SAHİH-İ MÜSLİM |
EDEB |
(5) باب
استعمال
المسك، وأنه
أطيب الطيب.
وكراهة رد
الريحان
والطيب
5- MİSK KULLANMAK, ONUN HOŞ
KOKULARIN EN HOŞU OLDUĞU VE REYHAN (FESLEĞEN) VE HOŞ KOKUYU REDDETMENİN MEKRUH
OLDUĞU BABI
18- (2252) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
أسامة عن
شعبة. حدثني
خليد بن جعفر
عن أبي نضرة،
عن أبي سعيد
الخدري.
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
"كانت امرأة،
من بني
إسرائيل،
قصيرة تمشي مع
امرأتين طويلتين.
فاتخذت رجلين
من خشب وخاتماً
من ذهب مغلق
مطبق. ثم حشته
مسكاً. وهو أطيب
الطيب. فمرت
بين المرأتين.
فلم يعرفوها.
فقالت بيدها
هكذا "ونفض
شعبة يده.
5842-18/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti... Ebu Said elHudri'nin rivayetine göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İsrailoğullarından kısa
boylu bir kadın, uzun boylu iki kadın arasında yürüyordu. Ahşaptan iki ayak ile
altından kilitli kapalı bir yüzük edindi. Sonra içini misk ile doldurdu. Misk
ise kokuların en hoş olanıdır. Sonra iki kadın arasından geçip gittiği halde
onu tanımadılar. Bunun üzerine eli ile de böyle yaptı." Şu'be de bu arada
elini silkti.
Diğer tahric: Tirmizi,
991, 992; Nesai, 1904,5134
19- (2252) حدثنا
عمرو الناقد.
حدثنا يزيد بن
هارون عن شعبة،
عن خليد بن
جعفر
والمستمر.
قالا: سمعنا
أبا نضرة يحدث
عن أبي سعيد
الخدري؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ذكر
امرأة من بني
إسرائيل. حشت
خاتمها مسكاً.
والمسك أطيب
الطيب.
5843-19/2- Bize Amr
en-Nakid tahdis etti ... Ebu Nadra, Ebu Said elHudri'den tahdis ettiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), İsrailoğullarından yüzüğünün içine
misk doldurmuş bir kadını zikretti. Misk de hoş kokuların en güzelidir.
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Misk, hoş kokuların en güzelidir"
buyruğUnda miskin hoş kokuların en hoşu ve en faziletlisi olduğu, onun tahir
(temiz) olup, bedende ve elbisede kullanılmasının alınıp satılmasının caiz
olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bütün bu hususlar üzerinde icma vardır.
Bu hususta mezhep
alimlerimiz (Şafii'ler) şiadan batıl bir görüş nakletmiş bulunmaktadır. Ama
müslümanların icmaı ile Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in miski kullandığı,
ashabının da miskikullanmış olmaları onlara karşı bir delildir.
Mezhep alimlerimiz ve
başkaları der ki: Bu canlı bir hayvandan ayrılan bir parça meyte hükmündedir
diye bilinen kaideden istisna edilmiştir. Miskin cenin, yumurta ve süt hükmünde
olduğu da söylenmiştir.
Kısa boylu kadının
ahşaptan iki ayak edinerek uzun boylu iki kadın arasında yürümesine gelince, bu
kadının kim olduğu bilinmemektedir. Bunun bizim şeriatteki hükmü de şudur: Eğer
bununla kendisini tanınmamak için setretmek (gizlemek) ve böylelikle herhangi
bir şekilde rahatsız edilmemesini sağlamak gibi doğru şer'i bir maksat ile
yapmışsa bunda bir sakınca yoktur. Eğer bunu yaparak büyüklenmeyi ya da
erkeklere ve başkalarına karşı sahte bir görüntü vermek sureti ile kusursuz
kadınlara benzemeye çalışmayı kastetmişse o taktirde haramdir.
20- (2253) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب.
كلاهما عن
المقرئ. قال
أبو بكر:
حدثنا أبو
عبدالرحمن
المقرئ عن
سعيد بن أبي
أيوب. حدثني
عبيدالله بن
أبي جعفر عن
عبدالرحمن
الأعرج، عن
أبي هريرة،
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "من عرض
عليه ريحان
فلا يرده.
فإنه خفيف
المحمل طيب
الريح".
5844-20/3- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb'ın ikisi elMukri’DEN tahdis etti. Ebu Bekr dedi
ki: Bize Ebu Abdurrahman el-Mukri, Said b. Ebu Eyyub'dan tahdis etti, bana
Ubeydullah b. Ebu Cafer, Abdurrahman el-A'rec'den tahdis etti, o Ebu
Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Her kime reyhan (fesleğen) takdim edilirse onu geri çevirmesin. Çünkü o
taşınması bakımından hafif, kokusu da hoştur" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4172; Nesai, 5274
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Her kime reyhan (fesleğen) takdim
edilirse ... " buyruğunda geçen "mahmil: taşınmak" burada
birinci mim fethalı ikincisi kesrelidir. Meclis kelimesinde olduğu gibi. Bundan
kasıt ise ha harfi fethalı olarak hami. (taşımak)dır. Yani taşınması itibari
ile hafiftir, ağır değildir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) 'in: "Onu geri çevirmesin" anlamındaki lafızda
"yerudduhu" fiili fasih ve meşhur olan söyleyişe göre dal harfi
ötrelidir. Arapçayı iyice tahkik etmeyenlerden pek çok kimse bunu fethalı
olarak (felayeruddehu) diye kullanır. Bu lafza dair açıklama ve bunun kaidesi
Hacc Kitabı'nda es-Sa'd b. Cessame'nin Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
yabani bir eşek hediye etmesi üzerine "bizim bunu sana geri vermemizin tek
sebebi ihramlı oluşumuzdur" hadisi açıklanırken geçmiş bulunmaktadır.
Reyhana gelince, dil
bilginleri ile garibul hadis bilginlerinin bu hadisin açıklamasında
söylediklerine göre reyhan kokusu hoş ve koklanan her türlü bitki demektir.
Kadı Iyaz da sözünü.
ettiğimiz açıklamayı zikrettikten sonra şunları söylemektedir: Bana göre bu
hadis ile bütün hoş ve güzel kokulan kastetmiştir. Nitekim Ebu Davud'un bu
hadisi rivayetinde "kendisine hoş bir koku takdim edilen" denilmekte,
Buhari'nin Sahihi'nde de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Hoş kokuyu geri çevirmezdi"
hadisi yer almaktadır. Allah en iyi bilendir.
Bu hadiste, bir
mazeretinin olması hali dışında kendisine reyhan takdim edilen kimsenin onu
geri çevirmesinin mekruh olduğu hükmü anlaşılmaktadır.
21-
(2254) حدثني
هارون بن سعيد
الأيلي وأبو
طاهر وأحمد بن
عيسى (قال
أحمد: حدثنا.
وقال الآخران:
أخبرنا) ابن
وهب. أخبرني
مخرمة عن
أبيه، عن
نافع. قال : كان
ابن عمر إذا
استجمر
بالألوة، غير
مطراة. وبكافور
يطرحه مع
الألوة. ثم
قال: هكذا كان
يستجمر رسول
صلى الله عليه
وسلم.
5845-21/4- Bana Harun b.
Said el-Eyli, Ebu Tahir ve Ahmed b. İsa tahdis etti. Ahmed bize İbn Vehb tahdis
etti derken diğer ikisi haber verdi dedi. Bana Mahreme babasından haber verdi,
o Nafi'den şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer hoş koku süründüğü vakit
karıştırılmamış öd ve öd ile birlikte kafur karıştırılmış koku sürerdi. Sonra
da: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bu şekilde koku kullanırdı
dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "İbn
Ömer koku süründüğü zaman ... derdi." Bu hadiste geçen
"isticmar" hoş koku kullanmak ve onunla buhurlanmak, tütsülenmek
demektir. Tütsü ve hoş koku anlamına gelen "micmer" den alınmıştır.
Uluvve (öd) e gelince
Asmai, Ebu Ubeyd ve sair dil bilginleri ile garibul hadis alimleri bu kendisi
ile tütsülenen bir öd (tahta çubuk)dur demişlerdir. Asmai dedi ki: Bunun
arapçalaştırılmış farsça bir lafız olduğu kanaatindeyim. Eluvve uluvve diye iki
meşhur söyleyişi vardır. el-Ezheri ayrıca elivve söyleyişini de nakletmektedir.
Kadı Iyaz dedi ki:
Kisai'den "eliyye" söyleyişi de nakledilmiştir. Kadı lyaz ve
başkaları dedi ki: Burada (ye) şeddeli de söylenir, şeddesiz de söylenir,
hemzesi ise kesreli de ötreli de söylenir. Bunun "levve" ve
"leyyeh" söyleyişleri olduğu da belirtilmiştir. Hadiste geçen
"gayra mutarrat: karıştırılmamış" ise, başka kokular katılıp
karıştırılmamış demektir.
Bu hadiste, güzel
kokunun kadınlar için müstehap olduğu gibi erkekler için de müstehap olduğu
hükmü anlaşılmaktadır. Ama erkekler için müstehap olan kokusu olan fakat rengi
olmayan kokular müstehap iken kadınlara ise mescit ya da başka bir yere Çıkıp
gitmek istedikleri taktirde kokusu yayılan her bir kokuyu kullanmaları mekruh
olur.
Cuma ve bayram
günlerinde müslümanların toplantı yerlerinde, zikir ve ilim meclislerinde
bulunacağı zaman, zevcesi ile birlikte olmak istediği zaman ve buna benzer
durumlarda erkeklerin güzel koku kullanmaları müekked olarak müstehap olur.
Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
1- ŞİİR OKUMAK EN
ŞAİRCE SÖYLENMİŞ SÖZ İLE ŞİİR'İN YERİLMESİ BEYANI HAKKINDA BİR BAB