SAHİH-İ MÜSLİM |
SELAM |
(10) - باب
من أتى مجلسا
فوجد فرجة
فجلس فيها،
وإلا وراءهم
10/20- BİR MECLİSE GELİP
DE BOŞ BİR YER BULURSA ORAYA OTURUR, DEGİLSE ARKALARINDA OTURUR BABI
26 - (2176) حدثنا
قتيبة بن سعيد
بن مالك بن
أنس، فيما قرئ
عليه، عن
إسحاق بن
عبدالله بن
أبي طلحة؛ أن
أباه مرة،
مولى عقيل بن
أبي طالب،
أخبره عن أبي
واقد الليثي؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بينما هو
جالس في
المسجد
والناس معه.
إذ أقبل نفر
ثلاثة. فأقبل
اثنان إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وذهب
واحد. قال فوقفا
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فأما أحدهما
فرأى فرجه في
الحلقة فجلس
فيها. وأما الآخر
فجلس خلفهم.
وأما الثالث
فأدبر ذاهبا.
فلما فرغ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال
"ألا أخبركم
عن النفر
الثلاثة؟ أما
أحدهم فأوى
إلى الله،
فآواه الله.
وأما الآخر
فاستحيا،
فاستحيا الله
منه. وأما
الآخر فأعرض،
فأعرض الله
عنه".
5645-26/1-
Bize Kuteybe b. Said, Malik b. Enes'den ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha'dan
okunan rivayetlerden birisi olarak tahdis ettiğine göre Akil b. Ebu Talib'in
azadlısı Ebu Murre de kendisine Ebu Vakid el-Leysi'den şunu haber vermiştir:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescitte insanlar da Onunla birlikte
bulunuyarken oturduğu bir sırada üç kişi geldi. İki kişi Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e yöneldi, birisi gitti. Bu iki kişi Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in huzurunda ayakta durdu. O ikisinden birisi halka içinde
boş bir yer görüp oraya oturdu. Diğeri de arkalarına oturdu. Üçüncüleri ise
arkasını dönüp gitti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (meclisteki işini)
bitirince: "Size bu üç kişinin durumunu haber vereyim mi? Onlardan biri
Allah'a sığındı Allah da onu barındırdı. Diğeri haya etti, Allah da ondan haya
etti. Ötekileri ise yüz çevirdi. Allah da ondan yüz çevirdi" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
66, 474; Tirmizi, 2724
26-م - (2176)
وحدثنا أحمد
بن المنذر.
حدثنا
عبدالصمد. حدثنا
حرب (وهو ابن
شداد). ح
وحدثني إسحاق
بن منصور.
أخبرنا حبان.
حدثنا أبان.
قالا جميعا:
حدثنا يحيى بن
أبي كثير؛ أن
إسحاق بن
عبدالله بن أبي
طلحة حدثه في
هذا الإسناد.
بمثله في
المعنى.
5646-
... /2- Bize Ahmed b. el-Munzir de tahdis etti, bize Abdussamet tahdis etti,
bize Harb -ki o b. Şeddad'dır- tahdis etti. (H) Bana İshak b. Mansur da tahdis
etti, bize Habban haber verdi, bize Eban tahdis etti. (Harb ile birlikte) ikisi
dedi ki: Bize Yahya b. Ebu Kesir'in tahdis ettiğine göre İshak b. Abdullah b.
Ebu Talha kendisine bu isnad ile ve mana itibari ile aynı hadisi tahdis etti.
AÇIKLAMA: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescitte insanlar da Onunla birlikte iken oturduğu
sırada üç kişi geldi. .. "
Hadisten şu hükümler
anlaşılmaktadır:
1. Alim zatın
arkadaşları ve başkalarının faydasına olacak şekilde insanlar tarafından
görülen uygun bir yerde oturması müstehaptır. Mescit daha faziletlidir. Burada
onlarla ilim ve hayır hakkında müzakerelerde bulunur.
2. Mescitte ilim ve
zikir halkaları oluşturmak caizdir.
3. Bu halkalara girmek
ve bu halkalarda bulunanlarla birlikte oturmak müstehap, mazeretsiz bir şekilde
bunlardan uzaklaşmak mekruhtur.
4. Sözünü açık seçik bir
şekilde işitmek maksadıyla halkanın büyüğüne yakın bir yerde oturmak ve edebini
takınmak müstehaptır.
5. Halkaya katılmak
isteyen bir kimse boş bir yer görürse o boş yere girer, değilse arka
taraflarında oturur.
6. Güzel iş yapan kimse
bundan dolayı övülür çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadiste o iki
kişiyi övmüş bulunmaktadır.
7. Bir kimse çirkin ve
yerilecek bir iş-yapıp da bunu açıkça işlerse o işin ona nisbet edilmesi
caizdir. Allah en iyi bilendir.
"Halkada bir boşluk
gördü ve oraya oturdu." Furce fe harfi ötreli ve fethalı (ferce) diye iki
söyleyiştir. İki şeyarasındaki boşluk demektir. Aynı zamanda ona ferc de
denilir. Yüce Allah'ın: "Ve onun hiçbir gediği (çatlağı) da yok"
(Kaf, 6) buyruğunda huruc (Ferc)in çoğuludur. Kederden kurtulup rahatlamak
anlamındaki "elfurce" ile ilgili olarak da el-Ezherı fe harfinin
fethalı (el-ferce), ötreli (el-furce), kesreli (el-firce) şekillerinde
söyleneceğini nakletmiştir.
Halka ise meşhur olan
söyleyişe göre lam harfi sakindir. Cevheri fethalı (halaka) söyleyişini de
nakletmiş olmakla birlikte bu pek iyi bir söyleyiş değildir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onlardan biri Allah'a sığındı, Allah da onu
himayesine aldı." Buradaki "eva: sığındı" lafzı kasır iledir.
"Ava: sığındırdı, himayesine aldı" lafzı da med iledir. Rivayet bu
şekilde gelmiştir. Fasih söyleyiş de böyledir. Kur'an-ı Kerim'de de mı eğer
lazım (geçişsiz) ise kasr ile gelir, eğer mütaaddi (geçişli) ise medli olarak
gelir. Yüce Allah: "Bizim o kayaya sığındığımızı gördün mü?" (Kehf,
63) ile "Hani o genç delikanlılar mağaraya sığınmıştı" (Kehf, 10)
buyruğunda geçişsiz şekil kullanılmıştır. Geçişli olarak da "Yüksek bir
yerde barındırdık" (Muminun, 50) ve: "Seni yetim bulup banndırmadı
mı" (Duha, 6) buyurmaktadır.
Kadı Iyaz dedi ki: Bazı
dil bilginleri her ikisinde de kasır ve med ile iki söyleyişinde
kullanılacağını nakletmiş bulunmaktadır. Ama meşhur olan geçtiği gibi her ikisi
arasında fark gözetmektir.
İlim adamları der ki:
Allah'a sığındı ifadesi ona irtica etti demektir. Kadı Iyaz dedi ki: Bana göre
buradaki anlamı yüce Allah'ı zikretmek meclisine girdi yahut Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ve Onun velilerinin meclisine girip o meclise
katıldı demektir. Allah onu himaye etti de onu kabul etti, kendisine
yakınlaştırdı demektir. Ona merhamet buyurup cennetine onu aldı yani cennetini
onun için yakın buyurdu anlamında olduğu da söylenmiştir.
"Diğerine gelince o
haya etti, Allah da ondan haya etti." Yani o Allah'tan Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den ve huzurda bulunanlardan haya ettiği için kimseyi sıkıştırıp
kimsenin omuzları üzerinden atlamadı. Yahut da üçüncüsünün yaptığı gibi dönüp
gitmekten haya etti. Bu sebeple Allah da ondan haya etti, yani ona rahmet
buyurdu, ona azab etmedi, aksine günahlarını mağfiret buyurdu.
Onu sevap ile
mükafatlandırdı anlamında olduğu da söylenmiştir. İlim adamları: Bununla
birlikte onu yüce Allah'ın barındırdığı ve kendisine lütfunu ve yakınlığını
bolca ihsan etmiş olduğu önceki arkadaşı ile fazilet bakımından aynı derecede
tutmadı.
Üçüncüsü ise yüz
çevirdiği için Allah da ona yüz çevirdi, ona merhamet buyurmadı. Ona gazab etti
diye de açıklanmıştır. Bu ise herhangi bir mazeret . ve bir zaruret dolayısı
ile olmaksızın yüz çevirip gitmesi halinde öyledir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in ikinci şahıs hakkında: "Diğeri ise haya etti"
buyurması çoğul kişiler arasında sonuncu olmayanları hakkında "aher:
diğeri" demenin fasih ve sahih söyleyişteki gibi caiz olduğuna delildir.
Böylelikle: Yanıma üç
kişi geldi. Birincileri Kureyşli, diğeri Ensari diğeri ise Teym'l-i idi
denilebilir. Bazılan ise "aher" lafzının ancak özel olarak sonuncu .
kişi hakkında kullanılacağını iddia etmiştir. Ama bu hadis, bu iddia sahibinin
kanaatini açıkça reddetmektedir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
11/21- DAHA ÖNCE
GELDİĞİ, OTURMASI MÜBAH OLAN YERİNDEN BİR İNSANI KALDIRMANIN HARAM OLDUĞU BABI