SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
(6) باب
شفقته صلى
الله عليه
وسلم على
أمته، ومبالغته
في تحذيرهم
مما يضرهم
6- NEBİ (S.A.V.)'İN
ÜMMETİNE ŞEFKATİ VE KENDİLERİNE ZARAR VERECEK ŞEYLERDEN ONLARI SAKINDIRMAKTA
MÜBALAĞA GÖSTERMESİ BABI
16-
(2283) حدثنا
عبدالله بن
براد الأشعري
وأبو كريب
(واللفظ لأبي
كريب). قالا:
حدثنا أبو
أسامة عن
بريد، عن أبي
بردة، عن أبي
موسى، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
"إن مثلي ومثل
ما بعثني الله
به كمثل رجل أتى
قومه. فقال: يا
قوم! إني رأيت
الجيش بعيني.
وإني أنا
النذير
العريان
فالنجاء.
فأطاعه طائفة
من قومه.
فأدلجوا
فانطلقوا على مهلتهم.
وكذبت طائفة
منهم فأصبحوا
مكانهم. فصبحهم
الجيش
فأهلكهم
واجتاحهم.
فذلك مثل من
أطاعني واتبع
ما جئت به.
ومثل من عصاني
وكذب ما جئت
به من الحق".
5913-16/1- Bize Abdullah
b. Berrad el-Eş'ari ve Ebu Kureyb -lafız Ebu Kureyb'e ait olmak üzere- tahdis
edip, dediler ki: Bize Ebu Usflme Bureyd'den tahdis etti, o Ebu Burde'den, o
Ebu Musa'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu
rivayet etti: "Şüphesiz benim misalim ile Allah'ın benimle gönderdiğinin
misali kavminin yanına gidip de: Kavmim, gerçekten ben orduyu gözlerimle gördüm
ve ben size çıplak uyarıcıyım. Kurtulmaya bakın diyen bir adamın misaline
benzer. Kavminden bir grup ona itaat ederek gece vakti erkenden yola koyulup
yavaş yavaş yol alırlar. Aralarından bir grup da yalanlayarak oldukları yerde
sabahı ettiler. Sabah olunca da ordu onlara baskın yaptı. Hepsini helak edip
onları toptan imha eder. İşte bana itaat edip getirdiklerime uyan kimsenin
misali ile bana karşı gelip getirdiğim hakkı yalanlayanın misali budur. "
Diğer tahric: Buhari,
6482, 7283
17-
(2284) وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
المغيرة بن
عبدالرحمن
القرشي عن أبي
الزناد عن
الأعرج، عن أبي
هريرة. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إنما
مثلي ومثل
أمتي كمثل رجل
استوقد نارا.
فجعلت الدواب
والفراش يقعن
فيه. فأنا آخذ
بحزكم وأنتم
تقحمون فيه".
5914-17/2-
Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti. Bize Muğire b. Abdurrahman el-Kuraşi, Ebu
Zinad’DAN tahdis etti, o A'rec'den, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet
etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim misalim ile
ümmetimin misali bir ateş yakan bir adamın misaline benzer. Hayvanlar ve
kelebekler o ateşin içine düşmeye başlar. Ben sizi bellerinizden yakalamış
olduğum halde siz zorla onun içine atılıyorsunuz" buyurdu.
Diğer tahric: TIrmizi,
2874
17-
(2284) وحدثنا
عمرو الناقد
وابن أبي عمر.
قالا: حدثنا
سفيان عن أبي
الزناد، بهذا
الإسناد،
نحوه.
5915- .. ./3- Bunu bize
Amr en-Nakid ve İbn Ebu Ömer de tahdis edip, dediler ki: Bize Süfyan, Ebu
Zinad’DAN bu isnad ile buna yakın olarak tahdis etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
18-
(2284) حدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن همام بن
منبه. قال: هذا
ما حدثنا أبو
هريرة عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فذكر أحاديث
منها:
وقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "مثلي
كمثل رجل
استوقد نارا.
فلما أضاءت ما
حولها جعل
الفراش وهذه
الدواب التي
في النار يقعن
فيها. وجعل
يحجزهن
ويغلبنه
فيتقحمن فيها.
قال فذلكم
مثلي ومثلكم.
أنا آخذ
بحجزكم عن
النار. هلم عن
النار.
فتغلبوني
تقحمون فيها".
5916-18/4-
Bize Muhammed b. Rafi' tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer,
Hemmam b. Münebbih'den şöyle dediğini haber verdi: Bu{nlar) Ebu Hureyre'nin
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye bize naklettiği hadislerdir.
Böyle deyip çeşitli hadisler zikretti. Onlardan birisi de şudur: Ayrıca
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benim misalim bir
ateş yakan adamın misaline benzer. Ateş etrafını aydınlatınca kelebelekler ve
şu ateşin içindeki hayvanlar onun içine düşmeye başlarlar. Ateşi yakmış olan
adam onlara engel olmak istediği halde onlar ondan kurtularak ateşin içine
düşerler. İşte benim misalim ile sizin misaliniz de bunun gibidir. Ben sizi
ateşe düşmemeniz için ateşten uzak dur, ateşten uzak dur diyerek bellerinizden
yakaladığım halde siz benden kurtularak onun içine atılıyorsunuz" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
19-
(2285) حدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا ابن
مهدي. حدثنا
سليم عن سعيد
بن ميناء، عن
جابر. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "مثلي
ومثلكم كمثل
رجل أوقد
نارا. فجعل
الجنادب والفراش
يقعن فيها.
وهو بذبهن
عنها. وأنا
آخذ بحجزكم عن
النار. وأنتم
تفلتون من يدي".
5917-19/5-
Bana Muhammed b. Hatim tahdis etti, bize İbn Mehdi tahdis etti, bize Selim,
Said b. Mina'dan tahdis etti, o Cabir'den şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benim misalim ile
sizin misaliniz bir ateş yakan bir adama benzer. Derhal cırcırlarla kelebekler
o ateşin içine düşmeye başlarlar. Kendisi ise onları ateşten uzaklaştırmaya
gayret eder. Ben de ateşe düşmemeniz için sizi bellerinizden yakaladığım halde
sizler benim elimden kurtuluyorsunuz."
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5913)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Şüphesiz ben çıplak uyancıyım
(en-nezirul uryan)" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamları şu açıklamayı
yapmışlardır: İşin aslı şudur: Bir adam kavmini uyarıp onlara korkmalarını
(tedbir almalarını) gerektiren bir hususu bildirmek istedimi, elbisesini çıkanr
ve elbisesi ile -onlardan uzak bulunuyorsa- onlara yaklaşan tehlikeyi haber
vermek maksadı ile işaret eder. Bu işi yapanların çoğunluğu, onların öncüleri
ve onları kontrol edip gözetleyenleridir. Derler ki: Bunu böyle yapmfu;ının
sebebi görenin bunu daha açık görmesi, daha garip ve görünüş itibari ile daha
kötü olmasından dolayıdır. Bu sebeple bu hal düşmana karşı gerekli hazırlıklan
yapmaları için daha ileri derecede teşvik edicidir.
Bunun, ben düşman
ordusunun kendisine yetiştiği ve elbisesini aldığı uyarıcıyım. İşte bu çıplak
halimle sizleri uyanyorum anlamında olduğu da söylenmiştir.
"en-neca" sonu
medli olarak kendinizi kurtarmaya bakın, kurtarmanın yollarını arayın demektir.
Kadı Iyaz dedi ki: Bu lafzın bilinen kullanımı tekil için olduğu taktirde medli
söylenmesidir. Ebu Zeyd ise burada kasr ile söyleneceğini de nakletmiştir. Eğer
bunu tekrar edecek olurlarsa bu taktirde hem medli hem de kasır ile
"en-neca en-neca" derler.
"Geceleyin yola
koyulurlar ve ağır ağır giderler." İdlac gecenin ilk vaktinde yola
koyulmak demektir. İsmi dal harfi fethalı olarak "delce" diye gelir.
Eğer gecenin son vaktinde çıkılacak olursa dal harfi şeddeli olarak
"iddelece" diye kullanılır. Bunun da ismi dal harfi ötreli olarak
"dulce" diye gelir. İbn Kuteybe ve başkaları da şöyle demiştir.
Kimileri bunların her birisi hakkında da her iki şeklin kullanılmasını caiz
görmüştür.
"Ala mühletihim:
yavaş yavaş, ağır ağır" ibaresi bütün nüshalarda bu şekilde mim harfi
ötreli he harfi sakin ve lam harfirıden sonra te ile kaydedilmiştir. el-Cem
Beyne Sahihayn'de ise te harfi getirilmeden mim ve harfleri fethalı olarak
"ala mehelihim" diye kaydedilmiştir. Her ikisi de doğrudur.
"Ordu sabahleyin
onlara baskın yaptı, onları helak etti, onları toptan imha etti" onların
köklerini kuruttu demektir.
(5917) "Cırcırlar
ve kelebekler içine dÜşmeye başladılar" diğer rivayette (5614)
"hayvanlar ve kelebekler" denilmektedir. Bir rivayette (5914)
"ben bellerinizden sizi yakalamış olduğum halde siz de onun içine
atılıyorsunuz" denilirken diğer rivayette (5917) "siz ise ellerinden
kurtulmaya çalışıyorsunuz" denilmektedir.
Feraş: kelebekler,
Halil'in, dediğine göre bu sivrisİnek gibi uçan bir canlıdır. Başkaları ise
ateşe düşen küçük sivrisinekler gibi görünenlerdir. Cenadib ise
"cundub"un çoğulu olup bunun da üç söyleyişi vardır. Dal harfi ötreli
(cundub) ve fethalı (cundeb) şekilleri üçüncüsü ise Kadı Iyaz'ın naklettiği
şekilde cim harfi kesreli ve dal harfi fethalı (cindeb) söyleyişidir. çoğulu
olan (cenadib) ise çekirgelere benzeyen cırcırlardır. Ebu Hatim dedi ki: cırcır
yaratılışı itibari ile çekirgeye benzeyen çekirge gibi dört kanatlıdır. Ondan
daha küçük olup uçar ve geceleyin ileri derecede ses çıkartır. Başka şekilde de
açıklanmıştır.
"Tekahhum:
Atılmak" ise ileri atılmak ve kendisini sağlama almadan zor işlere kendini
atmaktır. Huczenin çoğulu olan "hucez" ise peştemallerin şalvarların
bağlandığı yerdir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Ben de sizi bellerinizden yakalıyorum "
anlamındaki ibare iki şekilde rivayet edilmiştir. Birisi hı harfi kesreli ve
zel harfi ötreli olmak üzere ismi fail (etken ortaç) "ahizun"
şeklinde diğeri ise muzari mı olarak ve tenvinsiz şekilde zel harfi ötreli
"ahızu: tutmuş olduğum halde" şeklindedir. Birincisi daha meşhur
olmakla birlikte her ikisi de sahihtir.
"TeffelletUn:
kurtuluyorsunuz" iki şekilde rivayet edilmiştir. Birisi te harfi fethalı
fe şeddeli ikincisi te harfi ötreli fe harfi sakin şeddesiz lam kesreli
(tüflitun) rivayetidir. Her ikisi de sahihtir. Elinden kurtulmak ve kaçmak için
seninle çekişen sonra da kurtulup kaçan kimse hakkında kullanılır.
Hadiste anlatılmak
istenen de şudur: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), cahillerin ve
masiyetleri ile şehvet ve arzuları ile muhalefet edenlerin ahiretteki ateşe
ardı arkasına düşmelerini ve Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bundan
onları alıkoymak ve onları alıkoyabilmek için de engelleyebileceği yerlerinden
onları yakalamak istediği halde o ateşin içine düşmekteki ısrarlarını hevası
sebebi ile ve ayırdetme gücünün zayıflığından ötürü dünya ateşine ardı arkasına
dökülen kelebeklere benzetmektedir. Her ikisi de bu halleri ile kendi kendisini
helak etmeye çokça uğraşmakta ve bilgisizliğinden ötürü bu yolda da ÇalıŞıP
çabalamaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
7- NEBİ
(S.A.V.)'İN NEBİLERİN SONUNCUSU OLDUĞU BABI