SAHİH-İ MÜSLİM |
EDEB |
3- ABD (KÖLE) CARİYE
(EME) MEVLA VE SEYYİD LAFIZLARINI KULLANMANIN HÜKMÜ BABI
5835-13/1- Bize Yahya b. Eyyub, Kuteybe ve İbn Hucr tahdis edip
dedi ki: 00. Ebu Hureyre'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Sizden bir kimse: abdim ve emem demesin. Çünkü
hepiniz Allah'ın abdlerisiniz. Ve bütün kadınlarınız Allah'ın emeleridir. Ama
bunun yerine kişi gulami cariyeti, fetaye ve fetati (kölem ve cariyem
anlamlarında) desin. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5836-14/2- Bana Zuheyr b
Harb da tahdis etti ... Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Salan biriniz: abdi demesin. Çünkü hepiniz Allah'ın
abdlerisiniz. Ama fetaye desin. Köle de: Rabbim demesin. Bunun yerine
"seyyidi" desin" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5837- .. ./3- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb de tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Muaviye tahdis
etti. (H.) Bize Ebu Said el-Eşec de tahdis etti, bize Veki tahdis etti, ikisi
A'meş'den bu isnad ile rivayet etti. Her ikisinin hadisi rivayetlerinde:
"Köle de efendisine: mevlaye demesin" denilmektedir.
Ebu Muaviye'nin hadisi
rivayetinde: "Çünkü muhakkak sizin mevlanız aziz ve celal Allah'tır"
ibaresini ekledi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5838-15/4- Bize Muhammed
b. Rafi de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b.
Münebbih'den şöyle dediğini haber verdi: Bu(nlar) Ebu Hureyre'nin Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye tahdis ettikleridir. Sonra aralarında şu
hadisin de bulunduğu bazı hadisler zikretti: Ve Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle de buyurdu: "Sizden biriniz Rabbine içecek ver, Rabbine
yemek ver, Rabbine abdest aldır demesin. Yine biriniz (bir başkasına) Rabbi
(Rabbim) demesin. Bunun yerine seyyidi, mevlaye desin. Yine biriniz abdi emeti
demesin. Bunun yerine fetaye, fetat-i ğulam! desin."
Diğer tahric: Buhari,
2552
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) (5835) "sizden bir kimse abdi ve emeti
demesin ... fetaye ve fetati desin." Bir diğer rivayette (5836)
"köle: Rabbim demesin ama seyyidi desin" öbür rivayette (5837)
"köle efendisine: mevlaye demesin. Çünkü sizin mevlanız Allah'tır"
başka bir rivayette (5838) "Sizden biriniz Rabbine içecek ver yahut
Rabbine yemek yedir Rabbine abdest aldır demesin ... fetaye, fetati, gulami
desin" buyurulmaktadır.
İlim adamları der ki: Bu
hadislerde anlatılmak istenen şu iki husustur:
Birinci husus: Kölenin
efendisine "Rabbi: Rabbim" demesini yasaklamaktır. Çünkü rububiyetin
gerçek manası yüce Allah hakkında sözkonusudur.
Buna sebep ise rabb
lafzının malik yahut bir şeyi idare eden anlamında olmasıdır. Bunun gerçek
anlamı ise ancak yüce Allah hakkında sözkonusudur. Şayet: Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kıyametin alametleri ile ilgili olarak: "Cariyenin
rabbini yahut rabbesini doğurmasıdır" buyurmuştur denilecek olursa buna
iki şekilde cevap verilir. Birinci cevaba göre ikinci hadis bunu söylemenin
caiz olduğunu beyan etmek içindir. Birincisindeki yasak ise edep ve haramlık
bildirmek için değil tenzihen mekruh olduğunu ifade etmek içindir.
İkinci cevaba göre
yasaktan maksat, bu lafzı çokça kullanmayı ve bunu yaygın bir adet edinmeyi
yasaklamaktır. Yoksa nadiren bazı hallerde kullanılması yasak edilmemiştir.
Kadı Iyaz bu cevabı tercih etmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan kölenin
(efendisine) seyyidi demesi yasaklanmamıştır.
Çünkü Rasulullah
{Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Seyyidi desin" buyruğu bunu ifade
eder. Ayrıca "seyyid" lafzı "rabb" ismi gibi yüce Allah
hakkında özel kullanılan bir lafız olmadığı gibi onun hakkında rabb lafzı
kullanıldığı gibi de kullanılmaz. Hatta Kadı Iyaz Malik'den: (yüce Allah'a)
seyyidi diyerek dua etmeyi mekruh gördüğünü nakletmektedir. Ayrıca Kur'an-ı
Kerim'de de mütevatir bir hadiste de yüce Allah hakkında "seyyid"
kullanılmamıştır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: Şüphesiz benim bu
oğlum (torunum Hasan) seyyiddir ve: Seyyidiniz için ayağa kalkın buyurmuştur.
Bununla da Sa'd b. Muaz'ı kastetmektedir. Bir başka hadiste de: Seyyidinizin
sözünü dinleyin buyurmuş olup, bununla da Sa'd b. Ubade'yi kastetmiştir.
Buna göre kölenin
"seyyidi" demesinde bir problem ve bir karışıklık yoktur. Çünkü bunu
köleden ve cariyeden başkaları da kullanır. Aynı zamanda kölenin efendisine:
Mevlaye (mevlam) demesinde de bir sakınca yoktur. Çünkü Arapçada
"mevla" lafzı on altı anlamda kullanılmış olup, daha önce
açıklamaları geçmişti. Bu anlamlardan birisi de yardım eden ve malik olandır.
Kadı Iyaz dedi ki:
Müslim'in kitabında veki' ve Ebu Muaviye'nin A'meş'den, onun Ebu Salih'den,
onun Ebu Hureyre'den diye nakledip Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
merfu olarak kaydettiği (5837) "köle efendisine mevlaye demesin"
hadisine gelince, A'meş'den nakleden raviler bu lafzın zikredilip edilmediği
hususunda ihtilaf ettiği gibi başka kimseler ise ondan bu lafzı
zikretmemektedirler. Bu lafzın zikredilmediği rivayetler daha sahihtir. Allah
en iyi bilendir.
Hadislerde kastedilen
ikinci hususa gelince: Efendinin kölesine abdi, emeti (kölem, cariyem)
demesinin mekruh olduğunu göstermektedir. Bunun yerine efendi gulami, cariyeti,
fetaye ve fetati demelidir. Çünkü gerçek anlamı ile ubudiyet ancak yüce
Allah'ın hakkıdır. Ayrıca bu lafızda yaratılmışın kendisi hakkında kullanması
yakışık almayan bir tazim anlamı da vardır. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de bu husustaki illeti (sebebi) beyan ederek: "Hepiniz
Allah'ın abdlerisiniz" buyurmakta ve böylelikle bu lafzı kullanmakta haddi
aşmayı yasaklamaktadır. Nitekim bir takım fiillerde elbiseyi sarkıtmak ve başka
hususlarda haddi aşmayı da yasaklamıştır. Gulami, cariyeti, fetati ve fetaye:
kölem, cariyem'e gelince bunlar "abdi: kölem" kelimesinin ifade
ettiği gibi müIkiyeti ifade etmezler. Bununla birlikte bu lafız hür ve köle
hakkında kullanılmakla birlikte burada sırf köle hakkında kullanılması ihtisas
(özellik) içindir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Hani Musa
fetasına (genç delikanlısına) şÖyle demişti." (Kehf, 60) buyurmaktadır.
Yine 'o fetalanna dedi ki ... " (Yusuf, 62) ve "biz İbrahim denilen
bir fetanın (gencin) onları diline doladığını işitmiştik dediler" (Enbiya,
60) buyurmaktadır.
Hür ve küçük yaştaki kız
hakkında "cariye" kelimesinin kullanılması ise cahiliye döneminde de İslam
döneminde de meşhur ve bilinen bir husustur. Zahirden anlaşıldığı üzere
yasaktan maksat, bu lafızları nitelemek ve tanıtmak için değil de büyüklenmek
ve üstün görünmek için kullananlar hakkındadır. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
4- İNSANIN, NEFSİM
HABİS (MURDAR / KÖTÜ) OLDU DEMESİNİN MEKRUH OLDUĞU BABI