SAHİH-İ MÜSLİM |
SELAM |
7 - باب
إباحة الخروج
للنساء لقضاء
حاجة الإنسان
7/17- İNSANI İHTİYACI
KARŞILAMAK İÇİN KADINLARIN DIŞARIYA ÇIKMALARININ MÜBAH OLDUĞU BABI
17 - (2170) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
أبو أسامة عن
هشام، عن
أبيه، عن
عائشة. قالت:
خرجت
سودة، بعد ما
ضرب عليها
الحجاب،
لتقضي حاجتها.
وكانت امرأة
جسيمة تفرع
النساء جسما.
لا تخفى على
من يعرفها.
فرآها عمر بن
الخطاب. فقال:
يا سودة!
والله! ما
تخفين علينا.
فانظري كيف تخرجين.
قالت: فانكفأت
راجعة ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
بيتي. وإنه
ليتعشى وفي
يده عرق.
فدخلت فقالت:
يا رسول الله!
إني خرجت.
فقال لي عمر:
كذا وكذا. قالت
فأوحي إليه.
ثم رفع عنه
وإن العرق في
يده ما وضعه.
فقال "إنه قد
أذن لكن أن
تخرجن
لحاجتكن".
وفي
رواية أبي
بكر: يفرع
النساء جسمها.
زاد أبو بكر
في حديثه:
فقال هشام:
يعني البراز.
5633-17/1-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Usame,
Hişam'dan tahdis etti, o babasından, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti:
Sevde (kadınların) üzerine hicap emrinin indirilmesinden sonra ihtiyacını gidermek
için dışarı çıktı. Kendisi iri cüsseli ve vücudu itibari ile de sair
kadınlardan uzunca boylu bir kadındı. Onu tanıyan kimseler için gizli kalmazdı
(o olduğu onlar tarafından fark edilirdi). Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anh)
onu görünce: Ey Sevde! Allah'a yemin olsun ki (seni tanımayacak kadar) bizden
gizlenemezsin. Nasıl çıkacağına bir bak dedi. (Aişe) dedi ki: Bunun üzerine o
da geri dönüverdi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evimde bulunuyordu.
Akşam yemeğini yiyordu. Elinde de üzerinde bir miktar et bulunan bir kemik
vardı. Sevde içeri girip: Ey Allah'ın Rasulü! Ben dışarı çıkmıştım da Ömer bana
şunları şunları söyledi dedi. (Aişe) dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e vahiy geldi. Sonra vahiy hali üzerinden kaldırıldı. Kemik hala elinde
duruyordu. Onu yere koymamıştı. Arkasından: "İhtiyacınız için çıkmanıza
izin verildi" buyurdu.
Ebu Bekr'in rivayetinde:
Cismi kadınlardan uzun boylu idi şeklindedir.
Ebu Bekir de hadisinde
şunları eklemiştir: Hişam yani tuvalet ihtiyacı için ÇıkmıŞtı dedi.
Diğer tahric: Buhari,
147,4795
17-م - (2170)
وحدثناه أبو
كريب. حدثنا
ابن نمير.
حدثنا هشام،
بهذا
الإسناد،
وقال: وكانت
امرأة يفرع الناس
جسمها. قال:
وإنه ليتعشى.
5634- .. ./2- Bunu bize
Ebu Kureyb de tahdis etti, bize İbn Numeyr tahdis etti, bize Hişam bu isnad ile
tahdis etti ve: O vücudu insanlardan daha uzun (ve cüsseli) bir kadın idi dedi.
Ayrıca: O akşam yemeği yerken dedi.
17-م 2 - (2170)
وحدثنيه سويد
بن سعيد. حدثنا
علي بن مسهر
عن هشام، بهذا
الإسناد.
Bunu bana Suveyd b. Said
de tahdis etti, bize Ali b. Mushir, Hişam'dan bu isnad ile tahdis etti.
Diğer tahric: Ebu
Kureyb'in hadisini yalnız Müslim rivayet etmiştir; Suveyd b. Said'in hadisini,
Buhari, 5237
18 - (2170) حدثنا
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثني
أبي عن جدي.
حدثني عقيل بن
خالد عن ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير، عن
عائشة؛
أن
أزواج رسول
الله صلى الله
عليه وسلم كن
يخرجن
بالليل، إذا
تبرزن، إلى
المناصع وهو
صعيد أفيح.
وكان عمر بن
الخطاب يقول
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم: احجب
نساءك. فلم
يكن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يفعل.
فخرجت سودة
بنت زمعة، زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم ليلة من
الليالي، عشاء.
وكانت امرأة
طويلة.
فناداها عمر:
ألا قد عرفناك.
يا سودة! حرصا
على أن ينزل
الحجاب.
قالت
عائشة: فأنزل
الله عز وجل
الحجاب.
5635-18/3-
Bize Abdulmelik b. Şuayb b. el-leys tahdis etti. .. Urve b. ezZubeyr'in
Aişe'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
zevceleri helaya gitmek istedikleri zaman menası denilen yerlere çıkarlardı.
Orası genişçe bir yer idi. Ömer b. el-Hattab ise Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e: Zevcelerini hicaplandır diyordu. Ama Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) dediğini yapmıyordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
zevcesi Zem'a kızı Sevde gecelerden bir gece yatsı vaktinde dışarı çıktı. Uzun
boylu bir kadındı. Ömer ona: Ey Sevde! Şunu bil ki biz seni tanıdık dedi. Bunu
hicabın indirilmesini şiddetle arzu ettiği için söylemişti.
Aişe: Bu sebeple aziz ve
celil Allah da hicap emrini indirdi dedi.
Diğer tahric: Buhari,
146
18-م - (2170)
حدثنا عمرو
الناقد. حدثنا
يعقوب بن
إبراهيم بن
سعد. حدثنا
أبي عن صالح،
عن ابن شهاب،
بهذا
الإسناد،
نحوه.
5636- .. ./4- Bize Amr
en-Nakid tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim b. Sa'd tahdis etti, bize babam
Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan bu isnad ile buna yakın olarak hadisi
rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
6240
AÇIKLAMA: (5633)
"O vücudu itibari ile diğer kadınlardan uzun boylu, iri cüsseli bir
kadındı. Onu tanıyana gizli kalmazdı." Hadisteki "cesin" vücudu,
cüssesi iri demektir.
Te harfi fethalı, sin
sakin re fethalı ve ayn ile "tefrau" onlardan uzun boylu idi
demektir. Çünkü fari' yüksek ve yüce demektir.
"Onu tanıyana gizli
kalmazdı" yani elbiselerine ve örtüsüne gece karanlığında ve benzeri
durumlarda sanlıp sarmalanmış olduğu halde bile daha önce onun boyunu posunu
bilen bir kimse bu hususta benzeri olmadığından ötürü onu fark ederdi, tanırdı.
"O elinde üstünde
bir miktar et bulunan bir kemik olduğu halde akşam yemeğini yiyordu." Ark
ayn harfi fethalı re harfi sakin olarak üzerinde bir miktar et kalmış bulunan
kemik demektir. Meşhur anlamı budur. Pek iyi olmayan etin kısmı anlamında
olduğu söylenmiş ise de bu şaz ve zayıf bir görüştür.
"Hişam: yani
tuvalet ihtiyacı demiştir" Rivayette meşhur olan bu kelimenin bu şekilde
be harfinin fethalı (elberaz) şeklinde olmasıdır. Geniş, bariz ve açıkça
görülen yer anlamındadır. Cevheri es-Sihah adlı eserinde be harfi kesreli
olarak "biraz" ise büyük abdest demektir. Burada kastedilenin bu olma
ihtimali daha yüksektir. Çünkü Hişam'ın "o tuvaleti kastetmektedir sözü
hadisteki: "sizin ihtiyacınız için dışarı çıkmanıza izin vermiştir"
buyruğunun bir açıklamasıdır. Hişam dedi ki: İhtiyacınızdan kasıt tuvalet
ihtiyacınız için çıkmanızdır. Yoksa günlük geçimin bütün işlerinin gerektirdiği
bütün ihtiyaçlar değildir.
(5635) "Tuvalet
ihtiyaçları için gittikleri zaman menası denilen yere çıkarlardı. Burası ise
geniş bir düzlüktü." Burada da anlaşıldığı gibi tuvalet ihtiyaçlarını
karşılamak için çıkmalan kastedilmiştir. Mim fethalı, sad harfi kesreli olarak
"menası" mensı kelimesinin çoğuludur. Burada sözü geçen menası birden
çok yerin adıdır. El-Ezheri'nin dediğine göre ben bunların Medine dışında bazı
yerler olduğu kanaatindeyim. Nitekim hadisi şerifteki. "O geniş bir düzlüktür"
sözünün müktezası da budur. Yani geniş bir arazi demektir. Çünkü fe harfi ile
"efyah" geniş yer anlamındadır.
Bu hadiste Ömer b.
el-Hattab'ın (radıyallahu anh) açık bir menkıbesi görünmektedir. Ayrıca bu
hadisten:
1. Fazilet ehli ve büyük
zatlara maslahatlarına dikkat çekmek, onlara samimiyetle öğüt vermek ve bunu
tekrar tekrar onlara söylemek
2. Kemiğin üzerindeki
eti sıyırmanın caiz olduğu,
3. Kadının insanın
ihtiyacını gidermek için kocasının evinden bu iş için kullanılması ihtiyat
haline gelmiş bulunan bir yere kocasından izin almaksızın dışarı çıkmasının da
caiz olduğu hükümleri anlaşılmaktadır. Çünkü bu şeriatin izin verdiği
hususlardandır.
Kadı lyaz dedi ki:
Hicabın farz kılınması Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcelerinin özelliklerindendir.
yüz ve ellerini örtmenin onlara farz olduğu hususunda görüş ayrılığı yoktur.
Şahitlik için de başka bir sebep dolayısı ile de yüz ve ellerini açmalan onlara
caiz olmadığı gibi şahıs olarak kendilerini ortaya çıkarmalan da caiz değildir.
Tesettüre bürünmüş olsalar dahi. Bundan tuvalet ihtiyacını karşılamak gibi
zaruretin gerektirdiği hal müstesnadır. Çünkü yüce Allah: "Onlardan
ihtiyacınız olan bir şeyi istediğiniz taktirde perde arkasından onlardan
isteyin" (Ahzab, 53) buyurmaktadır. Nitekim onlar da insanlar için
oturduklan taktirde perde arkasında otururlardı. Dışan çıktıklarında da
hicaplanır ve şahıslarını örterlerdi. Nitekim Ömer'in vefat ettiği günde Hafsa
(radıyallahu anha)'nın dışarı çıkması ile ilgili hadiste ve Zeyneb (radıyallahu
anha) vefat ettiğinde şahsını örtmek üzere naaşı üzerine bir çadır kurduklarına
dair hadiste de bu görülmektedir. Kadı lyaz'ın ifadeleri burada sona ermektedir
.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: