafirlere gelince, onlara zekattan pay verilmez. Zekatın
dışında onların dışında bir şeyler verilip verilmeyeceği hususunda da görüş
ayrılığı vardır. Bize göre daha sahih olan ise onlara bir şey verilmez. Çünkü
yüce Allah ilk dönemlerinden ve müslümanların azlık zamanlarından farklı olarak
kalpleri ısındırılacaklara muhtaç olmayacak şekilde İslam'ı aziz kılmış
bulunmaktadır.
"Enes dedi ki:
Şüphesiz bir adam dünyadan başka bir şeyi istemeyerek müslüman olurdu da ...
" Nüshaların bir çoğunda "müslüman olur olmaz" şeklinde iken
bazılarında "femayünsi:
5977-60/6- Bize Amr
en-Nakid tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne, İbnul Münkedir'den tahdis ettiğine
göre o Cabir b. Abdullah'ı dinlemiştir. (H.) Bize İshak da tahdis etti, bize Süfyan,
İbnul Münkedir’DEN haber verdi, o Cabir’DEN rivayet etti. Ayrıca Amr'dan, o
Muhammed b. Ali'den, o Cabir'den -biri diğerine göre daha fazla lafızlar
ilavesi ile- rivayet etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de -lafız ona ait olmak
üzere- tahdis etti. Süfyan dedi ki: Muhammed b. elMünkedir'i şöyle derken
dinledim. Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledim. Süfyan ise şöyle dedi: Ben
ayrıca Amr b. Dinar'ı da Muhammed b. Ali'den şöyle derken dinledim: Cabir b.
Abdullah'ı dinledim -biri diğerine göre başka lafızlar ziyadesi ile rivayet
etti- dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bahreyn malı bize gelecek olursa sana şöyle ve şöyle ve şöyle verdim
bil" buyurdu. Bu arada her iki elini bir araya getirip avucunu gösterdi.
Ama Bahreyn malı gelmeden önce Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ruhu
kabzedildi. Ondan sonra Ebu Bekir'e (halifeliğinde) geldi. O da: bir münadiye
emir verince münadi şöyle seslendi: Kime Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
verilmiş bir sözü yahut bir alacağı varsa gelsin, dedi. Ben de kalktım ve
şunları söyledim: Şüphesiz Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bahreyn
malı bize gelirse sana şöyle ve şöyle ve şöyle verdim bil" buyurmuştu,
dedim. Bunun üzerine Ebu Bekir de bir defa avuçladıktan sonra bana: Bunu say,
dedi. Ben de onu saydım. Beşyüz olduğunu gördüm. O: Onun iki mislini al, dedi.
Diğer tahric: Amr
en-Nakid'in hadisini Buhari, 2598; İshak'ın hadisini Buhari, 2296, 2683, 3137,
4383
5978-61/7- Bize Muhammed
b. Hatim b. Meymun tahdis etti, bize Muhammed b. Bekr tahdis etti, bize İbn
Cureyc haber verdi, bana Amr b. Dinar, Muhammed b. Ali'den haber verdi, o Cabir
b. Abdullah'dan rivayet etti. (Amr b. Dinar) dedi ki: Bana Muhammed b.
el-Münkedir de Cabir b. Abdullah’DAN şöyle dediğini haber verdi: Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) vefat ettikten sonra Ebu Bekir'e el-Ala b. el-Hadramı
tarafından gönderilen bir miktar mal geldi. Bunun üzerine Ebu Bekir: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den alacağı olan yahut O'nun tarafından kendisine
verilmiş bir sözü olan bize gelsin deyip, İbn Uyeyne'nin hadisine yakın olarak
hadisi rivayet etti.
AÇIKLAMA: (5977)
"Ebu Bekr (radıyallahu anh) bir defa avuçladı, sonra bana: Onu say,
dedi..." Yani onunla birlikte onun iki katı daha aL. Böylelikle hepsi
binbeşyüz eder. Çünkü üç defa avuçlamış demektir. Ebu Bekir (radıyallahu anh)'
ın onun için kendi eli ile avuçlamasının sebebi Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in halifesi oluşundan dolayıdır. Onun eli Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in eline geçmiş oluyordu. Onun da Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in avucu ile üç avuç alacağı vardı.
Bu hadisten, verilen
sözün yerine getirilmesi gereği anlaşılmaktadır. Şafii ve cumhurun, dediğine
göre verilen sözü yerine getirmek onu ifa etmek vacip değil müstehaptır.
Hasan(-ı Basri ve kimi Maliki alimleri) ise vacip olduğunu söylemişlerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
15- KÜÇÜK
ÇOCUKLARA, ZAYIFLARA MERHAMETİ, ALÇAK GÖNÜLLÜLÜĞÜ VE BUNUN FAZİLETİ BABI