SAHİH-İ MÜSLİM |
ADAB |
5/5- DOĞUMUNDAN KISA BİR
SÜRE SONRA DOĞAN ÇOCUĞU TAHNİK YAPMANIN, ONU TAHNİK YAPSIN DİYE SALİH BİR
KİMSEYE TAŞIYIP GÖTÜRMENİN MÜSTEHAP, DOĞDUĞU GÜN ADINI KOYMANIN CAİZ, ABDULLAH,
İBRAHİM VE DİĞER NEBİLERİN (A.S.) İSİMLERİNİ DE VERMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI
5577-22/1- Bize Abdulala
b. Hammad tahdis etti ... Enes b. Malik dedi ki: Abdullah b. Ebu Talha
el-Ensari doğduğu zaman onu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
götürdüm. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bir aba giyinmiş olduğu
halde bir devesine katran sürüyordu. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Yanında hurma var mı" buyurdu. Ben evet deyip Ona birkaç
hurma uzattım. Onları ağzına koyup çiğnedikten sonra çocuğun ağzını açıp
ağzındakini onun ağzına boşalttı. Çocuk da onu yalamaya başladı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ensar'ın sevdiği şey hurmadır"
buyurdu ve ona Abdullah adını verdi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4951
AÇIKLAMA: Doğan çocuğun
doğumundan sonra hurma ile tahnik etmenin müstehap olduğunu ittifakla kabul
etmişlerdir. Eğer buna imkan yoksa ona benzer ve ona yakın tatlı başka bir
şeyle yapılır. Tahnik yapan kişi hurmayı yutabileceği bir şekilde adeta bir su
gibi yumuşayıncaya kadar çiğner. Sonra küçük yavrunun ağzını açıp karnına ondan
bir şeyler gitsin diye ağzına koyar. Tahnik yapan kimsenin salihlerden ve
bereketinden yararlanması umulan kimselerden olması müstehaptır. Erkek yahut
kadın olması fark etmez. Eğer bu zat doğan çocuğun yanında bulunmuyorsa çocuk
ona götürülür.
"Doğduğu zaman
Abdullah b. Ebu Talha el-Ensari'yi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
götürdüm ... Ona Abdullah adını verdi."
Abanın ne olduğu bilinen
bir husustur. Sonu medlidir. Ye harfi ile abaye de denilir. Çoğulu aba' diye
gelir.
"Onları
çiğnedi" yani onları ağzında çiğnedi. Dil bilgenleri dedi ki: Levk fiili
sert bir şeyi çiğnemek hakkında özel olarak kullanılır. "Onun ağzına
boşalttı" yani çocuğun ağzına bıraklı. "Çocuk yalamaya başladı."
Yani ağzındaki hurma kırıntılarını bulmak için dilini hareket ettirdi. Telemmuz
ve lavs da bu işi yapanın ağzındaki yemek kalıntılarını temizlemek maksadı ile
dilini hareket ettirmesi demektir. Aynı şekilde dudaklar ÜZerinde kalanları
temizlemek için de kullanılır. Çoğunlukla bu hoşa giden şeylerde yapılır.
Ağızda kalan bu kalıntılara da lam harfi ötreli olarak "lumaze"
denilir.
"Ensar'ın sevdiği
hurmadır" buradaki "hib: sevdiği" kelimesi ha harfi ötreli (hub)
ve kesreli (hib) diye rivayet edilmiştir. Kesreli sevilen, sevgili
anlamındadır. Zibh'in mezbuh (kesilen) anlamına gelmesi gibi. Buna göre be
harfi merfu olur. Yani Ensar'ın sevdiği hurmadır. Ha harfini ötreli okumak
halinde ise bu mastardır. Bu durumda be harfi iki şekilde i'rab edilir. Daha
meşhur olana göre nasb olur ve ref olur. Nasb ile okuyuşun taktiri: Ensar'ın
hurmayı sevmesi ne bir bakınız şeklinde olur. Bu durumda "(kuru hurma
anlamındaki) ettemr" kelimesi de nasb edilir. Merfu olarak okuyan da
haberi hazfedilmiş bir mübtedadır der. Yani Ensar'ın hurmayı sevmesi gerekir
yahut böyledir ya da küçüklüklerinden beri onların ad etidir demek olur. Allah
en iyi bilendir ..
Bu hadisten çeşitli
hükümler çıkarılmaktadır:
1. Doğumu esnasında çocuğu
tahnik etmek daha önce geçtiği gibi icma ile sünnettir.
2. çocuğu salih bir
erkek yahut bir kadının tahnik etmesi
3. Salih kimselerin
izleri ve tükürükleri ile onlardan olan her bir şey ile teberrük etmek
4. Tahnikin kuru hurma
ile yapılması. Bu da müstehaptır. Başka bir şeyle tahnik yaparsa yine tahnik
gerçekleşmekle birlikte kuru hurma daha faziletlidir.
8. Aba giymek caizdir.
6. Mütevazi olmak ve
büyük zatın kendi işlerini kendisinin yapması bu onun mürüvvet ve haysiyetini
eksiltmediği
7. Abdullah adını koymak
müstehaptır.
8. çocuğa isim vermeyi
salih birisine havale etmek müstehaptır. O da ona onun razı olacağı bir ismi
seçer.
9. çocuğa doğduğu gün
isim vermek caizdir. Allah en iyi bilendir.
5578-23/2- Bize Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Yezid b. Harun tahdis etti, bize İbn Avm,
İbn Sirin'den haber verdi, o Enes b. Malik'ten şöyle dediğini rivayet etti: Ebu
Talha'nın hasta bir oğlu vardı. Ebu Talha (bir sefer) dışarı çıktığında küçük
çocukta vefat etti. Ebu Talha döndüğünde oğlum ne yaptı dedi. Um Suleym:
Öncekinden daha sakin deyip ona
Diğer tahric: Buhari,
5470
5579- .. ./3- Bize
Muhammed b. Beşşar tahdis etti, bize Hammad b. Mes'ade tahdis etti, bize İbn
Avn, Muhammed'den tahdis etti, o Enes'den bu olayı Yezid'in hadisine yakın
olarak rivayet etti.
5580-24/4- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Berrad el-Eş'ari ile Ebu Kureyb tahdis edip dedi
ki: Bize Usame, Bureyd’DEN tahdis etti, o Ebu Burde'den, o Ebu Musa'dan şöyle
dediğini rivayet etti: Bir oğlum oldu, onu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
götürdüm, ona İbrahim adını verdi ve bir kuru hurma ile onu tahnik etti.
Diğer tahric: Buhari,
5467, 6198
AÇIKLAMA: İkinci
rivayette (5578) çocuk öldükten sonra babası Ebu Talha gelip Um Suleym'e -ki o
çocuğun annesidir- çocuğun ne yaptığını sorunca Um Suleym: Öncekinden daha
sakinleşti diye cevap verip ona
Bu hadiste Um Suleym'in
(radıyallahu anha) bir takım menkıbeleri vardır.
Sabrının büyüklüğü, yüce
Allah'ın kaza ve taktirine rızası, çocuğun ölümünü gecenin ilk vaktinde
babasından saklayarak böylelikle üzüntüsüz olarak rahat bir şekilde gecesini
geçirmesini sağlamak sureti ile akıllıca davranması, sonra kocasına
Hadisten ihtiyaç
duyulduğu zaman üstü kapalı (tariz) ifadelerin kullanılabileceği de anlaşılmaktadır.
Çünkü çocuğun annesi öncekinden daha sakinleşti demiştir. Bu doğru bir
ifadedir. Halbuki bu ifadeden de asıl çıkan mana hastalığı hafifledi ve
kolaylaştı ve o hayattadır demektir. Mübah olan bu şekildeki üstü kapalı
ifadelerde aranan şart ise bundan dolayı herhangi bir kimsenin hakkının zayi
olmamasıdır. Allah en iyi bilendir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Gece beraber oldunuz mu" buyruğunda
"a'restüm: beraber oldunuz mu" ayn harfi sakin olup cimadan
kinayedir. Asmai ve cumhur erkek karısı ile birlikte olduğu taktirde
"a'rese" fiili kullanılır. Bunu anlatmak için re harfi şeddeli olarak
"arrese" denilmez. Burada cimaı kastebniş olup buna "i'ras"
adını vermiştir. Çünkü maksat bakımından onunla aynı anlamdadır.
Et-Tahrir sahibi dedi ki:
Bu aynı şeklide ayn harfi fethalı ve re harfi şeddeli olarak
"arrestüm" diye de rivayet edilmiştir, bu da bir söyleyiştir
demiştir. Nitekim a'rese anlamında arrese de denilir. Ama dil bilginleri ise bu
anlamda a'rese arreseden daha fasihtir demişlerdir. Bu soru aslında Um
Suleym'in yaptığına onun sabrına, hayreti ve yüce Allah'ın kazasına güzel bir
şekilde razı olmaya sevinci ifade eder. Sonra da Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) her ikisine de geçirdikleri gecelerinin Mübarek olması için dua buyurmuştur.
Yüce Allah da o duayı kabul buyurarak Um Suleym Abdullah b. Ebu Talha'ya gebe
kalmıştır. Abdullah'ın da İshak ile onun dokuz kardeşi (toplam on) salih ve
alim evlatları olmuştur. Allah hepsinden razı olsun.
"Bize Ebu Bekr b.
Ebu Şeybe tahdis etti ... O İbn Sirin'den, o Enes'den rivayet etti."
Müslim'de bu şekilde İbn Sirin olarak zikredilmiş, adı kaydedilmemiştir.
Buhari'nin bu hadisi rivayetinde ise "Enes b. Sirin'den" denilmiştir.
(5580) "Ebu Musa
(radıyallahu anh) dedi ki: Bir oğlum oldu, onu Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e götürdüm, ona İbrahim adını verdi ve bir hurma ile- onu tahnik
etti." Buradan da tahnik ve daha önce Enes'in rivayet ettiği hadiste geçen
hükümler anlaşılmaktadır.
Yine bu hadisten şunlar
anlaşılmaktadır:
1. Nebilerin
(aleyhimusselam) adını vermek caizdir. Bu mesele daha önceden geçmiş ve büyük
çoğunluğun bu kanaatte olduğunu belirtmiş idik.
2. çocuğun doğduğu günü
ismini koymak caizdir.
3. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Yüce Allah'ın en sevdiği isimler
Abdullah ve Abdurrahman'dır" buyruğu bunlardan başka isim vermeye engel
değildir. Bundan dolayı daha sonra gelecek (5586 numaralı) İbn Ebu Esid'in
hadisinde çocuğa el-Munzir adını vermiştir.
5581-25/5- Bize el-Hakem
b. Musa Ebu Salih tahdis etti, bize Şuayb -yani b. İshak- tahdis etti, bana
Hişam b. Urve haber verdi, bana Urve b. ezZubeyr ile el-Munzir b. ez-Zubeyr
kızı Fatıma tahdis edip dedi ki: Ebu Bekir kızı Esma, Abdullah b. ez-Zubeyr'e
hamile olduğu halde hicret ettiği zaman kubaya geldi. Abdullah'ı Kuba'da
doğurdu. Kuba'da doğumunu yaptıktan sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in yanına oğlunu tahnik etmek üzere çıkıp gitti. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) çocuğu ondan alıp kucağına koydu. Sonra bir hurma istedi.
Aişe (radıyallahu anha) biz o hurmayı bulmadan önce onu bir süre arayıp durduk.
(Allah Rasulü) onu çiğnedikten sonra çocuğun ağzına tükürdü. Böylelikle
şüphesiz karnına giren ilk şey Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
tükürüğü oldu. Sonra Esma dedi ki: Arkasından Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onu sıvazladı, ona dua etti, ona Abdullah adını verdi. Sonra Abdullah
yedi yahut sekiz yaşında iken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bey'at
etmek için geldi. Bunu da (babası) ez-Zubeyr ona emretmişti. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun kendisine doğru gelmekte olduğunu görünce
gülümsedi sonra da onunla bey'atleşti.
Diğer tahric: Buhari,
3909, 5469;
AÇIKLAMA: "Onu
sıvazladı, ona dua etti, ona Abdullah adını verdi." Burada ona dua etti ve
teberrüken onu sıvazladı demektir. Buradan da yeni doğmuş çocuğa tahnik
yapılırken dua etmenin ve Mübarek olması için onu sıvazlamanın müstehap
olduğuna delildir.
"İbn ez-Zubeyr yedi
yahut sekiz yaşında iken geldi. .. sonra onunla bey'atleşti." Bu Mübarek
olması için onu şereflendirmek için yapılmış bir bey'attir. Yoksa teklif
anlamında bir bey'at değildir.
5582-26/6- Bize Ebu
Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti, bize Ebu Usame, Hişam'dan tahdis etti, o
babasından, o Esma'dan rivayet ettiğine göre Esma Mekke'de iken Abdullah b.
ez-Zubeyr'e hamile kaldı. (Esma) dedi ki: Benim hamilelik süremin dolmasına
yakın (Mekke'den) çıkıp Medine'ye geldim. Kuba'da indim ve onu Kuba'da
doğurdum. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldim. Onu kucağına
koydu. Sonra da bir hurma getirilmesini istedi. Onu çiğnedikten sonra ağzına
tükürdü. Böylelikle karnına giren ilk şey Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in tükürüğü oldu. Sonra hurma ile onu tahnik etti. Sonra ona dua etti,
ona bereket ihsan edilmesini diledi. O (hicretten sonra) Medine'de doğan ilk
çocuktu.
AÇIKLAMA: "Sonra
ağzına tükürdü" buradaki "tefele: tükürdü" fiili te harfi
iledir. Diğer rivayette açıkça ifade edildiği gibi tükürdü anlamındadır.
"İslam'da doğan ilk
çocuk o oldu." Yani hicretten sonra muhacirlerin Medine'de doğan ilk
çocuğu o oldu. Yoksa Ensar’DAN olan en-Numan b. Beşir el-Ensari (radıyallahu
anh) hicretten sonra ve ondan önce doğmuştur.
Bu hadiste daha önce
geçen şerh ile birlikte Abdullah b. ez-Zubeyr (r.a.)'ın bir çok menkıbesi de
dile getirilmektedir:
1. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onu sıvazlamış Mübarek olması için dua etmiş ve ona dua
buyurmuştur.
2. Karnına ilk giren şey
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tükürüğü olmuştur.
3. Medine'de hicretten
sonra Müslümanların ilk doğan çocuğudur. Allah en iyi bilendir.
5583- .. ./7 - Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Ebu Bekir kızı Esma’DAN rivayete göre o Abdullah
b. ez-Zubeyr'e gebe iken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına
gitmek için hicret etti deyip hadisi Ebu Usame'nin hadisine yakın olarak
zikretti.
5584-27/7- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti... Aişe'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e küçük çocuklar getirilir, O da onlara bereket ihsan
edilmesi için dua eder, onları tahnik ederdi.
5585-2819- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Aişe dedi ki: Abdullah b. ez-Zubeyr'i tahnik
etmesi için Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirdik. Bir hurma arayıp
durduk ama onu pek zor bulabildik.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5586-29/10- Bana
Muhammed b. Sehl et-Temimi ve Ebu Bekr b. İshak tahdis edip dedi ki: Bize İbn
Ebu Meryem tahdis etti, bize Muhammed -ki o b. Mutarrif ebu Gassan'dır- tahdis
etti, bana Ebu Hazim, Sehl b. Sa'd'dan tahdis edip dedi ki: el-Munzir b. Ebu
Useyd doğduğu zaman Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirildi. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu uyluğuna oturttu. Ebu Useyd de oturuyordu.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önündeki bir şey ile meşgul oldu. Derken Ebu
Useyd'in emri ile oğlu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in uyluğundan
kaldırıldı. Onu {babasına} geri verdiler. Rasınutlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) farkına varınca: "Çocuk nerede" buyurdu. Ebu Useyd:
Onu aldık ey Allah'ın
Rasulü! dedi. O: ''Adı ne" buyurdu. Ebu Useyd, şudur ey Allah'ın Rasulü!
deyince O: "Hayır, ama onun adı el-Munzir'dir" buyurdu ve o gün ona
el-Munzir adını verdik.
Diğer tahric: Buhari,
6169
AÇIKLAMA: "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) önündeki bir şeyle meşgul oldu." Buradaki
lafız (lehiye: meşgul oldu) iki şekilde rivayet edilmiştir. Birisi he harfi
fethalı olarak leha şeklinde ikincisi ise he harfi kesreli ve sonrasında ye ile
"lehiye" şeklindeki rivayettir. Birincisi tay söyleyişi ikincisi ise
çoğunluğun söyleyişidir. Önündeki bir şeyle uğraştı, meşgul oldu demektir. Ama
eğer fiii lehivden geliyor ise he harfi sadece fethalı "leha" olarak
gelir. Muzali fiili de "yelhu" dur. Buradaki rivayette daha meşhur
olan ise he harfinin kesreli söyleyişidir bu da belirttiğimiz gibi Arapların
çoğunluğunun söyleyişidir. Garibul hadis alimleri ile şarihler bunun meşgul
oldu, uğraştı anlamında olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir.
"el-Munzir b. Ebu
Useyd" Ebu Useyd'de meşhur olan hemzenin ötreli sin harfinin fethalı
(Useyd şeklinde) olmasıdır. Büyük çoğunluk başka türlüsünü de sözkonusu
etmemişlerdir. Kadı Iyaz dedi ki: Abdurrahman b. Mehdi, Süfyan'dan, hemzesinin
fethalı olduğunu (Esid şeklinde) nakletmektedir. Ahmed b. Hanbel dedi ki:
Ötreli (Useyd olarak) de söylenir. Abdurrezzak ve Veki ise doğrusu budur
demişlerdir. Adı da Malik b. Ebu Rabia'dır. İlim adamları der ki: Nebi
{Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu çocuğa el-Munzir adını vermesinin sebebi
babasının amcasının oğlunun el-Munzir b. Amr oluşundan dolayıdır. O da Bir-i
Maune'de şehid düşmüştü. Bir-i Maune'ye katılanların emiri idi. Denildiği üzere
onun halefi olması sebebi ile ona bu adı vermiştir.
"Onu aldılar" babasına
geri verdiler demektir. Müslim'in bütun nüshalarında hemzeli olarak
"eklabuhu: onu geri aldılar" şeklindedir. Ama dil bilginlerinin
garibul hadis alimleri ile hadis şarihlerinin çoğunluğu bunu kabul etmeyerek
bunun doğrusu elifsiz olarak "kalebuhu" şeklidir. Derler ki: Kalebtu
essabiye veşşeye onu geri çevirdim geri gönderdim demektir. Bunun için ayrıca
aklebtuhu denilmez. Et-Tahrir sahibinin de zikrettiğine göre hemzeli söyleyişin
az kullanılan bir söyleyiş olduğunu zikretmekle ve böylelikle bunun bir
söyleyiş olduğunu tespit etmektedir. Allah en iyi bilendir.
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) farkına varınca" yani meşguliyetinin
etkisinden ve düşüncesinden kurtulunca demektir. Allah en iyi bilendir .
5587-30/11- Bize Ebu
Rabi Süleyman b. David el-Atekt tahdis etti, bize Abdulvaris tahdis etti, bize
Ebu Teyyah da tahdis etti, bize Enes b. Malik tahdis etti. (H.) Bize Şeyban b.
Femıh da -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Abdulvaris Ebu
Teyyah'dan tahdis etti, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların en güzel huylu olanı idi.
Benim de Ebu Umeyr denilen bir kardeşim vardı. (Ebu Teyyah) dedi ki zannederim
(Enes) sütten de kesilmişti dedi. (Enes devamla) dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip de onu görünce: "Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı
Muğayr" buyurdu. Enes dedi ki: Ebu Umeyr o kuşla oynardı.
AÇIKLAMA: "Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların en güzel huylusu idi. .. O kuş ile
oynardı." Nun harfi ötreli olarak "nugayr" nugarın küçültme
ismidir. Bu da küçük bir kuş adıdır. Çoğulu nuğran diye gelir. Fatin ise mefdun
anlamında (sütten kesilmiş) dir.
Bu hadisten gerçekten
pek çok hüküm anlaşılmaktadır:
1. Henüz çocuğu olmayan
kimseye de küçük çocuğa da künye vermek
caizdir ve bu yalan
değildir.
2. Günah olmayan surette
mizah yapmak, şakalaşmak caizdir.
3. Bazı varlıkların
isimlerini küçültmek caizdir.
4. Küçük çocuğun kuşla
oynaması ve çocuğun velisinin buna imkan vermesi caizdir.
5. Güzel sözde kendisini
zorlamadan ve çocuklarla latife yapıp onları ısındırmak maksadıyla secili
(kafiyeli) söz söylemek caizdir.
6. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in güzel ahlakı, vasıflarının üstünlüğü, mütevazi oluşu,
akrabalarını ziyaret etmesi beyan edilmektedir. Çünkü Ebu Umeyr'in annesi Um
Suleym de daha önce de açıklandığı gibi onun mahrem akrabalarındandır.
7. Maliki mezhebine
mensup bazı kimseler bunu Medine'nin harem bölgesinde avlanmanın caiz olduğuna delil
göstermiş olmakla birlikte bu hadiste buna delil yoktur. Çünkü hadiste bu kuşun
Medine'nin harem bölgesinde avlandığına dair açık ya da kinayeli bir ifade
bulunmamaktadır. Medine'nin harem bölgesinde avlanmanın haram kılındığını
açıkça ifade eden çok sayıdaki sahih hadis daha önce Hacc kitabında geçmiş
bulunmaktadır. Bunun gibi bir hadis sebebi ile sözünü ettiğimiz o hadisleri
bırakmak ve bu hadisi onlara karşı delil görmek caiz değildir. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: