SAHİH-İ MÜSLİM

SELAM

 

7/17- İNSANI İHTİYACI KARŞILAMAK İÇİN KADINLARIN DIŞARIYA ÇIKMALARININ MÜBAH OLDUĞU BABI

 

5633-17/1- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Usame, Hişam'dan tahdis etti, o babasından, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Sevde (kadınların) üzerine hicap emrinin indirilmesinden sonra ihtiyacını gidermek için dışarı çıktı. Kendisi iri cüsseli ve vücudu itibari ile de sair kadınlardan uzunca boylu bir kadındı. Onu tanıyan kimseler için gizli kalmazdı (o olduğu onlar tarafından fark edilirdi). Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anh) onu görünce: Ey Sevde! Allah'a yemin olsun ki (seni tanımayacak kadar) bizden gizlenemezsin. Nasıl çıkacağına bir bak dedi. (Aişe) dedi ki: Bunun üzerine o da geri dönüverdi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evimde bulunuyordu. Akşam yemeğini yiyordu. Elinde de üzerinde bir miktar et bulunan bir kemik vardı. Sevde içeri girip: Ey Allah'ın Rasulü! Ben dışarı çıkmıştım da Ömer bana şunları şunları söyledi dedi. (Aişe) dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vahiy geldi. Sonra vahiy hali üzerinden kaldırıldı. Kemik hala elinde duruyordu. Onu yere koymamıştı. Arkasından: "İhtiyacınız için çıkmanıza izin verildi" buyurdu.

 

Ebu Bekr'in rivayetinde: Cismi kadınlardan uzun boylu idi şeklindedir.

 

Ebu Bekir de hadisinde şunları eklemiştir: Hişam yani tuvalet ihtiyacı için ÇıkmıŞtı dedi. 

 

Diğer tahric: Buhari, 147,4795

 

 

 

5634- .. ./2- Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize İbn Numeyr tahdis etti, bize Hişam bu isnad ile tahdis etti ve: O vücudu insanlardan daha uzun (ve cüsseli) bir kadın idi dedi. Ayrıca: O akşam yemeği yerken dedi.

Bunu bana Suveyd b. Said de tahdis etti, bize Ali b. Mushir, Hişam'dan bu isnad ile tahdis etti.

 

Diğer tahric: Ebu Kureyb'in hadisini yalnız Müslim rivayet etmiştir; Suveyd b. Said'in hadisini, Buhari, 5237

 

 

 

5635-18/3- Bize Abdulmelik b. Şuayb b. el-leys tahdis etti. .. Urve b. ezZubeyr'in Aişe'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevceleri helaya gitmek istedikleri zaman menası denilen yerlere çıkarlardı. Orası genişçe bir yer idi. Ömer b. el-Hattab ise Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Zevcelerini hicaplandır diyordu. Ama Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediğini yapmıyordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Zem'a kızı Sevde gecelerden bir gece yatsı vaktinde dışarı çıktı. Uzun boylu bir kadındı. Ömer ona: Ey Sevde! Şunu bil ki biz seni tanıdık dedi. Bunu hicabın indirilmesini şiddetle arzu ettiği için söylemişti.

Aişe: Bu sebeple aziz ve celil Allah da hicap emrini indirdi dedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 146

 

 

 

5636- .. ./4- Bize Amr en-Nakid tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim b. Sa'd tahdis etti, bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan bu isnad ile buna yakın olarak hadisi rivayet etti.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 6240

 

AÇIKLAMA:          (5633) "O vücudu itibari ile diğer kadınlardan uzun boylu, iri cüsseli bir kadındı. Onu tanıyana gizli kalmazdı." Hadisteki "cesin" vücudu, cüssesi iri demektir.

 

Te harfi fethalı, sin sakin re fethalı ve ayn ile "tefrau" onlardan uzun boylu idi demektir. Çünkü fari' yüksek ve yüce demektir.

 

"Onu tanıyana gizli kalmazdı" yani elbiselerine ve örtüsüne gece karanlığında ve benzeri durumlarda sanlıp sarmalanmış olduğu halde bile daha önce onun boyunu posunu bilen bir kimse bu hususta benzeri olmadığından ötürü onu fark ederdi, tanırdı.

 

"O elinde üstünde bir miktar et bulunan bir kemik olduğu halde akşam yemeğini yiyordu." Ark ayn harfi fethalı re harfi sakin olarak üzerinde bir miktar et kalmış bulunan kemik demektir. Meşhur anlamı budur. Pek iyi olmayan etin kısmı anlamında olduğu söylenmiş ise de bu şaz ve zayıf bir görüştür.

 

"Hişam: yani tuvalet ihtiyacı demiştir" Rivayette meşhur olan bu kelimenin bu şekilde be harfinin fethalı (elberaz) şeklinde olmasıdır. Geniş, bariz ve açıkça görülen yer anlamındadır. Cevheri es-Sihah adlı eserinde be harfi kesreli olarak "biraz" ise büyük abdest demektir. Burada kastedilenin bu olma ihtimali daha yüksektir. Çünkü Hişam'ın "o tuvaleti kastetmektedir sözü hadisteki: "sizin ihtiyacınız için dışarı çıkmanıza izin vermiştir" buyruğunun bir açıklamasıdır. Hişam dedi ki: İhtiyacınızdan kasıt tuvalet ihtiyacınız için çıkmanızdır. Yoksa günlük geçimin bütün işlerinin gerektirdiği bütün ihtiyaçlar değildir.

 

(5635) "Tuvalet ihtiyaçları için gittikleri zaman menası denilen yere çıkarlardı. Burası ise geniş bir düzlüktü." Burada da anlaşıldığı gibi tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak için çıkmalan kastedilmiştir. Mim fethalı, sad harfi kesreli olarak "menası" mensı kelimesinin çoğuludur. Burada sözü geçen menası birden çok yerin adıdır. El-Ezheri'nin dediğine göre ben bunların Medine dışında bazı yerler olduğu kanaatindeyim. Nitekim hadisi şerifteki. "O geniş bir düzlüktür" sözünün müktezası da budur. Yani geniş bir arazi demektir. Çünkü fe harfi ile "efyah" geniş yer anlamındadır.

 

Bu hadiste Ömer b. el-Hattab'ın (radıyallahu anh) açık bir menkıbesi görünmektedir. Ayrıca bu hadisten:

 

1. Fazilet ehli ve büyük zatlara maslahatlarına dikkat çekmek, onlara samimiyetle öğüt vermek ve bunu tekrar tekrar onlara söylemek

 

2. Kemiğin üzerindeki eti sıyırmanın caiz olduğu,

 

3. Kadının insanın ihtiyacını gidermek için kocasının evinden bu iş için kullanılması ihtiyat haline gelmiş bulunan bir yere kocasından izin almaksızın dışarı çıkmasının da caiz olduğu hükümleri anlaşılmaktadır. Çünkü bu şeriatin izin verdiği hususlardandır.

 

Kadı lyaz dedi ki: Hicabın farz kılınması Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcelerinin özelliklerindendir. yüz ve ellerini örtmenin onlara farz olduğu hususunda görüş ayrılığı yoktur. Şahitlik için de başka bir sebep dolayısı ile de yüz ve ellerini açmalan onlara caiz olmadığı gibi şahıs olarak kendilerini ortaya çıkarmalan da caiz değildir. Tesettüre bürünmüş olsalar dahi. Bundan tuvalet ihtiyacını karşılamak gibi zaruretin gerektirdiği hal müstesnadır. Çünkü yüce Allah: "Onlardan ihtiyacınız olan bir şeyi istediğiniz taktirde perde arkasından onlardan isteyin" (Ahzab, 53) buyurmaktadır. Nitekim onlar da insanlar için oturduklan taktirde perde arkasında otururlardı. Dışan çıktıklarında da hicaplanır ve şahıslarını örterlerdi. Nitekim Ömer'in vefat ettiği günde Hafsa (radıyallahu anha)'nın dışarı çıkması ile ilgili hadiste ve Zeyneb (radıyallahu anha) vefat ettiğinde şahsını örtmek üzere naaşı üzerine bir çadır kurduklarına dair hadiste de bu görülmektedir. Kadı lyaz'ın ifadeleri burada sona ermektedir .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

8/18- YABANCI BİR KADIN İLE HALVETİN (BAŞBAŞA KALMANIN) VE ONUN BULUNDUĞU YERE GİRMENİN HARAM KILINDIĞI BABI