SAHİH-İ MÜSLİM |
ADAB |
7 - باب:
الاستئذان
7/7- İZİN iSTEME BABI
33 - (2153) حدثني
عمرو بن محمد
بن بكير
الناقد. حدثنا
سفيان بن
عيينة. حدثنا،
والله! يزيد
بن حصيفة عن بسر
بن سعيد. قال:
سمعت أبا سعيد
الخدري يقول:
كنت
جالسا
بالمدينة في
مجلس الأنصار.
فأتانا أبو
موسى فزعا أو
مذعورا. قلنا:
ما شأنك؟ قال:
إن عمر أرسل
إلي أن آتيه.
فأتيت بابه
فسلمت ثلاثا
فلم يرد علي.
فرجعت فقال:
ما منعك أن تأتينا؟
فقلت: إني
أتيت. فسلمت
على بابك
ثلاثا. فلم
يردوا علي.
فرجعت. وقد
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم (إذا
استأذن أحدكم
ثلاثا فلم
يؤذن له،
فليرجع). فقال
عمر: أقم عليه
البينة. وإلا
أوجعتك.
فقال
أبي بن كعب: لا
يقوم معه إلا
أصغر القوم. قال
أبو سعيد: قلت:
أنا أصغر
القوم. قال:
فاذهب به.
5591-3311-
Bana Amr b. Muhammed b. Bukeyr el-Nakid de tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne
tahdis etti, bize -Allah'a yemin ederim- Yezid b. Husayfe, Busr b. Said'den
şöyle dediğini tahdis etti: Ebu Said el-Hudrı'yi şöyle derken dinledim:
Medine'de Ensar meclisinde oturuyordum. Derken bize Ebu Musa ürkmüş yahut
korkutulmuş olarak geliverdi. Biz: Neyin var dedik. O: Ömer bana yanıma gelmem
için birisini gönderdi. Kapısına gittim. Ona üç defa selam verdiğim halde
selamımı almadı. Ben de geri döndüm. Sonra:
Yanımıza gelmene engel
olan ne oldu dedi. Ben: Ben sana gerçekten geldim, kapında üç defa selam
verdim, bana karşılık vermediler. Ben de döndüm. Halbuki Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "Biriniz üç defa izin istediği halde ona izin
verilmez ise geri dönsün" buyurmuştur dedim. Bunun üzerine Ömer: Ya buna
dair beyyine getirirsin aksi taktirde seni acıtırım dedi.
Bunun üzerine Ubey b.
Ka'b: Onunla birlikte ancak buradakilerin yaşça en küçüğü kalkıp gidecek dedi.
Ebu Said dedi ki: Ben buradakilerin yaşça en küçükleriyim dedi. Ubey: Haydi
onunla git dedi.
Diğer tahric: Buhari,
6245; Ebu Davud, 5180
AÇIKLAMA: "Biriniz
üç defa izin istediği halde ona izin verilmez ise geri dönsün. " İlim
adamları izin istemenin meşru olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Kur'an,
Sünnet ve ümmetin icmaının delilleri bu hususta birbirini güçlendirmektedir. Sünnet
ise selam verip üç defa izin istemek sureti ile yapılmasıdır. Böylelikle
Kur'an-ı Kerim'de açıkça ifade edildiği gibi bir arada selam vermiş ve izin
istemiş olur.
Ancak ilim adamları
selamın önce alınıp sonra izin istenmesi mi müstehaptır yoksa önce izin isteyip
sonra selam vermek mi müstehaptır hususunda ihtilaf etmişlerdir. Sünnetin ifade
ettiği ve muhakkiklerin söylediği ise selamı önce vereceğidir. Bunun için
esselamu aleykum girebilir miyim der.
İkinci görüşe göre ise
önce izin ister. Üçüncü görüş de mezhep alimlerimizden Maverdi'nin tercih
ettiği görüşdür. Eğer izin isteyen içeri girmeden önce ev sahibini görecek
olursa önce selam verir değilse önce izin ister. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) 'den de önce selam verileceği hususunda sahih olarak iki hadis
gelmiştir.
Üç defa izin istemekle
birlikte kendisine izin verilmeyecek olup ev sahibine sesini işittirmediğini
zannedecek olursa bu hususta da üç görüş vardır. En meşhur olanına göre dönüp
gider ve tekrar izin istemez. İkincisine göre izin . isteme sayısını artırır,
üçüncü görüşe göre eğer az önce kaydedilen izin isteme lafzı ile olmuşsa izin
istemeyi tekrar etmez. Başka bir sözle olmuşsa tekrar eder. Daha kuvvetli
(meşhur) görüşü kabul edenlerin delili Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu
hadiste söylediği: "Ona izin verilmezse geri dönsün" buyruğudur.
İkinci görüşü kabul eden ise hadisi izin istemesini işittiğini bilen yahut
zanneden bununla birlikte kendisine izin vermediğini gören kimse hakkında
yorumlamışlardır. Allah en iyi bilendir.
"Ömer dedi ki: Buna
dair beyyineyi getir aksi taktirde seni acıtınm ...
Ubey b. Kab dedi ki:
Onunla birlikte ancak kavmin yaşça en küçüğü gidecektir. Ebu Said dedi ki: Ben:
Buradakilerin yaşça en küçükleri benim dedim. Bana: Onunla git dedi." Ubey
b. Ka'b (r.a.)'ın bu sözünün anlamı Ömer (r.a.)'ın bu hadise gösterdiği tepkiye
karşı çıkmaktır.
Onunla birlikte ancak
buradakilerin yaşça en küçükleri kalkıp gidecek" sözünün anlamı da şudur:
Bu hadis bizim aramızda oldukça meşhurdur. Küçüğümüz de büyüğümüz de bunu
bilir. Hatta en küçüğümüz bunu dahi bellemiş ve Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) 'den duymuştur demektir.
Haber-i vahid delil
gösterilmez deyip Ömer (radıyallahu anh)'ın vahid bir haber olduğu için Ebu
Musa'nın rivayet ettiği bu hadisi reddetmiştir diyen kimseler bu hadisi delil
diye göstermişlerdir. Ancak bu batıl bir görüşrur. Çünkü kendisine itimad
edilen herkes vahid haberin delil gösterileceğini ve gereğince amel edileceğini
icma ile kabul etmişlerdir. Ayrıca bunun Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in fiili uygulamasından, Raşid halifelerin, diğer ashabın ve onlardan
sonra gelenlerin uygulamalarından sayılamayacak kadar çok delili vardır.
Ömer (r.a.)'ın Ebu Musa
(radıyaIlShu anh)'a: "Buna dair beyyine {delil} getir" sözü vahid
haberi, haber-i vahid olması bakımından reddetmek, kabul etmemek anlamında
değildir. Aksine Ömer insanların Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında
şöyle dedi diye söz söylemekte aceleci davranmalarından korkmasıdır. Bunun
sonucunda da bid'atçi, yalancı, ya da münafık ve benzeri kimseler onun adına
söylemediği şeyleri söyleyebilirdi. Diğer taraftan her bir mesele ile karşı
karşıya kalan bir kimse bununla alakalı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
adına bir hadis uydurmaya kalkışırdI. İşte Ömer, Ebu Musa (radıyallahu anh)’DAN
başkalarının böyle davranacakları korkusu ile kapıyı kapatmak istemiştir. Yoksa
Ebu Musa'nın rivayetinde şüphe etmiş değildir. Çünkü Ebu Musa (radıyallahu anh)
nezdinde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den söylemediği bir şeyi hadis diye
nakletmesini düşünemeyecek ve böyle bir şey yapacağını sanmayacak kadar yüce ve
değerlidir. Aksine Ömer böyle bir yolla başkasını bu işten vazgeçirmek
istemiştir. Çünkü Ebu Musa’DAN daha alt mertebede olan kimseler bu meseleyi bu
şekilde görünce yahut da bunu haber alıp da kalbinde bir hastalık varsa yahut
da bir hadis uydurmak isterse Ebu Musa'nın karşı karşıya kaldığı bu durumun bir
benzeri ile karşılaşmaktan korkar ve böylelikle de hadis uydurmaktan kesin
bilmeden rivayet etmekte acelecilik etmekten uzak kalır.
Ömer (radıyallahu
anh)'ın Ebu Musa (radıyallahu anh)'ın haberini haber-i vahid olduğu için
reddetmediğinin delillerinden birisi de bu hadis gereğince am el etmek için
ondan bir başka adamın bu haberi de getirmesini istemiş olmasıdır. Bilindiği
gibi iki kişinin verdiği haber de haber-i vahiddir. Aynı şekilde tevatür
derecesine ulaşmadığı sürece fazlası da böyledir. Haber tevatür derecesine
ulaşmadığı sürece haber-i vahid demektir. Yine bunu destekleyen hususlardan
birisi de Müslim'in Ebu Musa (radıyallahu anh)'ın bu hadisesi ile alakalı son
rivayette geçen Ubey (radıyallahu anh): Ey Hattab'ın oğlu! Sen Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabına karşı sakın bir azab olma demesi
üzerine onun: Subhanallah! Ben sadece bir şey işittim. Bu hususta işimi sağlam
tutmayı sevdim demesi de bunu desteklemektedir. Allah en iyi bilendir.
(2153) - حدثنا
قتيبة بن سعيد
وابن أبي عمر.
قالا: حدثنا
سفيان عن يزيد
بن خصيفة،
بهذا الإسناد.
وزاد ابن أبي
عمر في حديثه:
قال أبو سعيد:
فقمت معه، فذهبت
إلى عمر،
فشهدت.
5592- .. ./2- Bize
Kuteybe b. Said ve İbn Ebu Ömer tahdis edip dedi ki:
Bize Süfyan, Yezid b.
Husayfe’DEN bu isnad ile tahdis etti ve İbn Ebu Ömer hadisinde şunu ekledi: Ebu
Said dedi ki: Ben de onunla kalktim ve Ömer'in -Allah'ın rahmeti ona- yanına
gidip şahitlik ettim.
34 - (2153) حدثني
أبو الطاهر.
أخبرني
عبدالله بن
وهب. حدثني
عمرو بن
الحارث عن
بكير بن
الأشج؛ أن بسر
بن سعيد حدثه؛
أنه سمع أبا
سعيد الخدري
يقول:
كنا
في مجلس عند
أبي بن كعب.
فأتى أبو موسى
الأشعري
مغضبا حتى
وقف. فقال:
أنشدكم الله!
هل سمع أحد
منكم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول
(الاستئذان
ثلاث. فإن أذن
لك. وإلا فارجع).
قال
أبي: وما ذاك؟
قال: استأذنت
على عمر بن
الخطاب أمس
ثلاث مرات.
فلم يؤذن لي
فرجعت. ثم
جئته اليوم
فدخلت عليه.
فأخبرته؛ أني
جئت أمس فسلمت
ثلاثا. ثم
انصرفت. قال:
قد سمعناك
ونحن حينئذ
على شغل. فلو
ما استأذنت
حتى يؤذن لك؟
قال: استأذنت،
كما سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
قال: فوالله!
لأوجعن ظهرك
وبطنك. أو
لتأتين بمن
يشهد لك على
هذا.
فقال
أبي بن كعب:
فوالله! لا
يقوم معك إلا
أحدثنا سنا.
قم. يا أبا
سعيد! فقمت
حتى أتيت عمر.
فقلت: قد سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول هذا.
5593-34/3-
Bana Ebu Tahir tahdis etti, bana Abdullah b. Vehb haber verdi, bize Amr b.
el-Haris, Bukeyr b. el-fşec'den tahdis ettiğine göre Busr b. Said kendisine
tahdis etti: O Ebu Said el-Hudri'yi şöyle derken dinledi: Ubey b. Kab'ın
yanında bir mecliste idik. Derken Ebu Musa el-fş'ari kızgın bir şekilde geldi
ve ayakta durarak: Size Allah adına and veriyorum. Aranızdan bir kimse
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "İzin istemek üç defadır. Sana
izin verirse ne ala, değilse dön" buyururken dinledi mi dedi. Ubey: Bu ne
demek oluyor dedi. Ebu Musa: Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anh)'ın huzuruna
girmek için dün üç defa izin istedim. Bana izin verilmeyince geri döndüm. Sonra
bugün onun yanına gittim, huzuruna girdim. Ona {olanı} haber verip dün gelip üç
defa selam verdikten sonra gittiğimi bildirdim. O: Biz seni işitmiştik. O
sırada da bir işle uğraşıyorduk. Neden sana izin verilenceye kadar izin
istemeyi sürdürmedin dedi. Ben: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
işittiğim şekilde izin istedim dedi. O: Allah'a yemin olsun ki ya bana bu
hususta senin lehine şahitlik edecek getirirsin yahut da sırbnı ve karnını
acılınm dedi.
Bunun üzerine Ubey b.
Kab dedi ki: Allah'a yemin olsun ki seninle birlikte ancak yaşça en küçük
olanımız kalkıp gelecek. Kalk ey Ebu Said dedi. Ben de kalklım ve Ömer'in
yanına gittim. Ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i bu sözü
buyururken dinledim dedim.
AÇIKLAMA: "Neden
sana izin verilinceye kadar izin istemedin?" Yani niçin bu şekilde izin
istemeyi sürdürmedin. Bu da izin istemeyi teşvik etmek anlamındadır.
35 - (2153) حدثنا
نصر بن علي
الجهضمي.
حدثنا بسر
(يعني ابن
مفضل). حدثنا
سعيد بن يزيد
عن أبي نضرة،
عن أبي سعيد؛
أن
أبا موسى أتى
باب عمر. فاستأذن.
فقال عمر
واحدة. ثم
استأذن
الثانية. فقال
عمر: ثنتان. ثم
استأذن
الثالثة. فقال
عمر: ثلاث. ثم
انصرف فأتبعه
فرده. فقال: إن
كان هذا شيئا
حفظته من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم فها.
وإلا،
فلأجعلنك عظة.
قال أبو سعيد:
فأتانا فقال:
ألم
تعلموا أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
(الاستئذان
ثلاث؟) قال: فجعلوا
يضحكون. قال
فقلت: أتاكم
أخوكم المسلم
قد أفزع،
تضحكون؟
انطلق فأنا
شريكك في هذه
العقوبة.
فأتاه. فقال:
هذا أبو سعيد.
5594-35/4-
Bize Nasr b. Ali el-Cahdami tahdis etti, bize Bişr -yani b. Mufaddal- tahdis etti,
bize Said b. Yezid, Ebu Nadra'dan tahdis etti, o Ebu Said'den rivayet ettiğine
göre Ebu Musa, Ömer'in kapısına varıp izin istedi. Ömer bu bir dedi. Sonra
ikinci defa izin istedi bu sefer Ömer: İki oldu . dedi. Sonra üçüncüsünde izin
istedi Ömer: Üç etti dedi. Sonra Ebu Musa gidince arkasından birisini gönderip
onu geri çağırdı ve: Eğer bu, bu hususta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den bellediğin bir şey ise onu bize göster. Aksi taktirde seni ibretlik
bir kişi yaparım dedi.
Ebu Said dedi ki: Bunun
üzerine bize gelerek: Sizler Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"İzin istemek üç defadır" buyurduğunu bilmiyor musunuz dedi. (Ebu
Said) dedi ki: (Meclistekiler) gülmeye başladılar. Bu sefer ben:
Müslüman kardeşiniz
korkutulmuş halde size geldi ve siz gülüyorsunuz öyle mi dedim. Haydi yürü bu
cezada senin ortağın ben oluyorum dedim. Onun yanına gitti ve işte bu Ebu Said
(benimle şahitlik edecek) dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Onu
getir, aksi taktirde seni ibretlik bir kişi yaparım." Onu getir derken
beyyineni (delilini) getir demektir ..
"Gülmeye
başladılar." Gülmelerinin sebebi ise Ebu Musa (radıyallahu anh)'ın dehşete
kapılmış ve cezadan korkmuş olmasına hayret etmeleri idi.
Halbuki kendileri ona bir
ceza verilmeyeceğinden ya da başka bir hal ile karşılaşmayacağından delilinin
güçlü olması ve Ömer'in kabule yanaşmadığı hususu Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den bizzat dinlemiş olmaları idi.
(2153) - حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن أبي
مسلمة، عن أبي
نضرة، عن أبي
سعيد. ح
وحدثنا أحمد
بن الحسن بن
خراش. حدثنا
شبابة. حدثنا
شعبة عن
الجريري وسعيد
بن يزيد.
كلاهما عن أبي
نضرة، قالا:
سمعناه يحدث
عن أبي سعيد
الخدري. بمعنى
حديث بشر بن
مفضل عن أبي
مسلمة.
5595-. ,,/5- Bize
Muhammed b, el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b,
Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Ebu Mesleme'den tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o
Ebu Said'den rivayet etti. (H.) Bize Ahmed b. Hasan b, Hiraş da tahdis etti,
bize Şebabe tahdis etti, bize Şu'be, el-Cüreyri ve Said b, Yezid'den tahdis
etti, ikisi Ebu Nadra'dan şöyle dediğini rivayet etti: Biz onu Ebu Said
el-Hudri'den diye Bişr b, Mufaddal'ın Ebu Mesleme'den rivayet ettiği hadis ile
aynı manayı tahdis ederken dinledik
Diğer tahric: Muhammed
b. el-Müsenna'nın hadisini Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Ahmed b. el-Hasan b.
Hiraş'ın hadisini Tirmizi, 2690
36 - (2153) وحدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا يحيى بن
سعيد القطان
عن ابن جريج.
حدثنا عطاء عن
عبيد بن عمير؛
أن
أبا موسى
استأذن على
عمر ثلاثا.
فكأنه وجده
مشغولا. فرجع.
فقال عمر: ألم
تسمع صوت
عبدالله بن
قيس. ائذنوا
له. فدعي له.
فقال: ما حملك
على ما صنعت.
قال: إنا كنا
نؤمر بهذا.
قال: لتقيمن
على هذا بينة
أو لأفعلن.
فخرج فانطلق
إلى مجلس من
الأنصار.
فقالوا: لا
يشهد لك على
هذا إلا
أصغرنا. فقام
أبو سعيد
فقال: كنا
نؤمر بهذا.
فقال عمر: خفي
علي هذا من
أمر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. ألهاني
عنه الصفق
بالأسواق.
5596-36/6-
Bana Muhammed b. Hatim de tahdis etti, bize Yahya b. Said el-Kattan, İbn
Cureyc'den tahdis etti, bize Ata, Ubey b. Umeyr'den tahdis ettiğine göre Ebu
Musa, Ömer'in huzuruna girmek içi!: üç defa izin istedi. Sanki onu meşgul
gördüğü için geri döndü. Bu sefer Om er (radıyallahu anh):
Ben Abdullah b. Kays'ın
sesini duymadım mıydı. Ona izin verin dedi. Huzuruna gelmesi için çağırılınca
Ömer: O yaptığına seni iten ne oldu dedi. Ebu Musa: Bize böyle emir veriliyordu
dedi. Ömer: Ya buna bir beyyine getirirsin yahut da yapacağımı yaparım dedi.
Bunun üzerine Ebu Musa dışarı çıktı ve Ensar’DAN bir grubun oturduğu bir
meclise geldi. Meclistekiler: Senin lehine bu hususta ancak yaşça en küçüğümüz
şahitlik edecektir dediler. Bunun üzerine Ebu Said kalktı ve: Bize böyle
yapmamız emrolunurdu dedi. Bunun üzerine Ömer: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in bu durumu bana gizli kalmışb. Çarşı pazarda alış veriş beni
oyalamışb dedi.
(2153) - حدثنا
محمد بن بشار.
حدثنا أبو
عاصم. ح
وحدثنا حسين
بن حريث.
حدثنا النضر
(يعني ابن
شميل) قالا
جميعا: حدثنا
ابن جريج،
بهذا
الإسناد،
نحوه. ولم
يذكر في حديث
النضر: ألهاني
عنه الصفق بالأسواق.
5597- .. ./7- Bize
Muhammed b. Beşşar tahdis etti, bize Ebu Asım tahdis etti. (H.) Bize Husayn b.
Hureys de tahdis etti, bize en-Nadr -yani b. Şumeyk- tahdis etti (Ebu Asım'l-a)
birlikte dediler ki: Bize İbn Cureyc bu isnad ile öncekine yakın olarak hadisi
rivayet etti fakat en-Nadr'ın hadisinde: Çarşı pazarda alış veriş beni bundan
oyaladı demedi.
37 - (2154) حدثنا
حسين بن حريث،
أبو عمار.
حدثنا الفضل
بن موسى.
أخبرنا طلحة
ابن يحيى عن
أبي بردة، عن
أبي موسى
الأشعري، قال:
جاء
أبو موسى إلى
عمر بن الخطاب
فقال: السلام عليكم.
هذا عبدالله
بن قيس. فلم
يأذن له. فقال:
السلام عليكم.
هذا أبو موسى.
السلام عليكم.
هذا الأشعري.
ثم انصرف.
فقال: ردوا
علي. ردوا علي.
فجاء فقال: يا
أبا موسى! ما
ردك؟ كنا في
شغل. قال: سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول
(الاستئذان
ثلاث. فإن أذن
لك، وإلا
فارجع). قال:
لتأتيني على
هذا ببينة.
وإلا فعلت وفعلت.
فذهب أبو موسى.
قال
عمر: إن وجد
بينة تجدوه
عند المنبر
عشية. وإن لم
يجد بينة فلم
تجدوه. فلما
أن جاء بالعشي
وجدوه. قال: يا
أبا موسى! ما
تقول؟ أقد
وجدت؟ قال:
نعم. أبي بن
كعب. قال: عدل.
قال: يا أبا
الطفيل! ما
يقول هذا؟
قال: سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول ذلك
يا ابن
الخطاب! فلا
تكونن عذابا
على أصحاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. قال:
سبحان الله!
إنما سمعت
شيئا. فأحببت
أن أتثبت.
5598-37/8-
Bize Huseyn b. Hureys Ebu Ammar tahdis etti, bize el-Fadl b. Musa tahdis etti,
bize Talha b. Yahya, Ebu Burde'den haber verdi, o Ebu Musa el-Eş'ari’den şöyle
dediğini rivayet etti: Ebu Musa, Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anh)'a gelerek:
Esselamu aleykum bu (ben) Abdullah b. Kays'dır dediği halde ona izin vermedi. Yine:
Esselamu aleykum bu Ebu Musa'dır, esselamu aleykum bu el-Eş'ari'dir dedikten
sonra geri dönüp gitti. Ömer: Onu bana geri çağırın, onu bana geri çağırın, onu
bana geri çağırın dedi. Ebu Musa gelince Ömer: Ey Ebu Musa! Geri gitmene sebep
neydi? Biz meşguldük dedi. Ebu Musa: Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i: "İzin istemek üç defadır. Sana izin verilirse ne ala, değilse
dön" buyururken dinledim dedi. Ömer: Ya buna dair bana delil getirirsin
yahut da şunu şunu yaparım deyince Ebu Musa gitti.
Ömer dedi ki: Eğer
beyyine bulursa onu akşam vakti minberin yanında bulacaksınız. Eğer beyyine
bulamazsa onu bulamayacaksınız. Akşam olunca onu buldular. Ömer: Ey Ebu Musa!
Ne diyorsun (beyyine) buldun mu dedi. O: Evet, Ubey b. Kab'ı buldum dedi. Ömer:
O adaletlidir dedi. Sonra: Ey Ebu Tufayl bu ne diyor dedi: (Ubey): Ben
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i bunu söylerken dinledim ey Hattab'ın
oğlu! Sakın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı üzerine bir azab
olmayasın dedi. Ömer: Subhanallah. Ben ancak bir şey işittim ve bu hususta işi
sağlam tutup emin olmak istedim dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 5181
(2154) - وحدثناه
عبدالله بن
عمر بن محمد
بن أبان. حدثنا
علي بن هشام
عن طلحة بن
يحيى، بهذا
الإسناد، غير
أنه قال: فقال:
يا أبا
المنذر! آنت
سمعت هذا من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؟ فقال:
نعم. فلا تكن،
يا ابن
الخطاب! عذابا
على أصحاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. ولم
يذكر من قول
عمر: سبحان
الله، وما
بعده.
5599- .. ./9- Bunu bize
Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Eban da tahdis etti, bize Ali b. Haşim, Talha
b. Yahya’DAN bu isnad ile tahdis etti, ancak o şöyle dedi: Ömer: Ey Ebul
Munzir! Bunu sen mi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinledin dedi.
O: evet ey Hattab'ın oğlu! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabına
bir azab olma dedi ve Ömer'in: Subhanallah sözünü ve sonraki sözlerini
zikretmedi.
AÇIKLAMA: (5596)
"Beni çarşı pazarda alış veriş oyaladı." Yani ticaret ve çarşı
pazarda yaplığım ticari işlemler beni oyaladı.
(5591) "Ya beyyine
getirirsin yahut seni acılınm" diğer rivayette (5593) Allah'a yemin ederim
ki ya şahitlik edecek kimse getirirsin yahut da sırhnı ve karnını acılınm"
diğer rivayette (5595) "seni ibretlik bir kişi yapanm" şeklindeki
sözlerin hepsi eğer senin kasten yalan söylediğin açıkça ortaya çıkarsa, bu
tehdit ettiklerimi sana yapanm anlamında olduğu kabul edilmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
8/8- İZİN İSTEYEN
KİMSEYE BU KİM DENİLDİĞİ ZAMAN BENİM DİYE CEVAP VERMESİNİN MEKRUH OLDUĞU BABI