SAHİH-İ MÜSLİM

SELAM

 

8/18- YABANCI BİR KADIN İLE HALVETİN (BAŞBAŞA KALMANIN) VE ONUN BULUNDUĞU YERE GİRMENİN HARAM KILINDIĞI BABI

 

5637-19/1- Bize Yahya b. Yahya ve Ali b. Hucr tahdis etti, Yahya, bize, Huşeym, Ebu'z-Zubeyr'den haber verdi derken İbn Hucr tahdis etti dedi. O Cabir'den rivayet etti. (H.) Bize Muhammed b. es-Sabbah ve Zuheyr b. Harb da tahdis edip dedi ki: Bize Huşeym tahdis etti, bize Ebu'z-Zubeyr, Cabir'den şöyle dediğini haber verdi: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haberiniz olsun sakın hiçbir erkek dul bir kadının yanında nikahlısı yahut mahremi olması dışında gecelemesin" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5638-20/2- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) bize Muhammed b. Rumh da tahdis etti, bize Leys, Yezid b. Ebu Habib'den haber verdi. O, Ebul-Hayr'den o Ukbe b. Amir'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kadınların bulunduğu yere girmekten uzak durun" buyurdu. Ensardan bir adam: Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya kayın hakkında ne buyurursun dedi. O: "Kayın ölümdür" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5232; Tirmizi, 1171

 

 

 

5639- .. ./3- Bana Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb, Amr b. el-Haris'den, Leys b. Sad'dan Halve b. Şureyh'den ve başkalarından haber verdiğine göre Yezid b. Ebu Habib kendilerine bu isnad ile aynısını tahdis etti.

 

 

 

5640-21/4- Bana Ebu Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb haber verip dedi ki: Ben el-leys b. Sa'd'ı da şöyle derken dinledim: Kayın kocanın kardeşi ve onun gibi kocanın amcasının oğlu ve benzeri diğer akrabaları demektir.

 

 

 

5641-22/5- Bize Harun b. Maruf tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb tahdis

etti, bana Amr haber verdi. (H.) Bana Ebu Tahir de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb, Amr b. el-Haris'den haber verdiğine göre Bekr b. Sevade kendisine şunu tahdis etti: Abdurrahman b. Cubeyr kendisine tahdis ettiğine göre Abdullah b. Amr b. el-As da kendisine şunu tahdis etmiştir: Haşimoğullarından birkaç kişi Umeys kızı Esma'nın yanına girmişti. Ebu Bekr es-Sıddik de -o sırada onun nikahlısı idi- içeri girince onları gördü ve bundan hoşlanmad!. Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söyledi ve ayrıca hayırdan başka bir şey de görmedim diye ekledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Şüphesiz Allah bundan onu temize çıkarmıştır" buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minber üzerinde ayağa kalkarak: "Bugünden itibaren hiçbir erkek kocası yanında bulunmayan bir kadının yanına beraberinde bir yahut yahut iki kişi bulunmadıkça kesinlikle girmesin" buyurdu. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (5637) "Hiçbir erkek dul bir kadının yanında onun nikahlısı yahut mahremi olmadıkça gece kalmasın." Bu hadis bizim diyarımızın nüshalarında: "Olmadıkça" anlamındaki lafızda ye harfi iledir. Yani onun yanına girecek kişi ancak ya kocası ya onun mahremi olabilir. Kadın bunu sözkonusu ederek onun nikahlısı yahut da onun mahremi bir kadın olmadıkça diye zikretmiştir. Böylelikle o erkek için kullanılan "za" yerine kadın için kullanılan zat" kelimesini kullanmış ve şunları eklemiştir: Burada nikahhsından kasıt evli olan ve kocası hazır bulunan kadın demektir. Böylelikle yabancı bir kimsenin onun evinde kalması kocası da evde hazır bulunduğu bir vakitte olur. Kadı lyaz'ın başkasını zikretmediği bu rivayet ve bu açıklama garib ve kabul edilemezler. Doğrusu bizim diyarımızın nüshalarından zikrettiğim birinci rivayettir. Bunun da anlamı şudur: Bir kadının yanında ancak onun kocası yahut da onun bir mahremi geceler. İlim adamları der ki: Özellikle çoğu zaman yanına girilip çıkılan bir kadın olduğu için dul kadını sözkonusu etmiştir. Bakire ise adeten erkeklerden en ileri derecede uzak kalan kendisini koruyan ve koruma altında bulunan birisidir. Bu sebeple ayrıca onun anılmasına ihtiyaç görülmemiştir. Diğer taraftan bu ifade dikkat çekmek kabilindendir. Çünkü insanların yanına girip çıkmakta adeten işi pek sıkı tutmadıkları dul kadının bu halde yanına girilmesi yasaklandığına göre bakire için bunun yasak olması öncelikle sözkonusudur.

 

Bu hadis ile bundan sonraki hadislerde yabancı kadın ile halvet (baş başa kalmak) haram kılınırken mahremleri ile birlikte yalnız kalmasının mübah olduğu anlaşlmaktadır. Daha önce açıkladığımız gibi bir kadına göre mahrem kimse mübah bir sebep dolayısı ile kendisinemahrem olan ve o kadını nikahlaması ebediyen haram olan erkek demektir. Bizim "ebediyen" kaydını zikretmemiz erkeğin hanımının kız kardeşi (baldızı) halası, teyzesi ve buna benzer kimseler ile annesi ile gerdeğe girmeden önce (başka kocadan) olma kızını dışarıda tutmak içindir. "Mübah bir sebep dolayısı ile" tabiri ise bir şüpheye dayanılarak kendisi ile cima olunmuş anneyi ve onun (başka kocadan olma) kızını dışarıda tutmak içindir. Bununla nikahlanmak her ne kadar ebediyen haram ise de buna sebep olan husus mübah bir sebep değildir. Çünkü şüpheli cima mübah olmakla da haram olmakla da ikisi dışındaki şeriatin beş hükmünden birisi ile de nitelendirilemez. Çünkü bu mükellefin fiillerinden değildir. "Mahrem olması" kaydı ise kendisi ile Han yapılmış yapılmış olan kadını dışarıda tutmak içindir. Böyle bir kadının nikahlanmasının ebediyen haram olması haramlığı (saygınlığı, ihtiramı)'ndan dolayı değil aksine her ikisine (lian erkeğe de kadına da) hükmü cezayı ağırlaştırmak içindir. Allah en iyi bilendir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (5638) "kayın ölümdür" buyruğu ile ilgili olarak Leys b. Sad: Kayın erkeğin kocası ile ona benzer erkeğin amca oğlu ve bunun gibi akrabalarıdır diye açıklamıştır.

 

Dil bilginleri kayınların kadının kocasının babası amcası, kardeşi, kardeşinin oğlu, amcasının oğlu ve buna benzer akrabalarının adı olduğunu "hatem"in de erkeğin karısının akrabalarına denildiğini, sıhri akrabalığın da her ikisi hakkında kullanıldığını ittifakla dile getirmişlerdir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kayın ölümdür" buyruğu da şu demektir: Ondan korku diğerinden daha çoktur. Ondan beklenen şer ve fitne daha fazladır. Çünkü o kadına ulaşabilir ve onun bu yaptığına -yabancı olan kimsenin aksine- tepki görünmeksizin kadınla halvetle (baş başa) kalabilir. Burada kayından kasıt ise kocanın babaları ve oğulları dışındaki diğer akrabalarıdır. Babalar ve oğullar erkeğin zevcesinin mahremleridirler. Onlar için zevcesi ile halvette (baş başa) kalmaları caizdir. Onlar "ölüm" ile nitelendirilmezler. Maksat kardeşler, kardeşlerin çocukları, amcalar ve onların çocukları ile buna benzer mahrem olmayan akrabalardır. İnsanlar ise bu hususta gevşeklik göstermek adetindedirler. Kişi yengesi ile halvette kalabilir. İşte ölüm olan budur. Dolayısı ile dediğimiz sebebten ötürü yabancıya göre bunun halvetinin engellenmesi öncelikle sözkonusudur. Benim yaptığım bu açıklama hadisin anlamı hakkında doğru olan açıklamadır.

 

El-Mazeri'nin sözkonusu edip naklettiği kayından kasıt kocanın babasıdır deyip arkasından: mahrem olmakla birlikte kocanın babasına bu yasaklandığına göre yabancı olan kimse hakkında ne denilir sözü fasit ve kabul edilemeyen bir görüştür. Hadisin buna göre yorumlanması caiz olmaz.

 

Aynı şekilde Kadı lyaz'ın Ebu Ubeyd'den naklettiği "kayın ölümdür" sözü o ölsün de bu işi yapmasın şeklindeki açıklaması da aynı şekilde tutarsız bir açıklamadır. Aksine doğru açıklama bizim daha önce yaptığımız açıklamadır.

 

İbnu'l- Arabi dedi ki: Bu Arapların kullandıkları bir deyimdir. Aslan ölümdür sözüne benzer. Yani onunla karşılaşmak ölüm gibidir.

 

Kadı lyaz dedi ki: Hadisin anlamı kayınlarla halvette (baş başa) kalmak fitneye ve dinde helake götürür demektir. Böylelikle bunu ölümün helak etmesi gibi değerlendirmiştir. O halde burada söz bu işin ne kadar vahim ve ağır olduğunu anlatmak için zikredilmiştir.

 

(5461) "Hiçbir erkek benim bugünümden sonra kocası yanında bulunmayan bir kadına beraberinde (başka) bir erkek yahut iki erkek bulunmadıkça girmesin." Mim harfi ötreli, gayn kesreli ve sakin (med harfi) ye ile "mugibe" kelimesi kocası hazır olmayan kadın demektir. Maksat kocası evde bulunmayan kadın demektir. İster kocası seferde olduğundan ötürü hazır bulunmasın, ister şehirde bulunmakta birlikte evde bulunmasın fark etmez. Kadı ve başkaları bunu böylece zikretmişlerdir. Zaten güçlü olan ve mutlaka kabul edilmesi gereken anlam da budur.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Delili bu hadistir. Ayrıca hadisin kendisi sebebi ile söylendiği olay Ebu Bekr (radıyallahu anh)'ın şehrin dışında olduğu bir zamanda değil, evinde olmadığı bir zamanda meydana gelmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Diğer taraftan bu hadisin zahirinden anlaşıldığı üzere iki yahut üç erkeğin yabancı bir kadın ile halvette bulunmalan caizdir. Ama mezhep alimlerimiz nezdinde meşhur olan bunun haram olduğudur. Buna göre hadis, salih kimseler oldukları yahut da güvenilir şahsiyetleri ya da başka bir sebep ile hayasızlık işlemek üzere birbirleri ile anlaşıp ittifak etmeleri uzak bir ihtimal olan bir topluluk hakkında te'vil edilir. Nitekim Kadı Iyaz da bu te'vile yakın bir manaya işaret etmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

9/19- KARISI YAHUT KENDİSİNE MAHREM OLAN BİR KADIN İLE BİRLİKTE HALVETTE (YALNIZ BAŞINA) KALDIĞI GÖRÜLEN BİR KİMSENİN HAKKINDA KÖTÜ ZANDA BULUNULMASINI ÖNLEMEK İÇİN: "BU FİLAN KADINDIR" DEMESİNİN MÜSTEHAP OLDUĞUNUN BEYANI BABI