SAHİH-İ MÜSLİM |
TIB |
35 - باب
تحريم
الكهانة
وإتيان
الكهان
35/20- KAHİNLİĞİN VE
KAHİNLERE GİTMENİN HARAM KILINDIĞI BABI
121 - (537) حدثني
أبو الطاهر
وحرملة بن
يحيى. قالا:
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، عن أبي
سلمة بن عبد
الرحمن
بن عوف، عن
معاوية بن
الحكم السلمي.
قال: قلت يا
رسول الله!
أمورا
كنا نصنعها في
الجاهلية. كنا
نأتي الكهان.
قال "فلا
تأتوا
الكهان" قال
قلت: كنا
نتطير. قال
"ذاك شيء يجده
أحدكم في
نفسه، فلا
يصدنكم".
5774-121/1-
Bana Ebu't-Tahir ve Harmele b. Yahya tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber
verdi, bana Yunus İbn Şihab'dan haber verdi, o Ebu Seleme b. Abdurrahman b.
Avfdan, o Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi'den şöyle dediğini rivayet etti: Ben:
Ey Allah'ın Rasulü! Cahiliye döneminde iken yaptığımız bazı hususlar vardı.
Kahinlere giderdik. O: "Kahinlere gitmeyin" buyurdu. Biz bazı şeyleri
uğursuz kabul ederdik dedim. O: "Bu birinizin nefSinde duyduğu bir şeydir.
Bu sizi (işinizi yapmaktan) alıkoymasın" buyurdu.
121-م - (537)
وحدثني محمد
بن رافع.
حدثني حجين
(يعني ابن المثنى).
حدثنا الليث
عن عقيل. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم
وعبد
بن حميد. قالا:
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
ح وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
شبابة بن
سوار. حدثنا
ابن أبي ذئب. ح
وحدثني محمد بن
رافع. أخبرنا
إسحاق بن
عيسى. أخبرنا
مالك. كلهم عن
الزهري، بهذا
الإسناد، مثل
معنى حديث
يونس. غير أن
مالكا في
حديثه ذكر
الطيرة. وليس
فيه ذكر
الكهان.
5775-
.. ./2- Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bana Huceyn -yani b. el-Müsenna-
tahdis etti, bize Leys, Ukayl'den tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim ve
Abd b. Humeyd de tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer
haber verdi. (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Şebabe b.
Sevvar tahdis etti, bize İbn Ebu Zib tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de
tahdis etti, bize İshak b. İsa haber verdi, bize Malik haber verdi, hepsi
Zühri'den bu isnad ile Yunus'un hadisi ile aynı manada rivayet etti. Yalnız
Malik hadisi rivayetinde uğursuz kabul etmeyi sözkonusu etmekle birlikte onun
hadisinde kahinler sözkonusu edilmemiştir.
121-م 2 - (537)
وحدثنا محمد
بن الصباح
وأبو بكر بن
أبي شيبة. قالا:
حدثنا
إسماعيل (وهو
ابن علية) عن
حجاج الصواف.
ح وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا عيسى بن
يونس. حدثنا
الأوزاعي.
كلاهما عن
يحيى بن أبي
كثير، عن هلال
بن أبي
ميمونة، عن
عطاء بن يسار،
عن معاوية بن
الحكم
السلمي، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم. بمعنى
حديث الزهري عن
أبي سلمة، عن
معاوية. وزاد
في حديث يحيى
بن أبي كثير
قال: قلت: ومنا
رجال يخطون
قال "كان نبي
من الأنبياء
يخط. فمن وافق
خطه فذاك".
5776- .. ./3- Bize
Muhammed b. es-Sabbah ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis edip dedi ki: Bize
İsmail -ki o b. Uleyye'dir- Haccac es-Savvaf’dan tahdis etti. (H.) Bize İshak
b. İbrahim de tahdis etti, bize İsa b. Yunus haber verdi, bize Evzai tahdis
etti, ikisi Yahya b. Ebu Kesir'den, o Hilal b. Ebu Meymune'den, o Ata b.
Yesar'dan, o Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den ez-Zühri'nin Ebu Seleme'den, onun Muaviye'den hadisi ile aynı
manada rivayet etti. Ama Yahya b. Ebu Kesir'in hadisi rivayetinde şunu ekledi:
Dedi ki: Aramızdan bazı adamlar çizgi çiziyorlar dedim. O: "Nebilerden bir
nebi çizgi çiziyordu. Kimin çizgisi (onunkine) muvafakat ederse işte o
(isabetli)dir" buyurdu.
122 - (2228) وحدثنا
عبد بن حميد.
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري، عن
يحيى بن عروة
بن الزبير، عن
أبيه، عن
عائشة. قالت
: قلت:
يا رسول الله!
إن الكهان
كانوا
يحدثوننا بالشيء
فنجده حقا.
قال "تلك
الكلمة الحق.
يخطفها الجني
فيقذفها في
أذن وليه.
ويزيد فيها
مائة كذبة".
5777- 122/4- Bize Abd b.
Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühri'den
haberverdi, o Yahya b. Urve b. ez-Zubeyr'den, o babasından, o Aişe'den şöyle
dediğini rivayet etti: Ben: Ey Allah'ın Rasulü! Kahinler bize bir şeyler
söylüyorlardı da onun gerçekleştiğini görüyorduk dedim. O: "İşte o
cinlerden olanın kap ıp da kendi dostunun kulağına bıraktığı ve ona yüz yalan
kattığı hak sözdür" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
5762, 6213, 7561
123 - (2228) حدثني
سلمة بن شبيب.
حدثنا الحسن
بن أعين. حدثنا
معقل (وهو ابن
عبيدالله) عن
الزهري.
أخبرني يحيى
بن عروة؛ أنه
سمع عروة
يقول: قالت
عائشة : سأل
أناس رسول
الله صلى الله
عليه وسلم عن
الكهان؟ فقال
لهم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "ليسوا
بشيء" قالوا:
يا رسول الله!
فإنهم يحدثون
أحيانا الشيء
يكون حقا. قال
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
"تلك الكلمة
من الجن
يخطفها الجني.
فيقرها في أذن
وليه قر
الدجاجة. فيخلطون
فيها أكثر من
مائة كذبة".
5778-123/5- Bana Seleme
b. Şebib tahdis etti, bize Hasan b. A'yen tahdis etti, bize Ma'kil -ki o b.
Ubeydullah'dır- ZÜhri’den tahdis etti, bana Yahya b. Urve'nin haberverdiğine
göre o Urve'yi şöyle derken dinlemiştir. Aişe dedi ki: Bazı kimseler Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e kahinlere dair soru sordu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "onlar bir şey değildir"
buyurdu. Soru soranlar: Ey Allah'ın Rasulü! Ama onlar bazen bir şeyi
sÖylüyorlar da gerçek çıkıyor dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "İşte o cinlerden olanın kaptığı cinninin sözüdür. Bunu tavuğun
(gıdaklamayı) tekrarladığı gibi o sözü velisinin kulağında tekrar edip durur.
Ona yüz yalandan fazlasını da katıp karıştırırlar" buyurdu.
123-م - (2228)
وحدثني أبو
الطاهر:
أخبرنا
عبدالله بن وهب.
أخبرني محمد
بن عمرو عن
ابن جريج، عن
ابن شهاب،
بهذا
الإسناد، نحو
رواية معقل عن
الزهري.
5779- .. ./6- Bana
Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Muhammed b.
Amr, İbn Cureyc’DEN haber verdi, o İbn Şihab’DAN bu isnad ile Ma'kil'in
Zühri'den rivayetine yakın olarak rivayet etti.
AÇIKLAMA: (5774)
"Kahinlere gitmeyin" bir rivayette (5778) "Ona kahinler hakkında
soru soruldu, O: Onlar bir şey değildir buyurdu."
Kadı Iyaz -Allah'ın
rahmeti ona- dedi ki: Araplarda kahinlik üç çeşit idi:
1. Bir kimsenin
cinlerden kendisine semadan hırsızlama yolu ile dinleyip çaldıklarını haber
veren cinlerden bir velisi (arkadaşı) olur. Bu tür, Allah'ın nebimiz
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e peygamberlik verdiği zamandan itibaren batıl
olmuştur.
2. Yeryüzünün çeşitli
bölgelerinde yakın ya da uzak kendisinden gizli ve saklı olan yerlerde yeni
meydana gelen ve olan şeyleri haber vermesi bu şekilde bir kahinliğin bulunması
uzak değildir. Mutezile ile bazı kelamcılar bu iki türü de kabul etmeyerek
imkansız olduklarını söylemiş iseler de bu imkansız da değildir, olmasında da
uzak bir ihtimal yoktur. Ama doğru söyledikleri de var yalan söyledikleri de.
Bununla birlikte onları tasdik etmek ve söylediklerini dinlemek yasağı
geneldir.
3. Müneccimler bu tür de
yüce Allah kimi insanlara bir tür kuvvet halk eder. Ama bu türde de yalan daha
fazladır. Arraflık da bu kabilden bir iştir. Bunu yapan kişiye de arraf
denilir. Arraf ise bir takım sebep ve mukaddimeleri bazı hususlara delil görüp
bunlarla o işleri bildiğini iddia eder. Bazen bu teknik işte bir kısmında zecr
(kuşların uçuşlarından anlam çıkarmak) tark (çizgi çizmek) ve yıldızlar ile
alışılmış bir takım sebeplerden de yararlanabilirler. Bütün bu türlere kahinlik
adı verilir. Şeriat bunların hepsinin yalancı oldunu söylemiş, onları
doğrulamayı ve onlara gitmeyi yasaklamışlır. Allah en iyi bilendir.
(5778) "Onlar bir
şey değildir" buyruğu da sözlerinin balıl olduğu, bir gerçeğinin olmadığı
anlamına gelir. Bundan balıl bir şey hakkında bu sözü kullanmanın caiz olduğu
anlaşılmaktadır. (5774) "Biz bazı şeyleri ugursuz sayardık. O: Bu
birinizin kendi nefsinde hissettiği bir şeydi. Bu sizi alıkoymasın"
buyruğu da şu demektir: böyle bir hoşlanmayış adeten sizin nefislerinizde
ortaya çıkar ama buna iltifat etmeyin ve bundan önce yapmayı kararlaştırdığınız
işten geri dönmeyin.
Sahabi Urve b. Amir
(radıyallahu anh)'dan sahih olarak geldiğine göre o şöyle demiştir: Ben,
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e uğursuzluk duygusuna kapılmayı
sözkonusu ettim de O: Bunun en güzeli tefeüldür. O müslüman birisini geri
çevirmez. Bu sebeple sizden biriniz hoşlanmadık bir şey görecek olursa:
Allah'ım! İyilikleri senden başkası getiremez. Kötülükleri de senden başkası
bertaraf edemez. Bir iyiliği yapmak da bir kötülükten uzak durabilmek de ancak
senin ile (verdiğin güç ile) olur desin." Bunu Ebu Davud sahih bir isnad
ile rivayet etmiştir.
(5776) "Nebilerden
bir nebi çizgi çiziyordu ... " Bu hadisin şerhi daha önce Namaz Kitabı'nda
geçmişti.
(5777) "İşte o hak
sözü o cinlerden olan kişi kapar ve onu dostunun kulağına bırakır, o da ona yüz
yalan katar." Yahtafue: Onu kapar" meşhur okuyuşa göre tı harfi
fethalıdır, Kur'an da da bu şekildedir. Az kullanılır bir söyleyişte kesreli
(yahtifu)dir. İsteraka ise hızlıca bir şeyalmak demektir. Kezbe: Yalan kaf harf
fethalı ve kesreli (kizbe) diye söylenir. Her iki söyleyişte de zel harfi
sakindir. Kadı lyaz dedi ki: Bazıları kaf harfinin kesreli oluşunu durum ve
heyet kastı ile kullanması hali dışında kabul etmemişlerdir. Bunu tartışmanın
yeri burası değildir. Onu bırakır sözü oraya ilka eder, telkin eder demektir.
(5778) "İşte o
cinlerden olanın kaptığı ve tavuğun (gıdaklamasını) tekrarladığı gibi velisinin
kulağına tekrarladığı sözdür." Diyarımızdaki bütün nüshalarda bu şekilde
"cinden kimsenin ... kelimedir" şeklindedir. Yani cinden işitilen
kelime söz demektir. Yahut da cinlerin naklettikleri arasından doğru çıkan
sözdür. Kadı Iyaz el-Meşarik'de bunun bu şekilde rivayet edildiği gibi
"cinden" yerine "haktan" diye de rivayet edildiğini
belirtmektedir.
"Tavuğun
tekrarlaması gibi" decace bildiğimiz tavuktur. Dil bilginleri ve garibul
hadis alimlerinin dediklerine göre el-karr: muhatabının kulağına bir sözü iyice
anlayıncaya kadar tekrar etmek demektir. Tavuğun karrı (gıdaklamasını
tekrarlaması) ise kesik kesik ses çıkarması demektir.
Hattabi ve başkaları
dedi ki: Yani cinlerden olan kişi bu sözü velisi olan kahinin kulağına bırakır.
Bunu şeytanlar işitir. Tıpkı tavuğun sesi ile arkadaşlarını haberdar etmesi ve
onlarla iletişim kurmasına benzer. (Hattabi devamla) dedi ki: Bunun ile ilgili
bir başka izah da şudur: Rivayet ("kekarri'd-decace: tavuğun gıdaklaması
gibi") şeklinde değil de "kekarri'z-zücace" olmasıdır. Nitekim
buna Buhari'de yer alan: "Şişenin ses çıkarması gibi onun kulağına bunu
tekrar tekrar söyler" rivayeti delil teşkil etmektedir. Bu rivayette
"karure: şişe"in söz konusu edilmesi zücace (cam, kavanoz vs.)
rivayetinin sabit olduğuna delildir.
Kadı Iyaz dedi ki: Ama
Müslim'de bu kelimenin "decace: tavuk" şeklinde dal ile geldiğinde
rivayet ihtilafı bulunmamaktadır. Ama "karure: şişe" rivayeti
"zücace: cam kavanoz vs" rivayetinin sahih olduğunu gösterir.
(Devamla) Kadı Iyaz dedi ki: bu da şu demektir: Onun velisine yaptığı telkinin
hareket ettirildiği zaman elde yahut kaya üzerinde şişenin çıkardığı gibi bir
sesi olur.
124 - (2229) حدثنا
حسن بن على
الحلواني
وعبد بن حميد
(قال حسن:
حدثنا يعقوب.
وقال عبد:
حدثني يعقوب
بن إبراهيم بن
سعد). حدثنا
أبي عن صالح،
عن ابن شهاب.
حدثني علي بن
حسين؛ أن عبدالله
بن عباس. قال:
أخبرني
رجل من أصحاب
النبي صلى
الله عليه وسلم
من الأنصار؛
أنهم بينما هم
جلوس ليلة مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رمي بنجم
فاستنار. فقال
لهم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "ماذا كنتم
تقولون في
الجاهلية،
إذا رمي بمثل
هذا؟" قالوا:
الله ورسوله
أعلم. كنا
نقول ولد
الليلة رجل
عظيم. ومات
رجل عظيم.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"فإنها لا
يرمى بها لموت
أحد ولا
لحياته. ولكن
ربنا، تبارك
وتعالى اسمه،
إذا قضى أمرا
سبح حملة
العرش. ثم سبح
أهل السماء
الذين يلونهم.
حتى يبلغ
التسبيح أهل
هذه السماء الدنيا.
ثم قال الذين
يلون حملة
العرش لحملة
العرش: ماذا
قال ربكم؟
فيخبرونهم
ماذا قال. قال
فيستخبر بعض
أهل السماوات
بعضا. حتى
يبلغ الخبر
هذه السماء
الدنيا. فتخطف
الجن السمع
فيقذفون إلى
أوليائهم.
ويرمون به.
فما جاءوا به
على وجهه فهو
حق. ولكنهم
يقرفون فيه
ويزيدون".
5780-124/7-
Bize Hasan b. Ali el-Hulvani ve Hammad b. Humeyd tahdis etti. Hasan bize Yakub
tahdis etti derken Abd dedi ki: Bana Yakub b. İbrahim b. Sa'd tahdis etti. Bize
babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan rivayet etti. Bana Ali b. Husayn
tahdis ettiğine göre Abdullah b. Abbas dedi ki: Bana Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in ashabından Ensar'dan olan bir adamın haber verdiğine göre kendileri
bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte oturuyorlarken
bir yıldız kaydı ve (etraf) aydınlandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) de kendilerine: "Bunun gibi bir atış olduğu zaman cahiliye
döneminde ne diyordunuz" buyurdu. Onlar: Allah ve Rasulü en iyi bilir, biz
bu gece büyük bir adam doğdu, büyük bir adam öldü diyorduk dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun üzerine: "Bunlar bir kimsenin ölümü
sebebi ile de hayatı sebebi ile de atılmazlar. Ama adı Mübarek ve yüce Rabbimiz
bir işe hüküm verdiği zaman arşın taşıyıcılan tesbih eder. Sonra onlardan
sonraki sema ehli tesbih eder. Ta ki tesbih bu dünya semasının ehline varıncaya
kadar. Sonra arşı taşıyanlardan hemen sonra gelenler arşın taşıyıcılarına:
Rabbiniz ne buyurdu derler. Onlar da kendilerine ne buyurduğunu haber verirler.
Böylelikle semalardakiler birbirlerine haberleri sorarlar, nihayet haber bu
dünya semasına kadar ulaşır. Cinler dinleyerek kaparlar ve (o dinlediklerini)
kendi velilerine bırakıverirler ve onu atarlar. İşte olduğu şekil üzere
getirdikleri şey hak olandır. Ama onlar arasına pek çok yalan katarlar ve pek
çok şeyler eklerler. "
Diğer tahric: Tirmizi,
3224
124-م - (2229)
وحدثنا زهير
بن حرب. حدثنا
الوليد بن
مسلم. حدثنا
أبو عمرو
الأوزاعي. ح
وحدثنا أبو
الطاهر
وحرملة. قالا:
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس. ح
وحدثني سلمة
بن شبيب حدثنا
الحسن بن
أعين. حدثنا
معقل (يعني
ابن
عبيدالله).
كلهم عن الزهري،
بهذا الإسناد.
غير أن يونس
قال: عن
عبدالله بن
عباس.
أخبرني
رجال من أصحاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من
الأنصار. وفي
حديث
الأوزاعي
"ولكن يقرفون
فيه ويزيدون".
وفي حديث يونس
"ولكنهم
يرقون فيه
ويزيدون".
وزاد في حديث
يونس "وقال
الله: {حتى إذا
فزع عن قلوبهم
قالوا ماذا
قال ربكم
قالوا الحق}". [34/
سبأ /23] وفي حديث
معقل كما قال
الأوزاعي
"ولكنهم
يقرفون فيه
ويزيدون".
5781-
.. ./8- Bize ZUheyT b. Harb da tahdis etti, bize Velid b. Müslim tahdis etti,
bize Ebu Amr el-Evzai tahdis etti. (H.) Bize Ebu't-Tahir ve Harmele de tahdis
edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus haber verdi. (H.) Bana
Seleme b. Şebib de tahdis etti, bize Hasan b. A'yen tahdis etti, bize Makil -yani
b. Ubeydullah tahdis etti- Hepsi Zühri’DEN bu isnad ile rivayet etti. Ancak
Yunus şöyle dedi: Abdullah b. Abbas'dan rivayete göre bana Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den ashabından bazı adamlar haber verdi.
Evzai'nin hadisinde ise:
''Ama (başka şeyler) eklerler ve artırırlar" demiştir.
Yunus'un hadisinde ise:
''Ama onlar içine okurlar ve artırırlar" şeklindedir.
Yunus'un hadisinde de şu
fazlalığı eklemiştir: Yüce Allah da: "Nihayet kalplerinden korku
giderilince: Rabbiniz ne buyurdu derler. Onlar: Hakkı (buyurdu) derler. "
(Sebe, 23)
Ma'kil'in hadisindede
Evzai'nin dediği gibi: ''Ama onlar içine yalan katarlar ve artırırlar"
şeklindedir.
125 - (2230) حدثنا
محمد بن
المثنى
العنزي. حدثنا
يحيى (يعني
ابن سعيد) عن
عبيدالله، عن
نافع، عن صفية،
عن بعض أزواج
النبي صلى
الله عليه
وسلم،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. قال "من
أتى عرافا
فسأله عن شيء
لم تقبل له
صلاة أربعين
ليلة".
5782-125/9-
Bize Muhammed b. el-Müsenna el-Anezı tahdis etti, bize Yahya -yani b. Said- Ubeydullah'dan
tahdis etti, o Nafi'den, o Safiye'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
zevcelerinden birisinden, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de şöyle
buyurduğunu rivayet etti: "Kim bir arrafa gidip de ona herhangi bir şey
hakkında soracak olursa kırk gece (ve gündüz) namazı kabul olunmaz. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Salih'in
İbn Şihab'dan rivayetinde (5780) Rasillullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
''Ama onlar içine yalan katıyorlar ve artınyorlar" buyruğundaki
"yakrifune: yalan katıyorlar" kelimesini Salih'in rivayeti olarak iki
şekilde zaptetmişlerdir. Bunlardan biri re harfi iledir. İkincisi ise zel
(yakzifune) şeklindedir. Evzai ve İbn Ma'kil rivayetinde bütün nüshaların
ittifakı ile re iledir. Yani arasına yalan karıştırırlar demektir. Bu da
"yakzifune" ile aynı manadadır. Yunus'un rivayetinde ise
"yerkune: okurlar" diye geçmektedir. Kadı Iyaz dedi ki: Biz bunu
üstadIarımızdan hem ye harfi ötreli (yurkune şeklinde) hem fethalı hem kaf
harfi şeddeli olarak zaptetmiş bulunuyoruz. Bazılan da ye harfi fethalı re
harfi sakin olarak zaptetmişlerdir. el-Meşarik de de şunları söylemiştir:
Bazılan doğrusu ye harfi fethalı re harfi sakin ve kaf harfi fethalıdır
demiştir. Bunu Hattabi de böyle zikretmiş olup bu da ona katarlar artırırlar
ile aynı anlamdadır demiştir. Nitekim filan kişi batıla yükseldi denilirken
aslı yükselişten geldiği için işittiklerinden yukarısını (fazlasını) aralarına
bırakırlar demek olur. Kadı Iyaz dedi ki: İlk rivayet bu fiilin kat kat
artırılıp çoğaltılması anlamı ile sahih olur. Allah en iyi bilendir.
(5782) "Kim bir
arrafa gidip de ona bir şey hakkında soru sorarsa ... " Arrafın açıklaması
ve onun da kahinlerin çeşitleri arasında sayıldığı daha önce geçti.
Hattabi ve başkaları
dedi ki: Arraf, çalınmış bir şeyin kaybolmuş bir eşyanın yerini ve benzerlerini
bilme işi ile uğraşan kişiye denilir. Buna giden kişinin namazının kabul
edilmeyişinin anlamı da namazının sevabı yoktur demektir. Her ne kadar farzı
yerine getirmiş oluyor ve ayrıca onu iade etmesine gerek yoksa da sevabı olmaz.
Bunun bir benzeri de gasbedilmiş bir arazide kılınmış namazdır. O namaz eda
yerine geçer ve kazası gerekmez fakat sevabı yoktur. Mezhep alimlerimizin büyük
çoğunluğu böyle demiştir. Onların dediklerine göre farz ve ondan başka vacip
namazları eğer tam anlamı ile gereği gibikılacak olursa bunun iki sonucu ortaya
çıkar: Farzı yerine getirme yükümlülüğünün düşmesi ile sevabın hasıl olmasıdır.
Eğer namazını gasbedilmiş bir arazide eda edecek olursa birincisi gerçekleşir,
ikincisi gerçekleşmez. İşte bu hadiste de böyle bir te'vilde bulunmak bir
zorunluluktur. Çünkü ilim adamları arraf denilen bir kimseye giden kişinin kırk
günlük namazını iade etmesinin gerekmediğini ittifakla kabul etmişlerdir. Bu
sebeple onu te'vil etmek gerekmektedir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
36/21- CÜZZAMLIDAN
VE BENZERLERİNDEN UZAK DURMA BABI