SAHİH-İ MÜSLİM |
SELAM |
(8) - باب
تحريم الخلوة
بالأجنبية
والدخول
عليها
8/18- YABANCI BİR KADIN
İLE HALVETİN (BAŞBAŞA KALMANIN) VE ONUN BULUNDUĞU YERE GİRMENİN HARAM KILINDIĞI
BABI
19 - (2171) حدثنا
يحيى بن يحيى
وعلي بن حجر
(قال يحيى: أخبرنا.
وقال ابن حجر:
حدثنا) هشيم
عن أبي
الزبير، عن
جابر. ح وحدثنا
محمد بن
الصباح وزهير
بن حرب. قالا:
حدثنا هشيم.
أخبرنا أبو
الزبير عن
جابر. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "ألا لا
يبيتن رجل عند
امرأة ثيب.
إلا أن يكون
ناكحا أو ذا محرم".
5637-19/1- Bize Yahya b.
Yahya ve Ali b. Hucr tahdis etti, Yahya, bize, Huşeym, Ebu'z-Zubeyr'den haber
verdi derken İbn Hucr tahdis etti dedi. O Cabir'den rivayet etti. (H.) Bize
Muhammed b. es-Sabbah ve Zuheyr b. Harb da tahdis edip dedi ki: Bize Huşeym
tahdis etti, bize Ebu'z-Zubeyr, Cabir'den şöyle dediğini haber verdi:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haberiniz olsun sakın hiçbir
erkek dul bir kadının yanında nikahlısı yahut mahremi olması dışında
gecelemesin" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
20 - (2172) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
محمد بن رمح.
أخبرنا الليث
عن يزيد بن
أبي حبيب، عن
أبي الخير، عن
عقبة بن عامر؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"إياكم والدخول
على النساء"
فقال رجل من
الأنصار: يا رسول
الله! أفرأيت
الحمو؟ قال
"الحمو الموت".
5638-20/2- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) bize Muhammed b. Rumh da
tahdis etti, bize Leys, Yezid b. Ebu Habib'den haber verdi. O, Ebul-Hayr'den o
Ukbe b. Amir'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kadınların bulunduğu yere girmekten uzak durun" buyurdu. Ensardan
bir adam: Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya kayın hakkında ne buyurursun dedi. O:
"Kayın ölümdür" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
5232; Tirmizi, 1171
20-م - (2127)
وحدثني أبو
طاهر. أخبرنا
عبدالله بن
وهب عن عمرو
بن الحارث
والليث بن سعد
وحيوة بن شريح
وغيرهم؛ أن
يزيد بن أبي
حبيب حدثهم،
بهذا
الإسناد،
مثله.
5639- .. ./3- Bana
Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb, Amr b. el-Haris'den, Leys b.
Sad'dan Halve b. Şureyh'den ve başkalarından haber verdiğine göre Yezid b. Ebu
Habib kendilerine bu isnad ile aynısını tahdis etti.
21 - (2172) وحدثني
أبو الطاهر.
أخبرنا ابن
وهب. قال: وسمعت
الليث بن سعد
يقول: الحمو
أخ الزوج. وما
أشبهه من
أقارب الزوج.
ابن العم
ونحوه.
5640-21/4- Bana Ebu
Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb haber verip dedi ki: Ben el-leys b. Sa'd'ı
da şöyle derken dinledim: Kayın kocanın kardeşi ve onun gibi kocanın amcasının
oğlu ve benzeri diğer akrabaları demektir.
22 - (2173) حدثنا
هارون بن
معروف. حدثنا
عبدالله بن
وهب. أخبرني
عمرو. ح
وحدثني أبو
الطاهر.
أخبرنا
عبدالله بن
وهب عن عمرو
بن الحارث؛ أن
بكر بن سوادة
حدثه؛ أن
عبدالرحمن بن
جبير حدثه؛ أن
عبدالله بن
عمرو بن العاص
حدثه؛
أن
نفرا من بني
هاشم دخلوا
على أسماء بنت
عميس. فدخل
أبو بكر
الصديق، وهي
تحته يومئذ،
فرآهم. فكره
ذلك. فذكر ذلك
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم وقال: لم
أر إلا خيرا.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم "إن
الله قد برأها
من ذلك". ثم
قام رسول الله
صلى الله عليه
وسلم على
المنبر فقال
"لا يدخلن
رجل، بعد يومي
هذا، على
مغيبة، إلا
ومعه رجل أو
اثنان".
5641-22/5- Bize Harun b.
Maruf tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb tahdis etti, bana Amr haber verdi.
(H.) Bana Ebu Tahir de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb, Amr b. el-Haris'den
haber verdiğine göre Bekr b. Sevade kendisine şunu tahdis etti: Abdurrahman b.
Cubeyr kendisine tahdis ettiğine göre Abdullah b. Amr b. el-As da kendisine
şunu tahdis etmiştir: Haşimoğullarından birkaç kişi Umeys kızı Esma'nın yanına
girmişti. Ebu Bekr es-Sıddik de -o sırada onun nikahlısı idi- içeri girince
onları gördü ve bundan hoşlanmad!. Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e söyledi ve ayrıca hayırdan başka bir şey de görmedim diye ekledi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Şüphesiz Allah bundan onu
temize çıkarmıştır" buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) minber üzerinde ayağa kalkarak: "Bugünden itibaren hiçbir erkek
kocası yanında bulunmayan bir kadının yanına beraberinde bir yahut yahut iki
kişi bulunmadıkça kesinlikle girmesin" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5637)
"Hiçbir erkek dul bir kadının yanında onun nikahlısı yahut mahremi
olmadıkça gece kalmasın." Bu hadis bizim diyarımızın nüshalarında:
"Olmadıkça" anlamındaki lafızda ye harfi iledir. Yani onun yanına
girecek kişi ancak ya kocası ya onun mahremi olabilir. Kadın bunu sözkonusu
ederek onun nikahlısı yahut da onun mahremi bir kadın olmadıkça diye
zikretmiştir. Böylelikle o erkek için kullanılan "za" yerine kadın
için kullanılan zat" kelimesini kullanmış ve şunları eklemiştir: Burada
nikahhsından kasıt evli olan ve kocası hazır bulunan kadın demektir. Böylelikle
yabancı bir kimsenin onun evinde kalması kocası da evde hazır bulunduğu bir
vakitte olur. Kadı lyaz'ın başkasını zikretmediği bu rivayet ve bu açıklama
garib ve kabul edilemezler. Doğrusu bizim diyarımızın nüshalarından zikrettiğim
birinci rivayettir. Bunun da anlamı şudur: Bir kadının yanında ancak onun
kocası yahut da onun bir mahremi geceler. İlim adamları der ki: Özellikle çoğu
zaman yanına girilip çıkılan bir kadın olduğu için dul kadını sözkonusu
etmiştir. Bakire ise adeten erkeklerden en ileri derecede uzak kalan kendisini
koruyan ve koruma altında bulunan birisidir. Bu sebeple ayrıca onun anılmasına
ihtiyaç görülmemiştir. Diğer taraftan bu ifade dikkat çekmek kabilindendir.
Çünkü insanların yanına girip çıkmakta adeten işi pek sıkı tutmadıkları dul
kadının bu halde yanına girilmesi yasaklandığına göre bakire için bunun yasak
olması öncelikle sözkonusudur.
Bu hadis ile bundan
sonraki hadislerde yabancı kadın ile halvet (baş başa kalmak) haram kılınırken
mahremleri ile birlikte yalnız kalmasının mübah olduğu anlaşlmaktadır. Daha
önce açıkladığımız gibi bir kadına göre mahrem kimse mübah bir sebep dolayısı
ile kendisinemahrem olan ve o kadını nikahlaması ebediyen haram olan erkek
demektir. Bizim "ebediyen" kaydını zikretmemiz erkeğin hanımının kız
kardeşi (baldızı) halası, teyzesi ve buna benzer kimseler ile annesi ile
gerdeğe girmeden önce (başka kocadan) olma kızını dışarıda tutmak içindir.
"Mübah bir sebep dolayısı ile" tabiri ise bir şüpheye dayanılarak
kendisi ile cima olunmuş anneyi ve onun (başka kocadan olma) kızını dışarıda
tutmak içindir. Bununla nikahlanmak her ne kadar ebediyen haram ise de buna
sebep olan husus mübah bir sebep değildir. Çünkü şüpheli cima mübah olmakla da
haram olmakla da ikisi dışındaki şeriatin beş hükmünden birisi ile de
nitelendirilemez. Çünkü bu mükellefin fiillerinden değildir. "Mahrem
olması" kaydı ise kendisi ile Han yapılmış yapılmış olan kadını dışarıda
tutmak içindir. Böyle bir kadının nikahlanmasının ebediyen haram olması haramlığı
(saygınlığı, ihtiramı)'ndan dolayı değil aksine her ikisine (lian erkeğe de
kadına da) hükmü cezayı ağırlaştırmak içindir. Allah en iyi bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in (5638) "kayın ölümdür" buyruğu ile ilgili olarak
Leys b. Sad: Kayın erkeğin kocası ile ona benzer erkeğin amca oğlu ve bunun
gibi akrabalarıdır diye açıklamıştır.
Dil bilginleri
kayınların kadının kocasının babası amcası, kardeşi, kardeşinin oğlu, amcasının
oğlu ve buna benzer akrabalarının adı olduğunu "hatem"in de erkeğin
karısının akrabalarına denildiğini, sıhri akrabalığın da her ikisi hakkında
kullanıldığını ittifakla dile getirmişlerdir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Kayın ölümdür" buyruğu da şu demektir: Ondan
korku diğerinden daha çoktur. Ondan beklenen şer ve fitne daha fazladır. Çünkü
o kadına ulaşabilir ve onun bu yaptığına -yabancı olan kimsenin aksine- tepki
görünmeksizin kadınla halvetle (baş başa) kalabilir. Burada kayından kasıt ise
kocanın babaları ve oğulları dışındaki diğer akrabalarıdır. Babalar ve oğullar
erkeğin zevcesinin mahremleridirler. Onlar için zevcesi ile halvette (baş başa)
kalmaları caizdir. Onlar "ölüm" ile nitelendirilmezler. Maksat
kardeşler, kardeşlerin çocukları, amcalar ve onların çocukları ile buna benzer
mahrem olmayan akrabalardır. İnsanlar ise bu hususta gevşeklik göstermek
adetindedirler. Kişi yengesi ile halvette kalabilir. İşte ölüm olan budur.
Dolayısı ile dediğimiz sebebten ötürü yabancıya göre bunun halvetinin
engellenmesi öncelikle sözkonusudur. Benim yaptığım bu açıklama hadisin anlamı
hakkında doğru olan açıklamadır.
El-Mazeri'nin sözkonusu
edip naklettiği kayından kasıt kocanın babasıdır deyip arkasından: mahrem
olmakla birlikte kocanın babasına bu yasaklandığına göre yabancı olan kimse hakkında
ne denilir sözü fasit ve kabul edilemeyen bir görüştür. Hadisin buna göre
yorumlanması caiz olmaz.
Aynı şekilde Kadı
lyaz'ın Ebu Ubeyd'den naklettiği "kayın ölümdür" sözü o ölsün de bu
işi yapmasın şeklindeki açıklaması da aynı şekilde tutarsız bir açıklamadır.
Aksine doğru açıklama bizim daha önce yaptığımız açıklamadır.
İbnu'l- Arabi dedi ki:
Bu Arapların kullandıkları bir deyimdir. Aslan ölümdür sözüne benzer. Yani
onunla karşılaşmak ölüm gibidir.
Kadı lyaz dedi ki:
Hadisin anlamı kayınlarla halvette (baş başa) kalmak fitneye ve dinde helake
götürür demektir. Böylelikle bunu ölümün helak etmesi gibi değerlendirmiştir. O
halde burada söz bu işin ne kadar vahim ve ağır olduğunu anlatmak için
zikredilmiştir.
(5461) "Hiçbir
erkek benim bugünümden sonra kocası yanında bulunmayan bir kadına beraberinde
(başka) bir erkek yahut iki erkek bulunmadıkça girmesin." Mim harfi
ötreli, gayn kesreli ve sakin (med harfi) ye ile "mugibe" kelimesi
kocası hazır olmayan kadın demektir. Maksat kocası evde bulunmayan kadın
demektir. İster kocası seferde olduğundan ötürü hazır bulunmasın, ister şehirde
bulunmakta birlikte evde bulunmasın fark etmez. Kadı ve başkaları bunu böylece
zikretmişlerdir. Zaten güçlü olan ve mutlaka kabul edilmesi gereken anlam da
budur.
Kadı Iyaz dedi ki:
Delili bu hadistir. Ayrıca hadisin kendisi sebebi ile söylendiği olay Ebu Bekr
(radıyallahu anh)'ın şehrin dışında olduğu bir zamanda değil, evinde olmadığı
bir zamanda meydana gelmiştir. Allah en iyi bilendir.
Diğer taraftan bu
hadisin zahirinden anlaşıldığı üzere iki yahut üç erkeğin yabancı bir kadın ile
halvette bulunmalan caizdir. Ama mezhep alimlerimiz nezdinde meşhur olan bunun
haram olduğudur. Buna göre hadis, salih kimseler oldukları yahut da güvenilir
şahsiyetleri ya da başka bir sebep ile hayasızlık işlemek üzere birbirleri ile
anlaşıp ittifak etmeleri uzak bir ihtimal olan bir topluluk hakkında te'vil
edilir. Nitekim Kadı Iyaz da bu te'vile yakın bir manaya işaret etmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: