SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
(14) باب
ما سئل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
شيئا قط فقال:
لا. وكثرة
عطائه
14- RASÜLULLAH (S.A.V.),
KENDİSİNDEN İSTENEN HİÇBİR ŞEYE ASLA HAYIR DEMEMİŞ OLDUĞU VE ÇOKÇA VERDİĞİ BABI
56-
(2311) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وعمرو
الناقد. قالا:
حدثنا سفيان
بن عيينة عن ابن
المنكدر. سمع
جابر بن
عبدالله قال:
ما
سئل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم شيئا قط فقال:
لا.
5972-56/1-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Amr en-Nakid tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan b.
Uyeyne'nin İbnul Münkedir'den tahdis ettiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle
derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bir şey
istenmiş olup da hayır, dediği görülmemiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
56-م- (2311)
وحدثنا أبو
كريب. حدثنا
الأشجعي. ح
وحدثني محمد
بن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن
(يعني ابن المهدي).
كلاهما عن
سفيان، عن
محمد بن
المنكدر. قال:
سمعت جابر بن
عبدالله
يقول، مثله،
سواء.
5973- .. ./2- Bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize el-Eşcai tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b.
el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdurrahman -yani b. Mehdi- tahdis etti, (Eşcai
ile) ikisi Süfyan'dan, o Muhammed b. elMünkedir'den şöyle dediğini rivayet
etti: Ben Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledim deyip birebir aynısını
zikretti.
Diğer tahric: Buhari,
6034
57-
(2312) وحدثنا
عاصم بن النضر
التيمي. حدثنا
خالد (يعني
ابن الحارث).
حدثنا حميد عن
موسى بن أنس ،
عن أبيه، قال:
ما سئل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
الإسلام شيئا
إلا أعطاه.
قال فجاءه رجل
فأعطاه غنما
بين جبلين.
فرجع إلى قومه،
فقال: يا قوم
أسلموا. فإن
محمدا يعطي
عطاء لا يخشى
الفاقة.
5974-57/3- Bize Asım b.
en-Nadr et-Teymı de tahdis etti ... Musa b. Enes babasından şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den müslüman olmak için
her ne istenmişse mutlaka onu vermiştir. (Enes devamla) dedi ki: Ona bir adam
geldi de o adama iki dağın arasındaki koyunları verdi. O adam kavmine geri
dönüp: Kavmim, müslüman olun. Şüphesiz Muhammed fakirlikten korkmayan bir
şekilde bağışlarda bulunuyor, dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
58-
(2312) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا يزيد بن
هارون عن حماد
بن سلمة، عن
ثابت، عن أنس؛
أن رجلا سأل
النبي صلى
الله عليه
وسلم غنما بين
جبلين. فأعطاه
إياه. فأتى
قومه فقال: أي
قوم! أسلموا. فوالله!
أن محمدا
ليعطي عطاء ما
يخاف الفقر.
فقال
أنس: إن كان
الرجل ليسلم
ما يريد إلا
الدنيا. فما
يسلم حتى يكون
الإسلام أحب
إليه من الدنيا
وما عليها.
5975-58/4-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Enes'den rivayete göre bir adam Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den iki dağ arasında bulunan koyunları istedi. O
da o koyunları ona verdi. Bu adam kavmine gidip: Kavmim, müslüman olun. Allah'a
yemin ederim ki Muhammed fakirlikten korkmayan bir eda ile bağışlarda bulunup
veriyor, dedi.
Enes dedi ki: Gerçek şu
ki bir adam dünyayı istemekten başka bir maksadı bulunmaksızın müslüman
oluyordu. Fakat müslüman olması ile birlikte İslam'ı dünyadan ve dünyanın
üzerindeki her şeyden daha çok seviveriyordu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
59-
(2313) وحدثني
أبو الطاهر،
أحمد بن عمرو
بن سرح. أخبرنا
عبدالله بن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب. قال: غزا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم غزوة
الفتح، فتح
مكة. ثم خرج
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
بمن معه من
المسلمين.
فاقتتلوا
بحنين. فنصر الله
دينه و
المسلمين.
وأعطى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يومئذ صفوان
بن أمية مائة
من النعم. ثم
مائة. ثم مائة.
قال
ابن شهاب:
حدثني سعيد بن
المسيب؛ أن
صفوان قال:
والله! لقد
أعطاني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ما
أعطاني، وإنه
لأبغض الناس
إلي. فما برح
يعطيني حتى
إنه لأحب
الناس إلي.
5976-59/5-
Bana Ebu't-Tahir Ahmed b. Amr b. Serh de tahdis etti ... İbn Şihflb dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Fetih (yani) Mekke Fethi gazvesini
yaptı. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberindeki
müslümanlarla birlikte çıkıp Huneyn'de savaştılar. Allah dinini ve müslümanları
zafere kavuşturdu. O gün Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Saffan b.
Umeyye'ye yüz koyun verdikten sonra bir yüz daha sonra bir yüz daha verdi.
İbn Şihab dedi ki: Bana
Said b. el-Müseyyeb'in tahdis ettiğine göre Saffan: Andolsun RasuluIlah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bana o verdiklerini verdiğinde insanlar arasında en nefret
ettiğim kişi idi. Ama o bana arbk o insanlar arasında en sevdiğim kişi oluncaya
kadar vermeye devam etti.
Diğer tahric: Tirmizi,
666
AÇIKLAMA: (5972)
"RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bir şey istenip de hayır,
demiş değildir." Bundan sonra da RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in müellefe-i kulüb'e ve başkalarına verdiklerine dair hadisleri
zikretmektedir. Bütün bunlar Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne
kadar büyük çapta cömert olduğunu, cömertliğinin ne kadar geniş olduğunu
açıklamaktadır. Bu da dünya malından kendisinden ne istenmişse vermiştir
anlamındadır.
(5973) "Bize Ebu
Kureyb tahdis etti, bize el-Eşcai tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. el-Müsenna
da tahdis etti." Diyarımızdaki bütün bu nüshalarda bu şekilde
"Muhammed b. el-Müsenna" diye kaydedilmiştir. Kadı Iyaz da bunu
el-Culudt’DEN böylece nakletmiştir. İbn Mahan' ın rivayetinde de Muhammed b.
Hatim diye kaydedilmiştir, Ebu Mesud el-Dimeşki de, Halef el-Vasıti de böylece
zikretmiştir.
(5975) "Ona iki
dağın arasındaki koyunları verdi." Yani bunlar iki dağın arasını
dolduracak kadar çok sayıda koyundu. Bu hadiste ve bundan sonrakinde Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in müellefe-i kulüb'e yaptığı bağışlar sözkonusu
edilmektedir. Kalpleri İslam'a ısındırılacak (müellefe-i kulüb}'e bu şekilde
bağışlarda bulunabileceğinde görüş ayrılığı yoktur. Ama onlara zekattan
payolarak verilir mi bunda görüş ayrılığı vardır. Bize göre daha sahih olan
onlara zekattan da beytül malden de pay verileceği şeklindedir. İkinci görüşe
göre ise onlara zekattan pay verilmez; özel olarak beytül malden verİLir.
Bunlar kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen müslümanlar içindir. Kalpleri
İslam'a ısındırılacak kafirlere gelince, onlara zekattan pay verilmez. Zekatın
dışında onların dışında bir şeyler verilip verilmeyeceği hususunda da görüş
ayrılığı vardır. Bize göre daha sahih olan ise onlara bir şey verilmez. Çünkü
yüce Allah ilk dönemlerinden ve müslümanların azlık zamanlarından farklı olarak
kalpleri ısındırılacaklara muhtaç olmayacak şekilde İslam'ı aziz kılmış
bulunmaktadır.
"Enes dedi ki:
Şüphesiz bir adam dünyadan başka bir şeyi istemeyerek müslüman olurdu da ...
" Nüshaların bir çoğunda "müslüman olur olmaz" şeklinde iken
bazılarında "femayünsi: akşam olmadan ... " şeklindedir. Her ikisi de
sahihtir. Birincisinin anlamı müslüman olduktan sonra ancak kısa bir zaman
geçince derhal İslam'ı her şeyden çok sevmeye başlıyordu. Yani o önce kalbindeki
doğru bir maksat dolayısı ile değil dünyalık için müslüman olduğunu açığa
vurur. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bereketi ve İslam'ın nuru
sayesinde henüz kısa bir süre geçmeden kalbi imanın hakikati. ile
genişleyiveriyor, iman kalbinde sağlamca yer ediyordu. O vakit de artık İslam'ı
dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha çok seviyordu.
60-
(2314) حدثنا
عمرو الناقد.
حدثنا سفتان
بن عيينة عن ابن
المنكدر؛ أنه
سمع جابر بن
عبدالله. ح
وحدثنا إسحاق.
أخبرنا سفيان
عن ابن
المنكدر، عن
جابر، وعن عمرو،
عن محمد بن
علي، عن جابر.
أحدهما يزيد على
الآخر. ح
وحدثناابن
أبي عمر
(واللفظ له)
قال: قال
سفيان: سمعت
محمد بن
المنكدر يقول:
سمعت جابر بن
عبدالله. قال
سفيان: وسمعت
أيضا عمرو بن
دينار يحدث عن
محمد بن علي.
قال: سمعت
جابر بن عبدالله.
وزاد أحدهما
على الآخر قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لو قد
جاءنا مال
البحرين لقد
أعطيتك هكذا
وهكذا وهكذا" وقال
بيديه جميعا.
فقبض النبي
صلى الله عليه
وسلم قبل أن
يجيء مال
البحرين. فقدم
على أبي بكر
بعده. فأمر
مناديا فنادى:
من كانت له
على النبي صلى
الله عليه
وسلم عدة أو دين
فليأت. فقمت
فقلت: إن
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال "لو قد
جاءنا مال
البحرين
أعطيتك هكذا
وهكذا وهكذا"
فحثى أبو بكر
مرة. ثم قال لي:
عدها. فعددتها
فإذا هي
خمسمائة. فقال
خذ مثليها.
5977-60/6-
Bize Amr en-Nakid tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne, İbnul Münkedir'den tahdis
ettiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı dinlemiştir. (H.) Bize İshak da tahdis
etti, bize Süfyan, İbnul Münkedir’DEN haber verdi, o Cabir’DEN rivayet etti.
Ayrıca Amr'dan, o Muhammed b. Ali'den, o Cabir'den -biri diğerine göre daha
fazla lafızlar ilavesi ile- rivayet etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de -lafız ona
ait olmak üzere- tahdis etti. Süfyan dedi ki: Muhammed b. elMünkedir'i şöyle
derken dinledim. Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledim. Süfyan ise şöyle
dedi: Ben ayrıca Amr b. Dinar'ı da Muhammed b. Ali'den şöyle derken dinledim:
Cabir b. Abdullah'ı dinledim -biri diğerine göre başka lafızlar ziyadesi ile
rivayet etti- dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bahreyn malı bize gelecek olursa sana şöyle ve şöyle ve şöyle verdim
bil" buyurdu. Bu arada her iki elini bir araya getirip avucunu gösterdi.
Ama Bahreyn malı gelmeden önce Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ruhu
kabzedildi. Ondan sonra Ebu Bekir'e (halifeliğinde) geldi. O da: bir münadiye
emir verince münadi şöyle seslendi: Kime Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
verilmiş bir sözü yahut bir alacağı varsa gelsin, dedi. Ben de kalktım ve
şunları söyledim: Şüphesiz Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bahreyn
malı bize gelirse sana şöyle ve şöyle ve şöyle verdim bil" buyurmuştu,
dedim. Bunun üzerine Ebu Bekir de bir defa avuçladıktan sonra bana: Bunu say,
dedi. Ben de onu saydım. Beşyüz olduğunu gördüm. O: Onun iki mislini al, dedi.
Diğer tahric: Amr
en-Nakid'in hadisini Buhari, 2598; İshak'ın hadisini Buhari, 2296, 2683, 3137,
4383
61-
(2314) حدثنا
محمد بن حاتم
بن ميمون.
حدثنا محمد بن
بكر. أخبرنا
ابن جريج.
أخبرني عمرو
بن دينار عن محمد
بن علي، عن
جابربن
عبدالله. قال:
وأخبرني محمد
بن المنكدر عن
جابر بن
عبدالله. قال:
لما مات النبي
صلى الله عليه
وسلم جاء أبا
بكر مال من
قبل العلاء بن
الحضرمي. فقال
أبو بكر: من
كان له على
النبي صلى
الله عليه
وسلم دين، أو
كانت له قبله
عدة، فليأتنا.
نحو حديث ابن
عيينة.
5978-61/7- Bize Muhammed
b. Hatim b. Meymun tahdis etti, bize Muhammed b. Bekr tahdis etti, bize İbn
Cureyc haber verdi, bana Amr b. Dinar, Muhammed b. Ali'den haber verdi, o Cabir
b. Abdullah'dan rivayet etti. (Amr b. Dinar) dedi ki: Bana Muhammed b.
el-Münkedir de Cabir b. Abdullah’DAN şöyle dediğini haber verdi: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettikten sonra Ebu Bekir'e el-Ala b.
el-Hadramı tarafından gönderilen bir miktar mal geldi. Bunun üzerine Ebu Bekir:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den alacağı olan yahut O'nun tarafından
kendisine verilmiş bir sözü olan bize gelsin deyip, İbn Uyeyne'nin hadisine
yakın olarak hadisi rivayet etti.
AÇIKLAMA: (5977)
"Ebu Bekr (radıyallahu anh) bir defa avuçladı, sonra bana: Onu say,
dedi..." Yani onunla birlikte onun iki katı daha aL. Böylelikle hepsi
binbeşyüz eder. Çünkü üç defa avuçlamış demektir. Ebu Bekir (radıyallahu anh)'
ın onun için kendi eli ile avuçlamasının sebebi Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in halifesi oluşundan dolayıdır. Onun eli Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in eline geçmiş oluyordu. Onun da Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in avucu ile üç avuç alacağı vardı.
Bu hadisten, verilen
sözün yerine getirilmesi gereği anlaşılmaktadır. Şafii ve cumhurun, dediğine
göre verilen sözü yerine getirmek onu ifa etmek vacip değil müstehaptır.
Hasan(-ı Basri ve kimi Maliki alimleri) ise vacip olduğunu söylemişlerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
15- KÜÇÜK
ÇOCUKLARA, ZAYIFLARA MERHAMETİ, ALÇAK GÖNÜLLÜLÜĞÜ VE BUNUN FAZİLETİ BABI