SAHİH-İ MÜSLİM

SELAM

 

(4) - باب النهي عن ابتداء أهل الكتاب بالسلام، وكيف يرد عليهم

4/14- KİTAP EHLİNE ÖNCE SELAM VERMENİN NEHYEDİLDİĞİ VE SELAMLARININ NASIL ALINACAĞI BABI

 

6 - (2163) حدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا هشيم عن عبيدالله بن أبي بكر. قال: سمعت أنسا يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم. ح وحدثني إسماعيل بن سالم. حدثنا هشيم. أخبرنا عبيدالله بن أبي بكر عن جده أنس بن مالك؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "إذا سلم عليكم أهل الكتاب فقولوا: وعليكم ".

 

5617-6/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis etti, bize Huşeym, Ubeydullah b. Ebu Bekir'den şöyle dediğini haber verdi: Enes'i şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: (H.) Bana İsmail b. Salim de tahdis etti, bize Huşeym tahdis etti, bize Ubeydullah b. Ebu Bekir, dedesi Enes b. Malik'den haber verdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kitap ehli size selam verdiği zaman siz de ve aleykum deyiniz" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 6258

 

 

7 - (2163)  حدثنا عبيدالله بن معاذ. حدثنا أبي. ح وحدثني يحيى بن حبيب. حدثنا خالد (يعني ابن الحارث). قالا: حدثنا شعبة. ح وحدثنا محمد بن المثنى وابن بشار (واللفظ لهما) قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة. قال: سمعت قتادة يحدث عن أنس؛

 أن أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم قالوا للنبي صلى الله عليه وسلم إن أهل الكتاب يسلمون علينا. فكيف نرد عليهم؟ قال "قولوا: وعليكم ".

 

5618-7/2- Bize Ubeydullah b. Muaz tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bana Yahya b. Habib de tahdis etti, bize Halid -yani b. el-Haris- tahdis edip ikisi dedi ki: Bize Şu'be tahdis etti: (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da -lafız ikisine ait olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis edip dedi ki: Katade'yi Enes'den tahdis ederken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "kitap ehli bize selam veriyor, biz selamlarını nasıl alalım dediler. O: "Siz de: Ve Aleykum deyiniz" buyurdu.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 5207

 

 

8 - (2164) حدثنا يحيى بن يحيى ويحيى بن أيوب وقتيبة وابن حجر - واللفظ ليحيى بن يحيى - (قال يحيى بن يحيى: أخبرنا. وقال الآخرون: حدثنا) إسماعيل (وهو ابن جعفر) عن عبدالله بن دينار؛ أنه سمع ابن عمر يقول:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "إن اليهود إذا سلموا عليكم، يقول أحدهم: السام عليكم. فقل: عليك ".

 

5619-8/3- Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyub, Kuteybe ve İbn Hucr -lafız Yahya b. Yahya'ya ait olmak üzere- tahdis etti, Yahya b. Yahya, bize -ki ab. Cafer'dir- Abdullah b. Dinar'dan haber verdi derken diğerleri tahdis etti dedi. O (Abdullah b. Dinar) İbn Ömer'i şöyle derken dinlemiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yahudiler size selam verdikleri taktirde onların herhangi biri essamu aleykum der. Sen de: Aleyke de" buyurdu.

 

Diğer tahric: Tirmizi, 1603

 

 

9 - (2164) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا عبدالرحمن عن سفيان، عن عبدالله بن دينار، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثله. غير أنه قال "فقولوا: وعليك".

 

5620-9/4- Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Abdurrahman, Süfyan'dan tahdis etti, o Abdullah b. Dinar'dan, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti ancak o rivayetinde: "ve aleyke deyiniz" buyurduğunu rivayet etti. 

 

Diğer tahric: Buhari, 6928

 

 

10 - (2165) وحدثني عمرو الناقد وزهير بن حرب (واللفظ لزهير). قالا: حدثنا سفيان بن عيينة عن الزهري، عن عروة، عن عائشة. قالت:

 استأذن رهط من اليهود على رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالوا: السام عليكم. فقالت عائشة: بل عليكم السام واللعنة. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "يا عائشة! إن الله يحب الرفق في الأمر كله" قالت: ألم تسمع ما قالوا؟ قال "قد قلت: وعليكم".

 

5621-10/5- Bana Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb da -lafız Zuheyr'e ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Zühri'den tahdis etti, o Urve'den, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Yahudilerden birkaç kişi ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girmek için izin istediler ve: Es samu aleykum dediler. Aişe: Bilakis sam da lanet de üzerinize olsun dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Aişe! Şüphesiz Allah bütün işlerde Rıfkı (yumuşak muameleyi) sever" buyurdu. Aişe: Söylediklerini duymadın mı dedi. Allah Rasulü: "Ben ve aleykum dedim ya" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Buhari, 6927; Tirmizi, 2701

 

 

10-م - (2165) حدثنا حسن بن علي الحلواني وعبد بن حميد. جميعا عن يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثنا أبي عن صالح. ح وحدثنا عبد بن حميد. أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر. كلاهما عن الزهري، بهذا الإسناد. وفي حديثهما جميعا: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "قد قلت: عليكم" ولم يذكروا الواو.

 

5622- .. ./6- Bunu bize Hasan b. Ali el-Hulvanı ve Abd b. Humeyd birlikte Yakub b. İbrahim b. Sa'd'dan tahdis etti, bize babam Salih'den tahdis etti. (H.) Bize Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer haber verdi, ikisi Zühri'den bu isnad ile rivayet etti: Her ikisinin de hadisinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben aleykum dedim ya" buyurdu şeklinde olup onlar (aleykumden önce) "ve" ı zikretmediler.

 

Diğer tahric: Hasen b. Ali el-Hülvani'nin hadisini Buhari, 6024; Abd b. Humeyd'in hadisini Buhari, 6395

 

 

11 - (2165) حدثنا أبو كريب. حدثنا أبو معاوية عن الأعمش، عن مسلم، عن مسروق، عن عائشة. قالت: أتى النبي صلى الله عليه وسلم أناس من اليهود. فقالوا: السام عليك. يا أبا القاسم! قال "وعليكم" قالت عائشة: قلت: بل عليكم السام والذام. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "يا عائشة! لا تكوني فاحشة" فقالت: ما سمعت ما قالوا؟ فقال "أو ليس قد رددت عليهم الذي قالوا؟ قلت: وعليكم".

 

5623-11/7 - Bize Ebu Kureyb tahdis etti ... Mesruk, Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Yahudilerden bazı kimseler Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna gelip: es samu aleyke ya ebel Kasım dediler. O: "Ve aleykum" buyurdu. Aişe dedi ki: Ben de: Bilakis es sam da ez zam da üzerinize olsun dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Aişe! Çirkin sözler söyleyen bir kimse olmamalısın" buyurdu. Aişe: Söylediklerini duymadın mı deyince Allah Rasulü: "Söylediklerini ben onlara geri çevirmedim mi. Ve aleykum dedim ya" buyurdu.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 3697

 

 

11-م - (2165) حدثناه إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا يعلى بن عبيد. حدثنا الأعمش، بهذا الإسناد غير أنه قال: ففطنت بهم عائشة فسبتهم. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "مه. يا عائشة! فإن الله لا يحب الفحش والتفحش". وزاد: فأنزل الله عز وجل: {وإذا جاءوك حيوك بما لم يحيك به الله} [58/المجادلة/8] إلى آخر الآية.

 

5624- .. ./8- Bunu bize İshak b. İbrahim tahdis etti, bize Ya'la b. Ubeyd haber verdi, bize A'meş bu isnad ile tahdis etmekle birlikte ancak o şunları söyledi: Aişe onların ne söylediklerini fark etti ve onlara ağır söz söyleyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yavaş ol ey Aişe! Şüphesiz Allah çirkin sözü de çirkin söz söylemeyi de sevmez" buyurdu. Ayrıca rivayetinde: Bunun üzerine aziz ve celil Allah: "Senin yanına geldikleri vakit Allah'ın sana selam vermediği şekilde sana selam verirler" (Mücadele, 8) buyruğunu ayetin sonuna kadar indirdi ibaresini ekledi.

 

 

12 - (2166) حدثني هارون بن عبدالله وحجاج بن الشاعر. قالا: حدثنا حجاج بن محمد. قال: قال ابن جريج: أخبرني أبو الزبير؛ أنه سمع جابر بن عبدالله يقول : سلم ناس من يهود على رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالوا: السام عليك. يا أبا القاسم! فقال "وعليكم" فقالت عائشة، وغضبت: ألم تسمع ما قالوا؟ قال "بلى. قد سمعت. فرددت عليهم. وإنا نجاب عليهم ولا يجابون علينا".

 

5625- 12/9- Bana Harun b. Abdullah ve Haccac b. eş-Şair tahdis edip dedi ki: Bize Haccac b. Muhammed tahdis edip dedi ki: İbn Cureyc dedi ki: Bana Ebu'z-Zubeyr'in haber verdiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinlemiştir: Yahudilerden bazı insanlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e selam verip: Es Samu aleyke ya ebel Kasım dediler. O da: "Ve aleykum" buyurdu. Aişe kızarak: Söylediklerini duymadın mı dedi. O: "Elbette duydum. Ben de onlara karşılık verdim. Bizim onlara yaptığımız bedduamız onlara kabul olunur ama onların bize yaptıkları beddua kabul olunmaz" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

13 - (2167) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا عبدالعزيز (يعني الدراوردي) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "لا تبدؤوا اليهود ولا النصارى بالسلام. فإذا لقيتم أحدهم في طريق فاضطروه إلى أضيقه".

 

5626-13/10- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti Ebu Hureyre'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yahudilere de hristiyanlara da ilk selam veren siz olmayın. Bir yolda onlardan birisi ile karşılaşacak olursanız onu yolun dar yerine sıkıştınn" buyurdu.

 

Diğer tahric: Tirmizi, 1602; 2689

 

 

13-م - (2167) وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا وكيع عن سفيان. ح وحدثني زهير بن حرب. حدثنا جرير.كلهم عن سهيل، بهذا الإسناد. وفي حديث وكيع "إذا لقيتم اليهود". وفي حديث ابن جعفر عن شعبة قال: في أهل الكتاب. وفي حديث جرير "إذا لقيتموهم" ولم يسم أحدا من المشركين.

 

5627- .. ./11- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti. (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu kureyb de tahdis edip dediler ki: Bize Veki' , Süfyan’DAN tahdis etti. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Cerir tahdis etti, hepsi Suheyl'den bu isnad ile rivayet etti, Veki'in hadisi rivayetinde: "Yahudilerle karşılaştığınız zaman" demekte, İbn Cafer'in hadisinde Şu'be'den: "Kitap Ehli hakkında dedi ki" demekte, Cerir'in hadisinde: "Onlarla karşılaştığınız vakit" denilmekte ve müşriklerden birinin adını vermemektedir. 

 

 

Diğer tahric: İbnu'l-Müsenna'nın hadisini Ebu Davud, 5205; Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'nin hadisini, Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Zuheyr b. Harb'ın hadisini de Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (5617) "Kitap ehli size selam verdikleri zaman siz de: Ve aleykum deyiniz" bir rivayette (5618) "şüphesiz kitap ehli bize selam veriyorlar, selamlarını nasıl alalım, Allah Rasulü: Ve aleykum deyiniz buyurdu." Başka bir rivayette (5619) "Yahudiler size selam verdikleri zaman onlardan herhangi bir kimse es samu aleykum der. Sen de aleyke de buyurdu." Bir rivayette (5620) "Ve aleyke de" bir diğer rivayette (5621) "Yahudilerden bir grup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girmek için izin istedi ... ben ve aleykum dedim ya buyurdu." Bir diğer rivayette (5622) "ben aleykum dedim ya" diye başına "ve: vav harfi" getirmemiştir; bir diğer hadiste (5626) "Yahudilere de hristiyanlara da ilk selam veren siz olmayın ... " buyurulmaktadır. İlim adamları kitap ehlinin selam vermeleri halinde selamlarının alınacağını ittifak ile kabul etmişler ama onlara "ve aleykumselam" denilerek selamları alınmaz. Bunun yerine "aleykum" yahut "ve aleykum" denilir.

 

Müslim'in zikretmiş olduğu hadislerde bazısında "aleykum" diye başına vav harfi getirilmeden, bazılarında da getirilerek "ve aleykum" diye kaydedilmektedir. Bununla birlikte rivayetlerin çoğunda vav harfi (ve aleykum şekli) sabittir. Buna göre bunun iki anlamı olur. Birincisine göre Zahiri üzere anlaşılan manadır, onlar ölüm üzerinize olsun diye selam vermişler, Allah Rasulü de: Sizin de üzerinize olsun diye cevap vermiştir. Yani biz de siz de bu hususta birbirimize eşitiz ve hepimiz öleceğiz demektir. İknci anlama göre burada vav istinaf (başlangıç) içindir. Atıf ve ortaklık için değildir. Taktiri de: Hakettiğiniz yergi de sizin üzerinize olsun şeklindedir. Vav'ı zikretmeden selamlarının alınmasının taktiri ise: Hayır, ölüm asıl üzerinize olsun demektir.

 

Bazı ilim adamları -bunlardan birisi de Maliki mezhebine mensup İbn Habib'dir- ortaklığı gerektirmemesi için vav harfinin bulunmamasını tercih etmişlerdir. Başkaları ise: Rivayetlerin çoğunda olduğu gibi vav harfini ispat edilmesini kabul etmişlerdir. Kimileri ise: sin harfi kesreli olarak -taşlar anlamına gelen- aleykumsilan diye alır' demişlerdir. Ama bu zayıf bir kanaattir. Hattabi dedi ki: Muhaddisler genel olarak bu harfi rivayet ederek vav ile "ve aleykum" diye zikrederler. İbn Uyeyne de bunu vav'sız olarak zikrederdi. (Hattabi) dedi ki: İşte doğrusu da budur. Çünkü vav harfini hazfedecek olursa özel olarak onların verdikleri bu selam onlara aynen geri çevrilmiş olur. Ama vav harfi sabit olursa söylediklerinde onlarla birlikte ortak olmak gerekir. Hattabi'nin açıklaması budur. Ama doğrusu vav harfinin sabit olmasının da olmamasının da -rivayetlerin sahih olarak geldiği gibi- caiz olduğudur ve ayrıca rivayetlerin çoğunda olduğu şekli ile vav harfi ile daha güzel olduğudur. Bunda da ayrıca bir tutarsızlık yoktur. Çünkü essam ölüm demektir. Bu da hem bize de hem onlara da sözkonusudur. Dolayısı ile bunun vav ile söylenmesinde bir zarar yoktur.

 

İlim adamları kafirlerin selamlarının alınması ve ilk olarak onlara selam verilmesi hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bizim mezhebimize göre onlara ilk olarak selam vermek haram, onların selamlarını ve aleykum yahut da sadece aleykum diyerek almak ise vaciptir. Onlara selam verilmeyeceği hususundaki delilimiz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Yahudilere de hristiyanlara da ilk selam veren siz olmayın" buyruğudur. Onların selamlarının alınması hususunda da: "ve aleykum deyiniz" buyruğudur. Mezhebimize dair sözünü ettiğimiz bu görüş ilim adamlarının çoğunluğu ve genel olarak selefin de kabul ettiği bir görüştür. Bir kesim de bizim ilk olarak onlara selam vermemizin caiz olduğu kanaatini kabul etmişlerdir. Bu görüş de İbn Abbas, Ebu Umame ve İbn Ebu Muhayris’DEN rivayet edilmiştir. Bazı mezhep alimlerimizin kabul ettikleri bir görüş de budur. Bunu da Maverdi nakletmiş olmakla birlikte o: es selamu aleyke der ama aleykum diye çoğul olarak söylemez demiştir. Bu kanaatte olanlar hadislerin genel manasını ve selamı yaygınlaştırmayı emreden hadisleri delil göstermişlerdir. Ama bu batıl bir delildir. Çünkü bu "Yahudilere de hristiyanlara da ilk selam veren siz olmayın" hadisi ile tahsis edilmiş umumi bir hükümdür. Kimi mezhep alimlerimiz de: Onlara ilk olarak selam vermek mekruhtur, haram değildir demişlerdir. Fakat bu da zayıftır. Çünkü nehiy haram bildirmek içindir. Doğrusu onlara ilk selam vermenin haram olduğudur.

 

Kadı Iyaz'ın da bir topluluktan naklettiğine göre zaruret ve ihtiyaç yahut bir sebep dolayısı ile onlara ilk olarak selam vermek caizdir. Bu aynı zamanda Alkame ve Nehai'nin de görüşüdür. Evzai'den de: Eğer ilk olarak sen selam verirsen Salihler selam vermişlerdir. Eğer vermeyecek olursan Salihler de bunu yapmamışlardır demektedir.

 

İlim adamlarından bir kesim ise onların selamı alınmaz demişlerdir. Bunu da İbn Vehb ve Eşheb, Malik'den rivayet etmişlerdir.

 

Bazı mezhep alimlerimiz ise onların selamını alırken ve aleykumselam demek caizdir ama "ve rahmetullah" demez demişlerdir. Bunu da el-Maverdi nakletmiş olmakla birlikte zayıf ve hadislere muhalif bir görüştür. Allah en iyi bilendir.

 

Aralarında Müslümanların ve kafirlerin yahut bir müslümanın ve kafirlerin bulunduğu bir topluluğa selam vermek caizdir. Selamını verirken ise az önce geçen Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arasında Müslümanlarla müşriklerin karışık bulundukları bir meclise selam vermiştir şeklindeki hadis dolayısı ile aradaki Müslümanları kastederek selam verir.

 

(5621) "Ey Aişe! Şüphesiz Allah bütün hususlarda Rıfkı (yumuşaklığı) sever." Bu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ahlakının azametinin ve hilminin kemalinin bir neticesidir. Hadiste rıfk (yumuşaklık) sabır, hilm (tahammülkarlık) ve insanlara karşı yumuşak davranmak sertliği gerektiren bir durum olmadığı sürece teşvik edilmektedir.

 

Aişe (radıyallahu anha)'nın: (5623) "es sam da ez zam da üzerinize olsun" ez zam peltek ze ve sonu şeddesiz mim ile olup zem ve yergi demektir. Hemzeli de söylenir ama meşhur olanı hemzesiz söyleniştir. Zelden sonraki elif ise vav’DAN kalb edilmiştir. Ezzam, ezzeym ve ezzem ayıp ve kusur demektir. Bu dal harfi ile de (edam) şeklinde rivayet edilmiştir ki daima demektir. Bunun dal harfi ile rivayet edildiğini zikredenlerden birisi de İbnu'l- Esirdir. Kadı Iyaz ise bunun zel harfi ile ittifakla rivayet edildiğini nakletmekte ve eğer dal harfi ile de rivayet edilmiş olsaydı yine açıklanabilirdi demiştir. Allah en iyi bilendir.

 

(5624) "Aişe onların dediklerinin farkına vardı ve onlara ağır sözler söyledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de yavaş ol ey Aişe ... buyurdu." Meh: Yavaş ol bir şeyden vazgeçmeyi isteyen bir emirdir. Fatinet: farkına vardı" fiili fıtnat (zeka ve kavrayış)dan gelmektedir. Bütün nüshalarda bu şekildedir. Kadı Iyaz da cumhurdan böylece nakletmiş ve şunları söylemiştir: Bazıları ise bunu kaf harfi lı şeddeli ve be harfi ile "fekattavet" diye rivayet etmişlerdir. Bu lafızda lı harfi şeddesiz de söylenebilir. Bu da diğer rivayetteki "kızdı" ile aynı anlamdadır. Ama sahih olan birincisidir. Aişe'nin onlara ağır söz söylemesinden ise zalimden intikam almak hükmü anlaşıldığı gibi fazilet sahibi kimselerin kendilerine eziyet edenlerden intikam da anlaşılmaktadır.

 

Hadiste geçen "fuhş (çirkin söz)" ise çirkin söz ve mı demektir. Bunun sınırı aşmak anlamında olduğu da söylenmiştir.

 

Bu hadisten, fazilet sahibi kimselerin eğer herhangi bir kötülüğe sebep olmayacaksa batıl ehlinin beyinsizce tasarruftarının görmezlikten gelinmesinin müstehap olduğu anlaşılmaktadır. Şafii -Allah'ın rahmeti ona- ise zeki ve akıllı kimse fark eden ama görmezlikten gelen kimsedir demiştir.

 

(5626) "Onlardan birisi ile bir yolda karşılaşacak olursanız ... " Mezhep alimlerimiz dedi ki: lımmi olan kimseye yolun tam ortasından geçmesine fırsat verilmez. Aksine eğer Müslümanlar yoldan geçmekte iseler yolun dar yerine sıkıştırılır. Yol kalabalık değilse bir sakınca yoktur. İlim adamlarımız der ki: Ama bir çukura düşmeyecek ve bir duvara ve benzeri şeye de çarpmayacak şekilde onu sıkıştırıro Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

5/15- ÇOCUKLARA SELAM VERMENİN MÜSTEHAP GÖRÜLDÜĞÜ BABI