SAHİH-İ MÜSLİM |
FAZİLETLER |
2- NEBİMİZİN (S.A.V.)
BÜTÜN YARATILMIŞLARA ÜSTÜN KILINDIĞI BABI
5899-3/1- Bize el-Hakem
b. Musa ebu Salih tahdis etti ... Ebu Hureyre
tahdis edip dedi ki: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kıyamet gününde P'demoğullarının seyyidi (efendisi) benim. Üzerinden kabrin yarılıp
açılacağı ilk kişi benim. İlk şefaat isteyecek de şefaati ilk kabul edilecek de
benim" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu Davud,
4673
AÇIKLAMA: "Kıyamet
gününde .Ademoğullarının seyyidi (efendisi) benim ...
" Herevi dedi ki: "Seyyid"
hayır hususunda kavminden daha üstün olan kişi demektir. Başkası da "seyyid" zorlu ve sıkıntılı hallerde kendisine
sığınılan, onların işlerini gören, onları zorlayan şeyleri kendi adlarına
yüklenen ve bu sıkıntılarını onlardan uzaklaştıran kişidir diye
açıklamışlardır.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dünyada da ahirette de
onların seyyidi olmakla birlikte "kıyamet
gününde" buyurmak sureti ile bunu kayıtlaması orada seyyidliğinin
(efendiliğinin) herkes tarafından açıkça görülecek ve bu hususta onunla
tartışacak, onunla inatlaşacak bir kimsenin -dünyadan farklı olmak üzere-
kalmayacak olmasından dolayıdır. Çünkü dünyada bu hususta kafirlerin kralları
ve müşriklerin liderleri onunla çekişmiş bulunuyor. Bu kayıtlama ise yüce
Allah'ın: "Bugün mülk kimindir? Bir tek ve kahhar olan Allah'ındır"
(Mümin, 16) buyruğundakine anlam itibari ile yakındır. Halbuki mülk bundan önce
de yalnız O'nun idi. Ama dünyada mülke sahip olmak iddiasında olanlar yahut da mecazi
manada mülkün kendisine izafe edildiği kimseler vardı. Ahirette
ise bütün bunların sonu gelmiş olacaktır.
İlim adamları der ki:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ben Ademoğullarının seyyidiyim" buyruğunu
övünmek için söylemiş değildir. Aksine Müslim'den başka eserlerde yer alan
meşhur hadiste övünmediğini: "Ben Ademoğullarının seyyidiyim
ama övünmüyorum" diye açıkça ifade etmiştir. Bunu ise iki sebepten dolayı
söylemiştir. Birisi yüce Allah'ın: "Rabbinin nimetine gelince (onu) hep
anlat" (Duha, 11) buyruğunun gereğini yerine
getirmektir. İkincisi ise bu, Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in ümmetine bilmeleri, inanmaları,
gereğince amel etmeleri ve yüce Allah'ın kendisine emrettiği şekilde
mertebesinin gerektiği gibi O'nu (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ta'zim etmeleri
için tebliğ etmekle yükümlü olduğu Beyan kabilinden olmasıdır.
Bu hadis-i şerif, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
bütün yaratılmışlardan daha faziletli olduğuna delildir. Çünkü ehl-i sünnetin kanaatine göre Ademoğulları meleklerden daha
faziletlidir. Kendisi de Ademoğullarından da diğerlerinden de daha
faziletlidir.
Diğer hadiste geçen:
"Nebiler arasında fazilet farkı gözetmeyin" buyruğunun cevabı da beş
türlü verilmiştir:
1. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), O
hadisi kendisinin Ademoğullarının efendisi olduğunu bilmeden önce söylemiştir.
Bunu öğrenince böylece de haber vermiş oldu.
2. O hadisi bir edep ve
bir mütevazilik olmak üzere söylemiştir.
3. Yasak ancak
başkasının daha faziletli olduğu söylenen kimsenin faziletinin eksiltilmesi
sonucunu vermek ile ilgilidir.
4. Hadisin vurud sebebinde meşhur olduğu şekilde düşmanlığa ve fitneye
götürecek şekilde bir üstünlük iddiasında bulunmak yasaklanmıştır.
5. Yasak sadece bizzat
nübüvvetin kendisinde üstünlük iddiasına özeldir. Bu hususta bir üstünlük
yoktur. Üstünlük ancak özellikler ile ve diğer faziletlerle sözkonusudur.
Bununla birlikte fazilet farkı olduğuna inanmak da mutlaka gereklidir. Çünkü
yüce Allah: "İşte biz o Rasullerin bazısını
bazısına üstün kıldık" (Bakara, 253) buyurmuştur.
"İlk şefaat isteyen
ve şefaati ilk kabul edilecek olan" ikincisini sözkonusu
etmemesinin sebebi, iki kişinin şefaat etmekle birlikte ikinci olanın
birincisinden önce şefaat etmesinin de ihtimal dahilinde olması dolayısıyladır.
Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
3- NEBİ
(S.A.V.)'İN MU'CİZELERİ HAKKINDA BİR BAB