SAHİH-İ MÜSLİM

ADAB

 

5/5- DOĞUMUNDAN KISA BİR SÜRE SONRA DOĞAN ÇOCUĞU TAHNİK YAPMANIN, ONU TAHNİK YAPSIN DİYE SALİH BİR KİMSEYE TAŞIYIP GÖTÜRMENİN MÜSTEHAP, DOĞDUĞU GÜN ADINI KOYMANIN CAİZ, ABDULLAH, İBRAHİM VE DİĞER NEBİLERİN (A.S.) İSİMLERİNİ DE VERMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI

 

5577-22/1- Bize Abdulala b. Hammad tahdis etti ... Enes b. Malik dedi ki: Abdullah b. Ebu Talha el-Ensari doğduğu zaman onu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürdüm. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bir aba giyinmiş olduğu halde bir devesine katran sürüyordu. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanında hurma var mı" buyurdu. Ben evet deyip Ona birkaç hurma uzattım. Onları ağzına koyup çiğnedikten sonra çocuğun ağzını açıp ağzındakini onun ağzına boşalttı. Çocuk da onu yalamaya başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ensar'ın sevdiği şey hurmadır" buyurdu ve ona Abdullah adını verdi.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 4951

 

AÇIKLAMA:          Doğan çocuğun doğumundan sonra hurma ile tahnik etmenin müstehap olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir. Eğer buna imkan yoksa ona benzer ve ona yakın tatlı başka bir şeyle yapılır. Tahnik yapan kişi hurmayı yutabileceği bir şekilde adeta bir su gibi yumuşayıncaya kadar çiğner. Sonra küçük yavrunun ağzını açıp karnına ondan bir şeyler gitsin diye ağzına koyar. Tahnik yapan kimsenin salihlerden ve bereketinden yararlanması umulan kimselerden olması müstehaptır. Erkek yahut kadın olması fark etmez. Eğer bu zat doğan çocuğun yanında bulunmuyorsa çocuk ona götürülür.

 

"Doğduğu zaman Abdullah b. Ebu Talha el-Ensari'yi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürdüm ... Ona Abdullah adını verdi."

 

Abanın ne olduğu bilinen bir husustur. Sonu medlidir. Ye harfi ile abaye de denilir. Çoğulu aba' diye gelir.

 

"Onları çiğnedi" yani onları ağzında çiğnedi. Dil bilgenleri dedi ki: Levk fiili sert bir şeyi çiğnemek hakkında özel olarak kullanılır. "Onun ağzına boşalttı" yani çocuğun ağzına bıraklı. "Çocuk yalamaya başladı." Yani ağzındaki hurma kırıntılarını bulmak için dilini hareket ettirdi. Telemmuz ve lavs da bu işi yapanın ağzındaki yemek kalıntılarını temizlemek maksadı ile dilini hareket ettirmesi demektir. Aynı şekilde dudaklar ÜZerinde kalanları temizlemek için de kullanılır. Çoğunlukla bu hoşa giden şeylerde yapılır. Ağızda kalan bu kalıntılara da lam harfi ötreli olarak "lumaze" denilir.

 

"Ensar'ın sevdiği hurmadır" buradaki "hib: sevdiği" kelimesi ha harfi ötreli (hub) ve kesreli (hib) diye rivayet edilmiştir. Kesreli sevilen, sevgili anlamındadır. Zibh'in mezbuh (kesilen) anlamına gelmesi gibi. Buna göre be harfi merfu olur. Yani Ensar'ın sevdiği hurmadır. Ha harfini ötreli okumak halinde ise bu mastardır. Bu durumda be harfi iki şekilde i'rab edilir. Daha meşhur olana göre nasb olur ve ref olur. Nasb ile okuyuşun taktiri: Ensar'ın hurmayı sevmesi ne bir bakınız şeklinde olur. Bu durumda "(kuru hurma anlamındaki) ettemr" kelimesi de nasb edilir. Merfu olarak okuyan da haberi hazfedilmiş bir mübtedadır der. Yani Ensar'ın hurmayı sevmesi gerekir yahut böyledir ya da küçüklüklerinden beri onların ad etidir demek olur. Allah en iyi bilendir ..

 

 

Bu hadisten çeşitli hükümler çıkarılmaktadır:

 

1. Doğumu esnasında çocuğu tahnik etmek daha önce geçtiği gibi icma ile sünnettir.

2. çocuğu salih bir erkek yahut bir kadının tahnik etmesi

3. Salih kimselerin izleri ve tükürükleri ile onlardan olan her bir şey ile teberrük etmek

4. Tahnikin kuru hurma ile yapılması. Bu da müstehaptır. Başka bir şeyle tahnik yaparsa yine tahnik gerçekleşmekle birlikte kuru hurma daha faziletlidir.

 

8. Aba giymek caizdir.

 

6. Mütevazi olmak ve büyük zatın kendi işlerini kendisinin yapması bu onun mürüvvet ve haysiyetini eksiltmediği

 

7. Abdullah adını koymak müstehaptır.

 

8. çocuğa isim vermeyi salih birisine havale etmek müstehaptır. O da ona onun razı olacağı bir ismi seçer.

9. çocuğa doğduğu gün isim vermek caizdir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

5578-23/2- Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Yezid b. Harun tahdis etti, bize İbn Avm, İbn Sirin'den haber verdi, o Enes b. Malik'ten şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Talha'nın hasta bir oğlu vardı. Ebu Talha (bir sefer) dışarı çıktığında küçük çocukta vefat etti. Ebu Talha döndüğünde oğlum ne yaptı dedi. Um Suleym: Öncekinden daha sakin deyip ona akşam yemeğini takdim edince o da akşam yemeğini yedi. Sonra Um Suleym ile yatb. İşini bitirdiği zaman Um Suleym: çocuğu gömün dedi. Ebu Talha sabah olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gitti, ona durumu haber verince Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gece birlikte oldunuz mu" buyurdu. Ebu Talha evet deyince Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'ım ikisine de bereket ihsan eyle" buyurdu. Sonra Um Suleym'in bir oğlu doğdu. Ebu Talha bana: Onu taşıyıp Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götür dedi. O da onu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürdü. Um Suleym onunla birlikte birkaç hurma da göndermişti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çocuğu alıp: "Beraberinde bir şey var mı" diye sordu. Onlar, evet, birkaç hurma var dediler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları alıp çiğnedi. Sonra o çiğnediğini ağzından alıp çocuğun ağzına koydu, sonra onu tahnik edip ona Abdullah adını verdi. 

 

Diğer tahric: Buhari, 5470

 

 

 

5579- .. ./3- Bize Muhammed b. Beşşar tahdis etti, bize Hammad b. Mes'ade tahdis etti, bize İbn Avn, Muhammed'den tahdis etti, o Enes'den bu olayı Yezid'in hadisine yakın olarak rivayet etti.

 

 

 

5580-24/4- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Berrad el-Eş'ari ile Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Usame, Bureyd’DEN tahdis etti, o Ebu Burde'den, o Ebu Musa'dan şöyle dediğini rivayet etti: Bir oğlum oldu, onu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürdüm, ona İbrahim adını verdi ve bir kuru hurma ile onu tahnik etti.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 5467, 6198

 

AÇIKLAMA:          İkinci rivayette (5578) çocuk öldükten sonra babası Ebu Talha gelip Um Suleym'e -ki o çocuğun annesidir- çocuğun ne yaptığını sorunca Um Suleym: Öncekinden daha sakinleşti diye cevap verip ona akşam yemeğini takdim etti. O da akşam yemeğini yedikten sonra hanımına yaklaştı. Bitirince de çocuğu gömün dedi. Yani onu defnedin çünkü ölmüş bulunuyor.

 

Bu hadiste Um Suleym'in (radıyallahu anha) bir takım menkıbeleri vardır.

Sabrının büyüklüğü, yüce Allah'ın kaza ve taktirine rızası, çocuğun ölümünü gecenin ilk vaktinde babasından saklayarak böylelikle üzüntüsüz olarak rahat bir şekilde gecesini geçirmesini sağlamak sureti ile akıllıca davranması, sonra kocasına akşam yemeğini takdim edip kendisinin de yemeğini yemesi sonra da kocasına süslenip kocasının kendisine yaklaşmasını istemesi ve kocasının da ona yaklaşması. ..

 

Hadisten ihtiyaç duyulduğu zaman üstü kapalı (tariz) ifadelerin kullanılabileceği de anlaşılmaktadır. Çünkü çocuğun annesi öncekinden daha sakinleşti demiştir. Bu doğru bir ifadedir. Halbuki bu ifadeden de asıl çıkan mana hastalığı hafifledi ve kolaylaştı ve o hayattadır demektir. Mübah olan bu şekildeki üstü kapalı ifadelerde aranan şart ise bundan dolayı herhangi bir kimsenin hakkının zayi olmamasıdır. Allah en iyi bilendir.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Gece beraber oldunuz mu" buyruğunda "a'restüm: beraber oldunuz mu" ayn harfi sakin olup cimadan kinayedir. Asmai ve cumhur erkek karısı ile birlikte olduğu taktirde "a'rese" fiili kullanılır. Bunu anlatmak için re harfi şeddeli olarak "arrese" denilmez. Burada cimaı kastebniş olup buna "i'ras" adını vermiştir. Çünkü maksat bakımından onunla aynı anlamdadır.

 

Et-Tahrir sahibi dedi ki: Bu aynı şeklide ayn harfi fethalı ve re harfi şeddeli olarak "arrestüm" diye de rivayet edilmiştir, bu da bir söyleyiştir demiştir. Nitekim a'rese anlamında arrese de denilir. Ama dil bilginleri ise bu anlamda a'rese arreseden daha fasihtir demişlerdir. Bu soru aslında Um Suleym'in yaptığına onun sabrına, hayreti ve yüce Allah'ın kazasına güzel bir şekilde razı olmaya sevinci ifade eder. Sonra da Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her ikisine de geçirdikleri gecelerinin Mübarek olması için dua buyurmuştur. Yüce Allah da o duayı kabul buyurarak Um Suleym Abdullah b. Ebu Talha'ya gebe kalmıştır. Abdullah'ın da İshak ile onun dokuz kardeşi (toplam on) salih ve alim evlatları olmuştur. Allah hepsinden razı olsun.

 

"Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti ... O İbn Sirin'den, o Enes'den rivayet etti." Müslim'de bu şekilde İbn Sirin olarak zikredilmiş, adı kaydedilmemiştir. Buhari'nin bu hadisi rivayetinde ise "Enes b. Sirin'den" denilmiştir.

 

(5580) "Ebu Musa (radıyallahu anh) dedi ki: Bir oğlum oldu, onu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürdüm, ona İbrahim adını verdi ve bir hurma ile- onu tahnik etti." Buradan da tahnik ve daha önce Enes'in rivayet ettiği hadiste geçen hükümler anlaşılmaktadır.

 

Yine bu hadisten şunlar anlaşılmaktadır:

 

1. Nebilerin (aleyhimusselam) adını vermek caizdir. Bu mesele daha önceden geçmiş ve büyük çoğunluğun bu kanaatte olduğunu belirtmiş idik.

 

2. çocuğun doğduğu günü ismini koymak caizdir.

 

3. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Yüce Allah'ın en sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır" buyruğu bunlardan başka isim vermeye engel değildir. Bundan dolayı daha sonra gelecek (5586 numaralı) İbn Ebu Esid'in hadisinde çocuğa el-Munzir adını vermiştir.

 

 

 

 

5581-25/5- Bize el-Hakem b. Musa Ebu Salih tahdis etti, bize Şuayb -yani b. İshak- tahdis etti, bana Hişam b. Urve haber verdi, bana Urve b. ezZubeyr ile el-Munzir b. ez-Zubeyr kızı Fatıma tahdis edip dedi ki: Ebu Bekir kızı Esma, Abdullah b. ez-Zubeyr'e hamile olduğu halde hicret ettiği zaman kubaya geldi. Abdullah'ı Kuba'da doğurdu. Kuba'da doğumunu yaptıktan sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına oğlunu tahnik etmek üzere çıkıp gitti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çocuğu ondan alıp kucağına koydu. Sonra bir hurma istedi. Aişe (radıyallahu anha) biz o hurmayı bulmadan önce onu bir süre arayıp durduk. (Allah Rasulü) onu çiğnedikten sonra çocuğun ağzına tükürdü. Böylelikle şüphesiz karnına giren ilk şey Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tükürüğü oldu. Sonra Esma dedi ki: Arkasından Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu sıvazladı, ona dua etti, ona Abdullah adını verdi. Sonra Abdullah yedi yahut sekiz yaşında iken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bey'at etmek için geldi. Bunu da (babası) ez-Zubeyr ona emretmişti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun kendisine doğru gelmekte olduğunu görünce gülümsedi sonra da onunla bey'atleşti.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 3909, 5469;

 

AÇIKLAMA:          "Onu sıvazladı, ona dua etti, ona Abdullah adını verdi." Burada ona dua etti ve teberrüken onu sıvazladı demektir. Buradan da yeni doğmuş çocuğa tahnik yapılırken dua etmenin ve Mübarek olması için onu sıvazlamanın müstehap olduğuna delildir.

 

"İbn ez-Zubeyr yedi yahut sekiz yaşında iken geldi. .. sonra onunla bey'atleşti." Bu Mübarek olması için onu şereflendirmek için yapılmış bir bey'attir. Yoksa teklif anlamında bir bey'at değildir.

 

 

 

 

5582-26/6- Bize Ebu Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti, bize Ebu Usame, Hişam'dan tahdis etti, o babasından, o Esma'dan rivayet ettiğine göre Esma Mekke'de iken Abdullah b. ez-Zubeyr'e hamile kaldı. (Esma) dedi ki: Benim hamilelik süremin dolmasına yakın (Mekke'den) çıkıp Medine'ye geldim. Kuba'da indim ve onu Kuba'da doğurdum. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldim. Onu kucağına koydu. Sonra da bir hurma getirilmesini istedi. Onu çiğnedikten sonra ağzına tükürdü. Böylelikle karnına giren ilk şey Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tükürüğü oldu. Sonra hurma ile onu tahnik etti. Sonra ona dua etti, ona bereket ihsan edilmesini diledi. O (hicretten sonra) Medine'de doğan ilk çocuktu.

 

 

AÇIKLAMA:          "Sonra ağzına tükürdü" buradaki "tefele: tükürdü" fiili te harfi iledir. Diğer rivayette açıkça ifade edildiği gibi tükürdü anlamındadır.

 

"İslam'da doğan ilk çocuk o oldu." Yani hicretten sonra muhacirlerin Medine'de doğan ilk çocuğu o oldu. Yoksa Ensar’DAN olan en-Numan b. Beşir el-Ensari (radıyallahu anh) hicretten sonra ve ondan önce doğmuştur.

 

Bu hadiste daha önce geçen şerh ile birlikte Abdullah b. ez-Zubeyr (r.a.)'ın bir çok menkıbesi de dile getirilmektedir:

 

1. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu sıvazlamış Mübarek olması için dua etmiş ve ona dua buyurmuştur.

 

2. Karnına ilk giren şey Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tükürüğü olmuştur.

 

3. Medine'de hicretten sonra Müslümanların ilk doğan çocuğudur. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

5583- .. ./7 - Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Ebu Bekir kızı Esma’DAN rivayete göre o Abdullah b. ez-Zubeyr'e gebe iken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gitmek için hicret etti deyip hadisi Ebu Usame'nin hadisine yakın olarak zikretti.

 

 

 

5584-27/7- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti... Aişe'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e küçük çocuklar getirilir, O da onlara bereket ihsan edilmesi için dua eder, onları tahnik ederdi.

 

 

 

5585-2819- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti ... Aişe dedi ki: Abdullah b. ez-Zubeyr'i tahnik etmesi için Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirdik. Bir hurma arayıp durduk ama onu pek zor bulabildik. 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5586-29/10- Bana Muhammed b. Sehl et-Temimi ve Ebu Bekr b. İshak tahdis edip dedi ki: Bize İbn Ebu Meryem tahdis etti, bize Muhammed -ki o b. Mutarrif ebu Gassan'dır- tahdis etti, bana Ebu Hazim, Sehl b. Sa'd'dan tahdis edip dedi ki: el-Munzir b. Ebu Useyd doğduğu zaman Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirildi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu uyluğuna oturttu. Ebu Useyd de oturuyordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önündeki bir şey ile meşgul oldu. Derken Ebu Useyd'in emri ile oğlu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in uyluğundan kaldırıldı. Onu {babasına} geri verdiler. Rasınutlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) farkına varınca: "Çocuk nerede" buyurdu. Ebu Useyd:

 

Onu aldık ey Allah'ın Rasulü! dedi. O: ''Adı ne" buyurdu. Ebu Useyd, şudur ey Allah'ın Rasulü! deyince O: "Hayır, ama onun adı el-Munzir'dir" buyurdu ve o gün ona el-Munzir adını verdik.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 6169

 

AÇIKLAMA:          "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önündeki bir şeyle meşgul oldu." Buradaki lafız (lehiye: meşgul oldu) iki şekilde rivayet edilmiştir. Birisi he harfi fethalı olarak leha şeklinde ikincisi ise he harfi kesreli ve sonrasında ye ile "lehiye" şeklindeki rivayettir. Birincisi tay söyleyişi ikincisi ise çoğunluğun söyleyişidir. Önündeki bir şeyle uğraştı, meşgul oldu demektir. Ama eğer fiii lehivden geliyor ise he harfi sadece fethalı "leha" olarak gelir. Muzali fiili de "yelhu" dur. Buradaki rivayette daha meşhur olan ise he harfinin kesreli söyleyişidir bu da belirttiğimiz gibi Arapların çoğunluğunun söyleyişidir. Garibul hadis alimleri ile şarihler bunun meşgul oldu, uğraştı anlamında olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir.

 

"el-Munzir b. Ebu Useyd" Ebu Useyd'de meşhur olan hemzenin ötreli sin harfinin fethalı (Useyd şeklinde) olmasıdır. Büyük çoğunluk başka türlüsünü de sözkonusu etmemişlerdir. Kadı Iyaz dedi ki: Abdurrahman b. Mehdi, Süfyan'dan, hemzesinin fethalı olduğunu (Esid şeklinde) nakletmektedir. Ahmed b. Hanbel dedi ki: Ötreli (Useyd olarak) de söylenir. Abdurrezzak ve Veki ise doğrusu budur demişlerdir. Adı da Malik b. Ebu Rabia'dır. İlim adamları der ki: Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu çocuğa el-Munzir adını vermesinin sebebi babasının amcasının oğlunun el-Munzir b. Amr oluşundan dolayıdır. O da Bir-i Maune'de şehid düşmüştü. Bir-i Maune'ye katılanların emiri idi. Denildiği üzere onun halefi olması sebebi ile ona bu adı vermiştir.

 

"Onu aldılar" babasına geri verdiler demektir. Müslim'in bütun nüshalarında hemzeli olarak "eklabuhu: onu geri aldılar" şeklindedir. Ama dil bilginlerinin garibul hadis alimleri ile hadis şarihlerinin çoğunluğu bunu kabul etmeyerek bunun doğrusu elifsiz olarak "kalebuhu" şeklidir. Derler ki: Kalebtu essabiye veşşeye onu geri çevirdim geri gönderdim demektir. Bunun için ayrıca aklebtuhu denilmez. Et-Tahrir sahibinin de zikrettiğine göre hemzeli söyleyişin az kullanılan bir söyleyiş olduğunu zikretmekle ve böylelikle bunun bir söyleyiş olduğunu tespit etmektedir. Allah en iyi bilendir.

 

"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) farkına varınca" yani meşguliyetinin etkisinden ve düşüncesinden kurtulunca demektir. Allah en iyi bilendir .

 

 

 

 

5587-30/11- Bize Ebu Rabi Süleyman b. David el-Atekt tahdis etti, bize Abdulvaris tahdis etti, bize Ebu Teyyah da tahdis etti, bize Enes b. Malik tahdis etti. (H.) Bize Şeyban b. Femıh da -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Abdulvaris Ebu Teyyah'dan tahdis etti, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların en güzel huylu olanı idi. Benim de Ebu Umeyr denilen bir kardeşim vardı. (Ebu Teyyah) dedi ki zannederim (Enes) sütten de kesilmişti dedi. (Enes devamla) dedi ki:

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip de onu görünce: "Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Muğayr" buyurdu. Enes dedi ki: Ebu Umeyr o kuşla oynardı.

 

 

AÇIKLAMA:          "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların en güzel huylusu idi. .. O kuş ile oynardı." Nun harfi ötreli olarak "nugayr" nugarın küçültme ismidir. Bu da küçük bir kuş adıdır. Çoğulu nuğran diye gelir. Fatin ise mefdun anlamında (sütten kesilmiş) dir.

 

Bu hadisten gerçekten pek çok hüküm anlaşılmaktadır:

 

1. Henüz çocuğu olmayan kimseye de küçük çocuğa da künye vermek

caizdir ve bu yalan değildir.

 

2. Günah olmayan surette mizah yapmak, şakalaşmak caizdir.

 

3. Bazı varlıkların isimlerini küçültmek caizdir.

 

4. Küçük çocuğun kuşla oynaması ve çocuğun velisinin buna imkan vermesi caizdir.

 

5. Güzel sözde kendisini zorlamadan ve çocuklarla latife yapıp onları ısındırmak maksadıyla secili (kafiyeli) söz söylemek caizdir.

 

6. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in güzel ahlakı, vasıflarının üstünlüğü, mütevazi oluşu, akrabalarını ziyaret etmesi beyan edilmektedir. Çünkü Ebu Umeyr'in annesi Um Suleym de daha önce de açıklandığı gibi onun mahrem akrabalarındandır.

 

7. Maliki mezhebine mensup bazı kimseler bunu Medine'nin harem bölgesinde avlanmanın caiz olduğuna delil göstermiş olmakla birlikte bu hadiste buna delil yoktur. Çünkü hadiste bu kuşun Medine'nin harem bölgesinde avlandığına dair açık ya da kinayeli bir ifade bulunmamaktadır. Medine'nin harem bölgesinde avlanmanın haram kılındığını açıkça ifade eden çok sayıdaki sahih hadis daha önce Hacc kitabında geçmiş bulunmaktadır. Bunun gibi bir hadis sebebi ile sözünü ettiğimiz o hadisleri bırakmak ve bu hadisi onlara karşı delil görmek caiz değildir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

6/6- BİR KİMSENİN OĞLUNDAN BAŞKASINA OĞULCAĞIZIM DEMESİNİN CAİZ OLDUĞU VE BUNU GÖNLÜ HOŞ TUTMAK İÇİN SÖYLEMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI