SAHİH-İ MÜSLİM |
SELAM |
(4) - باب
النهي عن
ابتداء أهل
الكتاب
بالسلام، وكيف
يرد عليهم
4/14- KİTAP EHLİNE ÖNCE
SELAM VERMENİN NEHYEDİLDİĞİ VE SELAMLARININ NASIL ALINACAĞI BABI
6 - (2163) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا هشيم
عن عبيدالله بن
أبي بكر. قال:
سمعت أنسا
يقول قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. ح
وحدثني
إسماعيل بن
سالم. حدثنا
هشيم. أخبرنا
عبيدالله بن
أبي بكر عن
جده أنس بن
مالك؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "إذا
سلم عليكم أهل
الكتاب
فقولوا:
وعليكم ".
5617-6/1- Bize Yahya b.
Yahya tahdis etti, bize Huşeym, Ubeydullah b. Ebu Bekir'den şöyle dediğini
haber verdi: Enes'i şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: (H.) Bana İsmail b. Salim de tahdis etti, bize Huşeym
tahdis etti, bize Ubeydullah b. Ebu Bekir, dedesi Enes b. Malik'den haber
verdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kitap ehli size
selam verdiği zaman siz de ve aleykum deyiniz" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6258
7 - (2163) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. ح وحدثني يحيى
بن حبيب.
حدثنا خالد
(يعني ابن
الحارث). قالا:
حدثنا شعبة. ح
وحدثنا محمد
بن المثنى
وابن بشار
(واللفظ لهما)
قالا: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة.
قال: سمعت
قتادة يحدث عن
أنس؛
أن
أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم قالوا
للنبي صلى
الله عليه
وسلم إن أهل
الكتاب
يسلمون علينا.
فكيف نرد
عليهم؟ قال
"قولوا:
وعليكم ".
5618-7/2- Bize
Ubeydullah b. Muaz tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bana Yahya b.
Habib de tahdis etti, bize Halid -yani b. el-Haris- tahdis edip ikisi dedi ki:
Bize Şu'be tahdis etti: (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da
-lafız ikisine ait olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer
tahdis etti, bize Şu'be tahdis edip dedi ki: Katade'yi Enes'den tahdis ederken
dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e: "kitap ehli bize selam veriyor, biz selamlarını nasıl alalım
dediler. O: "Siz de: Ve Aleykum deyiniz" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 5207
8 - (2164) حدثنا
يحيى بن يحيى
ويحيى بن أيوب
وقتيبة وابن
حجر - واللفظ
ليحيى بن يحيى
- (قال يحيى بن
يحيى: أخبرنا.
وقال الآخرون:
حدثنا)
إسماعيل (وهو
ابن جعفر) عن
عبدالله بن
دينار؛ أنه
سمع ابن عمر
يقول:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إن
اليهود إذا
سلموا عليكم،
يقول أحدهم:
السام عليكم.
فقل: عليك ".
5619-8/3- Bize Yahya b.
Yahya, Yahya b. Eyyub, Kuteybe ve İbn Hucr -lafız Yahya b. Yahya'ya ait olmak
üzere- tahdis etti, Yahya b. Yahya, bize -ki ab. Cafer'dir- Abdullah b.
Dinar'dan haber verdi derken diğerleri tahdis etti dedi. O (Abdullah b. Dinar)
İbn Ömer'i şöyle derken dinlemiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yahudiler size selam verdikleri taktirde onların herhangi biri essamu
aleykum der. Sen de: Aleyke de" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizi,
1603
9 - (2164) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
عبدالرحمن عن
سفيان، عن
عبدالله بن
دينار، عن ابن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم. بمثله.
غير أنه قال
"فقولوا:
وعليك".
5620-9/4- Bana Zuheyr b.
Harb da tahdis etti, bize Abdurrahman, Süfyan'dan tahdis etti, o Abdullah b.
Dinar'dan, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını
rivayet etti ancak o rivayetinde: "ve aleyke deyiniz" buyurduğunu
rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
6928
10 - (2165) وحدثني
عمرو الناقد
وزهير بن حرب
(واللفظ لزهير).
قالا: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن الزهري،
عن عروة، عن
عائشة. قالت:
استأذن
رهط من اليهود
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقالوا:
السام عليكم.
فقالت عائشة: بل
عليكم السام
واللعنة. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "يا
عائشة! إن
الله يحب
الرفق في
الأمر كله"
قالت: ألم
تسمع ما
قالوا؟ قال
"قد قلت:
وعليكم".
5621-10/5- Bana Amr
en-Nakid ve Zuheyr b. Harb da -lafız Zuheyr'e ait olmak üzere- tahdis edip dedi
ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Zühri'den tahdis etti, o Urve'den, o Aişe’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Yahudilerden birkaç kişi ResuluIlah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in huzuruna girmek için izin istediler ve: Es samu aleykum dediler.
Aişe: Bilakis sam da lanet de üzerinize olsun dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Aişe! Şüphesiz Allah bütün işlerde
Rıfkı (yumuşak muameleyi) sever" buyurdu. Aişe: Söylediklerini duymadın mı
dedi. Allah Rasulü: "Ben ve aleykum dedim ya" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6927; Tirmizi, 2701
10-م - (2165)
حدثنا حسن بن
علي الحلواني
وعبد بن حميد.
جميعا عن
يعقوب بن
إبراهيم بن
سعد. حدثنا
أبي عن صالح. ح
وحدثنا عبد بن
حميد. أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
كلاهما عن
الزهري، بهذا
الإسناد. وفي
حديثهما
جميعا: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "قد قلت:
عليكم" ولم
يذكروا الواو.
5622- .. ./6- Bunu bize
Hasan b. Ali el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd birlikte Yakub b. İbrahim b. Sa'd'dan
tahdis etti, bize babam Salih'den tahdis etti. (H.) Bize Abd b. Humeyd de
tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer haber verdi, ikisi
Zühri'den bu isnad ile rivayet etti: Her ikisinin de hadisinde Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben aleykum dedim ya" buyurdu
şeklinde olup onlar (aleykumden önce) "ve" ı zikretmediler.
Diğer tahric: Hasen b.
Ali el-Hülvani'nin hadisini Buhari, 6024; Abd b. Humeyd'in hadisini Buhari,
6395
11 - (2165) حدثنا
أبو كريب.
حدثنا أبو
معاوية عن
الأعمش، عن
مسلم، عن
مسروق، عن
عائشة. قالت:
أتى النبي صلى
الله عليه
وسلم أناس من
اليهود.
فقالوا: السام
عليك. يا أبا
القاسم! قال
"وعليكم"
قالت عائشة:
قلت: بل عليكم
السام والذام.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم "يا
عائشة! لا
تكوني فاحشة"
فقالت: ما
سمعت ما
قالوا؟ فقال
"أو ليس قد
رددت عليهم
الذي قالوا؟
قلت: وعليكم".
5623-11/7 - Bize Ebu
Kureyb tahdis etti ... Mesruk, Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Yahudilerden bazı kimseler Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna
gelip: es samu aleyke ya ebel Kasım dediler. O: "Ve aleykum" buyurdu.
Aişe dedi ki: Ben de: Bilakis es sam da ez zam da üzerinize olsun dedim. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Aişe! Çirkin sözler
söyleyen bir kimse olmamalısın" buyurdu. Aişe: Söylediklerini duymadın mı
deyince Allah Rasulü: "Söylediklerini ben onlara geri çevirmedim mi. Ve
aleykum dedim ya" buyurdu.
Diğer tahric: İbn
Mace, 3697
11-م - (2165)
حدثناه إسحاق
بن إبراهيم.
أخبرنا يعلى
بن عبيد.
حدثنا
الأعمش، بهذا
الإسناد غير
أنه قال:
ففطنت بهم
عائشة فسبتهم.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم "مه.
يا عائشة! فإن
الله لا يحب
الفحش
والتفحش". وزاد:
فأنزل الله عز
وجل: {وإذا
جاءوك حيوك
بما لم يحيك
به الله}
[58/المجادلة/8]
إلى آخر الآية.
5624- .. ./8- Bunu bize
İshak b. İbrahim tahdis etti, bize Ya'la b. Ubeyd haber verdi, bize A'meş bu
isnad ile tahdis etmekle birlikte ancak o şunları söyledi: Aişe onların ne
söylediklerini fark etti ve onlara ağır söz söyleyince Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yavaş ol ey Aişe! Şüphesiz Allah çirkin sözü de çirkin
söz söylemeyi de sevmez" buyurdu. Ayrıca rivayetinde: Bunun üzerine aziz
ve celil Allah: "Senin yanına geldikleri vakit Allah'ın sana selam
vermediği şekilde sana selam verirler" (Mücadele, 8) buyruğunu ayetin
sonuna kadar indirdi ibaresini ekledi.
12 - (2166) حدثني
هارون بن
عبدالله
وحجاج بن
الشاعر. قالا:
حدثنا حجاج بن
محمد. قال: قال
ابن جريج:
أخبرني أبو
الزبير؛ أنه
سمع جابر بن عبدالله
يقول : سلم
ناس من يهود
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقالوا:
السام عليك.
يا أبا
القاسم! فقال "وعليكم"
فقالت عائشة،
وغضبت: ألم
تسمع ما قالوا؟
قال "بلى. قد
سمعت. فرددت
عليهم. وإنا
نجاب عليهم
ولا يجابون
علينا".
5625- 12/9- Bana Harun
b. Abdullah ve Haccac b. eş-Şair tahdis edip dedi ki: Bize Haccac b. Muhammed
tahdis edip dedi ki: İbn Cureyc dedi ki: Bana Ebu'z-Zubeyr'in haber verdiğine
göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinlemiştir: Yahudilerden bazı insanlar
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e selam verip: Es Samu aleyke ya ebel
Kasım dediler. O da: "Ve aleykum" buyurdu. Aişe kızarak:
Söylediklerini duymadın mı dedi. O: "Elbette duydum. Ben de onlara
karşılık verdim. Bizim onlara yaptığımız bedduamız onlara kabul olunur ama
onların bize yaptıkları beddua kabul olunmaz" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
13 - (2167) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
عبدالعزيز
(يعني
الدراوردي) عن
سهيل، عن أبيه،
عن أبي هريرة؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "لا
تبدؤوا
اليهود ولا
النصارى
بالسلام. فإذا
لقيتم أحدهم
في طريق
فاضطروه إلى
أضيقه".
5626-13/10- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti Ebu Hureyre'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Yahudilere de hristiyanlara da ilk selam veren siz olmayın.
Bir yolda onlardan birisi ile karşılaşacak olursanız onu yolun dar yerine
sıkıştınn" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizi,
1602; 2689
13-م - (2167)
وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة. ح وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا:
حدثنا وكيع عن
سفيان. ح
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
جرير.كلهم عن
سهيل، بهذا
الإسناد. وفي
حديث وكيع
"إذا لقيتم
اليهود". وفي
حديث ابن جعفر
عن شعبة قال:
في أهل
الكتاب. وفي
حديث جرير
"إذا لقيتموهم"
ولم يسم أحدا
من المشركين.
5627- .. ./11- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be tahdis etti. (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu kureyb de tahdis edip
dediler ki: Bize Veki' , Süfyan’DAN tahdis etti. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da
tahdis etti, bize Cerir tahdis etti, hepsi Suheyl'den bu isnad ile rivayet
etti, Veki'in hadisi rivayetinde: "Yahudilerle karşılaştığınız zaman"
demekte, İbn Cafer'in hadisinde Şu'be'den: "Kitap Ehli hakkında dedi
ki" demekte, Cerir'in hadisinde: "Onlarla karşılaştığınız vakit"
denilmekte ve müşriklerden birinin adını vermemektedir.
Diğer tahric:
İbnu'l-Müsenna'nın hadisini Ebu Davud, 5205; Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'nin hadisini,
Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Zuheyr b. Harb'ın hadisini de Yalnız Müslim
rivayet etmiştir
AÇIKLAMA: (5617)
"Kitap ehli size selam verdikleri zaman siz de: Ve aleykum deyiniz"
bir rivayette (5618) "şüphesiz kitap ehli bize selam veriyorlar, selamlarını
nasıl alalım, Allah Rasulü: Ve aleykum deyiniz buyurdu." Başka bir
rivayette (5619) "Yahudiler size selam verdikleri zaman onlardan herhangi
bir kimse es samu aleykum der. Sen de aleyke de buyurdu." Bir rivayette
(5620) "Ve aleyke de" bir diğer rivayette (5621) "Yahudilerden
bir grup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girmek için izin
istedi ... ben ve aleykum dedim ya buyurdu." Bir diğer rivayette (5622)
"ben aleykum dedim ya" diye başına "ve: vav harfi"
getirmemiştir; bir diğer hadiste (5626) "Yahudilere de hristiyanlara da
ilk selam veren siz olmayın ... " buyurulmaktadır. İlim adamları kitap
ehlinin selam vermeleri halinde selamlarının alınacağını ittifak ile kabul
etmişler ama onlara "ve aleykumselam" denilerek selamları alınmaz.
Bunun yerine "aleykum" yahut "ve aleykum" denilir.
Müslim'in zikretmiş
olduğu hadislerde bazısında "aleykum" diye başına vav harfi
getirilmeden, bazılarında da getirilerek "ve aleykum" diye
kaydedilmektedir. Bununla birlikte rivayetlerin çoğunda vav harfi (ve aleykum
şekli) sabittir. Buna göre bunun iki anlamı olur. Birincisine göre Zahiri üzere
anlaşılan manadır, onlar ölüm üzerinize olsun diye selam vermişler, Allah
Rasulü de: Sizin de üzerinize olsun diye cevap vermiştir. Yani biz de siz de bu
hususta birbirimize eşitiz ve hepimiz öleceğiz demektir. İknci anlama göre
burada vav istinaf (başlangıç) içindir. Atıf ve ortaklık için değildir. Taktiri
de: Hakettiğiniz yergi de sizin üzerinize olsun şeklindedir. Vav'ı zikretmeden
selamlarının alınmasının taktiri ise: Hayır, ölüm asıl üzerinize olsun
demektir.
Bazı ilim adamları
-bunlardan birisi de Maliki mezhebine mensup İbn Habib'dir- ortaklığı
gerektirmemesi için vav harfinin bulunmamasını tercih etmişlerdir. Başkaları
ise: Rivayetlerin çoğunda olduğu gibi vav harfini ispat edilmesini kabul
etmişlerdir. Kimileri ise: sin harfi kesreli olarak -taşlar anlamına gelen-
aleykumsilan diye alır' demişlerdir. Ama bu zayıf bir kanaattir. Hattabi dedi
ki: Muhaddisler genel olarak bu harfi rivayet ederek vav ile "ve aleykum"
diye zikrederler. İbn Uyeyne de bunu vav'sız olarak zikrederdi. (Hattabi) dedi
ki: İşte doğrusu da budur. Çünkü vav harfini hazfedecek olursa özel olarak
onların verdikleri bu selam onlara aynen geri çevrilmiş olur. Ama vav harfi
sabit olursa söylediklerinde onlarla birlikte ortak olmak gerekir. Hattabi'nin
açıklaması budur. Ama doğrusu vav harfinin sabit olmasının da olmamasının da
-rivayetlerin sahih olarak geldiği gibi- caiz olduğudur ve ayrıca rivayetlerin
çoğunda olduğu şekli ile vav harfi ile daha güzel olduğudur. Bunda da ayrıca
bir tutarsızlık yoktur. Çünkü essam ölüm demektir. Bu da hem bize de hem onlara
da sözkonusudur. Dolayısı ile bunun vav ile söylenmesinde bir zarar yoktur.
İlim adamları kafirlerin
selamlarının alınması ve ilk olarak onlara selam verilmesi hususunda ihtilaf
etmişlerdir. Bizim mezhebimize göre onlara ilk olarak selam vermek haram,
onların selamlarını ve aleykum yahut da sadece aleykum diyerek almak ise
vaciptir. Onlara selam verilmeyeceği hususundaki delilimiz Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Yahudilere de hristiyanlara da ilk
selam veren siz olmayın" buyruğudur. Onların selamlarının alınması
hususunda da: "ve aleykum deyiniz" buyruğudur. Mezhebimize dair
sözünü ettiğimiz bu görüş ilim adamlarının çoğunluğu ve genel olarak selefin de
kabul ettiği bir görüştür. Bir kesim de bizim ilk olarak onlara selam
vermemizin caiz olduğu kanaatini kabul etmişlerdir. Bu görüş de İbn Abbas, Ebu
Umame ve İbn Ebu Muhayris’DEN rivayet edilmiştir. Bazı mezhep alimlerimizin kabul
ettikleri bir görüş de budur. Bunu da Maverdi nakletmiş olmakla birlikte o: es
selamu aleyke der ama aleykum diye çoğul olarak söylemez demiştir. Bu kanaatte
olanlar hadislerin genel manasını ve selamı yaygınlaştırmayı emreden hadisleri
delil göstermişlerdir. Ama bu batıl bir delildir. Çünkü bu "Yahudilere de
hristiyanlara da ilk selam veren siz olmayın" hadisi ile tahsis edilmiş
umumi bir hükümdür. Kimi mezhep alimlerimiz de: Onlara ilk olarak selam vermek
mekruhtur, haram değildir demişlerdir. Fakat bu da zayıftır. Çünkü nehiy haram
bildirmek içindir. Doğrusu onlara ilk selam vermenin haram olduğudur.
Kadı Iyaz'ın da bir
topluluktan naklettiğine göre zaruret ve ihtiyaç yahut bir sebep dolayısı ile
onlara ilk olarak selam vermek caizdir. Bu aynı zamanda Alkame ve Nehai'nin de
görüşüdür. Evzai'den de: Eğer ilk olarak sen selam verirsen Salihler selam
vermişlerdir. Eğer vermeyecek olursan Salihler de bunu yapmamışlardır
demektedir.
İlim adamlarından bir kesim
ise onların selamı alınmaz demişlerdir. Bunu da İbn Vehb ve Eşheb, Malik'den
rivayet etmişlerdir.
Bazı mezhep alimlerimiz
ise onların selamını alırken ve aleykumselam demek caizdir ama "ve
rahmetullah" demez demişlerdir. Bunu da el-Maverdi nakletmiş olmakla
birlikte zayıf ve hadislere muhalif bir görüştür. Allah en iyi bilendir.
Aralarında Müslümanların
ve kafirlerin yahut bir müslümanın ve kafirlerin bulunduğu bir topluluğa selam
vermek caizdir. Selamını verirken ise az önce geçen Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) arasında Müslümanlarla müşriklerin karışık bulundukları bir meclise
selam vermiştir şeklindeki hadis dolayısı ile aradaki Müslümanları kastederek
selam verir.
(5621) "Ey Aişe!
Şüphesiz Allah bütün hususlarda Rıfkı (yumuşaklığı) sever." Bu da Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ahlakının azametinin ve hilminin kemalinin bir
neticesidir. Hadiste rıfk (yumuşaklık) sabır, hilm (tahammülkarlık) ve
insanlara karşı yumuşak davranmak sertliği gerektiren bir durum olmadığı sürece
teşvik edilmektedir.
Aişe (radıyallahu
anha)'nın: (5623) "es sam da ez zam da üzerinize olsun" ez zam peltek
ze ve sonu şeddesiz mim ile olup zem ve yergi demektir. Hemzeli de söylenir ama
meşhur olanı hemzesiz söyleniştir. Zelden sonraki elif ise vav’DAN kalb edilmiştir.
Ezzam, ezzeym ve ezzem ayıp ve kusur demektir. Bu dal harfi ile de (edam)
şeklinde rivayet edilmiştir ki daima demektir. Bunun dal harfi ile rivayet
edildiğini zikredenlerden birisi de İbnu'l- Esirdir. Kadı Iyaz ise bunun zel
harfi ile ittifakla rivayet edildiğini nakletmekte ve eğer dal harfi ile de
rivayet edilmiş olsaydı yine açıklanabilirdi demiştir. Allah en iyi bilendir.
(5624) "Aişe
onların dediklerinin farkına vardı ve onlara ağır sözler söyledi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de yavaş ol ey Aişe ... buyurdu." Meh: Yavaş
ol bir şeyden vazgeçmeyi isteyen bir emirdir. Fatinet: farkına vardı"
fiili fıtnat (zeka ve kavrayış)dan gelmektedir. Bütün nüshalarda bu şekildedir.
Kadı Iyaz da cumhurdan böylece nakletmiş ve şunları söylemiştir: Bazıları ise
bunu kaf harfi lı şeddeli ve be harfi ile "fekattavet" diye rivayet
etmişlerdir. Bu lafızda lı harfi şeddesiz de söylenebilir. Bu da diğer
rivayetteki "kızdı" ile aynı anlamdadır. Ama sahih olan birincisidir.
Aişe'nin onlara ağır söz söylemesinden ise zalimden intikam almak hükmü
anlaşıldığı gibi fazilet sahibi kimselerin kendilerine eziyet edenlerden
intikam da anlaşılmaktadır.
Hadiste geçen "fuhş
(çirkin söz)" ise çirkin söz ve mı demektir. Bunun sınırı aşmak anlamında
olduğu da söylenmiştir.
Bu hadisten, fazilet
sahibi kimselerin eğer herhangi bir kötülüğe sebep olmayacaksa batıl ehlinin
beyinsizce tasarruftarının görmezlikten gelinmesinin müstehap olduğu
anlaşılmaktadır. Şafii -Allah'ın rahmeti ona- ise zeki ve akıllı kimse fark
eden ama görmezlikten gelen kimsedir demiştir.
(5626) "Onlardan
birisi ile bir yolda karşılaşacak olursanız ... " Mezhep alimlerimiz dedi
ki: lımmi olan kimseye yolun tam ortasından geçmesine fırsat verilmez. Aksine
eğer Müslümanlar yoldan geçmekte iseler yolun dar yerine sıkıştırılır. Yol
kalabalık değilse bir sakınca yoktur. İlim adamlarımız der ki: Ama bir çukura
düşmeyecek ve bir duvara ve benzeri şeye de çarpmayacak şekilde onu sıkıştırıro
Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
5/15- ÇOCUKLARA
SELAM VERMENİN MÜSTEHAP GÖRÜLDÜĞÜ BABI